Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ipotekle ilgili ilginç dolandırıcılık yöntemi / ihalenin feshi/ usulsüz tebligat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-10-2011, 10:44   #1
efekankaptan

 
Varsayılan ipotekle ilgili ilginç dolandırıcılık yöntemi / ihalenin feshi/ usulsüz tebligat

Saygıdeğer hukuk camiası ilginç bir durumla karşı karşıya kaldık. X adına kayıtlı 2008 yılında Y Bankası tarafından 1nci dereceden ipotekli bir taşınmaz üzerine borca binaen 2nci derece fekki bildirilinceye kadar 100.000 TL değerinde ipotek tesis ettirmiştik. 2009 yılında Y Bankası icra kanalıyla ipotekli yerin satışını talep ediyor. Bu arada 2nci dereceden ipotek alacaklısı olan bizim müvekkile de sözde bir tebligat çıkartılıyor ancak tebligat adresi (bizce bilerek ve istenerek!)yanlış yazılıyor. Tebligat iade dönüyor. Sonrasında bizim hiç haberimiz olmadan 70.000 muhammen bedelli konut 2nci arttırmada 28.800 TL'den 1nci dereceden ipotek alacaklısı Y Bankasına satılıyor. Bu arada dosya borcu 22.000 lira ve artan 6.800 TL dosyada ne hikmetse şu an da yok...
Sonrasında Y bankası da almış olduğu bu konutu bir kaç ay sonra X'e yeniden satıyor. Biliyoruz ki icra kanalıyla satışlardan sonra ipotekler hacizler düşüyor. Şimdi eski malik X, yeni malik sıfatıyla bizim ipoteğimiz düşürülmüş olarak eski dairesini hukuki anlamda tertemiz olarak geri alıyor. Tapuda ayrıca yine Y bankası lehine 1nci dereceden ipotek konuluyor.Tapudaki şu anki durum malik X, Y'de 1nci dereceden ipotek alacaklısı. İcra dairesinde bir savsaklama olduğu kesin ne iştirak bilgisi, ne mükellefiyet listesi, ne ilan, ne sıra cetveli hiçbirisi yok. İhalenin feshi açamıyoruz satış 2009'da olmuş ve bitmiş 1 yıllık hak düşürücü süre kaçırılmış. Borçlu da sürekli son zamanlarda bizim müvekkile biz o işi çoktan hallettik sat da görelim diyor. Ne yapmamızı önerirsiniz?
Old 27-10-2011, 11:05   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Saygıdeğer hukuk camiası ilginç bir durumla karşı karşıya kaldık. X adına kayıtlı 2008 yılında Y Bankası tarafından 1nci dereceden ipotekli bir taşınmaz üzerine borca binaen 2nci derece fekki bildirilinceye kadar 100.000 TL değerinde ipotek tesis ettirmiştik. 2009 yılında Y Bankası icra kanalıyla ipotekli yerin satışını talep ediyor. Bu arada 2nci dereceden ipotek alacaklısı olan bizim müvekkile de sözde bir tebligat çıkartılıyor ancak tebligat adresi (bizce bilerek ve istenerek!)yanlış yazılıyor. Tebligat iade dönüyor. Sonrasında bizim hiç haberimiz olmadan 70.000 muhammen bedelli konut 2nci arttırmada 28.800 TL'den 1nci dereceden ipotek alacaklısı Y Bankasına satılıyor. Bu arada dosya borcu 22.000 lira ve artan 6.800 TL dosyada ne hikmetse şu an da yok...
Sonrasında Y bankası da almış olduğu bu konutu bir kaç ay sonra X'e yeniden satıyor. Biliyoruz ki icra kanalıyla satışlardan sonra ipotekler hacizler düşüyor. Şimdi eski malik X, yeni malik sıfatıyla bizim ipoteğimiz düşürülmüş olarak eski dairesini hukuki anlamda tertemiz olarak geri alıyor. Tapuda ayrıca yine Y bankası lehine 1nci dereceden ipotek konuluyor.Tapudaki şu anki durum malik X, Y'de 1nci dereceden ipotek alacaklısı. İcra dairesinde bir savsaklama olduğu kesin ne iştirak bilgisi, ne mükellefiyet listesi, ne ilan, ne sıra cetveli hiçbirisi yok. İhalenin feshi açamıyoruz satış 2009'da olmuş ve bitmiş 1 yıllık hak düşürücü süre kaçırılmış. Borçlu da sürekli son zamanlarda bizim müvekkile biz o işi çoktan hallettik sat da görelim diyor. Ne yapmamızı önerirsiniz? Ciddi anlamda sıkışmış durumdayız...

Alıntı:
2nci dereceden ipotek alacaklısı olan bizim müvekkile de sözde bir tebligat çıkartılıyor ancak tebligat adresi (bizce bilerek ve istenerek!)yanlış yazılıyor.

Dosyada doğru adresiniz yazılı değil miydi? İşin çıkış noktası burası.
Old 27-10-2011, 11:16   #3
efekankaptan

 
Varsayılan

Tapu'da ipotek alacaklısı olarak adresimiz doğru yazılıdır. Buna rağmen yanlış adrese gönderilmiş. İcra dosyası zaten bankanın dosyası tapuya yazı yazıp en azından adresimizi de istemeleri gerekirdi. Böyle bir yazı da yok...
Old 27-10-2011, 11:25   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Tapu'da ipotek alacaklısı olarak adresimiz doğru yazılıdır. Buna rağmen yanlış adrese gönderilmiş. İcra dosyası zaten bankanın dosyası tapuya yazı yazıp en azından adresimizi de istemeleri gerekirdi. Böyle bir yazı da yok...

Usulsüz tebligat öncelikle düşünülmelidir. + Bildireceğiniz öğrenme tarihinden itibaren İhalenin feshi…

1 yıllık süre geçmiş ise usulsüz tebligatı kesinleştirip, neden olanlara tazminat davası açılabilir düşüncesindeyim.
Old 27-10-2011, 11:29   #5
efekankaptan

 
Varsayılan

Ancak ne olursa olsun ihale tarihinden itibaren 1 yıl geçmesiyle kamu düzeni ile bile ilgili olsa ihalenin feshi istenemiyor. Öğreti ve yargıtay araştırdığım kadarıyla bu konuda hemfikir.
Old 27-10-2011, 11:33   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Ancak ne olursa olsun ihale tarihinden itibaren 1 yıl geçmesiyle kamu düzeni ile bile ilgili olsa ihalenin feshi istenemiyor. Öğreti ve yargıtay araştırdığım kadarıyla bu konuda hemfikir.
Sonradan gördüm 1 yılın geçtiğini ve mesaja ilave ettim.

Ancak buraya da ekleyeyim:

1 yıllık süre geçmiş ise usulsüz tebligatı kesinleştirip, neden olanlara tazminat davası açılabilir düşüncesindeyim.
Old 27-10-2011, 11:39   #7
efekankaptan

 
Varsayılan

Sanırım burada işin içerisine icra memuru katıldığı için devlet aleyhine bir sorumluluğa gidilebilecek bir tazminat davasından bahsediyoruz.
Old 27-10-2011, 11:41   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Sanırım burada işin içerisine icra memuru katıldığı için devlet aleyhine bir sorumluluğa gidilebilecek bir tazminat davasından bahsediyoruz.

Usulsüz tebligata neden olan her kim ise, o sorumlu olur. Sorumlu icra memuru ise dolaylı olarak tabi ki Devlet…
Old 27-10-2011, 11:59   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Katkı

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/8860

K. 2003/344

T. 16.1.2003

• İCRA VE İFLAS DAİRESİ GÖREVLİLERİNİN KUSURU ( Usulsüz Tebligatla Kesinleştirilen Dosyadan Yapılan Taşınmaz Haciz ve Satışı Nedeniyle Uğranılan Zarardan Dolayı Tazminat Talebi - İcra Müdürünün Tebligatın Usulüne Uygun Olup Olmadığını Denetlemekle Yükümlü Olması )

• İCRA MÜDÜRÜNÜN TEBLİGATIN USULÜNE UYGUN OLUP OLMADIĞINI DENETLEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Usulsüz Tebligata Rağmen Takip Kesinleştirilerek Taşınmazın Haczedilmesi ve Satılması Nedeniyle Uğranılan Zarardan Dolayı Devletin Tazminat Sorumluluğu )

• TEBLİGATIN USULÜNE UYGUN OLUP OLMADIĞININ İCRA MÜDÜRÜ TARAFINDAN DENETLENMESİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Usulsüz Tebligata Rağmen Takip Kesinleştirilerek Taşınmazın Haczedilmesi ve Satılması Nedeniyle Uğranılan Zarardan Dolayı Devletin Tazminat Sorumluluğu )

• DEVLETİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU ( Usulsüz Tebligata Rağmen Kesinleştirilen Takipte Yapılan Taşınmaz Haczi ve Satışı Nedeniyle - Tebligatın Usulüne Uygun Olup Olmadığının İcra Müdürü Tarafından Denetlenmesi Mecburiyeti )

• USULSÜZ TEBLİGATA RAĞMEN TAKİBİ KESİNLEŞTİREREK HACİZ VE SATIŞ YAPAN İCRA MÜDÜRÜ ( Devletin Doğan Zarardan Dolayı Tazminat Ödeme Yükümlülüğü )

2004/m.5

7201/m.21

ÖZET : Dava konusu icra takibinin yapıldığı Samandağ İcra Müdürlüğünün 1997/2335 sayılı dosyası içinde mevcut ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın "muhatabın dağıtım saatlerinde adreste bulunmaması nedeniyle Yalı Mahallesi muhtarına bırakıldığı, 2 nolu kağıt yapıştırılıp, komşusu bulunmadığından haber bırakılamadığından" şerhi ile tebliğ edildiği görülmektedir. Muhatabın adreste bulunmama nedeni tevsik edilmeden yapılan tebligat, Tebligat Yasasının 21. maddesine aykırıdır. İcra Dosyasında mevcut tebligat bu açıklamalar ışığında incelendiğinde, davacının adreste bulunmama nedeninin tevsik edilmediği, dolayısıyla tebligatın Tebligat Yasası 21. maddeye aykırı olduğu görülmektedir. İcra Müdürü tebligatın Tebligat Yasası hükümlerine uygun olarak tebliğ edilip edilmediğini denetlemekle yükümlüdür. Tebligatın usulsüz olduğu yukarıda yapılan açıklamalar ışığında anlaşıldığı gibi Samandağ İcra hukuk mahkemesinin 1999/122 Esas dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile de sabit olmuştur. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek İİK. nun 5. maddesine göre sorumluluğun kapsamı belirlenerek hüküm kurulması gerekirken davanın reddedilmiş olması ve kısa kararda dava ispatlanamadığından reddedilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda hem husumetten ve hem de esastan ret kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Davacı Fevziye A. vekili Avukat Metin Daşdelen tarafından, davalı Adalet Bakanlığı aleyhine 17.4.2000 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın husumet ve esastan reddine dair verilen 30.4.2002 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 16.1.2003 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat Metin Daşdelen ile karşı taraftan davalı vekili Avukat Aynur Sökmen geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, tazminat istemine ilişkindir. Davacı uzun yıllar yurtdışında yaşamasına rağmen dava dışı Emir Otomotiv Ltd. Şti. tarafından Samandağ İcra Müdürlüğünde aleyhine yapılan icra takibi sırasında çıkarılan ödeme emrine ilişkin tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği gözetilmeksizin icra takibinin kesinleştirilerek İzmir Karşıyaka Şemikler Mahallesi 16 nolu parsel üzerindeki apartman dairesinin satışı nedeniyle uğradığı zararın İcra İflas kanunun 5. maddesi gereğince tahsilini istemiş, davalı İcra Müdürünün tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığını inceleme sorumluluğu bulunmadığından davanın reddini savunmuş, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Dava konusu icra takibinin yapıldığı Samandağ İcra Müdürlüğünün 1997/2335 sayılı dosyası içinde mevcut ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın "muhatabın dağıtım saatlerinde adreste bulunmaması nedeniyle Yalı Mahallesi muhtarına bırakıldığı, 2 nolu kağıt yapıştırılıp, komşusu bulunmadığından haber bırakılamadığından" şerhi ile tebliğ edildiği görülmektedir.

Tebligat Yasasının 21. maddesi ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; muhatabın adreste bulunmaması halinde, muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu ve meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir. Anılan düzenleme ile PTT memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını tahkik etme görevi yüklenmiştir. Adreste bulunmama nedeni tevsik edilmeden yapılan tebligat Tebligat Yasasının 21. maddesine aykırıdır. İcra Dosyasında mevcut tebligat bu açıklamalar ışığında incelendiğinde davacının adreste bulunmama nedeninin tevsik edilmediği, dolayısıyla tebligatın Tebligat Yasası 21. maddeye aykırı olduğu görülmektedir. İcra Müdürü tebligatın Tebligat Yasası hükümlerine uygun olarak tebliğ edilip edilmediğini denetlemekle yükümlüdür. Tebligatın usulsüz olduğu yukarıda yapılan açıklamalar ışığında anlaşıldığı gibi Samandağ İcra hukuk mahkemesinin 1999/122 Esas dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile de sabit olmuştur. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek İİK. nun 5. maddesine göre sorumluluğun kapsamı belirlenerek hüküm kurulması gerekirken davanın reddedilmiş olması ve kısa kararda dava ispatlanamadığından reddedilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda hem husumetten ve hem de esastan ret kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacı vekili için takdir olunan 275.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-10-2011, 17:23   #10
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Ancak ne olursa olsun ihale tarihinden itibaren 1 yıl geçmesiyle kamu düzeni ile bile ilgili olsa ihalenin feshi istenemiyor. Öğreti ve yargıtay araştırdığım kadarıyla bu konuda hemfikir.

Merhabalar;

İhale usule aykırı yapılmış ise süresinde ihalenin feshi davası açılmamış olması ihaleye sıhhat kazandırmaz. İhalenin feshi davası yerine YOLSUZ TESCİL NEDENİYLE TAPU İPTALİ davası açılmalıdır. Bu dava her zaman açılabilir, saygılarımla:
Alıntı:
T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi
Esas: 1998/8069
Karar: 1998/10472
Karar Tarihi: 06.10.1998

...

Mahkemece, icra ihalesinin feshi için dava açılmadığı; icra takibinin yasaya uygun bulunduğu görüşüyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, icra dosyasında, ödeme emri davacıya <birlikte Ş. K. Bilgin'e> biçiminde tapu sicil müdürlüğünde yazılı adresten başka bir adreste tebliğ edilmiş, diğer tebligat ilanen yapılmıştır. Esasen o tarihte davacının yurt dışında çalışmakta olduğu anlaşılmaktadır. Usulüne uygun adres araştırması da yapılmamıştır.

Öte yandan, davacının tüm borcunu ödediği sabittir. Anılan yön, mahkemenin de kabulündedir. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere davalının hilesi sonucu, davacının İİK. nun 134 ve BK.nun 126. maddelerinde belirtilen süreler içerisinde ihalenin feshi önlendiği takdirde, davacının yolsuz tescil nedeniyle her zaman dava açma hakkı mevcuttur.

Hal böyle olunca, davacının iddiası çerçevesinde taraf delillerinin toplanması, yolsuz tescilin kanıtlanması durumunda, sonradan taşınmaz malı edinen davalının Medeni Kanunun 931. maddesinin koruyuculuğu altında bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.5.1997 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 20.000.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına 06.10.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 27-10-2011, 17:26   #11
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Daha yeni tarihli bir karar:

Alıntı:
T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/5029
Karar: 2010/5612
Karar Tarihi: 12.05.2010


Hemen belirtmek gerekir ki; önceden İcra Tetkik Merciindeki ihalenin feshi davası ile taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık irdelenmeyip, İcra Hukuku ile sınırlı olarak yapılan işlemlerin uygunluğu ve ihalenin yöntemine uygun icra edilip edilmediği değerlendirilmiştir.

Bilindiği gibi, İİK.'nun 18. maddesi uyarınca icra yargılaması basit yargılama usulüne tabidir. Öte yandan 134. maddenin ikinci fıkrasında öngörüldüğü üzere ihalenin feshi BK.'nun 226. maddesinde yazılı sebeplerde dahil olmak üzere yalnız İcra Mahkemesinden şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde istenebilir, ilgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir şeklindeki düzenlemeler icra hukuk ile sınırlı ve basit yargılamayı ve ihalenin hazırlanış ve ifası ile sonuçlandırması sırasında vuku bulan İcra Mahkemesinden şikayet yoluyla istenebilen fesihleri tanımlamaktadır. Bu çerçevede kalan bir soruşturma ve değerlendirmenin mülkiyet hakkının illetini teşkil eden nedenin varlığına yada yokluğuna delalet edemiyeceği kabul edilmelidir. Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumunda illilik prensibi esastır. İhalenin feshi isteğinin reddedilmiş olması keyfiyeti temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmaz.

Eldeki davada yukarıda açıklanan iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle, davanın, çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olduğu açıktır. Bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği de kuşkusuzdur.
Old 28-10-2011, 10:36   #12
efekankaptan

 
Varsayılan

Sayın Av.Özgür KARABULUT, yolsuz tescil sebebiyle tapu iptali davasında husumeti kime yöneltebiliriz. Ortada bir ihale bir de satış var. İhaleden sonra satış gerçekleşmiş. Bankaya ihale edilirken yolsuzluk var ancak banka satarken bir yolsuzluk olmamış. Şu an eski malik yeni malik olmuş durumda. Roma hukukundaki kimse elindeki haktan fazlasını devredemez ilkesi geldi aklıma. İhale sebebiyle tescilin iptalini açarsak ikinci tescil de doğrudan doğruya hükümsüz hale gelebilecek midir?
Old 28-10-2011, 10:42   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Sayın Av.Özgür KARABULUT, yolsuz tescil sebebiyle tapu iptali davasında husumeti kime yöneltebiliriz. Ortada bir ihale bir de satış var. İhaleden sonra satış gerçekleşmiş. Bankaya ihale edilirken yolsuzluk var ancak banka satarken bir yolsuzluk olmamış. Şu an eski malik yeni malik olmuş durumda. Roma hukukundaki kimse elindeki haktan fazlasını devredemez ilkesi geldi aklıma. İhale sebebiyle tescilin iptalini açarsak ikinci tescil de doğrudan doğruya hükümsüz hale gelebilecek midir?

Tapu iptal davası mülkiyetin özü ile ilgili olduğundan 3. kişi durumundaki alacaklının bu davayı açamayacağı düşüncesindeyim.

Yukarıda da belirttiğim gibi, her durumda mutlaka usulsüz tebligat nedeniyle şikayetçi olup, usulsüz tebligatı kesinleştirdikten sonra Devlet aleyhinde tazminat davası açmak en mantıklı yol gibi görünüyor.
Old 28-10-2011, 10:52   #14
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Sayın Av.Özgür KARABULUT, yolsuz tescil sebebiyle tapu iptali davasında husumeti kime yöneltebiliriz. Ortada bir ihale bir de satış var. İhaleden sonra satış gerçekleşmiş. Bankaya ihale edilirken yolsuzluk var ancak banka satarken bir yolsuzluk olmamış. Şu an eski malik yeni malik olmuş durumda. Roma hukukundaki kimse elindeki haktan fazlasını devredemez ilkesi geldi aklıma. İhale sebebiyle tescilin iptalini açarsak ikinci tescil de doğrudan doğruya hükümsüz hale gelebilecek midir?

Sayın Kaptan;

Taşınmaz malın mülkiyetinin naklini sağlayan işlemlerde yeni malikin iyiniyeti aranır ve varsa korunur (MK md. 1023). Olayınızda, taşınmazı; ihale alıcı adına tescil edildikten sonra ihale alıcısından devralan (ihale öncesi malikin) iyiniyetinden -bence- söz edilemez (Mk. md. 1024).

Husumet konusunda ise kayıt maliki ile devreden ihale alıcısına birlikte dava açmak gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla...
Old 28-10-2011, 11:19   #15
efekankaptan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Tapu iptal davası mülkiyetin özü ile ilgili olduğundan 3. kişi durumundaki alacaklının bu davayı açamayacağı düşüncesindeyim.

Yukarıda da belirttiğim gibi, her durumda mutlaka usulsüz tebligat nedeniyle şikayetçi olup, usulsüz tebligatı kesinleştirdikten sonra Devlet aleyhinde tazminat davası açmak en mantıklı yol gibi görünüyor.

Sayın Dikici, ipotek alacaklısı olduğumuz için 3ncü kişi konumundaki alacaklı gibi değiliz. MK 1025 uyarınca davayı ayni hakkı zedelenen her kimse açabiliyor. O halde ipoteğin de gayrimenkul rehni içerisine giren sınırlı ayni hak oluşu sebebiyle bu davayı açabiliriz gibi geldi bana.
Old 28-10-2011, 11:21   #16
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Tapu iptal davası mülkiyetin özü ile ilgili olduğundan 3. kişi durumundaki alacaklının bu davayı açamayacağı düşüncesindeyim, saygılarımla:

Yukarıda da belirttiğim gibi, her durumda mutlaka usulsüz tebligat nedeniyle şikayetçi olup, usulsüz tebligatı kesinleştirdikten sonra Devlet aleyhinde tazminat davası açmak en mantıklı yol gibi görünüyor.

Sn. Dikici;

İpotek alacaklısının, ipoteğin sınırlı ayni hak olması nedeniyle ve MK. md. 1024. ve 1025. maddeleri dolayısıyla dava açabileceğini düşünüyorum:

Alıntı:
3. İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı

Madde 1024 - Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.

Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.

Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.

Alıntı:
I. Yolsuz tescilde

Madde 1025 - Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.

İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları ayni haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır.
Old 28-10-2011, 18:35   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Sayın Dikici, ipotek alacaklısı olduğumuz için 3ncü kişi konumundaki alacaklı gibi değiliz. MK 1025 uyarınca davayı ayni hakkı zedelenen her kimse açabiliyor. O halde ipoteğin de gayrimenkul rehni içerisine giren sınırlı ayni hak oluşu sebebiyle bu davayı açabiliriz gibi geldi bana.

Alıntı:
Yazan AV.Özgür KARABULUT
3. İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı

Madde 1024 - Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.

Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.

Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir

Uyarı için teşekkürler. Haklısınız, meslektaşımızın müvekkili ipotek alacaklısıydı. İhale alıcısının iyi niyetli olma ihtimali de gözetilmelidir. Gerçi en kötü ihtimalde iyiniyetli alıcı nedeniyle dava kaybedilse dahi Devletin sorumluluğu mevcut.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma ile ilgili acil yardım/ annem şiddet görüyor. konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 04-03-2011 14:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07124209 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.