Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

3628'in 17. maddesi ve zimmet

 
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-05-2006, 14:14   #1
fikirbay

 
Varsayılan 3628'in 17. maddesi ve zimmet

3628 sayılı rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele yasasının 17. maddesi uyarınca zimmet suçu işlenmiş ise, savcının, 4483 sayılı yasa uyarınca idareden soruşturma izni talep etmesine gerek var mıdır? Yoksa, zimmet nedeniyle, genel hükümler uyarınca, memur hakkında doğrudan işlem mi yapılmalıdır?
Old 28-05-2006, 22:49   #2
fikirbay

 
Varsayılan

Savcı, zimmet olayını 3628 değil de 4483 kapsamında imiş gibi soruşturmuş ve idarenin soruşturma izni vermeme kararına istinaden işlemden kaldırma kararı vermiş ise, hukuken bunu nasıl isimlendirmemiz gerekir?
Old 29-05-2006, 13:03   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
3628 sayılı rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele yasasının 17. maddesi uyarınca zimmet suçu işlenmiş ise, savcının, 4483 sayılı yasa uyarınca idareden soruşturma izni talep etmesine gerek var mıdır? Yoksa, zimmet nedeniyle, genel hükümler uyarınca, memur hakkında doğrudan işlem mi yapılmalıdır?

Sayın fikirbay,

3628 Sayılı Yasa'nın 17 inci maddesinde "...irtikap,rüşvet, basit ve nitelikli zimmet... suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz." şeklinde hüküm vardır. Dolayısıyla Savcının idareden soruşturma izni istemesine gerek yoktur.


Alıntı:
Savcı, zimmet olayını 3628 değil de 4483 kapsamında imiş gibi soruşturmuş ve idarenin soruşturma izni vermeme kararına istinaden işlemden kaldırma kararı vermiş ise, hukuken bunu nasıl isimlendirmemiz gerekir?

Kanaatimce Savcı yanlış yöntem izlemiştir. Sormaması gereken soruya aldığı yanıta göre hareket etmiştir.Aktardığınız olayda zimmet suçu daire dışından ihbar edilmiş görünmektedir. İhbar veya Savcının soruşturma izni istemesi üzerine ilgili idare muhakkikler vasıtasıyla olayı soruşturup, zimmet suçunun işlenmediğine karar vermişler sanki. Aksi takdirde yani zimmet suçu daire içindeki bir araştırma ile tespit olunmuş olsaydı soruşturma izni de verilecekti(veya idare kendisi Savcılığa suç duyurusunda bulunacaktı)

Savcının işlemden kaldırma kararı bir nev'i takipsizlik kararı gibi olmuş. Ancak takipsizlik karar vermeliydi yine de. İhbar isimsiz, imzasız mektupla olunca uygulamada Savcılar sözünü ettiğiniz şekilde karar vermekteler.Ancak neresinden bakarsak bakalım hukuken sakat bir karardır.

Saygılarımla
Old 01-06-2006, 22:13   #4
fikirbay

 
Varsayılan

Savcı, zimmet oluşup oluşmadığına mutlak surette kendisi karar vermek ve buna göre işlem yapmak durumunda mıdır?

Yoksa, kararın hakimine bırakılmasını teminen, dava açmak durumunda mıdır?

Savcı zimmet oluşup oluşmadığına kendi karar verip işlemi buna göre yürüttüğü takdirde, adalet mekanizmasını tam olarak işletmemiş ve yolu tıkamış olmaz mı?

Burada bir incelik var gibime geliyor.
Old 15-06-2006, 14:42   #5
ielban

 
Varsayılan

Sayın fikirbay,

Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında 4483 sayılı Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uygulanmaktadır.
Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.
Diğer makam ve memurlarla kamu görevlileri de, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini ihbar, şikayet, bilgi, belge veya bulgulara dayanarak öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili mercie iletirler.
İzin vermeye yetkili merci, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya yukarıdaki maddede yazılı şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatır.
Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunarlar.
Yetkili merci bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur.
Yetkili merci, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirir.
Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür.
İtiraza, 3 üncü maddenin (e), (f), g (Cumhurbaşkanınca verilen izin hariç) ve (h) bentlerinde sayılanlar için Danıştay İkinci Dairesi, diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakar. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir.
Soruşturma izninin itiraz edilmeden veya itirazın reddi sonunda kesinleşmesi ya da soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü üzerine dosya, derhal yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. İzin üzerine ilgili Cumhuriyet başsavcılığı, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve diğer kanunlardaki yetkilerini kullanmak suretiyle hazırlık soruşturmasını yürütür ve sonuçlandırır.
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’un 17. maddesinde “Bu Kanunda ve 18/06/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikap, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmi ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 02/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmayacağı” belirtilmektedir.
Yukarıdaki maddede yazılı suçlara ilişkin ihbarlar doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılır.
Bu suçlardan dolayı müfettiş ve muhakkikler de soruşturma neticesinde delil veya emare elde ettikleri takdirde, işi yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi ederler.
Sorunuzda işin akışı açıkça belirtilmemiştir.
Sözkonusu şikayet veya ihbar eğer doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılmışsa, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’un 17. maddesi gereğince yetkili merciden izin almadan Cumhuriyet Başsavcılığı’nca genel hükümlere göre soruşturma yapılması gerekir.
Sözkonusu şikayet veya ihbar eğer ilgili kuruma veya Valilik Makamı’na yapılmışsa, 4483 sayılı Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a göre şikayet edilen memur hakkında izin vermeye yetkili tarafından Ön İnceleme başlatılır.
Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplar, değerlendirme yapar ve kendisinde bir kanaat oluşur. Oluşan kanaate göre memurun işlediği suç 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanun kapsamında bir suç ise Tevdi Raporu düzenleyerek Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere dosyayı izin vermeye yetkili mercie sunar. Oluşan kanaate göre memurun işlediği suç memurun görevi sebebiyle işlediği suç ise ön inceleme yapmakla görevli kişi görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunar.
Ön inceleme neticesinde yetkili merci Soruşturma izni verilmesi veya verilmemesine karar verir.
Sonraki aşamaları yukarıda zikrettiğim gibidir.
Saygılarımla.
Old 17-06-2006, 11:41   #6
fikirbay

 
Varsayılan ihbar doğrudan savcılığa yapılmıştı...

Sayın ielban,

Sunduğunuz detaylı bilgiler için minnet ve şükran duygularımı iletir, teşekkür ederim.

Şikayetin hangi makama yapıldığına dair, sorduğunuz sorunun cevabı "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"dır.

Benim hayret ve merak ettiğim konuda da budur.

Görevi kötüye kullanma, keyfi muamele, hakaret ve "zimmet" suçlarına ilişkin bir ihbar yapılmış olmasına rağmen, Savcılık tarafından konu "4483 kapsamında" ele alınmış ve "ön inceleme" istemiyle kuruma iletilerek, yazınızda vurguladığınız tüm aşamalar tek, tek geçilmiştir. Sonuç olarak tüm suçlardan "takipsizlik" çıkınca, itiraz üzerine, Danıştay 2. Dairesi'nden oy birliği ile "soruşturma izni verilmemesi kararının kaldırılması" kararı çıkmış ve dosya tekrar savcının önüne gelmiştir.

Savcının ikinci incelemesinde sadece "hakaret" suçundan "kamu davası" açılmış ve diğer suçlardan ikinci kez "ek takipsizlik" kararı verilmiştir.

Bunun üzerine, konu Adalet Bakanı'na sunulmuş ve "yazılı emir" ile "kanun yararına bozma" kararı Y.C.Başsavcılığı tarafından Yargıtay 5. Dairesi'ne iletilmiştir.

Yargıtay 5. Dairesi "iddiaların doğrulanamadığı" gerekçesi ile yazılı emri reddetmiştir.

Bunun üzerine işlemi yapan Başsavcı Adalet Bakanlığı'na şikayet edilmiş ve "işlem yapılmasına mahal yoktur" kararı gelince, bu karara karşı "iptal" davası açılmıştır.

İptal davasında savcının görevinde bir kusuru görülmediği gerekçesiyle ret çıkınca temyize gidilmiştir.

Olay halen bu aşamadadır.

Ancak, savcı 8 tanıktan birini bile dinlememiş ve kendiliğinden savcılığa ifade vermeye giden bir tanığı da "işlerinin yoğunluğu" gerekçesiyle dinlememiştir.

Tanıkları dinlemediği gibi, delilleri de toplamamıştır.

Zimmet suçunu belgeleyen iki banka dekontu var iken ve aynı yıl aynı suçun defalarca işlendiğini kanıtlayabilecek 70'ten fazla dekont mevcut olmasına rağmen, delilleri yurtdışından getirtmemiştir. Üstelik, 3638 kapsamındaki suçu 4483 kapsamında incelemiştir.

Hayret etmemek ve anlayabilmek mümkün müdür?

Kafamı kurcalayan sorunun püf noktası ise şudur:

Zimmet ihbarı karşısında, savcı suçun zimmet olup olmadığının tespitini kendisi yaparak 4483 kapsamına sokma yetkisini haiz midir? Yani, suçun gerçekten "zimmet" suçu olup olmadığının takdirini "kamu davası"nı açarak hakimine mi bırakmalıydı? Yoksa, kendi başına zimmet olmadığına karar verip 4483'e yönelme hakkı var mıydı? Zimmet ihbarı karşısında hiç araştırma inceleme yapmaksızın 3628 ile mi işe başlamalıydı? Yoksa, 4483 kapsamında ele alma hakkı var mıydı? Meselenin cevabını bulamadığım ince noktası budur...

Örneğin, savcı şu argümanı ileri süremez mi; zimmet ihbarı olmasına rağmen, ben, suçun zimmet olmadığına karar verdim ve suç zimmet olmayınca da 4483 kapsamında ön inceleme yapılmasını uygun gördüm. Yoksa, savcının bu noktada karar hakkı bulunmamakta ve olayı sonuna dek 3628 kapsamında incelemekle mi yükümlüdür?

Bence, sonuçları çok önemli olan, çok ince bir nokta bu...

Saygılar.
Old 22-06-2006, 18:51   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Örneğin, savcı şu argümanı ileri süremez mi; zimmet ihbarı olmasına rağmen, ben, suçun zimmet olmadığına karar verdim ve suç zimmet olmayınca da 4483 kapsamında ön inceleme yapılmasını uygun gördüm

Sayın fikirbay,

Bence de doğrusu bu şekilde olmalıdır.

Saygılarımla...
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay: Banka şubesindeki zimmet bedelini müdür öder niles82 Hukuk Haberleri 0 27-12-2006 12:06
Müteselsilen işlenen zimmet suçu Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 3 18-12-2006 23:56
Zimmet Suçu maninblue Hukuk Soruları Arşivi 0 31-01-2006 08:49
Zimmet - Makbuzsuz Tahsilat Alim CELIK Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 16:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05802488 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.