Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İşçinin dava açıldıktan sonra noterden imzalayarak işverene sunuduğu feragatname

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-03-2007, 17:58   #1
Av. Sebahat Gençtarih

 
Önemli İşçinin dava açıldıktan sonra noterden imzalayarak işverene sunuduğu feragatname

Merhaba arkadaşlar;
Fikir ve bilginize ihtiyacım var.
İş Mahkemesinde hizmet tespiti ve tazminat davası ikame ettim.Müvekkilem ilkokul mezunu 40 yaşlarında bir bayan. Fırında hamurcu olarak 12 yıl çalışmış.Hiç SSk' sı yapılmamış ve haksız olarak işten çıkartılmış.Dava ikame edildikten sonra davalı işveren müvekkilemize baskı yaparak ve kendini acındırarak gel noterden bir feragatname yaz davan devam eder sen alacağını alırsın ama bu feragatnameyi verirsen ben SSK' ya para cezası ödemekten kurtulurum demiş. Müvekkilem de inanıp noterden feragatname vermiş.Fegatnamede "06.04.1994-02.12.2006 tarihleri arasında hiçbir şekilde çalışmadığımı beyan eder ve açmış bulunduğum davadan Vahit Kenli lehine feragat ettiğimi, ileride hiçbir şekilde dava açmayacağımı beyan ve ikrar ederim" yazılı olup, evrakı davalı vekili dosyaya sunmuştur.Bu durumda müvekkilem hileye dayanabilir mi ,noterden imzalı evrakta nasıl müvekkilemi savunabilirim?
Old 15-03-2007, 18:32   #2
advokat34

 
Varsayılan

Eğer hakdüşürücü süre olan 1 yıllık süreyi geçirmemişseniz, kadının bilgisizliğinden yararlanarak düzenlenmiş evrakın geçersizliği hata ve hile hükümlerine başvurmak suretiyle sağlanabilir kanaatindeyim. Zaten 1994 ile 2006 tarihleri arasında hiç bir şekilde çalışmadığı beyanı, kadının o işyerindeki 12 yıllık çalışmasının ispatı suretiyle, kandırılmaya dayalı, yanıltıcı işlem yapıldığı ortaya çıkacaktır. hata ve hileye dayalı açılacak davayı diğer tazminat davanız için bekletici mesele yaparsınız. Tabi, hata ve hileye dayalı davada ispat şartlarına yerine getirebilecekseniz!! Kolay gelsin.
Old 16-03-2007, 08:45   #3
Av.Duran Küçüköner

 
Varsayılan

Konunuzu aydınlatacağı kanaatindeyim

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi

Esas : 2005/9684
Karar : 2005/13276
Tarih : 13.12.2005

ÖZET : 506 s. Kanunun 6. maddesi gereği sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. Kanunun öngördüğü belirli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yaratır. Kişi ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, Kanun gereği kendiliğinden meydana gelen statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla sosyal güvenlik hakkından feragat mümkün olmadığından feragat sebebiyle davanın reddine karar verilemez. Hal böyle olunca davacı tesbit davasından feragat edemeyeceğine göre, davasını geri alabilir. Başka bir anlatımla ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutan davanın takibinden vazgeçebilir.

(1086 sayılı HUMK. m. 185, 409) (506 sayılı SSK. m. 6)

KARAR METNİ :
Davacı, davalılardan işverene ilişkin işyerinde 15.03.2004-28.11.2004 tarihleri arasında geçen ve Kuruma noksan bildirilen 200 günlük hizmet süresinin tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde feragat sebebiyle davanın reddine kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Aydın Eser tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

506 s. Kanunun 6. maddesi gereği sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. Kanunun öngördüğü belirli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yaratır. Kişi ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, Kanun gereği kendiliğinden meydana gelen statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla sosyal güvenlik hakkından feragat mümkün olmadığından feragat sebebiyle davanın reddine karar verilemez. Hal böyle olunca davacı tesbit davasından feragat edemeyeceğine göre, davasını geri alabilir. Başka bir anlatımla ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutan davanın takibinden vazgeçebilir.

Mahkemece yapılacak iş; 506 s. Kanunun 6. maddesi uyarınca davadan feragatın mümkün olmayacağını davacıya hatırlatmak ve feragata ait beyanı da hatırlatılarak, bunun davayı geri alma biçiminde anlaşılıp anlaşılmayacağı sorulmak ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 185 ve 409. maddesindeki prosedür gerekirse işletilmek üzere sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece belirtilen bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı olduğu biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, hükümü temyiz eden davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, Üye M.Zafer Erdoğan´ın muhalefetine karşı; Başkan Coşkun Erbaş, Üyeler; Sami Koçak, Coşkun Öztürk ve Neslihan Sever´in oylarıyla ve oyçokluğuyla 13.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY

Davacının davadan feragat etmiş olması maddi hukuka ait olarak hakkın özünden feragat anlamında değildir. Hiç kimse iradesi dışında dava açmaya veya açtığı davayı sürdürmeye zorlanamaz.

Bu sebeple mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.


T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi

Esas : 2004/11796
Karar : 2005/1483
Tarih : 21.02.2005

ÖZET : Sosyal güvenlik hakkından feragat mümkün olmadığından sigortalılığın tespiti davasının feragat sebebiyle reddine karar verilemez.

(506 sayılı SSK. m. 6)

KARAR METNİ :
Davacı, davalılardan işverene ilişkin işyerinde 3.3.2000-12.7.2004 tarihleri arasında geçen ve Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilemeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde feragat sebebiyle davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

506 s. Kanunun 6. maddesi gereği sigortalı olmak hak ve yükümden kaçınılmaz ve vazgeçilmez. Kanunun öngördüğü belirli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yaratır. Kişi ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, Kanun gereği kendiliğinden meydana gelen statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkından feragat mümkün olmadığından, feragat sebebiyle davanın reddine karar verilemez. Hal böyle olunca, davacı tesbit davasından feragat edemeyeceğine göre, davasını geri alabilir. Başka bir anlatımla ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın takibinden vazgeçebilir.

Mahkemece yapılacak iş; 506 s. Kanunun 6. maddesi uyarınca davadan feragatin mümkün olmayacağını davacıya hatırlatmak ve feragata ait beyanı da hatırlatılarak, bunun davayı geri alma biçiminde anlaşıp anlaşılamayacağı sorulmak ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 185 ve 409. maddesindeki prosedür gerekirse işletilmek üzere sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Ayrıca hükümü temyiz eden davalı Kurum vekilinin de vekaleti celp edilerek dosya içerisine konulmalıdır.

Mahkemece, belirtilen bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı olduğu biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, hükümü temyiz eden davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle (BOZULMASINA), bozmanın niteliğine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 21.2.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacının davadan feragat etmiş olması maddi hukuka ait olarak hakkın özünden feragat anlamında değildir. Hiç kimse iradesi dışında dava açmaya veya açtığı davayı sürdürmeye zorlanamaz.

Bu sebeple mahkemenin kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/2575
Karar : 2003/3760
Tarih : 24.04.2003

ÖZET : Vaki feragatın, bir kimsenin yapmak istemediği bir hukuki işleme, aksi taktirde kendisinin veya yakınlarının kötülük veya zarara uğrayacağı tehdidi ile razı olmasını sağlama, başka bir anlatımla; bir kimsenin, sair tarafı sözleşme yapma ve irade beyanında bulunmaya sevk etmek amacıyla bilerek onda korku yaratması veya mevcut bir korkudan yararlanması biçiminde tanımlanan ikrah sonucu gerçekleştiği, sigortalılığın; zorunlu, kişiye bağlı ve özellikle devredilemez bir hak olduğu, 506 S. Yasanın 6.maddesinde açıkça belirtildiği gibi sigortalı olmak hak ve yükümünden vazgeçilemez.



(818 sayılı BK. m. 29) (506 sayılı SSK. m. 6)

KARAR METNİ :
Davacı, davalılardan işverene ilişkin işyerinde 15.06.1992-26.07.2002 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mustafa Taş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacı, 15.06.1992-26.07.2002 tarihleri arasında K... Cam Mobilya İmalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde gerçekleşen hizmetlerinin tespitini istemiş, Mahkemece; davacının 27.09.2002 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hizmet tespitine ait dava dilekçesinin davadan feragata yetkili bulunan davacı vekili tarafından düzenlenip mahkemeye sunulduğu durumda 27.09.2002 tarihli feragat dilekçesinin, dava dosyasındaki nüfus cüzdanı örneğine göre Bulgaristan göçmeni olduğu anlaşılan ve vekilinin 01.10.2002 tarihli dilekçesi içeriğine göre yeterli biçimde Türkçe okuma-yazma bilmeyen davacı tarafından bizzat mahkemeye ibrazını müteakip aynı tarih yine avukatı aracılığıyla işverenin ölüm tehdidi ve fiili zorlamasıyla feragat dilekçesini imzalayıp mahkemeye vermek zorunda bırakıldığını belirterek sanıklar Halil K. ve Sezai SAYILI hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2002/38989 hazırlığına kaydedilen dilekçesiyle şikayette bulunduğu, dolayısıyla feragat dilekçesinin davacının gerçek iradesini yansıtmadığı, vaki feragatın; Borçlar Yasasının 29. maddesinde düzenlenen ve "Bir kimsenin yapmak istemediği bir hukuki işleme, aksi taktirde kendisinin veya yakınlarının kötülük veya zarara uğrayacağı tehdidi ile razı olmasını sağlama, başka bir anlatımla; bir kimsenin, sair tarafı sözleşme yapma ve irade beyanında bulunmaya sevketmek amacıyla bilerek onda korku yaratması veya mevcut bir korkudan yararlanması" biçiminde tanımlanan ikrah (korkutma) sonucu gerçekleştiği, sigortalılığın; zorunlu, kişiye bağlı ve özellikle devredilemez bir hak olduğu, 506 S. Yasanın 6.maddesinde açıkça belirtildiği gibi sigortalı olmak hak ve yükümünden vazgeçilemeyeceği de dikkate alınarak tehdit ve zorlamaya dayalı feragat dilekçesine itibar edilmeksizin işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde ilgiliye iadesine, 24.04.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/11779
Karar : 2004/111
Tarih : 20.01.2004

ÖZET : Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Bu nedenle, bu davadan feragat eden davacı yalnızca açtığı davadan değil, sosyal güvenlik hakkından da vazgeçtiği için; kamu düzenini ilgilendiren bu tür tesbit davalarında hakim feragat sebebiyle davayı reddetmemelidir.

(1086 sayılı HUMK. m. 79, 91) (506 sayılı SSK. m. 6) (2709 sayılı Anayasa. m. 60)

KARAR METNİ :
Davacı davalılardan işverene ilişkin işyerinde 23.10.2001 gününden itibaren geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın feragat sebebiyle reddine karar vermiştir.

Hükmün davalılardan SSK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava hukuksal nitelikçe çalışmasına rağmen Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin tesbitine ilişkindir. Bu yönüyle dava konusunun doğrudan 506 s. Kanun da ön görülen sigortalılık hak ve yükümlülüklerini etkileyeceği ortadadır. Sözü edilen sosyal sigortalılık, kişinin Anayasa da ifadesini bulan temel Sosyal haklardan Sosyal güvenliğine ilişkindir. Bu haklar ise 506 s. Yasa´nın 6. maddesinde belirtildiği üzere vazgeçilmeyen ve devir edilemeyen haklardandır. Mahkemece davanın hukuksal niteliği gözönünde bulundurulmaksızın feragat sebebiyle sonuca gidilmesi ve işin özüne inilmeden davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20.1.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-03-2007, 16:37   #4
av.naim

 
Varsayılan

Sayın Av. Duran Bey, sunmuş olduğunuz yargıtay kararlarıyla yeterince aydınlatıcı bilgi vermiş oldunuz.
bende bilgilendim. teşekkürler
Old 16-03-2007, 17:47   #5
Av. Sebahat Gençtarih

 
Varsayılan

Arkadaşlar teşekkür ederim.Duran bey, Yargıtay kararları beni aydınlattı, iyi tatiller.
Old 17-03-2007, 01:34   #6
Avukat Canip Kazan

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar,
Noterde de olsa tabiki bu haktan vazgeçmek mümkün değil..
Ayrıca, işçilik haklarına ilişkin ibranamelerde mutlaka ödeme miktarı ve ne için ödendiği ayrıntılı bir şekilde yazılmalı. Yazılmazsa ne kadar ödendiğini işveren ispat edecek. Bu belgeler makbuz hükmünde sayılır. Dava sonucu belirlenen alacaktan mahsup edilir..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Takip Açıldıktan Sonra Ihtiyati Haciz avukat2007 Meslektaşların Soruları 17 21-02-2018 13:12
Boşanmada 3 yıllık fiili ayrılık süresinden sonra açılması gerekli dava? advokat34 Meslektaşların Soruları 4 14-03-2007 23:28
Boşanma davası açıldıktan sonra nafaka talebi ruze Meslektaşların Soruları 9 20-02-2007 17:45
İş Hukukunda İbraname ve Feragatname m_kesik Meslektaşların Soruları 13 23-12-2006 13:25
dava açıldıktan 15 ay sonra dilekçe ret? fikirbay Hukuk Sohbetleri 2 07-05-2006 22:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09376693 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.