Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İş Sözleşmesinin Feshi, Hırsızlık

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-06-2011, 15:10   #1
yılmazkan

 
Varsayılan İş Sözleşmesinin Feshi, Hırsızlık

Merhabalar sayın meslektaşlarım! Fikirlerinizi almak istediğim soru şu: müvekkilim 16 yıldır bir otelde teknik servis elemanı olarak çalışmaktaydı. Müvekkilim otele ait yaklaşık bir bidon benzini çalmakla suçlanarak işten tazminatsız olarak çıkarıldı. Otel yönetimi, müvekkilim hakkında savcılığa şikayette bulundu. Hırsızlığa teşebbüs suçundan yargılandığı ceza dosyasından delil yetersizliğinden beraat etti. Şimdi kıdem ve ihbar tazminatları için dava açmak istiyoruz. Ancak sorun şurda: olaydan sonra otel yönetimi müvekkilimden yazılı savunma almış, müvekkil adeta olayı kabul etmiş gibi savunma yazmış, savunmasında 'kimse isteyerek böyle bir şey yapmaz, çok zor durumdaydım, affedin beni' şeklinde ifadeler var. Bu ifadeyi ona müdürü yazdırmış, kendini acındır, biz seni tanıyoruz, işine devam edersin demişler. Sonra da işine son vermişler. Benim elimde yok ancak benzer konularda Yargıtay'ın işçi lehine kararları olduğunu biliyorum. Benim fikrim bir bidon benzin hırsızlanmak istense bile 16 yıllık bir işçinin haklarıyla kıyaslandığında tazminatsız olarak işine son verilmesi ağır bir yaptırım olmuştur.Fikirlerinizi ve elinde karar olan arkadaşlarımızın yardımını bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
Old 25-06-2011, 22:38   #2
Adli Tip

 
Varsayılan

Bu olayda, birincisi delil yetersizliğinden beraat sonucu etkilemeyecektir.

İkincisi, bir bidon benzinin işçinin 30 günlük ücretini aşmaması da sonucu değiştirmeyecektir. Zira "e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması." şeklinde bir düzenleme var.

Yine de siz bilirsiniz....

Saygılar.
Old 25-06-2011, 23:40   #3
janveljan

 
Dikkat bence davayı açın(kaybederseniz sizi tanımam baştan söyliyeyim:)

Alıntı:
Yazan yılmazkan
Merhabalar sayın meslektaşlarım! Fikirlerinizi almak istediğim soru şu: müvekkilim 16 yıldır bir otelde teknik servis elemanı olarak çalışmaktaydı. Müvekkilim otele ait yaklaşık bir bidon benzini çalmakla suçlanarak işten tazminatsız olarak çıkarıldı. Otel yönetimi, müvekkilim hakkında savcılığa şikayette bulundu. Hırsızlığa teşebbüs suçundan yargılandığı ceza dosyasından delil yetersizliğinden beraat etti. Şimdi kıdem ve ihbar tazminatları için dava açmak istiyoruz. Ancak sorun şurda: olaydan sonra otel yönetimi müvekkilimden yazılı savunma almış, müvekkil adeta olayı kabul etmiş gibi savunma yazmış, savunmasında 'kimse isteyerek böyle bir şey yapmaz, çok zor durumdaydım, affedin beni' şeklinde ifadeler var. Bu ifadeyi ona müdürü yazdırmış, kendini acındır, biz seni tanıyoruz, işine devam edersin demişler. Sonra da işine son vermişler. Benim elimde yok ancak benzer konularda Yargıtay'ın işçi lehine kararları olduğunu biliyorum. Benim fikrim bir bidon benzin hırsızlanmak istense bile 16 yıllık bir işçinin haklarıyla kıyaslandığında tazminatsız olarak işine son verilmesi ağır bir yaptırım olmuştur.Fikirlerinizi ve elinde karar olan arkadaşlarımızın yardımını bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.

Sayın yılmazkan,

Sayın Adli tıp'ın görüşünün aksine kısmi alacak davanızı mutlaka açmanızı öneririm.
Sayın adlitıp'ın dediği gibi, hırsızlık, işveren açısından 24/II-e) ye göre derhal haklı fesih sebebidir.Ve ceza davasındaki beraat kararı ,iş hakimini bağlamaz.

Ancak ,haklı sebeple fesih hakkını kullanmak isteyen işveren, bu haklı nedenin varlığını tam olarak ispatla yükümlüdür.Öte yandan işçinin ceza davasından beraat etmesi, 16 yıllık kıdemli bir işçinin,geçmişinde böyle bir vukuatının olmamaması, bir bidon benzin çalarak işleyen tazminat haklarını tehlikeye atmasının hayatın olağan akışına ters olması işçi lehine olan durumlar.

İşyerinde işverenin patronajında çalışılırken,işverenin baskısıyla yada yönlendirmesiyle alınan savunmadaki işçi aleyhine durumlar mahkemede düzgün bir şekilde ifade ve ispat edilebilirse sonuca olumsuz etki etmeyecektir.

Tüm bunların ötesinde iş hukukumuzun işçiyi koruyan ruhu ve iş hakimlerimizin "işçi aksi ispat olunana kadar haklıdır,işveren aksi ispat olunsa bile muhtemelen haksızdır" şeklindeki prensibi size bu davayı açmanızı salık vermemdeki en önemli amillerdir.
Old 26-06-2011, 00:04   #4
janveljan

 
Dikkat

Haa bu arada unutmadan ekleyeyim.Sakın iş davasında,işverenin suçlayıcı iddiaları üzerine savunmanızı, mesajınızda yazdığınız gibi "aman canım bi bidon benzinden ne olur, 16 yıllık bir işçinin tazminat haklarının yanında ağır bi yaptırımdır." minvalinde yapmayın.

Çünkü;
-bi bidon benzin güzel ülkemizde öyle hiç de küçümsenecek bi maddi değer değildir, biirrr.

- hırsızlık, hırsızlıktır.Sayın Adli Tıp'ın mesajında bahsettiği o otuz günlük ücret meselesi,işyerine verilen hasarlarla ilgilidir,hırsızlıkla değil, bu da ikiii.
Old 26-06-2011, 00:09   #5
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

E:1997/5377
K:1997/9340
T:15.05.1997

İŞÇİYİ KORUYUCU YORUM TARZI
İŞVERENİN GÜVENİNİ KÖTÜYE KULLANMAK

Hizmet sözleşmesi yürürlükteyken işçinin aleyhine yazılan yazı ve atılan imza, işveren baskısına dayanabileceğinden geçerli sayılamaz. Bu nedenle, işçinin, işverene ait olan ve daha sonra hurdaya ayrılan tankerde dolu iken tamiratı sakıncalı görerek; motorini, işverenin nakliyeciliğini yapan firma görevlisinin oluruyla boş bir tankere yüklemiş olması, işverenin "güvenini kötüye kullanarak hırsızlık yapmak" sayılamayacağından, işveren, sözleşmenin feshinde haklı sayılamaz.

1475 s. İş K. m. 13, 14, 17/II-d

Dayaçı, iHdar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacının davalıya ait iş yerinde tanker şöförü olarak çalışırken 29.6.1994 tarihinde Ankara'daki Merkez Akaryakıt deposunda akaryakıt sorumlusu Celal ile birlikte Polatlı şantiyesine götürmek için aldıkları 4500 Litre motorini tankerin yolda arıza yapması üzerine işyeri nakliyeciliğini yapan A.... Petrol'un tır parkında bulunan boş bir tankere oranın görevlisi Zeki'nin bilgisi dahilinde boşalttıkları A.... Petrol'un sahibi Mehmet'in hemen olaydan haberdar edildiği, Mehmet'in arkadası olan Koy Hizmetleri İl Müdürü Hikmet'e telefonla aynı gün bilgi verdiği, ertesi günü istihkak icin İl Müdürlüğu'ne gittiğinde mazotun alınmadığını tekrar hatırlattığı ve 1.7.1994 tarihinde durumu yazı ile A.... Petrol Limited Şirketinin bildirmesi sonucunda davacının el yazısı ile tanzim edilen 1.7.1994 tarihlı ya da tutanagında bu olayın değişik bir şekilde gösterilip 5 ton mazotun anlaştıkları fiyatla satıldığının kabul edildiği ceza mahkemesinde ise kasıt yokluğundan davacı ve Celal'in beraat etmiş oldukları dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Hizmet sozleşmesi yürürlukteyken işçinin aleyhine yazılan yazı ve atılan imzanın "işverenin baskısına" dayanabileceğinden geçerli sayılamayacağı yolunda iş hukukunun işciyi koruyucu yorum tarzı da dikkate alındığında davacının isverene ait kullandıgı ve daha sonra arızalar nedenıyle hurdaya ayrılmış tankerdeki arızanın akaryakıt dolu iken tamiri sakıncası nedeniyle motorini işverenin nakliyeciliğini yapan firmanın görevlisinin oluruyla boş bir tankere yüklemiş olması işverenin "güvenini kötüye kullanmak hırsızlık yapmak" olarak nitelendirilemeyeceğinden davanın kabulü gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD - 1999/5 - Sayfa:631


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2006/9-280
K:2006/319
T:24.05.2006

KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI

Özet
Mahkemece, ceza mahkemesinin gerekçeli kararında yer alan maddi olguları dikkate alarak değerlendirme yapılmasında yasal zorunluluk bulunmaktadır. Tutanağın olay tarihinden iki ay sonra tutulduğu yönündeki bozma kararında geçen ifade dosya içeriğine uygun bulunmamakta ise de, zorla imzalatıldığı saptanan bir tutanağın içeriğine itibar edilerek hüküm kurulamaz. Ceza mahkemesinin bu kararı hukuk hakimini bağlar.
Belirtilen nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

818 s. Yasa m. 53

Taraflar arasındaki "kıdem ve ihbar tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 10. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.12.2004 gün ve 2003/230-2004/1213 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.10.2005 gün ve 2005/4824-33480 sayılı ilamı ile, (-Davacı, işverenin kötüniyetle ve haksız olarak işine son verdiğini belirterek kıdem tazminatı ve kötüniyet tazminatının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı işveren işyerinde satış müdürü olarak çalışan şahsa ait KDV satış fişlerini çekmecesinden alarak kullanmak istemesi üzerine hizmet akdinin haklı olarak feshedildiğini savunmuştur.
Mahkemece eylemin doğruluk ve dürüstlükle bağdaşmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı hakkında hırsızlık suçunu işlediği gerekçesiyle ceza davası açılmış ve mahkemece sanığın suç işleme kastıyla hareket etmediği suçun kanuni unsurlarının oluşmadığı kabul ederek beraatına karar verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan 20.3.2003 tarihli olay tutanağı olayın meydana geldiği tarihten 2 ay sonra tutulmuş olup ceza mahkemesi kararının gerekçesinde de bu tutanağın davacıya zorla imzalatıldığı ve isnad edilen hırsızlık eyleminin iş akdinin sona erdirilmesi için kıdem tazminatının alınmaması yönünde bir iddiadan ibaret olduğu belirtilmiştir. Tutanağın zorla imzalatılması maddi olgudur. Ceza Mahkemesi kararı bu yönüyle hukuk mahkemesini bağlar. Öte yandan fişlerin çöp kutusunda bulunmasını da gözden uzak tutmamalıdır. Davacı işyerinde 18 yıldır çalışan bir eleman olup dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde hizmet akdinin feshinin haksız olduğu kanaati hasıl olup davanın kabulü yerine reddi hatalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Yerel mahkemece, davacı işçinin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışı nedeniyle iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığı belirtilen işçi davranışı, işyerinde düzenlenen ve davacı işçiye de imzalatılan tutanakta; ücretlilerin vergi iadesinde kullanılan bir miktar satış fişinin davacı tarafından, bir başka işyeri çalışanının çekmecesinden alınması şeklinde belirtilmektedir.
Davacı işçinin iş akdinin bildirimsiz feshinden sonra, tutanakta belirtilen eylem nedeniyle hakkında hırsızlık suçlamasıyla ceza davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda; tutanağın -işyeri . çalışanları- tarafından düzenlenip sanık durumundaki Emine İlhan'a da zorla imzalattırıldığı olgusu kabul edilerek; "Sanığın üzerine atılı suçun kanuni unsurları oluşmadığından beraatına" karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, Ceza Mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi üzerinde durulmasında yarar vardır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, hukukumuzda Borçlar Kanununun 53.maddesinde düzenlenmiş olup, hukuk hakimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının, kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımı, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi, özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
Borçlar Kanununun 53.maddesinde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için Ceza Hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, Ceza Mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka Ceza Mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi Hukuk Hakimini takyit etmez." Hükmü öngörülmüştür.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Ne var ki, Hukuk Hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle "fiilin hukuka aykırılığı" konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. Beraat kararı ile maddi olgu saptanmış ise; bu yön, hukuk yargılaması sırasında dışlanamaz ve aksi benimsenemez. Yerleşik yargısal uygulamalar bu doğrultudadır.
Borçlar Kanununun 53. maddesinin uygulanmasında ceza hakiminin suçun sanık tarafından işlenmediğinin tespit olunması ya da suçun sübut bulmamış olması nedeniyle beraat kararı vermesi ile, sanığın kendisine yüklenen suçu işlediği yolunda kesin delil bulunmaması sebebiyle beraat kararı yermesi farklı sonu
Somut olayda, davacının söz konusu tutanağı zorla imzaladığı maddi olgu olarak saptanmış, hırsızlık suçunun sübut bulmadığı nedeniyle beraatına karar verilmiştir. Mahkemece, ceza mahkemesinin gerekçeli kararında yer alan maddi olguları dikkate alarak değerlendirme yapılmasında yasal zorunluluk bulunmaktadır. Tutanağın olay tarihinden iki ay sonra tutulduğu yönündeki bozma kararında geçen ifade dosya içeriğine uygun bulunmamakta ise de, zorla imzalatıldığı saptanan bir tutanağın içeriğine itibar edilerek hüküm kurulamaz. Ceza mahkemesinin bu kararı hukuk hakimini bağlar.
Belirtilen nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının reddine 24.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-06-2011, 10:23   #6
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yılmazkan
Merhabalar sayın meslektaşlarım! Fikirlerinizi almak istediğim soru şu: müvekkilim 16 yıldır bir otelde teknik servis elemanı olarak çalışmaktaydı. Müvekkilim otele ait yaklaşık bir bidon benzini çalmakla suçlanarak işten tazminatsız olarak çıkarıldı. Otel yönetimi, müvekkilim hakkında savcılığa şikayette bulundu. Hırsızlığa teşebbüs suçundan yargılandığı ceza dosyasından delil yetersizliğinden beraat etti. Şimdi kıdem ve ihbar tazminatları için dava açmak istiyoruz. Ancak sorun şurda: olaydan sonra otel yönetimi müvekkilimden yazılı savunma almış, müvekkil adeta olayı kabul etmiş gibi savunma yazmış, savunmasında 'kimse isteyerek böyle bir şey yapmaz, çok zor durumdaydım, affedin beni' şeklinde ifadeler var. Bu ifadeyi ona müdürü yazdırmış, kendini acındır, biz seni tanıyoruz, işine devam edersin demişler. Sonra da işine son vermişler. Benim elimde yok ancak benzer konularda Yargıtay'ın işçi lehine kararları olduğunu biliyorum. Benim fikrim bir bidon benzin hırsızlanmak istense bile 16 yıllık bir işçinin haklarıyla kıyaslandığında tazminatsız olarak işine son verilmesi ağır bir yaptırım olmuştur.Fikirlerinizi ve elinde karar olan arkadaşlarımızın yardımını bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.


Önce katıldığım ve katılmadığım fikirleri gerekçeleri ile belirteyim:

Sayın Adli Tip'in görüşüne doğru olduğu için (benim görüşüm de aynı olduğundan % 99,9 doğru) katılıyourm.

Dolayısı ile diğer meslektaşlarımın görüşlerine yanlış (benim dediğim doğru olduğu için ) olduğu için katılmıyorum.

Önce teoriyi ortaya koyalım: 4857 sy. yasanın 25/II-e. " ... işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, ..."

Görüldüğü üzere zarar kavramından bahsedilmemektedir. Demek ki 25. madde anlamında işveren feshinde " zarar " önemli değildir. Bir bidon benzin 1,00-TL veya 100,00-TL. Bunun bir önemi yok. Önemi olan " sadakat borcu " gereği eylemin varlığı, yani " kasıt " tır. Oysaki 18. madde gereği " işçinin davranışlarından dolay fesih " teki, yani tazminatlı fesihteki aranan ölçü neydi; " işin akışını engelleyici " hareket. Özellikle Hükümet gerekçesindeki ifade: " işverene zarar vermek veya zararın tekrarı tedirginliğini yaratmak. Bu durumda geçerli sebeple fesih yarinde kabul edilebilir ve tazminatlı fesih söz konusu olabilir. Ancak " 25/II-e 'deki gibi "güven sarsıcı hareketin " varlığı halinde zarar kavramının artık bir önemi yoktur.

Diğer taraftan hırsızlık olayı hakkında ceza davası açılmamış olmasının veya açılıp da beraat kararı verilmesinin de bir önemi yoktur. Önemli olan İş hakimi için maddi olgudur.

Eklenen Yargıtay Kararları da olayımız açısından kullanılamaz. Somut olayda zorla imza attırıldığı gibi bir savunma içerisine girilmediği gibi, bu hususun ispat yükü de iddia eden, yani işçidedir. Diğer taraftan işveren, işçinin savunmasını almış, kendisi açısından doğru bildiğini yapmıştır. İş akdinin feshinden önce imzalatılan savunmaya değer verilmemesi, kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır. Zira 19. madde açıkça fesihten önce savunma alınmasını zorunlu kılmaktadır. Maddi olaydaki duruma göre değerlendirme yapılmalıdır. Somut olayda zorla imzalatmadan bahsedilmediği gibi, işçi lehine bunu söyleyecek tanıkdan da bahsedilmemektedir.

Bana göre fesih haklıdır. Açılacak tazminat talepli davanın lehe sonuçlanma ihtimali zayıftır. Kolay gelsin.
Old 27-06-2011, 10:55   #7
Avukat-1601

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/36310
K. 2008/6380
T. 25.3.2008
• İŞVERENİN GÜVENİNİ KÖTÜYE KULLANMA ( Davalı BUSKİ Genel Müdürlüğünün Bu İşlemde Zararının Oluşmaması Davacının Güveni Kötüye Kullanan ve Doğruluk ve Bağlılığa Uymayan Davranışını Ortadan Kaldırmadığı - Feshin Haklı Olduğu )
• DOĞRULUK VE BAĞLILIĞA UYMAYAN DAVRANIŞ ( Davacının Daha Önce de Benzer Davranışları Nedeni İle Uyarıldığı/Davalı BUSKİ Genel Müdürlüğünün Bu İşlemde Zararının Oluşmaması Davacının Güveni Kötüye Kullanan ve Doğruluk ve Bağlılığa Uymayan Davranışını Ortadan Kaldırmadığı - Feshin Haklı Olduğu )
• GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA ( Davacının Daha Önce de Benzer Davranışları Nedeni İle Uyarıldığı - Davalı BUSKİ Genel Müdürlüğünün Bu İşlemde Zararının Oluşmaması Davacının Güveni Kötüye Kullanan ve Doğruluk ve Bağlılığa Uymayan Davranışını Ortadan Kaldırmadığı )
• İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ ( Davalı BUSKİ Genel Müdürlüğünün Bu İşlemde Zararının Oluşmaması Davacının Güveni Kötüye Kullanan ve Doğruluk ve Bağlılığa Uymayan Davranışını Ortadan Kaldırmadığı - Feshin Haklı Olduğu )
4857/m.17,25
1475/m.14
ÖZET : 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II. Maddesi uyarınca, "işçinin işverenin güvenin kötüye kullanması, hırsızlık yapması, meslek sırlarını ortaya atması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmuş olması" işverene iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı vermektedir. Bir başka anlatımla bu halde işverenin iş sözleşmesini feshetmesi haklı nedene dayanmaktadır.
Somut olayda, davacı işçinin sayaç okuma görevinde, su abonesinin isteği üzerine, tüketilen su miktarının tamamını yazmadığı, tahakkuku eksik yaptığı ve bu davranışının davacının kabulünde olduğu sabittir. Davacının davranışı, güven ilişkisini zedelemiş olup, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranıştır. Dosya içeriğine göre davacının daha önce de benzer davranışları nedeni ile uyarıldığı da anlaşılmaktadır. Davalı BUSKİ Genel Müdürlüğü 'nün bu işlem de zararının oluşmaması, davacının güveni kötüye kullanan ve doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışını ortadan kaldırmaz. Davacının iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmaktadır.
DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılardan E. İnş. San. A.ş. avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.3.2008 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan E. İnş. San. A.Ş.adına Avukat C. T geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı davalı B. 'nin taşeronu diğer davalı şirket işçisi iken iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, fazla mesai yaptığını belirterek ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai ücret alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı R Genel Müdürlüğü vekili, husumet itirazında bulunurken, diğer davalı şirket vekili ise, zamanaşımı itirazı yanında, sayaç okuma görevi verilen davacının görevi gereği tüketilen su miktarının tamamını yazması gerekirken, eksik yazdığını, eyleminin sabit olduğunu, iş sözleşmesinin doğruluk ve bağlılığa uymayan, işverenin güvenini kötüye kullanma davranışları nedeni ile haklı olarak feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davalı R. taşeronları olan dava dışı E. ve davalı E. şirket işçisi olarak sayaç okuma işinde çalıştığı, E. ve E. şirketlerinin ortaklarının aynı olduğu, davacının tanık anlatımlarına göre 1993 yılında işe girdiği, işverenin eski işçileri tazminatsız çıkarma yoluna başvurduğu, davacının hatalı sayaç okuduğu gerekçesi ile çıkartıldığı, ancak R. yazısına göre endeks okumadan dolayı bir zararının olmadığı, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, fazla mesai yapıldığının kanıtlanmadığı, davalı R'nin ihale makamı olduğu, işveren sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile davalı B.Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine, diğer davalı hakkında kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatın tahsiline, fazla mesai ücret alacağının reddine karar verilmiştir.
Karar davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının B.Genel Müdürlüğünce ihaleye çıkarılan su abonelerinin sayaç okuma işinde, ihale ile iş alan şirketler işçisi olarak çalıştığı, en son davalı E. şirket işçisi olarak çalışırken, bir su abonesinin istemi üzerine tüketilen su miktarının tamamını yazmadığı ve eksik okuduğu, bu eyleminin tespit edildiği ve davacının savunmasında bunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Eksik okunan sayaç okuma işleminin kontrol ile belirlenmesi üzerine, gerçek tüketilen miktarın belirlendiği ve B. Genel Müdürlüğünün bu işlem nedeni ile zararının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
4857 sayılı iş Kanunu'nun 25/II Maddesi uyarınca, "işçinin işverenin güvenin kötüye kullanması, hırsızlık yapması, meslek sırlarını ortaya atması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmuş olması" işverene iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı vermektedir. Bir başka anlatımla bu halde işverenin iş sözleşmesini feshetmesi haklı nedene dayanmaktadır.
Somut olayda, davacı işçinin sayaç okuma görevinde, su abonesinin isteği üzerine, tüketilen su miktarının tamamını yazmadığı, tahakkuku eksik yaptığı ve bu davranışının davacının kabulünde olduğu sabittir. Davacının davranışı, güven ilişkisini zedelemiş olup, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranıştır. Dosya içeriğine göre davacının daha önce de benzer davranışları nedeni ile uyarıldığı da anlaşılmaktadır. Davalı B. Genel Müdürlüğü'nün bu işlemde zararının oluşmaması, davacının güveni kötüye kullanan ve doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışını ortadan kaldırmaz. Davacının iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmaktadır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 550 YTL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Üstteki Yargıtay Kararında da görüldüğü üzere; önemli olan yapılan davranıştır zarar bile oluşmasına gerek yoktur, sonuçta 4857 sayılı İş Kanunun 25/2-e maddesi çok açıktır; 'İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.'
İşçinin kendi beyanlarıyla kabul ettiği bu durum sonucunda yapılan feshin haklı nedenle fesih olduğunu düşünüyorum. Ama iş mahkemelerindeki genel tutum düşünüldüğünde kazanılabilecek bir davadır!
Old 28-06-2011, 16:53   #8
hırs

 
Varsayılan

Çok ilginç ama anlattığınızla nerede ise birebir bir davam var.Olaylar sanki aynı farklı şehirlerde olmasak müvekkil acaba size mi uğradı diye düşüneceğim.
Olay aynı ben müvekkilime her olasılığı izah ettim ,talimat alıp davayı açtım.Dosya bilirkişiye gönderildi.Evet haklısınız hırsızlık suçlaması haklı fesih sebebi ama turizmin yoğun olduğu bölgelerde her yıl pek çok benzer dava ile karşılaşıyoruz bu tesadüf olmamalı....Sayın meslektaşım ben ceza dosyasındaki
şikayetçi tanıklarının ifadelerini delil olarak sundum kimse olayı gördüğünü söylememişti.Saygılar
Old 29-06-2011, 07:25   #9
gokhanunsal

 
Varsayılan

Merhaba,

Bu tür olaylarda işveren vekili olarak tecrübelerimi aktarmak isterim.

Öncelikle bir çok değerli üyeninde belirttiği üzere hırsızlık suçunda miktarın işverence bir önemi yok. Burada bizlerin yorumu azı yapan gelecekte çoğu yapabilir.

Bu nedenle benzer olayda işçi savunması, tanık beyanları alınarak işçinin iş akdi feshedilir. Eğer sizin olayınızda tanık beyanıda var ise işinizin zor olduğu kanaatindeyim.

Ayrıca çalıştığım sektörde dikkate alındığındainsanların 1 TL değerindeki ürünler için bile uzun yıllar çalışmalarının karşılığını kaybettiğine defalarcarastladım ki bu durumda çalınan ürünün değeri ile kaybedilen tazminatların değeri arasındaki orantısızlık savı çok doğru olmayacaktır.
Old 29-06-2011, 09:04   #10
yılmazkan

 
Varsayılan

:-) Doğrudur benzer bir olay yaşanmıştır. Riski alıp dava açmayı düşünüyoruz. Sonuç olarak alabileceği tazminat düşünülünce kaybetmesi halinde ödeyeceği vekalet ücreti ve masrafa değecektir. Sizin davanız sonuçlandığında bilgi verirseniz çok memnun olurum. Ben de gelişmeleri burdan yazacağım. Saygılar.
Alıntı:
Yazan hırs
Çok ilginç ama anlattığınızla nerede ise birebir bir davam var.Olaylar sanki aynı farklı şehirlerde olmasak müvekkil acaba size mi uğradı diye düşüneceğim.
Olay aynı ben müvekkilime her olasılığı izah ettim ,talimat alıp davayı açtım.Dosya bilirkişiye gönderildi.Evet haklısınız hırsızlık suçlaması haklı fesih sebebi ama turizmin yoğun olduğu bölgelerde her yıl pek çok benzer dava ile karşılaşıyoruz bu tesadüf olmamalı....Sayın meslektaşım ben ceza dosyasındaki
şikayetçi tanıklarının ifadelerini delil olarak sundum kimse olayı gördüğünü söylememişti.Saygılar
Old 12-02-2013, 10:00   #11
L'avocat12

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yılmazkan
:-) Doğrudur benzer bir olay yaşanmıştır. Riski alıp dava açmayı düşünüyoruz. Sonuç olarak alabileceği tazminat düşünülünce kaybetmesi halinde ödeyeceği vekalet ücreti ve masrafa değecektir. Sizin davanız sonuçlandığında bilgi verirseniz çok memnun olurum. Ben de gelişmeleri burdan yazacağım. Saygılar.

Merhaba Arkadaşlar,

Yukarıda bahsi geçen davalarınız ne aşamada sonuçlandıysa sonucunu bizlerle paylaşır mısınız?
Old 15-02-2013, 12:45   #12
yılmazkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Levent ERCAN
Merhaba Arkadaşlar,

Yukarıda bahsi geçen davalarınız ne aşamada sonuçlandıysa sonucunu bizlerle paylaşır mısınız?
Sayın Ercan, yerel mahkeme kıdem ve ihbar tazminatı taleplerini reddetti. Kararı temyiz ettik . Bekliyoruz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İş Sözleşmesinin aynı gün feshi cmuk Meslektaşların Soruları 8 01-12-2008 22:11
İş sözleşmesinin feshi hukukcu1985 Meslektaşların Soruları 3 15-11-2008 18:46
İş Sözleşmesinin Feshi umutlaw Meslektaşların Soruları 15 29-12-2006 00:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06728101 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.