Tenkiste sıra

Mirasbırakan, ölümünden bir ay kadar önce, iflas etmiş oğlunun borçlarının ödenmesi için oğluna 200.000,00 YTL bağışlamış, yine ölümünden 15 gün kadar önce yeni evlenen kızına 180.000,00 YTL değerinde bir apartman dairesini bağışlamak suretiyle temlik etmiştir. Ölümünde terekesi 220.000,00 YTL olarak tespit edilmiş ve geriye mirasçı olarak 5 çocuk bırakmıştır. Kendilerine herhangi bir kazandırmada bulunulmayan çocuklardan ikisi tenkis davası açmak istemektedir. Dava, sağlararası kazandırmada bulunulan her iki çocuğa da yöneltilmeli midir? Eğer bir çocuğa yöneltilmesi yeterlidir görüşündeyseniz bu durum hakkaniyete uygun mudur?

Katkıda bulunacak sayın üyelere şimdiden teşekkür ederim.

Saygılarımla.

Alıntı: Kendilerine herhangi bir kazandırmada bulunulmayan çocuklardan ikisi tenkis davası açmak istemektedir. Dava, sağlararası kazandırmada bulunulan her iki çocuğa da yöneltilmeli midir? Eğer bir çocuğa yöneltilmesi yeterlidir görüşündeyseniz bu durum hakkaniyete uygun mudur?

Bir yaklaşım:

Alıntı: III. Tenkiste sıra MADDE 570.- Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır.

Bu hükümden çıkan mana tenkisin kişi ile değil, kazandırma ile ilgili olduğudur. Yani, tereke bir küldür anlayışının uzantısı gibidir.

Diğer yandan varsayalım; her iki çocuğa da Tenkis davası yöneltildikten sonra birisi hakkında davadan FERAGAT edildi... Böyle bir durumda mahkeme, hakkında davadan FERAGAT edilen çocuk için davayı ret edip, diğeri için devam edebilecek midir?

570. maddedeki yaklaşımı terekenin bir bütün olduğu anlayışı ile değerlendirirsek, davanın ikisine birden açma mecburiyetini kabul etmek zorunda kalırız, düşüncesindeyim.

Ancak soru oldukça güzel ve ilginçtir.

Yargıtay konuyla ilgili bir içtihatını,İlgimi çektiği için burada paylaşmak istedim:

"512. maddenin öngördüğü sıra çok yerindedir. Çünkü: miras bırakan genellikle ilk yaptığı kazandırıcı işlemde, ( temlikte ) kazandırıcı nisabını kullanmakta, temlikler çoğaldıkça tasarruf nisabına giren mal varlığı azalmakta ve nihayet bu sınır aşılarak, saklı paya tecavüz edilmektedir. Onun için, ölüme en yakın tarihi olandan başlayıp eskiye doğru gidilerek tenkiste bulunmanın adil ve haklı olduğu söz götürmez. ( Prof. Necip Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, 1976, Sh.420; Prof. Zahit İmre, Türk Miras Hukuku, 1968, Sh.403 -404 )."(2. HUKUK DAİRESİ E. 1977/1621 K. 1977/1739 T. 1.3.1977)

Alıntı: Yazan Av. Ö.Erol Yavuz Eğer bir çocuğa yöneltilmesi yeterlidir görüşündeyseniz bu durum hakkaniyete uygun mudur?

Temlik dışı terekeden alacakları miras payı ile davacıların mahfuz hisseleri karşılanamıyor ve en yeni tarihli tasarrufun tenkisi maksadı temine kafi geliyorsa, diğer tasarrufun tenkisini istemek zaten gereksiz olacaktır.

Öyle anlaşılıyor ki kanun koyucu "hakkaniyet","adalet" vb. endişelerden ziyade "murisin iradesine saygı" ölçütüyle hüküm koymuş.. Elbette hakkaniyete aykırı olduğunu düşünüyorum...

Somut olaydaki gibi tasarruflar arasında kısa bir sürenin bulunması, -gün hatta saat farkıyla tasarruflardan bir kısmının tenkisten kurtuluyor olması-, hükümdeki isabetsizliği adeta insanın gözüne sokuyor...

Bu tür durumlarda da (ÖBT'lar gibi) orantılı tenkis hükümlerinin uygulanması, hakkaniyete daha uygun olacaktır düşüncesindeyim.

Saygılarımla.