noterden verilen vekaletnemede muvaza

Merhaba,
Müvekklim babasının vefatı ve erkek kardeşinin isteği üzerine miras malı traktörü satmak istemiş. Erkek kardeşi noterden vekalet vermesi gerektiğini söylemiş ve müvekkil köyden bir sahsa noterden vekalet vermiş. Müvekkil beş yıl sonra miras malı bir çok taşınmazın erkek kardeşi üzerine satış yapıldığını tapudan öğrenmiş.Vekaletname sadece araç satışını değil her türlü taşınmaz satışını, sigorta bedelinin alınması vs. birçok işlemi kapsamaktadır.Buna istinaden de taşınmazlar tapuda müvekkilin kardeşi üzerine geçirilmiştir. Vekalet verilen kişiye ve kardeşine karşı ne yapılabilir? Noterden verilen vekalette muvaza ispatlanabilir mi?
Teşekürler
İyi Çalışmalar

olayınızda herhangi bir muvazaa bulunmamaktadır.
ceza hukuku anlamında dolandırıcılık bulunmaktadır. her ne kadar müvekilinizin iradesi, hile ve cehaletinden yararlanma suretiyle sakatlanmış olsa da; ortada bir hukuki işlem bulunduğundan dolayı savcı muhtemlen takipsizlik verecektir.
hukuki anlamda ise vekil vekaletteki yetkilerine uygun davranmış olsa bile müvekkilinize ait malları 3. kişiye sattığında bedelini müvekkilinize ödemediği için müvekkilinize karşı satış bedelleri üzerinden sorumludur.(muhtemelen gerçek değerlerinin altında gösterilmiştir.)
malları alan 3 kişinin ise herhangi bir hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır.
siz vekile karşı tazminat davası açın, ve hem vekile hem kardeşe karşı suç dolandırıcılıktan duyrusunda bulunun(muhtemel takipsizlik verilecek ama denemeye değer)

Vermiş olduğunuz vekaletnamede sadece traktör satışı değil aynı zamanda taşınmaz hisse satışlarını da içerdiği anlaşılmakta. Bu durumda vekaletnameyi okuyarak imzalamış olduğunuz için ve satış iradeniz de beyan edildiği için taşınmazı kardeşiniz veya diğer kişilerin alması fark yaratmaz. Vekilden bedelin ödenmediğine dair talepte bulunabilirsiniz. Muvazaa iddiasını sadece vekaletname verilmesi yönünden kullanabilirseniz de irade sakatlığının ispatı zor olacaktır.

Sadece müvekkilinizin verdiği vekaletnameyle miras kalan tüm taşınmazların satışı nasıl mümkün oldu tam anlayamadım ama diğer meslektaşlarımız o konuya takılmayıp cevap verdiğine göre muhtemelen benim kaçırdığım birşeyler var Sorununuz hakkındaki düşüncelerim ise şöyle: Müvekkilinizi vekaletname vermesi konusunda yönlendiren ve taşınmazları alan kardeşiniz ile vekil arasındaki ilişki,yakınlık vs araştırılmalı ve taşınmazların da satış bedeli eğer değerinden oldukça düşük gösterilmişse vekilin vekil edeni zarara uğratmasından hatta diğer kardeşle ortak hareket ettiği sırf müvekkiliniz zararına hareket edildiği hususu değerlendirilebilir.

1)Müvekkil A (B'ye vekalet veriyor)
2)Köyden vekaletname verilen kişi B
3)Üzerine tapular geçirilen kardeş K

B ile K arasında muhtemelen EL VE İŞ BİRLİĞİ içinde hareket etme durumu söz konusu.

Taşınmazları rayiç değerleri ile tapuda gösterilen değerleri kontrol edin yargıtaya göre bu vekilin görevini kötüye kullandığına bir delil kabul ediliyor.

halin icabına göre bilen veya bilebilecek durumda olan iyiniyet iddiasında bulunamaz.

AÇMANIZ GEREKEN DAVA:
VEKİLE(B) TAŞINMAZI RAYİÇ DEĞERİNİ ÖDE veya TERDİTLİ
olarak Kardeşe (K) TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI.(DAVA DEĞERİ ÜZERİNDEN VEKALET ÜCRETİ ALACAKSINIZ.)

savunmalar: K ben iyi niyetliydim vekilin görevini kötüye kullandığını bilmiyordum diyecek.Ama kanıtlayamayacak.(MK m.3 ve 2)

T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi
Esas: 1994/15716
Karar: 1995/1666
Karar Tarihi: 10.02.1995


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - VEKALETİN KÖTÜYE KULLANILMASI - TEMSİL YETKİSİNİN VEKALET VERENIN YARARINA KULLANILACAĞI - VEKİLİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ -DAVALILARIN YETKİSİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞINI BİLEREK VEKİL İLE SÖZLEŞME YAPTIKLARI - İYİNİYETİN YOKLUĞU

ÖZET: Taşınmazın satıldığı ve bedelinin davacıya verildiği savunulmuşsa da, bu savunmayı ispat edecek belge ibraz edilememiştir. Böylece vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı diğer davalıların ise yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme hatta işbirliği yapan kişiler olduklarının kabulü gerekir. O halde, tapu iptal ve tescil davasının kabulü gerekir.


(818 S. K. m. 390)

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan tapu iptal ve tescil bedelinin tahsili davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekilleri tarafından temyizi üzerine incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, davasında, temlik işleminde kullanılan vekaletin hile ile alındığını ve ayrıca kötüye kullanıldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmaz tapusunun iptaliyle tescilini, olmadığı takdirde bilirkişilerce tesbit edilecek gerçek değerinin dava tarihinden tahsil tarihine kadar en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre vekaletnamenin hile ile alındığını söyleyebilmek olanağı yoktur. Ancak, vekaletin kötüye kullanılması iddiası yönünden varılan sonucun usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygun düştüğünün kabulü mümkün değildir. Bilindiği gibi, Borçlar Yasasının gerek temsile, gerekse vekalet akdine ilişkin hükümlerinden anlaşılacağı üzere, vekaleten temsil yetkisi kural olarak vekalet verenin yararına kullanılmalıdır. Vekil, vekaletnameye dayalı temsil yetkisi kasten vekalet verenin zararına, kendisinin ya da iş ve elbirliği yaptığı başka birinin yararına kullandığı takdirde, yapılan işlem temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalmış olsa bile vekalet vereni (temsil olunanı) bağlamaz. Böyle bir davranışla vekil, vekalet görevini kötüye kullanmakta, yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme yapanda hakkını kötüye kullanan kişi durumuna düşmektedir. Somut olayda ise, davacının verdiği vekalete istinaden davalı vekili çekişmeli taşınmazı diğer davalı S. Şimşek'e 12.000.000 (onikimilyon) liraya 31.12.1993 de temlik ettiği, yine aynı vekilin bu kez Süleyman’dan aldığı vekalete istinaden bu kez taşınmazı öteki davalı M. Tevfik Yakın'a 25.1.1994 tarihinde Beş milyon Türk lirasına sattığı, taşınmazın temlik tarihindeki gerçek raiç değerinin ise iki yüz elli milyon Türk lirası olduğu bilirkişi raporu ve diğer delillerden anlaşılmaktadır.

Her ne kadar bu taşınmazın 100 milyon Türk lirasına satıldığı ve bedelinin davacıya verildiği savunulmuşsa da, bu savunmayı isabet edecek belge ibraz edilememiştir. Böylece vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı diğer davalıların ise yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme hatta işbirliği yapan kişiler olduklarının kabulü gerekir. O halde, dava dilekçesinde ileri sürülen isteklerden ilkinin (tapu iptal ve tescil davasının) kabulü gerekirken, delillerin yanlış değerlendirmesi sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.

Sonuç: Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi.

Benim anlatmaya çalıştığımı değerli üstadımız furugferruhzad yargıtay kararı eşliğinde çok net bir şekilde anlatmış.Kolay gelsin