Kiracı kim?

Değerli meslektaşlar merhaba. Çok bilinmeyenli denklem tarzında bir problemim var. 25 yılı aşkın bir kiracılık söz konusu. Tahliye için dava açacağız. (Süreye dayanarak) kira sözleşmesi her iki tarafta da yok. Eve gelen faturalar farklı farklı kişiler adına. Kardeşler, gelinler, damatlar kalabalık halde yaşıyorlar. Bu durumda husumeti kime yönelteceğiz? Benzer bir durum yaşayan meslektaşlar yardımcı olabilirlerse minnettar kalırım.

Kiracınızı siz bilmiyorsanız bizim bilmemiz oldukça zor olabilir.

Ama sanırım en sağlıklı yol kirayı ödeyene husumet yönlendirmeniz olur. Umarım onu da farklı kişiler ödemiyordur?

Neticede 1. Eylül'de başlayan arabuluculuk bu konuda size çok yardımcı olabilir diye düşünüyorum. Tahliye öncesi başka bir konuyla ilgili arabuluculuk müracaatı yapın (kira miktarı, evin yeni alıcılara gösterilmesi, evdeki bir onarım vs.) ve orada kiracı ile şartlar ne olursa olsun "anlaşın"! Bu anlaşmaya kiranın başlangıç tarihini de geçirin. Artık bu anlaşma ile hem kiracınız hem kiranın başlangıç tarihi belli hale geleceğinden herşey yerli yerine oturmuş olur. Yeni kira miktarıyla ilgili anlaşırsanız belki bu sene dava açamamış olursunuz ama önümüzdeki sene açacağınız davada hiçbir sıkıntı yaşamazsınız.

Bu sene açacağınız davayı zaten kaybetme ihtimaliniz çok yüksek, çünkü tek sorununuz husumet değil, yazılı sözleşmeniz olmadığı için zaten kiranın başlangıç tarihi (ve dolayısıyla ihtar ve tahliye tarihinde de) ciddi sorun yaşayacaksınız.

Alıntı: Yazan Admin Kiracınızı siz bilmiyorsanız bizim bilmemiz oldukça zor olabilir. Ama sanırım en sağlıklı yol kirayı ödeyene husumet yönlendirmeniz olur. Umarım onu da farklı kişiler ödemiyordur? Neticede 1. Eylül'de başlayan arabuluculuk bu konuda size çok yardımcı olabilir diye düşünüyorum. Tahliye öncesi başka bir konuyla ilgili arabuluculuk müracaatı yapın (kira miktarı, evin yeni alıcılara gösterilmesi, evdeki bir onarım vs.) ve orada kiracı ile şartlar ne olursa olsun "anlaşın"! Bu anlaşmaya kiranın başlangıç tarihini de geçirin. Artık bu anlaşma ile hem kiracınız hem kiranın başlangıç tarihi belli hale geleceğinden herşey yerli yerine oturmuş olur. Yeni kira miktarıyla ilgili anlaşırsanız belki bu sene dava açamamış olursunuz ama önümüzdeki sene açacağınız davada hiçbir sıkıntı yaşamazsınız. Bu sene açacağınız davayı zaten kaybetme ihtimaliniz çok yüksek, çünkü tek sorununuz husumet değil, yazılı sözleşmeniz olmadığı için zaten kiranın başlangıç tarihi (ve dolayısıyla ihtar ve tahliye tarihinde de) ciddi sorun yaşayacaksınız.

Sayın Admin, belirttiğiniz anlaşma şartları ve bilgiler anlaşma tutanağına yazılırsa, açılacak tahliye davasında anlaşma tutanağının delil olarak kullanılamaması gündeme gelebilir mi? 6325 m.5 buna engel olabilir gibi gözüküyor. Son tutanağa yazılsa bile m.5/1-ç nedeniyle delil olarak kullanılamayabilir.


Madde 4/2 dayanağıyla belgelerdeki gizlilik kaldırılsa bile gizliliğin kaldırılmasının, belgelerin delil olarak kullanılabileceğini sağlayan bir yönü yok gibi.


Eğer durum böyleyse, anlaşma sırasında arabuluculuk sürecinden bağımsız olarak geçmiş tarihli kira sözleşmesi düzenlemek işe yarar mı?

Alıntı: Yazan Av. Erdem Akçay Sayın Admin, belirttiğiniz anlaşma şartları ve bilgiler anlaşma tutanağına yazılırsa, açılacak tahliye davasında anlaşma tutanağının delil olarak kullanılamaması gündeme gelebilir mi? 6325 m.5 buna engel olabilir gibi gözüküyor. Son tutanağa yazılsa bile m.5/1-ç nedeniyle delil olarak kullanılamayabilir.

Kanunun 5. maddesinde "arabuluculuk anlaşması" ifadesinin özellikle yazılmadığınını düşünüyorum. Bu maddenin asıl korumaya çalıştığı arabuluculuk sırasında öne sürülen teklifler, yapılan konuşmalar ve ikrarlar gibi gözüküyor.

Bence bir arabuluculuk anlaşması yapıldığında, bu anlaşma yine o iki taraf arasındaki her türlü uyuşmazlıkta yargı organına sunulabilir. Bu anlaşmayı üçüncü bir kişi ile paylaşamazlar ama gizlilik ilkesini taraflar anlaşmayı aralarındaki bir yargılamada Mahkemeye de sunamazlar olarak değerlendirmiyorum.

Neticede herhangi bir arabuluculuk anlaşması yerine getirilmezse taraflar bunu icra edilebilirlik şerhi için Sulh Hukuk Mahkemesine sunabiliyor, sonrasında İcra dairesine de sunabiliyor, hatta gerekirse bu anlaşmaya dayalı olarak "icbar", "alacak", "tazminat" vs. davaları da açabiliyor.


Şöyle bir senaryo düşünelim: Siz bu anlaşmayı Mahkemeye sunduğunuz ve kiracı gizlilik gereği delil teşkil etmez dedi ve hakim de bunu kabul etti. Siz "delilsiz kaldığınız için" kiranın başlangıcı konusunda kiracıya yemin teklif ettiniz, kiracı da geldi arabuluculuk anlaşmasındaki tarihi inkar edecek şekilde yemin etti. Kiracıyı TCK 275'ten savcılığa verdiniz. Artık ortada bir suç var ve 5. madde kapsam dışı kalmadı mı? (5. madde açıkça "hukuk davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda" diyor, cezai kovuşturmaları kapsamıyor).

Ama elbette bu tartışma sonuç olarak Yargıtay içtihatları ile şekillenecek.