Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yargıtay kararları arıyorum, kazancı kullanan arkadaşlardan rica ediyorum.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-02-2012, 18:17   #1
aunustu

 
Varsayılan yargıtay kararları arıyorum, kazancı kullanan arkadaşlardan rica ediyorum.

Y11.HD2.3.2011E. 2009/8537 K. 2011/2100

Y11.HD10.7.2006E. 2005/8034 K. 2006/8210
Y11.HD17.12.2007E. 2007/13253 K. 2007/15908
Y11.HD31.10.2005E. 2005/8114 K. 2005/10525
Y11.HD5.4.2005E. 2004/5497 K. 2005/3242
Y15.HD27.1.2005E. 2004/3365 K. 2005/295
Y11.HD8.12.2003E. 2003/4466 K. 2003/11543
Y11.HD7.3.2002E. 2001/10145 K. 2002/1999
Old 24-02-2012, 18:32   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/8537
K. 2011/2100
T. 2.3.2011
• SORUMLULUK DAVASI ( Davacı Alacaklının Dava Dışı Anonim Şirketten Alacağını Tahsil Edemediği/Davalı Yönetim Kurulu Üyelerinin Kusurlu Yönetimi Nedeniyle Alacağın Tahsil Edilemediği İddiası - 6762 S.K. Md.336 Koşullarının Oluşup Oluşmadığının İnceleneceği )
• YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN KUSURLU YÖNETİMİ ( Alacaklıların ve Ortakların Bu Nedenle Doğrudan Doğruya Zarara Uğramaları Durumunda Yönetim Kurulu Üyeleri Aleyhine Sorumluluk Davası Açabilecekleri )
• DOĞRUDAN ZARAR ( Davacı Alacaklının Dava Dışı Anonim Şirketten Alacağını Tahsil Edemediği - 6762 S.K. Md.336 Koşullarının Oluşup Oluşmadığının İnceleneceği )
6762/m. 336
ÖZET : Dava, dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumluluğuna dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı, dava dışı anonim şirketten alacaklı olduğunu, şirketçe keşide edilen çekin ödenmemesi sebebiyle takip başlattığını, davalıların kötü yönetimi sebebiyle alacağını şirketten tahsil edemediğini ileri sürmüştür. Ortaklar ve alacaklılar, yönetim kurulu üyelerinin kusurlu yönetimi sebebiyle doğrudan doğruya zarara uğramaları durumunda, yönetim kurulu üyeleri aleyhine, hükmedilecek tazminatın doğrudan kendilerine verilmesi şartıyla sorumluluk davası açabilirler. T.T.K.'nun 336. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı sonuca göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.10.2008 tarih ve 2008/776-2008/2302 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Murat Tolan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıların yetkilileri oldukları P... A.Ş. tarafından yapılan inşaatta mermer işlerini yaptığını, karşılığında çek verildiğini, süresinde ibraz edilen çekin karşılıksız çıkması üzerine başlattıkları takibin şirketin batık olması ve adresinden taşınması sebebiyle sonuçsuz kaldığını, şirketi iyi yönetmeyen yöneticilerin borçlarından dolayı sorumlu olduklarını ileri sürerek, 3.800,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, çekin şirket tarafından keşide edilmesine rağmen davanın gerçek kişilere yöneltildiğini gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumluluğuna dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece yukarda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, dava dışı anonim şirketten alacaklı olduğunu, şirketçe keşide edilen çekin ödenmemesi sebebiyle takip başlattığını, davalıların kötü yönetimi sebebiyle alacağını şirketten tahsil edemediğini ileri sürerek açıkça T.T.K.'nun 336/2. maddesine dayanmıştır. Ortaklar ve alacaklılar, yönetim kurulu üyelerinin kusurlu yönetimi sebebiyle doğrudan doğruya zarara uğramaları durumunda, yönetim kurulu üyeleri aleyhine, hükmedilecek tazminatın doğrudan kendilerine verilmesi şartıyla sorumluluk davası açabilirler. O halde, mahkemece, tarafların gösterecekleri kanıtlar toplanarak işin esasına girilmesi ve somut olayda T.T.K.'nun 336. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 2.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-02-2012, 18:33   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Karar-2

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/8034
K. 2006/8210
T. 10.7.2006
• ŞİRKET MÜDÜRLERİNİN KÖTÜ YÖNETİMLERİ ( Şirketin Borçlarını Ödeyemez Duruma Düşürdüklerinin İleri Sürülmesi - TTK'nun 336. Maddesinde Belirtilen Hallerde Ortaklığa ve Ortaklık Alacaklılarına Karşı Kusursuz Olduklarını İspat Etmedikçe Müteselsilen Sorumlu Oldukları )
• YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN KİŞİSEL SORUMLULUĞU ( Şirket Adına Yaptıkları İşlemlerden Dolayı Sorumlu Tutulmayacakları - Ancak Ortaklığa ve Ortaklık Alacaklılarına Karşı Kusursuz Olduklarını İspat Etmedikçe Müteselsilen Sorumlu Oldukları )
• MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Yönetim Kurulu Üyeleri Şirket Adına Yaptıkları İşlemlerden Dolayı Kişisel Olarak Sorumlu Tutulmayacakları - Ancak Ortaklığa ve Ortaklık Alacaklılarına Karşı Kusursuz Olduklarını İspat Etmedikçe Müteselsilen Sorumlu Oldukları )
• KUSUR ESASINA DAYALI SORUMLULUK ( Yönetim Kurulu Üyelerinin Görevlerini İfaları Sırasında Bir Zarar Oluşmuşsa Bu Zararın Üyelerin Kusurlu Eylemi Sonucu Meydana Geldiğinin Kabulü Gerektiği )
6762/m.336,338
ÖZET : Davacı, şirket müdürleri olan davalıların kasten veya ihmalen kötü yönetimleri sebebiyle şirketi borçlarını ödeyemez duruma düşürdüklerini ileri sürerek TTK'nun 336/5. maddesi gereğince bu davalıların şirket borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesini istemiştir.

Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulmazlar, ancak, TTK'nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23.11.2004 tarih ve 2002/687 - 2004/1078 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Çakıroğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin müvekkiline olan borcu nedeniyle verdiği toplam 10 milyar liralık 2 adet çekin karşılıksız çıktığını, şirket müdürleri olan diğer davalıların kasten veya ihmalen kötü yönetimleri sebebiyle şirketi borçlarını ödeyemez duruma düşürdüklerini ileri sürerek TTK.nun 336/5. maddesi gereğince bu davalıların şirket borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000.000.-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu çeklerin davalı şirket tarafından keşide edildiği, davacı hamil tarafından bankaya ibrazında karşılıksız olduklarının belirlendiği, dosyadaki delillerin davalı şahısların TTK.nun 336/5 inci maddesi gereğince sorumluluklarının tespitine yeterli olmadığı, dolayısıyla manevi tazminat isteminin de yasal koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirketten tahsil talebi bulunulmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı, davalılar Osman Çalıkoğlu ve İbrahim Alpaslan Çalıkoğlu'nun borçlu limited şirketin müdürleri olduğunu, şirketi kötü yönetmeleri nedeniyle şirketin borçlarını ödeyemez hale geldiğini, şirket adresinde bulunamadığından alacağının şirketten tahsilinin mümkün olmadığını belirterek davalıların kişisel sorumluluğuna karar verilmesini istemiştir. Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulmazlar, ancak, TTK.nun 336 ncı maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir. ( Gönen Eriş-Ticari İşletme ve Şirketler-s.1941, 1942, 1999 ) Davalılar davaya cevap vermediklerinden TTK.nun 338 inci maddesi gereğince davacıya olan şirket borcunun ödenmemesinde kusurlarının bulunmadığını ispat edememişlerdir. Dosyadaki şirket ana sözleşmesine göre davalı şirketin kuruluşunun 11.11.1999 tarihinde tescil edildiği, iki ortaklı bu şirkete ilk beş yıl için davalı Osman Çalıkoğlu'nun müdür olarak atandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı İbrahim Çalıkoğlu'nun daha sonra müdür olarak atanıp atanmadığı araştırılmadan, müdür değilse bu nedenle sorumlu tutulamayacağı ve davalı yönetim kurulu üyelerinin kusursuzluklarını ispatlayamamış oldukları gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte belirtilen nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bente açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-02-2012, 18:33   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan karar-3

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/13253
K. 2007/15908
T. 17.12.2007
• KOOPERATİFİN UĞRADIĞI ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİ ( Sözleşmede İmzası Olmayan Yönetim Kurulu Üyelerinin de Yasadan Kaynaklanan Müteselsil Sorumlulukları Gereği Ortaya Çıkan Zarardan Sözleşmede İmzası Olan Yönetim Kurulu Üyeleri İle Birlikte Sorumlu Tutulacağı )
• MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Sözleşmede İmzası Olmayan Yönetim Kurulu Üyelerinin de Yasadan Kaynaklanan Sorumlulukları Gereği Ortaya Çıkan Zarardan Sözleşmede İmzası Olan Yönetim Kurulu Üyeleri İle Birlikte Sorumlu Tutulmaları Gerektiği )
• SÖZLEŞMEDE İMZASI OLMAYAN YÖNETİM KURULU ÜYELERİ ( Yasadan Kaynaklanan Sorumlulukları Gereği Ortaya Çıkan Zarardan Sözleşmede İmzası Olan Yönetim Kurulu Üyeleri İle Birlikte Sorumlu Tutulmaları Gerektiği )
6762/m.336, 319
ÖZET : Dava, eski yönetim kurulu üyeleri olan davalıların kooperatif adına yaptıkları iş ve işlemlerde gerekli özeni göstermemeleri, denetçi olan davalıların da gerekli denetim ve uyarıda bulunma yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle kooperatifin uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Sözleşmede imzası olmayan yönetim kurulu üyelerinin de, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumlulukları gereği, ortaya çıkan zarardan sözleşmede imzası olan yönetim kurulu üyeleri ile birlikte sorumlu tutulmaları gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Antalya Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi )'nce verilen 16.11.2005 tarih ve 2000/1689-2005/615 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar Ergün ve Mustafa vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra, işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalılardan Bestami ve Ahmet'in kooperatifin eski denetçileri, diğer davalıların ise eski yönetim kurulu üyesi olduklarını, 26.11.2000 tarihinde yapılan kooperatif genel kurulunda 24.12.1996 tarihinde kooperatif ile B ... Asansörleri ... Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme ve ödenen paralar nedeniyle kooperatifin uğradığı zararın tazmini için dava açılması hususunda karar alındığını, kooperatif yönetiminin gerekli özen ve ihtimamı göstermemesi, denetçilerin de gerekli denetim ve uyarı yapma yükümlülüklerini yerine getirmemeleri sonucu kooperatifin zararına sebep olduklarını ileri sürerek, davalıların B ... Asansörleri ... Ltd. Şti.'ye iş yapılmadan ödeme yapmaları nedeniyle ortaya çıkan 33.215.526.000 TL zarar ile, asansörlerin zamanında yapılmaması nedeniyle kooperatifin uğradığı 125.600.000.000 TL zararın ve altı adet asansör yapımı için kooperatifin uğradığı 20.243.000.000 TL zarar olmak üzere toplam 179.058.526.000 TL'nin davalılardan faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar Ergün, Mustafa ve Ali, yapılan sözleşmede ve ödemelerde kusurlarının bulunmadığını, gerekli özenin gösterildiğini ve kooperatife zarar vermediklerini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Diğer davalılar, davaya konu olaylarda bir kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asansörlerin tamamlanamaması nedeniyle ortaya çıkan kooperatif zararının toplam 119.623.68 YTL olduğu, kooperatifin bu zararından yönetim kurulu başkanı davalı Ergün ile yönetim kurulu üyesi Mustafa'nın şahsi kusurları nedeniyle sorumlu bulundukları, sadece ihale kararının alınmasında imzaları bulunan diğer yönetim kurulu üyesi davalıların ve yönetimi uyaran, genel kurulu bilgilendiren denetim kurulu üyelerinin sorumlu olmayacaklarının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın, davalılar Ergün ve Mustafa yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili ve davalılar Ergün ile Mustafa temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile yaptırılan altı adet asansörle ilgili olarak dava dışı Z ... İnşaat ve Turizm Ltd. Şti.'ye yapılan ödemelerde bir usulsüzlük bulunmadığının belirlenmiş olmasına göre, anılan şirkete yapılan ödemelerden dolayı sorumluluk kararı verilmemesi ile davalı denetim kurulu üyelerinin yasa ile kendilerine verilen denetim yetki ve görevlerini yerine getirmedikleri veya ihmal ettikleri yönünde somut bir delil ve olgunun bulunmayıp, aksine yönetim kuruluna davaya konu olaylarla ilgili olarak uyarıda bulundukları ve bu konuyu genel kurula da taşıdıklarının anlaşılması karşısında, denetim kurulu üyelerinin ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulmamalarının yerinde bulunmasına göre, davacı vekili ve temyiz eden davalıların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, eski yönetim kurulu üyeleri olan davalıların kooperatif adına yaptıkları iş ve işlemlerde gerekli özeni göstermemeleri, denetçi olan davalıların da gerekli denetim ve uyarıda bulunma yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle kooperatifin uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalılardan eski denetim kurulu üyeleri olan Bestami ile Ahmet'in ortaya çıkan zarardan dolayı sorumlu olmadıkları anlaşılmıştır. Eski yönetim kurulu üyelerinden Ergün ve Mustafa dışında kalanların ise, dava dışı B ... Asansör ... Ltd. Şti. ile kooperatif arasındaki sözleşmeyi yapmayıp, sadece işin anılan şirkete ihale edilmesine ilişkin kararda imzaları bulunması nedeniyle sorumlu olmadıklarına karar verilmiştir. Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesinde, bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunu'nun anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin TTK'nın 336. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiş, ancak son fıkrasında bu durumun aynı Kanun'un 319. maddesindeki koşulların varlığı halinde geçerli olmayacağı düzenlenmiştir. Davalı yönetim kurulu üyelerinden sorumlu tutulanların kooperatiflerin inşaatı veya asansör işiyle özel olarak görevlendirildiğine dair alınmış iş bölümüne ilişkin bir kararın bulunmaması karşısında, salt sözleşmeyi imzalamış olmaları, sözleşmede imzası olmayan diğer yönetim kurulu üyelerini sorumluluktan kurtarıcı etkiye sahip değildir. Bu durumda, sözleşmede imzası olmayan diğer yönetim kurulu üyelerinin de yasadan kaynaklanan müteselsil sorumlulukları gereği ortaya çıkan zarardan sözleşmede imzası olan davalı yönetim kurulu üyeleri ile birlikte sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerekirken, müteselsil sorumluluğa engel olan ayrık yasal duruma ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşmediği nazara alınmadan, yazılı şekilde sözleşmede imzası bulunmayan yönetim kurulu üyeleri hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

3- Öte yandan, mahkemece hüküm altına alınan kooperatif zararı, asansörlerin zamanında yapılmamasından kaynaklanan zarar olup, kooperatif tarafından iş yapılmamasına rağmen dava dışı B ... Ltd. Şti.'ye ödenen para nedeniyle meydana gelen zararı kapsamamaktadır. Oysa ki, dosyaya ibraz edilen 18.12.2000 tarihli borç ödemeden aciz belgesinden de anlaşıldığı üzere, davacı kooperatif, dava dışı B ... Asansör ... Ltd. Şti.'den 33.215.526.000 TL alacaklı olup, bu alacağını anılan şirketin acze düşmesi nedeniyle tahsil edememiştir. Anılan miktar, davalı eski yönetim kurulu üyelerinin kusurlu hareketleri sonucu kooperatifin uğradığı zarar olması karşısında, bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken, kooperatifin uğradığı bu zararın hüküm altına alınmaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.

4- Davalılar Ergün ve Mustafa'nın temyiz itirazlarına gelince; mahkemece asansörlerin zamanında yapılmaması nedeniyle kooperatifin uğradığı zararın belirlenmesine ilişkin olarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava tarihinde bile henüz yapılmamış olan on adet asansör için gerçekleşen zarar, dava tarihine göre hesaplanmıştır. Oysa ki, bu nedenle oluşan zararın tazmini, yapılmayan asansörlerin yapımı için akdedilmesi gereken yeni sözleşmenin makul bir süre içinde akdedilmesi koşuluna bağlı olup, davacı kooperatif ancak belirlenecek makul süre içinde yaptığı yeni sözleşme dolayısıyla ödemesi gereken asansör yapım farkını davalı yönetim kurulu üyelerinden isteyebilmesi mümkün bulunmakla, makul kabul edilebilecek süreyi aşan bir gecikme ya da halen yaptırılmamış olması halinde ortaya çıkan zarardan da eski yönetim kurulu üyelerini sorumlu tutmak hak ve nesafet ilkelerine aykırı düştüğü gibi, kusurlu eylem ile zarar arasında olması gerekli uygun illiyet bağı unsuruna da aykırı düşmektedir. Bu durumda, davacı kooperatifin 1999 yılında dava dışı Z ... İnşaat ... Ltd. Şti.'ye yaptırdığı altı adet asansör işinin somut olayın özellikleri gözönüne alındığında makul bir süre içinde gerçekleştirilmiş iş olduğunun kabulü ile 2000 yılına gelindiği halde henüz yapılmayan on adet asansörün de yaptırılmasına karar verilen altı adet asansörle aynı tarihte yaptırılması gerektiğinin kabul edilerek B ... Asansör ... Ltd. Şti.'ye ödenen asansör birim fiyatı ile 1999 yılında Z ... İnşaat ... Ltd. Şti.'ye ödenen asansör birim fiyatı arasındaki farkın tüm asansörler için geçerli bir rakam olduğu benimsenerek onaltı adet asansör için hesaplanacak toplam fiyat farkının kooperatif zararı olarak kabulü ile sorumlu bulunan tüm yönetim kurulu üyelerinden tahsiline karar verilmesi gerekirken, anılan ilkelere uygun bulunmayan hesaplama yöntemine dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın kabul şekli bakımından bu nedenle de temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile temyiz eden davalılar Ergün ve Mustafa'nın diğer temyiz itirazlarının reddine; ( 2 ) ve ( 3 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına; ( 4 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalılar yararına ( BOZULMASINA ), ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadelerine, 17.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-02-2012, 18:34   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Karar-4

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/8114
K. 2005/10525
T. 31.10.2005
• BANKA YÖNETİCİLERİ HAKKINDA SORUMLULUK DAVASI ( TTK'nun 336/5. Maddesine Dayanarak Aynı Kanunun 340. Maddesinin Yollamasıyla 309. Maddeye Göre Açılmasına Göre İşin Esasına Girilmesi Gereği )
• BANKACILIK SÖZLEŞMESİNDEN VE KANUNDAN DOĞAN GÖREVLERİNİ GEREĞİ GİBİ YERİNE GETİRMEMESİ NEDENİYLE OLUŞAN ZARAR ( TTK'nun 309. Maddeye Göre Açılmasına Göre İşin Esasına Girilmesi Gereği )
• DOLAYISIYLA UĞRANILAN ZARARLARIN İSTENMESİ ( Banka Yöneticileri Hakkında Sorumluluk Davası - TTK'nun 336/5. Maddesine Dayanarak Aynı Kanunun 340. Maddesinin Yollamasıyla 309. Maddeye Göre Açılmasına Göre İşin Esasına Girilmesi Gereği )
1086/m.440
4389/m.24/6
6762/m.309,336,340,341
ÖZET : Davacı vakıf, banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davalılar aleyhine banka ana sözleşmesinden ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan kaynaklanan görevlerini yerine getirmediklerinden bahisle bankacılık ilkelerine aykırı ve suç oluşturabilecek eylemler ve kararlardan dolayı bankayı zarara uğrattıkları iddiasıyla zararlarının tazminini talep ve dava etmiştir. Mümeyyiz davacı Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı tarafından TTK'nın 336/5. maddesine dayanarak aynı Kanunun 340. maddesinin yollamasıyla 309. maddeye göre açıldığı bir başka deyişle, oluştuğu iddia edilen dolayısıyla zararların istendiği davada, mahkemece, işin esasına girilerek inceleme yapılması, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.11.2002 gün ve 2000/736 - 2002/1296 sayılı kararı onayan Daire'nin 08.03.2005 gün ve 2004/4302 - 2005/2212 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların yönetim kurulu başkan ve üyeleri bulundukları T. T. Bankası A.Ş.'nin banka ana sözleşmesinin ve TTK'nın kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyerek, bankacılık ilke ve teamüllerine aykırı ve aynı zamanda suç teşkil edebilecek fiillerle ve hatalı almış oldukları kararlarla zarara uğramasına sebebiyet vererek, müvekkili vakıfların temettü alamaması suretiyle zarara uğramalarına yol açtıkları iddiası ile 10.000.000.000.- TL. tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

Davalı E.O., davacıların banka adına niyabeten bu davayı açamayacaklarını, 4401 sayılı Kanunla değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 24/6. maddesi gereğince, davanın Fon aleyhine açılmış sayılacağını, 24.12.1999 tarihli genel kurulda ibra edildiğini, TTK'nın 309. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin geçtiğini beyanla davanın reddini istemiştir.

Davalı M.A. vekili, davada muhatabın TMSF olduğunu, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığını beyanla, davanın reddini istemiştir.

Davalı O.T. vekili, davacıların davayı bankaya vekaleten açtıkları için vekaletname sunmaları gerektiğinden davanın reddini istemiştir.

Davalı H.D. vekili, bankaca verilmiş vekaletname bulunmadığından niyabeten dava açılamayacağını, davanın TMSF'ye yöneltilmesi gerektiğini, davacıların payının 1/10 oranının altında olması nedeniyle TTK'nın 341. maddesinde öngörülen dava koşullarının bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

Davalı TMSF vekili, dava koşullarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacıların mevcut pay oranlarının 1/10 oranının altında olması nedeniyle TTK'nın 341. maddesinde belirlenen yöneticiler hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkin azınlık haklarından istifade edemeyeceklerini, şirket adına açılacak sorumluluk davalarının TTK'nın 341/2. maddesi gereğince denetçilere ait olduğunu, davacılara banka yetkili organlarının niyabeten dava açma konusunda verdikleri bir belge ve vekaletname de bulunmadığı gerekçeleri ile aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekillerince temyiz edilmiş, davacı T. T. Bankası Emekli Sandığı Vakfı vekili davadan feragat ettiğine ilişkin dilekçe verdiğinden karar, bu davalı yönünden sonucu itibariyle doğru olduğundan, diğer davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden Dairemiz'ce onanmış, davacı T. T. Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Mahkemece, davanın TTK'nın 341. maddesine dayalı olarak açıldığından hareketle ve yazılı gerekçelerle karar verilmiş olup T. T. Bankası'nın Sermaye Piyasası Kanunu'nun 11. maddesi hükmüne göre halka açık anonim ortaklık olmaması nedeniyle anılan hükmün 8. fıkrasında yapılan değişikliğin olayda uygulama yeri yoksa da; gerek dava dilekçesinin içeriği, gerekse 23.10.2000 ve 20.12.2001 tarihli dilekçeler içeriğinden anlaşıldığı üzere, mümeyyiz davacının işbu davadaki isteminin TTK'nın 336/5. maddesine dayalı olarak aynı Yasanın 340. maddesi yollaması ile 309. maddesi hükmüne göre açıldığı, bir başka deyişle oluştuğu iddia edilen dolayısıyla zararların istendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulması gerekirken, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak kararın onandığı anlaşılmakla mümeyyiz davacı vekilinin HUMK'nın 440. maddesine uygun bulunan karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılarak kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteyen davacı vekilinin isteminin kabulü ile Dairemiz'in 08.03.2005 tarih ve 2004/4302 Esas 2005/2212 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak, kararın davacı T. T. Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 31.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-02-2012, 23:10   #7
tiryakim

 
Varsayılan karar 5

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/5497
Karar: 2005/3242
Karar Tarihi: 05.04.2005


İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN DAVACI ANONİM ŞİRKETE VERDİĞİ ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİ - ŞİRKET ADINA ALINAN TRAKTÖRLERİN DAVA DIŞI ŞAHISLARA SATILDIĞI İDDASI - TEMERRÜT FAİZİNE HAKSIZ FİİL TARİHİNDEN İTİBAREN HÜKMEDİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Yönetim Kurulu eski üyelerinin, yöneticisi olduğu dönemde şirkete verdikleri zararın haksız eylemlerinden kaynaklanması nedeniyle, temerrüt faizine, haksız fiil tarihinden itibaren hükmedilmelidir. Dava konusu olayda haksız eylem tarihi ise, davacı şirket adına satın alınan traktörlerin dava dışı üçüncü şahıslara satıldığı tarih olup, mahkemece tespit edilecek bu tarihlerden itibaren ve değişen oranlarda dikkate alınarak temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, traktörlerin davacı şirket tarafından satın alındıktan sonra üç ay içinde satılma ihtimaline binaen, davacı şirketin T. AŞ. den traktörleri satın alma tarihinden üç ay sonrasından temerrüt faizine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.

(6762 S. K. m. 336)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ödemiş Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 16.02.2004 tarih ve 2001/127-2004/81 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2005 gününde davacı avukatı T. Gacar ile davalılar avukatı C. Kurpınar gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A. Altun tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalıların 01.10.1999 tarihine kadar müvekkili anonim şirketin yönetim kurulu başkan ve üyeleri olduğunu, davalıların dava dışı T. Tarım Makineleri Dağıtım A.Ş.den satın aldığı traktörlerden 5 adedini dava dışı şahıslara satıp paralarını tahsil ettiği halde, bu traktör satışları için fatura kesilmediği ve bedellerin şirket kayıtlarına girmediğini, bu paranın davalılar üzerinde kaldığını, bu bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, şirket sermayesi yeterli olmadığından dava konusu 5 traktörün de üretici firmadan alınması aşamasında o tarihte yönetim kurulu başkan vekili ve yönetim kurulu üyesi olan davalıların bu alım işinin de finansmanını kendi şahsi hesaplarından sağladıklarını, söz konusu traktörlerin satışından gelen para ile şirketten olan alacaklarını tahsil ettiklerini, 1999 senesinde T. A.Ş.den teslim alınan traktör sayısının 54 olup, davacının 60 traktör teslim alındığı iddiasının raporları ile bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalıların 01.10.1999 tarihli genel kurul toplantısına kadar davacı şirkette yönetim kurulu üyesi oldukları, tarımsal motor pazarlaması işi ile iştigal eden şirkete satın alınan traktörün K. Uçar'a, S. Özalp'e, A. Balcı'ya ve M. Ekiş'e satıldığı, bedellerinin tahsil edilmesine rağmen şirket hesaplarına intikal ettirilmediği ve davalıların bu traktörlerin bedelleri kadar şirkete karşı borçlu ve sorumlu oldukları, davaya konu 5. traktörün B. Ltd. Şti.ne satıldığı ve bedelinin 08.03.1999 tarihli banka havalesiyle şirkete havale olunduğu gerekçesiyle, davalıların yaptığı icra dosyasına itirazın kısmen iptali ile takibin 14.750.000.000 TL. asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 18.455.767.123 TL. faiz yönünden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa %70 oranında faiz yürütülmesine, icra inkar tazminatı ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

1- Dava, TTK. nun 336 ncı maddesi hükmüne göre yönetim kurulu üyelerinin davacı anonim şirkete verdiği zararın tazmini istemine ilişkindir.

Davacı anonim şirket vekili, davalıların yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde şirket adına aldıkları traktörleri dava dışı şahıslara sattıkları halde, bedelini şirkete intikal ettirmediklerini iddia etmiştir. Dava konusu beş adet traktörden dördünün satış bedelinin davacı anonim şirket kayıtlarına doğrudan <satış bedeli> olarak geçirilmediği üç ayrı bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Aslında bu husus taraflar arasında da tartışmasızdır. Davalılar vekili ise, traktörlerin şirket adına alındığı sırada şirket mali durumunun satın alma bedelini karşılamaya yetmediğini, bu nedenle bedelin davalılar tarafından satıcı şirkete ödendiğini, bu nedenle traktörlerin davacı şirket tarafından satılmasından sonra tahsil edilen bedelden, davalı yöneticiden alınan ödünç paraların mahsup edildiğini, traktörlerin satış bedelinin dolaylı yoldan şirkete intikal ettiğini savunmuştur.

Aynı mahkemenin 2000/220 Esas numaralı dava dosyası ile birleştirilen ve anonim şirket yönetim kurulu eski üyesi H. Uçaçelik tarafından açılan davada, H. Uçaçelik'in anonim şirkete verdiği borçlar nedeniyle, verilen bedelin anonim şirketten tahsilini istediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Anılan dosyada verilecek kararın işbu dava dosyasında verilecek kararı etkileyip etkilemeyeceği ise, mahkeme kararında tartışılmamıştır. Mahkemece, H. Uçaçelik tarafından eski yöneticisi olduğu anonim şirket aleyhine açtığı davanın da birleştirildiği aynı mahkemenin 2000/220 Esas numaralı dava dosyasında, H. Uçaçelik'in anonim şirkete borç verdiğine dair iddialarının işbu davada verilecek kararı etkileyip etkilemeyeceğinin ve bahsi geçen dava sonucunun beklenip beklenmeyeceğinin tartışılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiştir.

2- Kabul şekline göre ise; Yönetim kurulu eski üyelerinin, yöneticisi olduğu dönemde şirkete verdikleri zararın haksız eylemlerinden kaynaklanması nedeniyle, temerrüt faizine, haksız fiil tarihinden itibaren hükmedilmelidir. Dava konusu olayda haksız eylem tarihi ise, davacı şirket adına satın alınan traktörlerin dava dışı üçüncü şahıslara satıldığı tarih olup, mahkemece tespit edilecek bu tarihlerden itibaren ve değişen oranlarda dikkate alınarak temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, traktörlerin davacı şirket tarafından satın alındıktan sonra üç ay içinde satılma ihtimaline binaen, davacı şirketin T. AŞ. den traktörleri satın alma tarihinden üç ay sonrasından temerrüt faizine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, takdir edilen 400,00 YTL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.04.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 24-02-2012, 23:11   #8
tiryakim

 
Varsayılan Karar 6

T.C. YARGITAY

15.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/3365
Karar: 2005/295
Karar Tarihi: 27.01.2005


İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - İCRA İNKAR TAZMİNATI TALEBİ - SÖZLEŞMEYE AYKIRILIK-ŞİRKET BORÇLARINDAN SORUMLULUK- MÜTESELSİL SORUMLULUK

ÖZET : 15.000 DM'lık ödemenin Abdülkerim Bıçak'ın şahsına yapıldığı dosyada mevcut banka dekontlarından anlaşılmaktadır. Keza Abdülkerim Bıçak'ın davalı A-Ker Ltd.Şti.nin genel müdürü olduğu ileri sürülmektedir. Davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan sözleşme uyarınca yapılan ödemelerin iadesinden şirketlerin sorumlu olduğu ortadadır. Ancak Türk Ticaret Kanunu'nun 336. maddesindeki şartların oluşması halinde idare meclisi azalarının şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumlu olacakları kabul edilmiştir. Ayrıca Abdülkerim Bıçak hakkında dolandırıcılık ve özel evrakta sahtecilik suçundan dolayı kamu davası açıldığına dair davacının iddiası da vardır. Bu nedenlerle mahkemece varsa ceza dosyasının celbedilmesi, davalı Abdülkerim'in davacıya karşı Türk Ticaret Kanunu'nun 336. maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılarak bu kişinin davacıya karşı sorumluluğunun takdir olunması gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, davalılara yapılan ödemelerin miktarı belirgin olduğundan icra takibine vaki itirazın haksızlığı benimsenerek dövizin icra takibindeki TL karşılığından davacı yararına %40'tan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesi yerine bu istemin reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.

(2004 S. K. m. 67) (6762 S. K. m. 336)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacı ve davalı A-Ker Mim İnş. Tic. Ltd. Şti. vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat Ziynet Özçelik ile davalı A-Ker Ltd. Şti. ve Abdülkerim Bıçak vekili avukat Gül Özgörü geldiler. Davalı Volkan İnş. Ltd. Şti. vekili gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı A-Ker Mimarlık İnş. Ltd. Şti.nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davalı A-Ker Ltd. Şti.ye yapılan ödemelerin tümü 28.000 DM'den ibaret iken kendisine daha fazla ödeme yapılmış gibi 28.000 DM'in üzerinde sorumlu kabul edilmesi doğru olmamıştır.

3- Davacının temyiz itirazlarına gelince; Davacı, davalı şirketlerle yaptığı 17.2.1998 tarihli sözleşme uyarınca kendilerine ödemeler yapmış, işin ifa olunmaması üzerine ödediği bedelin şirketlerle birlikte davalı A-Ker Ltd. Şti.nin yetkilisi olan davalı Abdülkerim Bıçak'tan da tahsilini istemiştir. 15.000 DM'lık ödemenin Abdülkerim Bıçak'ın şahsına yapıldığı dosyada mevcut banka dekontlarından anlaşılmaktadır. Keza Abdülkerim Bıçak'ın davalı A-Ker Ltd.Şti.nin genel müdürü olduğu ileri sürülmektedir. Davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan sözleşme uyarınca yapılan ödemelerin iadesinden şirketlerin sorumlu olduğu ortadadır. Ancak Türk Ticaret Kanunu'nun 336. maddesindeki şartların oluşması halinde idare meclisi azalarının şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumlu olacakları kabul edilmiştir. Ayrıca Abdülkerim Bıçak hakkında dolandırıcılık ve özel evrakta sahtecilik suçundan dolayı kamu davası açıldığına dair davacının iddiası da vardır. Bu nedenlerle mahkemece varsa ceza dosyasının celbedilmesi, davalı Abdülkerim'in davacıya karşı Türk Ticaret Kanunu'nun 336. maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılarak bu kişinin davacıya karşı sorumluluğunun takdir olunması gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, davalılara yapılan ödemelerin miktarı belirgin olduğundan icra takibine vaki itirazın haksızlığı benimsenerek dövizin icra takibindeki TL karşılığından davacı yararına %40'tan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesi yerine bu istemin reddedilmiş olması da yerinde görülmemiş kararın bozulması uygun bulunmuştur.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı A-Ker Mim. İnş. Ltd. Şti.nin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı A-Ker Ltd., 3. bent uyarınca ise davacı Nural yararına BOZULMASINA, 400,00 YTL duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınarak davacıya, 400,00 YTL.'nin de davacıdan alınarak davalı A-Ker Ltd.ye verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden davacı ve davalı Aker Ltd.Şti.ye geri verilmesine, 27.1.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 24-02-2012, 23:12   #9
tiryakim

 
Varsayılan karar 7

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/4466
Karar: 2003/11543
Karar Tarihi: 08.12.2003


ŞİRKET İDARE MECLİSİ-YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN ŞAHSİ SORUMLULUĞU

ÖZET: Dava, yönetim kurulu üyelerinin davacı anonim şirkete verdiği zararın tazmini istemine ilişkindir. İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olamazlar. TTK.nun 336 ncı maddesi hükmüne göre, yönetim kurulu üyeleri ortaklık ana sözleşmesi ve yasanın kendilerine yüklediği görevlerin kasden ve ihmalen yapılmamış olmasından müteselsilen sorumludurlar.

(6762 S. K. m. 1, 5, 137, 336, 346) (818 S. K. m. 237, 244, 245)

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 3.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 31.10.2002 tarih ve 1998/2091 - 2002/1257 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalılardan Vehbi K.'nun 1994 - 1995 yılında davacı şirket genel müdürü olarak, diğer davalıların ise yönetim kurulu üyesi sıfatıyla görev yaptıklarını, davalı Vehbi K.'nun şirket yönetim kurulu tarafından bir karar alınmadan, ortaklara bildirilmeden, şirket genel müdürü olarak sahip olduğu yetkiyi kötüye kullanarak kendi tasarrufu ile, B.... Alem Valide Sultan Gureba Hastanesine toplam (2.894.816.800.-) TL bağışta bulunduğunu, eski yönetim kurulu üyesi olan diğer davalıların, davalı şirket eski genel müdürünün, hukuka uygun olmayan, yetkisini aşan şahsi uygulamasına rıza gösterip, karşı çıkmamakla sorumlu olduklarını belirterek, gecikme faiziyle birlikte toplam (6.875.189.899.-) TL.nın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Erhan E., TTK.nun 346 ncı maddesi uyarınca idare meclisi azalarının müdürlerin vermiş olduğu zararlardan sorumlu olamayacağı, TTK.nun yönetim kurulu üyeleri hakkında kusurlu sorumluluk ilkesini benimsediğini, harcama yapılan kurumdan alacağın takip ve tahsili yoluna gidilmeden şirket zararının oluştuğunun kabul edilemeyeceği, davaya konu harcamaların davacı şirketin büyük ortağı Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesine dahil olan hastaneye yapıldığını, Mart 1996 yılında seçilen yönetim kurulunun sözkonusu harcamalar hakkında bilgi edinip, 29.11.1996 tarih ve 14 sayılı kararı ile harcamaları bağış olarak kabul ettiğini, bu kararı alan yönetim kurulunun da ibra edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

Davalı Mevlüt Bülent G. davaya cevabında, yapılan bağıştan yönetim kurulu üyelerinin haberdar edilmediğini, davacı şirketin de, bağış yapılan hastanenin de Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olması nedeniyle ortada bir suistimal bulunmadığını, 21.03.1996 tarihli genel kurulda yönetim kurulu ibra edilmemiş ise de, iki üyenin yeniden yönetime seçilmiş olmasının ibra etmeme kararının siyasi bir karar olduğunu gösterdiğini, harcamaların bağış olarak hesaplara intikalinin daha sonraki yönetim kurulunca gerçekleştirildiğini belirtmiştir.

Davalı Vehbi K., Vakıf Gureba Hastanesi'nin, davacı şirkette % 51 hissesi bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde bir hastane olduğunu, hastane bahçesinde bulunan atölyeden daha önceden de yapıldığı gibi hastanenin tamir ve düzenleme gibi küçük işlerine kendi işçi ve malzemeleriyle yardımcı olunduğunu, tanzim edilen faturaların görevden istifaen ayrıldığı 01.11.1995 tarihinden sonraki tarihlere ait bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.

Davalı Yurdakul Ç. vekili, zamanaşımı def'inde bulunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Enver Ç., davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporlarına nazaran, yapıldığı iddia oluna bağışın 31.12.1995 tarihinde yapılıp, anılan tarihte Vehbi Koçu'nun genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olmadığının anlaşıldığı, yapılan bağışın kamu imajı yaratma amacına yönelik olduğu, şayet aksi düşünülecek olursa bağışın ehliyet dışı ve geçersiz olmakla, öncelikle kendisine bağış yapılandan tahsiline çalışılması gerektiği, takip sonuçsuz kalmadan davacılar hakkında dava açılamayacağı, 26.01.1996 tarihli Vakıf Gureba Hastanesi'nin "bağış" kabul edildiğine dair makbuzunun kabulü ve şirket defterlerine kaydının bu bağışa icazet verildiği anlamını taşıdığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, yönetim kurulu üyelerinin davacı anonim şirkete verdiği zararın tazmini istemine ilişkindir. TTK.nun 336 ncı maddesi hükmüne göre, yönetim kurulu üyeleri ortaklık ana sözleşmesi ve yasanın kendilerine yüklediği görevlerin kasden ve ihmalen yapılmamış olmasından müteselsilen sorumludurlar. Ayrıca, ortaklık işlemlerinin bir kısmını tevdi ettikleri kimselerin vazifelerinin gereği gibi ifa edip etmediklerini, yönetim kurulu, kontrol ve nezaretle yükümlüdür. Dolayısıyla, kasıt veya ihmalleri sonucu verilen zarardan şirkete karşı tüm yönetim kurulu üyeleri sorumlu olurlar. 03.06.1994 tarihli yönetim kurulu kararında, murahhas üye Vehbi K., münferit imza ile şirketi temsile yetkili kılınmıştır. Anılan yönetim kurulu kararıyla TTK.nun 336/son maddesinde yazılı yönetim kurulu üyeleri arasında bir görev taksimi olmadığından, TTK.nun 1 ve 5 nci bentleri uyarınca diğer yöneticilerin sorumluluğu da devam etmektedir. Şirket ana sözleşmesinde yazılı faaliyet alanına girmeyen ve şirketi zarara uğratan bağışların murahhas üye Vehbi K. tarafından gerçekleştirildiği ancak işlemin muhasebeleştirilmesinin bu davalının 01.11.1995 tarihinde istifaen görevinden ayrılmasından sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. B.K.nun 237 nci maddesi uyarınca hibe bağışlayanın bağışlanana bir şeyi teslimi ile vücut bulur, bu durumda bağışlamanın davalı Vehbi K. zamanında olduğu ve zararında bağışlama ile birlikte doğduğu tartışmasız olup, muhasebeleştirme işleminin bilahare yapılmasının davalı murahhas üyenin sorumluluğunu etkiler bir yönü bulunmamaktadır. Öte yandan yapılan bağışlamaların niteliği dikkate alındığında B.K.nun 244-245 nci maddeleri uyarınca zararın öncelikle bağışlanandan tahsiline çalışılması gerektiği yönündeki gerekçede hukuki olmaktan uzak kalmaktadır. Açıklanmaya çalışılan nedenlerle, davalı Vehbi'nin genel müdürlük görevini icra ettiği esnada yapmış olduğu faaliyetlerinden sorumlu olacağı tartışmasız olduğu gibi, adı geçenin bu faaliyetlerini denetlemeyen ve buna karşı çıkmayan diğer yönetim kurulu üyelerinin de sorumlu olduğu, TTK'nun 137 nci maddesi uyarınca olayda ehliyetsiz işlem söz konusu olmakla,bilahare iki yönetim kurulu üyesinin yeniden göreve getirilmesinin ve bu şahısların 1996 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmiş olmalarının da sonucu etkilemeyeceği düşünülmeden, davalıların sorumlukları yerine yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yanlış olmuş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 24-02-2012, 23:13   #10
tiryakim

 
Varsayılan Karar 8

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/10145
Karar: 2002/1999
Karar Tarihi: 07.03.2002


TAZMİNAT DAVASI - ANONİM ŞİRKET YÖNETİCİSİNİN İŞLEMLERİNDEN DOĞAN TAZMİNAT TALEBİ - HÜKMEDİLECEK TAZMİNATIN ŞİRKETE VERİLMEK ÜZERE İSTENEBİLECEĞİ

ÖZET: Yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalma oluşmuşsa, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi gerekmektedir.

(6762 S. K. m. 309, 336, 340)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Uşak Asliye 2.Hukuk Mahkemesince verilen 23.2.2001 tarih ve 1997/1452-2001/115 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak taraflar vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 5.3.2002 günde davalı avukatı O. Bayar ile davacılar avukatı D. Sönmez gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi H. Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, tarafların ortağı olduğu G. AŞ yönetim kurulunun, müvekkilleri ile davalı B. G. den oluştuğunu, anılan davalının aynı zamanda diğer davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, G. AŞ. nin davalı şirkete ait binayı ve fabrika binasını kiralayıp, tekstil ürünleri üretimi için gerekli makinelerin satın alınarak bu binalara konulduğunu; ancak şirket faaliyetlerinin 1997 yılı yaz aylarından itibaren davalının haksız fiilleri sonucu geçici olarak durdurulduktan sonra, makinelerin davalılarca kendi hesaplarına kullanıldığının öğrenildiğini, ayrıca davalı Bülent’in temsil yetkisini aşarak tek imza ile G. AŞ. ni sürekli borçlandırdığını, şirketle muamele yapmak yasağına aykırı davranıldığını ve bu nedenlerle müvekkillerinin zarara uğradığını ileri sürerek, 5.000.000.000. TL sının faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra müvekkillerinin doğrudan doğruya uğradıkları zararların tazmini isteminde bulunduklarını beyan etmiştir.

Davalılar vekili, G. AŞ. nin bütün işlerinin müvekkillerince ve müvekkilleri elemanları tarafından yürütüldüğünü, iddiaların doğru olmadığını ve tazminatın davacılar adına istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucuna göre, davalının müdahalesi ile şirket faaliyetinin durduğu, yetkisiz olarak çektiği kredi nedeniyle zarar oluştuğu ve ilk tespit tarihi ile dava tarihi arası kira bedelinin istenebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 883.333.000. TL sının temerrüt faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, taraflar temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin bütün, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava anonim şirket yöneticisinin eylemlerinden doğan zararların tazmini istemine ilişkindir. Davacılar, davalı yöneticinin şirketi borçlandırarak, aleyhlerine takipte bulunmasına, hacizler yapılmasına neden olduğunu ve şirket makinelerini kendi çıkarına kullandığını ileri sürerek bu zararların tazminini istemektedirler.

TTK. nun 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalma oluşmuşsa, TTK. nun 340. maddesi yollamasıyla, aynı yasanın 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi gerekmektedir.

Davaya konu olayda, davalı yönetim kurulu üyesinin, tek imza ile yetkisiz olarak çektiği kredilerden doğan bütün borcu ödediği, bu nedenle ve ayrıca diğer iddialara dayalı olarak davacıların mal varlıklarında doğrudan bir azalmanın oluşmadığı, şirket makinelerinin şahsi hesabına kullanılmasından dolayı da davacıların doğrudan değil, şirketin kâr kaybına uğraması dolayısıyla zarar görmüş olacakları açıktır. Hüküm altına alınan meblağ da bu dolaylı zararın tazminine dairdir. Mahkemece, davacıların doğrudan zararlarını yöntemince ispatlayamadıkları, şirketin kâr kaybı dolayısıyla uğradıkları belirlenen zararın ise, TK. nun 340. maddesi yollamasıyla, aynı yasanın 309/1. madde ve fıkrası uyarınca, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin bütün, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 250.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı fazla alınan 5.040.000 lira harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07.03.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 24-02-2012, 23:14   #11
tiryakim

 
Olumlu Davanızda Başarılar

Kıymetli Meslektaşım tüm kararlar üstadım Av.Suat Ergin ve tarafımdan eklenmiştir...

Davanızda Başarılar Diliyorum...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Marmaristeki Avukat Arkadaşlardan Yardım Talep Ediyorum. tugceturk Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 15-09-2009 15:16
Acil yardımlarınızı rica ediyorum. Aslıhan Ünver Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 03-08-2009 19:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06834102 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.