Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Usul Hukuku

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-01-2010, 20:10   #1
Av. Zeynep KILIÇ KAYA

 
Varsayılan Usul Hukuku

Asliye Hukuk mahkemesinde görülmekte olan bir davamızda hakim karar vermek için gün vermişken,karşı taraf açmış olduğu bağlantılı başka bir davada tensiple birlikte birleştirme talep ettiğinden, dosyalar görülmekte olan davamızda birleştirilmiştir. duruşma sırasında hakim dosyaların birleştirilmiş olduğunu söyledi ve karşı tarafın dava dilekçesini duruşmada tarafımıza tebliğ etti. biz de dosyada karar verilmek üzere olduğunu bu nedenle birleştirmenin usul hukukuna aykırı olduğunu ve davanın reddini talep ettik. Ancak zaten birleştirilen dosyalar nedeni ile karar verilmedi yargılama devam etmekte. benim sormak istedğim şu;
duruşma bittikten sonra hakim bey gülerek avukat hanım açılan dava ile ilgili zamanaşımı iddiasında bulunmanızı bekledim bulunmadınız , bulunsaydınız davayı reddederdim dedi. yazılı yargılama usulünün sözkonusu olduğu ve dava dilekçesinin durşmada tarafımıza tebliğ edildiği düşünüldüğünde 10 gün içerisinde cevap verme hakkımız saklı değil mi?
Old 29-01-2010, 20:23   #2
Av.Hasan Uğur

 
Varsayılan

Sonuçta yeni bir dava. İlk itiraz süresi içinze zamanaşımı def'inde bulunabilirsiniz. Hatta Yargıtay, yanıt dilekçesinin ıslahı yolu ile dahi zamanaşımı def'inde bulunulabileceğini kabul etmektedir.
Old 29-01-2010, 21:10   #3
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Zeynep KILIÇ
duruşma bittikten sonra hakim bey gülerek avukat hanım açılan dava ile ilgili zamanaşımı iddiasında bulunmanızı bekledim bulunmadınız , bulunsaydınız davayı reddederdim dedi. yazılı yargılama usulünün sözkonusu olduğu ve dava dilekçesinin durşmada tarafımıza tebliğ edildiği düşünüldüğünde 10 gün içerisinde cevap verme hakkımız saklı değil mi?
Henüz -meslektaşımızın da isabetle işaret ettğii gibi- süre geçmemiş.
Hakim Bey'in dediğini yapabilirsiniz.
Old 29-01-2010, 23:13   #4
Av. Zeynep KILIÇ KAYA

 
Varsayılan

cevaplarınıziçin teşekkür ederim. evet ben de hakim beyin dediğini yapacam zaten
Old 30-01-2010, 02:53   #5
fidel kadastro

 
Varsayılan

hakimin reddi gerekir.
tabi sizin için iyi bir durum.
Old 31-01-2010, 13:42   #6
Av Murat AN

 
Varsayılan UsulsÜz Teblİgat

Hakim duruşmada size başka bir davanın dilekçesini nasıl tebliğ eder??? bu davaya nasıl devam eder ve onları birleştirir?? Sonradan açılan dava için asile tebligat çıkmalıydı.Bu dava için taraf teşkili bile tamamlanmamış, siz bu dava için müvekkiliizden yetki aldınız mı?? Genel vekile yapılan tebligat usulsüzdür.
Müvekkiliniz bu davaya şahsen kendisi bile her zaman başka bir avukatla hatta sizin vasıtanızla dahi zaman aşımı definde bulunabilir. Bu halde karar verilse bile temyizde birleşen dava bozulur.
Old 31-01-2010, 22:30   #7
Av. Zeynep KILIÇ KAYA

 
Varsayılan

Sn Murat An, karşı taraf davayı açarken tensiple birleştirme talebinde bulunmuş ve müvekkile veya görülmekte olan diğer davada vekil olmam sebebiyle bna herhangi bir tebligat yapılmadan dosya üzerinden hakim birleştirme kararı vermiştir. tensiple birleştirma yapılamayacağına ilişkin herhangi bir yargıtay kararına ulaşamadım. Sn Murat tensiple birleştirme yapılamayacağına ilişkin olarak dayanak gösterebileceğiniz yartay kararı varsa eklerseniz sevinirim
Old 31-01-2010, 22:37   #8
senizozkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Zeynep KILIÇ
Sn Murat An, karşı taraf davayı açarken tensiple birleştirme talebinde bulunmuş ve müvekkile veya görülmekte olan diğer davada vekil olmam sebebiyle bna herhangi bir tebligat yapılmadan dosya üzerinden hakim birleştirme kararı vermiştir. tensiple birleştirma yapılamayacağına ilişkin herhangi bir yargıtay kararına ulaşamadım. Sn Murat tensiple birleştirme yapılamayacağına ilişkin olarak dayanak gösterebileceğiniz yartay kararı varsa eklerseniz sevinirim

Benim açtığım bir davada, tensiple birlikte birleştirildi.Ve bu dosyalarla ilgili karar verildi, temyizden ve tashihi karardan da geçti, karar onandı.Size yararlı oldu mu bu bilgiler bilmiyorum.Kolay gelsin.
Old 31-01-2010, 23:22   #10
Av Murat AN

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım. Burada esas nokta tensiple birleştirme yapılıp yapılmaması değil, birleşen dava için davalı asile tebligat yapılmadan genel vekile tebligat yapılması ve onun da zamanaşımı defini ileri sürmediği olgusudur. Size duruşmada yeni davanın dava dilekçesi uzatıldığında "bu yeni bir davadır, genel vekil sıfatıyla bana tebligat yapılması usulsüz olur, asile tebligat yapılsın" demeniz gerekirdi. Öyle ya, belki asil bu dava için uzmanlık konusuna göre başka bir vekil atayacak!!! Ya da bu dava için avukat tutmak istemiyor (parası yok vs), belki davayı kabul edecek??? Vekile duruşmada tebligat yapılması ancak devam etmekte olan vekaletnamesini sunduğu dosya için mümkündür. Avukat tebligatı alıp sözlü olarak beyanda bulunmuşsa da asil birleşen davaya her zaman zamanaşımı definde bulunabilir. Ayrıca her konuda Yargıtay kararı aramayalım lütfen, hukukun mesnedi emsal yargı kararı değil somut düzenleyici norm olmalıdır.Hakimin hukukunu değil meri kanunların hukukunu savunmalıyız.
Old 31-01-2010, 23:50   #11
üye14072

 
Varsayılan

tensiple birleştirme olmaz, tutuklama olmaz, müşahade olmaz, bunlar mahkeme kararıdır,
tensip mahkeme hakiminin duruşmaya hazırlık için gerekli vazifesini yapmasıdır.
meğerki tensiple ihtiyati tedbir/haciz verilsin
tensip duruşma hazırlığıdır,

hakimin tarafsızlığı bitmiştir çekinmesi gerekir,
size tavsiyede bulunmuştur,

bu davayı açan karşı yan dava dilekçesini sizin müvekkilinize çıkarmamışsa bu mahkeme müdürünün ve hakimin görevini ihmal ettiğini gösterir.

artık en ücra yerlerdeki en deneyimsiz hakimlerimiz bile böylesi hatalar yapmıyor,

hayırlı işler
Old 01-02-2010, 18:14   #12
Av. Zeynep KILIÇ KAYA

 
Varsayılan

öncelikle cevaplarınız için teşekkür ederim. Sn Murat AN çok doğru bir tespitte bulunmuşsunuz. (Yapılan tebligatın usulsüzlüğü konusunda)açıkçası her konuda yargıtay kararı arama konusuna kesinlikle karşı olmama rağmen, ne yazıkki bu konuda tam bir uygulama ve karar birliği olmadığından , karar arama ihtiyacı duymak zorunda kalıyorsunuz malesef. Ben yine de bu konuda ulaştığım bir yargıtay kararını faydalı olacağını düşündüğüm için aktarmak istiyorum.
Yargıtay Kararları
275
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/41
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2007/25124
Karar No. 2007/35726
Tarihi: 28.11.2007
 MEMURLAR İÇİN ÖN GÖRÜLEN
İKRAMİYEDEN İŞÇİ STATÜSÜNDE ÇALIŞAN
DAVACININ YARARLANAMAYACAĞI
 MİKTARLARI BELİRLENEBİLEN
ALACAKLAR İÇİN AÇILAN EK DAVALAR İÇİN
AYRI AYRI VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMEYECEĞİ
ÖZETİ: Davacı lehine kurulan ikramiye alacağının
dayanağı 4792 sayılı kanunun 17. maddesidir. Bu
madde 3. fıkrasında "... Kurumun memur
statüsündeki kadrolu personeline… İkramiye
verilir." şeklinde düzenleme vardır. Oysa davacı
talebi, Mahkeme kabulü ve Hukuk Genel Kurulu
Kararına göre davacının işçi statüsünde çalıştığı kabul
edilmektedir. Ayrıca davacı ile yapılan sözleşmelerde
ikramiye ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yoktur.
Bu nedenle ikramiye alacağının reddine karar verilmesi
gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır
Davacı bir kısım işçilik alacakları için kısmi dava
açmış, daha sonra alınan bilirkişi raporu üzerine ek
dava ile fazlaya ilişkin saklı tuttuğu talepleri için ek
dava açmıştır. Mahkemece ek dava dilekçesi davalı
tarafa tebliğ edilip, yargılama yapılmak suretiyle
davalı tarafın savunması ve varsa zamanaşımı defi
hususunda beyanı alınmadan tensiple birleştirme
kararı verilmiştir. Bu uygulama usule aykırı
olduğundan açılan kısmi dava dilekçesindeki
miktarlar esas alınmak suretiyle sonuca gidilmesi
gerekirken ek davadaki miktarlara da karar
Yargıtay Kararları
276
verilmesi hatalıdır. Kabule göre miktarı
belirlenebilen alacaklarla ilgili kısmi dava açılıp
daha sonra ek dava ile miktarın belirlenmesi
durumunda dava açma hakkı kötüye
kullandırıldığından TMK 2. maddesi uyarınca "
hakkın kötüye kullanılamaması" kuralı göz önüne
alındığında ek ve ek davalar için ayrı ayrı vekâlet
ücretine karar verilmesi de isabetsiz bulunmuştur
DAVA: Davacı, fazla mesai, döner sermaye alacağı ile ikramiye alacağının
ödetilmesine, karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde
davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici
sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendinlerin kapsamı dışında
kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı lehine kurulan ikramiye alacağının dayanağı 4792 sayılı kanunun 17.
maddesidir. Bu madde 3. fıkrasında "... Kurumun memur statüsündeki kadrolu
personeline… İkramiye verilir." şeklinde düzenleme vardır. Oysa davacı talebi,
Mahkeme kabulü ve Hukuk Genel Kurulu Kararına göre davacının işçi statüsünde
çalıştığı kabul edilmektedir. Ayrıca davacı ile yapılan sözleşmelerde ikramiye
ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu nedenle ikramiye alacağının reddine karar
verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
3-Davacı bir kısım işçilik alacakları için kısmi dava açmış, daha sonra alınan
bilirkişi raporu üzerine ek dava ile fazlaya ilişkin saklı tuttuğu talepleri için ek dava
açmıştır. Mahkemece ek dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilip, yargılama yapılmak
suretiyle davalı tarafın savunması ve varsa zamanaşımı defi hususunda beyanı
alınmadan tensiple birleştirme kararı verilmiştir. Bu uygulama usule aykırı
olduğundan açılan kısmi dava dilekçesindeki miktarlar esas alınmak suretiyle
sonuca gidilmesi gerekirken ek davadaki miktarlara da karar verilmesi hatalıdır.
Kabule göre miktarı belirlenebilen alacaklarla ilgili kısmi dava açılıp daha sonra ek
dava ile miktarın belirlenmesi durumunda dava açma hakkı kötüye
kullandırıldığından TMK 2. maddesi uyarınca "hakkın kötüye kullanılamaması"
kuralı göz önüne alındığında ek ve ek davalar için ayrı ayrı vekâlet ücretine karar
verilmesi de isabetsiz bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten
BOZULMASINA, 28.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ceza Usul Hukuku için kitap tavsiyeleriniz? mc_cruzie Hukuk Lisans Eğitimi 3 15-08-2012 15:54
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (Yeni) Av. Can DOĞANEL Hukuk Haberleri 0 12-12-2007 10:52
Ceza Usul Hukuku İle ilgili bir pratik çalışma Seyda Ceza Hukuku Çalışma Grubu 1 19-02-2007 09:14
usul hukuku ile ilgili bir soru iyas Hukuk Soruları Arşivi 4 22-08-2006 20:58
Ceza usul hukuku denizcakmak83 Hukuk Lisans Eğitimi 3 06-05-2006 14:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03673100 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.