Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sigortalıya açılacak rücu davasında ticari faiz istenemez mi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-11-2008, 15:27   #1
a.lawyer

 
Kitap sigortalıya açılacak rücu davasında ticari faiz istenemez mi

Herkese iyi çalışmalar. Aracı müvekkil sigorta şirketine sigortalı davalı aleyhine, kaza esnasında sürücünün ehliyetsiz olması nedeni ile tarafımızdan rücu davası açıldı ve ödeme tarihinden itibaren ticari faiz talep edildi. Dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporunda, yasal faiz talep edilmesi gerektiği belirtilmiş. Trafımızadn, rapora bu açıdan itiraz edilecek. Sigortalıya karşı açılan rücu davalarında ticari faiz talep edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuya ilişkin bilgisi, elinde Yargıtay kararı olanlar acilen yardımcı olabilir mi? Şimdiden teşekkürler.
Old 04-11-2008, 17:10   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/2242

K. 1994/7490

T. 10.11.1994

• HAKSIZ FİİLİN TİCARİ İŞ SAYILIP SAYILMAYACAĞI HALLER

• TİCARİ İŞ ( Haksız Fiilin Tarafları )

• HAKSIZ FİİLE REESKONT FAİZİ YÜRÜTÜLMESİ ŞARTLARI

• REESKONT FAİZİ YÜRÜTÜLMESİ ŞARTLARI ( Haksız Fiil )

• SİGORTA RÜCU DAVASI ( Şirket Aracı ve Özel Aracın Trafik Kazası )

6762/m.3,21

ÖZET : Tüm haksız fiiller ticari iş sayılamaz. Ancak, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız fiillerile her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili haksız eylemler ticari iş sayılabilir.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, ( Bursa Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi )nce verilen 24.11.1993 tarih ve 1165-1040 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko poliçesiyle sigortalı bulunan araca davalı tarafa ait aracın çarpması sonucu meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya tazminat ödendiğini ileri sürerek ( 7.440.920 ) TL.'nın reeskont faiziyle birlikte rücuan davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkeme; toplanan delillere göre müracaata bırakılan davalı Orhan hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına diğer davalı hakkındaki davanın ise kısmen kabulü ile ( 3.904.481 ) TL. tazminatın 27.3.1992 tarihinden itibaren %30 kanuni faiziyle birlikte davalı .....Tekstil A.Ş.'den tahsiline karar vermiştir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve olayda davacı sigorta şirketine kasko sigortalı hususi araç ile davalı şirkete ait araç çarpışmış ve olayda davalı sürücünün 5/8, davacı özel araç sürücüsünün 3/2 oranında kusurlu oldukları tesbit edilmiştir. Taraflardan sigorta şirketi, asıl taraf olan hususi aracın halefidir. Bilindiği gibi sigorta ilişkisinde sigortacı, sigorta ettirenin halefi olup ancak asilin sahip olabileceği hak ve yetkilere sahip olur. Sigorta şirketinin tacir vasfının olması hususi aracın tacir olmaması vasfını kaldırarak onun sahip olamıyacağı yetkileri kullanmasına olanak vermez.
TTK.nun 3. maddesi uyarınca; "Ticari iş, TTK.da düzenlenen hususlarla, bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi kısaca bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerdir" diye tarif edilmiştir. Yasaya göre TTK.da düzenlenen tüm hususlar ticari iştir. Buna göre TTK.da düzenlenen aslında bir haksız fiil olan Haksız Rekabet ( md. 56 ) ve Çatma ( md.1216 vd. ), Ticaret Kanununda düzenlendiği için ticari iştir. Tatbikatta tartışma konusu olan husus bu maddede yazılı "Ticari işletmeyle ilgili diğer bütün muamele, fiil ve işler"in kapsamı ne olacaktır?
Öğretide bu konuya geniş yer vermiştir.
"TTK. 21/f-1'e göre, ( bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır ). Tacirin borçları ( muamele, fiil ve işler ) ticari işletmesiyle ilgili ve dolayısıyla ticari iş sayılır. Bu karine iki halde bertaraf edilebilir: a ) Halin icabının muamele, fiil veya işin ticari iş sayılmasına müsait bulunmaması b ) Muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığının hakiki şahıs olan tacir tarafından diğer tarafa açıkca bildirilmesi. Sadece bir taraf için "ticari sayılan iş mukaveleyle ilgili değilse" bu iş, karşı taraf bakımından adi iş sayılır. Örneğin, ( A.Ş. )'nin mağazasına tacir olmayan bir şahıs otomobiliyle zarar vermişse fail bakımından bu işin ticari sayılmasına imkan yoktur. Çünkü taraflar arasında mukavele bahis konusu değildir. "... Haksız Rekabet ve Çatma dışında kalan her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması lazımdır. Örneğin; ( A )'nın ticari işletmesine ait kamyon, ( B )'nin ticari işletmesine ait bir başka kamyonla çarpışmış ise" ( Prof. Dr. Yaşar Karayalçın-Ticari İşletme,1968, sh:145 ve 257 ).
"TTK.nun 21/II. maddesine göre, taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm olmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır. .. TTK.nun 21/II. maddesinin uygulanabilmesi için ön koşul, taraflar arasındaki ilişkinin bir sözleşmeden kaynaklanmış olmasıdır. Dolayısıyla, taraflar arasındaki ilişki bir haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanıyorsa, bu hükmün uygulanabilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda, bir taşımacılık işletmesine ait kamyonun yoldan geçen yayaya çarpması halinde zarar gören bakımından iş, adi nitelikte olmakta devam eder." ... "Haksız fiiller dolayısıyla ödenecek temerrüt faizinin her zaman reeskont oranı üzerinden hesaplanmasının uygun olup olmayacağında kuşkuya düşülebilir. Örneğin ticari işletmeye ait bir kamyonun esnaf düzeyindeki bir kişinin işyerine çarparak zarar vermesi halinde hükmolunan tazminatı geç ödeyen tacirden talep edilebilecek temerrüt faizini, reeskont üzerinden hesaplamak isabetli olur mu? Bu halde temerrüt faizinin reeskont oranı üzerinden hesaplanması, TTK. 21/II'de yer alan bir taraf için ticari sayılan iş, sözleşmeden kaynaklanıyorsa, diğer taraf içinde ticari sayılır yolundaki hükmün bir anlamı kalmamasına neden olacaktır" ( Prof. Sabih Arkan-Ticari İşletme Hukuku,1993, sh: 60 ve 72 ).
"TTK.nun 21/II. maddesi sözleşmelere ilişkin olup haksız fiilleri kapsamaz. Örneğin tacir olmayan bir kişi otomobili ile kusurlu olarak bir ticari işletmeye zarar verse taraflar arasında sözleşme olmadığından ticari iş sayılmaz" ( Prof. Dr. Fehiman Tekil, Ticari İşletme, İst.1990, sh: 70 )
Alman Hukukunda sadece her iki taraf için ticari sayılan işlerde yıllık %5 üzerinden ( reeskont ), adi işlerde %4 temerrüt faizi istenebileceği öngörülmüştür ( ATK 352 md ). İsviçre BK.104/III'e göre, yüzde beşten fazla olan banka iskontosuna göre temerrüt faizi ödenmesi sadece tacirler arasında söz konusu olabileceği kabul edilmiştir.
Türk Hukukundaki düzenlemeye gelince, son kez çıkarılan 3095 sayılı Yasanın 2/3 madde, fıkrasında "Arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi, T.C. Merkez Bankası'nın kısa vadeli krediler için öngördüğü, reeskont faiz oranına göre istenebileceği" belirtilmiştir. Yasakoyucu bu düzenleme ile de reeskont faizinin yürütülebilmesi için, sözleşme olmasa bile yanlar arasındaki işin ticari iş olmasını ölçü olarak aldığı anlaşılmaktadır.
Dairemiz bazı emsal kararlarında, haksız fiillerde gerek mağdur gerek fail bakımından işin ticari iş niteliğinde olmasını kabul etmiştir.
"Davalı kooperatif tacir olmadığı gibi kooperatif tarafından yapılan çevre düzenlenmesi sırasında TEK.'in yeraltı kablolarına zarar verilmesi işi de ticari iş sayılamıyacağından davacı TEK. yararına %30 yasal faiz yürütülmesi gerekir ( Y.11. HD. , 7.3.1994 gün, E:1993/5255-1994/1791 )
O halde, bugüne kadar yapıldığı gibi TTK. 3. maddedeki "fiil" ibaresinden hareketle lafzi bir yorumda, tüm haksız fiillerin ticari iş sayılması gerekeceği sonucuna varmak pek mümkün görülmemektedir. Türk Hukuku bakımından da Alman ve İsviçre Hukuklarında kabul edildiği gibi haksız fiillerden dolayı reeskont faizi yürütülmesi İçin bu haksız fiillerin Ticaret Kanununda düzenlenmesi , veya fiilin gerek mağdur gerek fail bakımından ticari iş niteliğinde olması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ( ONANMASINA ), alınmadığı anlaşılan 60.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 14.10.1994 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
Herhangi bir işin, "ticari iş" niteliğinde olup olmadığını çözümlemek için. TTK.nun 3 ve 21. maddelerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede, bir işin, haksız eylem veya sözleşme sayılıp sayılmayacağı üzerinde de durmak gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, "ticari iş" ile "ticari dava" kavramları ayrıdır. Her "ticari dava", "ticari iş" olduğu halde, her "ticari iş", "ticari dava" değildir.
TTK.nun 3. maddesine göre, Türk Ticaret Kanununun düzenlediği hususlarla bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren tüm muamele , fiil ve işler, "ticari iş"lerd TTK. nun 21/1. maddesine göre de, bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar ki, gerçek kişi olan tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgisi olmadığını diğer tarafa açıkca bildirdiği veya muamele fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde, borç adi sayılır. Maddenin 2. fıkrasında da, taraflardan yalnız biri için "ticari iş" mahiyetinde olan mukaveleler, kanunda aksine hüküm olmadıkça diğeri için de "ticari iş" sayılır.
Bu hükümlerden TTK.nun 3. maddesine göre, ticari işletmenin her türlü eylemi, yani sözleşme veya haksız eylemi kendisi yönünden ticaridir. Özellikle, ticari işletmenin haksız eylemi, bu ticari işletme bakımından "ticari iş"tir. Fakat, bu haksız eyleme maruz kalan diğer taraf tacir değilse, bu eylem ticari işletme için ticari ve fakat tacir olmayan diğer ta raf için ticari değildir. Çünkü, TTK. nun 3. maddesi, sadece ticari işletme yönünden düzenleme getirmiştir. Ancak, TTK.nun 21/2. maddesinde ise, ticari işletmenin yaptığı sözleşmeler için daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Ticari işletmenin yaptığı sözleşme kendisi için ticari olduğu gibi, TTK nun 21 /2. maddesi uyarınca diğer taraf için de ticaridir. Bu son düzenleme sadece sözleşme ilişkisi içindir. Haksız eylem için yasa koyucu TTK.nun 3. maddesinde tacir olmayanlar için bir düzenlemeye gerek duymamıştır.
Sözgelimi, bir ticari işletmenin aracı, tacir sayılmayan üçüncü kişilere haksız eylem ika etmişse, bir fabrika çalışırken, bu fabrikada çıkan yangın, komşu mallarına zarar vermişse veya fabrika bacasından çıkan zehirli gazlar, etrafta bulunan ağaçlara yahut sebze ve meyve bahçesine veya ekinlere zarar vermişse, ticari işletmenin bu eylemleri "ticari iş" sayılır. Bu eylemde, zarar gören ve fakat tacir olmayan kişi ticari işletmeye her nasılsa bir zarar verse, bu eylem ticari değildir. Çünkü, TTK nun 3. maddesi ticari işletmenin ika ettiği her türlü eylemden söz etmiştir. Aksine, tacir olmayan kişinin, ticari işletmeye verdiği zarar hususunun niteliği yasalarımızda düzenlenmemiştir ( Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku, I.Giriş-Ticari İşletme, Ankara 1968, Üçüncü Baskı, s.145; Ali Bozer/Celal Göle, Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, Ankara 1991, s. 36 vd.; Fehiman Tekil; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 1990. s. 68 ve 70; Aksi görüş için bkz. Sabih Arkan, Ticari işletme Hukuku, Ankara 1993, 60 ve 72; Oğuz İmregün, Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, İstanbul 1989, s. 27 ). Nitekim, Yargıtay uygulaması da bu doğrultudadır ( Y. 11. HD. 4.5.1984 gün ve 2533/2619, bkz., Gönen Eriş, Açıklamalı-İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme ve Şirketler, Ankara 1987, Cilt 1, s.198 vd.; 5.5.1992 gün ve 6904/5898, Batider, 1991/2, s.168 ).
Yukarıdan beri açıklanan hususları özetlersek, şöyle bir sonuç ortaya çıkar. TTK.nun 3. maddesine göre ticari işletmenin her türlü eylemi ticaridir. Dava konusu alacak yönünden değerlendirme gerekirse ticari işletmenin her türlü haksız eylemi, ticaridir. Tacir olmayan kişinin haksız eylemi bir ticari işletmeye karşı ika edilirse, bu eylem ticari değil, yani adi bir eylemdir. Sözleşme ilişkisinde ise, durum biraz değişiktir Ticari işletmenin yaptığı sözleşme kendisi için ticaridir. Tacir Olmayan için de, bu eylem ticaridir ( TTK.nun 21/2. ) Yasakoyucu, sözleşme ilişkisinde, tacir olan ve tacir olmayan yönünden getirdiği özel düzenlemede böyle bir tercih yapmıştır.
Somut olaya gelince; davalı ticari işletme, tacir olmayan sigortalı araca bir trafik olayında zarar ika etmiştir. Davalı ticari işletmenin haksız eylem sonucu meydana getirdiği zarar eylemi, bir ticari iştir. Zarar gören araç sahibi, eğer kendisi dava açsa idi, davalı ticari işletmeden ticari işlerde uygulanan ticari faiz isteyebileceğine göre; buna halef olan davacı sigorta şirketi de, aynı oranda ticari faiz isteyebilir. Bu itibarla, davacı sigorta şirketi işbu davada, ticari işlerde uygulanan reeskont oranında faiz isteyebilir.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, aksi görüşü benimseyen sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.
Gönen ERİŞ
Üye
Old 04-11-2008, 17:39   #3
TRINITY

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Zorunlu Trafik Sigortası nedeniyle kendi sigortalınıza açacağınız dava aslında TTK 1301 e dayanan bir rücu davası değildir. Burada sigortalınız ehliyetsiz araç kullandığı için sigorta sözleşmesine aykırı davranmıştır. Bu nedenle zorunlu trafik sigorta sözleşmesine aykırılık nedeniyle kendi sigortalınıza dava açacaksınız ki, yukarıdaki karardan da anlaşılacağı üzere sigortalınız tacir olmadığı sürece ancak yasal faiz talep edebilirsiniz.
Saygılar...
Old 05-11-2008, 12:26   #4
av.onur

 
Varsayılan

Bence trafik rücu davasında somut olaya göre ticari faiz de istenebilir. Bunun tek koşulu sigortalının tacir olması değildir. omut olayda birden fazla sebep olabilir.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/12577
K. 2005/9841
T. 17.10.2005

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 08.06.2004 tarih ve 2004/307-2004/399 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların maliki, sürücüsü bulunduğu aracın, müvekkili şirkete trafik sigortası ile sigorta ettirildiğini, bu aracın dava dışı 3 ncü kişinin aracına alkollü ve tam kusurlu olarak çarpması sonucunda oluşan, 1.500.000.000 TL. hasar bedelinin 3 ncü kişiye ödendiğini ileri sürerek, bu meblağın temerrüt faizi ile birlikte rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar doğrultusunda davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, reddine karar dair kararın, davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 11.11.2003 gün ve 2003/11715-10809 sayılı kararı ile mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.125.000.000.TL.sının faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Dava, trafik sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği reeskont faizin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 3095 S.K.nun 4489 S.K. ile değişik 1.maddesinde açıklanan kısa vadeli kredi işlemlerinde uygulanan reeskont oranı olduğu ve mahkemece hükmedilen reeskont faizinin de bu talebi kapsıyor bulunmasına göre mahkemenin kanunun yürürlük tarihi 1.1.2000 tarihinden itibaren reeskont anlamında yasal faize karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmasa da, mahkemece talep kabul edilerek 28.7.1999 ödeme tarihinden itibaren faize karar verildiği halde, 01.01.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4489 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasa'nın 1.maddesi uyarınca davacı alacağına, 1.1.2000 tarihine kadar reeskont oranında faize karar verilmemesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/7183
K. 2005/3812
T. 18.4.2005

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 04.06.2003 tarih ve 2002/1270-2003/482 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı Fatma Biçer'nin maliki ve diğer davalı Ahmet Arslan'nın sürücüsü olduğu aracın müvekkiline zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu , davalı sürücünün ehliyetsiz olarak aracı kullanması sırasında kazanın meydana geldiğini, üçüncü araçta meydana gelen hasarın müvekkili tarafından ödediğini ileri sürerek, Trafik sigortası genel şartları 4. madde hükmü uyarınca, üçüncü şahıslara ödenen toplam 1.453.000.000.TL.nin ödeme tarihinden itibaren davalılardan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı Ahmet Arslan , hakkındaki dava, 14.05.2003 celse atiye terk edilmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından , davalı Ahmet Arslan hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı Fatma Biçer hakkındaki davanın ise kısmen kabulü ile 1.310.000.000.TL.sının ödeme tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği reeskont faizin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 3095 S.K.nun 4489 S.K. ile değişik 1.maddesinde açıklanan kısa vadeli kredi işlemlerinde uygulanan reeskont oranı olduğu ve mahkemece hükmedilen yasal faizinde bu talebi kapsıyor bulunmasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.10 YTL. temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ticari faiz Cengiz Taner Doğan Meslektaşların Soruları 12 21-04-2011 13:04
Yasal ve Ticari Faiz uygulamaları jeny3435 Meslektaşların Soruları 6 28-05-2008 21:50
adi ortaklıkta ticari faiz avukat2007 Meslektaşların Soruları 0 02-02-2008 17:12
Ayıplı maldan dolayı, bedel iadesinde ticari faiz mi, yasal faiz mi istenmeli Av.Ömer GÖKÇE Meslektaşların Soruları 7 13-04-2007 22:03
ticari işlerde faiz mnokay Meslektaşların Soruları 5 10-04-2007 15:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05558205 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.