Vasiyetnamenin Tenfizi

Değerli Üstadlarım, Meslektaşlarım vereceğiniz cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.
Müvekkilime vasiyetname ile belirli mal bırakılmış durumda aynı zamanda yasal mirasçı fakat bu mallar vasiyetname düzenlendikten sonra muris tarafından müvekkilin kardeşine devredilmiş. Müvekkilim, murisin bu malları korkuyla devrettiğini beyan etti, muris yaşarken bütün mallarını çocuklarına devrettiği için terekede hiç mal yok. Dolayısıyla vasiyetin tenfizi davası yoluna gidersem malların terekede bulunmadığı gerekçesiyle reddedileceği kanısındayım.
Mesleğe yeni atılan genç bir meslektaşınız olarak nasıl bir yol izleyeceğim konusunda kararsız kaldım.
Mevcut durumda vasiyetname sulh hukuk mahkemesince okundu ve herhangi bir itiraza uğramadı fakat yine de 1 yıllık hak düşürücü süreyi beklemeyi düşünüyorum.
Cevaplarınız için tekrardan teşekkür ederim.

TMK m.544/2'ye göre,vasiyetçi vasiyetten sonra taşınmazı başkasına devir etmekle vasiyetten dönebilir. Bu durumda vasiyet ortadan kalkmış olur. Vasiyet alacaklısı kural olarak sonradan yapılan devirin geçersiz olduğunu ve kendisini bağlamayacağını ileriye süremez.

Bununla beraber sorulan olayda muris muvazaasının koşulları varsa,vasiyet alacaklısı kardeşin, aynı zamanda yasal mirasçı sıfatı ile "muris muvazaasına dayalı iptal" davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır.

Murıs muvazaasının varlığı halinde, ortada vasiyetten dönme gayesinin bulanmadığı, miras bırakanın vasiyet alacaklısı ve aynı zamanda yasal mirasçı olan davacıdan mal kaçırmak maksadı ile muvazaalı olarak taşınmazı diğer kardeşlere devrettiği ileriye sürülerek ,diğer kardeşler aleyhine "muris muvazaası nedeniye tapunun iptali ve taşınmazın miras bırakan adına tescili" davasının açılabileceğini,bu davadan sonra da vasiyetin tenfizi davasının açılması gerektiğini düşünüyorum. ( Aynı doğrultuda,Yargıtay 3. HD. 28.03.2013 T. 2013/7594 E. 2013/8560 K.

Somut olayda vasiyet alacaklısı aynı zamanda yasal mirasçı olduğundan ve her iki davanın davacı ve davalılarının ayni kişiler olması karşısında, muvazaa nedeni ile iptal ve vasiyetnamenin yerine getirilerek taşınmazın tamamının davacı adına tescili taleplerinin aynı dava dilekçesi ile ileriye sürülebileceği kanısındayım.

Alıntı: Yazan Yücel Kocabaş TMK m.544/2'ye göre,vasiyetçi vasiyetten sonra taşınmazı başkasına devir etmekle vasiyetten dönebilir. Bu durumda vasiyet ortadan kalkmış olur. Vasiyet alacaklısı kural olarak sonradan yapılan devirin geçersiz olduğunu ve kendisini bağlamayacağını ileriye süremez. Bununla beraber sorulan olayda muris muvazaasının koşulları varsa,vasiyet alacaklısı kardeşin, aynı zamanda yasal mirasçı sıfatı ile "muris muvazaasına dayalı iptal" davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Murıs muvazaasının varlığı halinde, ortada vasiyetten dönme gayesinin bulanmadığı, miras bırakanın vasiyet alacaklısı ve aynı zamanda yasal mirasçı olan davacıdan mal kaçırmak maksadı ile muvazaalı olarak taşınmazı diğer kardeşlere devrettiği ileriye sürülerek ,diğer kardeşler aleyhine "muris muvazaası nedeniye tapunun iptali ve taşınmazın miras bırakan adına tescili" davasının açılabileceğini,bu davadan sonra da vasiyetin tenfizi davasının açılması gerektiğini düşünüyorum. ( Aynı doğrultuda,Yargıtay 3. HD. 28.03.2013 T. 2013/7594 E. 2013/8560 K. Somut olayda vasiyet alacaklısı aynı zamanda yasal mirasçı olduğundan ve her iki davanın davacı ve davalılarının ayni kişiler olması karşısında, muvazaa nedeni ile iptal ve vasiyetnamenin yerine getirilerek taşınmazın tamamının davacı adına tescili taleplerinin aynı dava dilekçesi ile ileriye sürülebileceği kanısındayım.

Üstadım öncelikle verdiğiniz kıymetli bilgiler için çok teşekkür ederim. Size zahmet olmayacaksa danışmak istediğim birkaç sorum daha var, cevaplayabilirseniz çok sevinirim.
Muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında, sonraki süreçte vasiyetnamenin tenfizini sağlayabilmek için vasiyetnameye konu taşınmazların öncelikle terekeye iadesini mi talep etmem gerekir? Bu durumda bir tanesi davalı olmak üzere 6 tane yasal mirasçı var hepsinin olurunu almam mümkün değil, temsilci mi atamam gerekir?
Veya sizin bahsettiğiniz gibi iki talebimide aynı dava da ileri sürersem yukarıda ki prosedüre tabi olmadan malların direkt olarak müvekkilim adına tescili sağlanır mı? Tekrardan teşekkür ederim.

Mirasçılar müvekkiliniz de dahil olmak üzere kimler, miras bırakan taşınmazı kime veya kimlere devir etmiş ?

Alıntı: Yazan Yücel Kocabaş Mirasçılar müvekkiliniz de dahil olmak üzere kimler, miras bırakan taşınmazı kime veya kimlere devir etmiş ?

6 kardeş kardeş Üstadım biri müvekkilim, söz konusu vasiyetnamede diğer 4 kardeşe de mal bırakılmış fakat muris yaşarken vasiyet ettiği malları onlara paylaştırmış. Kalan diğer kardeş ise vasiyetnamede müvekkilime bırakılan mallar ve murisin muvazaa ile devrettiği diğer mallara(diğer kardeşlere verdiğinin haricinde) sahip. Diğer 4 kardeş hem haklarını aldıklarını düşündükleri hem de malları elinde tutan kardeşleriyle kötü olmamak adına dava sürecine dahil olmaktan imtina ediyorlar.

İlk cevabımda ,her iki davanın davalısının aynı kişi/kişiler olacağı varsayılarak, muvazaa ve tenfiz davalarının HMK.m.110 daki davaların yığılması kuralı gereği bir arada açılabileceğini genel bilgi olarak bildirmiştim.

Sorun somut olaya göre ele alındığında;

Verdiğiniz bilgiye göre,tapudaki devrin 1 mirasçı lehine yapıldığı geride müvekkiliniz olan mirasçı ile birlikte 5 mirasçı kaldığı böylece toplam mirasçı adedinin 6 kişi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki davanın davalıları aynı kişiler olamayacağından her iki talebin aynı davada ileriye sürülemeyeceğini ayrı davaların açılması gerektiğini söyleyebilirim.

1. Muris muvazaası davasında davacı müvekkiliniz, davalı ise lehine devir yapılan mirasçı kişi olacaktır. Mirasçılar birbiri aleyhine muvafakata veya temsilci tayinine gerek kalmadan tapu iptali davası açabileceği yargıtayca kabul edilmektedir. Tereke temsicisi ile davalı arasında yarar çatışması olacağından davanın temsilci vasıtası ile açılması da düşünülemez. HGK aşağıdaki kararında, vasiyet alacaklısının vasiyetnameden doğan kişisel hakkına dayanarak muris muvazaası nedeni ile iptal ve vasiyetçi adına tescil davası açabilme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bu durumda öncelikle müvekkiliniz mirasçı adına , lehine devir yapılan mirasçı aleyhine muvazaa nedeniyle tapu iptali ile vasiyetnameden doğan haklar saklı tutularak kaydın eski haline getirilmesi yönündeki davanın açılması gerekecektir. Bu davada diğer 4 mirasçının muvafakatının alınmasına veya terekeye temsilci atanmasına gerek olmadığını kişisel görüş olarak söyleyebilirim.(Kaldı ki, bu şekilde açılacak davada, mirasçıların tümünün muvafakatı veya tereke temsilcisi gerektiği sonucuna varılırsa, açılan dava hemen ret edşlmeyip mahkemece size bu ekskliğin tamamlanması için imkan tanınacaktır.)

2. Muris muvazaası davası sonuçlanıp kesinleştikten sonra da, müvekkiliniz adına geriye kalan 5 mirasçı aleyhine vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) davası açılmalıdır.

3. Yargıtay HGK 21.11.2001 T. 2001/958 E. 2001/1035 K. Sayılı Kararı, “...Vasiyetçi her ne kadar vasiyetnameden, vasiyetname ile bağdaşmayan bir hukuki tasarrufla rücu edebilirse de o tasarrufun hukuki sonuç doğurabilmesi daha açık bir anlatımla vasiyetnameyi ortadan kaldırabilmesi için sonradan yaptığı hukuki tasarrufun geçerli olması gerekir. Öyleyse lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan davalı ve karşı davacı M G vasiyetnameden kaynaklanan kişisel hakkına dayanarak vasiyetçinin daha sonra yaptığı satışın muvazaa nedeniyle hüküm ve sonuç doğurmayacağını ileri sürüp iptal ve vasiyetçi adına tescili yönünde dava açmakta hukuki yararı ve hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Böylece, lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan kişi vasiyetnameden doğan kişisel hakkını Medeni Kanunun 541.(TMK 600) maddesine göre vasiyetçinin mirasçılarına karşı ileri sürme, hakkına kavuşmuş olacaktır.”

Murisin vasiyet konusu malı sağlığında üçüncü bir kişiye devretmek suretiyle terekesinden çıkarması durumunda muris muvazaasına dayalı açılacak olan tapu iptali ve tescil davası neticesi bakımından elverişli olmayacaktır. Çünkü muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacı mirasçı yalnızca tasarruf konusu maldaki yasal miras payını talep hakkına sahiptir. Oysa vasiyetnamede malın tamamının vasiyet edildiği anlaşıldığına göre bu dava yoluyla vasiyet alacaklısı bakımından elverişli bir sonucun elde edilemeyeceği açıktır. Bu durumda açılacak dava, genel muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olmalı, malın terekeye iadesinden sonra vasiyetnamenin tenfizi davasına devam edilmelidir.

Alıntı: Yazan Yücel Kocabaş İlk cevabımda ,her iki davanın davalısının aynı kişi/kişiler olacağı varsayılarak, muvazaa ve tenfiz davalarının HMK.m.110 daki davaların yığılması kuralı gereği bir arada açılabileceğini genel bilgi olarak bildirmiştim. Sorun somut olaya göre ele alındığında; Verdiğiniz bilgiye göre,tapudaki devrin 1 mirasçı lehine yapıldığı geride müvekkiliniz olan mirasçı ile birlikte 5 mirasçı kaldığı böylece toplam mirasçı adedinin 6 kişi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki davanın davalıları aynı kişiler olamayacağından her iki talebin aynı davada ileriye sürülemeyeceğini ayrı davaların açılması gerektiğini söyleyebilirim. 1. Muris muvazaası davasında davacı müvekkiliniz, davalı ise lehine devir yapılan mirasçı kişi olacaktır. Mirasçılar birbiri aleyhine muvafakata veya temsilci tayinine gerek kalmadan tapu iptali davası açabileceği yargıtayca kabul edilmektedir. Tereke temsicisi ile davalı arasında yarar çatışması olacağından davanın temsilci vasıtası ile açılması da düşünülemez. HGK aşağıdaki kararında, vasiyet alacaklısının vasiyetnameden doğan kişisel hakkına dayanarak muris muvazaası nedeni ile iptal ve vasiyetçi adına tescil davası açabilme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bu durumda öncelikle müvekkiliniz mirasçı adına , lehine devir yapılan mirasçı aleyhine muvazaa nedeniyle tapu iptali ile vasiyetnameden doğan haklar saklı tutularak kaydın eski haline getirilmesi yönündeki davanın açılması gerekecektir. Bu davada diğer 4 mirasçının muvafakatının alınmasına veya terekeye temsilci atanmasına gerek olmadığını kişisel görüş olarak söyleyebilirim.(Kaldı ki, bu şekilde açılacak davada, mirasçıların tümünün muvafakatı veya tereke temsilcisi gerektiği sonucuna varılırsa, açılan dava hemen ret edşlmeyip mahkemece size bu ekskliğin tamamlanması için imkan tanınacaktır.) 2. Muris muvazaası davası sonuçlanıp kesinleştikten sonra da, müvekkiliniz adına geriye kalan 5 mirasçı aleyhine vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) davası açılmalıdır. 3. Yargıtay HGK 21.11.2001 T. 2001/958 E. 2001/1035 K. Sayılı Kararı, “...Vasiyetçi her ne kadar vasiyetnameden, vasiyetname ile bağdaşmayan bir hukuki tasarrufla rücu edebilirse de o tasarrufun hukuki sonuç doğurabilmesi daha açık bir anlatımla vasiyetnameyi ortadan kaldırabilmesi için sonradan yaptığı hukuki tasarrufun geçerli olması gerekir. Öyleyse lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan davalı ve karşı davacı M G vasiyetnameden kaynaklanan kişisel hakkına dayanarak vasiyetçinin daha sonra yaptığı satışın muvazaa nedeniyle hüküm ve sonuç doğurmayacağını ileri sürüp iptal ve vasiyetçi adına tescili yönünde dava açmakta hukuki yararı ve hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Böylece, lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan kişi vasiyetnameden doğan kişisel hakkını Medeni Kanunun 541.(TMK 600) maddesine göre vasiyetçinin mirasçılarına karşı ileri sürme, hakkına kavuşmuş olacaktır.”

Üstadım verdiğiniz kıymetli bilgiler benim içim yol gösterici oldu tekrardan çok teşekkür ederim.

Alıntı: Yazan Mustafa AKTAŞ Murisin vasiyet konusu malı sağlığında üçüncü bir kişiye devretmek suretiyle terekesinden çıkarması durumunda muris muvazaasına dayalı açılacak olan tapu iptali ve tescil davası neticesi bakımından elverişli olmayacaktır. Çünkü muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacı mirasçı yalnızca tasarruf konusu maldaki yasal miras payını talep hakkına sahiptir. Oysa vasiyetnamede malın tamamının vasiyet edildiği anlaşıldığına göre bu dava yoluyla vasiyet alacaklısı bakımından elverişli bir sonucun elde edilemeyeceği açıktır. Bu durumda açılacak dava, genel muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olmalı, malın terekeye iadesinden sonra vasiyetnamenin tenfizi davasına devam edilmelidir.

Üstadım çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için fakat mevcut durumda genel muvazaanın ispatı daha zor olmaz mı?

Bilakis üstadım. Muris muvazaası, genel muvazaaya nazaran özel ispat koşullarına bağlıdır. Öyle ki muris muvazaasında murisin bir kısım mirasçılardan mal kaçırma saiki içinde bulunduğunun da ayrıca ispatı gerekir. Ancak sizin olayınızda muvazaalı bir işlem yok gibi görünüyor. Bu sebeple koşulları mevcutsa ve hak düşürücü süreler geçmemişse irade bozukluğu nedeniyle devrin iptalini dava edebilirsiniz. Ya da murisin yaşı itibarıyla koşulları mevcutsa ehliyetsizlik nedeniyle satışın iptalini dava etmeniz de mümkündür. Kolaylıklar dilerim.