Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

itirazın iptali davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-05-2009, 16:34   #1
gencerx07

 
Varsayılan itirazın iptali davası

10.000TL tutarında asıl alacak olmak üzere ilamsız takip yapılır fatura alacağına dayalı. borçlu dosyaya itiraz eder borcumuz yoktur diye. itiraz ettikten diğer gün ana parayı alacaklıya gönderir. bu durum da itirazın iptali davası ve icra inkar talep edeceğim. hukuk genel kuruluna göre bu durumda ana para üzerinde icra inkar tazminatı almaya hak kazanıyoruz diye biliyorum. ama itirazın iptali davasını harici ödeme olmustur diyip kalan bakiye üzerinden mi açmalıyım yoksa hiçbir ödeme olduğunu dosyaya beyan etmeden karşı taraf savunmasında beyan edeceğini düşünerek dava değerini hüç düşürmeden mi davayı açmalıyım. izlenecek yol nedir
Old 22-05-2009, 00:02   #2
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu Esas No: 1996/19–601 Karar No: 1996/711 Tarih: 16.10.1996
  • İCRA İNKAR TAZMİNATI
  • İTİRAZIN İPTALİ ( İcra inkar tazminatı )
  • TAKİBE İtirazdan sonra YAPILAN ödemeLER
  • TAKİBE İtirazdan sonra BORCUN KABULÜ ( İcra inkar tazminatı )
ÖZET :
Borçlunun sonradan yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı mahkemenin yargılamayı devam ettirip davayı sonuçlandırmasına, takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre inkar tazminatına hükmetmesine engel teşkil etmez. Ancak verilecek kararda sonradan yapılan ödemelerin, tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla, infazda nazara alınmasının gerektiği belirtilmelidir.
DAVA VE KARAR :
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 9.2.1994 gün ve 1993/732 E. – 1994/122 K. sayılı kararın incelenmesi üzerine,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16.2.1995 gün ve1994/4427 – 1995/1245 sayılı ilamı;
( ... Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesiile davacı Bankanın takip tarihi itibariylebelirlenen alacağı esas alınmak suretiyle hükümkurulmuştur. Oysa anılan raporda, takiptarihinden sonra davalı yanın yaptığı ödemelerbelirlenip, bakiyenin rapor tarihi itibariylehesaplandığı görülmektedir. Ayrıca rapora eklilistede, dava tarihine kadar ve dava tarihinden sonra yapılan ödemeler belirtilmiş bulunmaktadır.Bu durumda bilirkişi raporunda, rapor tarihiitibariyle belirlenen bakiye alacak esas alınmaksuretiyle hüküm kurulması, ancak, inkar tazminatıve yargılama giderleri yönünden; dava tarihiitibariyle hesaplanarak, bulunacak miktarüzerinden inkar tazminatı ve yargılamagiderlerine hükmolunması gerekli iken, yazılıolduğu şekilde takip tarihi itibariyle hükümkurulmuş olması doğru görülmemiştir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geriçevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnmekararının süresinde temyiz edildiğianlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına,dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararındaaçıklanan gerektirici nedenlere, delillerindeğerlendirilmesin de bir isabetsizlikbulunmamasına ve özellikle, davanın yasaldayanağı olan İİK.67. maddesi, alacaklının icratakibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptaliile İİK. nun 66. maddesine göre itiraz üzerineduran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır.Takip hukukundan doğan bu davada tesbit edilecekhusus, borçlunun icra takibine yapmış olduğuitirazında takip tarihi itibari ile haklı olupolmadığının belirlenmesidir. Olayımızda temyizkonusu olmamakla birlikte İİK. nun 67. maddesinin2.fıkrasındaki icra inkar tazminatının kanunakonuluş amacı da borçlu olduğu miktarıbilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecekdurumda olan borçlunun ödeme emrinin tebliğiüzerine icrada borcunu inkar etmesini önlemektir.Genel hükümlere göre açılan alacak davalarında,haklılık durumu dava tarihi itibariyle tesbitedilebilirse de İİK. nundan kaynaklanan itirazıniptali davalarının sonuçları farklılıkarzettiğinden bu davalarda haklılık durumununtakip tarihi itibari ile belirlenmesi gerekir.
Borçlunun sonradan yaptığı ödemeler veya borcukabul beyanı mahkemenin yargılamayı devam ettiripdavayı sonuçlandırmasına, takibe yapılan itirazdahaksızlık durumuna göre inkar tazminatınahükmetmesine engel teşkil etmez. Ancak verilecekkararda sonradan yapılan ödemelerin tahsildetekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla infazdanazara alınması belirtilebileceğine göre, usul veyasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasıgerekir.
SONUÇ :
Davalı Cem Kızılçeç vekilinin temyizitirazlarının reddi ile, direnme kararınınyukarıda açıklanan nedenlerle ( ONANMASINA ),oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
İlamsız icra takibinde, Ö.E.’ne itiraz edilentakip alacaklısı,şu üç yoldan biriniizleyecektir. a ) Alacağın tahsili davası açmak b )İtirazın kaldırılmasını İİK’nun 68. maddesindesayılı belgelere sahip olması durumunda istemekc ) İİK’nun 67. maddesi hükümden yararlanarakitirazın iptalini dava etmek.
Üzerinde duracağımız konu ( c ) şıkkındakiitirazın iptalini istemek suretiyle açılan davaolacaktır. Bu davanın fonksiyonu, borçlununitiraz ettiği Ö.E. ne konu olan alacağınvarlığını ortaya koyup tesbit ile itirazla icrakabiliyetini kaybetmiş, Ö.E.’ne bu kabiliyetikazandırmaktır. Yasada, davanın 1 yıl içindeaçılmasının ön koşul olarak konulmasının hikmetide İİK’nun 78. maddesi uyarınca, geçerliliğisüren icra emrine, alınacak hükümle icrakabiliyeti kazandırmak ve alacaklının, bunadayanarak haciz isteme hakkınınkullanılabilmesini sağlamaktır. Anılan İİİK’nun67. maddesinin son fıkrasındaki, süreyi geçirenalacaklının umumi hükümler dairesinde alacağınıdava etmesi hakkını muhafaza ettiği yolundakihükümde bu nedenle ifade edilmiştir.
Yukarıda değinildiği gibi, fonksiyonu alacağınvarlığını isbat ile kesin hüküm teşkil edecekbiçimde alacağı tesbit etmek olan bu dava, doğalolarak tesbit yada tahsil ( eda ) davası olacaktır.Ama her iki halde de inkar tazminatı koşullarıoluştuğunda hüküm altına alınabilecektir. Zira butazminat davanın bir fer’i olup, borçluyu haksızitirazlardan alıkoymaya yarıyacak önleyici biryaptırımdır ve işte bu nedenledir ki tahsildavası biçiminde bile olsa bir yıl içinde açılmakve talep edilmiş bulunmak kaydıyla inkartazminatı gerekecektir.
Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 975/85 E,233 sayılı kararında; davalı Avukatının “davadilekçesinde itirazın iptali talebi mevdutdeğildir, sadece alacağın tahsili talebimevcuttur. Alacaklının yaptığı takibe borçluitiraz ederse; alacaklıya itirazın iptali vealacağın tahsilini dava eder veya genel hükümlergereğince alacağın tahsilini dava eder. İtirazıniptali davası ile genel hükümler gereğinceaçılacak alacağın tahsili davası arasındaki enönemli fark itirazın iptali davasında icra inkartazminatının istenebilmesidir. Diğer bir değişleinkar tazminatı ancak itirazın iptali davasındatalep edilebilir, yoksa genel hükümler gereğinceaçılmış alacak davasından inkar tazminatıistenemez” diye başvurduğu karar düzeltme istemisayın dairece “İİK’nun 67. maddesi gereğince,umumi hükümler dairesinde alacağın varlığınınisbatı ve borçlunun itirazının haksızlığınınanlaşılmasının gerekmesine ve alacağın varlığınınisbat suretiyle itirazın iptali, talebi alacağıntahsili davasının kapsamı içinde bulunmasına veİİK’nun sözü edilen 67. maddesinde yazılışartların tahakkuku halinde borçlunun tazminatlamahkum edilebileceğine göre” diye karar düzeltmeistemi reddedilmiştir.
Aynı şekilde H.G.K. nun 21.11.1979 tarihli ( YKD. Temmuz 980 Sayı 7 ) kararda “ödetme davasıbir hakkın varlığının saptanmasını da içerir. Budavada öncelikle alacağın varlığının tesbitigerekecektir. Davacı alacaklı dava dilekçesinde,borcun inkar edildiğinden takibin durduğunu, bunedenle alacağın tahsil edilemediğiniaçıkladıktan sonra alacağın ödettirilmesiylebirlikte inkar tazminatı tahsiline de kararverilmesini davada talep etmiştir. Bu hali iledavanın alacağın tesbitini de kapsadığı tabidir.Sn. İ. Postacıoğlu Batıda 980/C.10.Sh.965.d.
Dava dilekçesinde, “itirazın iptali veyakaldırılması” kelimeleri geçse dahi icratakibinin safahatından bahsedildikten sonra icrainkar tazminatı da yer aldığına göre, alacağınvarlığının ispatı suretiyle itirazın iptaliistemi alacağın tahsili hakkındaki davanınkapsamı içindedir. 67. maddedeki diğer şartlarvarsa tazminata karar verilmelidir diye direnmekararı bozulmuştur.
Bir kısım içtihatlarda öne sürüldüğünün aksinebir yıl içinde açılan tahsil ve itirazın iptalidavaları inkar tazminatına yönelik olaraksonuçları bakımından birbirinden farklı davalardeğildir. Öncelikle iptal davasını sadece birtesbitten ibaret görmek eda davası açılabilenhallerde tesbit davası açılamaz kuralına da tersdüşmektedir. O halde inkar tazminatı istemedenitirazın iptali ve alacağın tahsili istenmesihalinde yine bir kısım uygulamada olduğu gibimahiyetleri farklı davalar olarak görülüp,davacının tercihe zorlanması da yasanın anılanmaddesinin amacına ters düşmektedir. Olsa olsa,itirazın iptalide istendiğine ve alınacak hükümlehenüz geçerliliğini kaybetmeyen Ö. E.’ne işlerlikkazandırılabileceğine göre, tahsil istemindebulunmakta hukuki yararı olmadığından istemi okısımda reddedilebilir diye düşünülebilirse de,tahsil hükmünü de içerir, ilamı alan alacaklıilerde değişen ve gelişen durumlara göre, ilamadayalı iflas takibinde bulunabileceği gibi,İİK’nun 100/2. maddesinin verdiği öncelikhakkından da yaralanabileceği için hukuki yararıda yok denemez. O halde itirazın iptali hükmününtahsilide içermesi usul ekonomisine de uygundüşecektir. Tahsil davasında inkar tazminatınahükmedilemez, o halde İİK’nun 67.maddesine göreaçılan bir davada böyle bir imkana, yani tahsilistemine yer verilemez, diğer bir deyişle bir yıliçinde olsa bile tahsil davası açılamaz diye birargumana da pek yer olacağı kanaatinde değiliz.
Bu argumana dayanak olarak alacaklının haksızve kötüniyetle takip açması halinde tazminata yerverildiğine, alacaklıya karşı bu müeyyide tahsildavasında mümkün olmadığına göre, bu imkanı veren67.maddede sadece itirazın iptali kastedilmiştirdiye akla gelebilirse de 67. maddeye dayalıolarak açılan davada eğer inkar tazminatıistenmemişse davacı, böyle bir müeyyideylekarşılaşmayacaktır. Zira anılan maddede “diğertarafın talebiyle” deyimi iki talebin varlığınıistiyor demektir. Kaldı ki, borçlunun isteyeceğiinkar tazminatı talebiyle, alacaklının talebi birbirine çok sıkı şekilde girecek biçimde ifadeedilmiş ayrı bir paragraf açılmamıştır. Diğer birdeyişle, alacaklının inkar tazminatı talebi yoksaborçlunun istemesi yeterli değildir. Maddede,yasa koyucu alacaklının sırf “kötü niyetlicezalandırmak için bu düzenlemeyi getirmemiştir.Nitekim yasa koyucunun kötü niyetli alacaklıyıgenel hükümlere göre açtığı davada kötüniyetinden ötürü müeyyidelendirmesi usulhukukunda 421, 422. maddeleriyle düzenlenmiştir.Yine icra takibinde bulunup takibi itirazauğrayan alacaklı, 67. maddeye dayalı olarakdeğilde, genelde tahsil davası açsaydı yineanılan 421,422.maddelerin müeyyideleriylekarşılaşacaktır. O halde sadece tahsil davasıöncesi birde takip yaptı diye 67. madde uyarıncayasa koyucunun alacaklıyı cezalandıracağıdüşünülemez. O halde bu fikri işlemelerin bizigötüreceği sonuç, 538 sayılı değişikliklealacaklıyı da inkar tazminatına maruz bırakıp,her ikisi arasında denge kurmak isteyen yasakoyucu inkar tazminatı istemeyen alacaklıhususunda borçlu istese dahi inkar tazminatınıöngörmeyerek dengeyi muhafaza etmiştir. Nitekim,önce alacaklının inkar tazminatına maruz kalmasıbahse konu değilken, değişiklikle o da butazminata maruz bırakılmış, alacaklı borçluyutazminat tehlikesine iterse kendisi de maruzkalabilmeli diye düşünülmüştür. Bu durumda 67.madde uyarınca açılan tahsil istemine de açıkolan bu dava da genel hükümlere göre görüldüğü vealacağın varlığı kanıtlanıp tesbit edildiğinegöre, takip sonrası yapılan ödeme iddialarınınişbu davada gözönüne alınması bir zorunlukhalinde ortaya çıkmaktadır. Kaldı ki, itirazıniptali istendiğinde borçlu icra takibine yaptığıitirazla bağlı değildir. Onları tekrarla birlikteyeni iddialar getirebilir. İtirazla bağlılıkilkesi İİK’nun 62.maddesi uyarınca itirazınkaldırılması prosedüründe geçerlidir. İtirazdan sonra yapılan ödeme ve özellikle dava konusudosyayla bağlantılı olduğu öne sürülüp başka icradosyasına yapılan ödeme itirazları nazaraalınmadığından; Sayın Genel Kurulu Kararındatasvip bulduğu biçimde icraca mahsup yapılacakise, alacaklının icrada itirazla niza çıkarmasıdurumunda, icra memuru bu konuyu nasılhalledecektir ? Mercie intikalinde de dar yetkilimerci nasıl çözebilecektir. Örneği yazılıbeyyinde başlangıcına ve hatta hiçbir belgeyedayalı olmayan iddiayı mercii tanık veya yeminlehalledebilecekmidir ? Somut olayımızda, yerelmahkeme kararında, takip sonrası ödenen tutarlartesbit edilmiş ve bunun icraca mahsubundanbahsedilmiş olmakla bu tür zorluklarınolamayacağının Sayın Genel Kurul çoğunluğununkabulünde olduğu düşünülebilirse de aynımahkemenin bir hafta evvel görüşülüp onanan aynıalacaklıyla ilgili kararında davaya konu 6. İcra1992/6920 sayılı takip dosyasından başka, yine 6.İcra 1992/4485 sayılı dosyasının infaz edildiğive yine 6.İcra 1992/4897 nolu takip dosyasında datakibin devam ettiği belirtilmiş ve 4485 sayılıdosyada ödeme olup ödeme dava tarihinden sonrasıolduğu için icrada mahsuptan bahsetmiştir. Şimdianılan dosyaların taraflarına bakalım 4485 noludosyanın alacaklısı Pamukbank, borçlusu keşideciŞinasi Yüce ve lehtar Gürsel Özhan olup,keşidecinin imza inkarının mercice kabulünden sonra lehtar alacaklıya icrada ödeme yapmıştır.4897 sayılı dosyaya gelince alacaklı Pamukbank,borçlu Satı Yılmaz olup keşideci Satı, lehtarıAlberto Toledo olan rehin cirolu senede dayalıbir takiptir. Buna rağmen yerel mahkeme bunlarınicraca mahsubu yapılacağından söz ettiğine ve odosyalarda ödenen tutarlar ilamdazikredilmediğine göre, sayın kurulun ilke olarakyapılan ödemeler ilamda belirtildiğine göre,mahsubu kabil diye, kabul ettiği de düşünülemez.Kaldı ki itirazın iptali davasından önceliklealacağın varlığının isbat ve tesbiti esası kabuledildiğine göre, bu tesbitten, sadece takiptarihine kadar olan alacak diye algılanıyorsadava tarihinden sonra yapılan ödemeler artıkdavada neden konu oluyor suali de cevapsızkalıyor demektir. Kaldı ki, İİK’nun 67. maddesi2. fıkrasında inkar tazminatı tutarı tesbitindeverilen ölçüler “hükmolunan şeyin tahammülüne,red veya hükmolunan meblağın” deyimleriyle ifadeolunmuştur.
Sonuç, olarak, İİK’nun 67. maddesinin fonksiyonve amacı, ilamların infazında tereddüd olmamasıesası ve usul ekonomisi de gözönüne alınaraktakip tarihinden sonra yapılan ödeme iddialarınında araştırılıp alacağın varlığı ve tutarı tesbitedilmek, her davanın açıldığı zamandaki koşullarıiçinde değerlendirileceği de hatırda tutularakdava tarihi itibariyle hesaplanarak bulunacakalacak miktarı üzerinden inkar tazminatınahükmedilmeli görüşüyle aksine olan SayınÇoğunluğun kararına katılamıyorum, bu nedenlerleyerel mahkeme kararının bozulmasıdüşüncesindeyim.
Nail Sucu
19.Hukuk Dairesi Üyesi
KARŞI OY YAZISI:
İtirazın iptali davalarında icra takibinden sonraki aşamalarda borçlu tarafından alacaklıyayapılan ödemelerin borcun saptanması ve icrainkar ödencesinin takdiri yönünden izlenmesigereken yöntem sorunu oluşturmuştur. Özellikleitirazın iptali davalarının takip hukukuylailgili bulunması bakımından uyuşmazlığın takipgünü ya da dava günü itibariyle çözümü noktasındadüğümlenmiştir.
1- İtirazın iptali davası, alacaklı tarafındanalacağın ödettirilmesi amacına yönelik yapılanilamsız icra takibine karşı, borçlunun süresinde ( 7 gün ) ödeme emrine yönelik itirazının iptaliiçin açılır. Borçlunun icra müdürlüğüne itirazıüzerine kısmi itiraz halinde takibin itirazedilen bölümü, borcun tamamına itiraz halindeysetakibin tamamı durur. İtirazın kaldırılması ya daiptalini sağlamak yükümlülüğü alacaklıya düşer.İİK’nun 67. maddesi uyarınca icra takibinidurduran itirazın, tetkik merciinden kaldırılmasıistenebileceği gibi, mahkemede de itirazın iptaliistenebilir.
İtirazın iptali davasında genel hükümleruygulanır.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusuyapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacakolan, normal bir eda ( alacak ) davasıdır. ( Prof.Dr. Baki Kuru. İcra İflas Hukuku C.1.sh-280 ).İtirazın iptali davası tamamen genel hükümlerebağlı olarak görülür. Bu davada alacağınvarlığının saptanması suretiyle iptali istemiaynı zamanda alacağın ödettirilmesi amacını dataşır.
Alacağın varlığının saptanması demek, borçludanne miktar alacaklı olduğunun belirlenmesi yanındaborçlunun varsa ödemelerinin düşülmesi suretiylehükme esas net miktarın ortaya çıkarılmasınıgerektirir. Alacaklı takibe konu alacağınvarlığını M.K. nun 6.maddesindeki genel tanıt ( ispat ) kuralı ve HUMK. nun 288. ve izleyenmaddelerindeki koşullar doğrultusundakanıtlamakla yükümlüdür. Öbür davalarda olduğugibi borçluda davanın açılmasına kadar doğan tümitiraz ve def’ileri ileri sürebilecektir.Özellikle takas ve mahsup yönündeki savunmalarındikkate alınması zorunludur. ( BK.202.II ). takasancak borçlunun takas yapmak istencini ( iradesini ) alacaklıya bildirmesiyle olasıdır. Butakdirde iki borç takas edilebilecekleri andanitibaren en az borcun miktarı oranında düşmüşsayılır ( BK. m. 122 ). Mahsupta ise bir alacakmiktarının bazı ödemeler nedeniyle indirime tabitutulması söz konusudur.
Açılan itirazın iptali davasında, borçluhakkında yapılan icra takibinden sonra gerekicraya gerekse alacaklıya haricen yaptığı ödemelerin ya da verdiği teminat senetlerindenyahut sair nedenlerle bankanın borca mahsubentahsilatları olduğuna ilişkin savunmasınıtanıtlayıcı kanıtların toplanıp incelenmesigerekir.
Böylece takip gününden önce borca karşıyapılmış ödemelerin saptanması yanında ödemeemrine itiraz gününden sonraki ödeme vetahsilatın mahsubundan sonra dava günü itibariylekalan borç belirlenmiş olur. Zira her davaaçıldığı günde varolan maddi olgu ve koşullaragöre çözümlenir. Davanın açılmasından sonrakievrede de borçlu ödemelerinin varlığınınsaptanması halinde en son bilirkişi incelemesininyapıldığı gündeki gerçek borç tutarı üzerindenitirazın iptaline karar verilip bu miktarlasınırlı takibin sürdürülmesi sağlanmalıdır.
İtirazın iptali davasının kendine özgü bir davaolması genel hükümlerden ayrık olması sonucunudoğurmaz. Davanın İİK’nun 67/son fıkrasıgereğince açılan bir alacak ( Tahsil ) davası gibiincelenip karara bağlanması gerekir. Davanınaçılış günündeki durum ve koşullara uygunçözümlenmesi kuralı yerine takip günündeki haklıçıkma olgusunun konulması doğru değildir. Birbaşka deyişle yargılama süresinde ele alınmasızorunlu takas, mahsup gibi ödemelere ilişkinsavunmaların dava günü yerine takip gününeçekilmesi savunmanın kısıtlanmasına neden olur.
İtirazın iptali davası sonucunda alacağın esasıhakkında hüküm verilir. İtirazın iptali ya daiptal isteminin reddi kararı maddi anlamda kesinhüküm oluşturur ( m.237 ). Böyle bir dava sonundaverilecek hüküm de alacağın varlığı ve miktarıkesin olarak saptanmalıdır. Zira itirazın iptaliistemi zorunlu olarak alarak alacağın tahsilinide içerir. Borçlunun borçlu olduğu miktar kesinolarak belirlenmeden ve bu miktar hüküm altınaalınmadan itirazın iptaline karar verebilmeolanağı yoktur. Mahkemenin yargılama işlevinegiren ödemelerle ilgili olarak “infaz sırasındaicra müdürlüğünce gözetilmesinin doğal olmasına”ya da “tahsilde tekerrür etmemek üzere ..”itirazın iptaline karar vermek suretiyle daryetkili icra müdürüne bırakılması doğrugörülemez. Böylece önüne gelen uyuşmazlıklarakısa sürede çözme olanağı varken, askıya alınıpyeni uyuşmazlıklara neden olunması davaekonomisiyle de bağdaşmaz.
Ayrıca, icra takibinden sonra takiple ilgiliolarak alacaklıya yapılan ve icra müdürlüğüncekabul edilmeyen harici ödemelere dayanılarakolumsuz saptama ve geri alma ( İİK m. 72 ) ya danedensiz iktisap ( BK. m.62 ) davası da açılamaz.Bu tür uyuşmazlıklar şikayet yoluyla icra tetkikmerciince çözümlenmesi gerekir.
2- İkinci aşamada incelemeye konu sorun; icrainkar ödencesine hükmedilmesinde, borçlununitirazının haksızlığı itirazın yapıldığı andakidurum ya da dava günüdeki koşullardan hangisiölçüt alınarak belirleneceği yönündedir.
İİK.’nun 67. maddesiyle konulmuş olan icrainkar ödencesi, alacaklının genel mahkemedeaçtığı itirazın iptali davası sonunda borçlununitirazının haksızlığına karar verilmesi durumundaalacaklı yararına hükmolunan ödencedir.Nitelikce, hakkında yapılan icra kovuşturmasınahaksız yere itiraz ederek icra takibini durduranve itirazla işin çabuk bitirilmesini önleyenborçluya karşı konulmuş icra hukukuna özgü biryaptırımdır. Boçlunun ne kadar borçlu olduğununsaptanması ve itirazında haklı olup olmadığınınbelirlenmesi ön koşuldur. Dava açamasındaalacağın varlığı saptanmıştır. İcraya konulanalacak likid ( belirli, muayyen, hesaplanabilir )yani borçlu ödemeyle kendisinden istenilenmeblağa borçlu olduğunu ve bunun miktarınıbilmekte ya da bilme olanağına sahiptir. Birmahkeme kararına gereksinme duyulmayacaközelliktedir. Bu durumda borçlunun itirazıhaksızdır. Borçlunun itirazının yapıldığı andakihaksızlığının saptanmasıyla, takip gününden davagününe değin geçen evrede yapılan ödemeler sonucualacağın varlığının belirlenmesi olgusuna dayalıdavadaki haklılık durumunun karıştırılmamasıgerekir. Borçlunun itirazının yapıldığı andakidurumu itibariyle haksızlığı saptanacak ancakdava günündeki haklı çıkma durumuna uygun alacakmiktarı esas alınarak buna koşut alacaklıyararına icra inkar ödencesine hükmedilmesigerekecektir. Her dava ancak dava gününde varolanalacağın miktarına göre hüküm altına alınabilir.
Dava gününde belirlenen alacağın yerine, takipgünündeki alacağın icra inkar ödencesinintakdirinde esas alınması halinde bazı çelişkilidurumların ortaya çıkması olasıdır.
İcra inkar ödencesi başlı başına bir davanınkonusunu oluşturmaz. Ancak , alacağın esasınayönelik itirazın iptali davasıyla birlikteistenebilir. Sözgelimi ödeme emrine haksız olarakitiraz eden borçlu, alacaklının itirazının iptalidavası açmasından önce icra dairesine borcunuöderse, icra takibi son bulacaktır.
Bu durumda borçlu ödemeyle aynı zamandaitirazından vazgeçmiş sayılmakla itirazınıniptali davasına konu bir itirazda kalmaz. İcrainkar ödencesi bağımsız bir dava konusuolamayacağından ödence de isenemez. Öte yandanbir yıllık hak düşürücü sürenin dolmasından birgün önce dava açan alacaklı, o güne kadargerçekleşen kısmi ödemeler dikkate alınmaksızıntakip günündeki alacak üzerinden ödencenintamamına hak kazanacaktır.
Sonuç, olarak itirazın iptali davasında,alacağın varlığının dava günü gözetilereksaptanması ve alacaklının dava günü itibariylehaklılık durumuna göre icra inkar ödencesinehükmedilmesi dava ekonomisi ve yararlar dengesinede uygun düşmektedir. Dairemizin yerleşmişuygulaması da bu doğrultudadır.
Açıklanan nedenlerle Yüce Kurulun çoğunlukgörüşüne katılamıyorum.
Kemal Oğuz ŞENGÜN
19.Hukuk Dairesi Üyes
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
itirazın iptali davası johnross Meslektaşların Soruları 19 10-06-2014 12:30
itirazın iptali davası nizar Meslektaşların Soruları 5 26-09-2011 10:29
itirazın iptali davası için bir yıllık süre dolmadan alacak davası açılabilir mi a.lawyer Meslektaşların Soruları 2 20-07-2008 22:14
itirazın iptali davası dsahutoglu Meslektaşların Soruları 6 18-01-2008 19:10
itirazın iptali davası av.asen öznur Meslektaşların Soruları 6 29-09-2007 19:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06325793 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.