Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hile Nedeni ile Yapılan Hukuki İşlemin(tapu) İptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-05-2009, 15:35   #1
ozguvenhukuk

 
Varsayılan Hile Nedeni ile Yapılan Hukuki İşlemin(tapu) İptali

Değerli Melektaşlarım,
Müvekkilim 82 yaşında, 4 sene önce oğluna vekalet vererek.(noterden,sağlık raporu ve 2 şahitle) İstanbuldaki evini 100 bin TL'ye satıyor.Oğlu parayı kendi hesabına yatırıyor.Oğlu kızına ve e annesine ortak ev almak için hareket ediyor ve bu konuda annesine el yazısı ile kısa bir beyan yazıyor."100 bin TL bankada hesapta olduğunu bu parayı uygun ev bulunduğunda çekerek kızıyla hisseli ev alacağına.." dair beyanına uygun 150 bin TL bedelli bir evi kızı ile annesine alıyor.Veya aldığını sanıyor.Oğlu 100 bin TL'yi torunuda 50 bin TL'yi bankadan aynı gün çekerek tapuya gidiliyor.Müvekkil torunu ile tapu dairesine giderek doktor raporu ve 2 kişin şahitliği olmadan sadece okudum yazarak, imzalayarak(müvekkil raporlu ileri derece katarak) tapu işlemi yapılıyor. 4 sene önce yapılan bu işlemin hisseli değilde intifa haklı olduğunu ise 1 ay önce torunun evden çık evi satacam beyanı ile öğreniyor.Müvekkil intifa hakkı istemiyor,çünkü diğer çocuklarınında evde hakkı olduğunu düşüncesiyle dava yoluyla hissesinin tescilini istiyor.Parasını veya evin tamanını değil.Sadece hissesi olan 2/3 ün tapuda tescilini istiyor.

-1 yıllık hak düşürücü süre hileyi öğrenme tarihinden itibaren mi başlar?Tapu daki işlem tarihinde mi başlar? Her iki yönde de içtihatlar var.

-Müvekkilin talebi doğrultusunda intifa hakkının iptali ile hissesin tescili yönünde karar almamız sizce mümkün mü? Farklı bir karar çıkabilir mi?

-Tapu işleminden önceki vekalet verirken farklı tapuda farklı işlem yapılması ehliyet yönünden delil teşkil eder mi?

-Adi yazılı belge(oğlunun) ve tanıklığı dikkate alınır mı?

-Meslektaşlarım olarak sizce davada karşılaşabileceğim zorluklar neler olabilir. Şimdiden ilginize teşekkür ederim.İyi çalışmalar...





ı
Old 18-05-2009, 16:25   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın özgüvenhukuk,

1-Rızayı fesada uğratan sebeblerden dolayı tapu iptali,fesadın,yani rıza konusundaki irade beyanındaki hilenin öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılması gerekir.(BK 31. madde )

Tapu devri tarihinden ibitaren öğrneme olmuş ise ancak bu takdirde bir yıllık sürenin başlangıcı kabul edilebilir.

2-İspat kuralları gereği,hile tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir.Eğer tanıklarınıza ve işlem gelişiminin dosyaya yansıtılmasına güveniyor iseniz bu takdirde talebiniz dışında bir karar çıkması mümkün görünmüyor.

Özellikle 82 yaşında bir kadının oğluna duyduğu güven ve yine yazılı belge mevcut ise bu belge gözönüne alınırsa talebiniz kabul edilmelidir.

3-Özellikle 65 yaş üstü şahısların tapuda işlem yapacakları durumda alınması gereken "tam heyet raporu " satışta eksik görünmektedir.hile iddiasıyla birlikte "ehliyetsizlik " iddiası ileri sürülebilir.

Bu durumda gözlerin ileri derecede görme bozukluğu olduğu ve tapuda işlemin okuma yazması fiilen mümkün olmayan yaşlının iki tanık huzurunda yapılması gerekirken (aynen vekaletnamede olduğu ) bu hususların atlanılarak yapılması bir hile yada desisenin varlığına delil teşkil edebilir.dediğim gibi,konunun dilekçede işlenmesi gerekecektir.

4-Adi yazılı belge tabiki dikkate alınır.Yine oğulun beyanları önemlidir.

Size bir kısım kararlar sunuyorum.Bu kararlar ve kanun doğrultusunda davanızı şekillendirin..

Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/4606

K. 2008/9306

T. 16.9.2008

• HİLE NEDENİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hilenin Öğrenilmesinden İtibaren Bir Yıllık Hak Düşürücü Süre İçinde Dava Açılabileceği )

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hile Nedenine Dayalı - Hilenin Öğrenilmesinden İtibaren Bir Yıllık Hak Düşürücü Süre İçinde Dava Açılabileceği )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Hile Nedenine Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Hilenin Öğrenilmesinden İtibaren Bir Yıllık Hak Düşürücü Süre İçinde Açılabileceği )

818/m. 31


ÖZET : Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Hile iddiasına dayalı davanın hilenin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Dosya kapsamından davacının satışı öğrenmesine rağmen hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açtığı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 2000 parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadar bakım koşuluyla davalıya temlik etmek istediğini, davalının iradesine aykırı olarak hileli yollarla taşınmazı bedelsiz olarak satış suretiyle üzerine geçirdiğini ileri sürerek tapu iptal, tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iradesinin hileli yollarla fesada uğratıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.09.2008 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat B.E.B. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü aç:ıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S.A. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının maliki olduğu 2000 parsel sayılı taşınmazı satış suretiyle 25.11.1996 tarihinde davalı Niyazi'ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı, ölünceye kadar bakım koşuluyla taşınmazı temlik edeceği yerde hileye düşürülmek suretiye resmi akitte satış olarak intikalinin sağlandığını ileri sürerek, eldeki davayı açmış, mahkemece iddianın subut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bu iddiayla açılan davanın Borçlar Kanunu'nun 31. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Anılan sürenin başlangıcının ise hileye ıttıla tarihi olacağı kuşkusuzdur.
Buna göre, daha önceden davacıya vasi atanması konusunda açılan davaya ait dilekçede çekişme konusu taşınmazın satışa konu edildiği yazılı olup, davacının bu dilekçe münderecatına bir başka ifade ile temlikin satış olduğuna muttali olduğunun kabulü gerekir. O halde, dava tarihi gözetildiğinde yasada öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550,00.- YTL duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.09.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/957

K. 2007/2515

T. 12.3.2007

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Sözleşme Hükümleri Gereği 4. Kattan Bir Dairenin Davacı Tarafa Verilmesi Koşulunun Yerine Getirilmediği - Davacıların Hile İle İradelerinin Sakatlanmış Olduğu/Kabulü Gereği )

• HİLE İLE İRADELERİN SAKATLANMASI ( Tapu Kaydının İptaline Payları Oranında Davacılar Adına Tescili Gereği )

• TAŞINMAZIN TEMLİKİ ( Dava Tarihinden Sonra Diğer Davalıya Temlik Edildiği Davacıların Hile İle İradelerinin Sakatlanmış Olduğu Gerekçeleri İle Tapu Kaydının İptali ve Payları Oranında Davacılar Adına Tescili Gereği )

818/m.28


ÖZET : Dava tapu iptali ve tescil talebidir. Sözleşme hükümleri gereği 4. kattan bir dairenin davacı tarafa verilmesi koşulunun yerine getirilmediği gibi, taşınmazın dava tarihinden sonra diğer davalıya temlik edildiği, davacıların hile ile iradelerinin sakatlanmış olduğu gerekçeleri ile tapu kaydının iptaline, payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları İsmet'ten intikal eden 30 ( öncesi 7 ve 26 parsel ) parsel sayılı taşınmazdaki paylarının, parasını ödeyeceği ve üzerine yapılacak 4 katlı binadan 4. katta bir daire vereceğini vaadeden davalı Erol'un hileli davranışları ile tapuda devrinin sağlandığını, mirasçılardan Figen ve Meryem'in hukuki ehliyetlerinin olmadığını, diğer davalının da danışıklı olarak Erol'dan taşınmazı devraldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Erol ; davacıların paylarını rızaları ile sattıklarını, diğer davalı da iyiniyetli olarak taşınmazı satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Figen ve Meryem'in işlem tarihinde hukuki ehliyete haiz olmadıkları gerekçesiyle bunlar bakımından davanın kabulüne, diğer davacıların davasının reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece "...belirlenen ilkeler doğrultusunda toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hile olgusunun açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Figen ve Meryem haricindeki davacıların davasının reddedilmesi isabetsizdir" gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece, bozma ilamına uyularak soruşturma tamamlandıktan sonra davacılar ile davalı Erol arasında yapılan sözleşme hükümleri gereği 4. kattan bir dairenin davacı tarafa verilmesi koşulunun yerine getirilmediği gibi, taşınmazın dava tarihinden sonra diğer davalıya temlik edildiği, davacıların hile ile iradelerinin sakatlanmış olduğu gerekçeleri ile tapu kaydının iptaline, payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi Süleyman Yumma'nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2,20.-YTL. bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 12.03.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/432

K. 2007/2195

T. 5.3.2007

• TAPU İPTALİ VE TESCİLİ DAVASI ( Kanuni Kısıtlının Vekaletnamenin Düzenlenmesi ve Akit Tarihlerinde Tasarruf Ehliyetinin Bulunup Bulunmadığının Adli Tıp Kurumundan Alınacak Raporla Belirlenmesi Gereği )

• HİLE İLE ALINAN VEKALETNAME ( Kanuni Kısıtlının Vekaletnamenin Düzenlenmesi ve Akit Tarihlerinde Tasarruf Ehliyetinin Bulunup Bulunmadığının Adli Tıp Kurumundan Alınacak Raporla Belirlenmesi Gereği - Tapu İptali ve Tescil )

• TASARRUF EHLİYETİ ( Kanuni Kısıtlının Vekaletnamenin Düzenlenmesi ve Akit Tarihlerinde Tasarruf Ehliyetinin Bulunup Bulunmadığının Adli Tıp Kurumundan Alınacak Raporla Belirlenmesi Gereği )

• BOZMA KARARINA UYMA ( Uyulmuş Olmakla Bozma Kararında Değinilen Hususların Yerine Getirilmesi Kazanılmış Hak Kuralının Bir Gereği Olduğu )

• KAZANILMIŞ HAK ( Bozma Kararına Uyulmuş Olmakla Bozma Kararında Değinilen Hususların Yerine Getirilmesi Kazanılmış Hak Kuralının Bir Gereği Olduğu )

1086/m. 185, 429

818/m. 28

4721/m. 9, 10, 14


ÖZET : Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Bozma kararına uyulmuş olmakla bozma kararında değinilen hususların yerine getirilmesi kazanılmış hak kuralının bir gereğidir.
Somut olayda kanuni kısıtlının vekaletnamenin düzenlenmesi ve akit tarihlerinde tasarruf ehliyetinin bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla belirlenmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bozma kararı gereklerinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde yerine getirilmemesi sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vasi, çekişme konusu 179, 242 ve 441 parsel sayılı taşınmazların eşi Cemile adına iken kayınbiraderi Ali Eytiş tarafından hile ile alınan vekaletname ile davalılara satıldığını, bir bedel de ödenmediğini ileri sürüp, tapu iptal ve eşi Cemile adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ehliyetsizliğe dair rapor sunulmadığından davanın reddine dair verilen karar, Dairece "...davanın ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olduğu, davacı, kısıtlının Adli Tıp'a gidişinin davalılar tarafından engellendiğini bildirmiştir. Bu durumda davacının kesin mehle uyması beklenemez. Kaldı ki ehliyetsizlik hususunun kamu düzeni ile ilgili olduğu da gözetilerek, bedeli davacıdan alınıp, kısıtlının resmi yolla Adli Tıp'a gidişinin sağlanması sonucuna göre hüküm kurulmasının gerektiği..." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece alınan rapor doğrultusunda kısıtlının ehliyetli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vasi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Hülya Gerçeker'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan Dairenin bozma ilamında özetle kısıtlının Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek oradan alınacak rapor gereğince karar verilmesi gereğine değinilmiş olduğu halde, mahkemece bozma kararına uyulmuş, Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının düzenlediği rapora itibar edilerek sonuca gidilmiştir.
Oysa, bozma kararına uyulmuş olmakla orada değinilen hususların yerine getirilmesi kazanılmış hak kuralının bir gereğidir.
O halde, kanuni kısıtlının vekaletnamenin düzenlenmesi ve akit tarihlerinde tasarruf ehliyetinin bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla belirlenmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bozma kararı gereklerinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde yerine getirilmemesi sonucu yazılı olduğu üzere, hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.03.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/6398

K. 2006/7843

T. 5.7.2006

• HİLE ( Bir Kimseyi İrade Beyanında Bulunmaya Özellikle Sözleşme Yapmaya Sevketmek İçin O Kimsede Kasten Hatalı Bir Kanı Uyandırmak Olduğu )

• HİLE SONUCU OLUŞAN ESASLI OLMAYAN HATA ( Sözleşmenin Başlangıcında Oluşan Hata Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Yönünden Bağlayıcı Sayılmayacağı )

• SÖZLEŞMENİN GEÇERSİZLİĞİ ( Sözleşmenin Başlangıcında Oluşan Hata Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Yönünden Bağlayıcı Sayılmayacağı )

• OLAYLARIN HUKUKSAL NİTELENDİRİLMESİ ( Hakime Ait Olduğu )

1086/m. 76

818/m. 28


ÖZET : Genel olarak hile; bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için o kimsede kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen varolan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Öte yandan, sözleşmenin başlangıcında oluşan hata esaslı olmasa bile aldatılan yönünden bağlayıcı sayılmaz.
Olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak yargıca aittir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalı kızlarının kendilerine ölünceye kadar bakmayı vaat ettiğini ve karşılığında da dava konusu taşınmazları istediğini, tapudaki işlem sırasında gerçek iradelerinin satış olmadığı halde kandırıldıklarını ve işlemin satış şeklinde gerçekleştiğini öğrendiklerini, herhangi bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek tapu iptali-tescil istemişlerdir.
Davalı, taşınmazların bedellerini ödemek suretiyle satın aldığım, üç yıl sonra açılan davanın dayanaktan yoksun bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sağlar arasında muvazaaya dayalı iptal-tescil davası açılamayacağı gibi, resmi işlemde muvazaanın varlığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar, verilmiştir.
Karar, davacı Salih tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi MA'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, muvazaa iddiası kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Getirilen resmi akit tablolarına göre, çekişmeli 266 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin davacılara ait iken, 2 numaralı olanın 03.03.1998, 1 ve 4 numaralı olanların ise 11.02.2000 tarihlerinde davalıya satış yoluyla devredildiği görülmektedir.
Davacılar, davalı kızlarının kendilerine ölünceye kadar bakmayı vaat edip davaya konu taşınmazlarını istediğini kendilerinin de tapuda ölünceye kadar bakma akti yapıldığını zannettiklerini ancak kandırılmaları sonucu işlemin satış biçiminde gerçekleştirildiğini öğrendiklerini iddia etmişlerdir.
Hemen belirtmek gerekir ki, HUMK'un 76. maddesi hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak Hakim'e aittir.
Eldeki davada, dilekçe içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında hile hukuksal nedenine dayanıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bilindiği üzere hile genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. BK'nın 28/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable Şamil ) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilerek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde soruşturma yapılması, tarafların toplanmış ve toplanacak delillerinin değinilen ilkelere göre değerlendirilmesi ve sonuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir.
SONUÇ : Kabülüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA. peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 05.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/1228

K. 2006/2882

T. 22.3.2006

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hile - Taraflardan Biri Diğer Tarafın Kasıtlı Aldatmasıyla Sözleşme Yapmaya Yöneltilmişse Hata Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Taraf İçin Sözleşmenin Bağlayıcı Sayılamayacağı )

• HİLE ( Taraflardan Biri Diğer Tarafın Kasıtlı Aldatmasıyla Sözleşme Yapmaya Yöneltilmişse Hata Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Taraf İçin Sözleşmenin Bağlayıcı Sayılamayacağı - Tapu İptali ve Tescil )

• ESASLI HATA ( Taraflardan Biri Diğer Tarafın Kasıtlı Aldatmasıyla Sözleşme Yapmaya Yöneltilmişse Hata Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Taraf İçin Sözleşmenin Bağlayıcı Sayılamayacağı - Tapu İptali ve Tescil )

818/m.28/1

4721/m.7/2


ÖZET : Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 15430 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki dairesini, davalı oğlunun "kız çocuklarına bu yerin kalmaması için devretmesi gerektiği ölene kadar kendisine bakacağı ve taşınmazda oturabileceği" yönündeki sözlerine inanarak "satış" şeklinde temlik ettiğini, ancak davalının anılan daireyi satışa çıkarması üzerine kandırıldığını anladığını ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını,çekişmeli taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, satış aktinin aksinin yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiği halde bu hususta yazılı delil bulunmadığı ve iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S. T.'in raporu okundu,düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının çekişme konusu 806 ada 107 parsel ( imar uygulaması ile 15430 ada 13 parsel ) sayılı taşınmazdaki kat irtifakı kurulu 6 nolu dairesine isabet eden 8/80 payını 13.2.1990 tarihli akitle satış yoluyla davalıya temlik ettiği görülmektedir. Davacı anılan işlemin hileli beyanlarla kendisinin kandırılması suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürmüştür.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K'nun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halindealdatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable Şamil ) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Anılan husus resmi belgeler yönünden de Türk Medeni Kanununun 7/2 maddesinde dile getirilmiştir.
Somut olaya gelince; öncelikle işin hak düşürücü süre yönünden incelenmesi, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde yukarıda açıklandığı üzere davacının tanık dahil tüm delillerinin toplanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, davada inanç sözleşmesine dayanıldığı, biçiminde yanılgılı değerlendirme yapılarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.3.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/2127

K. 2005/2729

T. 14.3.2005

• TAPU İPTALİ TESCİL ( Ehliyetsizlik ve Hile Hukuksal Nedenine Dayalı - Dosyadaki Mevcut Heyet Raporundan Ehliyetsizlik İddiasının Reddi Kararının Doğru/Ancak Hile Nedeni Üzerinde Durulmamasının Hatalı Oluşu )

• EHLİYETSİZLİK VE HİLE HUKUKSAL NEDENİ ( Tapu İptali Tescil Talebi - Dosyadaki Mevcut Heyet Raporundan Ehliyetsizlik İddiasının Reddi Kararının Doğru/Ancak Hile Nedeni Üzerinde Durulmamasının Hatalı Oluşu )

• ESASLI HATA ( Taraflardan Biri Diğer Tarafın Kasıtlı Aldatmasıyla Sözleşme Yapmaya Yöneltilmişse Hata Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Taraf İçin Sözleşmenin Bağlayıcı Sayılamayacağı - Ehliyetsizlik ve Hile Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptal ve Tescil Talebi )

818/m.28/1


ÖZET : Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı davada ehliyetsizlik yanında, hile kandırma iddiasına da yer vermiş bu hukuki sebep yönünden mahkemece bir araştırma yapılmamış üzerinde durulmamıştır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Bu ilkeler gözönüne alınarak kapsamlı bir araştırma yapılması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; Davacı, hastanede kemoterapi tedavisi gördüğü sırada davalı kızının "seni Ankara'da tedavi ettireceğim, bana evi vermen gerek" diyerek kandırdığını ağır hasta olduğundan hukuki ehliyete de haiz olmadığı bir sırada dava konusu daireyi bedelsiz olarak satış suretiyle davalıya temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil istemiştir.
Davalı, davacıya 10 milyar ödediğini, hile olmadığını ve davacının hukuki ehliyete sahip olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hile olgusu yazılı delille kanıtlanamadığı, davacının hukuki ehliyete haiz olduğu saptandığına gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden davacının 2 parsel taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümü 12.7.2002 tarihli akitle ve satış yoluyla davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı aktin ehliyetsizlikle sakat bulunduğunu ileri sürmüşse de, akit tarihinde tasarruf ehliyetine sahip olduğu dosyada mevcut heyet raporu kapsamından anlaşıldığına göre; ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı iptal tescil isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Ancak, davacı davada ehliyetsizlik yanında, hile kandırma iddiasına da yer vermiş bu hukuki sebep yönünden mahkemece bir araştırma yapılmamış üzerinde durulmamıştır. Bilindiği üzere; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable Şamil )olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kararlar Kazancı Yayımlarından alınmıştır.
Old 18-05-2009, 16:48   #3
av.cemile

 
Varsayılan

Prof. Fikren Eren'in Borçlar Hukuku Genel Hükümler kitabında da bahsettiği üzere hile tapuda işlem tarihinden değil hilenin kesin olarak öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Hile iradeyi sakatlayan bir durumdur ve Tapudaki işlem tarihinden itibaren 1 yıllık sürenin başlaması hile kavramının mantığına ters düşmektedir. Yargıtayın eski bir kararından alıntı yapan yazar BK. 125. md. ye atıf yapmış ve hileyi öğrendikten itibaren 1 yıl ve her halukarda sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin olduğunu ifade etmektedir.
- Asıl iradesi neye yönelik ise o şekilde talepte bulunabileceğini düşünmekteyim.
Old 18-05-2009, 17:10   #4
ozguvenhukuk

 
Varsayılan slm

İlginize ve desteğinize teşekkür ederim.İlk kez hile nedeni ile dava açacağımdan cevaplarınız bana gerçekten güç verdi.
Old 26-09-2010, 20:30   #5
BURCUKK

 
Varsayılan

Merhabalar,
Benim de konuyla ilgili bir sorum olacaktı. Yardımcı olursanız çok sevinirim. Müvekkilimin babası 2005 yılında vefat etmiş. Murisin diğer kardeşleri ile 85 yaşındaki babası ve annesi yaşıyor. murisin diğer kardeşleri, müvekkilimin gelecekteki miras hakkından faydalanamaması amacı ile, sahip olduğu malların hepsini kendileri üzerine devretmesi için murisin babasına baskı yapıyorlar. Ayrıca babayı(müvekkilim açısından dedeyi) tehdit ederek hile ile imzası karşılığında yüklü miktarda borçlandırıyorlar. Müvekkilim henüz yaşayan dedesini borçlandırıcı bu tasarrufların iptalini sağlayabilir mi?
Şimdiden teşekkürler,
Burcu
Old 26-09-2010, 21:09   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan BURCUKK
Merhabalar,
Benim de konuyla ilgili bir sorum olacaktı. Yardımcı olursanız çok sevinirim. Müvekkilimin babası 2005 yılında vefat etmiş. Murisin diğer kardeşleri ile 85 yaşındaki babası ve annesi yaşıyor. murisin diğer kardeşleri, müvekkilimin gelecekteki miras hakkından faydalanamaması amacı ile, sahip olduğu malların hepsini kendileri üzerine devretmesi için murisin babasına baskı yapıyorlar. Ayrıca babayı(müvekkilim açısından dedeyi) tehdit ederek hile ile imzası karşılığında yüklü miktarda borçlandırıyorlar. Müvekkilim henüz yaşayan dedesini borçlandırıcı bu tasarrufların iptalini sağlayabilir mi?
Şimdiden teşekkürler,
Burcu

Yapılabilecekler alttaki linklerde tartışılmış.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=37389
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=38950
Old 08-02-2012, 15:45   #7
Av. A. Hakan TOKSÖZ

 
Varsayılan

Ehliyetsizlik nedeniyle muvazaanın iddia edildiği bu gibi durumlarda, düzenlenen raporun, Adli Tıp Kurumu'ndan ve heyet raporu şeklinde mi tanzimi gerekir? Ayrıca benzer bir olayda murisin akıl sağlığına dair aldığı rapor, Adli Tıp Kurumu'nun il bazındaki şubesinden (Eskişehir) ve tek doktor tarafından muayene edilmesi sonucu alınıyor, bu raporun Adli Tıp Kurumu'nun merkezindeki ihtisas dairesinden alınmamış olması durumu, ehliyetsizliğin ispatında etkili olur mu?
Old 13-11-2023, 14:48   #8
Öznur Türk

 
Varsayılan

Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

Müvekkil ilkokul mezunu bir çiftçi. Elbirliği ile malik olduğu taşınmaz mevcut. (kuzenleri ve kardeşleri ile birlikte malik) Bu taşınmaz için aynı gün intikal, paylı mülkiyete çevirme ve kardeşlerinin hisselerini almak üzere işlem yapılmış. müvekkil güncel tapusunu alıp ayrılmış. aradan 9 ay geçtikten sonra tarım kredi kooperatifinde işlem yaptırırken taşınmazın metrekaresinin olması gerekenden daha az olduğunu fark etmiş. (memura 3000 mertrekare alanı olduğunu beyan ediyor, memur 1600 metrekare olarak göründüğünü söylüyor.) Bunun üzerine müvekkil tapuya gittiğinde intikal, paylı mülkiyete çevirme ve alış işlemlerinin yanında aynı taşınmazdaki bir kısım hissesini paydaş olan bir kuzene sattığını öğreniyor. Müvekkil bu konuda bir beyanı olmadığını, satış iradesini ortaya koymadığını söylüyor ve kamera kayıtlarını görmek istiyor ancak kamera kaydı olmadığı beyan ediliyor. Şimdi ben tapu iptal ve tescil davası açacağım ancak burada hileye mi dayanmalıyım bir de hak düşürücü süre bizim tarım kredi kooperatifinde öğrendiğimiz tarihten başlayacaktır, tanık ile ispat etmem mümkün sizce bu konuda sıkıntı yaşar mıyım? şimdiden bilgilendirmeniz için teşekkür ederim.
Old 14-11-2023, 10:37   #9
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Öznur Türk
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

Müvekkil ilkokul mezunu bir çiftçi. Elbirliği ile malik olduğu taşınmaz mevcut. (kuzenleri ve kardeşleri ile birlikte malik) Bu taşınmaz için aynı gün intikal, paylı mülkiyete çevirme ve kardeşlerinin hisselerini almak üzere işlem yapılmış. müvekkil güncel tapusunu alıp ayrılmış. aradan 9 ay geçtikten sonra tarım kredi kooperatifinde işlem yaptırırken taşınmazın metrekaresinin olması gerekenden daha az olduğunu fark etmiş. (memura 3000 mertrekare alanı olduğunu beyan ediyor, memur 1600 metrekare olarak göründüğünü söylüyor.) Bunun üzerine müvekkil tapuya gittiğinde intikal, paylı mülkiyete çevirme ve alış işlemlerinin yanında aynı taşınmazdaki bir kısım hissesini paydaş olan bir kuzene sattığını öğreniyor. Müvekkil bu konuda bir beyanı olmadığını, satış iradesini ortaya koymadığını söylüyor ve kamera kayıtlarını görmek istiyor ancak kamera kaydı olmadığı beyan ediliyor. Şimdi ben tapu iptal ve tescil davası açacağım ancak burada hileye mi dayanmalıyım bir de hak düşürücü süre bizim tarım kredi kooperatifinde öğrendiğimiz tarihten başlayacaktır, tanık ile ispat etmem mümkün sizce bu konuda sıkıntı yaşar mıyım? şimdiden bilgilendirmeniz için teşekkür ederim.

Anladığım kadarıyla, belirttiğiniz işlem; iştirak halindeki taşınmazın tapuda intikali ve paylaştırmadır. Bu gibi durumlarda, değer ve miktara bakılmaz diye düşünüyorum. Kolay gelsin.
Old 14-11-2023, 10:44   #10
Öznur Türk

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım verdiğiniz cevap için teşekkür ederim. Ancak müvekkil taşınmazda malik olan iki kişinin hissesini satın alırken kendi hissesini de diğer malike satmış görünüyor. Bunu da daha sonra fark ediyor. (Hissesini satmak istememiş ve böyle bir irade ortaya koymamış zaten ortada mantık hatası var neden iki hissedarın hissesini alıp kendi hissesini satsın. neticede aynı taşınmazda paydaşlık söz konusu.) Ben tapu iptal ve tescil davası açacağım ancak dayanak olarak hata, hile gibi unsurlardan hangisini almam gerektiği konusunda emin değilim.
Old 14-11-2023, 11:08   #11
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Öznur Türk
Sayın meslektaşım verdiğiniz cevap için teşekkür ederim. Ancak müvekkil taşınmazda malik olan iki kişinin hissesini satın alırken kendi hissesini de diğer malike satmış görünüyor. Bunu da daha sonra fark ediyor. (Hissesini satmak istememiş ve böyle bir irade ortaya koymamış zaten ortada mantık hatası var neden iki hissedarın hissesini alıp kendi hissesini satsın. neticede aynı taşınmazda paydaşlık söz konusu.) Ben tapu iptal ve tescil davası açacağım ancak dayanak olarak hata, hile gibi unsurlardan hangisini almam gerektiği konusunda emin değilim.
Bu durumda HİLE hukuki sebebine dayanılır diye düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdari İşlemin İptali İçin Süre Geçirilmişse Başka Yol Var Mıdır? Av.Sever Köz Meslektaşların Soruları 32 06-01-2014 10:34
Hile Nedeniyle Tapu İptali Davası muratozsa Meslektaşların Soruları 14 02-11-2010 03:10
İdari İşlemin İptali Davasında Verilen Süreyi Kaçırdım, Ne Yapabilirim? ALAMUT Meslektaşların Soruları 3 27-11-2008 13:25
Hile veya Gabin Nedeniyle Tapu İptali Davası ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 0 07-09-2007 15:33
Memurun Görev Yerinin Değiştirilmesine İlişkin İşlemin İptali advokat34 Meslektaşların Soruları 1 03-07-2007 18:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10224891 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.