İş Kanunu m.26'ya göre altı iş günü geçtikten sonra yapılan fesih

İşçi vekili olarak feshin geçersizliği ve işe iade konulu dava açtım.

Her ne kadar işveren,cevap dilekçesinde, işçinin başka bir iş arkadaşına küfrettiğini, bu nedenle iş aktinin feshedildiğini belirtse de fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmemiş olması ve m.26'da bahsedilen 6 iş günü geçtikten sonra sözleşmenin feshedilmiş olması nedenleriyle lehimize karar verileceğini beklerken, işe iade davamız reddedildi.

Neden reddedildiğini bilmiyorum, gerekçeli kararda öğreneceğim.Şimdilik süre tutum dilekçesi vereceğim.

Sorum şu; uygulumada bu yukarıda bahsettiğim kanun maddelerinin bir ehemmiyeti yok mu?

Davanızın red sebebini ancak gerekçeli kararla öğreneceğiz. Ama işveren 30 ve daha fazla işçi çalıştırmıyor, müvekkilinizin işyerinde 6 aylık kıdemi bulunmuyor veya siz 30 günlük dava açma süresini kaçırmış olabilir misiniz?

İşveren 30'dan fazla işçi çalıştırıyor, işçinin kıdemi 1 yıl, dava da süresinde açıldı.
Görünürde hiçbir red sebebi yok.Hakim, küfür iddiasına takıldı herhalde, ama öyle bile olsa yukarıda bahsettiğim usuli eksiklikler nedeniyle feshin geçersizliğine karar verilmeliydi.
Artık Yargıtay'dan bozularak döner umudundayım.

Alıntı: Yazan hülya er İşveren 30'dan fazla işçi çalıştırıyor, işçinin kıdemi 1 yıl, dava da süresinde açıldı. Görünürde hiçbir red sebebi yok.Hakim, küfür iddiasına takıldı herhalde, ama öyle bile olsa yukarıda bahsettiğim usuli eksiklikler nedeniyle feshin geçersizliğine karar verilmeliydi. Artık Yargıtay'dan bozularak döner umudundayım.

30 işçi ve 6 aylık kıdem haricinde dava şartı olarak işveren feshini unutmamak gerekir.

Diğer taraftan işveren haklı fesih gerekçesi ile işçiyi işten çıkarmışsa, geçerli fesihte olduğu gibi feshi yazılı olarak bildirmesi gerekmez. İşçinin işveren veya işveren vekiline hakaret içeren söz söylemesi haklı fesih sebebidir. İşverenin bu olguyu ispat etmesi halinde bu defa feshin 26. maddedeki süre içinde yapılıp yapılmadığına bakmak gerekecektir. Ancak burada da işverenin öğrenme tarihinin önemi ortaya çıkmaktadır.

Son olarak işçinin başka bir işçiye küfür etmesi de geçerli fesih sebebi olup, işin yürütülmesine olumsuz etki yapması gerekçesi ile fesih geçerli sayılır. Ancak burada da geçerli feshin 19. maddedeki şekli koşullarını incelemek gerekir.

En son olarak hakimin yanlış karar vermiş olma olasılığını da göz ardı etmemek lazım

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/18040
Karar: 2003/18119
Karar Tarihi: 27.10.2003


ÖZET : Davacı vekili müvekkilinin iş akdinin geçersiz sebeple feshedildiğini iddia ederek işe iade davası açmıştır. Mahkemece iş akdinin haklı sebeple feshedildiği, davacının işe iadesini gerektirir bir husus bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. 15 Mart 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4773 sayılı Yasa ile 1475 sayılı İş Kanunu 13. maddesine eklenen 13/B bendi gereğince fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

(4857 S. K. m. 18, 21) (1475s . K. m. 13/B, 13/C)

Dava: Davacı, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkeme, davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :

Karar: Davacı vekili müvekkilinin iş akdinin geçersiz sebeple feshedildiğini iddia ederek işe iade davası açmıştır. Mahkemece iş akdinin haklı sebeple feshedildiği, davacının işe iadesini gerektirir bir husus bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. 15 Mart 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4773 sayılı Yasa ile 1475 sayılı İş Kanunu 13. maddesine eklenen 13/B bendi gereğince fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

Davalının 30.04.2003 tarihli fesih bildiriminde herhangi bir sebebe dayanılmamıştır. Bu nedenle aynı yasanın 13/C bendi gereğince açılan davanın kabulü gerekirken reddi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: 1- Bursa 2. İş Mahkemesinin 28.08.2003 gün ve 2003/611 E., 2003/614 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,

2- İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,

3- Davacının yasal sürede başvurusuna rağmen işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin altı aylık ücret tutarı olarak belirlenmesine,

4- Davacı işçinin işe iadesi için, işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak dört aylık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6- Davacı kendisini vekile temsil ettirdiğinden 200.000.000.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

7- Davacı tarafından yapılan 25.346.889.-TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8- Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 27.10.2003 gününde oy birliği ile karar verildi.

İşçi vekili olarak kaybettiğim işe iade davasının gerekçeli kararı nihayet çıktı. Hakim, işçinin aynı işyerindeki bir başka işçiye küfrettiği kanaatine ulaşıp feshi haklı bulmuş. Ancak bunu yaparken işverenin İş Kanunu m.26'daki 6 iş günlük süreyi aştığı iddiama hiç değinmemiş.

İş Kanunu m.26 gereği ''24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. ''

Buna dair Yargıtay kararı var mı acaba? Teşekkür ederim.

Bu konuda Osman Güven Çankaya-Cevdet İlhan Günay ve Seracettin Göktaş "Türk İş Hukukunda İşe İade Davaları" isimli kitabının 105 nci sayfasında şu görüşe yer veriyorlar: "Yargıtay, işçi ve işverenin derhal fesih hakkını kullanma süresini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu'nun 26. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürelerin iş güvencesi hükümleri bakımından uygulanamayacağı, anılan maddedeki süreler geçmiş olsa bile feshin olayın özelliğine göre geçerli nedene dayanabileceğini, ancak fesih hakkının makul sürede kullanılması gerektiğini belirtmiştir.(Y9HD 27.1.2005, 2004/26072 E, 2005/2011 K. sayılı kararı: '... 4857 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen 6 işgünlük hak düşürücü süre, aynı yasanın 25. maddesindeki koşulların bulunması halinde uygulanacak olup, yasanın 18 vd. maddelerinde düzenenen geçerli fesih hallerinde uygulanacağına dair bir hüküm bulunmamakmtadır. "geçerli fesih nedeni" bulunması halinde işverenin eylemi öğrendikten sonra makul süre içinde fesih hakkını kullanmış olması yeterlidir. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, yapılan soruşturma işverenin makul sürede hizmet aktini geçerli bir nedene dayanarak feshettiği anlaşılmış olmasına göre, davanı4n reddi gerekirken kabulü hatalıdır." Aynı mahiyette başka bir kararı: Yarg. 9HD. 6.7.2005 18273-23900'
"Makul süre, fesih hakkının Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen objektif iyiniyet kuralları çerçevesinde kullanılıp kullanılmadığına göre her olayın özelliği dikkate alınarak hakim tarafından belirlenecektir."
Bu görüş ve kararlara göre altı işgünlük süre geçtikten sonra ve fakat makul bir içinde (B.K. Md. 344)yapılan feshi geçerli fesih olarak kab ul etmek gerekir, diye düşünüyorum.