23-10-2007, 16:48 | #1 |
|
Neyimiz var?
Sahip olduklarımız, sahip olamadıklarımız.. Neyimiz var ki mutluyuz? Neyimiz var da mutsuzuz. Elimizdekiler bizi mutlu ediyor mu? Ya da sahip olduklarımıza sahip olmasak daha mutlu mu olurduk? Kendimizi çek etmeye ne dersiniz sevgili dostlar? Rahatlar mıyız, rahatsız mı oluruz?
Sağlıklıyım yeter bana. Sağlığım var mutluyum.Hastayım, mutsuzum. Olmasa mutlu olurdum elbet. Param var mutsuzum, huzursuzum, rahatsızım diyen yok mu? “Bir kedim bile yok “ diyen mutsuz mu gerçekten? “İyi ki kedim yok” diye teselli olur mu? Kedisi olmayan da mutlu yani. Ne bileyim işte. Arabası son model olmayan biri mutsuz, ofisinde ya da evinde kiracı olan mutsuz mu? Keyif, ne kadar paraya, servete bağlı, ne kadar madde dışı seyreder ki? Hani “ altın, gümüş, pırlanta, zümrüt,sedef yakutla, kim mutlu olmuş ki dünyada” şarkısında ne kadar haklı, ne kadar haksız söz yazarı? Şöyle yani; “Sevdiğimle evliyim ya yeter, mutluyum” mu, “Dünyalar güzeli kızım var, bu bana yeter” mi? “Ortağımla iyi anlaşıyorum, ortağım var, mutluyum”mu, “İyi ki ortağım yok, mutluyum”mu? “Evim var, ailem var, arabam var, işim var, derdim var” mı diyoruz? Yoksa, “eşim yok, işim yok, mülküm yok, derdim çok” mu diyoruz. Ya da “malım yok, mülküm yok, vergim yok, derdim yok, gün kazanır gün yerim” mi demeli? Ne zor soru bu? İyi bir işim var, iyi bir çevrem var, dostlarım arkadaşlarım, itibarım, başkalarına muhtaç olmayacak kadar gelirim var, şu kadar malım var, şurada evim, şurada barkım var, şu marka arabam, şu kadar sermayem var, elim var, dilim var, kolum var, ayağım var, gözüm var kulağım var, eşim var, aşım var, oğlum var, kızım var, annem var babam var, kardeşim var, yeğenim var. İyi mi kötü mü, mutlu muyuz mutsuz mu? Evim yok, barkım yok, kiram yok, vergim yok, ortağım yok, derdim yok, hastalığım yok, komşum yok, sorumluluğum yok, bağlılığım yok, borcum yok harcım yok, eşim yok , çocuğum yok, annem yok, babam yok, kardeşim yok. Eee... mutlu muyum, mutsuz mu? Olanla mutlu, olmayanla mutlu, olanla mutsuz, olmayanla mutsuz. Olduğundan dertli, olduğundan mutlu. Sahi nasıl dünya bu? Cesaretimi topluyor THS’li dostlarıma soruyorum: Neyimiz var? Neyimiz yok? |
24-10-2007, 12:06 | #2 |
|
Biraz düşününce (ki nadirattandır )hiçbirşeyimiz olmadığına karar verdim.
En temel varlığımız: Can Bizim mi? Bize mi ait? Ariyeten bize verilmiş bir beden, sınırlı bir süre için tanınmış bir intifa hakkı... Hepsi bundan ibaret. Daha ayakta duramıyoruz ki koşalım... Kendimize "sahip" olamıyoruz ki başka birşeyleri "sahiplenebilelim". Atalar hep doğru söylemişler: "Var biraz da sen oyalan." Mana ikliminin sultanları da: "Mevzuunu bulamaz ki (ben) diyebilsin"... buyurarak bu nükteye dikkat çekmişler. "Ben" denemiyorsa, "benim" de denemez.. Özetle: Hiçbirşeyimiz yok... diye düşünüyorum. Saygılarımla. |
24-10-2007, 12:56 | #3 |
|
Düşüncelerim var diye düşünüyorum, beni ben yapan bir tek onlar...
Atın yatın katın olsa ne olacak, kafanda bir dirhem akıl olmadıktan sonra... Sevdiklerinle paylaşmadıktan, vermedikten sonra variyet ne işe yarar ki, çevrene güzellik, doğruluk yaymadıktan sonra... Nedensiz güzel ve iyi olan şeylere şüpheyle yaklaşır olduk... Sadece insani amaç gütmek sorgulanır ve açıklama yapmaya itilir oldu.Hiç kimse nedensiz iyilik yapmazmış gibi... Çıkarı ilişkilerden çıkaramadık, artık kimse kötülerden açıklama istemiyor...Herkes en iyi kötülüğü biliyor, anlıyor. Beni ben yapan bir tek düşüncelerim var, sahip olduğum inandığım ve ben böyle çok mutluyum. Babamı düşünüyorum, hep yaşasa, eli ayağı tutmasa da olsun, konuşsun düşündüklerini söylesin bana yeter. Başarmak; iç huzurdan, insan olarak incelikle zenginleşmekten başka bir şey değil... Konu başlığını aşmadım umarım, kendinize iyi bakın... Saygılarımla. |
24-10-2007, 16:29 | #4 | |||||||||||||||||||
|
Rahatsız oluruz bence... Millet olarak, tabiki ekonomik zorlukların etkisiyle mecburiyetten de kaynaklanıyor olabilir.. her varlığı para, pul, mal, mülk sanmaya başladık... Varlıklı olmak, yoksul olmak, yoksun olmak, sahip olmak gibi anlamsız, içi boş, "(insanlık temelinde)" faydasız bu tür nitelendirmelerden uzak yaşamayı ne kadar çok isterdik... ********** Bir tespit veya yanılgı: Millet olarak şükretmeyi unuttuk... Herşeyimiz lafta gibi... İçimizden gelerek her an her gün Tanrıya şükretmeliyiz. Sağlığımız için, sevdiklerimiz için, dostlarmız, arkadaşlarımız ve varlığımız için... aç kalmadığımız için, verdikleri için... Hiç düşündünüz mü? Tanrıya şükrederken, İnsanlara da fısrat buldukça teşekkür etmeliyiz.. Hiç bir kaybımız olmayacak, tam aksine belki kazancımız olacaktır... Batı alemi ile bizim alemin yegane farkı: Onlar her ağzını açtığında Tanrıya şükrederken, biz maksat muhabbet olsun, lafın gelişi icabı dil ucuyla ve nazar kışkışlamak için bunu yaparız... Onlar varlıklı, sağlıklı... Bizler hep yoksul, sağlıksız... sorunlu... Tanrıya şükürler olsun,sağlıklıyız... Konuyu açan sayın Sancar'a da teşekkürler olsun... |
24-10-2007, 16:41 | #5 |
|
Av-ufuk'a katılıyorum.
En azından düşüncelerimiz var diye düşünüyorum. Keşke şuna da sahip olsam, bu da benim olsa dediğim nadir zamanlarda, Mevlana' nın şu sözü aklıma geliyor; "Kardeşim sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünür gülistan olursun. Diken düşünür dikenlik olursun." Bu sözü düşünüyorum ve sahip olduğum şeyleri hatırlayıp şükrediyorum. |
24-10-2007, 16:49 | #6 |
|
Sağlıklı düşünceleri üretebilecek bir beynim,
İyi kötü duyguları yaşatan bir kalbim, Ve tüm bunları ifade edebilecek gücüm olduğu için kendimi şanslı hissettim birden.. |
24-10-2007, 16:53 | #7 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Çoook güzel çok!
Mevlana'yı alkışlamak haddim bile değil. |
24-10-2007, 17:02 | #8 |
|
Sayın Gülümse
Hayata bakış açınızı takdir etmemek mümkün değil. Ne güzel. "Hayta bir şiirle hayata tutunmak" da bir tarz ve o daha da mı güzel ne? |
24-10-2007, 17:07 | #9 | |||||||||||||||||||
|
Çook güzel! Aklıma Orhan Veli geldi, nedense. |
24-10-2007, 18:30 | #10 |
|
Zaman, yaşamakla başlar
Yaşamak, zamanla biter. Rafet El Roman. Bu iki mısradadaki anlamı bir düşünün. Bir gün başlar herşey, bir gün biter. Bir gecenizi mezarlıkta geçirmeniz belki sizin hayata verdiğiniz anlamı pekiştirebilir. Günlük yaşantının içinde boğulurken kendimizi unuturuz. Televizyon seyreder gibi kendimi seyretmeye başladığım zaman; futbol oynamayı bırakıpta tribünlere geçen bir seyirci gibi oluyorum. hatalarımı görüyorum sonra düzeltmeye çalışmak için tekrar oyuna katılıyorum sonra tekrar seyirci olmaya çalışıyorum. Bu bana huzur veriyor. Hepimiz böyle yapmalıyız. Hayat bir oyundur. Futbolda bir oyundur. Başlar ve biter. Bazen oyun devam etsede oyuncular değişir. Böyle düşününce aldığım arabanın markasını cebimdeki parayı kredi kartlarını unuturum. tartıştığım insanları bile affederim. Huzuru yakalama çabasının verdiği mutlulukla gecenin karanlığında o günümü bitirmiş olduğum keyifle yatağımda rüyamı görmeye başlarım. Bu gezegende olan herşey; bu gezegenin mülküdür. Biz dahil. |
24-10-2007, 23:18 | #11 |
|
"Herkezin hayatı romandır,
Önemli olan hayatının şiirini yakalayabilmekte " Buna da ben şahsen özlemim diyorum |
24-10-2007, 23:37 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın D'arc,sizin aklınıza Orhan Veli'nin gelmesi doğal. Şairin aklına şair gelir. Hayta şiirlerin ağabeyi Orhan Veli zaten. Ama babası bence Can YÜCEL. Bir başkası için başka bir şair hayta şiir babası ya da erbabı. Can YÜCEL ("soğuk algınlığından ölecek değil ya koca şair, akciğer kanserinden ) ölünce öteki Can (DÜNDAR) da, beğenerek alıntıladığınız ve parantez içindeki cümlelerin de yer aldığı duygusal bir yazı kaleme almıştı. Şair deyince çenemiz mi düştü ne? (Eklemek istedim bir ilgi kurarak) tanınmış bir şairimiz " Tüm ünlü filozoflar intihar etmiş" demişti (http://www.turkhukuksitesi.com/showt...?t=2768&page=2). Ne dersiniz? Şairlerin de ortak bir özelliği var mıdır? |
24-10-2007, 23:47 | #13 |
|
Can Yücel denilince de aklıma ilk "Sidikli Kontes" geliyor.
"Yalnızlığım benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi " Haklısınız. O da haytaymış. |
26-10-2007, 16:16 | #14 |
|
Sahip olduklarımızla mutlu olmak çok olağan hale geldi.
Oysa ki, sahip olarak var olunmuyor. Var olmak, anlamlı bir biçimde var olmaya çalışmak, varım yoğum bu. |
30-10-2007, 16:01 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu düşünceniz beni çok derinden etkiledi. Bu cümleniz için yığınlarla ansiklobedi yazıldığını düşünüyorum. |
01-11-2007, 13:07 | #16 |
|
Güvendiğim, sonsuz sevgiyle seven bir Tanrım var. Bu sevgisinden dolayı her an mutluyum. Ara sıra haylazlık yaparak söylenirim, fakat sonra hem de kısa süre sonra onun sevgisi yine varlığını hatırlatır. Benim "var"ım, "mutluluk"um ve "rahat"ım budur.
|
01-11-2007, 13:52 | #17 |
|
İnancım var.Rotamdan sapmamama neden olan,bahşedilenlere şükretmemi sağlayan;aracıya gerek duymadığım ve ıssız bir adada kör,sağır,dilsiz,çıplak,aç,susuz olsam da benim olan inancım var.Geri kalan ve bana hediye olarak sunulan her şey bunun sayesinde.
|
01-11-2007, 16:55 | #18 |
|
10 saatlik uzun uçak yolculuğundan sonra, dur sana Istanbul trafiğini unutmuşsundur hatırlatması yapan 1.30 saatlik yolun ardından..
Beni kapıda özlemle karşılayan bir kedimin var olması harika bir duyguydu.. |
02-11-2007, 13:00 | #19 |
|
Biraz önce bizim caminin imamı bir cenaze selası okudu. O an kendi selam olarak düşündüm. Neyimiz var? sorusunu düşündüm cevap:ben varım.
|
02-11-2007, 13:19 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Allah gecinden versin elbet. "Gelmez sana bir ziyan bu aşktan gönlüm! Can gitse de korkma, başka bir candır ölüm" |
02-11-2007, 13:22 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Hepimize Sayın Karaca. |
02-11-2007, 14:03 | #22 |
|
Iyi var dedigimiz insanların varlığına kim "iyi ki varsınız" demez ki..
|
02-11-2007, 14:09 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Düşmanları yada sevmeyenleri olabilirmi? |
02-11-2007, 14:27 | #24 |
|
Varlıklarının nedenini anlamak istemesemde insanlın düşmanları ve sevmiyenleri olabiliyor.. Aslında sanat tarihine bakalırsa döneminde sevilmeyen ve dışarı iteklenen düşmanları bol olan sanatçıların varlıkları sürdürmesi adına yaptıkları onların daha büyük sanatçı olmasına neden olmuş..
Ama yinede de iyiki beni sevmeyenler, hatta düşmanlarım var demek hiç içimden gelmiyor.. |
02-11-2007, 14:34 | #25 |
|
Umutlarım var-dı.
|
02-11-2007, 15:20 | #26 |
|
güneşlerim vardı
celladın kanlı kemendi dadandı boğdu... umutlarım vardı beş yaşında bırakılmış bir çocuğun gözbebeklerinde kalakaldı.... düşlerim vardı uçurum yorgunu uykulara haraç mezat satıldı... suskunluklarım vardı yarınsızlığa gebe çığlıklarda yitti gitti... şiirlerim vardı her biri kendini en nazlı dizesinden kurşunladı... gülümseyişlerim vardı bir kar yangınında kül oldu bitti... Şimdi ise küllerim var... Küllerimle birlikte; -darmadağın olma -savrulup durma -yeniden doğma, özgürlüğüm var... |
02-11-2007, 19:05 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Yine de en temel olması gerekenlere sahip çıkmışsınız. |
02-11-2007, 23:22 | #28 | |||||||||||||||||||
|
Neyimiz Yokmuş ki?
|
03-11-2007, 12:48 | #29 |
|
"Neyimiz var?" sorusu, sorulması en tehlikeli sorulardan biri bana kalırsa. Verilecek cevapların bizarur kısırlığı, sübjektifliği, yararsızlığı da cabası. (Tehlikeliliği de, yaşamın sonsuz olmadığını hatırlatan alt fikri barındırmasından olmalı. )
Bize ait olan ne olabilir ki, diye başlayan soruya bulunacak yanıtlar, maddi gerçeklik temelinde ve dolayısıyla arzın üzerinde gözümüze çarpanlardan başlayıp, bunların bir nedenle yokolabildiğini anımsayarak, metafiziğe dek uzanan, nihayetinde, "işte ben, buradayım, düşüncelerim ve/veya aldığım soluk bana ait"e dek uzanan , çeşitliliğe sahip gibi görünen, ama esasen uzaya da gitseniz, diğer gezegenlerdeki yaşamı da keşfetseniz, kısır döngü açmazını yoketmeyecek biçimde kapalı bir alan, bilinmeyen, anlamlandırılamayan, şiirle şarkıyla sözle düşünceyle, katlanılması kolaylaştırılan. Nice başarılara imza atmış çok başarılı bir işadamı ile yiyecek ekmek bulamayarak dilenen park taburesi üzerinde uzanan dilencinin yaşamı arasındaki görece farklı mülkiyet olgusuysa, yalnızca doğum-ölüm aralığını daha konforlu koşullarla geçiriyor oldukları gerçeğinden ibaret. Ölüm gerçeği karşısında neyimiz var sorusuna verebileceğim -yine kısır, yine yetersiz ve yine anlamsız olmakla birlikte- tek yanıt, "içinde bulunduğum ana bakacak olursam, galiba biraz daha zamanım var" dan başkası değil Saygılarımla... *Adını şu an hatırlamadığım bir filmdi. Filmin kahramanı sürekli işaret alıyor birilerinden ve peşinden gidiyor. Bu peşinden gitmeler zaman zaman kazançlı da oluyor, işaretçiye güven artıyor Filmin finalinde, arkasından koşan biri, önünde uçurum, kahramana işaretçisi uçurumu işaret ediyor, kahraman afallıyor ama, güveniyor da, atlıyor uçurumdan. Sonraki karede kendini ölümden sonra bir yerlerde buluyor. Çıkışıyor işaretçisine, ama sen bana atla demiştin?!! Ben sana işaret filan vermedim, hiç bir zaman vermedim, senin canın buna inanmak istedi Filmin adını anımsarsam eklerim. |
03-11-2007, 12:52 | #30 | |||||||||||||||||||
|
Biraz tasavvufi ve çok güzel bir bakış açısı... |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |