Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İbraname İle İlgili 2008 Tarihli Yargıtay Kararı Arıayorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-11-2008, 10:25   #1
agumusay

 
Varsayılan İbraname İle İlgili 2008 Tarihli Yargıtay Kararı Arıayorum

Sayın Hukukçular,
Yüksek Yargıtay'ın "ibranamenin geçerli olabilmesi için ödeme kalemlerine ilişkin alt belgelerle de desteklenmesi gerekir" şeklinde 2008 yılında verdiği karardan haberi olanların göndermeleri ricası ile şimdiden teşekkürler.
Old 25-11-2008, 12:38   #2
av-gülen

 
Varsayılan

Sayın agumusay , ibra ile alakalı 2008 tarihli bir adet yargıtay kararı var elimde , ancak işinizi görür mü bilmem...İş kazası ile alakalı maddi manevi tazminat istemi ibraname ile sonlandırılmaya çalışılmış , ancak ortaya çıkan zarar ile ibranamedeki meblağ arasında açık bir oransızlık olduğu için ibraname kısmi ifayı içeren makbuz şeklinde yorumlanmıştır.Bunun tespit koşulları detaylı anlatılmıştır. Dilerseniz gönderebilirim...
Old 25-11-2008, 13:02   #3
agumusay

 
Varsayılan İbraname

Sayın Gülen, benim aradığım ibranamenin içeriği ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma, hafta ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarına ilişkin. Bu içerikte bir karar olursa sevinirim. İlginize teşekkür ederim.
Old 25-11-2008, 13:31   #4
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

.C.YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/19423

K. 2008/12887

T. 27.5.2008

• İŞ İLİŞKİSİ SIRASINDA DÜZENLENEN İBRA SÖZLEŞMESİ ( Geçerli Olmadığı - İşçi İş İlişkisinin Devamını Sağlamak ya da Bir Kısım İşçilik Alacaklarına Bir An Önce Kavuşabilmek İçin İradesi Dışında İbra Sözleşmesi İmzalamaya Yönelmiş Sayılması Gerektiği )

• İBRA SÖZLEŞMESİ İLE ÇELİŞKİLİ SAVUNMA ( Değer Verilmesine Olanak Bulunmadığı )

• FAZLA ÇALIŞMA ( İbraname İle Çelişkili Savunma Karşısında İbranameye Değer Verilmesine Olanak Bulunmadığı )

818/m.21,23,31

ÖZET : İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.
Davacının taleplerinden fazla mesai ücretlerinin ödendiği, ihbar önelinin kullanıldığı ibranamede belirtilmiş olup, cevap dilekçesinde ise belirli iş sözleşmeleri ile çalıştığı, fazla çalışmasının olmadığı savunulmuştur.
İbraname ile çelişkili savunma karşısında ibranameye değer verilmesine olanak bulunmamaktadır.
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G.Demirtaş Tuna tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, 16.2.1997 tarihinden başlayarak 12.5.2005 tarihine kadar aralıksız çalıştığını,iş akdinin haklı sebep olmaksızın işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma,hafta tatili,genel tatil ve yıllık izin ücreti alacağı isteğinde bulunmuştur Davalı,taleplerinin zamanaşımına uğradığını,davacının çalışmasının sürekli olmadığını,belirli iş sözleşmeleri ile aralıklı olarak çalıştığını,her dönem sonunda haklarının ödendiğini,ibraname verdiğini,fazla çalışmasının olmadığını savunmuştur.
Mahkemece,ibranameye değer verilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacının çalışma süresi ve düzenlenen ibranamenin geçerli olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesinde düzenlendiği halde Türk Borçlar Kanununa bu madde alınmamıştır. Bir kanunda ana kurallar ve kurumlar oluşturulurken ibra gibi önemli bir kurma yer verilmemiş oluşunun ancak hata sonucu olabileceği öğretide ileri sürülmüştür ( Berki, Şakir: Borçların Sukutu, AÜHF, Cilt XII. s. 237 ). Bununla birlikte gerek öğretide gerek uygulamada ibraname, bir borcun tam ya da kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel sukut nedeni olarak kabul edilmektedir ( Feyzioğlu, F.N: Borçlar Hukuku Umumi Hükümler, Cilt II, İstanbul 1969, s. 351 ). Bu noktada ibra sözleşmesinin bir ödeme yönünde bir anlaşma olmadığı, borcun kısmen ya da tamamen tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olduğu belirtilmelidir.
İş Hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmesinin tanımı, şekli ve hükümlerinin Borçlar Kanununda düzenlenmesi gerekliliğinin ötesinde, İş Hukukunun işçiyi koruyucu özelliği sebebiyle İş Kanunlarında normatif hüküm olarak ele alınması gerektiği açıktır.
İşçi, emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş Hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır. Borcun tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş Hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir. Yeni Borçlar Kanunu tasarısında bu konuya değinilmiş ve 419. maddesinde, işçi ve işveren ilişkileri açısından ibra sözleşmesine dair bazı kurallara yer verilmiştir. Bahsi geçen düzenleme de, işçilik alacaklarını sona erdiren ibra sözleşmelerinin sınırlı biçimde ele alınması gerektiğini göstermektedir. Bu itibarla Borçlar Kanunun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin İş Hukukunda ibra sözleşmeleri bakımında çok daha titizlikle ele alınması gerekir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın ya da üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez.
Öte yandan Borçlar Kanunun 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma ( gabin )ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu nedenle işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ile ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda davacının taleplerinden fazla mesai ücretlerinin ödendiği,ihbar önelinin kullanıldığı ibranamede belirtilmiş olup,cevap dilekçesinde ise belirli iş sözleşmeleri ile çalıştığı,fazla çalışmasının olmadığı savunulmuştur.
İbraname ile çelişkili savunma karşısında ibranameye değer verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda delillerin toplanarak, davacının çalışma süresinin de belirleneceği bilirkişi raporuna göre, ibranamelerde yazılı miktarlar da dikkate alınarak dava konusu ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai,hafta tatili, genel tatil,yıllık izin ücreti alacakları hakkında karar verilmesi gerekirken,yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-11-2008, 15:54   #5
Av. Suzan ŞEN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/34624
K. 2007/30755
T. 18.10.2007
• İBRANAMEDE MİKTAR BULUNMASI ( Belli İse Makbuz Hükmünde Olduğu - Ancak Miktarı Belli Olmayan Alacakları Açıkça Belirtilmiş ve İmzalanmış Belge İbraname Hükmünde Olduğu )
• İBRANAMENİN MAKBUZ NİTELİĞİ ( Miktar Belli İse Makbuz Hükmünde Hükmünde Olduğu - Ancak Miktarı Belli Olmayan Alacakları Açıkça Belirtilmiş ve İmzalanmış Belge İbraname Hükmünde Olduğu )
• İZİN ÜCRETİ ALACAĞI ( Miktarı Belli Olmayan Alacakları Açıkça Belirtilmiş ve İmzalanmış Belge İbraname Hükmünde Olduğu )
4857/m.56,57,59,60
ÖZET : İbranamede miktar belli ise makbuz hükmündedir. Ancak miktarı belli olmayan, alacakları açıkça belirtilmiş ve imzalanmış belge ibraname hükmündedir.

DAVA : Davacı, izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı izin ücreti alacağının ödenmediğini belirterek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; davacının haklarının ödendiğini ve ibraname imzaladığını savunmuştur.

Mahkemece ibranameye değer verilmeyerek istek doğrultusunda karar verilmiştir. Dosyada mevcut ibranamede alacakların kalemler halinde sayıldığı, davacının izin haklarını aldığını beyan ettiği görülmüştür. Dairemizin kararlık kazanan uygulaması; miktarlar yazılı olduğu takdirde ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu, miktar yazılı olmayan ancak alacakların açıkça belirtmek suretiyle imzalanan belgelerin geçerli ibraname mahiyeti taşıdığı yolundadır. İbranamenin miktar içermemesi geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz. İbranamenin içeriği ile davalı işverenin savunması arasında çelişkili bir durum da bulunmamaktadır. Mahkemece aksi düşünceyle ibranamenin geçersizliğine karar verilmesi hatalıdır.

Bu nedenlerle davacının davasının reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

SAYIN MESLEKTAŞIM 2008 YILINA AİT KARAR BULAMADIM ANCAK BU KARAR DA YENİ TARİHLİ OLDUĞUNDAN EKLEDİM. 2008 YILINA AİT KARAR BULABİLİRSEM DAHA SONRA EKLERİM.
Old 25-11-2008, 15:55   #6
Av. Suzan ŞEN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/21-53
K. 2008/107
T. 6.2.2008
• İŞ KAZASI SONUCU SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK ( Maddi Tazminat - İtirazlar Arasında Açık Bir Nispetsizliğin Bulunması Halinde İbranamede Yazılı Ödemenin Tespit Olunacak Tazminat Tutarından İndirilerek Kalanının Tahsili Gerektiği )
• MADDİ TAZMİNAT ( İş Kazası Sonucu Sürekli İş Göremezlik - İtirazlar Arasında Açık Bir Nispetsizliğin Bulunması Halinde İbranamede Yazılı Ödemenin Tespit Olunacak Tazminat Tutarından İndirilerek Kalanının Tahsili Gerektiği )
• İBRANAME ( İtirazlar Arasında Açık Bir Nispetsizliğin Bulunması Halinde Ancak Makbuz Niteliğinde Bir Belge Olarak Kabul Edileceği - Aksinin Tespiti Halinde İse Maddi Tazminat İsteminin Reddi Gerekeceği )
• MAKBUZ NİTELİĞİ ( İtirazlar Arasında Açık Bir Nispetsizliğin Bulunması Halinde İbranamenin Ancak Makbuz Niteliğinde Bir Belge Olarak Kabul Edileceği )
• ZARARIN GİDERİLMESİ ( İş Kazası Sonucu Sürekli İş Göremezlik - İtirazlar Arasında Açık Bir Nispetsizliğin Bulunması Halinde İbranamede Yazılı Ödemenin Tespit Olunacak Tazminat Tutarından İndirilerek Kalanının Tahsili Gerektiği )
4857/m.18
ÖZET : Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, söz konusu "ibranamenin" içeriği ve kapsamı yönünden davacının tüm maddi tazminat alacağını aldığı ve bu suretle borçluyu borcundan kurtardığı biçiminde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

İtirazlar arasında açık bir nispetsizliğin bulunması halinde, ibranamenin ancak makbuz niteliğinde bir belge olarak kabulü ile içeriğinde yazılı ödemenin tespit olunacak tazminat tutarından indirilerek kalanının tahsiline karar verilmesi gerekir. Aksinin tespiti halinde ise istemin reddine karar verilmelidir. Maddi tazminat isteminin reddi isabetsizdir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Maddi ve Manevi Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 3. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.07.2006 gün ve 346-389 sayılı kararın incelenmesi davacı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 03.05.2007 gün ve 17982-7444 sayılı ilamı ile;

( ...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin; kapsamı dışında kalan, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları da dahil diğer temyiz itirazlarının reddine,

2- Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacıya, oluşan zarar nedeni ile maddi tazminatına karşılık toplam 25.130,00 YTL ve manevi tazminatına karşılık 1.000,00 YTL'nin ödenmiş olduğu 16.06.2005 tarihli "ibraname" başlıklı belgeden anlaşılmaktadır. Davacının manevi tazminat alacağını alarak ibraname verdiğinden ve manevi tazminatın bölünmesi, yeniden dava konusu yapılarak miktarının artırılması olanağı bulunmadığından mahkemece davacının manevi tazminat istemine yönelik davası nın reddine ilişkin verilen hüküm doğrudur.

Uyuşmazlık, söz konusu "ibranamenin" içeriği ve kapsamı yönünden davacının tüm maddi tazminat alacağını aldığı ve bu suretle borçluyu borcundan kurtardığı biçiminde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Birçok Yargıtay kararında vurgulandığı üzere, alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde "ibra" denir. İbranamenin kural olarak işçiye veya hak sahiplerine yapılmış olan ödeme ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ibranameden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, açık oransızlığın bulunduğu durumlarda ise anılan belge ibraname değil, ancak makbuz niteliğindedir. Bu yön ise, ibranamenin verildiği tarih gözönünde tutularak işçinin gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa, yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Yapılacak iş, ibranameyi veren davacının, ibranamenin verildiği tarihteki veriler esas alınarak gerçek zararını saptamak, böylece tazmin edilecek miktarı ile buna karşılık ibraname ile alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığı denetlenmek, açık oransızlığın bulunması durumunda, ibranameyi "kısmi ifayı içeren makbuz" niteliğinde kabul etmek ve ibraname ile alınan meblağın, ödeme tarihindeki gerçek zararı hangi oranda karşıladığını saptamak, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle; belirlenecek gerçek zarardan davacı tarafın ödeme yapılan tarihe göre zararının karşılandığı oranda indirim yapmak, daha sonra kalan miktara hükmetmek gerekir. Açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise şimdiki gibi davacının maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekir.

Mahkemece, bu madde ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) ,

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, iş kazasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, yerel mahkemece, davacının işverene verdiği ibraname karşısında tazminat isteme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş, kararın Özel Dairece yukarı da yazılı gerekçelerle bozulması üzerine; davacı tarafça, ibranamenin gabin ya da diğer geçersizliğinin ileri sürülmediği, resen "gabin" araştırması yapılarak, İbranamenin "makbuz" niteliğinde sayılmasının mümkün olmadığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.

İbra sözleşmesi, iş hukukunda geniş bir uygulama alanına sahip olmasına, işçinin iş sözleşmesinden doğan tazminat ve diğer işçilik haklarının sona erdirmesine ve İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesinde düzenlenmiş bulunmasına karşın, Türk Borçlar Kanununda yer almamış, İş Kanunlarında da bir düzenleme öngörülmemiştir.

İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırır. Tam ibrada borcun tamamı, kısmi ibrada ise borcun ibra edilen kısmı sona erer. Bunun sonunda borçlu da borcundan kısmen ya da tamamen kurtulur ( Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku 8. Baskı, s. 1222/1223 ) .

Somut olayda, iş kazası sonucunda sürekli iş göremezlik durumuna giren davacıya, 16.6.2005 tarihli "ibraname" başlıklı ve "muhtelif tarihlerde maddi tazminatına hitaben 8.130 YTL bedeli nakden elden aldım ve şimdi de 17.000 YTL maddi tazminat ve 1.000 YTL manevi tazminat olmak üzere toplam 18.000 YTL meblağı işverenimden nakden ve tamamen teslim aldım. Böylece işverenimden bugüne kadar 25.130 YTL maddi ve 1.000 YTL manevi olmak üzere toplam 26.130 YTL meblağı nakden aldım. Tüm bu sebeplerle işverenim ... Şti. geçirmiş olduğum iş kazasından ve her türlü tazminat taleplerimden dolayı gayri kabili rücu ibra ederim" ifadelerini içerir belgeye dayalı ödemede bulunulduğu, 08.12.2005 tarihinde, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemli eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, iş kazasına dayalı eldeki davada "maddi tazminat" isteminin, ibra gabin iddiasının incelenmesi ve ivazlar arasında açık bir oransızlık bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir.

Gabin ( aşırı yararlanma ) , iş hukuku uygulamasında ibra sözleşmesini geçersiz kılan en önemli nedenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İbranamenin makbuz hükmünde olduğuna dair çok sayıda Yargıtay kararının temcit noktası da bu hukuksal olgudur.

İvazlar arasında açık bir oransızlık bulunduğu, çok düşük olan karşı edim için çok yüksek bir edim veya bunun aksine, çok yüksek olan bir karşı edim için düşük bir edim taahhüt olunduğu taktirde gabinden söz edilebilecektir.

İki taraflı, karşılıklı hal ve borçları kapsayan sözleşmelerde edimler arasında, makul, hayatın olağan icaplarına uygun düşen ekonomik bir dengenin varlığı aranır. Gerçekten de, olağan koşullar altında, taraf yararları arasında böyle bir denge sağlanmadan, ücret geliriyle hayatını idame ettirmek zorunda olduğu kabul olunan bir işçinin, aksini öngören bir belgeyi imzalaması da beklenemez.

Edimler arasında makul bir denge mevcut olmayan ve taraflardan birine "aşırı yararlanma" sağlayan ve olağan olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan bir sözleşmenin yapıldığı durumlarda, bu sözleşmeden zarar gören tarafın dava açma yolu açık bulunmaktadır.

Bu tür uyuşmazlıklarda aranan temel nokta, öğretide "objektif unsur" olarak da ifade edilen, karşılıklı edimler arasında "açık bir nispetsizlik" bulunmasıdır.

"Açık nispetsizlik" soyut içerikli bir kavramdır. Yargısal uygulamalarla, yasal terimdeki soyutluğun açıklığa kavuşturulması gereklidir. İsviçre Federal Mahkemesine göre "açık nispetsizlik" karşılıklı ivazlar arasında "göze çarpan" aşırı bir fark mevcut olması anlamına gelir.

Normal bir kimsenin hayat bilgi ve görgüsüne göre edimler arasında olağanüstü ve aşırı bir farkın var olması halinde açık nispetsizliğin oluştuğu kabul edilir.

İvazların maddi ve ekonomik değerini bilirkişi tespit eder. İvazlar arasında açık nispetsizlik olup olmadığını ise hakim takdir edecektir.

Yukarıda belirtilen bu maddi ve yasal olgular gözetildiğinde, Özel Dairenin bozma kararında belirtilen inceleme ve araştırmalar yapılarak, ivazlar arasında açık bir nispetsizliğin bulunması halinde, ibranamenin ancak makbuz niteliğinde bir belge olarak kabulü ile içeriğinde yazılı ödemenin tespit olunacak tazminat tutarından; indirilerek, kalanının tahsiline karar verilmesi gerekir. Aksinin tespiti halinde ise istemin reddine karar verilmelidir. Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2006 gün ve 2006/982-118, 02.07.2003 gün ve 2003/21-440-440 sayılı kararlarında bu ilkeye değinilmektedir.

Belirtilen yöndeki iddialar incelenmeksizin, ibraname olarak adlandırılan belgeye dayalı olarak maddi tazminat isteminin reddi isabetsiz olup, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda yazılı ve Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'un 429. maddesi gereğince istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.02.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


SANIRIM BU KARAR İŞİNİZE YARAYACAKTIR.
Old 25-11-2008, 15:56   #7
Av. Suzan ŞEN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/9-645
K. 2007/596
T. 19.9.2007
• İŞÇİLİK ALACAKLARI ( Davalı İşverenin Savunmasında Fazla Çalışmanın Bulunmadığını Bildirmesi Buna Karşılık Düzenlenen İbranamede İse Fazla Çalışma Ücretinin Ödendiğinin Belirtilmesi Nedeniyle İbraname İle Savunma Arasında Bir Çelişki Meydana Geldiği )
• İBRANAME ( Davalı İşverenin Savunmasında Fazla Çalışmanın Bulunmadığını Bildirmesi Buna Karşılık Düzenlenen İbranamede İse Fazla Çalışma Ücretinin Ödendiğinin Belirtilmesi Nedeniyle İbraname İle Savunma Arasında Bir Çelişki Meydana Geldiği - İşçilik Alacakları İstemi )
• FAZLA ÇALIŞMA ( İşverenin Savunmasında Bulunmadığını Bildirmesi Düzenlenen İbranamede İse Fazla Çalışma Ücretinin Ödendiğinin Belirtilmesi Nedeniyle İbraname İle Savunma Arasında Bir Çelişki Meydana Geldiği - İşçilik Alacakları İstemi )
• SAVUNMA İLE ÇELİŞEN İBRANAMEYE DEĞER VERİLEMEYECEĞİ ( İşverenin Savunmasında Fazla Çalışmanın Bulunmadığını Bildirmesi Düzenlenen İbranamede İse Fazla Çalışma Ücretinin Ödendiğinin Belirtilmesi Nedeniyle - İşçilik Alacakları İstemi )
4857/m.41
ÖZET : Dava, işçilik alacakları istemine ilişkindir. İbranamede; "fazla çalışma ücretinin ödendiği ve bir alacağın kalmadığı" ifade edilmektedir. Davalı işverenin savunmasında fazla çalışmanın bulunmadığını bildirmesi, buna karşılık düzenlenen ibranamede ise fazla çalışma ücretinin ödendiğinin belirtilmesi nedeniyle ibraname ile savunma arasında bir çelişki meydana gelmiştir. Savunma ile çelişkili ibranameye değer izafe edilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki "işçilik alacakları" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3.İş İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 8/11/2005 gün ve 2005/264-1017 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 2/2/2006 gün ve 2005/36649-2043 sayılı ilamı ile;

( ... Aktin feshini müteakip düzenlendiği anlaşılan ve altındaki imza davacı tarafından kabul edilen, hata ve ikrah ile alındığı kanıtlanamayan ibranamede davacı fazla mesai, hafta ve genel tatil alacaklarını aldığını ve işvereni ibra ettiğini bildirdiğinden, ibranamede ihtirazi kayıt bulunmadığından, ibraname sebebi ile anılan alacak isteklerinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, işçilik alacakları istemine ilişkindir.

Davacı, 2/5/1995 tarihinde Toprakbank'ta çalışmaya başladığını, bankaya TMSF tarafından el konulmasını müteakip önce bankanın Bayındırbank A.Ş.'ye, sonra da Birleşik Fon Bankası A.Ş.'ye devredildiğini, bu devir döneminde çok uzun sürelerde çalışmalar yapıldığını, iş aktinin 18/11/2002 tarihinde haksız surette feshedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davacının iş aktinin ekonomik gerekçelerle zorunlu olarak, dolayısıyla haklı nedenlerle 3/1/2003 tarihinde feshedildiğini, davacının hiçbir fazla çalışmasının bulunmadığını, kaldı ki, dava konusu fazla çalışma ücreti alacağı nedeni ile davacı işçinin kendilerini ibra ettiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

Dosya kapsamına göre; davacı işçinin 8/2/1993 ila 3/1/2003 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığı, 3/1/2003 tarihinde iş akdinin işverence feshedildiği ve 6/1/2003 tarihinde işçi tarafından bir ibraname imzalandığı anlaşılmaktadır.

Sözü edilen ibranamede; "fazla çalışma ücretinin ödendiği ve bir alacağın kalmadığı" ifade edilmektedir. Davalı işverenin savunmasında fazla çalışmanın bulunmadığını bildirmesi, buna karşılık düzenlenen ibranamede ise fazla çalışma ücretinin ödendiğinin belirtilmesi nedeniyle ibraname ile savunma arasında bir çelişki meydana gelmiştir. Savunma ile çelişkili ibranameye değer izafe edilemez.

Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15/5/2002 gün ve 2002/9-418-392 sayılı kararında da aynen benimsenmiştir.

Hal böyle olunca, sözü edilen ibranamenin geçersiz olduğu yönündeki direnme hükmü yerinde ise de; hükmedilen işçilik alacaklarının miktarına ilişkin davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı hükmedilen işçilik alacaklarının miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 9.Hukuk Dairesine Gönderilmesine, 19.09.2007 günündee oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İhale Usullerinin Yapılışı İle İlgili Yargıtay Kararı Arıyorum nazell Meslektaşların Soruları 3 17-05-2018 13:10
İsim Tashihi İle İlgili Yargıtay Kararı Arıyorum v. Aynur Meslektaşların Soruları 2 22-09-2008 17:00
04.10.2007 tarihli Yargıtay Kararı arıyorum. Adli Tip Meslektaşların Soruları 1 09-07-2008 12:51
07.07.2008 tarihli duruşma FATİH İCRA MAH. AV.SERTANn Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 03-07-2008 16:58
23/3/2005 tarihli 5320 Sayılı Kanun ile İlgili Anayasa Mahkemesi Kararı Av.Yüksel Eren Hukuk Haberleri 1 11-11-2007 13:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05635595 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.