Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

basit yargılama usulü - bildirilmeyen tanık isimleri

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-11-2012, 11:01   #1
üye20814

 
Varsayılan basit yargılama usulü - bildirilmeyen tanık isimleri

Herkese merhaba;
Aile mahkemesinde açtığımız bir davada, gelen tensip tutanağında davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiş. Bizler yazılı yargılama olduğunu düşünerek dava dilekçemizde sadece tanık deliline dayandık fakat tanık isimlerini bildirmedik. Cevaba cevap dilekçemiz ile tanıklarımızı bildirdik. Basit yargılama usulünde durum malumunuz.Islah işlemi ile ikinci tanık listesi verilemiyor ancak bu durum bence daha farklı. HMK çerçevesinde meslektaşlarım durumu ve yapılabilecekleri değerlendirirse memnun olurum. Şimdiden teşekkürler.
Old 21-11-2012, 11:28   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Basit yargılama usulüne tabi dava ve işler

MADDE 316 - (1) Basit yargılama usulü, kanunlarda açıkça belirtilenler dışında, aşağıdaki durumlarda uygulanır:

a) Sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren dava ve işler.

b) Doğrudan dosya üzerinden karar vermek konusunda kanunun mahkemeye takdir hakkı tanıdığı dava ve işler.

c) İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti gibi geçici hukuki koruma talepleri ile deniz raporlarının alınması, dispeççi atanması talepleri ve bunlara karşı yapılacak olan itirazlar.

ç) Her çeşit nafaka davaları ile velayet ve vesayete ilişkin dava ve işler.

d) Hizmet ilişkisinden doğan davalar.

e) Konkordato ve sermaye şirketleri veya kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin açılacak davalar.

f) Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.

g) Diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işler.
4787 sayılı AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN
Usul hükümleri

MADDE 7 - Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.

(MÜLGA FIKRA RGT: 20.04.2004 RG NO: 25439 KANUN NO: 5133/3) (KOD 1)

Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medeni Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır."
Dava nafakaya, velayete ve vesayete ilişkin değil ise yazılı yargılama usulüne tabi olup, sonradan tanık listesi verilebilir. Dava nafakaya, velayete ve vesayete ilişkin ise basit yargılama usulüne tabi olup, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi veremezler (6100 sayılı HMK 317/3). Taraflar dilekçeleri ile birlikte tüm delillerini de bildirmek zorundadırlar (HMK.318).Başlangıçta tanık deliline dayanılmış olsa bile sonradan tanık ismi bildirilemez.
KOLAY GELSİN
Old 21-11-2012, 11:46   #3
üye20814

 
Varsayılan

Alıntı:
Başlangıçta tanık deliline dayanılmış olsa bile sonradan tanık ismi bildirilemez.
KOLAY GELSİN

Öncelikle teşekkürler. Davamız HMK md. 316 çerçevesinde basit yargılama usulüne tabi. Bu duruma göre değerlendirdiğinizde ıslahla tanık listesi verilmesi hususunda da fikrinzi almak isterim.
Old 21-11-2012, 13:10   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/6863
Karar: 2005/3658
Karar Tarihi: 14.04.2005


TAZMİNAT DAVASI - KASKO SİGORTALI MOTOSİKLET - SÜRESİNDEN SONRA BİLE ISLAH YOLU İLE DELİL GÖSTERİLEBİLECEĞİ - İKİNCİ TANIK LİSTESİ VERİLMESİ YASAĞI

ÖZET: Süresinden sonra bile ıslah yolu ile delil gösterilmesi mümkün bulunmakta olup, bu husustaki tek sınırlama ikinci tanık listesinin verilemeyeceği yönündeki kuraldır. Davalı sigorta şirketi tarafından ıslah yolu ile verilen dilekçede tanıkların ilk kez bildirilmiş olmasına göre, ikinci tanık listesi verme durumu da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının gösterdiği tanıkların da dinlenerek sonucuna göre, tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.

(1086 S. K. m. 83, 274)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Antalya Asliye 3. Hukuk Mahkemesince verilen 23.12.2003 tarih ve 2000/556-2003/1632 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlu Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı bulunan motosikletin teminat süresi içinde hasarlanmasına rağmen davalı şirketin ödeme yapmadığını, davalı şirket ile prim ödemelerini tahsil eden davalı acentenin hasar bedelinden sorumlu olduklarını ileri sürerek, 4.014.000.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili ıslah ettiği yanıtında, aracın acenteye gösterilmeden hurda olarak sigorta ettirildiğini, motorun ilk kazada onarılmaz durumda bulunduğundan davacının iddia ettiği kazanın olmadığını, hurda haline gelmiş bir aracın kasko sigortası ile teminat altına alınmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının aracındaki zararın davacının iddia ettiği şekilde gerçekleştiği, oluşan zararı karşılama yükümlülüğünün davalı sigorta şirketine ait olduğu, acente konumunda olan davalı A.Yalçın Aşkın aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle, davalı A. Yalçın Aşkın hakkındaki davanın reddine, davalı sigorta şirketi hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile 3.980.000.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ait talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı sigorta şirketi vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davalıya kasko poliçesi ile sigortalı motosikletin hasarlanması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından davaya verilen ilk yanıt dilekçesinde, davacının aracı hasarlı şekilde alarak sigorta ettirdiği, kaza yerinin ve kaza şeklinin değişik olduğu, kaza yapıldığı iddia edilen yerde kaza ile ilgili hiçbir iz ve emareye rastlanılmadığı savunulmuş, 10.11.2000 havale tarihli dilekçede ise yanıtlarını ıslah ettiklerini bildirerek, aracın hurda vaziyette, acenteye gösterilmeden sigorta ettirilmiş olduğu, kazanın iddia edilen şekilde olmadığı belirtilerek ilk yanıtta verilen savunma doğrultusunda beyanlarda bulunulmuş ve savunmayı ispata yönelik kanıtlar bildirilmiştir. Mahkemece verilen ara kararda davalı tarafın kanıt listesini kesin süre içerisinde vermediği gerekçesiyle bildirilen davalı tanıklarının dinlenmesine ilişkin davalı talebinin reddine karar verilmiştir.

Islah, taraflardan birinin yaptığı bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi yöntemidir. Buna göre ıslah, bir taraf işlemi olup, geçerli olması karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Somut davada, davalı ıslahta bulunarak süresinden sonra verdiği yanıtında, ilk yanıtında hasretmediği delillerini hasretmiştir. Süresinden sonra bile ıslah yolu ile delil gösterilmesi mümkün bulunmakta olup, bu husustaki tek sınırlama ikinci tanık listesinin verilemeyeceği yönündeki HUMK'nun 274/son cümlesidir. Davalı sigorta şirketi tarafından ıslah yolu ile verilen dilekçede tanıkların ilk kez bildirilmiş olmasına göre, ikinci tanık listesi verme durumu da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının gösterdiği tanıkların da dinlenerek sonucuna göre, tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davalı tarafın gösterdiği tanıkların dinlenmemesi sonucu eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş olup, kararın mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, mümeyyiz davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı sigorta şirketine iadesine, 14.04.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 21-11-2012, 13:11   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/6863
Karar: 2005/3658
Karar Tarihi: 14.04.2005


TAZMİNAT DAVASI - KASKO SİGORTALI MOTOSİKLET - SÜRESİNDEN SONRA BİLE ISLAH YOLU İLE DELİL GÖSTERİLEBİLECEĞİ - İKİNCİ TANIK LİSTESİ VERİLMESİ YASAĞI

ÖZET: Süresinden sonra bile ıslah yolu ile delil gösterilmesi mümkün bulunmakta olup, bu husustaki tek sınırlama ikinci tanık listesinin verilemeyeceği yönündeki kuraldır. Davalı sigorta şirketi tarafından ıslah yolu ile verilen dilekçede tanıkların ilk kez bildirilmiş olmasına göre, ikinci tanık listesi verme durumu da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının gösterdiği tanıkların da dinlenerek sonucuna göre, tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.

(1086 S. K. m. 83, 274)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Antalya Asliye 3. Hukuk Mahkemesince verilen 23.12.2003 tarih ve 2000/556-2003/1632 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlu Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı bulunan motosikletin teminat süresi içinde hasarlanmasına rağmen davalı şirketin ödeme yapmadığını, davalı şirket ile prim ödemelerini tahsil eden davalı acentenin hasar bedelinden sorumlu olduklarını ileri sürerek, 4.014.000.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili ıslah ettiği yanıtında, aracın acenteye gösterilmeden hurda olarak sigorta ettirildiğini, motorun ilk kazada onarılmaz durumda bulunduğundan davacının iddia ettiği kazanın olmadığını, hurda haline gelmiş bir aracın kasko sigortası ile teminat altına alınmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının aracındaki zararın davacının iddia ettiği şekilde gerçekleştiği, oluşan zararı karşılama yükümlülüğünün davalı sigorta şirketine ait olduğu, acente konumunda olan davalı A.Yalçın Aşkın aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle, davalı A. Yalçın Aşkın hakkındaki davanın reddine, davalı sigorta şirketi hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile 3.980.000.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ait talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı sigorta şirketi vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davalıya kasko poliçesi ile sigortalı motosikletin hasarlanması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından davaya verilen ilk yanıt dilekçesinde, davacının aracı hasarlı şekilde alarak sigorta ettirdiği, kaza yerinin ve kaza şeklinin değişik olduğu, kaza yapıldığı iddia edilen yerde kaza ile ilgili hiçbir iz ve emareye rastlanılmadığı savunulmuş, 10.11.2000 havale tarihli dilekçede ise yanıtlarını ıslah ettiklerini bildirerek, aracın hurda vaziyette, acenteye gösterilmeden sigorta ettirilmiş olduğu, kazanın iddia edilen şekilde olmadığı belirtilerek ilk yanıtta verilen savunma doğrultusunda beyanlarda bulunulmuş ve savunmayı ispata yönelik kanıtlar bildirilmiştir. Mahkemece verilen ara kararda davalı tarafın kanıt listesini kesin süre içerisinde vermediği gerekçesiyle bildirilen davalı tanıklarının dinlenmesine ilişkin davalı talebinin reddine karar verilmiştir.

Islah, taraflardan birinin yaptığı bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi yöntemidir. Buna göre ıslah, bir taraf işlemi olup, geçerli olması karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Somut davada, davalı ıslahta bulunarak süresinden sonra verdiği yanıtında, ilk yanıtında hasretmediği delillerini hasretmiştir. Süresinden sonra bile ıslah yolu ile delil gösterilmesi mümkün bulunmakta olup, bu husustaki tek sınırlama ikinci tanık listesinin verilemeyeceği yönündeki HUMK'nun 274/son cümlesidir. Davalı sigorta şirketi tarafından ıslah yolu ile verilen dilekçede tanıkların ilk kez bildirilmiş olmasına göre, ikinci tanık listesi verme durumu da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının gösterdiği tanıkların da dinlenerek sonucuna göre, tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davalı tarafın gösterdiği tanıkların dinlenmemesi sonucu eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş olup, kararın mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, mümeyyiz davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı sigorta şirketine iadesine, 14.04.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 21-11-2012, 15:41   #6
üye20814

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım,
Sayın Şenel verdiğinz cevap ve gönderdğiniz karar için çok teşekkür ederim. Bu konu çok acil ve önemli olduğu için görüş belirten başka belirten meslektaşlarımız olursa memnun olurum. Soruyu daha öz biçimde soracak olursam; basit yargılama usulüne tabi iştirak nafakasının artırılması davasında, dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmak ile yetinilmiştir. Tanıkların isim ve adresleri ise daha sonra sunulmuştur. Bu durumda, tanık dinletmemiz mümkün müdür?
Old 21-11-2012, 17:42   #7
ilhan13

 
Varsayılan

Sayın Akyol;

Arttırım davalarında genelde tanık dinlenilmiyor. Hatta çoğu zaman bilirkişiden bile rapor alınmıyor. Ekonomik Soyal Durum araştırmaları, aradan geçen zaman,çocuğun artan ihtiyaçları, tarafların durumlarındaki değişimler,alım gücü, Vergi Müdürlüğü kayıtları, Türkiye İstatistik Kurumu müzekkereleri V.S yeterli olabiliyor. Ama siz illa ben tanık dinletmek istiyorum diyorsanız, tanık listenizi tensibin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde sunun.
Old 21-11-2012, 18:18   #8
olgu

 
Varsayılan

Kanun koyucunun görüşü (yargılama uzamasın, davacı dava dilekçesinde, davalı ise cevap dilekeçsinde tanık isimlerini bildirsin)

Mahkemelerin ve Yargıtay'ın görüşü, dava ve cevap dilekçesinde delil kısmında sadece tanık denilmişse, ön inceleme duruşmasında veya hakimin vereceği bir süre içinde tanık isim ve adresleri verilmeli.

dava ve cevap dilekçesinde tanık isimleri belirtilmişse, ıslahla veya beyan dilekçesi ile farklı isimler veya yeni isimler sunulamaz, ikinci bir tanık listesi verilmesi yasağına girer.

dava veya ceavp dilekçesinde tanık delili yazılmamışsa yine tanık isimleri bildirilemez. Değinilmeyen bir delile daha sonra değinilemez.

Bilgim, gördüğüm ve yaşadığım budur
Old 06-02-2013, 23:20   #9
syavuz

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım! Ben nafaka davası açtım. Tanık delilinden dilekçemde söz ettim. Tensip tarafıma tebliğ olundu. Delillerimi sunmam için 2 hafta süre verilmişti. Tanık listemi bu süre içinde verdim.
Old 07-02-2013, 10:47   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

Basit yargılma usulü ile yazılı yargılama usulü arasındaki önemli farklardan biri de; öninceleme aşamasında delil sunulması için süre verilmemesidir. Bu nedenle Basit yarfılama usulüne tabi davalarda dava dilekçesinin ekinde tüm delillerin bildirilmesinde fayda vardır.

Ancak basit yargılam usulünde dahi olsa tanık deliline dayanılmışsa ve tanık isimleri bildirilmemişse, daha sonra tanık isimlerinin bildirilebileceği hatta bildirilmese dahi duruşmada hazır bulundurulması durumunda tanıkjların dinlenilmesinin zorunlu olduğunu düşünüyorum, zira Yargıtay içtihatları kabul edilen bu durum kanun hükmü haline gelmiştir.
Old 07-02-2013, 11:12   #11
olgu

 
Varsayılan

Dinlenilmesi hakkında karar verilmeyen tanığın celsede hazır olması halinde dinlenmesi gerektiğine ilişkin paylaşabileceğiniz içtihat varmı?
Buna izin verilirse boşanma davalarında vay halimize 9 duruşmasına 8 tanık geldiğini düşünsenize
Old 08-02-2013, 12:54   #12
ATARAS

 
Varsayılan

Uygulamada, tensip zaptıyla delilleri ve eldeki belgeleri sunmak için süre veriliyor. Tanık dinlenmesinde problem olmayacağı kanaatindeyim. iyi çalışmalar...
Old 08-02-2013, 17:48   #13
sine

 
Varsayılan

Süre verilmişse tanıklarınızın isim ve adreslerini bildirin ve öninceleme duruşmasından sonra da hazır edin. Duruşmayı sürüncemede bırakmadığınız müddetçe hazır olan tanıklar dinlenir. Hala basit yargılamada da yazılı yargılamada da tanık isimleri daha sonra bildiriliyor ve bu güne kadar bunla ilgili bir sorun yaşanmadığı gibi usuli itirazlarımız da reddedilerek isim ve adresleri daha sonra bildirilen tanıklar dinlendi.
Old 18-04-2013, 11:16   #14
Av. esim

 
Varsayılan

öncelikle hepinize iyi çalışmalar.
Bu konuda bugün itibariyle benim de büyük bir sıkıntım var.
Adli yardımdan gelen bir görevlendirmede nafaka talepli dava açıldıktan sonra tarafıma görevlendirme yapılmış. Dilekçe de hiç bir şekilde delillerden bahsedilmemiş bile. Görevlendirme sonrası ben yine de delil listesi sundum, tanık isimlerini bildirdim.
Ön inceleme de davalı taraf hazır değildi,cevap dilekçesi de sunmamıştı zaten,esas hakimimizin de izinli olması sebebiyle başka bir hakim duruşmaya geldi ve belirttiğimiz tanıklara davetiye çıkarılmasına karar verdi.
Bu celse ise mahkemenin kendi hakimi duruşmaya geldi ve ara kararda tanıkların HUMK kanunu uyarınca zamanında bildirilmemesi nedeniyle dinlenmeyeceğine karar verdi,ben her ne kadar sözlü yargılamada olsa ön inceleme de davalı yoktu iddianın değiştirilip genişletilmesi yasağının istisnası olayımızda mevcuttur bu sebeple tanıklar dinlenmeli desemde dinlenmedi ve zaptada geçirilmemiş bu beyanlarım(bilgisayar kapalıydı da her zamanki gibi)
Şu anda ara karara itiraz etmeyi düşünüyorum,müvekkilim çok zor durumda,farklı bir fikri olan meslektaşım varsa yol gösterirseniz sevinirim.
İyi çalışmalar.
Old 19-04-2013, 13:05   #15
sine

 
Varsayılan

Kamu düzenine ilişkin davalarda tanık tahkikat duruşmasında hazır edildikten sonra tanık listesi verilmemiş olsa bile dinlenir. Dinlenmezse ve başka delillerle ispat edemezseniz Yargıtay tarafından bozulacağını düşünüyorum. Ancak zaman kazanmak için davanızdan bu aşamada vazgeçip, şartların değiştiğinden bahisle yeniden dava açabilirsiniz. Davanın boşanmadan sonraki nafaka mı tedbir nafakası mı olduğu da önemlidir.
Old 19-04-2013, 13:12   #16
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
ben her ne kadar sözlü yargılamada olsa ön inceleme de davalı yoktu iddianın değiştirilip genişletilmesi yasağının istisnası olayımızda mevcuttur bu sebeple tanıklar dinlenmeli desemde dinlenmedi ve zaptada geçirilmemiş bu beyanlarım(bilgisayar kapalıydı da her zamanki gibi)

Açtığınız diğer başlık altında sorunuza cevap yazdığımdan sadece farklı olarak yukarıda alıntıladığım cümlenize ilişkin açıklama yapmak istiyorum. İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı, iddia ve savunmaya ilişkin olup delillerin ikamesi konusunda zaten uygulanamaz. Bu konuda bir HGK kararı da mevcuttur. Dolayısıyla gerekçeniz zaten buna dayalı olmamalı diye düşünüyorum. (Sizdeki durum daha farklı, hiç delil bildirilmemiş olması durumu söz konusu. Bu nedenle diğer linkteki yanıtımı tekrarlıyorum.)

Alıntı:
Davacının davasını açtıktan sonra karşı tarafın rızası olmadan iddiasını değiştirmemesi veya genişletmemesi biçiminde ifade olunan iddianın genişletilmesi yasağı ile davalının davaya kaşı cevabını verdikten sonra davacının muvafakatı olmadan savunmasını genişletmesi veya değiştirmemesi biçiminde tanımlanan savunmasının değiştirilmesi yasağı iddia ve savunmaya ilişkin olup delillerin ikamesi konusunda uygulanamaz. Aksine, deliller hasredilmedikçe veya delillerin ikamesi için kesin mehil verilmedikçe her zaman yeni delil getirilebilir. O halde, bu hukuki esaslar gereğince, sonradan yeni delil getirilmesi halinde iddia ve savunmanın genişletildiğinden söz edilemez.
(Yarg. HGK 16.03.1974 t. 1972/4-1240 E. 1974/220 K. sayılı kararı)
Old 21-03-2014, 15:59   #17
av.ebru

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şenel DELİGÖZ
Basit yargılama usulüne tabi dava ve işler

MADDE 316 - (1) Basit yargılama usulü, kanunlarda açıkça belirtilenler dışında, aşağıdaki durumlarda uygulanır:

a) Sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren dava ve işler.

b) Doğrudan dosya üzerinden karar vermek konusunda kanunun mahkemeye takdir hakkı tanıdığı dava ve işler.

c) İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti gibi geçici hukuki koruma talepleri ile deniz raporlarının alınması, dispeççi atanması talepleri ve bunlara karşı yapılacak olan itirazlar.

ç) Her çeşit nafaka davaları ile velayet ve vesayete ilişkin dava ve işler.

d) Hizmet ilişkisinden doğan davalar.

e) Konkordato ve sermaye şirketleri veya kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin açılacak davalar.

f) Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.

g) Diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işler.
4787 sayılı AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN
Usul hükümleri

MADDE 7 - Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.

(MÜLGA FIKRA RGT: 20.04.2004 RG NO: 25439 KANUN NO: 5133/3) (KOD 1)

Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medeni Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır."
Dava nafakaya, velayete ve vesayete ilişkin değil ise yazılı yargılama usulüne tabi olup, sonradan tanık listesi verilebilir. Dava nafakaya, velayete ve vesayete ilişkin ise basit yargılama usulüne tabi olup, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi veremezler (6100 sayılı HMK 317/3). Taraflar dilekçeleri ile birlikte tüm delillerini de bildirmek zorundadırlar (HMK.318).Başlangıçta tanık deliline dayanılmış olsa bile sonradan tanık ismi bildirilemez.
KOLAY GELSİN

Sayın Meslektaşım , peki nafaka davasında tanık listesi dava dilekçesi ile birlikte verilmişse, duruşma yapmadan dolayısıyla tanıkları dinlemeden dosya üzerinden karar verilebilir mi?
Old 24-03-2014, 13:00   #19
av.ebru

 
Varsayılan

Duruşma günü beklerken gerekçeli kararı tebliğ aldım, kararda delillerimizin dosyada olduğundan bahsedilmiş; fakat ÜFE ye göre artış yapılıp geçilmiş maalesef. Oysa çocuk okula servisle gitmeye başlıyor, dershaneye yazılıyor vs. Bu gelişmelerden ve masraflardan bahsedilmemiş , kararı temyiz etmeyi düşünüyorum. Ancak konu basit yargılama usulüne tabi ve hakime bu konuda, yani duruşmasız olarak dosya üzerinden karar verme yetkisi tanımış kanun.
Old 14-01-2015, 12:14   #20
jonesbo

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2014/16349
KARAR NO : 2014/18285
Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Ankara 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2013/608-2014/107
DAVACI : _____
DAVALI : _____

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi D. Polat tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının işyeri kurallarına ve iş ahlakına aykırı davranışlarını ısrarla sürdürmesi sonucunda iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/2-d maddesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davranışlarının işveren açısından geçerli fesih sebebi teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, 07.11.2013 günlü duruşma öncesinde verdiği 04.09.2013 tarihli delil listesi ile davayı ispata yarar delil ve tanıklarını mahkemeye bildirmiş, 07.11.2013 günlü duruşmada mahkemece davalı tarafın bildirdiği delillerini sunması için davalı vekiline kesin süre verilmiş, davacı tanıkları bakımından ise bir sonraki oturumda hazır edilmeleri halinde dinlenmesine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 243/I. maddesinde; “Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Usül Hukukumuzda tanıkların taraflarca hazır edilmeleri gibi bir delil toplama yöntemi bulunmadığı gibi, henüz davetiye ile çağrılmayan veya kendisine ulaşılamayan yahut çeşitli sebeplerle dinlenememiş tanıkların, oturum esnasında hazır bulunmaları halinde ifadesine başvurulacağı belirtilmiştir. Bununla yargılamanın daha kısa bir süre içerisinde sonuçlandırılarak gereksiz zaman kaybının önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
./..

- 2 -
ESAS NO : 2014/16349
KARAR NO : 2014/18285

Somut olayda mahkemece, davacı vekili tarafından bildirilen tanıkların 6100 sayılı Kanun'un 243/I. ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun şekilde davet edilip dinlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının adil yargılanma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi yerinde değildir.
Bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye
S.Göktaş C.Demir A.Taşkın Y.Z.Cenik H.Aydınlı








K.A
Old 14-01-2015, 14:26   #21
E.YILMAZ

 
Varsayılan

HMK 140/5 maddesi gereği yazılı yargılama usulünde ön inceleme duruşmasından 2 hafta sonrasına kadar tanık listesi verilebilir.
sizin dava ise iştirak nafakası yani basit yargılamaya tabi olduğundan ÖN İNCELEME DURUŞMASINA KADAR tanıklarınızı ve başka delillerinizi sunabilirsiniz. hiç şüpheniz olmasın. Hemen sunun.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
basit yargılama tanık ismi bildirme süresi limpid Meslektaşların Soruları 8 08-04-2013 17:07
Basit yargılama usulü/ Takipsiz kalmış dosya ve HMK 320/4'ün zaman bakımından uygulanması Av. Murat ÇETİN Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 1 13-12-2011 16:47
basit yargılama usulü- cevap süresi- ek savunma av. fikri cora Meslektaşların Soruları 1 14-09-2011 12:36
tanık isimleri nizar Meslektaşların Soruları 13 08-04-2010 20:09
Yargılama Usulü Hk. tarlak Hukuk Soruları Arşivi 4 19-09-2005 12:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,25887609 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.