Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tapuda Ölmüş Kimse Adına Sahte Kimlikle Yapılan Satışlar Ve Sahtekarlıkla Yapılan Kaz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-08-2006, 15:28   #1
terazinin kefesi

 
Acil Tapuda Ölmüş Kimse Adına Sahte Kimlikle Yapılan Satışlar Ve Sahtekarlıkla Yapılan Kaz

Anne okur yazar olmayıp parmak izi ve mühür kullanmaktadır.Anneye ait 6 adet taşınmaz dan 3 ü sağlığında bu şekilde satılmış bulunmaktadır.Bu taşınmazlardan 3 ünü sağlığında satan Anne 20.6.2003 tarihinde 70 yaşında vefat eder.Müvekkil anneden miras kalan 3 adet değerli taşınmazı intikal ettirmek için 2005 yılında tapuya gider. Anne adına olan 3 adet taşınmazın başkaları adına kayıtlı olduğunu görür. Araştırma yapar sonra öğrenir ki 20.6.2003 tarihinde yani ölüm tarihinde taşınmazlardan biri anneye benzer bir kadın,benzer sahte bir mühür ve bu kadına ait parmak iziyle satılır tanıklar tapudaki çaycı ile garsondur.Sonra alan X kişi bu taşınmazı 1 ay sonra Y adlı kişiye satar.İkinci taşınmaz aynı yöntemle 30.7.2003 tarihinde A isimli birine satılır ve hala taşınmaz A nın mülkiyetindedir.3.taşınmaz da aynı yöntemle 2.8.2003 tarihinde C ye satılmıştır ve C 20 gün sonra taşınmazı D ye satar taşınmaz hala D nin mülkiyetindedir. Taşınmazlar gerçek değerlerinin 20 de birine satılmıştır.Her işlem ortaktır.
Tapu dairesinde araştırma yapan müvekkil fotoğrafı olan kadının annesine hiç benzemediğini,vergi numarasının annesine ait olmadığını başka birine ait vergi numarası kullanıldığını,sahte kimlik kullanıldığını,taşınmazların kısa sürelerde elden çıkarıldığını vs tespit etmiştir.Şimdi işlemi yapan tapu memurları yargılanarak beraat etmişlerdir.Dosyaları Yargıtay’dadır ve muhtemelen onanacaktır.
Üçüne karşı tek bir iptal davası açılarak iyiniyetli olduklarını iddia edecek bu A,D, Y isimli alıcı kimselere karşı sonuç elde edilebilir mi,alıcıların iyiniyet iddialarına karşı keenlemyekün işlem (yokluk hali ) tespiti ile mülkiyetin nakli iptal edilebilir mi?
Satanların kimliği bilinmemekte ve bulunamamaktadırlar, tapu memurları beraat etseler dahi tapu dairesinin (hazinenin) mali sorumluluğuna (görevi ihmal veya suistimal ) gidilebilir mi ,yoksa alıcılar A,D,Y ye karşı doğrudan tapu iptali ve tescil davası mı açmalıdır.
Yoksa yapanın yanına kar kalır mı?
Sahte vekaletname değil dikkat edilecek husus sahte işlem sahte kimlik sahte kişilerle yapılan işlemdir.BK 28,29,TMK 1023,1024,1025.Konuyla ilgili tecrübe,içtihat, emsal mahkeme kararı ne varsa yardımlarınızı istirham etmekteyim.Saygılarımla
Old 25-08-2006, 16:33   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Bence beraat kararı Yargıtay dan bozularak dönmeli, anlattığınız olaylara göre sahtecilik ispat edilmiş durumdadır. Sahtecilik iddiaları her türlü delille kanıtlanabilir. Bu noktada gerek adli tıptan alınacak raporla gerek çaycıların tanıklığı ile bu husus ispat edilebiliyor.

Ayrıca muris 70 yaşında ölüyor, şuan maddesini hatırlayamayacağım ama tapu memurlarının yaşla ilgili durumlarda, gerekli bazı prosedürleri uygulamaları gerekiyor, anladığım kadarı ile bu da yapılmamış. Ayrıca murisin ölüm günü ile devrin yapılış günü aynı güne denk gelmesi de ilginç. Fotoğrafların benzemeyişi, vergi kimlik noların kontrol edilmeyişi vb Bu noktalar ışığında hazinenin cezai ve mali sorumluluğu kanımca sabittir.

3. kişilerin taşınmazları iktisapları meselesine gelince, tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkânsız olan kişinin iktisabı geçerlidir. MK 1023’de bu husus düzenlenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken durum 3. kişilerle X isimli şahıs arasında bağlantının olup olmaması, X kişisi bulunması gerekir kayıtlarda adresleri mevcut olmalı.

Tavsiyem, tapu iptali ve tecil davası açmanız,(memurlar hangi davadan yargılanıyorlar anlamadım) ancak tapu sicilinin düzeltilmesi davası açıp, sicili lehinize düzeltirseniz, 3. kişiler tapu müdürlüğü aleyhine tazminat davası yoluna gidebilirler bu daha avantajlı gibi geliyor ama emin değilim. 3. bir yolda üçüncü kişilerin iyi niyetli olmadıklarını ispat bunun yolu da X şahsını bulmakta geçiyor.

Ancak kimsenin yaptığı yanına kalmaz anlattığınız gibiyse, Yargıtay hazineyi sorumlu tutacaktır. Kolay gelsin
Old 26-08-2006, 18:09   #3
ibreti

 
Varsayılan

Selim Balku arkadaşımızın söylediklerine ekliyorum;


1)
Alıntı:
Anne okur yazar olmayıp parmak izi ve mühür kullanmaktadır.
denilmektedir. Bir kere annenin kullandığı mühürün Noter tescil belgesi olması gerekir. Bu tür mühürler kazıttırıldıktan sonra noterde, iki tanık huzurunda kişinin imza sirküleri hazırlattırması gibi tescil edilir. Kişinin tapu işleminde mühür kullanabilmesi için tescil belgesini de ibraç etmesi gerekmektedir. Buradan hareketle "anne adına sahte mühür kullanılır iken TESCİL BELGESİNİ aramayan tapu memurunun ap açık ihmali vardır" denilebilir. Buradan hareketle de hazinenin ap açık sorumluluğu vardır.

2) Taşınmazın maliki dışında birisi tarafından sahte belgelere dayalı olarak satılması ile mülkiyet alıcıya geçmez. Ancak, ortaya YOLSUZ TESCİL cıkar. Bu şekilde lehine yolsuz tescil sağlanan kişi iyi niyet iddiasında bulunamaz. Buradan hareketle de bu kişiler aldıklarını sahibine iade ile mükelleftir. Bu kişiler adlarına yolsuz olarak tescil edilen taşınmazları üçüncü kişilere satarlar ise, taşınmazın bu şekilde devrinden dolayı taşınmazın asıl malikinin maruz kaldığı zararı da tazmin ile mükelleftir. Çünkü, kendilerine ait olmayan bir malı sattıkları ap açık ortadadır. Diğer yandan HAK SAHİBİ OLMAYAN SAHTE KİMLİK VE İMZA KULLANAN BİRİSİNDEN TAŞINMAZ SATIN ALMAK İLE KENDİ KUSURLARI dahi mevcuttur.

3) Sahte begelere dayalı satış ile adına yolsuz tescili sağlayan kişilerin üzerlerine aldıkları tapuları 20-25 gün gibi fasılalarla başkalarına devrettikleri ortadadır.

Peki;
İlk sahte satış işleminde alıcıların kimlikleri tapuya doğru beyan edilmiş mi?
a) Şayet alıcıların kimlikleri de sahte ise;
Yolsuz tescile dayalı olarak taşınmaz satın alan 3.kişiler de iade ile mükelleftir. Çünkü, bunlar da sahte malikten taşınmaz satın almış olup, bunların adına sağlanan tescil dahi YOLSUZ TESCİL hükümlerine tabidir ve TAPUYA GÜVEN İLKESİNDEN yararlanamazlar.

b)Şayet tescil yolsuz olmasına rağmen kişi gerçek ise;
Bu kişiden taşınmaz satın alan 3.şahıs İYİNİYETLİ OLMASI HALİNDE tapuya güven ilkesinden yararlanır. Ancak, buradaki iyi niyet iddiası ŞEKLİ ANLAMDA İYİNİYET olmayıp, gerçek anlamda İYİ NİYETLİ OLAN KİŞİ bu mülkiyeti kazanır.

Sorun şu;
Kişinin gerçek anlamda iyi niyetli olup olmadığı nasıl tespit edilecek?

-Bir kere hayatın olağan akışına göre KİŞİLER ÖMÜRLERİ BOYUNCA ELDE ETTİKLERİ TASARRUFLARI İLE ZAR ZOR ALDIKLARI TAŞINMAZLARI ALDIKLARINDAN 15-20 GÜN SONRA ELDEN ÇIKARMA lüksüne sahip değildir.

-Taşınmaz gerçek değerinden alınmış mıdır? Bu durum keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilebilir.

-İyiniyet iddiası ile tapuya güven ilkesinden yararlanmak isteyen alıcı o taşınmazı satın alma kudretine sahip midir? Kişi vergi mükellefi midir? Bankalarda o nispette parası var mıdır?

-Satıcı ile alıcı arasında satıştan önce, hatta ilk satıştan önce bir irtibat var mıdır? (Hadise bir dolandırıcılık olayı olduğuna göre, son alıcının telefonlarından ve sosyal çevresinden başlayarak, ilk sahte satıcıya doğru veri araştırması yapabilir ve bu halde kişiler arasındaki organik bağlar ortaya konulabilir)

-Taşınmazı kim kullanmakta, semerelerinden kim istifade etmektedir? Bu durumun mahallinde yapılacak keşifte komşu taşınmaz maliklerinden, orada çalışanlardan sorularak tespiti gerekmektedir. Hayatın olağan akışına göre mal sahibi taşınmazından istifade eder..

-Satıcı ve alıcı taşınmazı somut olarak gösterebiliyorlar mı? Hayatın olağan akışına göre herkes alıp-sattığı yeri fen memuruna ihtiyaç olmaksızın en genel sınırları ile gösterebilir..

İyi bir inceleme ve gözlem ile bu soruları çoğaltmak mümkün.
Her biri araştırılması gereken hususlar..

--
Şimdi hangi Mahkeme buna ilişkin nasıl bir araştırma yapacak? Ya da MUVAZAA NASIL ARAŞTIRILIR diye soralım?
Bu konuda sunulu içtihat epey ayrıntılı...

HD 01 Esas : 2001/008063 Karar: 2001/009169 Tarih: 14.09.2001

* MUVAZAA
* TAPU İPTALİ VE TESCİL
* İYİNİYET


Tapulu taşınmazların intikallerinde, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tespiti önem taşımaktadır. Çünkü bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için değerli ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşılaşan malik bulunmaktadır. İyiniyet yönünden yapılması gerekli araştırmanın önemli olması nedeniyle, eksik bir soruşturma ile davanın reddedilmesi hatalıdır.

(818 s. BK. m. 18) (743 s. MK. m. 931, 901, 902, 2)

(YİBK. E: 1990/4, K: 1991/13, 08.11.1991)

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılamasında Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 14.9.2001 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Necati Keskin ile temyiz edilen Hüseyin Güney vekili Avukat Ahmet Dökmeci, Kemal Sarıkadıoğlu vekili Avukat Levent Baltanoğlu, Emin Hatipoğlu vs vekili Avukat Salih Güven ve Ayşe Gemici vekili Avukat Tevfik Aşlama geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen Şevki Mütevellioğlu gelmedi duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği düşünüldü;

KARAR

Birleştirilerek görülen her iki dava da Borçlar Yasasının 18. maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.

Toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre çekişmeli taşınmazların miras bırakan tarafından mal kaçırmak amacı, ile bir başka anlatımla muvazaalı biçimde 5 kızına devredildiği sabittir. Ancak, eldeki dava görülürken davaya konu taşınmazlar üçüncü kişilere aktarılmış bunun üzerine dava onlara teşmil edilmiştir.

Bu durumda, satın alan(sonradan edinen) davalılar için Medeni Yasanın 931.maddesi hükmünce eksiksiz bir soruşturma yapılması gerektiği kuşkusuzdur.

Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir?. Bu amaçla Medeni Kanunun 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 901 ve 902 tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 931. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuruysa bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 931.maddesinde aynen "tapu sicilindeki kayda hüsnüniyetle istinat ederek mülkiyet veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden kişinin bu iktisabı muteber olur" şeklinde yer almış aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde bulunan 932.maddede başka bir ifade ile tekrarlanmıştır.Söz konusu maddeye göre tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendinden beklenen - tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkansız olan kişinin iktisabı geçerlidir.

Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima gözönünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötüniyet iddiasının def´i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara- alınacağı -ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/13 sayılı inançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.

Hal böyle olunca, iyi niyet yönünden bir araştırma yapılması, bu yönde yanların bildirecekleri tüm delillerin toplanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek davanın reddedilmesi doğru değildir.


Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK´nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harcın ,temyiz edene geri verilmesine 16.5.1995 tarihinde yürürlüğe giren av. ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 65.000.000 TL duruşma av. parasının temyiz, edilenden alınmasına 14.09.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kaynak={Corpus Arşiv No:1-18}

(C) 2000, Corpus, CD-Medya
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sahte kimlikle şuç işleme Yeşim Dağgeçen Meslektaşların Soruları 5 01-08-2008 12:45
Sahte Kimlikle Satış - İşlemin Akibeti Av. Melih Meslektaşların Soruları 3 15-01-2007 00:28
bulunan kimlikle yapılan satım sözleşmelerde gerekli özeni göstermemek mslmklvz Meslektaşların Soruları 3 16-08-2006 00:55
Yapılan Masrafın Alınması ycge Hukuk Soruları Arşivi 3 01-03-2002 22:16
Kiradan Yapılan Stopaj Basak Sultan Hukuk Soruları Arşivi 1 17-02-2002 23:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05863309 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.