Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

"Cukurova'dan Geldim Amerika'ya" Gunlukleri :)

Yanıt
Konu Notu: 6 oy, 4,83 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-02-2007, 03:37   #1
Cest la vie

 
İyi "Cukurova'dan Geldim Amerika'ya" Gunlukleri :)

Merhabalar,

25 yasina kadar Toroslarin bagrindan kopup da, 15 gunden fazla maki harici baska bir bitki ortusunde yasamamis olan ben, bir anda dustum Amerika'ya. Ne oldugunu ben bile anlamadim, ama bir de baktim burdayim.

Gerek bir Turk olarak, gerekse bir kucuk sehir kizi olarak o kadar cok sey yasiyorum ki, anlatsam 'dizi' olur(zira kitap aliskanligi kalmadi pek kimsede- anlatsam kitap olsa kim acip okuyacak, ama iddialiyim, piraym taym'dan giris yapip izlenme rekorlari kirarim).

Ileride hatirlamak icin gunluk tutayim diyorum ama THS'den ayrilip da gunluk tutmaya da elim gitmiyor, en iyisi burda yavas yavas yazmaya baslamak. Boylece hem THS'den ayrilmamis olurum, hem okumak isteyenler varsa onlarla da paylasmis olurum, hem de tarihe notlar dusmus olurum.

E, kimse okumazsa ben (ilerde) okurum ve hatirlarim, degil mi?

Buyrun basliyoruz efendiimmm:
Old 04-02-2007, 04:09   #2
Cest la vie

 
Varsayılan Bugun ile baslayalim

Henuz ABD'nin hukuk egitimi sistemine alisamadim. Her defasinda farkli bir seyle karsilastigimdan, artik hicbir seye sasirmama sozu verdim kendime.

Mesela bu donem 'negotiation(muzakere)' dersi aliyorum. Aslinda almayacaktim ama bir kredi eksigim vardi, bir kredilik olan bu dersin de 'tum donem boyunca sadece bir haftasonu' islendigini duydum (her hafta bir saatten toplaminda 14 saat islenecek dersi, bir haftasonu 14 saat isleyecek sekilde duzenlemisler) ve bu nedenle bu dersi sectim. Cok da iyi yapmisim.

Donem baslangicinda dersin olacagi haftasonuna kadar okuyup hazirlanmamiz gereken kaynaklar belirtildi ve ders gunu bu kaynaklardan ogrendiklerimizi uygulayacagimiz soylendi. "Nasil yani?" dedim icimden ama sesimi cikartmadan verilenleri okudum. Dersin yapilacagi haftasonu 3-4 Subat 2007 olarak belirlenmisti. Dersin not sistemi sadece 'Gecme/Kalma' usuluyle saptandigindan bu haftasonu derse gelmeyenler direkt bu dersten kaldilar.

Ders, Cumartesi sabah 8.00'da basladi ve aksam saat 17.00'a kadar araliksiz devam etti!!! Cumartesi sabah o saatte derse gitmek gercekten olumden de beterdi ama sinifa girdigimiz anda zevkli bir gun gecirecegimizi anlamistim.

Dersin profesoru tahtaya dersin islenis planini yaziyor, ve tek tuk gelip yerlesmis ogrenciler de sanki hep beraber gelmisler gibi ayni tur bardakta kahve icip, icine peynir surulmus acmalardan yiyorlardi. Sonradan farkettim ki profesor tum sinifa yetecek kadar kahvalti malzemeleri getirip koymus, ogrencilerin 'ac ac ve ozellikle UYKULU' derse baslamamalarini saglamaya calismisti!
Altinda bir bit yenigi aradim once (ders sIkIcI olacak herhalde seklinde ) ama yok, hoca gercekten goreviymis gibi kahvaltimizi hazirlamisti! Adamcagiz onunla da yetinmemis, oglen icin pizza siparisi de vermisti(gerci ogle yemegini yerken bile ders islememize mal oldu ama olsun).

Yerime oturduktan sonra da farkettim ki, sevgili ogretmenimizin ogrenciye hizmetleri bununla da bitmemisti. Hepimizin ilk isim ve soyadinin oldugu kartonlar da hazirlamisti. Eh, ben de 'ya bir de sirama kadar getirirse' diye korkumdan, aceleyle gittim "Hatice Guneyli" yazan kendi isim kartimi aldim. (Burda ilk ismi kullaniyorlar, ikinci ismi kullanmak onlara garip geliyor-cunku kendilerinin ikinci isimleri genellikle annelerinin soyadlari.)

Ders basladiktan sonra once hepimizin ismini dogru telefuz etme amaciyla isimlerimizi okumaya basladi. Sira bana geldiginde:

"Hatiss Ginol..imm...Giynoo.... ilk ismini okudum da soyadini okuyamiyorum" diyerek bombayi patlatti. 'Ahu deyin" dedim, "en kolayi". Ve neyse ki o saaatten sonra Ahu olarak seslenmeye basladi.

Ve derse basladik........
Old 04-02-2007, 04:44   #3
Cest la vie

 
Mutlu Sen kimle pazarliga oturdugunu saniyorsun bre Amerikali!

Derse kisa bir giristen sonra vakit kaybetmeden ilk muzakere ile basladik. Herkes 2'serli eslestirilmisti. Ilk muzakere oldugu icin konu cok basitti: Yatak somyalari satan bir firma ile, magazasinda bu somyalardan satmak icin bu firmaya gelen bir alicinin pazarligi.

Eslestirildigim kisi sansima Amerikali cikti(oysa Cinli ve Hintli secenekleri de vardi ). Ilk basta partnerimi gorunce 'eyvah Ahu ayvayi yedin, karsindakinin anadilinde pazarlik yapacaksin, hadi kolay gele' dedim icimden ve telaslandim. Oysa genetik mirasimi unutmusum!!! Degil konustugun ikinci dilde, konusacak hic ortak bir dilin olmasa bile pazarlik yapabilecek hucrelerin damarlarimda gezdigini hic hesaba katmadan panik yapmisim!

Satici gorevindeydim. Daha once baskasi icin yapmis, ancak yaptigim hatadan dolayi elimde kalmis normalden buyuk somyalari aliciya kakalamaya calisacaktim. (Bu arada her ikimize de farkli bilgiler iceren -yani herkesin kendi zayif noktasini anlatan kagitlar verilmis ve bir anlasma saglayip, en yararimiza sekilde bir sozlesme yapmamiz istenmisti) Yarim saatimiz vardi. Cikip, gorusup, anlasip gelip imzaladigimiz sozlesmeyi hocaya verecektik.

Neyse sevgili partnerimle birlikte bir yere gidip once kendi bilgilerimizi okuduk. Sonra hadi baslayalim dedik. Ben iki arkadas gibi oturup bir sozlesme yapacagimizi sanmistim ama cocuk basladi "merhaba, ben bilmemne magazalari temsilcisi falan filan" demeye. Etrafta ikimizden baska kimse yoktu, ne kadar ciddiye almisti oyle! Icimden eh, iyi sen bilirsin deyip ben de basladim onun dilinden konusmaya "merhaba, hosgeldiniz. oncelikle size kalite ve ucuzlugun bulustugu... vs". Icten ice guluyordum, biri gorse ne der bize, su halimize bak, harbi tiyatro oynuyoruz ama seyircimiz yok diye dusunerek..

Neyse, saate bir baktik ki, 30 dakika dolmus, 10 dakika da gec kalmistik. Kosa kosa sinifa gittik. Ikimiz de birbirimizin zayif noktalarini pek bilmiyorduk ve her ikimiz de anlasmadan tatmin olmus bir sekilde siritiyorduk. Hatta cocuk 'bakalim digerleri ne yapti, cok merak ediyorum' diyerek sinifa girdi.

Hoca tek tek tum takimlarin anlastigi fiyatlari tahtaya yazmisti.

En dusuk fiyata satan tanesini $26.50'a satmisti(ki alicinin basarisi). En yuksek fiyata satan ise tanesini $70'a satmisti. Cogunluk $40-$60 arasi fiyatta anlasmisti. Takimlardan rastgele biri secilmis, sonradan sinifta muzakerenin analizi yapilmasi icin bu takimin muzakere sureci kameraya cekilmisti. Hocanin ve kameranin onunde muzakeresi sergilenen takim dahi $56'a anlasmisti.

'$70' yazisini goren herkes hayretler icinde o takimin 'satici'sini aradi. Hoca, ismini cagirip nasil becerdigini, bu fiyata ulasmak icin ne yaptigini anlatmasini istedi. Satici keyifli , sinifa girmeden once cok iyi anlasma yaptigini dusunen alici ise saskindi

Bilin bakalim satici kimdi ve hangi ulkedendi?

Old 04-02-2007, 08:28   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Araya girebilir miyim? Ahu'yu nasıl telaffuz etti ki?

Alıntı:
'Ahu deyin" dedim, "en kolayi". Ve neyse ki o saaatten sonra Ahu olarak seslenmeye basladi.

Alıntı:
Bilin bakalim satici kimdi ve hangi ulkedendi?

Ülkesini bilemem ama kesin KAYSERİlidir. Ya da aslen Kayserili olup,Adana'da yaşıyordur. AHUSA gibi bişi yani:P ))
Old 04-02-2007, 11:22   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Oysa genetik mirasimi unutmusum!!! Degil konustugun ikinci dilde, konusacak hic ortak bir dilin olmasa bile pazarlik yapabilecek hucrelerin damarlarimda gezdigini hic hesaba katmadan panik yapmisim!



Ahu, eğer Türkiye'ye dönersen bu fiyata satamazsın Bence ABD bir Türk için biçilmiş kaftan! Tebrikler
Old 05-02-2007, 01:50   #6
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Ahu'yu nasıl telaffuz etti ki?
Ahu'yu neyse ki soyeyebiliyorlar. Cok zor gelmiyor ama Cinceye benziyor diyenler oluyor, sinir oluyorum!
Bu arada sevgili hocamiz bugun adimi Ahu Guyniyli seklinde okudu!

Alıntı:
Ahu, eğer Türkiye'ye dönersen bu fiyata satamazsın
Farkindayim, benim en buyuk korkum $26.5'a alan aliciyla eslestirilmemdi baska bir muzakerede. Sanirim hala muzakere ediyor olurduk oyle bir durum olsaydi!

Yalniz bugun, dun kazikladigim cocukla yine karsilastik, 'bugun nasilsin?' diye sordum, 'hala dunun kayiplarini duzeltmeye calisiyorum' gibilerinden birsey soyledi. Ben de 'oh, cok uzgunum' dedim tekrar siritarak! Sonra yapmacik sirittigimi anladim, dedim ki 'timsah gozyaslari dokuyorum su an durust olmak gerekirse'. Neyse ki guldu. (deli ben, niye diyorum ki sanki!)
Old 05-02-2007, 02:21   #7
Cest la vie

 
Varsayılan Votaa? Wotir? Woutea?

Burda insanlarin pratik zekasi pek fazla yok-kesinlikle eminim. Bazen yaptigimiz cok basit seyler bile bunlara garip geliyor.

Gecende evi elektrik supurgesiyle supuruyordum, yanlislikla uzun ince bir ipi icine cektirdim. Ip dogal olarak dolandi supurgenin ic fircasina. Ben once ciglik attim, hemen makineyi kapattim. Amerikali ev arkadasim geldi 'ne oldu?' diyerek; durumu anlattim. Cekmeye calistim, cikmadi. Akilli arkadasim dedi ki 'tamirciye goturmemiz lazim bunu biz cikartamayiz'! 'Makasla kesilir ne olacak ki' diyerek ise giristim, 3 dakika gecmeden supurge eskisi gibiydi. Hayret etti! Cok zekiceymis!!!

Bu tip seyler cok oluyor ama benim en cok anlamadigim, her kelimeyi harfi harfine duzgun soylememizi beklemeleri. Tahmin edeyim, sunu demeye calisiyordur herhalde, yok! Oysa biz olsak hani yabancidir, sunu demek istiyordur der, tahmin yuruturuz.

Bu konuda en buyuk problemi 'water' kelimesinde yasadim. Bizim Turkiye'de ogrendigimiz 'water' telaffuzu bunlara cok farkli geliyor. Hani ben defalarca yasadim, ama baska bir Turk arkadasim da ayni seyi yasayinca bu kelimenin bizim icin kabus bir kelime oldugunu anladim. Ilk geldigim gunlerde su ile ilgili cumle kuracagimda resmen strese giriyordum yahu.

Bakin ozellikle ilk aylarda su yuzunden yasadiklarim:

Ben: "May I have vatir please? (Su alabilir miyim lutfen?)
X: What?
Ben:Votir, votir- you drink it..(el isaretleri yardima kosar)
X: Oh, wodeaa!
Ben: Heh iste wodeaaa!

....

Ben: Can tap wodea be drunk here? (Cesme suyu icilir mi burda?)
Y: what?
Ben: "Tap wotea , wotir coming from tap-T,A,P
Y: Himm, wataee, yeah you can drink it!!
Ben: Thanks!!!..


Yok, ilk baslarda ne yaptiysam olmadi. Her defasinda bir onceki maceramdan ogrendigim telaffuz bicimini denedim, yine olmadi. Neyse simdi biraz daha iyiyim bu konuda.

Bakin, yine ayni burs araciligiyla gelen iki Turk arkadasimin bize maille ilettigi bir ani:

Alıntı:
yer: Boston, MA
Karakterler: G. , Xuin WAyiun( japon restoraninda siparis alan kadin)
Konu: Su savasi

-G: Hi. I also want to buy water.
(Xuin anlamaz.)
-Xuin:Watua?
(G. israrli bi sekilde...)
-G: no no. Water! Water!!
(Xuin hala anlamaz..)
-Xuin: WAWA wuatuear?
-G: (iyice dellenerekten. ..WATERRR! !)
(ve Xuin yine...)
-Xuin: Watuur?)
(artik G. olaya noktayi koyar..)
-G: SU! SU!! be allah allah!! SUU (eliyle agzini gostererekten: ))
(xuin anlar!)
-Xuin: SU!?!SU!?
-G:noo water...

....derken kadin anlar G'nin su istedigini ama yaninda oturan D.(yani ben) olayin dibinde gulmekten krizlere girer...saatlerce guler..guler. .guler..

Neyse, water diye diye susadim gidip bir su iceyim bari.. Sonra devam ederim...
Old 06-02-2007, 06:08   #8
Cest la vie

 
Varsayılan Yu nov vatc'am seeyinnn?

Dil konusundan baslamisken yine dilden devam edeyim.

Buraya geleli 7 ay oldu ama ben hala 'zenci aksanini' dogru durust anlamiyorum!!! Yillarca bir kenara itilmis, hor gorulmus zenci kesim, gercekten Amerikan toplumunun ne yazik ki en alt tabakasini olusturuyor, akliniza gelecek en kotu seyler hep onlarda. Cogunun ekonomik durumu ortalamanin altinda ve bununla orantili olarak egitimsizler(mesela hukuk fakultesinde toplasan 15 kisi yoktur-Cinli ogrenci nufusu bundan cok daha fazla). Inanin televizyonda gordugumuz esitlik, yuksek mevkilerde bir zenci-bir beyaz gibi goruntuler sadece birer dilek, gosteris. Beyaz Amerikalilar cok cok zenginken(genellikle inanilmaz super villalarda oturup, en az 3-4 jeepleri var ve calismasalar da kendilerine en az on yil yetecek birikimlere sahipler), siyah Amerikalilar genellikle en alt seviye islerde calisip, zar zor geciniyorlar. Metro dahil toplu tasima araclarina binseniz, sizin gibi uluslararasi ogrenciler haric 'beyaz' goremezsiniz. Acikcasi bu gibi durumlarin sonucu olarak tehlikeliler de- suclar hep onlar tarafindan isleniyor, metro-otobus duraklarinda uyusturucu almak icin para istiyorlar vs.

Yillarca ayrik tutulmanin etkisi olarak, onlar da beazlardan nefret ediyor. Kendilerine ozgu, ingilizceden sapma bir dil gelistirmisler ve bu dilin resmiyet kazanmasini da istiyorlar! Egitimli ve ust seviyede olanlari normal ingilizce konusuyor ama kendi aralarinda konusurken yine bu dile gecis yapiyorlar.

Zamaninda Bill Cosby, 'Artik ayrimcilik yok, okuyun, kendinizi gelistirin, iyi yerlere gelelim hepimiz. Dilimizi de duzeltip normal Ingilizce konusalim' gibilerinden bir aciklama yapmis ve inanilmaz tepki toplamis.

Neyse, bu kadar genel bilgi verdikten sonra simdi maceralara gecelim :

Geldigimin ilk ayi. Alisverise gitmisim, kendi halimde tek basima alisveris yapiyorum. Zenci bir adam yaklasti ve bir sey dedi. 'Efendim?' dedim, soyledigini tekrarladi. 'No English, no English' diye cevap verdim.

Geleli 3 ay falan olmus. Telefon alacagim, hangi sirket daha iyi, hangisini alsam falan diye arastiriyorum. Ev arkadasimla ortalikta bakiniyoruz, ama soru da sormam gerek. Bir baktik satici zenci kocaman bir adam. Ev arkadasima 'ben simdi anlamayabilirim, bana destek olur musun' dedikten sonra adamin yanina gittik.

Ilk sorumu sordum, adam yanit verdi ama tek tuk kelime yakalayabildim! Adamdan korkuyorum, devasa birsey ve sert sert de anlatiyor. Ev arkadasima dondum, yalvaran gozlerle baktim. Bana ozetle anlatti ama o sirada adamin kizmis oldugunu farkettik. Ev arkadasim hemen 'yeni geldi de ingilizcesi cok iyi degil' diyerek durumu kurtardi. Ben de adami ikna etmek icin kendi ingilizcemi yaratarak soyle dedim: "I doesn't understanding, she understand me. Because I asking she." Adam yumusadi biraz ama ev arkadasimla goz goze geldigimiz anda gulme krizine girecegimizi anladim-o gulmeye baslamisti ve ben korkumdan dikkati kendi ustume cekmeye calisiyordum!

Iki hafta once bir fast-food restorantina gitmis, tek basima yemek yiyordum. Evime yakin bir yer ama zencilerin buyuk cogunlukla yerlestigi sinirin icinde-metroya da cok yakin. Neyse ben yemegimi yerken bir zenci amca geldi. Once kasaya gitti, ordakilerle birseyler konustu(calisanlar da zenci) ve sonra ordan uzaklasti-ben dikkat etmedim konusmalarina(ki etsem de anlamayacaktim pek ). Neyse ben aceleyle yiyorum ki, bir an once gideyim, adam yanima geldi, bir sey sordu(veya istedi). 'Sorry?' dedim, istegini tekrarladi. Ustu basi kirli serseri gorunumunde orta yaslarda bir adam, etrafta kimse yok ve ben ne dedigini anlamiyorum! Turkiye'de Burger King'te falan oturuken bazen gelip menu almamizi ya da patatesimizi falan isteyenler olurdu, benim de aklima o geldi. 'Bunu mu istiyorsun' diyerek cipsi uzattim, "no maaan, I don't want your food!(Hayir, yemegini istemiyorum!)" dedi. Cok sukur onu anladim ama onun ardindan gelen cumleyi yine anlamadim. Baktim olacak gibi degil, yine ayni taktigi kullandim "I just coming. Still doesn't understanding well. I am international. Sorry!" (Yeni geldim, hala iyi anlamiyorum, uluslararasiyim. ozur dilerim!-ama cok cok bozuk bir dilbilgisiyle!) Adam, ok dedi gitti cok sukur.

Son macerami da gecen hafta yasadim. Okuldan donuyorum, servise bindim. Sofor zenci bir bayan. En onde yine bir baska zenci bayan oturuyor ve bagira cagira sohbet ediyorlar(Anlamadigim icin once sohbet ediyorlar sandim). Sonra sesleri daha da yukseldi ve kulagima gelen sozler sunlar oldu:

-Bla bla vidi vidi, yu nov vatc'am seeyinn?(you know what I'm saying) bla bila, my son, bla bla, yu nov vatc'am seeyinn? vidi vidi.....
-No, bla bla, yu nov vatc'am seeyinn? vidi vidi falan filan, haysk uul(high school) yu nov vatc'am seeyinn? bla bla, falan filan...
-But you bla bla, vidi vidi yu nov vatc'am seeyinn?



Bir kendime geldim ki ben siritarak bir ona, bir buna bakiyor, anlamaya calisiyorum. Iyi ki de beni farkedemeyecek kadar sinirlilerdi, yoksa halim ne olurdu bilmem. Ama o gunden sonra ruyalarimda bile durup durup 'yu nov vatcam seyiin' deyip durdum. Her iki laflarindan biri o olunca beynime tekerleme gibi kazindi, ne yapayim.

Yu nov vatcam seeyinnn?

Old 07-02-2007, 02:55   #9
tunak

 
Varsayılan su gibi aziz olalim mi

simdi,, ahu ablamin parmak bastigi nokta fevkalade muhumdir, iddia ediyorum ki turkler su isteyemez,, hayir guveniyorum telaffuzuma diyen nice er kisiler dahi bu konuda sinifta kalmis, pasa pasa drink, yok efendim,, wotr, o da mi olmadi wo tir, begenmedilerse wader, wadr, wudr, vs gibi bissuru cok bilmislik dolu kivrakliklarla sonuca gitmeye calismislarsa da sonuc sifira sifir elde var sifir la kaybedilmistir,, hayir kendi isini kendi hallet sozu burda en cok su icin Turke bicilmistir die dusunuorum , 7onlardan biri olan bendeniz de 7 ay orda bilfiil bu adamlarla istirak halinde olsam da sonuc yine malumunuzdur,, calistigim donemde" ki hiltonda animatorlukle mesguldum" en fazla sorunu da burdan cekmis bulunmaktayim, oyle ki restaurant da ki garson kizlarin hepsi,, buna suratsiz barmenleri, busserleri vsyi de katiyorum en cok su isteyisime gulerdi,, bu durumda olum hadi siz isinize soylemini tutturmama neden olurdu tabii,, hem canim sorun ben de diiilki,,,


simdi bu yaziyi burda gorunce icime su serpildi,, ayni sIKINTIYI ceken akdeniz agizli turk arkadaslarim da ayni dertten muzdaripdi, simdi kimse kalkip da bana bak bi de sunu dene,, bunu kesin anliyolar demesin,,, tatbik etmedigim yontem , usul vs kalmadi,,, yapabilen er lerin onunde saygiyla egilirim,, o kadar,, yoksa dilimi bi bardak su icin sekilden sekile sokacak sonra da isaretlerle anlatmayi sececek diilm yeniden,, hem oralarda kola daha ucuz canim,, tercih sebeblerimden biri de oydu tabi,,, o zaman gelin biz suyu isteyemeyen arkadaslar su gibi aziz olalim!

yazimiz budur bitmistir, saygilar sunarim...
Old 07-02-2007, 03:37   #10
Cest la vie

 
Varsayılan

Yasin'cim sizin de ayni problemi yasadiginizi bilmiyordum. Ama tabii Turk aksani sizde de dogal olarak bulundugu icin, oyle oldugunu kolaylikla tahmin edebiliyorum.
Dedigin gibi kola, sprite, getorade gibi icecekler suyla ayni fiyat oldugu icin biraz da olsa rahatliyoruz. Hem yasasin self servis free refill icecekler!

Bu arada kisa bir ani da yazayim konuyla ilgili. Burda soguk iceceklerin genel ismine 'soda' diyorlar. Bizim bildigimiz soda, mineral water(eyvah yine water) olarak geciyor. Ayrica cogu yerde sadece ilk alirken para veriyorsun, sonra istedigin kadar doldur, ic, dok, karistir, etrafa sac, kimse umursamiyor. Tam bizlik yani.

Ilk geldigimde bu genel ismin 'soda' oldugunu bilmiyordum. Ilk basta oryantasyon programi icin bir ayligina Kaliforniya'ya gitmistim ve o programda benimle birlikte bir Turk daha vardi. Sagolsun bana cok yardimci oldu, yabanci gelen herseyi baskasina rezil olmadan sadece ona rezil olma riskiyle ogrendim.

Ilk bulustugumuzda, yemek yemeye gittik bir yere. Neyse siparisi verdi, sonra 'bir de 2 SODA' dedi. Ben tabii bilmiyorum bu soda bizim bildigimiz soda degil. Dondum 'ya bana keske soda yerine kola soyleseydin' dedim. Guldu, durumu anlatti-neyse ki o da ilk geldiginde ayni seyleri yasamis oldugundan cok fazla dalga gecmedi.
Old 08-02-2007, 20:21   #11
Cest la vie

 
İyi Yahoo Guneyli :p

Zencileri hala anlamakta zorluk cektigimi soylemistim, ama belirtmem gerekir ki, eskiye nazaran cok daha iyi anliyor, hatta bazen taklitlerini bile yapabiliyorum. Kendi aralarinda konusmalarini anlamak hala benim icin cok zor ama benimle direkt konusurlarken devamli tekrarlatmamdan olsa gerek daha yavas konusuyorlar.

Okulun kampus ici servisinin soforleriyle cok iyi anlasiyoruz. Yolculuk boyunca sohbet ediyoruz, hatta bazen sakalasip guluyoruz falan.

Birinde bunlardan biriyle isim muhabbetine girdik. Ismimi sordu, Ahu deyince 'oh, like yahoo(oh, yahoo'nun soylenisi gibi)' dedi, gulduk falan. O gun dogru soyledi ama devamli unutup duruyordu ve aklinda tutamadigini soyluyordu. Neyse aradan uzun bir zaman gecti, onunla tekrar karsilasmadik-taa ki az onceye kadar...

Servise bindim, once nerelerdesin, nasilsin muhabbeti, daha sonra bana durdu dedi ki: 'senin adin 'huuu'lu birseydi, dur hatirlayacagim!' Ben gulumsedim, 'peki bekliyorum' dedim. Adam biraz ugrastiktan sonra gercekten de hatirladi(!): 'buldum: yahoo!!!'

Y'yi kullanmazssan dogru dedim, ne diyeyim!
Old 12-02-2007, 11:13   #12
Av. Meral Akçınar

 
Neşeli

Alıntı:
Yazan Ahu
Burda insanlarin pratik zekasi pek fazla yok-kesinlikle eminim. Bazen yaptigimiz cok basit seyler bile bunlara garip geliyor.

Bernard Show'un bir sözü vardır.. "Yüzde yüz Amerikalı, yüzde dokdandokuz gerizekalıdır." Ben kimsenin gerizekalı olduğunu düşünmüyorum ama tecrübe ettiğime göre gerçekten pratik zekaları yok adamların.. Bunun sebebi belki de herşeyin onlar için yapılıp önlerine konması olabilir. Adamın pratik düşünmesine gerek yok ki, birileri onlar için düşünüp işin kolayını bulmuş Mesela bizim bir tanıdığımız vardı Mike. Adam balığa çıkmayı severdi. Sabaha karşı gittiği için soğuk tabii ortalık. Adamın elinde bir çubuk vardı plastik. O çubuğu kırınca ortalık inanılmaz ısınırdı. ( Bizzat denenmiştir.) .Ortada alev yok birşey yok. Sadece plastik bir çubuk ve ondan gelen inanılmaz tatlı sıcaklık Ee elinde bu varken ateş yakmanın yollarını düşünmezsin heralde.. Şahsen bu konuda beyni kullanmaya gerek olmadığını düşünüyorum..Ee kullanmadığın birşeyin kıvrak olmasını bekleyemezsin öyle değil mi?
Old 13-02-2007, 04:34   #13
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Bunun sebebi belki de herşeyin onlar için yapılıp önlerine konması olabilir. Adamın pratik düşünmesine gerek yok ki, birileri onlar için düşünüp işin kolayını bulmuş

Kesinlikle ayni dusuncedeyim! Oyle gerekli gereksiz seyler satiliyor ki piyasada!
Birinde ben de marketin kamp malzemeleri bolumunu geziyordum, akliniza gelecek gelmeyecek o kadar cok sey vardi ki, bunlar akillari sira bir macera yasadiklarini saniyorlar!
Ben de ordan 'el isiticisi' ve 'ayakkabi icine konan ayak isiticisi' aldim. Henuz denemedim, aslinda sadece dondugumde anlattiklarima inanmayan olursa gostermek icin aldim ve kullanmaya da hic niyetim yok.
Su an aklima gelmeyen daha neler neler. Ama hep diyorum, burda yasamak gercekten cok kolay. Bir seyler icin mucadele etmen gerekmiyor, hayat seni otomatik olarak yasatiyor...
Old 13-02-2007, 05:29   #14
Cest la vie

 
İyi Cansu ve Ahu Maceralari Bolum 1, Kisim 1 :)

Burda sayimiz az oldugu icin olsa gerek, biz Turkler-ozellikle akran olanlarimiz- birbirimizi hemen buluyoruz ve yalnizliktan dolayi birbirimize guzel bir sekilde kenetleniyoruz.

Cansu da buraya benden yaklasik alti ay once au pair programiyla dil ogrenmeye gelmis olan bir ogretmen. Onun da benden beter maceralari hic bitmiyor, hele ki ikimiz berabersek, izleyin komediyi!

Benim final haftamdi. Cansu'nun yaninda kaldigi aile sehir disina gidecekti ve yalniz kalmak istemediginden benden onunla kalmami rica etti. Elbette kabul ettim ancak sorun, yasadigi evin sehrin biraz disinda olmasindaydi. Sabah beni okula birakma, aksam da okuldan geri alma sozuyle(o tarafa toplu tasima da yok) onunla kalmaya basladim.

Bir gun beni okuldan aldi, beraber once biraz disarida oyalandik, aksam 10:00-10:30 gibi evin yolunu tuttuk. Eve yaklastiktan sonra benzin almamiz gerektiginden benzin istasyonunda durduk.

Bu arada hemen bir aciklama yapayim; burda benzin almak self-servis. Benzin deposunun yanina arabayi yaklastirdiktan sonra, arabadan inmek, kredi kartini makineye okutmak, benzin deposunun kapagini acmak, hortumu almak ve istedigin kadar doldurmak zorundasin. Eger bir problem olursa ic tarafta bir calisan var ama dedigim gibi gerekmedikce usul boyle. Simdi bu sisteme aliskin olan Amerikalilar icin sorun yok, ama bizim gibi daha once arabanin anahtarini aralik pencereden vermek harici bir sey yapmamis olanlar icin alismak biraz zaman aliyor.

Neyse olaya geri doneyim; benzin istasyonunda saat biraz gec oldugu icin, e biz de Turk mantigimizi yanimizda getirdigimiz icin, arabadan beraber indik. Cansu kartini okuttu, benzini doldurmaya basladi ama henuz 2 dolarlik dolmustu ki, hortumdan benzin akmaz oldu ve kredi karti makinesi de kesimini yapti! Elimizde $2'lik fis vardi! (hala da sakliyoruz )Ne oldu, niye boyle oldu derken, tekrar denedik, bu defa karti kabul etmedi (sonradan ogrendik ki, guvenlik amaciyla ayni karttan iki defa benzin alamiyormussun) ve 'calisani gorun' uyarisi vermeye basladi. Cansu, 'amaan simdi ugrasamayacagim, yarin sabah aliriz' diyerek zaten disarda usumekte olan ve bir an once eve gitmek icin sabirsizlammis dunden razi beni ikna etti(!) ve evin yolunu tuttuk.

Sabah benim saat 09.00'da hastanede randevum vardi ve Cansu'nun evinden hastane yolunu bilmedigimiz icin de (bu arada yine kisa bir not, burda bir yerden baska bir yere gitmek icin otobani kullanmak zorundasin) telasliydik. Ne taraftan gidilir, hangi cikistan cikmak gerekir diye konusa konusa(bu arada yol bilgisayari da var ama Cansucum onu kullanmayi henuz bilmiyordu, benimse kurcalayip cozmeye vaktim hic olmamisti!) yola koyulduk. Bir gun onceki iki dolarlik benzin olayi ikimizin de aklindan cikip gitmisti!

Neyse yolda giderken ben bir yerde 'Hospital(hastane)' cikisi gordum ve heyecanlanarak 'iste, ho-ho-ho-hospital yaziyooor' diye bagirdim. Cansu coktan o cikisa sapmisti bile. Sanki tek hastane benim gidecegim hastaneymis gibi ikimiz de yolu buldugumuzdan emin siritiyorduk. (Ama suc bizim degil, insan yazar hangi hastane oldugunu di mi!)

Neyse, ciktiktan sonra bambaska bir hastaneyle karsilastik ve yanildigimizi anlayip tekrar otoban girisi bulmaya koyulduk. Otoban girisini bulduk, yaklastik, yaklastik.... ve durduk! BENZIN BITMISTI!!! Iste o an hatirladik bir onceki gece yasadigimizi! Birbirimize korkan gozlerle baktik-otobanin girisindeydik sabah trafigi vardi, nerde oldugumuzu bile bilmiyorduk ki ne yapacagimizi bilelim!

Hemen buraya 2 yil once gelmis bir baska arkadasimizi aradik, ama sabahin erken saati olunca, onunla konusmamiz da oldukca verimsiz gecti! Ne yapsak, ne etsek diye dusunurken hemen benim aklima cocukluk dizim 'Kurtarma 911' geldi! Ne kadar severdim, hic kacirmadan izlerdim ama bir gun kullanacagim hiiic aklima gelmezdi isin dogrusu!!!

...........
(Arkasi yarin)
Old 19-02-2007, 05:24   #15
Cest la vie

 
Varsayılan Cansu ve Ahu Maceralari Bolum 1, Kisim 2 :)

Eveet, dun kaldigim yerden devam edebilirim.

-"911'i arayalim!", dedim Cansu'ya. Cansu ilk basta soru dolu gozlerle bakip "ama.." diye cumlesine basladi ki, hemen "baska yapabilecegimiz bir sey var mi!' diyerek onu susturdum. Cok heyecanlanmistim, 911'i arayacaktim! Cocuklugumun dizisinin icine giriyordum, yasasindi!!! :P

Telefonu elime aldim ve numarayi cevirdim. Hemen bir bayan cevap verdi. Ben konusma hazirlamamistim ama yanlis yeri aramis olma ihtimaline karsilik suclu psikolojisine girip hemen aciklama yaptim:
-Merhaba, sey, biz yabanci 2 ogrenciyiz, buraya yeni geldik(yalan:-) ), nereyi arayacagimizi bilmedigimiz icin sizi ariyorum!
-???
-Sey, biz yolda kaldik! Benzinimiz bitti, otobanin girisinde yolun ortasinda takilip kaldik!
-Ok, ben bilgilerinizi alayim. Otobanin hangi girisindesiniz?

NININI NIIIIII!!! Ne de guzel bir soru! Yolu bilsek, nerde oldugumuzu bilsek, zaten aslinda orda olmayacaktik! (Hatirlarsaniz hastane ararken kaybolmus, baska bir hastanenin yoluna cikmistik) Hem, hem ne bicim 911'di bu!!! Kendileri tespit etsinlerdi ya! O dizide magdur 911'i arayip 'help' der bayilirdi, sonra 5 dakika icinde ekipler kadinin bulundugu yeri saptayip yardima kosardi! Yoksa.. Yoksa hersey bir diziden mi ibaretti???

Ben tam 'bilmi..' derken, cok sukur bir araba durdu yanimizda, arabanin surucusu arabadan indi ve 'ne oluyor araba mi bozuldu?' diyerek yanimiza yaklasti. Ben tabii hemen durumu kurtararak telefona 'bi saniye' dedim, cami acip adama, 'burasi hangi giriiis? cabuk, bildirmem gerek!' diye bagirdim. Adam girisi soyledi, ben de aynen telefona aktardim. Sonra kadin ikinci guzel soruyu sordu:
-Arabanin plakasi nedir?
-Honk! Cansuuu...
-Ok, sadece arabanin rengi ve markasini soyleyin.
-Gri, Cansuuuu markasi ne bu arabanin?!

Neyse zor zanaat anlattiktan sonra, kadin 'Ekip birazdan orda olur' diyerek telefonu kapatti.

Biz tabii arabanin icinde, gulmekten gozlerimizde olusan yaslari silip, kendi kendimizle dalga gecmekle mesguluz...

Cok gecmeden bir polis arabasi yaklasti ve durdu. Kadinin 'ekip' sozcugunden ne anlamamiz, ne beklememiz gerektigini bilmiyorduk ama bu kadar cabuk hicbir ekibi beklemiyorduk. :-)) Yoldan gecen bir polisin bizim yolun ortasinda alakasiz durdugumuzu gorup, kurallari ihlal ettigimizi dusunerek durdugunu sandik once ve ben yine hemen suclu psikolojisiyle aciklamaya koyuldum:
-Benzinimiz bitti de, araba hareket etmiyor!
-Benzin bittiyse tabii hareket etmez.

Seklinde kadin beni bir guzel bozdu. Sonra 'ustunuzde para var mi?' diye sordu, olumlu cevabimizdan sonra, 'biriniz benle gelin, benzin istasyonuna gidip geri gelelim' dedi. Cansu onunla gitti, ben tek basima arabada gulmeye devam ettim.

Neyse, telefon etmemizle ekip(!)in gelmesi arasindaki sureden daha uzun bir sure sonra Cansu ile polis memuremiz kanka olmus sekilde geldiler. Kadin da bizim kriz modumuza burunmus, soru soruyor, gulerek aldigi cevaba o da guluyordu.

Neyse bir kucuk bidon benzini doke saca depoya doldurduktan sonra , kadin 'simdi sizi o benzin istasyonuna tekrar goturecegim, beni takip edin, cunku bu benzin size yetmez, yine yolda kalirsiniz' dedi. Oysa biz 2 dolarlik benzinle taa nerden gelmistik ama tamam deyip arabalara bindik. Polis onumuzde milleti durdurarak O donusu yapti. Hala gulmekte olan cansu da yapti ayni donusten. Ama otobanin kenarlik kaldirimina cikarak!!! Hem de polisin gozu onunde! Neyse ki, polis hala guluyordu, biz de gulerek onu takip etmeye devam ettik.

Yolda benim aklima randevuma ne kadar gec kaldigim geldi! Oysa daha yolu bile bilmiyorduk. Hemen bir ampul daha yandi bende: 'bu kankaya soyleyecegim bizi hastaneye de gotursun' :=)))

Benzinciye girdikten sonra biz yine indik, bir gun onceki gunu de hatirlayarak daha dikatli benzin koymaya basladik, bu arada polis de ic tarafa, calisanin yanina girmisti. Neyse benzini aldiktan sonra Cansu bir sey daha almak icin iceriye girdi. Bana sonradan anlattigina gore bizim polis icerdeki calisana bizi cekistiriyor ve karsilikli guluyorlarmis, Cansu iceri girince ikisi de bir anda yuzlerinde bir gulumsemeyle susmuslar.

Neyse, Cansu'nun arkasindan ben de girdim, benim hastane olayini ve yolu bilmedigimizi gayet yuzsuzce soyledim. Nasilsa artik rezil olmustuk, daha fazlasindan zarar gelmezdi. :-)) Kadin bu defa bizi goturmedi ama ayrintili bir sekilde bir kagida hangi giris ve cikislari kullanacagimizi yazdi(yazarak veriyor yalniz-dikkat!) ve biz de hastaneyi bularak o gunku maceramizi komik bir ani haline getirdik...
Old 27-02-2007, 04:56   #16
Cest la vie

 
Varsayılan

-Domuz Yeni Yilin kutlu olsun!
-Sensin domuz!




18 Subat Pazar gunu, Cin Kameri Takvimine gore yeni bir yilin ilk gunuydu. Cok afedersiniz ama 4705 DOMUZ YILI(Boar Year)na girdik ve bu benim sucum degil! Yeni yilini kutladigim her Turk bana neden boyle bir yanit verdi ya da bu imada bulundu anlayamadim!

Once Cin Takvimi ile ilgili biraz bilgi vereyim. Internetten yaptigim arastirmaya gore efsanesi soyleymis:

Alıntı:
Dünyadan ayrılan Budha cennette yapacak birşey bulamayıp sıkılmış. Her istediğini yerine getiren hizmetkarlarından kendisine dünyadaki hayvanlardan 12 tanesini getirmelerini istemiş. Hizmetkarlar hayvanlara Budha 'nın davetini iletmeye başlamış. İlk görevli Fare'ye yanına Kedi'yi de alıp gelmesini söylemiş. Ama kıskanç olan Fare Kedi'ye bu daveti iletmemiş. Daha sonra hizmetkarlar sırasıyla İnek'e, Kaplan'a, Tavşan'a, Ejder'e, Yılan'a, At'a, Koyun'a, Maymun'a, Tavuk'a ve Köpek'e Budha'nın davetini bildirmişler ve bir sonraki gün sarayda hazır olmalarını söylemişler.

Ertesi gün hayvanlar Budha'nın önüne geldiklerinde, 12 hayvan davet edildiği halde, farenin daveti kediye haber vermemesi sebebiyle 11 hayvanın geldiği görülmüş. Budha hizmetkarlarından birini dünyaya 12. hayvanı getirmesi için yollamış. Hizmetkar dünyaya geldiğinde kucağında domuzuyla yürüyen bir adam görmüş ve Domuz'u kaparak Budha'nın huzuruna getirmiş. Budha davetine karşılık veren ve karşısında dizilen hayvanların her birine armağan olarak zamanın bir dönemini yönetme hakkını vermiş. Diğerlerinden küçük olan Fare, İnek'in sırtına tırmanmış ve flüt çalmaya başlamış. Bu gösteriden çok hoşlanan Budha Fare'ye ilk sırayı vermiş. İnek de Fare'ye verdiği destek sonucunda ikinci sırayı almış. Üçüncülük en cesurları olarak gözüken Kaplan'ın olmuş. Tavşan dördüncü, Ejder beşinci, Yılan altıncı, At yedinci, Koyun sekizinci, Maymun dokuzuncu, Tavuk onuncu, Köpek onbirinci ve sonuncu gelen Domuz'da onikinci sıraları almışlar.

Her hayvan kendi özellik ve karakterini, aynı burçlarda olduğu gibi, o dönemde doğanlara verme hakkına sahip olmuş. Davetten haberi olmayan ve törene sonradan katılan Kedi de, Budha 'ya kendisine bir dönem verilmesi için yalvarmış. Ancak Budha ona artık çok geç olduğu cevabını vermiş. http://www.hurriyet.com.tr/agora/art...p?sid=1&aid=32

Oncelikle kediye yapilan bu haksizligi kiniyorum. Budha budha olsaydi da, haber vermeyen farenin yilini kediye verseydi efendim! Haksizlik resmen. Belki de kaderimizi degistirdiler bu haksizlikla.

Neyse, gordugunuz gibi 12 adet hayvandan olusan bir takvim. Ben kendi dogdugum gun ve yila gore hangi burc(yani hangi hayvan yili dogumlu) oldugumu ogrendim. Horoz Burcuymusum ben. Bu efsanede tavuk diyor ama bilmem, benim burcuma baktigim yerde horoz yaziyordu. Sanirim bu efsane hayvanlarin disi olanlarini secmis, cunku benim baktigim yerde 'inek' de 'okuz' olarak geciyordu. Neyse efendim isimlere takmayalim.
Isin ilginc yani gercekten de yazilan ozellikleri tasiyorum. Bu arada bir de haturlatma yapayim, bu yil dogacak cocuklar domuz burcu olacak-ama uzulmeyin, onu da okudum, ozellikleri guzel.
Buyrun efendim, siz de bakmak istersiniz kendinizinkine belki diye, adresi de vereyim: http://ekolay.net/astroloji/astroloji/cin_astrolojisi/

Bunlar da Cin Yeniyili ile ilgili bazi inanislar:

Iyi Sans Getirenler
- Kapi ve pencereleri acip kapatmak, yeni yilin 'iyi sans'ini iceri gecirir.
- Yilin 'tatli' olmasini garantilemek icin bol bol seker yenir.
- O gun butun gece isiklar acik birakilir ki, yeni yilin sans ve zenginligini alacak hayalet ve ruhlar(ghosts and spirits demisler ne farki var bilmiyorum!) korkup kacsin.

Kotu Sans Getirenler

- O gun yeni ayakkabi almak kotu sans getirir, cunku ayakkabinin Cince'de es anlamlisi 'zorluk'.
- Yeni pantolon alinmaz, cunku yine pantolonun es anlamlisi 'aci'.
- Sac kesilmez, cunku sacin es anlamlisi 'refah, zenginlik'.
- Yeni kitap almak da kotu sans getirir cunku kitabin es anlamlisi 'kaybetmek'.
- Yerleri supurmek ve banyo yapmak yeni yilin sansini ve zenginligini de supurup yok etmek-ya da yikayip goturmek demektir.
-Yeni yilin ilk gunlerinde 'olumden' konusulmaz.



Ayrica 'kirmizi' rengin de buyuk onemi var. Yeni yilda ve sonrasindaki bir kac gun hep kirmizi giyiyorlar, buyukler kucuklere(ve ozellikle evliler bekarlara) kirmizi paketlerde hediyeler veriyorlar, kirmizi zarflarda cocuklara para veriyorlar vs. Hatta bu bilgileri okudugum brosuru bile kirmizi kagida basmislar.

16 Subat Cuma gunu okulda kutlamasini yaptik. (Bu arada benim bulundugum yerde inanilmaz Cin nufus var-keza okulda da oyle) Tema tamamiyla Cin adetleriydi. Genis bir yiyecek-icecek ziyafeti(!) de vardi. Normalde gecmis deneyimlerimden ogrendiklerimle (birince cilek recelli et, bir digerinde portakal sosuna bulanmis tavuk gibi) bilmedigim, dis goruntusunden anlayamadigim Cin yemeklerine asla para vermem, ama bu kutlama sayesinde tatma firsati(!) elde ettim. Herbirseyden tabagima birer lokmalik koydum ve o lokmanin ucte biriyle tattim. Geri hepsini de cope attim! Yemek alirken tabagima, bir borcamda salatalik, havuc ve sogan olarak tahmin ettigim salata gordum. 'Ah, iste bunu taniyorum, heey, coban salatasimsiii!', seklinde cocukcu bir sevinc yasayarak tabagima en cok ondan koydum. Oyle ya, tanidigim eski dostumdu! Ama ben gormeyeli o da cok degismis yarabbim! Salataliktan agzima bir attim ki, sekerli bir tat!!! Benim yag ve eksi sandigim sos meger sekerli bir sosmus! Iyy yiyy Iyy... Oldugu gibi o da cope gitti...

Bir de o gun cesitli dans gosterileri yaptilar. Meshur 'Aslan Dansi' da shovun bir parcasiydi. Aslan disinda her seye benzeyen, icine girip dans ettirdikleri o korkunc yaratigi gormussunuzdur belki daha once. Cinli cocuklar nasil korkmuyor anlamiyorum, ben bu halimle nerdeyse ruyamda da gorecektim.

Neyse, Cin Yeniyili gozlemlerim simdilik bu kadar. Hepinize tekrar IYI DOMUZ YILI DILIYORUM!
Old 27-02-2007, 05:16   #17
CansUSA

 
Varsayılan

Bu arada ahu iceri girip merhaba ben cansu diyerek kendimi taktim ettigimi gecmissin aaaaaaaaaa.iste o kiz o kiz benim bu da arkadas.
Old 27-02-2007, 05:29   #18
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan CansUSA
Bu arada ahu iceri girip merhaba ben cansu diyerek kendimi taktim ettigimi gecmissin aaaaaaaaaa.iste o kiz o kiz benim bu da arkadas.

Hosgeldin! Unuttuklarim olursa eklemenizi bekliyorum efendim!
Old 06-03-2007, 23:09   #19
Cest la vie

 
Varsayılan Dersimiz Cografya

Buraya gelmeden once Amerikalilarin cografya bigilerinin iyi olmadigini cok duymustum, ama simdi anlatacaklarimi gercekten hic beklemiyordum.

Daha once 'tamam, Turkiye'densin anladim da, Turkiye'nin yerini tam olarak cikartamiyorum: Afrika'da da guney tarafinda miydi, kuzey tarafinda miydi?' gibi sorularla karsilastim ama bugun yasadigim gercekten tarihe dusmeli!

Yine servis soforuyle sohbet ediyoruz okula gelirken. Haftaya on gunluk bahar tatiline giriyoruz ve bu aralar burda herkesin gundem konusu ve paso geyigi bu tatil icin yapilan planlar.

Bizimki derslerden konuyu actiktan sonra, 'neyse bahar tatili geliyor, dinlenirsin, planin var mi?' diye klasik soruyu sordu. Ben de 'evet, Philidelphia(PA)'ya gidiyorum' dedim. 'Ooo, harika, orda mi dinleneceksin, nerde kalacaksin' tarzi konusmayi devam ettirdi. 'Turkiye'den arkadaslarim var orda, onlarin yanina gidiyorum, dinlenebilecegimi sanmiyorum, gezmeyi planliyoruz' dedim. "Ay, ne kadar guzel, Turkiye'den arkadaslarinla PA'yi gezeceksin tum tatil boyunca, ha!' Evet, dedim, New York'a da gitmeyi dusunuyoruz, cok yakinmis.
(Simdi sIkI durun)

-Aaaa, oyle miiii!
-Evet, en fazla bir bucuk saat falan suruyormus arasi.
-Aaaaaaa, ben bunu bilmiyordum. Cok ilgiiinnncc. Demek TURKIYE ILE NEW YORK ARASI BIR BUCUK SAAT UZAKLIKTAYMIS HAA!
- Hayiir, PA ile arasi 1 bucuk saat uzaklikta.
-Hiii, PA ile TURKIYE bir bucuk saat uzaklikta, aaaa, ilgiiinc...
- Olur mu, Turkiye baska kitada! NY ile PA arasi bir bucuk saat!!!


Hicbir abarti yoktur. Bu olay, 6 Mart 2007 gunu saat 11.00 civarlarinda 'gercekten' yasanmistir. Ve sozu gecen sahis da saka falan yapmamistir, konusma gayet ciddi bir sekilde gerceklesmistir.

Old 04-04-2007, 01:39   #20
Cest la vie

 
Varsayılan Amerika'da Polis, Savcilik, Hakim-1

Merhabalar,

Uzun suredir ara verdim biliyorum, aslinda su anda da yazacak durumda degilim ama olay sicakligini yitirmeden ve ayrintilar unutulmadan yazmaliyim.

Su Amerika'ya geldim geleli, basimiza (benim ya da benim gibi bursiyer arkadaslarimin) gelmeyen kalmadi. Hastane, hirsizlik, yangin, soygun, gaz kacagi, kacan ucaklar, guvenlik gorevlileriyle sorunlar, ne isterseniz her birimizden ya da hepimizden bir ani cikiyor. Su bir yilda yasadiklarimi herhalde onceki 24 yilda yasamamisimdir. Yaslandim valla ya!

Bahar Tatilinde(burda her donemein icinde de bu sekilde tatiller var) Philadelphia'ya gittigimden onceki mesajimda bahsetmistim. New Jersey'de oturan yine bir Fulbright'li arkadasim Gulin(Water olayindaki G ) ile birlikte, Phila'da(yazmasi cok uzun o sehri o yuzden bundan sonra PA-Pensilvania State-in merkez sehri olmasi nedeniyle PA yazacagim) Hitler'in akrabalarindan birinin pansiyonumsu evinde oturan arkadasim Ismail'in yanina gittik. (Ev sahibi gercekten de Hitlerci yasli bir Alman kadin, savasta 8 yakini olmus, kendisi de hala o tarz dusunce yapisinda, neyse bu ayri bir konu baska zaman anlatirim.)

Gittigiminde rahat gezelim diye sevgili arkadaslarim coktan araba kiralamislardi. Nerden bilecektik ki o araba basimiza dert acacak!

Varisimin ertesi gunu New York'u gezmek amaciyla sabah erkenden yola ciktik. Butun gun suren NY kesfinde o kadar cok gulduk ki, basimiza birsey gelmezse zaten olmayacakti.

Gece 10 gibi tekrar PA'ya donmek icin yola ciktik. Once otobanin cikisini karistirip Newark adli, insanlarin birbirini kesip bictigi suc kentine girdik ve dahasi tenha yollarda kaybolduk. Bir sure oyalandiktan sonra dogru yola ciktik ve yine gitmeye basladik. Gulin'le ben yorgunluktan ve Newark stresinden sonraki rahatlamadan dolayi uyuklamaya baslamistik, taa ki arkamizdan polisin bizi takip ettigini farkedip, arabanin taa icine kadar giren isiklarinin bizi ayiktirmasina kadar!

Biz ne oldugunu ilk basta anlamamistik. Ibo henuz bir araba sollamis olmasindan dolayi en son seritteydi ve polisi gorunce orta serite dogru sinyalini yakti. Orta serit bosalinca orta serite gecerek yol verdi ama o da neydi, polis de bizimle birlikte orta seride gecmisti! Dahasi artik sirenlerini de calistirmisti! Biz aaa, neden noluyo diyene kadar Ibo zaten sag seride gecip duracak uygun bir yere dogru yanasmaya baslamisti bile. O sirada polisin sesini duyduk: "TO THE SHOULDER!!!"
Ucumuz de bursla gelmistik ama icimizden hicbiri shoulder'in ayni zamanda banket anlamina geldigi bilmiyordu. Shoulder ne ya surayi kastediyor herhalde diyerek Iso bir alisveris merkezinin girisine benzeyen bir yerde durdu. Durur durmaz polisin sesini tekrar, daha guclu bir sekilde duyduk: TO THE SHOULDER!!! Hepimiz ciddi ciddi telaslanmis, korkmaya baslamistik. Iso biraz daha ileriye almaya basladi arabayi. Polis tekrar bagirdi: ENOUGH!!!(Yeter!)

Sucumuzun ne oldugunu bilmiyorduk bile ama polis bizi simdiden azarlamaya baslamisti. Ucumuz de korkudan birbirimize bakiyor ve polisi bekliyorduk. O sirada ben iso'ya: Sakin arabadan inme, ellerin direksiyonda bekle, bak sakin inme ha, tamam mi? vs seklinde uyarilarda bulunuyordum. Cunku burda polisler acayip paronoyak, arabadan inmeni tehdit olarak algiliyorlar. Eller direksiyonda(ellerinde silah olmadini gorecekler) o senin camina gelene kadar kipirdamadan beklemek zorundasin.

Neyse biz de bekliyor, bekliyorduk. Polis gelmek bilmiyordu. Arkamiza parketmis, arabadan bile inmeden bizi bekletiyordu(sanirim plakayi falan kontrol ediyordu, araba da kiralikti ya, hemen ulasamamis olabilir diye yorumladik sonradan). Biz bir yandan da Iso'u sIkIstiriyorduk: bir hata yaptin mi, neden durdurmus olabilir vs seklinde ama Iso kendinden emindi.

Neyse uzun bekleyisten sonra polis beyimiz arabanin yanina geldi, soforun yanindaki koltugun penceresinde durdu. Belgeleri istedi. Iso zaten belgeleri hazirlamis, elinde tutup bekliyordu. Hemen uzatti. Bu arada 'araba kiralik bayim'-hehe evet filmlerdeki gibi 'sir'lu konustu, kibar cocuk su Iso- deyince, polis kiralama sozlesmesini de gormek istedigini soyledi. 'Bayim, sozlesme arka koltukta ceketimin cebinde, uzanip alabilir miyim?' diye izin aldi. (Iso ellerin direksiyonda bekle, Iso bunlar paranoyak vurabilirlermis diye diye iyi korkutmusum ) Adam yine aksi bir yuzle 'al' dedi ve ehliyeti falan incelemeye devam etti. Neyse, sozlesmeyi de aldiktan sonra arabasina geri gitti. Uzun bekleme sureci yine baslamisti.

Biz hala neden durduruldugumuzu bilmiyorduk. Belliydi ki polis Iso'nun gelmisini gecmisini arastiriyordu o sirada. Bu arada Ismail'in doktora ogrencisi olmasi sebebiyle bir yildan az sureyle geldigini, bir yildan az sureyle gelenlerin ehliyet alma hakki olmadigini ancak kendi ulkelerinin ehliyetlerini kullanabileceklerini, bu tur konularda benden titiz olan Ismail'in yine kendi eyaletinde gidip bunu dogrulattigini hatta bunu anlatan belge almis oldugunu ve de kendi ehliyetiyle defalarca araba kiralamis oldugunu not bilgi olarak geceyim.

Neyse yine uzun bir bekleyis sonrasi polis geri geldi. 'Bu ehliyet gecersiz" dedi. "O benim kendi ehliyetim, tercumesi var efendim' dedi Iso.
-Kendi ulken ehliyetini ABD'de 6 ay kullanabilirsin. Sen ne zamandir burdasin?
-21 Agustostan beri bayim. Ama ben basvur...
-Iste 6 ayi gecmis, senin burdan ehliet cikartman gerekiyordu, bunu kullanamazsin!
-Efendim, ben Fulbrightla bir akademik yilligina arastirma icin gelen doktora ogrencisiyim, kalisim bir yildan az ol...
-Ben anlamam, NJ kurallarina gore ne olursan ol, buranin ehliyetini almak zorundasin!
-Ben PA'da basvurdum ama kalisim bir yildan az oldugu icin basvurum reddedildi efendim, hatta...
-Burasi New Jersey!(bu arada NJ, NY ile PA arasinda bir eyalet) Buranin kurallarina gore GECERSIZ DIYORUM! Ama henuz yeni bittiginden sana bu nedenle ceza YAZMAYACAGIM(bu arada 60 gun de uzatma ya da yeni ehliyete basvurma suresi var, yani 'yazmayacagim' degil aslinda, 'yazAmayacagim'.)
Ama sana 2 seyden dolayi ceza yazacagim: 1-Kurallara gore 50 olan hiz sinirini 70 ile giderek astin, 2) Ben dur diye arkana gecince hemen saga gecmedin! Eger sagda gitmezsen OLDURULEBILIRSIN.
-Bayim, ben sizin ilk basta yol istediginizi....
-Ben sana soyluyorum bla bla blaaaa...SIZE EMPATI DUYMUYORUM! Ehliyetin de gecmis zaten, ondan ceza yazmadigima sukret! Hiz ve dur dedigimde durmadigin icin yaklasik 400 dolarlik ceza yaziyorum!
-Peki... Ne kadar dediniz 400dolar mi?
-Ben sana yaklasik miktari soyluyorum, internette cezan yayinlanir, ordan bakar ogrenirsin!
-Peki, tamam.

Gordugunuz gibi 'tehdit' aldik(oldurulebilirsin!) ustune acik acik 'empati duymadigini' hem de durduk yere belirtti! Hiz olayinda sollarkenki hizi baz alindi(ki Ismail gercekten cok dikkatli ve kuralci biridir) ustune ustuk durduk yere 'dur dedigimde durmadin' gibi bir cezaya da maruz birakildik!

Ondan ayrildik, tekrar yola koyulduk. Ama hepimizin cani inanilmaz sIkIlmisti. Butun gunun guzelligi, boyle irkci bir polis yuzunden kaybolup gitmisti. 400 dolarin soku da cabasiydi!

Eve gittik, evde de gecenin o saati olmasina ragmen bir hareketlilik vardi. Sonradan polisler falan da geldi. Ogrendik ki, baska odada kalan bir kizin odasi soyulmus, bir suru degerli esyasi gitmis. (Bu arada bu kadinin evi yaklasik 10 odali 3 katli bir villa, her bir odasini bir kisiye kiralamis. Ayrica bu evde kendisi ile bereber hapisten yeni cikmis oglu ve uyusturucu bagimlisi, uyusturucuya para bulmak icin evdeki ortak odanin TV'sini herkesten habersiz satan torunu da yasiyor. Bir kac gun once eve kaloriferciler geldigi icin adamda her odanin anahtari var ve her odayi bizzat gorme serefine erismis. Artik geri kalan hayali siz kurun.)

Neyse, can sIkintisi ustune can sIkIntisi yasayarak o gunu bitirdik.

Ertesi hafta Ismail'e mahkeme celbi geliyor. Hiz yaptigindan dolayi hakim onunde yargilanmasi gerekiyormus. Guzelce, ayirimcilik iddiasini tasiyan ve herseyi anlatan bir savunma hazirladik.

Bugun durusmasi vardi. Mahkemede yasadiklarinin yaninda bu yazdiklarim sasirtici da degil, ilginc de degil. Duyduklariniza inanamayacaksiniz.

Sevgili Ismail, sazi eline alir misin?
Old 04-04-2007, 06:24   #21
Ismail Erbab

 
Varsayılan Amerika ve Adalet : Kendi deneyimim

Merhabalar,

Sevgili Ahu, olanlari gayet guzel ozetlemis. Tabii ki olaylar sirasinda bizim yasadigimiz heyecan, korku ve gerginligin kelimelerle burada ifadesi gercekten guc. Cunku insani cok fazla geriyorlar. Amerikan polisi haber bultenlerinde gordugumuz kadar agresif. Kendi hikayemden once daha once taniklik ettigim iki olayda da polis durdurdugu araca yaklasirken hep bir elini tabancasinin kabzasinda tutmayi ihmal etmiyordu. Belki onlar trafik kurallarini ihlal etmekten oteye gitmis suphelilerdi, kimbilir.

Mahkeme duyurusunu internet ortamindan ogrendim. Once 26 Mart'a gun verildi. Daha sonra bir soru sormak icin telefon actigimda mahkemenin 3 Nisan'a ertelendigini ogrendim. Tesadufen. Mahkemeden 2 gun once de erteleme yazisi geldi.

New Jersey eyaletinin North Brunswick sehrinde toplu tasim araci veya taksi ile gidilemeyecek bir yerde olan adliye binasina tren istasyonundan 3 mil yuruyerek ulasabildim. Trafik cezamizi ayni eyaletin US-1 S karayolu uzerinde yemistik. Saat 4'teki mahkememe saat 2'de gittim. Gisedeki gorevli memur once savci ile gorusmem gerektigini soyledi ve savcinin henuz gelmedigini belirtti. Ben siraya gectim. Onumde 3 kisi daha vardi. Savci sagolsun saat 4.30'da geldi. Once avukati olan saniklarin isleminin yapilacagini soyledi. Yani avukatim olsaydi, siraya en son siradan da gecmis olsam hemen islemim yapilacakti (ayrimcilik 1). Bu arada birtakim polis memurlari da yanlarindaki kisilerle savcinin odasina girip ciktilar. Bu kimselerle daha sonra mahkeme salonunda karsilastim. Onlar da trafik suclulariydi. Savci duyuru yapti (savcinin agzindan yaziyorum):

- Mahkememizin almis oldugu karar geregi avukati olan (avukati ile birlikte gelen) saniklarin islemlerine oncelik verilecektir, lutfen yanlis anlamayin (daha nasil anlayacaksak).

- Islemlerin hizli sekilde yurumesi acisindan trafik cezalarinizi, surucu belgelerinizi ve elinize ulasan mahkeme duyurularini hazir bulundurun.

- Bir kez anons yapicam lutfen dikkatli dinleyin (ayakta kalabaliga seslenerek).

- Herkesin bir an once buradan kurtulmak istedigini biliyorum. Hepiniz islerinize ya da evlerinize bir an once donmek istiyorsunuz. O yuzden islemlerin cabuk yurumesi icin dediklerimi iyi dinleyin ve is birligi yapin.

- Governer'in (New Jersey eyaletinin en yetkili idare amirinden bahsediyor) cikardigi bir kanun ile 0 (sifir) ceza puani ile buradan gidebilirsiniz. Bu size $400'a mal olacak. Ayrica bu opsiyonu secmenizle birlikte otomatik olarak eyalet surcharge'ini (harc, extra odeme) da odemek zorunda kalacaksiniz. Bu da $250'a mal olacak.

- Hepinizin en iyi hikayenizle geldiginizi biliyorum. Ben bu isi
17 yildir yapiyorum. Neler olup bittigini gayet iyi biliyorum. (Bunu oyle bir tavirla soyledi ki, birden elimde gunlerce ugrasip hazirladigim, kendimi savunup sucsuz oldugumu ispatlamaya calisacagim belgelerim bir anda copten ibaret oluverdi Yani bana hikaye anlatmayin demek istiyordu. Bu bence acik sekilde, kendini savunmaya calisanlari caydirmak, burokrasi ve zaman kaybini onlemeye calismak ve az sonra yazacaklarima ortam hazirlamak icin soylenmisti).

- Her turlu pazarliga acigim. Her sekilde pazarlik yapabiliriz (Evet kesinlikle abartmiyorum ya da ceviri hatasi yok. Acik ve net sekilde cezalar uzerinde pazarlik teklif ediliyor. Amerikada ceza puani yerseniz sigorta primleriniz feci sekilde artiyor, suruculuk gecmisiniz, yani suruculuk kredibiliteniz ya da guvenilirliginizin azalmasi demek bu. Ama ne var ki bunu pazarlikla cozebilecegini soyluyordu ABD savcisi. Hemen ardindan 2 ceza puanina kadar olan suclar icin fiyati soyledi, 4 ceza puanina kadar olan durumlar icin fiyati soyledi. Fiyatlarin sabit oldugunu da eklemeyi unutmadi).

- Bunlarin disindaki durumlar pazarliga tabiidir. Ozellikle 5 ceza puani alacak olanlar cok daha agir paralar odemek durumunda kalacaklar (Ama bu parayi odedikleri takdirde ceza puanlari silinecek, yani hic ceza almamis gibi suruculuk sicilleri temiz kalacak).

- Pazarliga yanasmayanlar var ise aranizda, yani suclulugunu kabul edip pazarlik yapmayacak olan var ise, bugun trail (iddia makami ile sanigin delillerini ortaya koyup savlarini kabul ettirmeye calistiklari tartisma ortami) olmayacaktir. Bu durumda olanlara ileriki tarihe gun verilecektir.

- Isteyenler kendilerine avukat bulduktan sonra da pazarliga oturabilir.

Gordugunuz uzere savci eni konu af satiyordu. Paran varsa temiz bir sicile sahip olarak istedigin gibi surat de yapiyorsun, kurallari da cigniyorsun. Yani adaleti SATIN ALIYORSUN. Bedeli yaklasik $650.

Ben 2 adet ceza yedim polisten (Su anda hakliligimi tartismiyorum. Birisi icin kesinlikle sucsuzum. Digeri tartismali. Arac sollarken hiz limitini asip radara yakalandim. Ama burada karayollarinda Turkiye'deki gibi sol seri gecis serididir be bos kalir olayi yok. Cunku agir vasita yok. Herkes hizli. Ama yine de kagit uzerinde en sol serit FAST LANE olarak geciyor).

1) Failure to keep Right ($140): Polis sizi kovaladiginizda derhal saga cekip durmama cezasi (Kulliyen yalan. 1 dk bile surmedi saga cekmem. Ben sol seritte giderken en saga gecebilmem icin sag seritteki araclarin gecmesini bekleyip de gectim. Saniyeler bile surmedi ama polis arabamizin arkasina oyle bir yapismisti ve projektorunu oyle bir yansitmisti ki geri gorus sifirdi. Kesinlikle sucsuzum. 2 sahidim var. Derhal durdum).

Hehehe : Savci hanim ne dese begenirsiniz. Kafadan bu cezayi sildi. Hic tartisma bile gecmedi. Ilk anda cok sevindim. Evet dogrudan dismiss etti.

2) Speeding (over 15 - 24 Mph the speed limit) ($400): Bu 4 ceza puanina denk geliyordu. Aynen sunu soyledi :

Ceza anindaki hizini 2 ceza puani bolgesine indiriyorum (dedi ve hakime verecegi iddiasina dusuk bir surat degeri yazdi). Bakiniz savci kafasina gore sucu degistirdi, olmamis olaylari olmus gibi yansitiyor. Bu esnada pazarlik halindeyiz.

Boylelikle
$140 + $400 + Mahkeme masraflari = $570 olan cezam
$170 + Mahkeme masraflari = $203 'a iniverdi.

Herkes mahkeme odasina alindi. Yargic geldi ve tek tek insanlara sormaya basladi. Aynen ceviriyorum :

Az once sayin savci ile konusup bir anlasma yaptiniz ve suclu oldugunuzu kabul edeceginizi soylediniz bu dogru mu?

Saniklardan cevap :Evet, sayin yargic (Yes, your honor.)

Cezaniz $170 + mahkeme masraflari ($33 gibi komik Turkiye'de adliyelerde alinan sorma ver harc bagis vs gibi bir para)

ve sanik gider. Sorgusu 5 saniye icinde biter.

Bu arada savcinin odasina birtakim polis arkadaslari nezaretinde giren kisinin konusuna gelelim :

1) Tehlikeli arac kullanma
2) Ehliyetsiz arac kullanma
3) Serit ihlali
...
hakim saydi da saydi ve bu kisi benimle ayni cezayi aldi.
$170.

Gozlerimin onunde adam kayirmacilik yasandi. Kendi ulkemizde surekli elestirdigimiz ahbap cavus iliskisi bir ABD mahkeme salonunda gozlerimin onunde vuku buldu. Sasirip kaldim, yapacak birseyim yok.

Bu arada avukati ile gelen saniklarin mahkemelerine oncelik verildi. Yani onlar ayricalikli idiler. Turkiye'de boyle bir ayrim var mi bilmiyorum. Bu arada avukatlarin savci ile olan cok yakin ve sicak muhabbetleri de gozumden kacmadi. Resmen Wassup? How is it going tarzinda sokak agizlari yapacak kadar samimi. Bu ne kadar adil ?


Eger kendimi savunmak isteseydim :

Ileriki bir tarihe mahkeme gunu verilecekti ve butun sahitlerimi toplamak zorunda kalacaktim. Philadelphia'dan kalkip 1.5 saat tren + 1 saat yurume mesafesindeki mahkemeye gelecektim. Hazirladigim savunma yazisi dikkate alinmayacakti ve somut deliller sunmam istenecekti. Trafikte nasil ilerledigimi kaydeden bir kayit sistemim ya da kendi radarim yok ki boyle bir delil sinayim. Sadece sahitlerim vardi. Tabii ki bu kadar stres altinda ve okuldaki mesguliyetimden boyle bir ise kalkismayi gozum yemedi ve $203 dolari tek seferde kredi kartiyla mahkeme salonunun hemen yan tarafinda odeyip nasil kactigimi bilemedim.

Bazilarimizin imrenerek baktigi super guc Amerika'da adalet satiliyor. Herkes de bundan gayet memnun. Sahsen bir Amerikan hayrani ya da dusmani degilim. Hatta buradaki bursumu Amerikan hukumeti oduyor. Bugun yasadiklarimi hic unutmayacagim. Ilk defa mahkemeye ciktim. Ilk defa savci ve hakim karsisina ciktim. Ilk seferinde de ugrasmamak icin yargi makami ile adalet pazarligi yapip makul bir ucrette anlasip olay yerinden ayrildim.

Sorulariniz var ise ya da ogrenmek istediginiz ayrinti lutfen bana yazin. Butun samimiyetimle yemin ederim, ucuncu sahislarin ifadelerini cevirirken yazdiklarimda abartma kesinlikle yoktu. Hatta daha fazlasi bile vardi ama gunun yorgunlugu ile atlamis olabilirim.

Simdi diyorum, keske savciya 4 ceza puani yazdirip cezalarin ikisini de sildirseydim ve birsey odememeyi teklif etseydim. Kendim cevapliyorum : Avucunu yalardin )

Derslerim cok iyi gidiyor, Amerika guzel deneyim oldu, ulkemi cok seviyorum, calismaya tam gaz devam.
Selamlar,
Old 04-04-2007, 07:17   #22
Cest la vie

 
Varsayılan

Agzina, parmaklarina saglik Ismail. Kirmayip yazdigin icin de tesekkur ederim.

Sen de biliyorsun, geldigimden yaklasik bir ay oncesine kadar burda kalmak-geri donmek arasinda gidip geliyordum. Bir ay oncesinde yine yasadigim sacma sapan olaylarin da etkisiyle donmeye karar vermistim. Ancak hala aklimda bazi soru isaretleri vardi dogruyu soylemek gerekirse, ya ileride pisman olursam diye endiseleniyordum. Ama bugun seninle telefonda konustuktan sonra en dogru karari verdigime inandim. Icimde bir isyan var, herseye, herkese karsi. Adaletsizlige karsi, hakkaniyete ve vicdana karsi. Turkiye'nin gulluk gulistanlik olmadigini da biliyorum, ancak bazi seyler herseyden once bu kadar aleni degil(bu kadar suyu cikmamis), ikincisi en azindan orasi kendi ulkem ve ve buradayken ozledigim herseyi icinde barindiran kendi evim. Hem haksizlik yasasan da en azindan orda kendi dilinde tartisiyorsun

Benim buraya gelmem Amerika hukumetine yaklasik 90bin dolara mal oldu.(Oh olsun) Luks yasamiyorum, aksine tam bir ogrenci hayati yasiyorum, bazen zorlandigim hatta babamdan para istedigim dahi oluyor. Dusunuyorum da, bu burs olmasaydi da ben kendim gelmeye calissaydim(elbette imkansiz ama bir varsayim sadece), o kadar paranin ustune bir de yasadigim bu hayal kirikligi, bunun karsiliginda cok da birsey alamamis olmanin verdigi uzuntu herhalde cok daha fazla yikardi beni. Simdiyse bu yasadigimiz tecrubeler, her biri birer gunluk olacak aci-tatli deneyimler yasamimizi sekillendiriyor. Yine de iyi ki de gelmisiz, iyi ki de gorduk...

Neyse ben hala cok sinirli ve depresifim, gidip odevime devam edeyim, bir an once bitireyim okulu da doneyim...

Son 47 gun!
Old 04-04-2007, 07:21   #23
Cest la vie

 
Varsayılan

Aaaa, Ismail, bir de rica etsem sana su ilk basta baronun Adli Yardim seklinde yollamis oldugunu dusundugumuz avukat mektubunu da anlatir misin?
Old 04-04-2007, 07:52   #24
Ismail Erbab

 
Varsayılan Amerika ve Adalet : Kendi deneyimim (2)

A-haaa,

O mektubun cok benzerinden 10-15 tane daha geldi. Meger o gonderilenler avukatlik burolarinin ve avukatlarin reklamlariymis. Adamlar cok kolay sekilde adli olay veri tabanina erisip insanlarin adres vs bilgilerini bulup reklam yollayabiliyorlar. Aldigim avukat reklami mektuplarin hepsinde kisisel bilgilerim, ve atfedilen suca iliskin ayrintili bilgiler yer aliyordu, ve bolca da reklam.

Birkac tanesini arayip "free consultation" istedim, fakat, "free" yardim eden olmadi. 3 tane buroyu aradim, hepsi de agiz birligi etmis gibi $400 istediler.

Bana yollanan mektuplari bir web linkine koyup linki buraya postalarim. Hem somut birseyler gostermis olurum. Aaaa, hatta cezalarimi ve odeme makbuzunu da yolliim dur bak iyi fikir.
Old 04-04-2007, 08:01   #25
Cest la vie

 
Varsayılan

Yeri gelmisken hemen ben de bir farklilik daha yazayim: Burda avukatlar her yerde, her sekilde reklamlarini yapabiliyorlar.
Bir TV dizisi izlerken araya bir anda bir avukat girebiliyor ve 'iptan alirim. bilmem ne sorununuz varsa numaram....' seklinde kendi reklamini yapabiliyor. Ya da sehir merkezinde asili bir 'Bosanmak mi istiyorsunuz? Bu konuda uzman ve her turlu maddi islemi lehinize cevirebilecek...' vs seklinde bir afis gorebiliyorsunuz. Gazete ilanlari, interneti vs saymiyorum bile.

Kucuk bir ayrinti daha, kalem-kagit masraflari olarak 33dolar almislar Ismail'den. Bir de buyuk davalarin mahkeme masraflarini gorseniz!!! Hayal bile etmesi guc rakamlar! Ayrica burda kaybeden taraf diger tarafin asgari avukatlik ucretini odesin diye birsey yok. Herkes pasa pasa kendi avukatinin ucretini oduyor. En basta bununla ve mahkeme masraflariyla ilgili buyuk bir sozlesme yapiliyor zaten.

Ne diyeyim, Allah kimseyi ozellikle Amerika'da 'hastaneye' ve 'mahkemeye' dusurmesin. Iflas sebebi vallahi.
Old 04-04-2007, 08:23   #26
Ismail Erbab

 
Varsayılan Reklamlar :))

Bu arada uzuuun uzuuun mesajlar yaziyorum. Gonder dedigim anda siteye sign in olmadigim uyarisi cikiyor ve mesaji kaybediyorum. Bunun caresi yok mu. Sanirim en guzel yol baska yere yazip sonra buraya kopyalamak. Var mi caresi Ahu ?
Old 04-04-2007, 09:07   #27
Cest la vie

 
Varsayılan

Ismail'cim, giris yaparken 'bilgilerim hatirlansin' kutucugunu tikla ilk basta. Eger buna ragmen sign out oluyorsan 'cookie'lerini kontrol et. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6297 adresinde de ayrintili bilgiyi bulabilirsin. Eger hala olmazsa sen de Firefox'a gec

Bu arada belgeler icin cok tesekkurler. Resmen 'free consulting' diyorlar, daha ne olsun! Telefonda sen keske 'burda ilk consulting bedava' demissiniz deseydin.

Bu arada su odevlerden kurtulayim, NJ Governor'unun cikarttigi bu adil yasayi mutlaka bulup inceleyecegim. Bir yere de kopyalar saklariz belki hem onu da.

Neyse, bu gidisle sabahi edecegiz, hadi gecmis olsun tekrar hepimize, en azindan adam basi odeyecegimiz miktari simdi ucumuz oduyoruz, bu da bir kazanimdir. Aslinda pazarlik yapilacagini bilseydim ben de gelirdim, ne de olsa bugune bgun dersini almis adamim, di mi!

Gorusmek uzere!
Old 04-04-2007, 09:18   #28
Cest la vie

 
Varsayılan

Bu arada dikkat ettim de, fine olarak $88 demis, diger $82 ]'i miscellaneous olarak gostermis. Ne ola ki bu muhtelif ibaresi? Vergisi olsa direkt tax derdi, e masraflar da ayri belirtilmis... Bir bilgin var mi?
Old 04-04-2007, 19:03   #29
Ismail Erbab

 
Varsayılan

Malesef hicbir fikrim yok. Muhtemelen Turkiye'deki "Ozel Tuketim vergisi", "Soforler Lokali hayir fonu", "Polis Cemiyeti" vs gibi yerlere bagis gibi " Sorma, ver" parasi turunde birsey oldugunu tahmin ediyorum. Hakim mahkemede $170 speeding cezasi aldigimi soyledi ama bu sekilde iki kalemden hic bahsedilmedi. Muhasebelestirmeyle ilgili bir husus olsa gerek.
Old 04-04-2007, 19:51   #30
Cest la vie

 
Varsayılan

1) Polisi ugrastirma
2) Savciyla pazarlik yapma ve
3) Hakimin vaktini alma
ucretleridir muhtemelen. Eee, hak ettiler ama!

Bu arada bu reklam veren avukatlari tutsaydin belki daha uygun bir fiyata anlasirdin savciyla ama avukata verecegin $400 ile birlikte astari semeninden pahaliya patlardi.
Beklemezdin sirada belki ama olsun, napalim, bir dahaki sefere artik
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Savcının görevi "suç isnat etmek" mi, yoksa "suç ispat etmek" mi olmalı? sibelniko Hukuk Sohbetleri 21 30-09-2013 08:43
Stj. Av. ne "ofisboy"dur, ne de adliyedeki caycinin "ciragi..." metin karadag Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 26 28-07-2007 20:47
FSEK anlamında"eser"; "Mezdeke"oryantal grup adı ve oluşturdukları karakter eser mi? Aslı Hukuk Soruları Arşivi 6 27-12-2006 01:32
Gelin, Şu "ilk Adımı" Atalım Artık;"stajyer Avukatların Sosyal Güvenlik Sorunları&quo metin karadag Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 0 05-03-2003 15:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09772205 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.