Vekalet ücreti alacağına dair bir kısmi dava ıslah ile belirsiz alacak davasına dönüşebilirmi?

Avukatlık Kanunun 164/4. maddesi, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı hallerde avukatın emeğine göre müddeabihin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceği hükmüne amirdir.
Bu madde hâkime avukatın emeğine göre bir oran belirlemesi için taktir hakkı vermiştir. Bu nedenle böyle bir davada alacağı tam olarak belirlemek mümkün değildir.
Vekil eden ile vekil arasında ücret sözleşmesi bulunmayan bir olayda, iş bu maddeye göre açılan bir kısmi alacak davasının, ıslah yolu ile belirsiz alacak davasına dönüştürülmesi mümkünmüdür?

Bu tarz davalarda, "ortada yazılı ücret sözleşmesi yok ise" Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hareket edilmiyor mu?

Avukatlık Kanununun 164.maddesinin 4.fıkrası;
“Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” Hükmüne amirdir .

Yasa, yazılı ücret sözleşmesi bulunmayan hallerde avukatlık ücretinin, müddeabihin kararın kesinleştiği tarihteki değeri üzerinden hesaplanacağı, değeri para ile ölçülmeyen işlerde ise asgari ücret tarifesinin uygulanacağı yönündedir.

Mahkemeler; İlgili madde metnindeki "değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla" ibaresi gereği şimdiye dek baktığım kararlarda hep asgari ücret tarifesine göre hüküm kuruyorlar. Takdir hakkını kullananı pek görmedim.
Kaldı ki takdir hakkının kullanılacağını düşünsek bile; hakimin takdir hakkı, karar celsesinde hüküm kurulurken söylenecek. Sizin, bu takdir hakkını önceden bilme imkanınız olmayacak. Dolayısıyla davanızı (ıslah yolu olduğu düşünülse bile) ıslah edemeyeceksiniz. Belki ıslah yapmayarak kararın kesinleşmesini müteakip 2.davanızı açarsınız.
Ama bence hiç bu yola tevessül etmeden; asgari tutar üzerinden değer göstererek dava açmak en mantıklısı.

Meslektaşım, yasa değeri para ile ölçülebilen işlerde asgari ücret tarifesini uygulamak için taktir hakkı vermiyor. Müddeabihin %10 u ile %20 si arasında bir bedele hükmetmesi konusunda taktir hakkı veriyor.
Davamızda müddeabihin değeri tespit edildi. Ancak hakimin % kaç üzerinden hüküm kuracağı belirsizdir.

Sayın Nilgün;
Yasa metninde diyor ki;
"Ey mahkeme, arada sözleşme yoksa en az şu kadarı ver. Eğer canın isterse %10 ila %20 arasında da verebilirsin. Amma %10 ila %20'ye göre bulacağın değer, asgari rakamdan az olmasın."
Mahkemeler ne yapıyor: "Ben etliye sütlüye dokunmayayım. Yasa, en az verilecek tutarı göstermiş. Ben de bu orandan hüküm kurayım."
Cesaretli mahkemeler ne yapıyor: "Helal olsun avukata, emek vermiş, %20 hakkı var."
Cesaretli mahkeme bunu ne zaman diyor? "Karar celsesinde"
Dolayısıyla sizin ıslah yapma şansınız yok.
Geriye tek bir ihtimal kalıyor: Davanızın kesinleşmesi üzerine (zamanaşımı mefhumunu da dikkate almak şartıyla) ek davanızı açmanız.
Saygılarımla

Sayın durgunlu ilginize teşekkür ederim,
Ben yasa metnini, müddeabihin değeri para ile ölçülüyorsa %10 ile %20 arasında belirle, ancak belirlenen değer asgari ücret tarifesinin altında kalıyorsa, asgari ücrete hükmet şeklinde olduğunu düşünüyorum.

Şüphesiz Mahkeme karar aşamasında görüşünü açıklayacaktır.

Bu nedenle ıslah yolu ile davayı artırmak değil, belirsiz alacak davasına çevirmek doğru olur mu düşüncesini tartışmak için bu konuyu açtım.

Belirsiz alacak davası ile ilgili henüz uygulama görmedim. Belirsiz alacak davasında, mahkeme harcı hangi miktar üzerinden ne zaman tamamlatacak ve bu durum ihsası rey kuralı ile çelişecek mi bu hususlar net değil.
Belirsiz alacak davası açıp bu aşamaların uygulamasını yapan varmı? Aydınlatırsa çok faydalı olur.

Sayın Nilgün;

Ben de ilgili maddenin yorumunda size katılıyorum.

İlgili madde : "...Asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci
tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde
onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir..."

Madde arada sözleşme yoksa, hükmedilecek en az vekalet ücreti olarak asgari ücret tarifesinde belirtilen ücreti değil müddeabihin %10 'nu en az ücret olarak esas alınmasını belirtmiştir. İncelemeye yetkili merci %10 ile %20 arasında bir vekalet ücretine hükmedecektir.

Şayet mahkeme verilebilecek en yüksek olanı yani %20 sini vermeyi planladı ve buna rağmen vekalet ücreti asgari ücret tarifesinin altında kaldı ise, işte o zaman tarife devreye girecek ve tarifedeki ücret esas alınacaktır.

Benim maddedeki yorumum bu. Belki de aksi yöndeki yorum doğrudur. Benim de söz konusu madde ile ilgili açmış olduğum belirsiz alacak davası bulunmaktadır. Sonuçlandığında burada paylaşırım.