Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mürekkep Faiz (Faize faiz yasağı) / Şikayet süresi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-03-2012, 18:46   #1
Hukukcu 9806

 
Varsayılan Mürekkep Faiz (Faize faiz yasağı) / Şikayet süresi

Sayın meslekdaşlarım,

BK 104 madde ile 3095 Sayılı yasanın 3. maddesinde belirtilen mürekkep faiz uygulaması yasağına ilişkin olarak (TTK M. 8'de zikredilen hususlar saklı kalmak kaydı ile) icra dairesinde itiraz yoluna başvurulmaması (Dolayısı ile takibin kesinleşmesi) sebebiyle yapılacak şikayet süreye tabi midir yoksa IIK 16. madde ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda kamu düzenine yönelik bir düzenleme olması sebebiyle 7 günlük süre geçirilse dahi süresiz şikayet yoluna başvurulabilir miyiz?

Bu doğrultuda aşağıdaki yüksek mahkeme kararına ulaştım. ancak tarihi eski olduğundan emin olamadım. Takip talebinde ve dolayısı ile ödeme emrinde mürekkep faiz işletilmesi sebebiyle 7 günlük süreden sonra da şikayet yoluna başvurabilir miyiz?

Aynı konuda akdedilen kredi sözleşmesi bankadan ticari kredi çeken bir firmaya kefil olan bir ev hanımı açısından da ticari karz akdi niteliğinde midir? TTK 19/2 maddesinde " Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır." hükmü yer alıyor. Ancak bu bakış açısıyla bankalardan çekilen tüm kredi sözleşmeleri ticari iş mahiyetinde midir? Bu bağlamda Yargıtay kararlarına göre "Borçlu Bakımından Ticari İş Mahiyetinde Olan Karz Akitlerinde" mürekkep faiz işletilebiliyor.

Fikrinizi paylaşmanızı istirham edeceğim.

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1990/3855

K. 1990/11590

T. 15.11.1990

SÜRESİZ ŞİKAYET HAKKI ( İcra Müdürünün Faize Faiz Yürütmesi )

• İCRA MÜDÜRÜNÜN FAİZE FAİZ YÜRÜTMESİ ( Süresiz aşikayet Jakkı )

2004/m.16

ÖZET : İcra Müdürlüğünce faize faiz yürütüldüğü takdirde borçlunun süresiz şikayet hakkı bulunur.

DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 29.3.1990 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR: Taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değilse de faize faiz yürütülmesini gerektirir şekilde faize ilişkin şikayetin reddedilmesi isabetsizdir.

Ancak, icra müdürlüğünce faize faiz yürütüldüğü takdirde borçlunun süresiz şikayet hakkı bulunduğundan bu hata bozma nedeni yapılmamıştır.

SONUÇ : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun merci kararının İİK.`nin 366 ve HUMK.nin 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, 5.000 TL onama harcının temyiz edenden alınmasına, peşin harcın mahsubuna, bakiye kalmadığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15.11.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 18-06-2012, 05:20   #2
zeybekhan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
1- "Faize faiz yürütülmesi" ile ilgili olarak yoğun araştırmalar yaptım. Araştırmalarım neticesinde icra müdürünün uygulamış olduğu faize faiz işlemine yönelik olarak sizin de eklemiş olduğunuz karar dahil olmak üzere sadece iki tane süresiz şikayete ilişkin yargıtay kararına ulaştım.
Ancak takip talebinde talep olunan faize faiz talebi ile ilgili olarak
“Takip talebinde ‘asıl alacak ile takip tarihine kadar işlemiş faiz’in toplamı üzerinden -tahsil tarihine kadar- işleyecek faiz istenmiş ve borçlu tarafından buna itiraz edilmemişse, takipten sonra ‘asıl alacak ve işlemiş faizin toplamı üzerinden’-‘faize faiz yasağı’ görmezlikten gelinerek- faiz hesaplanması gerekeceğine" ilişkin olarak tam metni olmasa da 12. HD 29.5.1995 T. 7553/7740 sayılı yargıtay kararına
ulaştım.(Sayın Talih Uyar'ın bir makalesinden) Yargıtay kararı eski de olsa faize faiz yürütülmesine ilişkin şikayetin SÜRELİ olduğuna dair elimdeki tek bilgi bundan ibarettir.

2- Kredi ile sormuş olduğunuz soruya ilişkin olarak ise aşağıdaki karara ulaştım. Umarım işinize yarar. İyi çalışmalar dilerim...


T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/6

K. 1996/2976

T. 26.3.1996

• KREDİ SÖZLEŞMESİ ( Faiz Belirlenmesinin Bankanın İradesine Bırakılmış Olması )

• DÜRÜSTLÜK KURALI ( Bankanın, Tek Taraflı İradesine Bırakılan Faiz Oranını Belirlemesinde )

• BİLEŞİK ( MÜREKKEP ) FAİZ ( Ticari Nitelikte Karz Akdine Uygulanması )

• İYİNİYET ( Bankanın İradesine Bırakılan Faizin Belirlenmesinde )

6762/m.8,94/1,2

818/m.19,20

743/m.2

ÖZET : Cari hesaplarda ve borçlu bakımından ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde ( karz akidlerinde ), devre sonraları faizinin, ana paraya eklenerek, tekrar faiz ( mürekkep faiz ) yürütülmesi, TTK.nun 94 ve 8. maddeleri uyarınca mümkündür.
Taraflarca imzalanan kredi sözleşmesi gereğince, artan faiz oranlarının uygulanacağı, davacı tarafça kabul edilmiş olup, bu durum BK.nun 19 ve 20. maddelerine aykırılık oluşturmaz. Ancak, kredi sözleşmesi ile, davalının iradesine bırakılan faiz oranını artırma ile ilgili yetkinin kullanılmasında, doğruluk ve dürüstlük kuralları içinde davranılması, MK.nun 2. maddesinin uyulması gereken emredici bir hükmüdür. Mahkeme bu hükmü doğrudan gözetmekle yükümlüdür.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davalı vekili; müvekkillerinden E... Kompüter Ltd. Şti. ile davalı banka arasında akdedilen kredi sözleşmesini diğer davacıların kefil sıfatıyla imzaladıklarını ve sözleşmenin teminatı olmak üzere 29.9.1994 vadeli 3.750.000.000.TL'lık ve 30.10.1994 vadeli 2.500.000.000.TL.'lık iki adet senet verdiklerini, kredi borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmediğini ve ana para borcu ödendiği halde bankanın cari hesap dönemini beklemeden aynı cari hesap dönemi içinde dört kez faiz oranlarını artırması sonucu 1.343.451.813.TL.'nın ödenmesini istediğini, uygulanan % 250 faiz oranının fahiş olduğunu, makul bir faiz oranına göre hesaplanacak faiz borcunu ödeyeceklerini ve 575.000.000.TL. faiz borcu ödemeyi kabul ettiklerini ve ödediklerini, ana para ve faiz borcu kalmadığından teminat senetlerinin hükümsüz olduğunu ileri sürerek 768.451.813.TL. borçlu olmadıklarının tesbitine, iki adet teminat senedinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; kredi borçlusu ve kefilleri hakkında 1.343.451.813.TL.'nın % 247 temerrüt faiziyle birlikte tahsili için ilamsız takip yaptıklarını, faiz oranı ve faiz artışının sözleşme ve yasaya uygun olduğunu, faiz artışlarının borçlu şirkete iadeli taahhütlü mektupla bildirildiğini, iptali istenen senetlerin rehin cirosuyla alındığını ve tüm borcun teminatı olduğunu bu nedenle iptalinin istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davalı bankanın cari hesap dönemi başlamadan faiz oranındaki artışları bildirmediğinden bu artışları uygulayamayacağı, davacıların kabul ettikleri miktarın dışında davalı bankaya borçları bulunmadığı, bu nedenle teminat olarak verilen senetlerin iadesi gerektiğinden sözedilerek davacıların İstanbul Altıncı İcra Müdürlüğü'nün 1994/30578 sayılı dosyadan takip konusu yapılan alacağın 768.451.813.TL.'den borçlu olmadıklarının tesbitine, iki adet teminat senedinin taraflar arasında hüküm ifade etmek şartıyla iptaline karar verilmiş, hüküm; davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı; davalı banka tarafından taraflar arasındaki kredi sözleşmesinden doğan alacakla ilgili faize faiz yürütüldüğünü, bankanın senet mukabili kredi borcuyla ilgili olarak faiz oranlarını tek taraflı olarak değiştirdiğini ileri sürerek teminat senetlerinin iptalini istemiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişki kredi sözleşmesinden kaynaklandığından uyuşmazlığın bu sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Kredi sözleşmesinde üçer aylık devre faizlerinin ana paraya ilave edilerek tekrar faiz yürütülebileceği kabul edilmiştir. TTK.nun 94. maddesinin 1. fıkrasında, tarafların üç aydan aşağı olmamak üzere diledikleri zaman faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi, hesap devrelerini, faiz ve komisyon miktarlarını dahi mukavele ile tayin edebilecekleri hükme bağlanmış, 2. fıkrasında TTK.nun 8. maddesi saklı tutulmuştur. Saklı tutulan bu hükme göre, üç aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla, borçlu bakımından ticari iş niteliğini haiz bulunan karz sözleşmelerinde geçerlidir. Görüldüğü gibi cari hesaplarda ve borçlu bakımından ticari iş niteliğinde olan karz akidlerinde devre sonları faizinin ana paraya eklenerek tekrar faiz ( mürekkep faiz ) yürütülmesi anılan yasa hükümleri uyarınca mümkündür. Davacı bankaya sözleşmenin 6/a maddesinde faiz oranını artırma yetkisi verilmiş, banka da bu yetkiye dayanarak kredi faiz oranını 25.1.1994 tarihinde % 96'ya, 27.1.1994-2.2.1994 arası dönemde % 110'a, 2.2.1994 tarihinde % 140'a,10.2.1994 tarihinde % 150'ye, 1.4.1994 tarihinde % 250'ye yükseltmiş ve yaptığı bu artışları davacıya bildirmiştir. Davacının bu işleminde TTK.nun 94 ve 8. maddelerine aykırılık yoktur. Zira, anılan maddelerde bileşik faiz ( mürekkep faiz ) yürütmek için cari hesap devrelerinin üç aydan aşağı olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Burada cari hesap devrelerinin üç aydan aşağı olamayacağı ile ilgili düzenlemenin amacı daha kısa sürelerte bileşik faiz yürütülerek borçlunun durumunun ağırlaşması sonucunu doğuracak şekilde hükmün uygulanmasına engel olmaktır. Burada öngörülen sürenin anlamı, cari hesap faizlerinin üç aydan aşağı olmamak üzere ana paraya eklenmesidir. Olayda ise, sadece faiz oranlarının artırılması ve bu artırımın davacı müşteriye tebliği, cari hesap devrelerinin üç aydan aşağı sürelere tabi kılmak olmadığından bilirkişinin bu yöne ilişkin gerekçesi ve mahkemenin kabulünde isabet yoktur.
Davacı, kısa sürelerle faiz oranının artırılarak % 250'ye çıkarıldığını bu oranın fahiş olduğunu bu nedenle uygulanamayacağını da ileri sürmüştür. Davacı ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 6. maddesine göre, artan faiz oranlarının uygulanacağı davacının kabulünde olduğundan bu durum BK.nun 19 ve 20. maddelerine aykırılık teşkil etmez. Ancak, sözleşmenin bu maddesi ile davalı bankanın iradesine bırakılan faiz oranını artırma ile ilgili yetkinin kullanılmasında doğruluk ve dürüstlük kuralları içinde davranılması, MK.nun 2. maddesinin uyulması gereken emredici bir hükmüdür. Bu kuralın sonucu olarak bankanın fahiş kazanç amacı ile faiz oranını tek yanlı artırma yetkisine dayanarak haklı görülmeyecek bir orana yükseltmesi, hakkın suistimalini oluşturacağından sözleşmedeki anılan bu hükmün uygulanmasında kredi müşterisinin MK.nun 2. maddesinin korumasında bulunduğunun kabulü gerekir. Bir başka deyişle, bankanın kendisine duyulan güvene aykırı davranışı bulunup bulunmadığının saptanması gerekir. Bu durumda MK.nun 2. maddesini doğrudan gözetmekle yükümlü olan mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yapılıp, kredi süreci gözetilerek, bu süreçteki yükselen faiz oranlarına göre bankanın haksız bir davranışta bulunup bulunmadığını saptamak, bu yönde ve hesabın katedildiği tarihte banka alacağının ulaştığı miktar yönünden uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak hasıl olacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 6.000.000.- TL. duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya ödenmesine, 26.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 18-06-2012, 08:17   #3
Özgür Kınay

 
Varsayılan

Sorunun 2.kısmı bakımından:
Gerek Hukukcu_9806 gerekse Zeybekhan tarafından ifade edilenler "cari hesaplar için" geçerlidir. Cari hesaplar "faize faiz işletilemez" kuralının tek istisnasıdır. Zira bu hesapların işletim mantığı her 3 ayda bir kat edilmeleri, böylece her dönem için alacağın muaccel hâle gelmesi, kat edilen rakamın yeni 3 aylık dönemin başına yazılması ve doğal olarak buna da akdi faiz işlemesi şeklindedir. Bu sebeple cari hesaplarda faize faiz işlemek durumundadır. Keza aynı şekilde bu hesaplar kesin olarak kat edildiğinde ortaya çıkan son rakam da başlı başına bir alacak olduğundan, o artık asıl alacaktır. Buna da faiz işlemesi mümkündür.
Aksi halde cari hesapların işletilmesi mümkün olmayacaktır. Zira cari hesaplar, belli bir miktar karzın borç olarak verilmesi bunun geri ödenmesi gibi ana para / asıl alacağı belli olan hesaplar değildir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşlemiş faize itirazın iptali ve bu Karar tebliğ edilmeden, İcra emrine eklenmeden Faize faiz işletilmesi şeklinde ilamlı icra takibi keskinbalta Meslektaşların Soruları 13 20-04-2012 11:57
Ticari faiz yerine yasal faize hükmedilmesi simurganka Meslektaşların Soruları 1 20-02-2012 09:30
Yasal faiz ıslah ile ticari faize dönüştürülebilir mi? Av.Dursun KARACA Meslektaşların Soruları 5 13-06-2010 12:39
faize faiz yürütülmesine itiraz atak Meslektaşların Soruları 3 16-03-2008 18:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03351903 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.