Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Anlaşmalı Boşanma - Nafaka İndirimi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-08-2015, 13:56   #1
butterfly

 
Soru Anlaşmalı Boşanma - Nafaka İndirimi

Sayın meslektaşlarım,

Bir dostumun başına gelen bir olayı sizinle paylaşmak ve değerli görüşlerinizi almak isterim.

Arkadaşımız, 2 sene önce, eski eşinden anlaşmalı boşanmıştır. Boşanma davasında karşı tarafın avukatının hazırladığı protokolü imzalayan arkadaş, bu protokole göre, kendisine müşterek çocukları için okul masrafları haricinde 1.000 TL iştirak nafakası ödemeyi taahhüt etmiş. Ancak, duruşma esnasında hakime hanım bunun ucunun açık olduğunu ve de okul masrafları artı 1000 TL yerine toplam bir rakam belirtilmesi gerektiğini söylemiş ve arkadaşımız da karşı tarafın ısrarı üzerine 3.000 TL aylık nafaka ödemeyi o anki psikoloji ile kabul etmiş. Ancak, davadan kısa bir süre sonra, çocuğun masraflarını topladığımda bunun zaten 3.000 tl bile etmediğini ve bunun iştirak nafakası olduğunu, eşinin de çalışan ve iyi maaş alan bir bayan olduğunu, bundan dolayı çocuğun tüm maddi yükümlülüğünü tek başına üstlenmesinin yanı sıra, fazla bile ödeme yaptığını anlamış ve bir avukata başvurup nafakanın indirilmesi için dava açmış ancak bu davası da reddedilmiş. Nedeni ise, anlaşmalı boşanma davası olması ve işin kötü yanı boşandıkları sırada arkadaşımızın işsiz olması ve işsiz olduğu halde bu nafakayı kabul etmiş olması, bundan dolayı hakim şartlarda bir değişiklik olmadığından bahisle davayı reddetmiş. Şu aşamada, hali hazırda reddedilmiş bir nafaka indirimi davası da varken, yeniden dava açabilmesi için şartlarda nasıl değişiklk olması lazım? İlla evlenmesi , yeniden çocuk sahibi olması yahut borçlu olması mı gerekir ?

Konu ile ilgili görüşlerinizi bekliyorum, saygılar.
Old 01-08-2015, 17:03   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Anlamak için

Alıntı:
butterfly
Alıntı:
...yeniden dava açabilmesi için şartlarda nasıl değişiklk olması lazım? İlla evlenmesi , yeniden çocuk sahibi olması yahut borçlu olması mı gerekir ?

Sayın meslektaşım,

TMK.
1.m.176/4- Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

2.m.4-Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.

3.HGK.’nin 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656 E.-688 K.sayılı kararında da kabul edildiği üzere; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ( eğitim ) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanlar “yoksul” kabul edilmektedir.

Konu bağlamında:
1.Davacının sosyo ekonomik durumu tam olarak dosyaya yansımamış,
2.Geçen “iki yılda” davacının durumunun „daha“ kötü olduğu ispatlanamamış,
3.Nafaka yükümlüsünün ekonomik durumunun „daha“ kötü oluşunun kendi kusurundan kaynaklanmış olması,söz konusu olabilir mi?

Saygılar
Old 01-08-2015, 22:32   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

*** Olayda kişi işsizken 3.000TL.lık iştirak nafakasını kabul etmiş. Nafaka miktarını kendi belirlemiş. İndirim talep etmesi zor görünüyor. Değişen koşullar ne olabilir? Yeniden evlenme, hastalık gibi gideri arttıracak durumda "uygun miktarda" nafakanın indirilmesine karar verilebilir. Ancak nafaka tarihinden sonraki iradi borçlanma yine kişinin kötüniyeti olarak değerlendirilir. Nafaka yükümlülüğünden kurtulmak için kişinin kendini ekonomik olarak yok etmeye çalışması himaye görmez.

Aşağıdaki karar aydınlatıcı.


3.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/14248
Karar: 2012/20466
Karar Tarihi: 02.10.2012


Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davada; tarafların 13.10.2010 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, protokol gereğince müşterek çocuklara verilen 750'şer TL iştirak nafakasının her bir çocuk için 150'şer TL indirilmesi talep ve dava edilmiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk G. için takdir edilen 750 TL iştirak nafakasının 300 TL'ye, diğer müşterek çocuk E.M. için takdir edilen 750 TL iştirak nafakasının 250 TL'ye indirilmesi cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar MK'nun 134/3.maddesi çerçevesinde <anlaşmalı olarak> boşanmışlardır. Aralarında yaptıkları protokol, hukuki niteliği itibariyle Medeni Kanun hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir. Böylece kanunun, emredici nitelikte kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda taraflar serbest iradeleriyle sözleşme yapabileceklerdir (BK. md.19)

TMK. mad. 176/IV hükmüne göre: <Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.> Aynı şekilde 331.madde uyarınca; <durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.>

Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.

Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.

Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebilir. Ancak sözleşmeyle kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın aradan çok az bir zaman geçtikten sonra indirilmesi isteminde bulunmak, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzedebilir.

Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru (basiretsizliği vb.) ile mali imkanlarını zorlayan tarafın MK. nun 2. maddesinden yararlanması söz konusu olamaz.

Ancak, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa (örneğin olağanüstü dalgalanmalarda edimler arasındaki denge alt-üst oluyor ve bu yüzden ifa aşırı derecede zorlaşıyorsa) güven sorumluluğu ve ivazsız iktisabın korunmazlığı ilkesi (MK.mad.2) gereğince sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye Hakimin müdahalesi gündeme gelir.

Bundan ayrı olarak, tarafların mali durumlarının değişmesi de, iradın arttırılması veya azaltılmasını gerektirebilir. Örneğin, alacaklının (davalının) yoksulluğu azalmış veya büsbütün ortadan kalkmıştır; ya da borçlunun (davacının) mali veya gelir durumu kötüleşmiştir. Burada, iradın takdirine (veya kararlaştırılmasına) esas olan şartları ortadan kaldıracak önemde bir değişiklik olması aranacaktır.

Somut olayda, boşanma üzerinden henüz 1 yıl geçmemiş olup dava tarihi itibariyle de davacının ekonomik durumunda önemli ölçüde bir değişikliğin gerçekleştiği de kanıtlanmış değildir. Mahkemece söz konusu nafakadan indirim yapılmasını gerektirecek nitelikte davacının ekonomik durumunda değişiklik olup olmadığı tartışılmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Saygılar,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Nafaka Artırımı - Nafaka İndirimi Yargıtay kararı Av.OnurERSEN Meslektaşların Soruları 2 20-10-2012 16:08
nafaka davası / Anlaşmalı boşanma sonrası konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 13-04-2011 12:47
anlaşmalı boşanma-nafaka law in law Meslektaşların Soruları 3 18-04-2008 09:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04508710 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.