Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Malen Ahzolunmuştur? Menfi Tespit Davasi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-06-2020, 13:00   #1
avukat0512

 
Varsayılan Malen Ahzolunmuştur? Menfi Tespit Davasi

Üstadlarım merhabalar.. Müvekkil bir yabancı dil okuluna oğlunu kayıt ettiriyor. Kayıt olurkende müvekkile emre muharrer senet yaptırıyorlar. Fakat senette ''.... TL ödeyeceği bedeli malen ahzolunmuştur.'' ibaresi var. Müvekkil yaklaşık 3 hafta oğlunu dil okuluna gönderiyor ve dil okuluna başvuruyor para iadesi için. (yazılı olarak değil sözlü olarak başvuruyor) fakat dil okulu kabul etmiyor ve ileriki zaman için kursu dondurabileceklerini söylüyorlar. Aradan bir süre geçtikte sonra müvekkile icra takibi açıyorlar.Benim sorum:
1-) senette ''.... TL ödeyeceğim bedeli malen ahzolunmuştur.'' ibaresi bir malin teslim alındığına dair bir durum arz ediyor. Olayımızda bir malın teslim alınması değil hizmet sözleşmesi vardır. bu malen haydı hizmetin alındığına dair durumu arz edermi? Kaldı kş müvekkil, sadece 3 hafta oğlunu dil okuluna göndermiştir. Herhangi bir hizmette almaıştır.Bu malen kaydının hukuki değeri nedir?
2-) Menfi tespit davası açılırsa dil okuluna başvuruda bulunduğumuza dair herhangi bir yazılı belge elimizde yoktur. ispat durumu nasıl olur?
3-) bu icra dosyasını ödeyip, tüketici hakem heyetine başvuruda bulunsam sizce sonuç alırmıyım?
mesleğe daha yeni başladım, bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Sağlıklı günler diliyorum
Old 12-06-2020, 20:24   #2
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Merhaba

İcra dosyasına karşı (borçlu olmadığınız miktar THH miktarın sınırı olan 10.390,00 TL nin altındaysa) Tüketici Hakem Heyetinde menfi tespit davası ve icra takibinin iptali davası açabilirsiniz. Bu davayı icra dosyasına ödeme yaparak açarsanız icra dosyasına borcu kabul etmediğinizi haciz baskısı altında ödediğinizi beyan olarak yazmanızın yararınıza olacağını düşünüyorum.

Tüketici Hakem Heyeti büyük olasılıkla menfi tespit davanızı biz mahkeme değiliz yargılama yapamayız diyerek ret edecektir. Siz ret kararı size tebliğ edildikten 15 gün içinde Tüketici Mahkemesinde ret kararının iptali, menfi tespit isteminizin kabulü, icra takibinin iptali veya ödeme yapmışsanız ödediğiniz paranın istirdadı (geri alınması) talepli davayı açabilirsiniz.

Hizmeti aldığınızı dil okulunun ispatlaması gerekmektedir. Siz dil okulundan çıktığınızı bildirdiğinizi tanıklarla ispatlayabileceğinizi düşünüyorum. Dil okuluda sınıf listesi, kamera kayıtları, tanıklarla sizin hizmeti aldığınızı ispatlamaya çalışacaktır.

Sonuç olarak davada lehinize karar verilecek olursa, öğrenciye verilen kitaplar ve materyallerin ücreti ile yıllık ücretin %10 kesilerek eğitim alınan gün ve eğitim alınmayan gün hesaplanarak borçlu olmadığınız miktar hesap bilirkişisi tarafından belirlenecektir. Yıllık ücretin %10 u Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği'nin 56. maddesi uyarınca kesilmektedir.

Alıntı:
T.C. YARGITAY ONÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2017/8224

Karar : 2018/9262

Tarih : 10.10.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, oğlu ....'ın 2008-2009 eğitim ve öğretim yılında davalı okulun açtığı bursluluk sınavında sınav birincisi olarak %85 oranında burs kazandığını, 6. ve 7. sınıflarda bu bursla okuduğunu, oğlunun yeni öğretim yılında bu okulda eğitimine devam etmesi halinde başarılı olamayacağını, başka okula gitmek istediğini söylemesi üzerine durumu okul yönetimine ilettiklerini, görüşmelerde ilerleme sağlayamayınca psikolojik destek almak için ... İlgi Çocuk Sağlığı merkezine başvurduklarını, verilen raporda çocuğun başka okula gönderilmesinin önerildiğini, 16.09.2010 tarihinde okula bir dilekçe vererek öğrencinin okuldan ayrılacağını bildirip, okula ödenen ücretin iadesini talep ettiklerini, oğlunun okulda bir gün dahi okumadığı halde alınan ücretin iade edilmediğini, ...isimli öğrencinin okulda korunup kollandığını, notlarının değiştirilerek 100 yapıldığını, böyle bir öğrenci ile yarışması mümkün olmadığını düşünen oğlunun psikolojisinin bozulduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere sözleşmenin iptaline, haksız olarak tahsil edilen 4.163,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile 4.163,00 TL alacağın davanın açıldığı 15.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, oğlu ....'ın davalı okuldan kaydını sildirmesi nedeniyle 2010-2011 öğretim yılı için ödediği bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davacının oğlunun 2009-2010 yılı öğretim yılında davalı okulda okuduğunu, 2009-2010 öğretim yılı sona erdikten sonra Eylül 2010 tarihinde 2010-2011 öğretim yılı için kayıtların yenilendiğini, kayıtlar yenilendikten sonra davacının 16.09.2010 tarihli dilekçe ile okul müdürlüğüne başvurarak, öğrenci ....'ın ......İlköğretim okuluna naklini istediğini, 2010-2011 öğretim yılında davacının çocuğunun davalı okulda öğretim görmediğini, banka kayıtlarına göre bu dönem için davacının 4.163,00 TL ödeme yaptığını, sözleşmenin 5. maddesine göre, burslu öğrencinin şehir değiştirme nedeni dışında 8. sınıfı bitirmeden bir başka eğitim kurumuna gitmesi durumunda burslu okuduğu yıllara ait eğitim ve öğretim ücretinin ödenmesinin kararlaştırıldığını, şehir dışına gitme halinde eğitim ve öğretim ücretinin ödenmesinin gerekmediğinı, ....'nın Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ve Özel Öğretim Kurumları Öğrenci Ücretleri Tespit ve Tahlil Yönetmeliği hükümlerine göre de öğrencinin il dışında başka bir okula nakledilmesi halinde, ayrılış tarihinden sonraki günlere isabet eden ödenmiş ücretlerin iadesinin öngörüldüğünü, davacının oğlunun ... Maltepe ilçesinde eğitim veren davalı okuldan, şehir dışında bulunan ......İlköğretim okuluna nakledildiğini, söz konusu hükümler nedeniyle ayrılış tarihinden sonraki günlere isabet eden, 2010-2011 eğitim ve öğretim yılına ait ödenmiş ücretlerin iadesinin talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği'nin 56. maddesinde; ''Öğrenim ücretini yıllık olarak belirleyen okul öncesi eğitim kurumu, ilkokul, ortaokul, özel eğitim okulu, ortaöğretim okullarında öğretim yılı başlamadan ayrılanlara yıllık ücretin yüzde onu dışındaki kısmı iade edilir. Öğretim yılı başladıktan sonra ayrılanlara yıllık ücretin yüzde onu ile öğrenim gördüğü günlere göre hesaplanan miktarın dışındaki kısmı iade edilir.''hükmü bulunmaktadır. O halde, mahkemece... Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği'nin 56. maddesi hükmü gereği davacının ... olduğu ücretin %10'u kesilerek ücretin iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-06-2020, 22:19   #3
av.b-özkul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.murat kılıç
Merhaba

İcra dosyasına karşı (borçlu olmadığınız miktar THH miktarın sınırı olan 10.390,00 TL nin altındaysa) Tüketici Hakem Heyetinde menfi tespit davası ve icra takibinin iptali davası açabilirsiniz. Bu davayı icra dosyasına ödeme yaparak açarsanız icra dosyasına borcu kabul etmediğinizi haciz baskısı altında ödediğinizi beyan olarak yazmanızın yararınıza olacağını düşünüyorum.

Tüketici Hakem Heyeti büyük olasılıkla menfi tespit davanızı biz mahkeme değiliz yargılama yapamayız diyerek ret edecektir. Siz ret kararı size tebliğ edildikten 15 gün içinde Tüketici Mahkemesinde ret kararının iptali, menfi tespit isteminizin kabulü, icra takibinin iptali veya ödeme yapmışsanız ödediğiniz paranın istirdadı (geri alınması) talepli davayı açabilirsiniz.

Siz böyle yazınca tereddüte düştüm ancak aşağıdaki Yargıtay kararları gereğince de tüketici hakem heyetinin menfi tespit davasını inceleyemeyeceğini düşünüyorum. Aksi yönde bir karar varsa ve paylaşırsanız çok sevinirim.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/1132
K. 2019/2074
T. 14.3.2019
DAVA : Taraflar arasındaki abonelik iptali-menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

KARAR : Davacı; yoğun terör olayları nedeniyle 1990 yılında ... köyü ve Yakıt köyündeki ev, ahır, tarım arazisi, bahçe ve bağını bırakarak göç etmek zorunda kaldığını, oturduğu köyden göç ettiği ve evinin yıkıldığı hususunun ... Valiliğince tutulan tutanaklarla sabit olduğunu, ancak hakkında davalı tarafından bir kısım elektrik borcu nedeniyle ... 2. İcra Müdürlüğünün 2015/5490 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borcunun 2.665,49 TL olarak görüldüğünü, davalı kurumun her yıl düzenli olarak elektrik borcu ve faturası tahakkuku yapmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek 2892101 numaralı elektrik aboneliğinin iptaline, bu abonelikten kaynaklı 2.665,49 TL miktarlı elektrik borcundan dolayı borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davacı adına tahakkuk ettirilen kaçak kullanım cezasının hukuka aykırı olduğuna dair menfi tespit davasının değerinin 2.665,49 TL olduğu, 6502 Sayılı yasanın 68. maddesi gereğince bu talep yönünden öncelikle İl veya İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine başvurunun zorunlu olduğu gerekçesi ile davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK'nın 114 ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Kanunun 68. maddesi gereğince, Tüketici Hakem Heyetlerine talepte bulunmasına muhtariyetine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, abonelik sözleşmesinin iptali ile abonelikten kaynaklı borçtan sorumlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 68/1.maddesine göre; “Değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.” Yasanın 70/5. maddesine göre; “Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.”. Aynı yasanın 73/1. maddesine göre ise “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.

Göreve ilişkin yukarıda yer verilen kanun hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu, 6502 Sayılı Kanun kapsamında bulunan bir uyuşmazlıkta, asıl olan tüketici mahkemesinin görevli olmasıdır. Tüketici Hakem Heyetine zorunlu olarak başvuruyu düzenleyen kanun hükmü, uyuşmazlığın değeri bakımından bir sınırlamayı içermektedir. Bunun anlamı, Tüketici Hakem Heyetinin görev alanının dar, tersine tüketici mahkemelerinin görev alanının ise daha geniş olduğudur. Göreve ilişkin bir belirsizlik ve tereddüt halinde, istisnai kanun hükümlerinin dar yorumlanması gerektiğine ilişkin hukukun genel ilkesi uyarınca, tüketici lehine ve Tüketici Hakem Heyetinin görevinin sınırlı olduğu gözetilerek, tüketici mahkemesinin görevli olduğunu kabul etmek gerekir.

Davacı, 2.665,49 TL miktarlı elektrik borcundan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmekle birlikte davalı ile arasındaki sözleşmenin iptalini de istemektedir. Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek bir hüküm tesisi gerekirken aksi kanaatle davanın dava şartı yokluğundan reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 Sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/8176
K. 2016/17895
T. 10.10.2016
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı, davalı tarafından ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/5700 Esas sayılı dosyası ile hakkında takip başlatıldığını ancak kendisinin davalı firmadan hiç alışveriş yapmadığı gibi İstanbul ilinde dahi bulunmadığını ileri sürerek, 3965,19 TL üzerinden yapılan takibe borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmemiş, dosya üzerinden takibe esas, asıl alacak miktarının 2199,00 TL olduğu gerekçe gösterilerek, Tüketici hakem heyeti sınırları içerisinde kalan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, davalı firma tarafından davacı tüketici aleyhine başlatılan takibe vaki menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı tarafından dava değeri, mevcut takipte toplam alacak miktarı olan 3965,19 TL olarak gösterilmiştir. Mahkemece, dava değeri asıl alacak olan 2199,00 TL olarak dikkate alınıp, bu miktarın Tüketici Hakem Heyeti Sınırları dahilinde olduğu bu sebeple dava şartı bulunmadığı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki davacı asıl alacakla birlikte ferileri hakkında da borçlu bulunmadığının tespitini istemektedir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68.maddesine göre, 2016 yılı için "Değeri iki bin üç yüz yirmi Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin üç yüz seksen Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyük şehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin üç yüz yirmi Türk Lirası ile üç bin üç yüz seksen Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz". İş bu davada ise dava değeri 3965,19 TL olup belirtilen sınırların üzerindedir. Bu sebeple uyuşmalığın çözüm yeri Tüketici Mahkemeleridir. Kaldı ki talep menfi tespit istemine dair olup Tüketici Hakem Heyeti tarafından çözüme ulaştırılabilecek nitelikte de değildir. Öyleyse mahkemece, taraf teşkili sağlanıp işin esasına girilerek bir hüküm tesisi gerekirken aksi kanaatle davanın dava şartı yokluğundan reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Üstadım ilgili yönetmelik maddesini paylaşmış bu yönetmelik maddesine uygun savunma yapabilirsiniz ancak ben doğrudan genel mahkemede menfi tespit davası açmanız gerektiğini düşünüyorum.

Birde şuna dikkat etmenizi öneririm. TKHK md. 4/5 gereği tüketici işlemleri nedeniyle tüketicinin keşide ettiği senetler nama yazılı olmadıkça geçersizdir. Eğer takibe konu senet nama yazılı düzenlenmediyse bu hususu ayrıca öne sürebilirsiniz. Tabi bu hususla ilgili Yargıtay'ın değişik görüşleri var. (bilhassa ciro edilmesi durumunda mutlak def'i mi nisbi def'i mi olduğu konusunda) O yüzden sadece senedin geçersizliği sebebine dayanmaya karar verirseniz güncel kararlar üzerinden kapsamlı bir araştırma yapın derim.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/8741
K. 2016/10031
T. 5.4.2016
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı tarafından başlatılan 8 adet bonoya dayalı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun borca itirazı üzerine alacaklı tarafından icra mahkemesine yapılan başvuru ile itirazın kaldırılması talep edilmiş, mahkemece takip dayanağı senetlerin kambiyo vasfında olduğu gerekçesiyle istemin kabulüyle itirazın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Somut olayda, takip dayanağı bonoların, taraflar arasında yapılan mobilya alım satım sözleşmesi kapsamında verildiği, alacaklının tacir borçlunun tüketici olduğu görülmektedir. Zira, borçlu icra dairesine yaptığı itirazında, takip konusu senetler karşılığında alacaklıdan aldığı ürünlerin bir kısmının teslim edilmediğini, bir kısmının da ayıplı olduğunu, dört taksidini ödediğini ancak eksiklikler giderilmediği için kalan taksitleri ödemediğini belirtmiş, alacaklı da icra mahkemesine başvuru dilekçesinde borçlunun iddialarının Tüketici Mahkemeleri'nde yargılamayı gerektirdiğini ileri sürmüş olup, takip dayanağı senetlerin de aynı miktarda düzenlenen sıralı senetler olduğu görülmüştür.

4077 Sayılı Tüketici'nin Korunması Hakkında Kanun'un taksitle satışı düzenleyen 6/A maddesinin 3. fıkrası gereğince; taksitle satış sözleşmesinden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir. Her nekadar borçlu, itiraz dilekçesinde, takip konusu senetlerin taksitli satışa işikin olup nama yazılı düzenlenmesi gerekirken emre yazılı düzenlenmesi sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürmemiş ise de; söz konusu kanun hükmüne aykırı hususlar, kamu düzeninden olup mahkemece resen nazara alınmalıdır.

Bu durumda, borçlunun itiraz dilekçesi, alacaklının icra mahkemesine başvuru dilekçesi kapsamı ve senetlerin sıralı oluşu sebebiyle takip dayanağı senetlerin tüketici kanunundan kaynaklanan taksitli satış sözleşmesi kapsamında verildiği sabit olup, alacağın varlığı ve miktarı 4077 Sayılı Tüketici'nin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından mahkemece itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 5.4.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



T.C YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/ 14679
Karar: 2016 / 3021
Karar Tarihi: 24.02.2016

Taraflar arasındaki kambiyo senedinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.


- K A R A R -


Davacı vekili, müvekkili hakkında başlatılan icra takibinin dayanağı olan 2 adet bononun emre yazılı olarak düzenlendiğini, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 6/A maddesi gereğince tüketicilerin sadece nama yazılı kıymetli evrak düzenleyebileceğini ileri sürerek senetlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dava konusu senetlerin nama yazılı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 6/A maddesi gereğince tüketicinin taraf olduğu işlemler için düzenlenecek kıymetli evrakın sadece nama yazılı olabileceği, taraflar arasındaki 26/09/2011 tarihli sözleşmeye istinaden düzenlenen dava konusu bonoların ''emre muharrer senedim mukabilinde'' ibaresi taşımakla TTK'nın 654.maddesinde düzenlenen emre yazılı senetlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, kambiyo senetlerinin iptaline karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 24.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-06-2020, 15:05   #4
avukat0512

 
Varsayılan

Üstadlarım, değerli vakitlerinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.. Biraz daha araştırma yapıp hangi durum lehimize ise ona göre karar vereceğim.. Verdiğiniz bilgiler çok yararlı.. Meslek hayatımda ilk vekaletim Hepinize sonsuz teşekkürler, sağlıklı günler diliyorum..
Old 13-06-2020, 16:01   #5
avukat0512

 
Varsayılan

Üstadlarım takibe konu senet şu şekide:
İş bu emre mükerrer senedimin mukabilinde 14/11/2019 tarihinde sayın .............. Dil okulu A.Ş veyahut emrühavalesine yukarıda yalnız...... TL ödeyeceğim bedeli malen ahzolunmuştur. İşbu senet vadesinde ödenmediği takdirde müteakip senetlerin muaccelliyet kasbedebileceğini,ihtilaf vukunda .... Mahkemelerinin selayetini kabul ediyorum.

Şimdi, sormak/tartışmak istediğim konu şu
1) Bu bir bonomudur?(Metinde emre muharrer değil emre mükerrer yazdığına dikkat ve metinde bono kelimesi geçmiyor)
2) Bu bono Örnek 10 ile takibe konulmuş, ben İCra Hukuk Mah.de takibin iptalini istersem, karşı taraf mükerrer yazısının maddi hata olduğu, müvekkilimin gerçek iradesinin bono tanzim edip imzalamak olduğu yolunda bir savunma yapılabilirmi
3-)Yazan muaccelliyet kaydı açısından: YARGITAY 12.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 12.05.2016 Esas: 2016 / 596 Karar: 2016 / 14023

Bono Metninde Yer Alan Muacceliyet Koşulu Yazılmamış Sayılır; Ancak Bonolar Haricinde Düzenlenen ve Bonolara Açık Atıf Yapılan Bir Sözleşme ile Kararlaştırılan Muacceliyet Koşulu Geçerlidir.

Yani muaccelliyet koşuluda yazılmamış sayılır mı?
Old 13-06-2020, 18:25   #6
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Merhaba

Senetlerin Muaccel olması için birden fazla senet olması ve muacceliyet sözleşmesi yapılması gerekir. Senette yazılı muacceliyet koşulu sizinde dediğiniz gibi geçersizdir.

Emre mükerrer sözü senedi geçersiz kılacağını düşünmüyorum, karşı taraf maddi hata diyebilir. Cevap veren Av.Ozkul'unda belirttiği gibi "TKHK md. 4/5 gereği tüketici işlemleri nedeniyle tüketicinin keşide ettiği senetler nama yazılı olmadıkça geçersizdir." Nama yazılı senetler alacağın temliki yolu ile devir edilebilir. Emrühavalesi ile nama yazılı senetlerin arasındaki fark; ciro ile devirde senedi devralan kişiye karşı borcunuzun olmadığı ileri süremezsiniz. Alacağın temlik yolu ile devralan kişiye karşı; senet lehdarına ileri sürebileceğiniz tüm defileri ileri sürebilirsiniz. Kanun koyucunun tüketicinin mağdur olmaması için böyle bir önlem almış olabileceğini düşünüyorum.

Alıntı:
6502 sayılı yasa 4.madde (5) Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir

Sizin bu yönden senedi icra hukuk mahkemesinde iptal ettirebileceğinizi düşünüyorum. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz gibi tüketici mahkemesinde menfi tespit davası da açabilirsiniz.
Old 13-06-2020, 18:57   #7
avukat0512

 
Varsayılan

vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim üstadım...
Old 13-06-2020, 21:13   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.)Aşağıdaki 1.Nolu Yargıtay kararında , "emre mükerrer senet sözcüğünden sonra bono sözcüğüne yer verildiği " gerekçesi ile senet takip yönünden kambiyo senedi olarak kabul edilmiştir. Somut olaydaki senette ise bono sözcüğü geçmemektedir. Somut olayda mükerrer senet denildikten sonra ,"bono" kelimesi kullanılmayıp "müteakip senetler" sözlerine yer verilerek , senedin “emre muharrer senet /bono nitelikli bir senet olmadığı iradesi vurgulanmıştır. Kişisel olarak Yargıtay kararının yorumlanarak bu şekilde somut olaya uygulanabileceğini düşünüyorum.

Bana göre somut olaydaki takip konusu senet ancak "emre yazılı ödeme vaadi" sayılabilir. Bu senede dayalı olarak İİK.m. 167'e göre kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapılamaz.(TTK.m.830/2) Diye düşünüyorum.

2.) Muacceliyet kaydının geçersizliğini zaten siz soruda ifade etmişsiniz. Av.Murat Bey' de cevabında sizi doğrulamış. Ben de bu beyanlara katılarak , açıklayıcı nitelikte bulduğumdan 2.Nolu Yargıtay kararına aşağıda yer veriyorum .

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/7985
K. 2013/15696
T. 25.4.2013


6102 sayılı TTK'nın 776/1.maddesine göre " Bono veya emre yazılı senet;

a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,
c) Vadeyi,
d) Ödeme yerini,
e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını,
f) Düzenlenme tarihini ve yerini,
g) Düzenleyenin imzasını,
içerir."

Somut olayda 15.06.2011 vade 6.355.00 TL bedelli senedin, ilgili kanunun 776. maddesine yazılı şartları ihtiva ettiği, senet her ne kadar " emre mükerrer"ifadesi ile başlasa da devamında bono kelimesinin de kullanıldığı dolayısıyla geçerli olduğu anlaşıldığından , mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/20155
K. 2015/28709
T. 19.11.2015


Alacaklı vekili tarafından 11 adet bonoya ve muacceliyet sözleşmelerine dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe başlandığı, borçlulara örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların icra mahkemesine başvurarak, yetkiye itirazlarının yanında 15.08.2014 ve 15.09.2014 vade tarihli bonolar dışında diğer bonoların vadelerinin gelmediğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece HMK'nun 17. maddesine göre yetki anlaşmasının geçerli olduğu gerekçesiyle yetki itirazının reddine, taraflar arasında düzenlenen bonolardan bir tanesinin ödenmemesi halinde diğer bonolarında muaccel olacağına yönelik yine taraflar arasında kabul edilen sözleşme ibraz edildiği gerekçesiyle itirazların reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip, İİK'nun 168. maddesinin birinci fıkrasına göre ancak vadesi gelmiş kambiyo senetleri için yapılabilir.
Takip dayanağı bonolarda vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği yolunda kayıt bulunması, bu senetlerin kambiyo senedi olma özelliğini etkilemez. Bu gibi kayıtlar yazılmamış sayılır. Muacceliyet şartı, ayrıca bir sözleşmede belirlenmedikçe, anılan kayıt ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmaz (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku 2. baskı, sayfa 487 ve 1002). Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarında da belirtildiği üzere, senetlerin birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğer senetlerin muaccel olacağına dair taraflar arasında, ayrıca bir sözleşme yapılması ve sözleşme ile bonolara açıkça atıfta bulunulması halinde muacceliyet koşulu geçerlidir. Somut olayda kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine 10.12.2014 tarihinde başlandığı, takibe dayanak yapılan 11 adet bonodan 15.08.2014 ve 15.09.2014 vadeli bonoların takip tarihinde vadelerinin geldiği, diğer bonoların ise henüz vadelerinin gelmediği görülmektedir.
Alacaklı tarafından icra dosyasına ibraz edilen 06.06.2014 tarihli sözleşmelerde takibe dayanak bonolara açıkça bir gönderme yapılmamış olup, borçluların da muacceliyet anlaşmasının varlığına yönelik bir kabulü bulunmamaktadır.O halde mahkemece, ... mahkemelerinin yetkisi kararlaştırılan 15.02.2015 vade tarihli ve 15.04.2015 vade tarihli bonolar yönünden yetki itirazlarının kabulü gerekir.Öte yandan takip tarihi itibariyle vadesi gelmemiş olan 15/01/2015, 15/02/2015, 15/04/2015, 15/06/2015, 15/10/2015, 15/08/2015, 15/12/2015, 15/02/2016, 15/04/2016 vade tarihli bonolar yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Takipten Sonra Açilan Menfi Tespit Davasi Av.Yasin Dedeli Meslektaşların Soruları 10 21-09-2019 18:02
Senette malen kaydı, menfi tespit, ispat yükü, hiçbir hukuki ilişkinin olmadığı iddiası Av.3 Meslektaşların Soruları 1 12-02-2019 22:36
Itirazin Iptali Davasi Ile Menfi Tespit Davasi Av. E. YURTOGLU Meslektaşların Soruları 9 14-08-2017 12:05
I.i.k. 89.md'ye Istinaden Açilan Menfi Tespit Davasi Av.Doğanay İĞDE Meslektaşların Soruları 5 02-01-2014 17:04
menfi tespit-ispat külfeti-malen kaydı wpt2443 Meslektaşların Soruları 2 27-07-2010 17:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08191800 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.