Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yemin vs deliller

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-01-2016, 16:28   #1
av_-cihan-

 
Varsayılan yemin vs deliller

sevgili meslektaşlarım acmıs olduğumuz bir davada yemin delilini belirtmedik yalnız her zaman olduğu gibi vs yasal deliller yazdık merak ettiğim konu burada yasal deliller diye genellediğimiz bölümde yemin deliline başvurabilir miyiz simdiden tesekkür ederim
Old 27-01-2016, 17:06   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av_-cihan-
sevgili meslektaşlarım acmıs olduğumuz bir davada yemin delilini belirtmedik yalnız her zaman olduğu gibi vs yasal deliller yazdık merak ettiğim konu burada yasal deliller diye genellediğimiz bölümde yemin deliline başvurabilir miyiz simdiden tesekkür ederim

HMK 145 şartlarına haiz ise, sonradan delil ileri sürebilirsiniz.

"Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir."
Old 28-01-2016, 16:23   #3
lawyer0202

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/16161
Karar: 2014/8314
Karar Tarihi: 24.06.2014


ÖZET: Somut olayda kira ilişkisinin varlığı iddia edilen yıllık kira miktarına göre ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Davacı sunduğu delillerle bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Ancak davacının delil listesinde vs. deliller ibaresinin bulunmasına, bunun yemin delilini de kapsadığına göre davacıya taraflar arasında kira ilişkisi bulunup bulunmadığı ve varsa aylık kira miktarının ne olduğu konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece noksan araştırma ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi kabul şekli itibariyle davalının kiralananda miras payı bulunmakta olup taşınmazda mülkiyet hakkı bulunan davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi mümkün olmadığının nazara alınmaması da doğru değildir.
Dava ve Karar: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.




Dava kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.


Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkiline ait taşınmazda sözlü kira akdi gereğince kiracı olan davalının 2010/Şubat-2011/Ocak dönemi bir yıllık 3.600 TL kira alacağını ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.


Davalı ise sözlü kira ilişkisine karşı çıkmış ve davacıyla arasında herhangi bir kira ilişkisi bulunmadığını, taşınmazı miras hakkına dayalı olarak kullandığını savunmuştur.


HMK’nun 190.maddesi uyarınca ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Somut olayda davacı kira ilişkisinin varlığından hareketle alacak isteminde bulunmuş olup bu açıdan kira ilişkisinin varlığını ispat külfeti davacıya aittir. HMK’nun 189/3.maddesi uyarınca kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar başka delillerle ispat olunamaz. Aynı yasanın 200.maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar ve değeri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Kira uyuşmazlıkları da HMK’nun 200. maddesindeki ispat kuralına tabi olup bir yıllık kira tutarının esas alınması gerekir.




Somut olayda kira ilişkisinin varlığı iddia edilen yıllık kira miktarına göre ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Davacı sunduğu delillerle bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Ancak davacının delil listesinde vs. deliller ibaresinin bulunmasına, bunun yemin delilini de kapsadığına göre davacıya taraflar arasında kira ilişkisi bulunup bulunmadığı ve varsa aylık kira miktarının ne olduğu konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece noksan araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi kabul şekli itibariyle davalının kiralananda miras payı bulunmakta olup taşınmazda mülkiyet hakkı bulunan davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi mümkün olmadığının nazara alınmaması da doğru değildir.


Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.


Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
Old 28-01-2016, 18:10   #4
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

HMK 227: Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.

Bu hükme göre yemin son çare olduğundan, başka delille davasını ispat edemeyen taraf, yemin deliline dayanmayıp başka delili olduğunu ileri sürmüş olsa dahi yemin teklif edebilir. Bu açıklamalar ışığında davacı tarafın yemin teklifinin değerlendirilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir. (T.C. YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2014/2054 K. 2015/481T. 28.1.2015)
Old 28-01-2016, 18:10   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

aksi yönde Yargıtay kararı:

Senetle ispatı gereken hususlarda karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir.
Somut olayda davacı ile tarafların murisleri babaları arasında yapılan tarla satışı senede bağlanmıştır. Söz konusu senette, 10 dekar taşınmazın muris tarafından davacıya satıldığı ve parasının alındığı belirtilmiştir. Davalılar ise senette bahsi geçen taşınmaz yerine davacının eşine başka bir taşınmaz verildiğini beyan etmişlerdir. Bu durumda ispat yükü davacıya söz konusu taşınmaz yerine başka bir taşınmaz verildiğini iddia eden davalılara düşmektedir. Davalılar bu iddialarını da senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı delil ile ispat etmelidirler.
Bundan ayrı olarak davacı taraf delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmamış olmasına karşın 13.11.2014 tarihli celsede mahkemece, davacı vekilinin her türlü yasal delil kapsamında yemin deliline dayanmış olması nedeniyle davalılara yönelteceği yemin metnini sunması için kesin süre verilmiş, davacı vekili 21.11.2014 havale tarihli dilekçesi ile ispat yükünün davalı tarafta olduğu belirtilerek kesin süre verilmiş olması nedeniyle yemin metnini sunmuş, bu metin çerçevesinde davalılar yemin etmiş ve mahkemece yemin delilinin kesin delil olduğunu, yemine konu olayların kabul edilmesi gerektiği de belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Davacı tarafın açıkça yemin deliline dayanmamasına rağmen mahkemece yemin metnini sunması için davacı tarafa kesin süre verilip sonucu dairesinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Uyuşmazlıkta ispat yükünün yukarıda belirtilen ilkeler gereğince davalı tarafta olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın delilleri değerlendirilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerekirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.02.12.2015 (3. Hukuk Dairesi 2015/12261 E. , 2015/19517 K.)
Old 29-01-2016, 11:48   #6
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
aksi yönde Yargıtay kararı:

Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür[/u][/b].

Sayın Pamuk, eklediğiniz karar aksi yönde bir karar değildir.

Karara göre, delil dilekçesinde yemin deliline dayanmamasına rağmen, hakimin yemin metnini hazırlamak için süre vermesini bozmuş...

Kolay Gelsin...
Old 29-01-2016, 12:33   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Balku,

Yeni HMK yürlüğe girince doktrinde de uygulamada da şu şekilde bir tartışma ortaya çıktı. Yemin deliline başvurabilmek için Dava ya da cevap dilekçesinde "açıkça" yemin ibaresi olmak zorunda mı? Yoksa, vs her türlü yasal delil demek, yemin deliline başvurmak için yeterli midir?

İşte tam bu noktada

Soru sahibi,yemin delilini belirtmeden yalnız vs yasal deliller diyerek dava açıldığını; şimdi yemin deliline başvurmak istediğini, açıkça yemin ibaresini kullanmasa bile yemin deliline başvurup başvuramayacağını sormuş;

Lawyer0202 ise, 6.Hukuk Dairesinin kararını sunarak, açıkça yemin delili ibaresi dilekçede geçmese bile yemin deliline başvurabileceğini ilişkin karar sunmuş;

ben ise dilekçede açıkça yemin delili ibaresi geçmezse,her türlü yasal delil kapsamında yemin deliline başvuramayacağına ilişkin karar sundum.

Karardaki şu ibareye dikkat edin (soru sahibin sorusunu cevaplıyor):Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür.

Yani cevabım soru sahibinin sorusuna ilişkindi; sizin cevabınızın aksi yöndeki bir Yargıtay kararı değildi.
Old 29-01-2016, 13:37   #8
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av_-cihan-
sevgili meslektaşlarım acmıs olduğumuz bir davada yemin delilini belirtmedik yalnız her zaman olduğu gibi vs yasal deliller yazdık merak ettiğim konu burada yasal deliller diye genellediğimiz bölümde yemin deliline başvurabilir miyiz simdiden tesekkür ederim
))
Ben de yorumda bulunayım. Dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmayan veya vs..yasal deliller diyen taraf, sunduğu ve dayandığı delillerle iddiasına ispat edememişse; HMK. 227 Maddesi gereğince yemin deliline dayanmak istediğini yazılı veya sözlü dile getirebilir. Yani burada üzerine ispat yükü düşenin açıkça yemin deliline dayandığını belirten bir talebi olmalıdır.

Eğer bu talep yoksa, dilekçesinde yemin deliline de dayanmamış tarafa "hakim yemin delilini kendiliğinden hatırlatamaz".

Soruya yanıtım yasal delillerle davanızı ispatlamazsanız son çare olarak mahkeme yemin deliline de dayanmak istediğinizi bildirebilirsiniz. (HMK 227)
Diye düşünüyorum.

Saygılarımla,
Old 29-01-2016, 13:52   #9
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
Sayın Balku,



Soru sahibi,yemin delilini belirtmeden yalnız vs yasal deliller diyerek dava açıldığını; şimdi yemin deliline başvurmak istediğini, açıkça yemin ibaresini kullanmasa bile yemin deliline başvurup başvuramayacağını sormuş;



ben ise dilekçede açıkça yemin delili ibaresi geçmezse,her türlü yasal delil kapsamında yemin deliline başvuramayacağına ilişkin karar sundum.


Ben de tam bunu ifade etmek istedim;

sizin sunduğunuz kararda, yemin deliline başvuramaz demiyor...

Sunduğunuz karar, soru sahibin lehine veya aleyhine değildir. Bu karar hakimin yemin delilini hangi şartlarda hatırlatması ile alakalıdır.

Sayın Bozoğlu'na katlıyorum...
Old 29-01-2016, 14:10   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

O zaman kararı tekrar okuyayım:

Kararda ispat yükü ile ilgili kurallardan bahsettikten sonra( o kısım bizim konumuzla ilgili değil) "bundan ayrı olarak" diyerek diğer kısımları karıştırmayın bundan sonra okumaya başlayalım:

1-davacı vekilinin "her türlü yasal delil kapsamında" yemin deliline dayanmış olması nedeniyle davalılara yönelteceği yemin metnini sunması için kesin süre verilmiş. Davalı yemin etmiş dava reddedilmiş.

2- Dikkat edin "her türlü yasal delil kapsamında" yemin teklif etmiş

3- Yargıtay demiş ki,Davacı tarafın "açıkça yemin deliline" dayanmamasına rağmen mahkemece yemin metnini sunması için davacı tarafa kesin süre verilip sonucu dairesinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

4) Özetle; Yargıtay, evet yemin deliline açıkça dayanmazsa, yemin için davalıya yemin metni gönderemezsin kardeşim diyor.))



Bu arada Ufuk Hanım'a katılmıyorum. ))
Old 29-01-2016, 14:20   #11
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
O zaman kararı tekrar okuyayım:

Kararda ispat yükü ile ilgili kurallardan bahsettikten sonra( o kısım bizim konumuzla ilgili değil) "bundan ayrı olarak" diyerek diğer kısımları karıştırmayın bundan sonra okumaya başlayalım:

1-davacı vekilinin "her türlü yasal delil kapsamında" yemin deliline dayanmış olması nedeniyle davalılara yönelteceği yemin metnini sunması için kesin süre verilmiş. Davalı yemin etmiş dava reddedilmiş.

2- Dikkat edin "her türlü yasal delil kapsamında" yemin teklif etmiş

3- Yargıtay demiş ki,Davacı tarafın "açıkça yemin deliline" dayanmamasına rağmen mahkemece yemin metnini sunması için davacı tarafa kesin süre verilip sonucu dairesinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

4) Özetle; Yargıtay, evet yemin deliline açıkça dayanmazsa, yemin için davalıya yemin metni gönderemezsin kardeşim diyor.))

Bu arada Ufuk Hanım'a katılmıyorum. ))
)))
Bence eklediğiniz içtihata konu olayda, davacı taraf yargılama bitmeden yemin deliline dayanmak istediğini mahkemeye bildirmemiş.
Yargıtay, yemin deliline dayanmayan taraf yerine geçip, hakim olarak re'sen yemin hakkını hatırlatamaz ve yemin metni gönderemezsin kardeşim diyor. ))

Bu arada bana katılın bence.
Old 29-01-2016, 14:27   #12
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
)))

Yargıtay, yemin deliline dayanmayan taraf yerine geçip, hakim olarak re'sen yemin hakkını hatırlatamaz ve yemin metni gönderemezsin kardeşim diyor. ))




Kararın neresinde yemin deliline dayanmayan taraf yerine geçip ibaresi geçiyor, anlamadım...


Sorunun özü kaçıyor.


Yemin deliline açıkça dayanılmış mı dayanılmamış mı? Sorun bu.


Yemin deliline açıkça dayanılmamış- o zaman o delile başvuramazsın.

Old 29-01-2016, 14:36   #13
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
Kararın neresinde yemin deliline dayanmayan taraf yerine geçip ibaresi geçiyor, anlamadım...
Sorunun özü kaçıyor.
Yemin deliline açıkça dayanılmış mı dayanılmamış mı? Sorun bu.
Yemin deliline açıkça dayanılmamış- o zaman o delile başvuramazsın..



Sizin belirttiğiniz biçimde düşünürsek, HMK 227.Maddenin anlamı nedir o zaman diye sormak gerek..

Yemin teklifi
MADDE 227 - (1) Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.


Benim maddeden anladığım yemin deliline hiç dayanmamış taraf dahi, son çare olarak yemin teklifinde bulunabilir. Çünkü yemin teklif eden taraf sonuçlarına katlanmak zorundadır. Kesin delildir.
Diye düşünüyorum.
Saygılarımla,
Old 29-01-2016, 14:40   #14
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk

4) Özetle; Yargıtay, evet yemin deliline açıkça dayanmazsa, yemin için davalıya yemin metni gönderemezsin kardeşim diyor.))



Bu arada Ufuk Hanım'a katılmıyorum. ))

Kararın neresinde, yemin deliline açıkça dayanmazsa, yemin için davalıya yemin metni gönderemezsin diyor...

Bence bu işin sonunda Ufuk Hanıma katılacaksınız...
Old 29-01-2016, 14:43   #15
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu

Sizin belirttiğiniz biçimde düşünürsek, HMK 227.Maddenin anlamı nedir o zaman diye sormak gerek..

Benim maddeden anladığım yemin deliline hiç dayanmamış taraf dahi, son çare olarak yemin teklifinde bulunabilir. Çünkü yemin teklif eden taraf sonuçlarına katlanmak zorundadır. Kesin delildir.
Diye düşünüyorum.
Saygılarımla,

Anladığım kadarıyla, Sayın Pamuk ile görüş farklılığımız yok, anlaşamadığımız konu sunulan yargıtay kararının soru sahibinin lehine mi aleyhine mi olduğu...
Old 29-01-2016, 14:58   #16
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Kararın neresinde, yemin deliline açıkça dayanmazsa, yemin için davalıya yemin metni gönderemezsin diyor...

Bence bu işin sonunda Ufuk Hanıma katılacaksınız...



Tartışmayı uzatmayacağım. Konumuz, her türlü yasal delil ibaresi kapsamında yemin deliline başvurup başvurulmayacağına ilişkin.... Ve bu konuda 1. hukuk dairesinin karşı oy gerekçesini okumanızı öneririm.


Bir de o ibare, 14. pararafta geçiyor. Şu şekilde geçiyor : "Davacı tarafın açıkça yemin deliline dayanmamasına rağmen mahkemece yemin metnini sunması için davacı tarafa kesin süre verilip sonucu dairesinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir"


1. Hukuk Dairesi 2014/14678 E. , 2015/460 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KÖRFEZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2013
NUMARASI : 2013/480-2013/914

Taraflar arasındaki davadan dolayı Körfez 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 28.06.2013 gün ve 2013/480 esas 2013/914 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 29.04.2014 gün ve 20124-8901 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde dahili davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, eşinin ve kendisinin yaşlı olması sebebi ile kayden maliki olduğu 839 ada 8 parsel sayılı taşınmazını birlikte yaşadığı davalı yeğenine ölünceye kadar bakma akti ile devretmeye karar verdiğini ve tapuda işlem yapıldığını, davalının daha sonra yurtdışına gittiğini, eşi öldükten sonra davalının ailesinin kendisini yanlarına götürüp çekişme konusu yeri de kiraya verdiklerini, 2005 yılı yaz tatilinde davalı ile görüştüğünde, taşınmazı bakım karşılığı almadığını, satış göstermek suretiyle devraldığını söylemesi üzerine aldatıldığını ve iradesinin fesata uğratıldığını anladığını ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölmesi üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.
Davalı ise, iddiaların doğru olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1924 doğumlu olan davacının arsa vasıflı çekişmeye konu 839 ada 8 parsel sayılı taşınmazını 04.07.1995 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, iddianın kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar, dahili davacılar vekilince temyizi üzerine Daire'nin 29.04.2014 tarih ve 2013/20124 Esas, 2014/8901 Karar sayılı ilamı ile onanmış, dahili davacılar vekili karar düzeltme talep etmiştir.
Bilindiği üzere; hata ve hilenin varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
Somut olaya gelince; eldeki davanın 28.12.2005 tarihinde açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tâbi olduğu, ispat külfeti kendisinde bulunan davacı tarafın dava dilekçesinde ''v.s. deliller'' demek suretiyle, yine; 15.05.2012 havale tarihli delil listesinde ise bildirilen deliller dışında ''tüm deliller'' demek suretiyle yemin deliline de dayandığı görüldüğü halde, davacı tarafa yemin hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Hal böyle olunca, davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Anılan bu husus dahili davacılar vekilinin karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK.'nin 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 29.04.2014 gün ve 2013/20124 Esas, 2014/8901 Karar sayılı ONAMA kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 28.06.2013 gün ve 2013/480 Esas - 2013/914 Karar sayılı hükmünün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.01.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, hata ve hile hukuksal nedeninden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteminden ibarettir.
Mahkemece, davacının iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 26.12 2005 tarihli dava dilekçesinde, "tapu kayıtları, nüfus kayıtları, şahit, keşif ve bilirkişi incelemesi ve vs.deliller"e dayanmıştır. 15.05.2012 tarihli delil bildirme dilekçesinde ise "tanıklarının isimleri, diğer bazı delillerle birlikte, listenin 7. sırasında" karşı delil haklarımız saklı kalmak kaydı ile tüm deliller"i bildirmiştir.
Mahkemece 28.06.2013 günlü son oturumda; tahkikat aşaması bitirildiği belirtilerek sözlü yargılamaya geçilmiş ve taraflardan son diyecekleri sorulmuş, davacı vekili yine yemin deliline dayanmak istediği yönünde bir beyanda bulunmaksızın, “Davamızı ispatladığımızı düşünüyoruz. Davamızın kabulüne karar verilsin.” demiştir. Yargılamanın hiç bir aşamasında yemin deliline dayandığını ileri sürmediği gibi, yemin delilinin hatırlatılması gerektiği yönünde bir iddiada bulunmayan davacı, temyizinde yemin deliline de dayandığını bildirmiş, davalı vekili ise verdiği cevap dilekçesinde yeni delil ileri sürülmesine karşı çıkmıştır.
Konunun açıklığa kavuşabilmesi için şu açıklamaların yapılmasında fayda görülmüştür;
Bilindiği üzere, hata ve hile geniş anlamda bir haksız eylem olup, her türlü yasal delille kanıtlanması mümkündür. HMK'nin 190. ve TMK'nin 6. maddesi gereği herkes iddiasını ispatlamak zorundadır. Dosya kapsamına göre, davacının iddiasını yemin delili dışındaki diğer delillerle kanıtlayamadığı konusunda Daire çoğunluğu ile aramızda bir farklı düşünce bulunmamaktadır. Sayın çoğunluk ile anlaşamadığımız nokta, davacını gerek dava dilekçesinde, gerekse yeni HMK'nin yürürlüğe girmesinden sonra verilen delil listesinde açık bir şekilde yemin deliline dayanılmaması ve sadece “vs.deliller”, “tüm deliller” denmesinin yemin deliline dayanıldığı anlamına gelip gelmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayın özelliği gereği burada yemin delili üzerinde durulmasında gerekmektedir.
Yemin; bir tarafın mahkeme önünde belirli bir vakıanın doğruluğu konusunda yasanın öngördüğü şekilde yaptığı beyandır. Kesin ve tamamlayıcı olmak üzere yemin ikiye ayrılmaktadır. İspat yükü altında bulunan tarafın uyuşmazlığı çözüme bağlayıcı bir vakıa hakkında hasmına önerdiği yemine kesin yemin denmektedir. (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK). m. 344 (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m.225 vd.). Tamamlayıcı yemin ise; gösterilen delillerin iddiayı kanıtlayamaması ve dava hakkında bir karar vermek için yargıçta bir kanaat oluşturmaması halinde yargıcın taraflardan birine önerdiği yemindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda tamamlayıcı yemine yer verilmemiştir.
Taraflardan birinin diğerine yemin önerisinde bulunabilmesi için öncelikle dava dilekçesinde yemin deliline başvuracağını açıkça belirtmiş olması gerekir (HUMK m. 179/III ve 195/1). Yeminin, ancak isbat yükü kendisine düşen kişi tarafından önerilmesi mümkündür. Yemin konusu vakıanın önerilen tarafın kişiliğine ilişkin olması gerekir (HUMK m. 345).
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre, yemin, son çare olarak başvurulan bir delildir. Başka bir deyişle, yemin deliline başvurabilmek için öncelikle yemin önerisinde bulunanın ileri sürdüğü diğer delillerin incelenmesi ve bunların yeterli olmadığının anlaşılması gerekir. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu bunu değiştirmiş ve HMK'nin 227. maddesinde Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebileceği şeklinde ifade edilmiştir.
Yeminden vazgeçme, muhatabın yemin etmeye hazır olduğunu bildirmesi anına kadar olanaklıdır (HUMK m. 350). Şunu da belirtmek gerekir ki, geçerliliği belli bir biçim koşuluna bağlı olan bir işlemin varlığı konusunda yemin önerilemez. Zira yasanın öngördüğü geçerlik koşuluna uymayan bir işlemin varlığından söz edilemez.
3156 sayılı Kanun ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179 ve 195. maddelerinde değişiklik yapılmadan önce Yargıtay bu konuda genellikle şu ölçüyü kullanmakta ve eğer dava veya cevap dilekçesinde yemin delili açıkça belirtilmiş veya böyle bir açıklık olmayıp da "sair deliller" ibaresi kullanılmış ise, hakimin taraflara yemin önerme hakkını hatırlatabileceği; dilekçelerde bu yönde bir açıklık ya da "sair deliller" ibaresi yok ise, yemin delilinin hatırlatılmasının tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayacağı belirtmekte idi . ispat edemeyen tarafın, en son çare olarak yemin deliline başvurmaması karşısında, hakimin ispat yükü kendisine düşen tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğunu hatırlatıp hatırlatamayacağı konusunda gerek öğretide, gerekse Yargıtay kararları arasında farklı görüşler bulunmaktadır.(Doç.Dr. Ejder Yılmaz, Medeni Yargılama Hukukunda Yemin, Ankara 1989, s.112)
Yargıtay bir çok kararında taraf dilekçesinde belirtilen delillerin yanında eğer "diğer deliller, sair deliller, tüm kanuni deliller" gibi bazı ifadeler kullanmışsa bu ifadelerin içine "yemin" delilinin de gireceğinden, hakimin yemini hatırlatması gerektiği ifade edilmekte ve sayın Daire çoğunluğu da bu görüşten hareketle kararın bozulması gerektiğini düşünmektedir.
1086 sayılı HUMK döneminde de, özellikle 26/02/1985 tarihinde 179. maddesinde 3156 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten sonra, davacı, yemin delili dahil bütün delillerinin nelerden ibaret olduğunu dava dilekçesinde göstermesi gerektiği, dava dilekçesinde "sair (kanuni) deliller" bir anlamının olmadığı, dava dilekçesinde buna benzer bir ifadeye yer verilmiş olsa dahi, açıkça yemin delili yazılı değilse, davacının davalıya yemin teklif edemeyeceği, dolayısı ile mahkemenin de davacıya yemin teklifine hakkı olduğunu hatırlatamayacağı öğretide de kabul edilmektedir.(Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 2001, c.VI, s.1629,2498 vd.)
Hatta Prof. Dr. Baki Kuru, Yargıtay'ın eskiden beri gelen uygulamasını özellikle bu kanun değişikliği karşısında devam ettirmesinin açıkça kanuna aykırı olduğu görüşündedir.
3156 sayılı Kanundaki değişiklikten sonra Yargıtay'ın bu görüşün geçerliği kalmamıştır. Zira taraflar, dilekçelerinde dayandıkları kanıtların nelerden ibaret olduğunu açıkça belirtmek durumundadırlar. Yasal değişiklik, delillerin özgülenmesi (hasrı) durumunu ortaya çıkarmıştır. Böylece dilekçelerde yazılan "sair deliller" deyiminin bir anlamı kalmamıştır. Şu halde hakim, dilekçelerde açıkça yemin deliline dayanılmadığı takdirde, taraflara yemin önerme hakkını hatırlatamaz .
Gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda, gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, mahkeme hakiminin yemin teklif etmek isteyip istemediğini taraflardan birisine hatırlatmak ödevi olduğunu gösteren bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu anlamda, "tüm deliller" ifadesine oldukça önemli bir anlam izafe edilmekte ve hatta bu şekilde bir ifade bulunmaması halinde ise artık yeminin hatırlatılamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu görüşe katılabilmek mümkün değildir. Şöyle ki;
Öncelikle, medeni usul hukukumuza hakim olan en önemli ilkelerden biri tasarruf ilkesidir. HUMK'nun 72. maddesine göre; "Hakim iki taraftan birinin talebi olmaksızın re'sen bir davayı tetkik ve halledemez." ve aynı kanunun 79. maddesine göre "Kanunen sarahat olmadıkça hiç kimse kendi lehine olan davayı ikameye veya hakkını talebe icbar olunamaz." HMK'nun 24. maddesinde de buna paralel bir hüküm yer almaktadır.
Burada ifade edilen, usul ekonomisi diğer bir ifade ile tasarruf ilkesidir. Hiç kimse, kanunda açıkça belirtilmedikçe kendi lehine olan bir davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Mahkemeler, özel hukuka ilişkin bir uyuşmazlığı kendiliklerinden çözmeye çalışmazlar. Taraflar özel hukuktan kaynaklanan menfaatlerinin korunması için isterlerse yargı organlarına başvurarak hukuki korunma talep edebilirler. Taraf iradesine öncelik verilmesi ve tarafın talebinin esas alınması sadece davanın açılmasında değil, yargılama sırasında taraflara ait bir çok usul işleminde de kendisini gösterir.
1086 sayılı HUMK'nun 179/2,3 ve 5. bendi ve bu hükme benzer şekilde 6100 sayılı HMK'nun 119/e,f ve ğ bendleri, davacının; aynı kanunun 129/d,e,g bendleri ise davalının açık bir şekilde talep sonuçlarının, iddia ve savunmaları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin ve delillerinin nelerden ibaret olduğunun belirtilmesini zorunlu kılmaktadır.
Mahkeme kanuni istisnalar dışında talep olmadan herhangi bir şeye hükmedemez. Mahkeme davacının talebinden fazlasına da karar veremez.
İkinci olarak, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 75. maddesindeki sınırlayıcı hükmü gözden uzak tutmamak gerekir. Bu hükme göre, "Kanunun tayin eylediği istisnalardan başka hallerde hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re'sen nazarı dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz." Dolayısı ile hakimin aksine bir davranışı ihsası rey anlamına gelebilecektir. HMK'nun 25. maddesinde de buna paralel bir hüküm yer almaktadır.
Buna göre, resen araştırma ilkesinin geçerli olmadığı davalarda dava malzemelerinin toplanması ve mahkeye sunulması taraflara aittir. Hakim kendiliğinden taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramaz, hükmüne esas alamaz. Mahkeme, sadece tarafların getirdiği, yada masrafını verip getirilmesini istediği delillere dayalı olarak hükmünü kurabilir.
Medeni usul hukukunun, özel hukuk olmasının bir yansıması ve irade serbestisinin bir gereği olarak, taraflarca hazırlama ilkesi geçerlidir. Dava malzemelerinin mahkemeye tam olarak getirilmemesinin sorumluluğunu taraflar üstlenmiştir. Davada taraf maddi hukuka göre ne kadar haklı olursa olsun, talep sonucunun dayandığı vakıaları ve dolayısı ile delilllerini mahkemeye sunmamış ise talebi reddedilecektir.
Bu ilkenin bir sonucu olarak hakim, kural olarak tarafların ileri sürmediği vakıaları ve belirli bir delili kendiliğinden araştıramaz ve taraflara hatırlatamaz.
Taraflarca getirilme ilkesinin istisnaları, kamu düzenini ilgilendiren davalardır. Bu davalarda kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır.(Prof.Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr.Oğuz Atalay, Prof. Dr.Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s. 251 vd.) Ancak, eldeki dava kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı, kamu düzenini ilgilendirin bir dava değildir.
Öte yandan, yemin tamamlanmış bir işlem değildir. Yani henüz yemin eda edilmemiştir. Dolayısıyla tamamlanmış bir işlem bulunmamamaktadır. HMK'nun 448. maddesi gereğince tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydı ile bu kanun hükümleri derhal uygulanır. Bu durumda, somutlaştırma yükü ile ilgili 119/I-f bendi hükümleri ile yemine ilişkin hükümler derhal uygulanacaktır.
Bu bilgilerin ışığında somut olaya bakıldığında, davacının dava dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline başvurmadığı yalnızca dilekçede "tüm deliller" ibaresinin bulunduğu, delillerin bildirildiği dilekçede yemin deliline da dayanıldığına ilişkin bir ibarenin yer almadığı, yargılama aşamalarında yemin deliline dayanıldığına ilişkin bir beyanın bulunmadığı veya iddiasının bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, resen araştırma ilkesinin de geçerli olmadığı bir davada hakimin yada Yargıtay'ca davacının yerine geçerek onun dayanmadığı bir delili kullanmasına imkan vermek için kararın bozulması usul hukukunun temel ilkelerinden olan usul ekonomisi ilkesi, tasarruf ilkesi, taraflarca hazırlanma ilkesiyle, davanın ve delillerin somutlaştırma yüküne açıkça aykırı olacağından, sonucu itibarıyla doğru olan yerel mahkeme kararının bu gerekçelerle onanması gerektiği kanaatindeyiz.
Old 31-01-2016, 12:09   #17
halit pamuk

 
Varsayılan

Konuyu açıklama işini pazar gününe bırakmıştım, şimdi kaldığım yerden devam edeyim:

Yemin en son çare olarak başvurulan bir delildir. Tarafın diğer delillerle ispat edememesi halinde "son aşamada" yemin deliline başvurulur.

İşte HMK.M.227 yani HUMK.M.350 Davasını ispat için yeminden başka delili olduğunu bildiren tarafın da "diğer delillerini başvurmadan" yemin teklif edilebilmesi düzenlemektedir.(Ejder YILMAZ.Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi. Sh. 1120.Ankara 2012)

Yani şu demek değil: Dava ya da cevap dilekçesinde Yemin delili ibaresi kullanmadım, HMK.m.227'ye dayanarak artık yemin deliline başvurum demek değil.

Gelelim Vs. Deliller" meselesine,

Pekcanıtez- Atalay- Özekes diyor ki;
gerek "sair deliller" ibaresinin doğuracağı sonuç gerekse hakimin yemin delilini hatırlatma zorunluluğu olması artık Hukuk Muhakemeleri Kanunu düzenlemesi çerçevesinde geçerli sayılamaz. Çünkü taraf dayandığı delilleri açıkça göstermek zorunadır. (Medeni Usul Hukuku. 13. Bası. Sh. 642)

Ancak uygulamada bu görüş tam anlamıyla yerleşmedi.

Çeşitli Dairelerden görüşler :

Vs. deliller ibaresinin yemin delilini kapsamadığına dair:


19. Hukuk Dairesi 2014/9471 E. , 2014/13860 K.•

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıfatıyla)
TARİHİ : 27/03/2014
NUMARASI : 2013/541-2014/227

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -
Hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında özetle “Davacının davalıya mal satıp teslim ettiğini kanıtlayamadığının kabulü gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, “ belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi hükmüne uyulan bozma kararı kesin bozma niteliğindedir. Bozma kararına uyulmakla bir taraf lehine diğer taraf aleyhine usuli kazanılmış hak doğar.
Dava tarihinde 6100 sayılı HMK yürürlüktedir. Anılan Kanunun 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış ve bu maddenin (f) fıkrasında iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” hususunun dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar arasında olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durumda yemin deliline dayanılabilmesi için bunun dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olması gerekir. Oysa dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmamıştır. 6100 sayılı HMK'nun 119/f maddesinin açık hükmü karşısında dava dilekçesindeki “vs.delil” ibaresinin yemin delilini de kapsadığı kabul edilemez. O halde mahkemece hükmüne uyulan bozma kapsamında bulunmayan, dava dilekçesindeki deliller içeresinde de yer olmayan icapsız yemine ilişkin davetiyeye icabet edilmediği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulması usule yasaya ve usuli kazanılmış hak kuralına aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Kapsadığına dair:

13. Hukuk Dairesi 2013/30833 E. , 2014/13273 K.•

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2011/35-2013/161

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalılardan Mumin Uysal'ın kiracısı olduğunu, 17.02.2009 tarihinde, davalılara 8.260,00 TL para ile 235.35 gr altın verdiğini,davalıların 3 ay sonra vermeyi vaat ettiklerini, ancak tüm ısrarlarına rağmen borcu ödemediklerini, aralarındaki samimiyetten dolayı senet dahi yapılmadığını ve ufak bir kartla yetinildiğini ileri sürerek, 8.260,00 TL paranın 17.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 235,35 gr altının da tahsil tarihindeki rayiç bedeli üzerinden davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı,davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının dava dilekçesinde," ceza dosyası,vs.” delili demekle yemin deliline dayandığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece davacıya yemin delili hatırlatılarak hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi


14. Hukuk Dairesi 2013/14419 E. , 2014/2446 K.•

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2011/557-2012/556

Davacı-k.davalı vekili tarafından, davalı-k.davacı aleyhine 30.09.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi 15.11.2011 günlü karşı dava ile de tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl davanın kabulüne, karşı davada tazminat isteminin kabulüne dair verilen 28.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı H.. Ç.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.02.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı-karşı davalı vekili Av. S. A. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklaması dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, maliki olduğu ..parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölümde davalının fuzuli şagil olduğunu ileri sürerek, taşınmaza elatmanın önlenmesi ile tarafına teslimini istemiştir.
Davalı karşı dava ile dava konusu taşınmazın ailesinin, kendisinin ve eski eşinin birikimleriyle edinilerek banka kredisi kullanılacağı gerekçesiyle ve davacı kayınpederi adına daha sonra kendisine devredilmek üzere davacı adına tescil edildiğini ancak davacının taşınmazı devretmediğini ileri sürerek 1/2 payının adına tescilini veya keşif sırasında belirlenecek bedelin 1/2 payının boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte alınmasını istemiştir.
Mahkemece asıl davada, elatmanın önlenmesine, taşınmazın davacıya hapis hakkının sona ermesiyle teslimine; karşı davada 57.500TL’nin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, asıl davanın davacısının vekili temyiz etmiştir.
Asıl dava, elatmanın önlenmesi, karşı dava inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kadamede tazminat istemlerine ilişkindir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, karşı davacı inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa ikinci kademede tazminat talep etmiştir. Karşı davacı ile davalı arasında inanç sözleşmesini kanıtlayan yazılı bir belge veya yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgeye dayanmamıştır. Ancak, karşı davacı gerek dava dilekçesinde ve gerekse delil dilekçelerinde “vs. delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılacağından karşı davacıya bu hakkı hatırlatılmalı, kullanılması halinde HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde öngörülen yöntem izlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile inanç sözleşmesine dayalı tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin karşı davacı Senem’den alınarak karşı davalı Halil İbrahim’e verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 25.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 03-02-2016, 18:15   #18
omav

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
Lawyer0202 ise, 6.Hukuk Dairesinin kararını sunarak, açıkça yemin delili ibaresi dilekçede geçmese bile yemin deliline başvurabileceğini ilişkin karar sunmuş;

ben ise dilekçede açıkça yemin delili ibaresi geçmezse,her türlü yasal delil kapsamında yemin deliline başvuramayacağına ilişkin karar sundum.

Karardaki şu ibareye dikkat edin (soru sahibin sorusunu cevaplıyor):Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür.


Sn. Halit Pamuk,

size katılıyorum.. sunduğunuz kararda
"yemin açıkça yer almıyorsa Mahkeme bunu hatırtlatamaz dolayısısyla yemine de dayanılamaz"
anlamı çıkmaktadır..

Haklısınız..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yemin edilince toplanmış deliller hiçe mi sayılır? ayse1728 Meslektaşların Soruları 14 10-12-2018 13:26
boşanmada deliller Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 5 05-01-2015 21:22
6100 Sayılı Hmk ' daki Yemin Delili ile 1086 Sayılı Hmuk'daki Yemin Delilinin Karşılaştırılması tiryakim Meslektaşların Soruları 7 14-12-2011 08:50
boşanmada deliller Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 4 26-05-2011 00:46
uyuşturucu ve deliller qendal21 Meslektaşların Soruları 4 07-09-2009 12:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10442591 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.