Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay Kararı-Tanıma

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-03-2012, 16:49   #1
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan Yargıtay Kararı-Tanıma

Evlilik dışı birliktelikten dünyaya gelen çocuğun tanınmasına ilişkin yargıtay kararlarına ihtiyaçım var ?

Yardımcı olabilirseniz sevinirim.
Old 06-03-2012, 12:19   #2
dgnakbas

 
Varsayılan

Sayın Av. Özlem PEKSÜSLÜ,

Bahsettiğiniz konuya ilişkin, kullanmakta olduğum mevzuat programında kabaca yaptığım bir sorgulamayla yaklaşık 300 tane içtihata ulaştım. Bunlardan bir tanesi İçtihatı Birleştirme Genel Kururu kararı, yaklaşık 10 tanesi Hukuk Genel Kurulu kararıdır. Konuyla ilgili ayrıntı vermeniz durumunda yardımcı olabileceğimi düşünüyorum.

Saygılarımla,
Old 06-03-2012, 12:58   #3
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan dgnakbas
Sayın Av. Özlem PEKSÜSLÜ,

Bahsettiğiniz konuya ilişkin, kullanmakta olduğum mevzuat programında kabaca yaptığım bir sorgulamayla yaklaşık 300 tane içtihata ulaştım. Bunlardan bir tanesi İçtihatı Birleştirme Genel Kururu kararı, yaklaşık 10 tanesi Hukuk Genel Kurulu kararıdır. Konuyla ilgili ayrıntı vermeniz durumunda yardımcı olabileceğimi düşünüyorum.

Saygılarımla,

Müvekkil babanın evlilik dışı birlikteliğinden dünyaya gelen çocuğunu tanıdığına ilişkin beyanını Aile Mahkemesine bildirdik.Bu yönde örnek karara ihtiyaçım var.
Old 06-03-2012, 17:18   #4
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özlem PEKSÜSLÜ
Müvekkil babanın evlilik dışı birlikteliğinden dünyaya gelen çocuğunu tanıdığına ilişkin beyanını Aile Mahkemesine bildirdik.Bu yönde örnek karara ihtiyaçım var.
T.C YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
Esas :2010/332
Karar:2010/11179
Tarih:07.06.2010
-YARGITAY İLAMI-
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Olayları açıklamak taraflara, hukuki değerlendirme hakime aittir. (HUMK. md. 76 ve 4.6.1958 tarih ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)
Davacının dava dilekçesindeki, açacağı babalık davası için biyolojik babası olduğunu iddia ettiği çocuğa kayyım tayini isteği, 20.6.2006 doğumlu küçük Şevval'i tanıma niteliğindedir. (TMK. md. 295) 4787 sayılı yasanın 5133 sayılı yasa ile değişik 4/1. maddesi gereğince 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerince bakılacağı hükme bağlanmıştır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında Türk Medeni Kanununun 295. ve 296. maddeleri uyarınca işlem yapılmak üzere, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğuyla karar verildi.07.06.2010 (Pzt)
KARŞI OY YAZISI
Davacı, Çiğdem Şahin ile üçbuçuk yıl nikahsız olarak fiilen beraber yaşadıklarını, daha sonra ayrıldıklarını, bu beraberliklerinden 20.2.2006 tarihinde Şevval isimli bir çocuklarının olduğunu, çocuğun annesinin nüfusuna tescil edildiğini, babalık davası açılabilmesi ve küçüğün yasal haklarının korunması için küçük Şevval'e kayyım atanmasını istemiştir.
Dosyaya alınan nüfus kayıtlarına göre; küçük Şevval'in 20.2.2006 doğumlu olup, annesinin evlilik dışı ilişkisinden doğduğu ve annesinin kayıtlı olduğu haneye annesinin bildirimi üzerine 11.7.2007 tarihinde tescil edildiği, anne Çiğdem'in de medeni durumunun kayıtlara göre "bekar" olduğu anlaşılmaktadır. Küçük Şevval'in davacı ve başka bir erkekle soybağının bulunmadığı görülmüştür. Anne baba evli değilse, velayet anaya aittir. (TMK. md. 337/1) Bu yasal hükme göre küçüğün yasal temsilcisi annesidir. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati çatışıyorsa kayyım tayin edilebilir. (TMK. md. 426/2) O halde, küçüğün yasal temsilcisine husumetin yöneltilmesi, yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaatinin çatıştığı bir iş veya davanın mevcut olup olmadığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonucuna göre kayyım atanmasına lüzum bulunup bulunmadığına karar verilmesi gerekirken, eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun davayı "tanıma beyanı" olarak nitelendirmesine ve bunun sonucu olarak görevsizlik kararı verilmesi gerektiğine ilişkin düşüncesine iştirak etmiyorum.
Old 06-03-2012, 18:29   #5
Av.Leyla Korkmaz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özlem PEKSÜSLÜ

Müvekkil babanın evlilik dışı birlikteliğinden dünyaya gelen çocuğunu tanıdığına ilişkin beyanını Aile Mahkemesine bildirdik.Bu yönde örnek karara ihtiyaçım var.

T.C YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
Esas :2010/332
Karar:2010/11179
Tarih:07.06.2010
-YARGITAY İLAMI-
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Olayları açıklamak taraflara, hukuki değerlendirme hakime aittir. (HUMK. md. 76 ve 4.6.1958 tarih ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)
Davacının dava dilekçesindeki, açacağı babalık davası için biyolojik babası olduğunu iddia ettiği çocuğa kayyım tayini isteği, 20.6.2006 doğumlu küçük Şevval'i tanıma niteliğindedir. (TMK. md. 295) 4787 sayılı yasanın 5133 sayılı yasa ile değişik 4/1. maddesi gereğince 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerince bakılacağı hükme bağlanmıştır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında Türk Medeni Kanununun 295. ve 296. maddeleri uyarınca işlem yapılmak üzere, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğuyla karar verildi.07.06.2010 (Pzt)
KARŞI OY YAZISI
Davacı, Çiğdem Şahin ile üçbuçuk yıl nikahsız olarak fiilen beraber yaşadıklarını, daha sonra ayrıldıklarını, bu beraberliklerinden 20.2.2006 tarihinde Şevval isimli bir çocuklarının olduğunu, çocuğun annesinin nüfusuna tescil edildiğini, babalık davası açılabilmesi ve küçüğün yasal haklarının korunması için küçük Şevval'e kayyım atanmasını istemiştir.
Dosyaya alınan nüfus kayıtlarına göre; küçük Şevval'in 20.2.2006 doğumlu olup, annesinin evlilik dışı ilişkisinden doğduğu ve annesinin kayıtlı olduğu haneye annesinin bildirimi üzerine 11.7.2007 tarihinde tescil edildiği, anne Çiğdem'in de medeni durumunun kayıtlara göre "bekar" olduğu anlaşılmaktadır. Küçük Şevval'in davacı ve başka bir erkekle soybağının bulunmadığı görülmüştür. Anne baba evli değilse, velayet anaya aittir. (TMK. md. 337/1) Bu yasal hükme göre küçüğün yasal temsilcisi annesidir. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati çatışıyorsa kayyım tayin edilebilir. (TMK. md. 426/2) O halde, küçüğün yasal temsilcisine husumetin yöneltilmesi, yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaatinin çatıştığı bir iş veya davanın mevcut olup olmadığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonucuna göre kayyım atanmasına lüzum bulunup bulunmadığına karar verilmesi gerekirken, eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun davayı "tanıma beyanı" olarak nitelendirmesine ve bunun sonucu olarak görevsizlik kararı verilmesi gerektiğine ilişkin düşüncesine iştirak etmiyorum.
Old 06-03-2012, 18:38   #6
dgnakbas

 
Varsayılan

Sayın Av. Özlem PEKSÜSLÜ,

Sayın tiryakim tarafından eklenen karara nazaran daha eski tarihli kararlar olmakla birlikte faydalı olmasını umarım;

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/12265
Karar: 2003/13995
Karar Tarihi: 21.10.2003


EVLİLİK DIŞI ÇOCUK - TANIMA KARARI

ÖZET: Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin, evli değilse ananın soyadını taşır.Mahkemece, tanıma kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, çocuğun babasının soyadı ile baba hanesine kaydedilmesine karar verilmesi isabetsizdir.

(4721 S. K. m. 295, 321)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı Mehmet Dalar vekilinin, 13.09.2002 tarihinde davalı Arife Özden Aşar ile evlilik dışı beraberliğinden dünyaya gelen küçük Emir Bayram'ı tanıma ve kendi nüfusuna kaydedilmesi isteği ile açtığı davada Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2002 tarih ve 2002/852 esas, 2002/843 karar sayılı hükmü ile sulh hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın gönderildiği Ankara 16. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulü ile davasının Emir Bayram'ı kendi çocuğu olarak tanıdığının tespiti ve Mehmet Dalar'ın hanesine soyadıyla tesciline dair verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 295. maddesinde "Tanıma, babanın nüfus memuruna ve mahkemeye yazılı başvurusu yada resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur" hükmü mevcuttur.

Aynı kanunun 321. maddesi ile "Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin, evli değilse ananın soyadını taşır" hükmü getirilmiştir.

Mahkemece, tanıma kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 321. maddesine aykırı olarak çocuğun babasının soyadı ile baba hanesine kaydedilmesine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/6094
Karar: 2000/6436
Karar Tarihi: 16.05.2000


TANIMA VEYA BABALIK DAVASI - ÇOCUKLA ŞAHSİ İLİŞKİ - EVLİLİK DIŞI İLİŞKİDEN DOĞAN VE BABA İLE NESEP BAĞI TANIMA VEYA BABALIK HÜKMÜ İLE OLUŞAN ÇOCUK - NESEBİ BABAYA KARŞI BELLİ OLAN ÇOCUĞUN ANAYA VEYA BABAYA VERİLMESİ

ÖZET: Evlilik dışı ilişkiden doğan ve baba ile nesep bağı tanıma veya babalık hükmü ile oluşan çocuğun velayetinin anasına bırakılması halinde babası ile uygun kişisel ilişki kurulması gerektiği düşünülmemesi doğru değildir.

(743 S. K. m. 148, 311, 312, 313) (2.HD. 21.11.1995 T. 1995/10018 E. 1995/12567 K.) (Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 7, 9)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Tanıma veya babalık davası sonunda nesebi babaya karşı belli olan çocuğun anaya veya babaya verilmesi mümkündür (MK. md. 311-312). Velayetin babaya verilmesi halinde ananın çocukla şahsi ilişki kurma hakkı bulunduğu Medeni Kanunun 313. maddesinde açıkça gösterildiği halde, velayetin anaya verilmesi halinde babanın çocukla şahsi ilişki kuracağı yönünde bir hüküm olmaması düşünülemez.

Aksi düşünce çocuğun fikri ve bedeni gelişmesine menfi etkide bulunabileceği gibi, 4438 sayılı kanunla onanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 7. maddesinde yer alan "çocuk... mümkün olduğu ölçüde ana-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır." hükmü ile de bağdaşmaz. Aynı sözlemenin 9/3. maddesinde de "Taraf devletler... çocuğun... ana babasının ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterirler." hükmü böyle bir boşluğa cevaz vermeyecek niteliktedir.

Şu halde Medeni Kanunun 148 ve 313. maddeleri hükümleri uygulanarak evlilik dışı ilişkiden doğan ve baba ile nesep bağı tanıma veya babalık hükmü ile oluşan çocuğun velayetinin anasına bırakılması halinde babası ile uygun kişisel ilişki kurulması gerektiği (Y.2.H.D.'nin 21.11.1995 tarihli, 10018-2567 sayılı, 18.09.1992 tarihli 7542-8176 sayılı kararları) düşünülmemesi doğru değildir.

Sonuç: Hükmün 2. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, M.'in sair temyiz itirazlarının REDDİNE, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 16.5.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aile Hukuku Konusunda Yabancı Mahkeme Kararları Tanıma Tenfiz Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 22 07-11-2015 12:29
tanıma kararı alınmadan ölüm halinde yapılması gerekenler Mustafa KIRMIZI Meslektaşların Soruları 2 14-07-2011 10:04
yargıtay kararı 5237 SY TCK 136.maddesi ile igili yargıtay kararı ? zlm Meslektaşların Soruları 1 30-03-2010 12:08
tanıma ve tenfiz davasında ihtiyati tedbir kararı g.öcal Meslektaşların Soruları 1 08-03-2010 05:52
Yabancı Mahkemece Verilmiş Boşanma Kararı - Tanıma sailor1981 Meslektaşların Soruları 23 10-03-2008 23:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07561707 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.