|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
31-03-2006, 15:41 | #1 |
|
kanuni şufa hakkı
arkadaşlar merhaba
Noterlikçe 2003 yılında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi aynı zamanda tapu siciline şerh verilmiştir. satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil davası açtık. burada bir sorun yok. ancak başka bir sorun var bunu nasıl aşacağımız konusunda arkadaşlardan bir yardım alırsam mutlu olurum. sorun şu; satış vaadi sözleşmesine konu gayrimenkul hisseli bir gayrimenkuldür. vaadde bulunan diğer hissedarlar da kanuni şufa hakkı davası açabiliriler. satış vaadi sözleşmesi aslında bir alacağın teminatı olarak verilmiştir. bu alacak ödenmediğinden bu dava açıldı. ancak satış vaadi sözleşmesindeki satış miktarı 500 YTL ancak gayrimenkul 35.000-40.000 YTL değerindedir. kanuni şufa hakkı sahipleri dava açarlarsa davayı kazanma ihtimalleri çok yüksektir. bunu aşmak için ne yapmalıyım. (hissedarlara bildirme dışında) yani tapu iptali ve tescil davasında dava konusu g.menkulun gerçek değerinin tespiti mümkün olurmu bu mümkünse şufa hakkı sahipleri bu haklarını kullanacaksa gerçek değerinden mi alacaklar, veya gerçek alım satıma ilişkin bonoyu kullanabilecekmiyiz şimdiden teşekkürlür |
31-03-2006, 18:27 | #2 |
|
T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi E:2002/119 K:2002/212 T:22.01.2002 • ŞUFALI PAYIN DEĞERİNİN TESBİTİ -OBJEKTİF İYİNİYET KURALI • ŞUFALI PAYIN DEĞERİNİN EKONOMİK VE OBJEKTİF NEDENLERLE DEĞİŞMESİ ÖZET : Diğer paydaş ile davalı arasında gerçekleştirilen ve şufa hakkının kullanılmasına yol açan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden uzunca bir süre geçtikten sonra açılan şufa davalarında, davacı paydaşın ekonomik ve objektif nedenlerle değişmiş yeni bedeli ödemeksizin, sözleşmede gösterilen eski bedelle, payın tescilini talep etmesi objektif iyi niyet kuralı ile bağdaştırılamaz. Böyle bir davranış, davalıyı zorunlu olarak elinden çıkardığı gayrimenkul payı yerine, eline geçen para ile aynı nitelik ve değerde bir başka gayrimenkul edinmek imkanından yoksun bıraktığı için adaletsiz ve hakkaniyet duygusunu zedeleyici bir sonuç yaratır. ( 743 s. MK. m. 2, 658, 659 ) ( 4721 s. MK. m. 2, 732 ) ( YİBK. E : 1949/13, K : 1951/5, T: 20.06.1951 ) ( YİBK. E : 1990/4, K: 1991/3, T: 08.11.1991 ) Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı şufa davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava şufalı payın iptali ile tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere, bozma kararının gereğinin yerine getirilmiş olmasına süre ve taksim savunmasının kanıtlanamamış bulunmasına göre davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamını dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Bedele ilişkin temyize gelince; Şuf'alı pay 18.11.1997 tarihinde davalıya satılmış, davacı ise 12.11.1998 günü dava açarak, payın iptali ve adına tescilini istemiştir. Davalı, şuf'alı payların değerinin yeniden tesbitini savunmuştur. Uyuşmazlık, şuf'a bedelinin satış tarihindeki bedel mi, yoksa dava açıldığı tarihte saptanacak bedel mi olacağının tesbitinde toplanmaktadır. Şuf'a bedelinin satışı ile, davalı arasındaki anlaşmada kararlaştırılan bedel olması gerekeceğine dair yasada bir açıklık yoktur. Bu nedenle objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, satıştan uzunca bir süre geçirildikten sonra açılan şuf'a davalarında, davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması icap eder. 20.06.1951 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da hakimin hükümden önce tayin edeceği uygun bir süre içinde şuf'a bedelinin yatırılmasına karar vereceği, daha sonra kaydın düzeltilmesine hükmedeceğinin açıklanması, bu görüşü doğrulamaktadır. Özellikle, diğer paydaş ile, davalı arasında gerçekleştirilen ve şuf'a hakkının kullanılmasına yol açan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden uzunca bir süre geçtikten sonra açılan şuf'a davalarında, davacı paydaşın ekonomik ve objektif nedenlerle değişmiş yeni bedeli ödemeksizin, sözleşmede gösterilen eski bedelle, payın tescilini talep etmesi M.K.nun 2.maddesinde tanımlanan objektif iyi niyet kuralı ile de bağdaştırılamaz. Böyle bir davranış, davalıyı zorunlu olarak elinden çıkardığı gayrimenkul payı yerine, eline geçen para ile aynı nitelik ve değerde bir başka gayrimenkul edinmek imkanından yoksun bıraktığı için fevkalade adaletsiz ve hakkaniyet duygusunu zedeleyici bir sonuç yaratır. 8.11.1991 gün 1990/4-1991/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da, iyi niyet iddiasının hukuki mahiyeti itibariyle def'i değil, itiraz niteliğinde bulunduğu vurgulandığından bu nitelikteki bedele yönelik iddianın yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadan, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür. Açıklanan nedenlerle, şuf'a hakkının kullanıldığı tarihte şuf'alı payın değerinin tesbit edilip bedelin yatırılmasına hükmedilmesi gerekirken, satış tarihindeki şuf'a bedelinin yatırılmasına karar verilerek davanın kabulü hatalı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda 2.bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 22.01.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
01-04-2006, 11:32 | #3 |
|
sayın av. Bülent bey
gönderdiğiniz karar için çok teşekkür ederim. ancak başka bir sorun daha var. bunu soruda da belirtmiştim. gayrimenkul satış vaadinin yapıldığı tarihteki değeri de gerçek değerden çok daha düşük. satış vaadi sözleşmesi yapılırken noterde az masraf vermek için düşük değerli işlem yapılmış. bu durumda da bahsettiğiniz karar uygulanabilirmi teşekkürler |
02-04-2006, 02:59 | #4 |
|
Sayın Yıldız,
Bence sayın Akpunar'ın sunduğu karar olayınızı tamamen aydınlatıyor. Özetlemek gerekirse; Mahkemece bilirkişi vasıtasıyla yeniden değer tespiti yapılacak ve belirlenen bu bedel, hakimin hüküm vermeden önce tayin edeceği uygun bir süre içinde yatırılacak. Ancak bu hususlar gerçekleştikten sonra karar verilecek. Sayın Akpunar'a sunduğu bu karar nedeniyle çok teşekkür eder, benim de yararlandığımı belirtmek isterim. Saygıyla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Şufa Hakkı | Fikri | Hukuk Soruları Arşivi | 23 | 16-10-2006 17:19 |
şufa davasında şahit | şubat | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 08-05-2006 18:56 |
Kanuni Faiz Oranı 2006 Yılında Kaç Olacak? | Armağan Konyalı | Meslektaşların Soruları | 2 | 04-01-2006 14:49 |
Kanuni Faiz Oranları Üzerine | VARTO'LU | Meslektaşların Soruları | 4 | 27-04-2005 08:19 |
İşverenin Sebebsiz ve Kanuni Alacakları Ödemeden İşten Akdini Fesh Etmesi | Belkıs Demirağ | Hukuk Soruları Arşivi | 6 | 11-02-2002 03:45 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |