Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kıskançlık Ve Hukuk

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-09-2003, 21:10   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Soru Kıskançlık Ve Hukuk

Kıskançlık ve Hukuk

Sayın katılımcılar,

Bir çalışma için kıskançlık ; hukuki etki ve sonuçları konusunda görüş ve bilgilere gereksinim duymaktayım.

Başlıklar kısaca şöyle;
1-Kıskançlık konusunda yaşanan şiddete kimler maruz kalıyor?
2-Kıskançlık olaylarında örf, adet, geleneklerin, eğitimin etkisi ne kadar ?
3- Kıskançlık nedeni ile hakları ihlal edilenler neler yapabilir?


Teşekkürler,saygılar...
Old 24-09-2003, 21:46   #2
av.külcü

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım;
Hangi kıskançlık?..
Mesleki mi.. Arkadaşlıktaki kıskançlık mı.. Evlilik yada daha geniş bir tanımla beraberliklerdeki kıskançlık mı... Ya da başkalarının yaşam tarzına duyulan kıskançlık mı.. Kategorileri çoğaltmak mümkün..
Sorduğunuz üç sorunun cevapları her bir kategoriye göre değişir bence.. Soruyu açarsanız daha yardımcı olabilirim sanıyorum..
Saygılarımla..
Old 24-09-2003, 23:14   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Soru

Sn.Seferino,

Öncelikle ilginize teşekkür ederim.

Elbette konuyu biaz daha açmak mümkün.Doğrusu kıskançlığı yaşamın bütün alanlarında görmek mümkün.Fakat her kıskançlık olgusu bir adli vaka haline gelmiyor.

Kısaca özetleyecek olursak ; daha çok karşıcins tarafından geliştirilen, cinsiyete dayalı olan , bir şiddet biçimi haline gelen kıskançlık çalışmanın konusu.Bu evlilik içinde olabileceği gibi öncesi veya benzeri ilişkilerde de olabilir.

Katkılarınızı bu çerçevede bekliyorum. Teşekkürler
Old 25-09-2003, 10:33   #4
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

1-siddetin degisik turleri vardir. kiskanclik konusunda yasanan siddete en az kadinlar kadar erkekler de maruz kalir. birinci maddeyi sorus seklini degistirirseniz konuyu kadina dondurmeniz mumkun
2-orf adet gelenek ogreti elbette kisinin davranislarina ve dusunme bicimine istemli ya da istemsiz etki edecektir. ancak en temel neden ozguven eksikligi, yetistirilme bicimidir.
3-kiskanclik nedeni ile haklari ihlal edilenler, ileride yogun bir psikoterapi gereksinimiyle karsilasmamak adina derhal kiskanandan uzaklasabilirler. uzaklasmalari engelleniyorsa zaten bu sorunun basligi kiskanclik ve hukuk basligi olmaktan cikar.
Old 25-09-2003, 21:31   #5
av.külcü

 
Çözüm

Değerli meslektaşım;
Sorunu açtığın için teşekkür ederim. Şimdi sorularına "bence" yanıtları vermeye çalışacağım..
1-Karşı cinsler arasındaki kıskançlıkta genellikle şiddete maruz kalan kişi, kendine güveni ve saygısı olmayan kişinin (yani kıskananın) karşısındaki kimse oluyor.. Çünkü bence kıskançlığın - ki, bir konuyu ayırmakta yarar var, her seven kişi partnerini mutlaka kıskanır, ancak bu kıskançlık hastalık seviyesine taşınmamak kaydıyla normaldir - asıl sebebi kıskanan kişinin kendine güvensizliği, kendine ve çevresine saygısızlığıdır.. Nedir kıskançlık?.. Sahip olunanı başkalarıyla paylaşmaya duyulan öfke değilmidir.. Bu sahip olunan iş olabilir, sevgili olabilir, eşya olabilir, çocuk olabilir.. Eğer insanın kendine güveni varsa sahip olduğu değerlerin kendisini terkedemeyeceğini biliyorsa kıskanmaz.. Yineliyorum, kıskançlık insanın doğasında vardır bence, bizim tartıştığımız hastalık seviyesindeki kıskançlık..
2-Kıskançlık olayında örf, adet, gelenek ve eğitimin etkisi kıskançlığın dozunu ayarlamakta ortaya çıkıyor.. Bizde şöyle bir deyim vardır.."Nefsini kıskanmayan insan değildir.." Şimdi eğitim düzeyi ilkokul bile olmayan bir insanda ve eğitimini tamamlamış bir insanda bu sözün etkilerini düşünelim.. Birinci kategoridekine Allah muhafaza "Eşini yolda birisiyle konuşup gülerken görmüşler" denmesi onun katil olması için yeterli bir sebeptir, yargılanırsa birde ağır tahrikten yararlanır.. (Bu ağır tahriki de eğitimliler uygular ya neyse konuyu dağıtmayayım) İkinci kategorideki kişi daha mantıklı düşünebilir, konuyu konuşarak halletme yoluna gidebilir.. Sonuçta kıskançlığın hastalık seviyesine gelmesinde eğitimin çok önemi var diye düşünüyorum.
3-Kıskançlık nedeniyle hakları ihlal edilenlere gelince.. Bence yapabilecekleri en güzel şey karşılarındaki özgüven eksikliği olan kimseye (kadın veya erkek farketmez) düşüncelerinin yanlış olduğunu anlatmaya çalışmayı denesinler.. Başarı oranı az olsa bile denemeye değer.. Eğer başarılı olamıyorlarsa hiç beklemeden bu beraberliği bitirsinler.. Çünkü özgüveni olmayan insanlar zaten öğrenme ve kendini geliştirme güçlüğü olan insanlardır, kıskançlık mağdurları onları akıllandırmaya çalışırken iki kere mağdur olmasınlar..
Diyorum..
Saygılarımla..
Old 25-09-2003, 23:51   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Devam edelim, kıskançlık evlilikte bir şiddet biçimini aldığında yasal olarak 4320 sayılı yasadan yararlanma düşünülebilir mi? ya TCK açısından?
Old 26-09-2003, 16:56   #7
av.külcü

 
Varsayılan

Kıskançlık evlilikte bir şiddet biçimini aldığında şiddetin sağlık kuruluşu raporuyla veya başka bir yasal kanıtla kanıtlanması durumunda 4320 sayılı yasadan yararlanılabileceği gibi bence TCK. 456 vd. maddeler ile 477 vd. maddelerin de uygulanması mümkün olabilir.
Old 18-01-2004, 11:35   #8
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Kıskançlık ile şiddetin ilişkisi konusunda aşağıdaki haber ilgisiz gibi görünse de kıskançlığın şiddetine örnek olması açısından göndermeden edemedim .

Kıskançlık
ailelere karşı koyan sevgileri,
böbreğin verilmesi fedakarlığının minnetini,
bir çocuğun babalı büyümesini bile
silip atacak güçte olumsuz bir duygu..

Bu olumsuz duyguya kapılmamak gerekir kanısındayım .

Saygılarımla

Bir Dost

.................................................. ....
Haber:

HÜSEYİN Yetkin, 1996 yılında Bolu'da uzman çavuş olarak görev yaparken Nilgün Baydil'le tanıştı. Büyük aşk yaşayan çift, Nilgün'ün ailesinin evliliğe onay vermemesi üzerine 1997 yılında kaçarak evlendi. Uzman çavuş Yetkin, görevinden ayrılarak eşiyle birlikte memleketi Karahisar Beldesi'ne yerleşti. Denizli'nin Yeni Mahalle'sinde kahvehane satın alarak kiraya verdi.

AMELİYAT PARASI

Yetkin çiftinin çizdiği mutluluk tablosu, Nilgün Yetkin'de böbrek yetmezliği başlamasıyla gölgelendi. İki böbreği de iflas eden genç kadın, 6 ay diyaliz tedavisi gördü. Doktorlar, Nilgün Yetkin'in yaşaması için böbrek naklinin şart olduğunu açıkladı. Hüseyin Yetkin, hiç düşünmeden eşine böbreğini vermeyi kabul etti. Yapılan testlerde dokuların tuttuğu saptandı. Hüseyin Yetkin, ameliyat parası için de kahvehanesini satıp yakınlarından bir miktar borç aldı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapılan operasyonla Hüseyin Yetkin'in sol böbreği eşine nakledildi. Böbrek naklinden 10 ay sonra Yetkin çiftinin Kubilay isminde çocukları dünyaya geldi.

Kısa süre sonra sağlığına kavuşan Nilgün Yetkin, devlet memurluğu sınavını kazandı, tayini Bolu Sağlık Müdürlüğü'ne yapıldı. Yetkin, en kısa zamanda Denizli'ye tayin isteyeceğini söyleyerek oğlunu da yanına alıp Bolu'da göreve başladı, ancak kısa süre sonra şiddetli geçimsizlik gerekçesiyle boşanma davası açtı. Böbreğini veren eşinden 2 milyar lira tazminat ve 75 milyon lira da aylık nafaka istedi.

KUCAĞIMDA TAŞIDIM

Eşinin atamasını Denizli'ye yaptırmasını beklerken, boşanma davası açtığını avukat aracılığıyla öğrenen Hüseyin Yetkin, şoke oldu. Hayvancılıkla geçimini sağlayan Yetkin, eşini çok sevdiği için böbreğini verdiğini belirterek ‘‘Nilgün, gözlerimin önünde eriyordu. Onu diyalize kucağımda götürüp, getiriyordum. Geçimimi sağladığım kahvehaneyi sattım, eşimin yaptığı gücüme gidiyor’’ dedi.

Ben çalışırken eve kadın getirmiş

Böbreğini aldığı eşine boşanma davası açan Nilgün Yetkin ise eşinin kendisini aldattığını söyledi. Genç kadın, 2 milyar liralık tazminat talebi için de şunları söyledi:

‘‘Beni vefasızlıkla suçlayabilir. Bana böbreğini verdi ama yapmadığını bırakmadı. Evliliğimin bitmemesi için çok mücadele verdim. Ben Bolu'da çalışırken beni aldattı. Eve kadın getirmiş, kendi ellerimle yaptığım çeyizlik eşyalarımı o kadına vermiş. Oğlunu bir kere bile aramadı, çocuğum babasız büyüyor, baba kelimesini bile bilmiyor. 2 milyar lira tazminatla otomobil bile alınmaz. Ben bu parayı kendi ellerimle yaptığım çeyizlik eşyalarımı o kadına verdiği için istiyorum.’’

Nilgün-Hüseyin Yetkin çiftinin boşanma davası Denizli Aile Mahkemesi'nde devam ediyor.

Kaynak : Hürriyet
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Türk Hukuk Sitesi Hukuk Çalışma Grupları Hakkında Bilgiler Admin Hukuk Çalışma Grupları Hakkında 4 14-11-2009 11:41
hukuk sosyolojisi açisindan hukuk ve ideoloji lawyergirl Hukuk Soruları Arşivi 5 26-12-2006 00:07
Alamancı Usulü Namus/kıskançlık Cinayeti Veya Öldürülenler Sadece Kadınlar Değil Gemici Kadın Hakları Çalışma Grubu 1 05-04-2004 08:44
Sen Nelere Kadirsin Ey Aşk/kıskançlık Gemici Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 07-03-2004 02:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04500508 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.