Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

mal beyanında bulunmama/usulsüz mal beyanı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-11-2007, 15:57   #1
miss_lawyer

 
Dikkat mal beyanında bulunmama/usulsüz mal beyanı

herkese iyi günler,sorum şu; bilindiği üzere mal beyanında bulunurken belli usulde, gerekli unsurları belirterek dilekçe yazmak lazım. Bu unsurlardan birisi eksikse (ör: borcu ne şekilde ödeyeceğini yazmamışsa) mal beyanında bulunmama suçu mu yoksa usulsüz mal beyanında bulunma suçu için mi dava açmalıyım? Ben usulsüz olduğu düşüncesindeydim ama bazı meslektaşlarım mal beyanında bulunmuş kabul edilmiyor diyor.buna ilişkin yargıtay kararı olan varsa sevinirim.
Old 20-11-2007, 16:17   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/3815
Karar: 2004/9016
Karar Tarihi: 15.07.2004

ÖZET: Mal beyanı dilekçesinde "menkullerini ve geç im kaynağını" bildiren borçlu-sanığın bu beyanının gayrimenkul malı bulunup bulunmadığı açıklamasını içermemesi nedeniyle İİK'nun 74. maddesine uygun ve geçerli bir mal beyanı olmadığı, bu nedenle atılı gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulması yanlıştır.

(2004 S. K. m. 74, 337, 338)

Gerçeğe aykırı beyanda bulunmaktan sanık A.Z.Y'nin yapılan yargılaması sonunda; İİK'nun 338. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair Ankara 9. İcra Ceza Mahkemesi'nden verilen 23.9.2003 gün ve 1411 Esas 2315 Karar sayılı hükmün süresi içinde, Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 31.3.2004 günü Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

1- 163 örnek ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde verdiği 27.5.2003 günlü mal beyanı dilekçesinde "menkullerini ve geç im kaynağını" bildiren borçlu-sanığın bu beyanının gayrimenkul malı bulunup bulunmadığı açıklamasını içermemesi nedeniyle İİK'nun 74. maddesine uygun ve geçerli bir mal beyanı olmadığı, bu nedenle atılı gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulması,

2- Kabule göre de; hükmün esasını oluşturan kısa kararda hükmolunmadığı halde gerekçeli kararda sanığa yargılama gideri ile vekalet ücreti yükletildiğinin gösterilmesi,

Bozmayı gerektirmiş sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA 15.7.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 20-11-2007, 16:24   #3
av_ttc

 
Varsayılan

sonucta borçlu mal beyanında bulunduğu için eksik yazdığı husuların varlığı halinde USULUSUZ mal beyanında bulunmuş oluyor. saygılarımla..
Old 20-11-2007, 16:32   #4
miss_lawyer

 
Varsayılan

Sn Sinerjigroup, yargıtay kararınız için teşekkür ederim fakat ben yine net bir bilgi edinemedim. Kararda gerçeğe aykırı mal beyanı suçu oluşmaz diyor, oluşmayacağı da açık..peki ne suçu oluşur o kısım yine anlaşılmıyor.Usulsüz mal beyanı mı? mal beyanında bulunmama mı?
Old 20-11-2007, 17:03   #5
mylassos

 
Varsayılan mal beyanında bulunmama

Sayın miss lawyer

İcra cezada mal beyanı yönünden iki suç düzenlenmiş durumdadır. Mal beyanında bulunmama ve gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma suçu. Esasen mal beyanında bulunmama suçunun hukuk tekniği ile isimlendirirsek bu suç, "usulüne uygun ödeme emri tebliğine rağmen yasal süresi içinde icra dairesine İİK 74. madde unsurları havi mal beyanında bulunmama" suçudur. Borçlu tarafından yapılan beyan bu unsurları içeriyorsa mal beyanından söz edilir. Bu unsurlar mevcut değilse mal beyanından da söz edilemez ve mal beyanında bulunmama duruu doğar. Hukukumuzda ayrıca usulüne uygun mal beyanında bulunmama suçu düzenlenmemiştir.
Kanımca yapmanız gereken borçlunun beyanı İİK 74 koşullarını içermediğinden mal beyanı olarak kabul edilemez ve mal beyanında bulunmama suçundan şikayet edebilirsiniz borçluyu.

Kolay gelsin
saygılar...
Old 20-11-2007, 18:36   #6
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

İçerdiği tartışma açısından...

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu

Esas: 1994/8-119
Karar: 1994/145
Karar Tarihi: 09.05.1994

ÖZET: Her davanın duruşması için ayrı duruşma tutanağı düzenlenmesi sadece taraf aleniyetinin değil, kamu aleniyetinin de güvencesidir. Kamuya güvenin verilmesi ve tüm işlemlerin aleniyet ilkesine uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlenebilmesi ancak tutanakların duruşmada düzenlenmesi ile olanaklıdır.


(2004 S. K. m. 74, 76, 337, 338)

Dava: Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Kerim'in İİK.nun 337. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin İzmir 5. İcra Ceza Mahkemesince verilen 11.10.11993 gün ve 586-3252 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine dosayı inceleyen;

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 31.3.1994 gün ve 1929-3375 sayı ile;

"İİK.nun 337. maddesi, salt süresi içerisinde mal beyanında bulunmak üzere özrü olmaksızın icra dairesine gelmeyen, ya da yazılı beyanda bulunmayan borçlular için yaptırım getirmiş, 74. maddesi mal beyanının içerik ve kapsamını göstermiş, hapisle tazyik matlabı altındaki 76. maddesi mal beyanında bulunmayan borçlunun İcra Tetkik Mercii Hakimi tarafından beyanda bulununcaya kadar hapisle zorlanacağını belirlemiş, 338. maddesinde ise gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara verilecek ceza ifade edilmiş, mal beyanı müessesesi bu hukuki sistem içerisinde olumsuzluklar açısından sözlü bildirimde bulunmama, yazılı bildirimde bulunmama gerçeğe aykırı beyanda bulunma olasılıkları tanımlanarak üç eylem biçiminde yaptırma bağlanmış, dördüncü bir varsayım olarak, eksik ve yetersiz beyanla ilgili herhangi bir ceza hükmü getirilmemiş, bu yasal boşluk uygulamada yoruma dayalı içtihatlarla kapatılmak istenmiş, müeyyidesi 337. madde bünyesinde aranmış, nitelik doktrinde de sırf Yargıtay kararlarına dayalı olarak eksik bildirimin beyanda bulunmama biçiminde değerlendirileceği öngörülmüş iken, esasen suç ve cezada kanunilik ilkesi ile pek bağdaşmayan bu öngörmeden sapmalar icazet verilmiş, örneğin: Mal beyanının 74. maddeye göre yapılmasına işaret edildiği halde (borcunu karşılayacak miktarda mal beyanında bulunan kimsenin beyanına diğer hususları ithal etmemesinde bir mahsur yoktur.) düşüncesiyle birleşilmiş 74. maddede ise (ve) edatlarıyla ayrımı gösterilen (mal ve alacak), (geçim kaynağı), (borcu eda biçimi) gibi üç özgün unsurun tümünün ifadesi gerekmiş iken bu örnekte iki asli unsur feda edilerek eksik beyana göz yumulabileceği yorumu getirilmiş, filhakika dairemizde de yazılı bir bildirim bulunması halinde bütün tartışma bu beyanın yeterli sayılıp sayılmayacağı noktasında yoğunlaştırır olmuş, basit verilerin değişik anlamda değerlendirilmesinden farklı çizgiler oluşturularak kişilerin yasa önünde inancını sarsacak çelişik kararlardan kaçınılamamış, istikrar sağlanamamıştır.

Doktrinde ittifak halinde (ödeme emrinin takibin ilk önemli ve zorunlu safhasını oluşturduğu, tabiri caizse bütün müteakip muamelelerin bu temel üzerine inşa olunacağı) (borçluya tebliğ edilecek ödeme emrinde, mal beyanında bulunma mecburiyeti ve bu mecburiyetin yerine getirilmemesinin gerektiği ceza müeyyidesinin açıkça gösterilmesi gerekeceği, bu yapılmadığı takdirde mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında 337. maddede sözü edilen suçun unsurlarının tekevvün etmeyeceği) düşüncesi egemendir.

-Posatcıoğlu- İcra Hukuk Esasları 2. Bölüm sf. 137-140. İst.1982

Senai Olgaç İcra İflas Cilt: 1, sf. 360, Cilt: 2, sf. 1667-1974 metinden aynen alınmıştır.

İcra İflas Kanununun 60/4 ve 168/6 bentleri paralelinde bu kanunun uygulanmasına ilişkin ve 14. maddeye göre hazırlanan yönetmeliğin 26 ve 29. maddelerinde ödeme emirlerine yazılması gereken hususlar birer birer gösterilmiş, 109. maddeye dayanılarak eklenen tip örnek 49 ve 163 sayılı basılı ödeme emirleri formunda borçlunun şikayet ve haklarına işaret edildikten sonra sonuçlarına da değinilmiş, hangi eylem olumsuzluğunun önem sıralamasına göre hangi yaptırıma bağlandığı belirtilmiş, özetle: İtiraz durumunda mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmayacağı, ancak İİK.nun 75. maddesi dikkate alındığında itirazın reddi halinde tefhim-tebliğ tarihleri itibariyle üç günlük süre içerisinde bu sorumluluğun doğacağı senetteki imzanın haksız yere inkarı karşılığının para cezası olduğu, borca itirazın edilmemesi halinde on gün içerisinde İİK.nun 74. maddesi gereğince mal beyanında bulunulmadığı takdirde hapsen tazyik kuralının işletileceği hiç mal beyanında bulunulmaması ve gerçeğe aykırı beyanda bulunulması eylemlerinin ise hapis cezası olarak yaptırıma bağlandığı görülmüştür.

Dilimizde (hiç sözcüğü (yok) anlamında kullanıldığına göre, hiç mal beyanında bulunmama tarzındaki ifade bütününün 74. maddeye uygun içerikli beyanda bulunmama biçiminde değerlendirilmesi, önce dil bigisi kuralları ile bağdaşmaz iken sürdürülen ve sürdürülmek istenen uygulama bu köprüyü kurmakta yazılı bir bildirimde bulunulması halinde dahi bu beyan 74. madde koşullarını içermiyorsa borçlu sanık İİK.nun 337. maddesi ile cazalandırılmakta, hiç beyanda bulunmayan ile yasaya saygı duyan, ancak hukuk bilgisi eksikliğinden yetersiz beyanda bulunan kişiler arasında hiç bir fark kalmamaktadır. Takip hukukunda özel uzmanlık bilgisi ise hemen herkes için tartışılabilir bir konudur.

Şu açıklamalar ve ödeme emirlerinin takibin temel yapısını oluşturduğu kaziyesi karşısında; ister icra emri, ister ödeme emri olsun muhatabı kişilerden kendilerine tebliğ olunan yazılı metnin anlaşılır istekleri dışında genişletilmiş yorumla yasa kurallarına uygun bir davranış biçimi beklenemeyeceği, örnek tip metne göre, İİK.nun 74. maddesindeki unsurları kapsayan ayrıntılı mal beyanında bulunmayan borçluların ancak 76. madde gereğince hapsen zorlanabileceği, hiç beyanda bulunmayan ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunanların eyleminin suç oluşturacağı, bu durumlarda dahi şahsi dava kurallarının işlerliği uyarınca hükmün konusunun şikayetin içeriği ile sınırlı olacağı, olayımızda ise sanığın eyleminin (hiç beyanda bulunmama) vasfında değerlendirilemeyeceği, yazılı bildirimin gerçek dışı olması takdirinde İİK.nun 338. maddesinin ihlalinin sözkonusu olabileceği, bu konuda bir saptama bulunmadığı gibi, esasen şikayetnamenin bu suç türünü içermediği anlaşılmakla, sanığa takip hukuku açısından cezai sorumluluk yüklenemeyeceği gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi" isabetsizliğinden,

Üyeler R. Sönmez ve S. Çetinkol'un: "İİK.nun 74. maddesi mal beyanında bulunacak borçlu sanığın ne suretle beyanda bulunacağını ve beyanın muhteviyatında nelerin olacağını düzenlemiştir.

Bu maddeye göre beyanda gösterilmesi gereken hususlar tek tek belirtilmemişse beyanın eksik ve dolayısıyla geçersiz olacağı açıktır. Zira bu madde aynı yasanın 338. maddesi ile yakın ilişkilidir.

İİK.nun 338. maddesi "bu kanuna göre istenen beyanı hakikate aykırı suretle yapan kimse" diyerek hakikate muhalif beyanda bulunanların cezasını düzenlemiş ve bu günkü hali ile yaptırım bir aydan bir seneye kadar hafif hapis olarak gösterilmiştir.

İİK.nun 74. maddesine göre beyanda bulunmayan veya beyanda bulunup da bu beyanı maddenin öngördüğü koşulları içermeyen borçlulara ise on günden bir aya kadar hafif cezası öngörmüştür.

Ayrıca bu suçlarda alacaklı tarafın şikayeti ile bağlı bulmaktayız. Alacaklı isterse hapisle tazyik, isterse mal beyanında bulunmamaktan veya şartları oluştuğu takdirde yalan beyandan şikayetçi olabilir. Bizim talep dışına çıkma hakkımız yoktur.

Diğer taraftan İİK.nun 74. maddesindeki tüm koşulları kapsamayan beyan bir tek halde kabul edilebilir. Bu da borçlu sanığın takip konusu borcu karşılar miktarda ve değerde bir mal, alacak veya hakkını bildirmesi halinde tüm koşulların beyanda bulunmasına gerek yoktur.

Dairemiz ve bu işe bizden önce bakan Yüksek 12. Hukuk Dairesi bu güne kadar İİK.nun 74. maddesindeki koşulları içermeyen beyanları (Yasayı bilmemek mazeret sayılmaz ilkesinden hareketle) mal beyanında bulunmamış kabul ederek on günden bir ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasının yasaya uygun olacağını düşünmüş ve uygulamayı sürdürmüştür.

Beyandan sonra örneğin yapılan hacizde borçlunun beyan dışı malları ele geçerse borçlu sanık, şikayet üzerine yapılan beyandan mahkum olacaktır." biçimindeki karşı oyları ve oyçokluğuyla kararı bozmuştur.

Bu karara karşı 22.4.1994 gün ve 97756 sayı ile itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı:

Sanığa tebliğ edilen ödeme emri üzerine süresinde yapmış olduğu beyan İİK.nun 74. maddesi koşullarına uygun ve geçerli bir mal beyanı sayılmadığından İİK.nun 337/1. maddesine göre tecziyesi cihetine gidilmiştir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi İİK.nun 337/1. maddesinin uygulanabilmesi açısından yeni bir görüş ortaya koyarak hükmün bozulmasına çoğunluk üzerine karar vermiştir.

Daha önceki uygulamaların yoruma dayalı içtihatlarla kapatıldığı oysa ödeme emri üzerine hiç beyanda bulunmayanla eksik ve yetersiz mal beyanında bulunanlar arasında bir fark gözetilmeden cezalandırılmasının eşitlik inancına ters düştüğü belirtilerek eksik beyanda bulunanlar için İİK.nun 76. maddesi gereğince hapsen zorlanabileceği ileri sürülmüştür.

Yüksek Dairenin bu görüşüne karşı görüşte; İİK.nun 74. maddesinde mal beyanında bulunacak kişinin ne suretle beyanda bulunacağının açıklandığı, bu maddeye göre yapılan beyanın eksik ve yetersiz olması halinde geçersiz mal beyanı olarak kabul edilerek bunun sonucu İİK.nun 337/1. maddesinin uygulanmasında yasaya aykırılık olmadığı belirtilmiştir.

Ayrıca eksik bildirim mal beyanı olarak kabul edilmesi durumunda bundan böyle eksik ve yetersiz mal bulunan kişiler için İİK.nun 337/1. maddesi yerine aynı kanunun 338/1. maddesine dayalı daha ağır bir yaptırım kapısı açılmış olacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan eksik beyanın mal beyanı sayılması durumunda İİK.nun 76. maddesinin uygulanabilirliği de tartışma konusu olacaktır. Zira ödeme emri üzerine yapılan eksik beyanın mal beyanı sayılması durumunda o kişi hakkında yeniden bir mal beyanı zorunluluğu sözkonusu olmayacaktır." görüşüyle Özel Daire bozma kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Özel Dairece bozulan Yerel Mahkeme Kararının önceden düzenlenip çoğaltılan basılı (matbu) ve gerekçesiz olduğu saptanmıştır.

3206 Sayılı Yasayla değişik CMUK.nun 264. maddesinde "duruşma için tutanak tutulur ve mahkeme başkanı ile zabıt katibi tarafından imzalanır. Mahkemece gerekli bulunduğunda duruşma safahatı mahkemenin uygun ve lüzumlu göreceği teknik araçlara tespit olunabilir. Bu tespite dayanılarak sonradan düzenlenecek duruşma tutanaklarının duruşma safahatına uygun olduğu mahkeme başkanı ve tutanağı düzenleyen zabıt katibi tarafından tasdik edilir." hükmü yer almaktadır.

Bu açık hükümden anlaşılacağı üzere her davanın duruşması için tutanak düzenlenmesi zorunludur. İş çokluğu gerekçesiyle de olsa daha önceden hazırlanmış ve çoğaltılmış tutanakların bu maksatla kullanılması Yargılama Yasasının buyurucu nitelikteki hükümlerine aykırıdır. Esasen bu husus gerekli görüldüğünden duruşma aşamasının teknik araçlarda tespitini müteakip buna dayanılarak tutanak düzenlenmesini gerekli gören düzenlemeyle de vurgulanmıştır.

Kaldı ki, her davanın duruşması için ayrı duruşma tutanağı düzenlenmesi sadece taraf aleniyetinin değil, kamu aleniyetinin de güvencesidir. Kamuya güvenin verilmesi ve tüm işlemlerin aleniyet ilkesine uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlenebilmesi ancak tutanakların duruşmada düzenlenmesi ile olanaklıdır.

Bu itibarla duruşma tutanağının devamı niteliğinde olup onun hükümlerine tabi olan gerekçeli kararda önceden hazırlanmış ve çoğaltılmış matbu evrak kullanılması yasaya aykırıdır.

Öte yandan Mahkeme kararlarının Anayasanın 141 ve CMUK.nun 32. maddeleri uyarınca gerekçeli olması zorunludur.

Gerekçe, hükmün dayanaklarına, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yeride değerlendirildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması aranmalıdır. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi yasaya yapıcının amacına ters düşeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açar. Keyfiliği önlemek, taraflara tatmin etmek ve denetim yapılmasına kolaylık sağlamak için hükmün gerekçeli olması gerekir.

Önceden hazırlanmış ve çoğaltılmış matbu karar dosya içeriğini yansıtmayacağına göre gerekçeli kararın matbu olması bu yönüyle de yasaya aykırıdır.

İncelenen dosyada gerekçeli kararın önceden düzenlenip çoğaltılan matbu ve gerekçesiz olduğu saptandığına göre Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının öncelikle değişik bir gerekçeyle kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılarak sair yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme hükmünün öncelikle açıklanan bu usuli nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.

Ancak sanığa yüklenen mal beyanında bulunmamak suçun TCK.nun 102/6. maddesi uyarınca 6 aylık asli zamanaşımı süresine tabidir. 9.3.1939 gün ve 22/31 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre suç tarihinden itibaren bir sene içerisinde mahkumiyet kararı verilmesi gerekir. Bu bir senelik sürenin ister başlarında ister sonlarında karar verilmiş olsun zamanaşımı süresi kesilerek 6 aylık asli zamanaşımı süresi işlemeye başlar.

Maddi olayda suç tarihi 8.2.1993 olup bir yıllık süre içinde 11.10.1993 tarihinde mahkumiyet kararı verildiği, bu tarihten itibaren işlemeye başlayan 6 aylık asli zamanaşımı süresinin 12.4.1994 tarihinde dolduğu saptandığından gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmelidir.

Sonuç: Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle kabulüne, Özel Daire bozma kararı kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün belirlenen her iki sebepten bozulmasına, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak gerçekleşen ZAMANAŞIMI SEBEBİYLE KAMU DAVASININ ORTADAN KALDIRILMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
mal beyanında bulunmama avslh Meslektaşların Soruları 12 13-03-2008 16:25
mal beyanında bulunmama ideal hukuk Meslektaşların Soruları 7 03-05-2007 16:16
Mal Beyanında Bulunmama burak Hukuk Soruları Arşivi 22 16-09-2006 17:01
Mal Beyanında Bulunmama glossator Meslektaşların Soruları 5 17-04-2002 21:36
Mal Beyanında Bulunmama İlgili Hukuk Soruları Arşivi 1 12-02-2002 01:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08549190 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.