Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yeni Medeni Kanun 618. Madde Gereğince Açilan Alacaklilarin Açacaklari Mirasin Reddinin Iptali Davasi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-10-2013, 18:55   #1
CATWOMAN

 
Acil Yeni Medeni Kanun 618. Madde Gereğince Açilan Alacaklilarin Açacaklari Mirasin Reddinin Iptali Davasi

Merhaba;

Bir müvekkilim yıllar önce mirasçılarına kendi gayrimenkullerinin satışını yapmış ve tüm parasını da vermiştir.

Daha sonra müvekkilim 3. şahıslar tarafından bir belge yüzünden icraya konulmuştur. Ödeme emrinin tebliğinden sonra ancak henüz takip kesinleşmeden, müvekkilim başkalarından olan alacaklarını da gayrikabili rücu olmak kaydıyla (temlikten dönmemek kaydıyla)devretmiştir.

Ancak müvekkilim, gerçekte böyle bir borcu bulunmadığını söylemektedir.

Müvekkilimin 3 çocuğu vardır ve çocuklar babalarının vefat etmesi halinde borcu olmayan parayı ödemek istememektedirler.

Bu durumda müvekkilin çocuklarına zarar gelmemesi ve borcu ödememeleri için ne yapmalarını önerirsiniz? Mirasın reddi, ıskat, mirastan feragat hükümlerini birlikte değerlendirmenizi rica etmekteyim.
Old 28-10-2013, 14:55   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Mirastan feragat eden mirasçı, tereke ile ilişkisini tüm olarak kesmiş sayılmaz. Miras açıldığında (TMK. m. 599) borçları karşılayamıyorsa ve borçlar mirasçılar tarafından da ödenmiyorsa, feragat eden ve mirasçıları, alacaklılara karşı feragat için ölümünden önceki beş yıl içinde mirasbırakandan almış oldukları karşılıktan, mirasın açılması anındaki zenginleşmeleri tutarında sorumludurlar (TMK. m. 530). Öte yandan Mirastan feragat eden, tenkis sebebiyle terekeye bir malı veya diğer bir değeri geri vermekle yükümlü olursa; dilerse tenkise tabi değeri geri verir, dilerse almış olduklarının tamamını terekeye geri vererek mirastan feragat etmemiş gibi paylaşmaya katılır (TMK. m. 516) Görülüyor ki, mirastan feragat edenin mirasla ilişiği tamamen kesilmez.

Iskat edilen şahsın mirasçılık sıfatı kalmaz. (TMK. m. 511/1) Füruu varsa, ıskat füruu etkilemez. Füruu ıskat edilenin yerine geçer (TMK. m. 511/2) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.4.1997 gün ve 1996/2-888 esas, 1997/306 karar sayılı kararına göre de, ıskat edilenin füruu ancak saklı payını isteyebilir.
Bu durumda en iyi yöntemin mirastın gerçek reddi olduğunu düşünmekteyim.Ancak, malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK. md. 617/1). Mirasın kayıtsız koşulsuz reddine ilişkin beyan, tutanakla tespit edilmiş olması (TMK m. 609/3) koşuluyla sulh hakimine ulaştığı andan itibaren sonuç doğurur ve miras bu tarihten itibaren reddedilmiş sayılır. Reddeden mirasçı bu tarihten itibaren mirasçılık sıfatını yitirir.4721 s. TMK.605 ve devamı maddelerine göre, mirasın reddi beyanı, bozucu yenilik doğuran nitelikte beyan olup geriye doğru hükümler doğurur. Mirası reddedenin ölüm gününden başlayarak mirasçılık sıfatı kalkar, tereke borçlarından da sorumlu olmaz. TMK.617. maddeye göre reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.Ancak somut olayınızda red mirasçının kendi borcundan dolayı değil, miras bırakanın borcundan dolayı gerçekleşecek olduğuna göre TMK.617. maddeye dayalı reddin iptali davası açılamayacaktır.KOLAY GELSİN
Old 28-10-2013, 15:07   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

TMK. 618. maddeye göre de, ödemeden aciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
Mirasbırakan adayı olan kişi beş yıldan önce mallarını mirasçılarına devretmiş ise en uygun yöntemin mirasın reddi olduğunu düşünmekteyim. KOLAY GELSİN
Old 29-10-2013, 00:47   #4
CATWOMAN

 
Acil

Sayın Meslektaşım, soruma zahmet edip cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Bence de mirasın reddi en uygun yöntem diye düşünüyorum. Bugün bir meslektaşımla da konuştum. Onun düşüncesi de şu yönde:

"Mirasbırakanın imzaladığı bononun tanzim tarihi 2007, vadesi ise 2009.
Parasını mirasçılarına devrettiği tarih, 2008,
Gayrimenkulleri (gerçek değerinden) satış tarihi 2009, Alacaklarını temlik tarihi 2012.
Tek bir gayrimenkulü ise ihtiyati tedbirli olduğu için halen mirasbırakan adına kayıtlı.

Bu durumda mirasbırakan, bonoyu imzaladığı tarihte yani 2007 yılında borçlu olduğunu biliyordu, 2007 yılından sonra mirasçılarına yaptığı her satış, devir ve temlik, alacaklılarından mal kaçırmak için yapılmıştır. Bunun ispatı da imzaladığı bononun tanzim tarihinden sonra olması ile kanıtlanır. Alacaklılar, muvazaa sebebine dayalı Tasarrufun iptali davası açarak, mirası reddeden mirasçıların aldıklarını geri alabilirler." dedi.

Mirasbırakanın alacaklılarından mal kaçırmak gibi bir düşüncesi olmadığını, sadece miras paylaşımı yaptığını söylemem üzerine yorumu şöyle oldu:

" Öyle bile olsa, olay mal kaçırmak olarak görünüyor. Şayet mirasbırakan adına halen kayıtlı olan gayrimenkulün değeri fazla ve borcu karşılamaya yetiyorsa, mal kaçırma olarak nitelendirilemez, ancak mirasbırakan mesela 300 bin TL' yi devretmiş, geriye 10 bin TL' lik gayrimenkul bırakmışsa, tereke miktarı borcu karşılamaya yetmeyecektir, bu durumda kendisi kötüniyetli ve mal kaçırmış kabul edilir" dedi.

Ancak mirasbırakan, bono hakkında imzaya ve borca itiraz ederek, icra hukuk mahkemesinde dava açmış. Bu davada bono üzerindeki imzalar kendisine ait çıkmış. Ancak ısrarla borcu olmadığını söylüyor. Ör: bononun imzalandığı tarihte 66 yaşında, bononun imzalandığı günde alınmış Akli melekelerinin yerinde olduğuna dair rapor yok, kuru bir bono var, alacaklı ve mirasbırakan arasında hiçbir hukuki ve ticari ilişki yok, mirasbırakanın banka hesaplarına bononun tanzim tarihinde yada sonrasında alacaklı tarafından para yatırılmamış, mirasbırakan tarafından da senet bedeli oranında bankaya para yatırılmamış, büyük bir meblağı olan bononun elden verilmesi imkansız, alacaklı mirasbırakandan teminat da istememiş, hiçbir menkul yada gayrimenkule alacaklı tarafından konulmuş bir ipotek yok,icra takibi yapılana kadar alacaklı tarafından tek bir telefon edilmemiş, ihtarname, protesto, vs gönderilmemiş. yani 200 milyar borç verilmiş, karşılığında kağıttan ibaret bir bono alınmış.

Yani mirasbırakan bir para almadığını söylerken hak vermemek mümkün değil.

Şayet mirasbırakanın alacaklılarından mal kaçırmak gibi bir niyeti olsaydı, bononun tanzim tarihi olan 2007 yılından sonra bütün mallarını mirasçılarına derhal devrederdi, mal kaçırmak için 2008, 2009, 2012 yıllarını beklemezdi. Ayrıca gayrimenkuller de düşük değil, aksine gerçek değerinden mirasçılarına satılmış.

Bütün bu hususların, mirasbırakanın alacaklılarından mal kaçırma niyetinde olmadığını ve 200 bin TL' lik borçtan haberinin dahi olmadığını kanıtlar diye düşünüyorum.


Alacaklı tarafından bir bahaneyle imza attırıldığı ve üzerinin doldurulduğu mirasbırakan tarafından ifade ediliyor.

Ne düşünüyorsunuz? Çok uzun yazmak zorunda kaldım ama olayları kısaca anlatmak da imkansız.
Old 29-10-2013, 13:34   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın ELİBOL,
Alıntı:
Yazan CATWOMAN
...Bir müvekkilim yıllar önce mirasçılarına kendi gayrimenkullerinin satışını yapmış ve tüm parasını da vermiştir.

Daha sonra müvekkilim 3. şahıslar tarafından bir belge yüzünden icraya konulmuştur. Ödeme emrinin tebliğinden sonra ancak henüz takip kesinleşmeden, müvekkilim başkalarından olan alacaklarını da gayrikabili rücu olmak kaydıyla (temlikten dönmemek kaydıyla)devretmiştir.

Ancak müvekkilim, gerçekte böyle bir borcu bulunmadığını söylemektedir.

Müvekkilimin 3 çocuğu vardır ve çocuklar babalarının vefat etmesi halinde borcu olmayan parayı ödemek istememektedirler.

Bu durumda müvekkilin çocuklarına zarar gelmemesi ve borcu ödememeleri için ne yapmalarını önerirsiniz? Mirasın reddi, ıskat, mirastan feragat hükümlerini birlikte değerlendirmenizi rica etmekteyim.

Çocuklara, babaları vefat etmeden, ne zaman vefat edeceği de belli olmadan; miras hakkında bu kadar çok kafa yormamalarını söyleyebilirsiniz...

Alıntı:
...Ancak mirasbırakan, bono hakkında imzaya ve borca itiraz ederek, icra hukuk mahkemesinde dava açmış. Bu davada bono üzerindeki imzalar kendisine ait çıkmış. Ancak ısrarla borcu olmadığını söylüyor...


Anlaşılan odur ki; baba aleyhine başlatılıp kesinleşen bir kambiyo takibi söz konusu? İİK 277 vd. maddeleri (özellikle m.278/3-b.1'i) inceleyiniz... Müvekkiliniz baba açısından da menfi tespit davasını değerlendiriniz...

Alıntı:
...Mirasbırakanın alacaklılarından mal kaçırmak gibi bir düşüncesi olmadığını, sadece miras paylaşımı yaptığını söylemem üzerine...Ayrıca gayrimenkuller de düşük değil, aksine gerçek değerinden mirasçılarına satılmış...
Old 29-10-2013, 23:47   #6
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Reddi miras yoluna gidilmesini öneririm.

Ancak bu sure zarfinda tasarrufun iptali davasi acilmasi kuvvetle muhtemel. Zira her ne kadar gercek bedelden satış yapılmış olsa dahi;

1- Satışın mirascilara yapılması muvazaa iddiasini kuvvetlendirmektedir.

2- mirascilara yapilmasa dahi bononun tanzim edildiği yada takip açıldıktan sonra devir ve temlik nedeniyle tasarrufun iptalinin istenebilecegini dusunuyorum.

Bence şu aşamada miras hukuku ile ilgili araştırma yapmak yerine tasarrufun iptali ile ilgili araştırma yapmanız gerekmektedir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Medeni kanun 197/3 gereğince tedbir talebi Av. F. Yaşar SEZER Aile Hukuku Çalışma Grubu 6 25-04-2014 11:53
Medeni Kanun 196.madde Av. esim Meslektaşların Soruları 2 24-12-2012 12:23
İştirak Nafakası Ve Yeni Medeni Kanun muratozsa Meslektaşların Soruları 4 25-08-2008 21:07
Yeni Medeni Kanun ceng Hukuk Soruları Arşivi 4 13-04-2006 11:19
Yeni Medeni Kanun Ve Mal Rejimi uhaskan Meslektaşların Soruları 2 26-12-2002 18:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08682895 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.