Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamulaştırmasız el atma-müşterek malik

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-01-2007, 15:20   #1
bilgan

 
Varsayılan kamulaştırmasız el atma-müşterek malik

Selamlar. Kamulaştırmasız el atılan bir arsa var. Bu arsada iki kişi müşterek malik. Maliklerden biri el atılan bölümün bedelinin tahsili için dava açmak istiyor. Aslında fiilen arsa üzerinde kendi aralarında taksim yapmışlar. Tapuda ise taksim yapılmamış.Yani kullandıkları alanlar belli ve dava açmak istemeyen paydaşın kullandığı alanda bir el atma yok. Maliklerden yanlızca biri dava açabilir mi ?. Yoksa her iki paydaşında birlikte dava açıp payları oranında bedelin tahsilini mi istemeleri gerekir. Teşekkürler
Old 30-01-2007, 15:36   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/5-370
K. 1990/589
T. 21.11.1990
• PAYDAŞLARIN HİSSESİ ÜZERİNDE TASSARRUF YETKİSİ
• YOL GEÇİRME TAZMİNATI
• TAPULU TAŞINMAZDAN YOL GEÇİRMEK
• SENETSİZDEN TESCİL
• KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA
• KADİM YOL
TAPU SİCİLİNİN TERKİNİ ( Tazminat karşılığı )
743/m.623
Paylı mülkiyet üzere olan taşınmazlarda, paydaşlardan herbirinin, bu tür davayı tek başına açıp yürütebileceği, bu uygulamanın kararlılık kazanan yargısal kararlar gereği bulunduğu görüşüyle üçte ikiyi aşan oyla ilk görüşmede önsorun çözüme ulaştırıldıktan sonra, işin esasına geçilmiştir.

Kesinleşen tescil ilamının dayanağı olan kroki kapsamında kalan kesimde yol bulunmamaktadır. Tescil ilamının kesinleştiği tarihten itibaren de geçen kısa sürede, taşınmaz içerisinde kalan kadim bir yolun bulunabileceği düşünülemez.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; KARABÜK Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.3.1989 gün ve 316-76 sayılı kavrarın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21.12.1989 gün ve 11185-27675 sayılı ilamı;

( ... Mahkemece bozma kararına uyulmuş bozmanın diğer gerekleri yerine getirilmiş isede önceki bozma kararının 1 numaralı bendinde 2942 sayılı Kanun’un 38. maddesi uyarınca inceleme yapılması dava hakkının olup olamayacağının tesbit edilmesi öngörüldüğü halde bu defa yine bu konuda inceleme yapılmadan karar verilmesi,

Yola terhin edilen kısmın kararda 510.46 m2 olarak gösterilmesi gerekirken 510.46/1939 hisse şeklinde ifade edilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava konusu taşınmaz, davacı ile dava dışı müşterek arasında paylı mülkiyet üzeredir.

Çekişmeli yolun, davacının paydaşı bulunduğu ve zilyetliğe dayalı tescil ilamı sonucu oluşan-tapusu kapsamında kaldığı saptanmıştır.

Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında bir kısım üyelerce, davada istek bedel karşılığı tapudan terkini de içerdiğinden, tek paydaşın dava açamayacağı ileri sürülmüş ve bu husus önsorun kabul edilmiştir.

Paylı mülkiyet üzere olan taşınmazlarda, paydaşlardan herbirinin, bu tür davayı tek başına açıp yürütebileceği, bu uygulamanın kararlılık kazananan yargısal kararlar gereği bulunduğu görüşüyle üçte ikiyi aşan oyla ilk görüşmede önsorun çözüme ulaştırıldıktan sonra, işin esasına geçilmiştir.

Davacının; iddiasına dayanak yaptığı tapusu, M.K.’nun 639/1. maddesine göre 1977 yılında uyuşmazlığın niteliği gereği Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliği olarak belediye yasal hasım gösterilerek açılan tescil davası sonucu alınmıştır. Verilen kararın, davanın taraflarını bağlayacağı kuşkusuzdur.

Kesinleşen tescil ilamının dayanağı olan kroki kapsamında kalan kesimde yol bulunmamaktadır. Tescil ilamının kesinleştiği tarihten itibaren de geçen kısa sürede, taşınmaz içerisinde kalan kadim bir yolun bulunabileceği düşünülemez.

Bu nedenle de, olayda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesi uyarınca dava hakkının kaybedildiğinden söz edilmesi mümkün değildir.

Yerel Mahkemece; Özel Dairenin "anılan 38. madde çerçevesinde araştırma yapılması" gereğine işaret eden bozmasına karşı, mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle, davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm Usul ve Yasa’ya uygun bulunduğundan onanmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ( ONANMASINA ) yapılan ikinci görüşmede, salt çoğunlukla karar verildi.

KARŞI OY YAZILARI

Davacının 21.12.1977 tarih 39 numaralı tapu kaydına dayanarak açtığı bu davaya bakılmakta iken; çekişmeli yeri de içeren taşınmazın, kadastroca tahdit ve tesbite tabi tutulduğu, çekişmeli yerin "genel yol" niteliğiyle tesbit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra yolun dışında kalan bölümünde 1 ve 22 parsel numaralar verilip tesbit gördüğü ve anılan parsellere ilişkin tebitini de henüz kesinleşmediği ( itirazlı bulunduğu ) sabittir ve tartışmasızdır.

Bilindiği ve 3402 Sayılı Yasa’nın 12. maddesinde ifade edildiği üzere; kadastro tesbiti kesinleştikten sonra, önceki kayıtlar elde mevcut kayıt olma niteliğini yitirirler. Bundan ötürü kesinleşen kadastrol tesbitin düzeltilmesi ( iptali ) ile birlikte ileri sürülmedikçe önceki kayıtlara dayanılarak salt el atmanın önlenilmesi isteğine hasren açılan davalar dinlenilemez. Kamulaştırmasız el atmanın önlenilmesi isteğine hasren açılan davalar dinlenilemez. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davalarında da delilin verilip verilemeyeceğini ya da neresi için verilebileceğini, önceki kaydın belirlediği mülkiyet hakkı tayin edecektir. Aksi durum, ( önceki tapu kaydına değer verilmesi ) kadastronun genel yol niteliği ile tasfiye ettiği yer için bedel ödenmesi sonucunu doğuracaktır.

O halde, tesbit dışı bırakılma işlemini kadastrol bir işlem olduğu, 22 ve 1 sayılı parsellere yönelik tesbitin de henüz kesinleşmediği gözetilerek, itirazlı bulunan kadastrol tesbiti bekletici sorun yapılmalı ve yanlar arasındaki uyuşmazlık; kesinleşecek kadastrol mülkiyet hakkına ve kapsamına bakılmak suretiyle çözüme kavuşturulmalıdır.

Belirttiğimiz gerekçeler ile değişik bozma yapılması görüşünü taşıdığımızdan sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.

Hayri Karadoğan

Sait Rezaki

Cemil Çetiner

Nedim Turhan

KARŞI OY YAZISI

Davacı taşınmaz malda paydaştır. Paydaşlar arasında paylaşılmamıştır. Taşınmaz mal yola katıldığına göre M.K.’nun 912/2. maddesi uyarınca sicilden çıkarılacaktır.

Payın sicilden çıkarılması mümkün değildir. Paylaşma olmadığından davacının payına düşecek olanın sicilden çıkarılması mümkün olmadığı gibi yola alınan bölümden davacının payına nerenin düşeceğinin belirlenmesi de mümkün değildir. Bu nitelik itibariyle davacı bağımsız olarak hissesi üzerinde tasarruf yetkisini ( M.K.623/3 ) kullanamaz. Böyle olunca paydaşlar arasnıda mecburi dava arkadaşlığı vardır. Dava ehliyeti davanın her safhasında gözönünde tutulabilir. Mecburi dava arkadaşı olanların hep birlikte açmadıkları bu dava red edilmelidir. Kararın bu sebeplerle bozulması gerektiği kanaatindeyim.

Tahir Alp
Old 30-01-2007, 18:04   #3
bilgan

 
Varsayılan

teşekkür ederim karar için. Karşı oy yazısı daha mantıklı geldi bana. Peki şu yol denenebilir mi? Davayı tek paydaş açtı. Mahkemede sorun çıkarsa mahkemeden süre talep edip tapuda taksim yapılabilir mi? Paydaşlığa son verilir tek davacı kalır böylece.Mahkeme böyle bir süre verebilirmi
Old 30-01-2007, 20:42   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Kamulaştırmasız el atma davalarında davacı olma ehliyeti ile ilgili olarak genel hükümler değil Kamulaştırma kanunu hükümleri uygulanır. Kamulaştırma K.nun 14/3 maddesine göre; “ iştirak halinde veya müşterek mülkiyette paydaşların tek başına dava hakları vardır
Bu hükme dayalı olarak paydaşlardan biri tek başına el konulan kısım hakkında payı oranında dava açabilir. Aralarında fiili taksim yapıldığını ve el konulan kısmın kendisine kaldığını ( taksim sözleşmesi , tanık beyanı, diğer paydaşın beyanı gibi delillerle ) ispat ederek el konulan kısmın tamamı hakkında da kamulaştırmasız el atmadan dolayı talepte bulanabilir.
ÖRNEK KARAR ÖZETİ:
“ Dava konusu taşınmaz davacı ile diğer paydaşlar adına tapuda kayıtlıdır. Dava konusu taşınmazın paydaşlar arasında fiilen taksim edildiği ve kısmi olarak kamulaştırılan bölümün davacıya isabet ettiği hususu kanıtlanmamıştır. Belirtilen konuda davacıya imkan tanınması, kamulaştırılan bölümün k
endisine aidiyeti ispatlanmadığı takdirde davacının payı esas alınarak hüküm kurmak gereği gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru bulunmamıştır. ( 5.HD. 08.04.1999 T. 1999/4671 E. 5354 K. )
Saygılarımla.
Old 31-01-2007, 09:57   #5
bilgan

 
Varsayılan teşekkür ederim.

Gönderdiğiniz karar çok yararlı oldu. Teşekkür ederim.
Old 02-02-2007, 20:28   #6
bilgan

 
Varsayılan

Sayın Yücel Kocabaş,

Gönderdiğiniz karar örneğinden sonra konuyu biraz daha inceledim. Benim gibi konuyu araştıran meslektaşlarımın da bilgi sahibi olması için öğrendiklerimi paylaşmak istedim.Her paydaşın hissesi oranında bedel isteme hakkı olduğuna dair şüphe yok. Ancak incelediğim bir kaç kitaptan yanlızca bir tanesinde belirttiğiniz fiili taksim konusu açıklanmış.Kamulaştırma kanunun 12/7 maddesi kıyas edilmek suretiyle el atma fiili taksime göre kimin kullanım alanında gerçekleşmişse o paydaş hak sahibi oluyor. Yani paydaşın el atılan alan kadar hak talep etmesi ve neticeye göre tüm taşınmaz üzerinde ki bu alana denk düşen hissesinden düşürülmesi gerekiyor. Hatta fiili taksimin varlığı durumunda kendi kullanım alanına el atılmayan ancak taşınmazın tümü üzerinde hisse sahibi olan kimselerin herhangi bir talep yetkisi yok. Fiili taksimin mahkeme kararı veya sözleşme ile ispatı mümkün. Ayrıca bilirkişi incelemesi ve şahitlede ispatı mümkün.

Konuyla ilgili olarak iki tane daire kararı buldum ancak kararların tam metnine ulaşamadım. Yarg. 5. HD 97/2996 E., 97/5914 K. 08.04.1997 TARİHLİ. Yarg.5 HD. 99/1844 E. 99/3894 K. 11.03.1999 TARİHLİ.

saygılarımla
Old 02-02-2007, 21:21   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Sayın Bilgan ,
Olumlu çalışmalar yapmışsınız. Vardığınız sonuçlara katılıyorum. Değindiğiniz kararlardan birine rastladım.

Çalışmalarınızda Başarılar dilerim.

T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/2996

K. 1997/5914

T. 8.4.1997

• KAMULAŞTIRMASIZ ELATMAK ( Davacı İle Diğer Müşterek Malikler Arasında Yapılan Fiili Taksim Sonucu Davacıya Bırakılan Yere İdarenin El Atması )

• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Davacı İle Diğer Müşterek Malikler Arasında Yapılan Fiili Taksim Sonucu Davacıya Bırakılan Yere İdarenin El Atması )

743/m.618,908

ÖZET : Davacı ile diğer müşterek malikler arasında yapılan fiili taksim sonucu davacıya bırakılan parselin 150 m2’lik bölümüne davalı İdarenin kamulaştırmasız olarak el attığı toplanan delillerle sabit olduğuna göre, bu bölümden davalı İdarenin elatmasının önlenmesi gerekir.
DAVA :
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan yer bedelinin ödenmesi ve eski hale getirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın reddine dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davlı idare vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, davacının paydaş olduğu taşınmaza kamulaştırmasız elatılması nedeniyle açılan müdahalenin önlenmesi ve eski hale getirilme isteminden ibarettir.
Mahkemece, elatılan bölüm haricinde kalan kısmın davacının payına isabet eden m2 miktardan fazla olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı ile diğer müşterek malikler arasında yapılan fiili taksim sonucu davacıya bırakılan parselin 150 m2’lik bölümüne davalı idarenin kamulaştırmasız olarak el attığı yapılan keşif ve bilirkişi raporu ile sabit olduğuna göre, bu bölümden davalı İdarenin elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan, hükmün açıklanan nedenle HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcın istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 8.4.1997 gününde oybirliği ile karar verildi. (KAZANCI)


Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yeni malik bildirim süresi hesabı putto Meslektaşların Soruları 2 02-11-2006 17:40
Kamulaştırmasız El Atma-Ecrimisil arif0275 Meslektaşların Soruları 2 04-06-2006 20:46
Kamulaştırmasız el atma-Düzenleme Ortaklık Payı arif0275 Meslektaşların Soruları 1 23-04-2006 18:20
Ev Aldınız, Eski Malik Evi Teslim Etmiyor! icetinta Hukuk Soruları Arşivi 10 28-04-2003 15:39
Kiracının Abone Sözleşmesinden Dolayı Malik Sorumlu Mudur? fazıl Meslektaşların Soruları 2 07-06-2002 10:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04536796 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.