Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

müşterek hesaptaki para kimin

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-03-2007, 16:19   #1
av.mansur

 
Varsayılan müşterek hesaptaki para kimin

merhabalar...
bankada müşterek hesapta tutulan paraların ne kadarının kime ait olduğunu nasıl belirleyeceğiz...taraflardan biri öldüğü tkadirde diğer tarafın paranın yarısından fazlasının kendisine ait olduğunu iddia ediyor...şimdi iddia sahibi iddiasında haklı mıdır...iddiasının ne şekilde ispat edebilir...yoksa müşterek hesaptaki para %50 %50 eşit pay mıdır.!
Old 29-03-2007, 16:28   #2
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

*Yazılı bir belge yoksa 1/2-1/2'dir bence de. Bir mala ortak olma durumunda hisseler belirtilmemişse, eşit oranlarda ortaklık karinesi yürür şeklinde biliyorum.
*Bankaların müşterek hesaplarla ilgili mevzuatının incelenmesi de yararlı olur zannımca.
Saygılarımla...
Old 29-03-2007, 17:36   #3
parçalı bulutlu

 
Varsayılan

YARGITAY 3.H.D.
2005/3579 E.
2005/3674 K.

Dava dilekçesinde 460.042.500.000 liranın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. S. K. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av. N. O. geldi. Evrak üzerinde inceleme yapılmak için karara bağlanması için bazı nevakısın giderilmesi için mahalline iade edilmiş olup bu kere yeniden gelmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : A )İDDİA, SAVUNMA VE HÜKÜM

Dava dilekçesinde, tarafların müşterek murisi M. ç. ile davalının çeşitli bankalarda birçok müşterek hesabının bulunduğu, murisin 27.11.2000 günü gece saat 1.00'de öldüğü, aynı gün ölümden sonra davalının müşterek hesaplarda bulunan tüm paraları çektiği iddia edilerek davacının miras payı oranındaki miktarın davalıdan tahsili talep edilmiştir.

Davalı, murisin ilkokul mezunu olup herhangi bir gelirinin bulunmadığını, bankalar nezdinde imza edilmiş bir hesap sözleşmesinin olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece bilirkişi olarak seçilen emekli banka müdürü ile avukatın hazırlamış oldukları rapor esas alınarak davanın reddi cihetine gidilmiştir.

B )HÜKME ESAS ALINAN BİLİRKİŞİ RAPORUNDA:

I- H... Bank İstanbul Şubesinde bulunan 64777-270 numaralı hesabın hesap ekstrelerinde, hesap sahibi olarak R./M. Ç.'nin gözüktüğü ancak, "Genel İşlem Taahhütnamesinde", "İmza Örneği Föyünde", "Faksla İletilen Talimatın Uygulanmasına İlişkin Sözleşmede" "Ek Taahhütnamede" sadece R. ç. 'nin imzasının bulunması nedeniyle bu hesabın R.Ç. 'ye ait olduğu;

II- Türk Ticaret Bankası İstanbul Şubesinde bulunan hesabın davalıya ait münferit hesap olduğu;

III- A...bank ( A...bank )Sirkeci Şubesinde bulunan 59047 no'lu hesap için alınan "Bankacılık Müşteri Hizmetleri Sözleşmesinde" R.Ç. ve M.Ç. 'nin imzalarının bulunduğu, hesap müşterek olmakla birlikte hesap sahiplerinden herhangi birinin münferiden işlem yapma yetkisinin bulunması nedeniyle davalının hesabı kapatma yetkisinin bulunduğu;

IV- K...bank Eminönü Şubesinde bulunan hesabın 27.11.2000 tarihi itibariyle borç bakiyesinde olduğu;

V- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna devredilen E.. .bank ve i... bank şubelerinde hesapların hesap ekstrelerine göre hesapların M.. .IR. . .Ç... adına açıldığı ancak, hesaplarla ilgili istenilen hesap açılış talimatı veya sözleşmesi, hesabın münferit veya müşterek olduğuna dair talimat, para çekme yetkisi, vekaletname gibi aidiyete matuf belgelerin bulunmadığı, E... Bank Eminönü Şubesinde bulunan hesapla ilgili olarak sadece imza örneklerinin ve kimlik fotokopilerinin bulunduğu, açılışla ilgili belgelerin bulunmadığı;

VI- P. Menkul Değerler A.Ş. ile muris arasında "Menkul Kıymetler Alım-Satım Sözleşmesini muris M. Ç.'nin müşteri sıfatıyla imzalamış ise de, murisin davalıyı yetkili kıldığı ve bu yetki ile davalının hareket ettiği kabul edildikten sonra,

Sonuç olarak;

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna devredilen bankalarda bulunan hesaplarla ilgili kesin bir sonuca ulaşılamadığı, diğer hesaplarla ilgili olarak da davacının herhangi bir talep hakkının bulunamayacağı açıklanmıştır.

C )HUKUKSAL DAYANAKLAR

I- Birden fazla kimsenin bankada açtırdıkları ortak hesap, sözleşmeye dayanan müteselsil alacaklılık tipini oluşturur.

Ortak hesaptaki hesap üzerinde hak sahibi birden fazla kimse gözükür.Bu durumda banka tıpkı bireysel hesapta olduğu gibi aynı edimi hesap alacaklılarına karşı borçlanır.

Hesap türünün belirlenmesinde temel ölçüt bankaya ödeme yapan kişinin iradesidir. Ancak ödeme yapan kişinin iç iradesi yerine banka tarafından anlaşılabilir olan ya da görülebilir iradesi önemlidir ( Bkz. Faruk Acar, Türk-İsviçre Medeni Hukukunda Alacaklılar Arası Teselsül -doktora tezi- Ank.2003, sh.168, dip not: 68 ve ora da anılan: Canans ve Wagner ).

Bilimsel öğretide ortak hesap kavramı adı altında hem "tek imzalı ( teselsüllü )ortak hesap hem de "birlikte imzalı ortak hesap" türü anlaşılmaktadır. Ortak hesap türü ayırımını sağlayan tek ölçüt, banka nezdindeki hesap üzerinde birlikte alacaklıların tasarruf yetkilerinin şeklidir. İlkinde her bir mudi banka hesabı üzerinde diğerlerinin katılımı olmaksızın tasarruf edebilmektedir. Buna karşın birlikte imzalı ortak hesapta her bir mudi tek başına hesap üzerinde tasarruf edemez, banka ancak bütün mudilere birlikte ödeme yaparsa borcundan kurtulmuş olur ( Bu konuda özlü bilgi için bkz. Tekinalp, Ünal: Banka Hukukunun Esasları, İst.1988, sh.328 vd. )

II- Müşterek hesabı açan ve müşterek mevduatın konusu olan parayı yatıran hesap sahibinin sözleşmeyi imzalaması ile sözleşmenin banka ile diğer hesap sahipleri arasında kurulmuş olduğunun kabulü gerekir. Diğer müşterek hesap sahiplerinin imzalarının sözleşmede bulunmaması sonucu etkilemez. Bunun aksi, sözleşmenin kuruluşunun imzalan eksik olan diğer hak sahiplerinin imzalarının tamamlanmasına bağlı tutulduğuna dair sözleşmede bir hükmün yer almış olmasına bağlıdır. Matbu sözleşme metninde böyle bir kayıt olmamasına, matbu sözleşme metninin banka yetkilileri ve müşterek hesabı açtıran ve mevduatı bankaya yatıran hesap sahibinin imzalarına rağmen, sözleşmede taraf olarak isimleri bulunan diğer hesap sahiplerinin imzalarının "yokluğu" nedeniyle sözleşmenin kurulmadığını iddia etmek, doğruluk ve dürüstlük kuralına uygun düşmez. ( Kaplan, İbrahim: Banka Sözleşmeleri Hukuku, c. 1, Ank. 1996, sh. 233 vd. )O halde denilebilir ki, teselsüllü müşterek hesabın açılması sırasında hesabı açtıranın dışındaki diğer hesap sahiplerinin imzalarının bulunmaması ancak, teselsüllü müşterek hesap sözleşmesinde tüm hesap sahiplerinin sözleşmeyi imzalamaları halinde sözleşmenin yürürlüğe gireceği yönünde bir hüküm mevcutsa, sözleşmenin kuruluşuna engel olur.

III- Açıklık bulunmaması halinde, teselsüllü hesabın varlığı kabul edilir. Bir başka anlatımla, müşterek hesap açılırken bankaya aksine bir anlaşma sunulmamışsa, bankadaki müşterek hesabın, aktif teselsüllü müşterek hesap olduğu bilimsel öğretide oybirliği ile kabul edilmektedir ( Tekinalp, sh. 329; Kaplan, sh. 235,236 ve orada anılan Yargıtay Kararları ).

Hesap sahiplerinin her biri müteselsil alacaklı sıfatına sahiptir. Zira, ortak hesap sahiplerinin banka karşısındaki yetkileri müteselsil alacaklılığın söz konusu olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü ortak hesapta BK. mad. 148/1 'deki hükme uygun olarak, her bir hesap sahibi banka nezdindeki tutarın tamamı üzerinde bağımsız şekilde tasarruf edebilmektedir. Bilimsel öğretideki baskın görüş, ortak hesap halinde alacaklılar arası teselsülün olduğu yönündedir ( Bkz. Acar, sh. 172 ve dipnot: 98'de anılan yerli ve yabancı yazarlar ile İsviçre Federal Mahkemesinin kararlarına ).

IV-Müşterek hesaptaki paylar, aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Zira, para müşterek hesaba yatırıldığına ve pay bakımından bir anlaşma bulunmadığına göre, mülkiyetin yarı yarıya olmak üzere hak sahiplerine ait olması gerekir ( 11. HD. 21.3.2002; 1579/2539; Acar, sh. 336, 337 ).

V-Mevduat hesabı birden fazla kişiye ait ise, mudilerden birinin ölümü halinde, -aksine sözleşme yoksa- hesaptaki paralar eşit paylara bölünecek ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenebilecektir ( Reisoğlu, Seza: Bankalar Kanunu Şerhi, Ank. 2002, sh. 390 ). Zira, taraflardan her biri hesaptan para çekerken payına göre kendi adına, payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket etmekte olup, payından fazla çektiği miktarda diğer hesap sahibine göre borçlu durumuna girer ( 2. HD. 29.1.1987, 495/11191; HGK. 11.2.1998,40/75 ).

VI- Taraflar arasında bir kısım hesaplar yönünden vekalet ilişkisi kurulmuş bulunmaktadır.

Vekilin, üstlendiği işin müvekkilin menfaatine ve onun iradesine uygun olarak yapılması gerekir ( Başpınar, Veysel: Vekilin Özen Borcundan Doğan Sorumluluğu, -doçentlik tezi- 2.baskı, Ank. 2004, sh. 72 ). O kadar ki, "Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunacak ve ona zarar verecek davranışlardan kaçınacaktır" ( 3. HD. 9.9.1985; 2552/5380 ).

Bundan ayrı olarak "Borçlar Kanunu'nun 390. maddesi uyarınca vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandıracak davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekil, vekalet yetkisini kasten vekil edenin zararına kullandığı takdirde, zararı tazmin yükümlülüğündedir" ( 3. HD. 14.4.1998; 2963/3981 ). Gerçekten de vekil, vekalet yetkisini kasten vekil edenin zararına, kendisinin ya da düşünce ve çıkar birliğine girdiği kişi yararına kullandığı takdirde, yapılan işlem vekalet vereni bağlamaz ( HGK. 5.5.1993; 79/195 ).

D )SONUÇ :Görüldüğü üzere taraflara ait bireysel hesaplar dışında ortak hesapların müşterek imzalıları dışında bir kısmında da yetkilendirme ve ilgili bankaya verilen talimatlara rastlanılmıştır.

Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak konusunda uzman olan üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığı varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmek gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde sonuca ulaşılması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz,

SONUÇ : Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-03-2007, 18:53   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn. parçalı bulutlu,
Siz kararı 3 HD'nin olarak göndermişsiniz ben aynısını HGK olarak buluyorum :
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/3-517
K. 2006/525
T. 12.7.2006
Old 29-03-2007, 18:54   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/16263
K. 2004/6900
T. 10.5.2004
• MÜŞTEREK BANKA HESABI ( Hesaptaki Miktarda Paydaşların Eşit Oranda Hakları Olduğu - Müşterek Hesabın Münferit Hareket Etme Yetkisi İle Açılması Halinde Hesap Sahipleri Münferiden Hesaptan Para Çekebileceği )
• MÜŞTEREK HESAP SAHİPLERİ ( Hesap Kartonlarında İmzasının Bulunmaması Bu Hesabın İmzası Bulunan Kişi Adına Olduğunun Kabulü Anlamına Gelmediği )
• HESAP EKSTRESİ ( Paranın Banka Müdürü Tarafından Çekildiği Yazılı Olması - Tahsil Dekontunda İmzasının Bulunmadığı Anlaşıldığından Mahkemece Genel Müdürlükte Mevcut Bilgisayar Kayıtları İncelenmek Üzere Bilirkişi Aracılığıyla Kim Tarafından Çekildiğinin Tespiti Gereği )
• BANKA MÜDÜRÜNÜN BAŞKASININ HESABINDAN PARA ÇEKMESİ ( Hesap Ekstresinde Yazılı Olması - Tahsil Dekontunda İmzasının Bulunmadığı/Genel Müdürlükte Mevcut Bilgisayar Kayıtları İncelenmek Üzere Bilirkişi Aracılığıyla Kim Tarafından Çekildiğinin Tespiti Gereği )
ÖZET : Kural olarak bankacılık işlemlerinde hesapların müşterek olması halinde, hesaptaki miktarda paydaşların eşit oranda hakları olduğunun kabulü gerekir. Müşterek hesabın ( münferit hareket etme yetkisi ile açılması ) halinde, hesap sahipleri münferiden hesaptan para çekebilirler. Hesap sahiplerinin hesap kartonlarında imzasının bulunmaması, bu hesabın, imzası bulunan kişi adına olduğunun kabulü anlamına gelmez.

Dolar hesabıyla ilgili hesap ekstresinde, paranın P.B. tarafından çekildiği yazılıdır. P.B. bankanın müdürü olup, tahsil dekontunda imzasının bulunmadığı anlaşıldığından Mahkemece genel müdürlükte mevcut bilgisayar kayıtları incelenmek üzere bilirkişi aracılığıyla araştırma yapılması, hesaptaki paranın kim tarafından çekildiğinin tespiti gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Alacak" davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de çağrı kağıdı gideri ödenmediğinden bu isteğin reddiyle incelemenin evraklar üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, kardeşi olan davalının, ortak murisleri P.B. ile müşterek hesaptaki 40.000 Dolar ile yine kendileri ile murisleri annesi ve dava dışı kardeşleri F. adına kayıtlı olan 10.000.000 TL'lık banka hesabının muris annelerinin sağlığında çekip kendisine herhangi bir pay vermediğini ileri sürerek, miras hissesi karşılığı 25.000.000.000 TL'nin ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davacının ileri sürdüğü hususların varit olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının, davalı ile kardeş olup, murisleri P. B.nin 2001 yılında vefat ettiği, geriye mirasçı olarak davanın tarafları ile dava dışı F. Gözüaçık'ı bıraktığı, davalının olayların vuku bulduğu tarihte Vakıfbank K. Şubesi Müdürü bulunduğu davacının ise hukuki ehliyete haiz olmaması nedeniyle babasının velayeti altında olduğu dosya içindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Vakıfbank K. şubesinden alınan karşı yazıda dava konusu 4005347 nolu hesabın davalı ile P. B. adına müşterek olarak ancak münferit hareket etme yetkisiyle açıldığı, hesap kartonunda yer alan imza örneğinin davalıya ait olduğu, bilgisayar sistemi hesap sahibinden ancak birisinin adını gösterdiğinden hesap sahibi olarak P. B. adına görüldüğü ve hesap ekstresinde 9.6.1997 tarihinde hesabın P. B. tarafından kapatıldığı anlaşılmaktadır. Yine aynı şubedeki 1004294 nolu hesabın ise murisleri P. B. ile davacı, davalı dava dışı F. adına müşterek olarak münferit hareket etme yetkisiyle açıldığı keza bilgisayar kayıtlarında hesap sahibi olarak P. B. nin adının yazılı bulunduğu, hesap ekstresine göre bu hesabın 14.5. 1996'da açıldığı, 7.6.1996 tarihinde kapatıldığı anlaşılmakla birlikte, tahsil dekontunda paranın kim tarafından çekildiği de anlaşılamamaktadır. Davacı az yukarıda açıklanan hesapların o tarihlerde aynı bankanın müdürü olan davalı tarafından kapatıldığını ileri sürmüş, davalı ise temyiz dilekçesinde vermiş olduğu cevapta bu hesapların müşterek olmayıp kendisine ait olduğunu hesap kartonunda ise sadece kendisinin imzasının bulunduğunu ileri sürmüştür.

Kural olarak bankacılık işlemlerinde hesapların müşterek olması halinde hesaptaki miktarın paydaşların eşit oranında hakları olduğunun kabulü gerekir. Müşterek hesabın münferit hareket etme yetkisi ile açılmasının anlaşılması halinde ise hesap sahipleri birlikte hareket ederek hesaptan para çekebileceği gibi, her bir hesap sahibi münferiden de para çekebilir. Hesap sahiplerinin hesap kartonlarında imzasının bulunmaması bu hesabın imzası bulunan kişi adına olduğunun kabulü anlamına gelmez. Kaldı ki banka müdürü olan davacı hesabı açtırıp hesabın diğer paydaşlarla birlikte müşterek olduğunu hesap kartonuna yazdırdığına göre mahkemenin kabulünün aksine bu hesapların müşterek olduğunun kabulü gerekir. Dolar hesabı ile ilgili hesap ekstresinde paranın P. B. tarafından çekildiği yazılıdır. Kural olarak hesap kartonunda imzası bulunmayan kişinin hesaptan para çekebilmesi için öncelikle bu kartonu imzalaması ve bilahare tahsil fişini de imzalayıp vermesi gerekir. P. Tarafından çekildiği savunulan tahsil dekontunda P.'nin imzasının bulunmaması halinde ortada açıkça bankacılık kusurunun bulunduğunu, dolayısıyla bu paranın o zamanki şube müdürü olan davalı tarafından o bankada müdür olarak görev yapmanın verdiği yetkinin de kullanılarak çekildiğinin kabulü, zorunlu hale getirir. Türk parası hesabının ise kim tarafından kapatıldığına ilişkin tahsil dekontunda isim ve imza bulunmadığı anlaşılmıştır.

Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek gerektiğinde genel müdürlükte bulunan bu hesaplara ilişkin varsa her türlü bilgi ve belge ile hesabın bulunduğu şubedeki tüm bilgi ve belgeler bunlara ilişkin bilgisayar kayıtları incelenmek suretiyle bankacılık işlerinde deneyimli ve konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulu vasıtası ile gerekli araştırma ve inceleme yapılıp hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine. 10.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bu ağaçların mülkiyeti kimin? Brusk Meslektaşların Soruları 11 27-04-2010 14:08
TRT'nin bandrolsüz satış nedeniyle verdiği para cezası idari para cezası mıdır ? Selahattin Meslektaşların Soruları 20 16-01-2008 15:23
Ev İşi Kimin İşi ??? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 5 28-09-2006 21:33
İçtihatlar Kimin ? ali Meslektaşların Soruları 3 05-06-2004 11:47
Vekalet Ücreti Kimin? duyurucu1 Meslektaşların Soruları 4 15-07-2003 07:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05177498 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.