Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Av. Ücret Sözleşmesinin Tarafları

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-07-2007, 14:02   #1
Av.İbrahim Tuna

 
Varsayılan Av. Ücret Sözleşmesinin Tarafları

Av.ücret sözleşmesi iş sahibi-tutuklu ile değil de eşi ile imzalanmış.Avukatlık Kanununda sözleşmenin taraflarından bahsederken avukat dışındaki taraf için "işsahibi"tabiri kullanılır. Tutuklu şahsın yakını(eşi) ile imzalanan avukatlık sözleşmesi geçerli midir? Yoksa adi senet hükmünde midir?Teşekkürler...
Old 26-07-2007, 20:29   #2
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Eğer eş, temsil yetkisine sahipse avukatlık sözleşmesi geçerli olmalıdır. Temsil yetkisini ise vekaletname ile kanıtlamalıdır.
Old 26-07-2007, 20:36   #3
Av.Turan

 
Varsayılan

sayın meslektaşım, bence sözleşme serbestliği açısından değerlendirme yapılabilir. kişi eşine avukat tutmak isteyebilir. buna kanunu bir engel yoktur.diğer eş bu durumu bildiği halde vekalet çıkardığına göre veya duruşmalara sizin onun vekili olarak girmenize muvafakat ettiğine göre bence avukatlık sözleşmeniz geçerlidir.
Old 27-07-2007, 09:19   #4
Koray Ö.

 
Varsayılan

acaba 3. yararına sözleşme olarak nitelenebilir mi bu durum?
bu halde sözleşme borçlusu lehine hizmet görülen tutuklu şahıs değilde, imza koyan eş olur diye düşünüyorum...
Old 27-07-2007, 11:15   #5
SPARTACUS

 
Varsayılan

-- İş sahibi kavramı geniş yorumlanmalı.
-- Olay da eş, iş sahibi kavramına girer kanaatimce !
Old 27-07-2007, 16:06   #6
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

3. kişi lehine yapılabileceğini sanmıyorum, avukat tutmak iradi temsildir ve temsilci atamak kişisel bir haktır. Bu hakkı ancak yararlanacak kişi veya onun yetkilendirdiği kişiler kullanabilir.
Old 27-07-2007, 16:35   #7
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım

Yapılan sözleşme BK 110-111 maddelerine göre geçerlidir.Kanımca olay Bk 110 içeriğine daha uymaktadır.
B) BAŞKASININ FİİLİNİ TAAHHÜT
MADDE 110 - Bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse bu üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine mecburdur.
(Ek Fıkra: 2486 - 08.07.1981) Muayyen bir müddet için yapılan taahhütlerde, müddetin bitimine kadar taahhüt edene yazılı olarak başvurulmaması halinde taahhüdün hükümsüz olacağına dair sözleşme muteberdir.

Eski Avukatlık Kanunu dönemi uygulamalarından kalma bir yargıtay kararı sunuyorum.Karar içerik olarak olaya uygulanmasa dahi bence üçüncü kişi yararına borç taahhütü altına girmenin geçerli olduğuna dair ayrıntılı açıklamaları ile bu şekilde avukatlık ücret sözleşmeleri yapıldığı ve geçerli olduğu sonucu doğuyor.
Yine temsil (vekalet ) konusundaki ayrıntılı açıklamaları açısından da yol gösterici niteliktedir.

Ben de defalarca bu şekilde sözleşmeler yaptım.

Saygılarımla
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 1990/4646

K. 1990/4682

T. 26.6.1990

• AVUKATLIK SÖZLEŞMESİ ( Dava Konusuna Ortaklığı Kapsayan )

• AVUKATLIK SÖZLEŞMESİ ( Üçüncü Şahıs Yararına )

• AVUKATLIK ÜCRETİ ( Batıl Sözleşmeye Dayanarak Takip )

818/m. 111,112

1136/m.163/son,164/2-3


ÖZET : Üçüncü şahıs yararına sözleşme, sözleşmenin tarafı olmayan bir şahsa onun yararına bir edim kararlaştırılmasıdır.
Sözleşme, başarıya göre değişme şartını içermediğinden, davacı avukatın dava konusuna doğrudan doğruya ortaklığını kapsamaktadır. Bu nedenle sözleşme, Avukatlık Kanununun 164. maddesinin 2 ve 3. fıkralarına aykırı olup batıldır. Sözleşmenin butlanı halinde, taraflar yararına bir hak doğmaz ve davacının bu sözleşmeye dayanarak borçluyu takip etmesi mümkün değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın İsmet için husumetten reddine ve diğer davalı hakkındaki davanın da reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalı Kenan ile dava dışı Murat adlarına S.S.P.T.T. Teknik Elemanları Yapı Kooperatifi aleyhine alacak davası ikame etmek için diğer davalı İsmet ile Avukatlık Ücret Sözleşmesi düzenlediklerini, 500.000 TL.sı peşin, kalan 5.000.000 TL.sınırı dava sonuçlandığında verilmesini İsmet'in kabul ettiğini, davayı açıp Kenan ile Murat yararına hüküm aldığım, ödenmeyen avukatlık parasının tahsili için yaptığı icra takibine davalıların itiraz ettiğini öne sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı İsmet; davacının açtığı davada taraf ve iş sahibi olmadığım, bu nedenle avukatlık parasının kendisinden istenemeyeceğini, davalı Kenan ise Avukatlık Ücret Sözleşmesinin kendi adlarına düzenlenmemesinden dolayı sorumlu olmayacağını savunmuş, davanın reddini dilemişlerdir.
KARAR : Mahkemece, davalı İsmet'in davacı avukatın açmış olduğu davada taraf olmadığı, taraf olan iş sahipleri Kenan ve Murat'ın da davacı ile Avukatlık Ücret Sözleşmesi düzenlenmesi için İsmet'e vekalet vermedikleri kabul edilmiş, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- 16.10.1986 günlü Avukatlık Ücret Sözleşmesinin tarafları davacı Avukat ile davalı İsmet'tir. Bu sözleşmeyle, davacı avukat Kenan ile Murat adlarına Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde S.S.P.T.T. Teknik Elemanları Yapı Kooperatifi aleyhine alacak davası açmayı ve takip etmeyi, davalı İsmet'de açılacak davanın müddeabihinin % 10'u tutarında avukatlık ücretini davacı avukata şahsen taahhüt etmiştir.
2- İlk önce bu sözleşmenin hukuki niteliğini ve tanımını belirtmek gerekir. Anılan sözleşme, BK.nun 111 ve 112. maddelerinde düzenlenmiş "üçüncü şahıs yararına sözleşme"dir, gerçekte de "üçüncü şahıs yararına sözleşme" sözleşmenin tarafı olmayan bir şahsa, onun yararına bir edim kararlaştırılmasıdır. Sözleşmenin taraflarından biri ( borçlu ) diğerine karşı ( alacaklı ) bir üçüncü şahsa ( =yararlanma ) edimi ifa edeceğini yükümlenmektedir.
Burada, alacaklının kendi adına hareket etmesi üçüncü şahsın yararına sözleşmenin temel unsurunu oluşturmaktadır.
Böyle bir hukuki işlemden doğan alacak hakkının kimin eliyle kullanılacağı konusunda, BK. m. 111/1 metni "alacaklıyı" göstermektedir. BK. m. 111/11 metni ise "üçüncü şahsın dahi" talep hakkının haiz alacağına işaret ederek hem alacaklının hem de üçüncü şahsın talep hakkını haiz olabileceklerini düzenlemektedir. Üçüncü şahsa karşı ifanın kendisine yapılmasını sağlamak üzere bir talep hakkı tanınan sözleşmeye "tam üçüncü şahıs yararına sözleşme" denir. Burada üçüncü şahıs kavramı hukuki işlemin meydana gelmesine katılmayan şahısları İfade eder. Hukuki işlemi kuranlar "taraf" işlemin kurulmasını katılmayanlar ise "üçüncü şahıstır" üçüncü şahısın borçlu ile alacaklı arasındaki hukuki ilişkiyle borç altına sokulması imkansızdır. Üçüncü şahıs yararına sözleşmede üçüncü şahıs yarar elde ettiği hukuki işleme yabancıdır. Üçüncü şahıs ile borçlu arasında hiç bir sözleşme ilişkisi yoktur. Üçüncü şahsın sözleşmenin tarafı haline gelmesini gerektirecek biçimde alacaklının onun temsil yetkisine dayanarak hareket etmemiş olması zorunludur.
Bu tür bir sözleşme ile davacı avukat üçüncü şahıs durumundaki Kenan ile dava dışı Murat'a edim yapılmasını, yani onun davasının takip edilmesini taahhüt etmekte, davalı İsmet'de Kenan ile Murat'a yapılacak edimin karşılığını davacıya ödemeyi borçlanmaktadır. Şu halde davacı avukat takibini üstlendiği işi özenle yürütmek yönünden hem akidi İsmet'e karşı, hem de bu sözleşme ile davanın takibi konusunda alacaklı durumunda bulunan iş sahipleri Kenan ve Murat'a karşı sorumludur. Diğer bir anlatımla, hukuki yardımın özenle yürütülmesini her iki davalı; davacı avukattan talep edebilecek ancak davacı; hukuki yardım karşılığını sözleşme uyarınca sadece davalı İsmet'den talep edebilecektir. İşte bu niteliği itibariyle "tam üçüncü şahıs yararına sözleşme" temsilden ayrılmaktadır. Temsille, üçüncü şahıs yararına sözleşme arasındaki benzerlik, sözleşmenin kuruluşuna katılmayan bir şahsın doğrudan hak sahibi olmasıdır. Bu ortak noktaya rağmen her iki müessese birbirinden farklıdır. Üçüncü şahıs yararına kurutan sözleşme "doğrudan temsil" yetkisine dayanan bir işlem olarak kabul edilemez. Çünkü alacaklının vaadettiren sıfatı ile üçüncü şahıs adına bir hukuki işlem kurması ( temsil ) değildir. Temsilde üçüncü şahıs sözleşmenin tarafıdır. Sözleşme temsilci ile borçlu arasında değil temsil olunan ile borçlu arasında kurulmuştur. Temsille kurulan hukuki işlemin bütün sonuçları temsil olunan hukuk alanında doğar ( BK. m. 32/1 ). Ortak taraf her iki durumda az yukarıda değinildiği gibi üçüncü şahsın ( olayda davalı Kenan'ın ) davacıdan işin özenle yürütülmesi konusunda doğrudan bir talep hakkı elde etmesidir. Fakat bu iki talebin her iki durumda kaynağı farklıdır. Temsilde sözleşmenin tarafı olarak, üçüncü şahıs yararına sözleşmede ise; o sözleşmenin bir dış etkisi, yabancıya etkisi olarak talep hakkına sahiptir. Yani üçüncü şahıs katılmadığı bir sözleşmeden doğrudan ve derhal bir hak kazanır. Bu kazanma onun sözleşmeye katılmasını, taraf sıfatını taşımasını gerektirmez. Üçüncü şahsa yapılan kazandırma, onun taraflardan birinden halefiyet yolu ile kazandığı hak değildir. Üçüncü şahsın hakkı alacaklı ile borçlu arasındaki sözleşmeye dayanır ( Şener Akyol, Tam Üçüncü Şahıs Yararına Sözleşme, İstanbul-1976, Sh. 61 vd. ).
3- Açıklanan hukuki ilkelerin ışığı altında uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. Avukatlık Ücret Sözleşmesi davacı avukatı ile davalı İsmet arasında düzenlenmiştir. Bu sözleşmenin hiç bir yerinde açıkça veya örtülü bir şekilde davalı İsmet'in iş sahipleri davalı Kenan ile dava dışı Murat'ın temsilci sıfatıyla hareket ettiğini kabule olanak sağlayan bir söze rastlanmamaktadır. O halde bu ücret sözleşmesinin temsilci sıfatıyla yapıldığını kabul etmek mümkün değildir. Böyle olunca da davalı Kenan'ın, anılan ücret sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bir ücretten söz edilemeyeceği açıktır. Davacı avukatın davalılardan Kenan ile dava dışında Murat'ın davasının takip etmiş olması ve davanın takip edilmesi içinde anılan iş sahiplerinin vekaletname vermiş bulunması duruma ve sonuca etkili görülmemiştir. Kaldıki ücret sözleşmesiyle avukata verilen işin muhakkak surette sözleşmeyi yapan kişinin işi olması gerektiğine ilişkin bir hukuk kuralı da mevcut değildir. Bir kimse kendisine ait olmayan bir işin takibini ücretini kendisi ödemek koşulu ile bir avukata gördürmesi mümkündür. Bunu önleyen bir yasa hükmü de yoktur.
4- Hal böyle olunca; davada dayanılan Avukatlık Ücret Sözleşmesi davacı avukatı ile davalı ismet arasında yapılmış olmasına ve davalı İsmet'in davalı Kenan'ın temsilcisi sıfatıyla hareket etmeyip şahsen borç altına girmiş bulunmasına ve sözleşmenin üçüncü kişi Kenan ve Murat yararına yapılmış olduğu sonucuna varılmasına göre, Avukatlık Ücret Sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin davalılardan yalnız İsmet'den talep edilebileceğini kabul etmek gerekir.
5- Bu açıklamalardan sonra, Avukatlık Ücret Sözleşmesinin geçerliliği konusunun incelenmesine sıra gelmiştir. Tam üçüncü şahıs yararına olarak davacı ile davalılardan İsmet arasında düzenlenen 16.10.1986 tarihli sözleşmenin konusunun Avukatlık Kanununda
hükme bağlanan avukatlık ücretine ilişkin olduğu açık ve seçik belirgindir. Böyle olunca, sözleşmenin, Avukatlık Kanununun buyurucu hükümlerine tabi tutularak değerlendirilmesi gerektiğinde duraksama olmamalıdır. Ücret sözleşmesinde müddeabihin % 10'u "davacı avukata ücret olarak ödeneceği" yazılıdır. Avukatlık Kanununun 164. maddesinin 2. fıkrası gereğince; 3. fıkra hükmü saklı kalmak üzere davada gösterilen başarıya göre değişmek ve % 25'i aşmamak üzere dava olunan ve hükmolunan şeyin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti kararlaştırılabilir. Aynı maddenin 3. fıkrasında da, 2. fıkraya göre yapılacak anlaşmalar dava konusu mal olacak veya hak gibi kıymetlerden bir kısminin aynen avukata ait olacağım ve böylece avukatın taraflardan biri imiş gibi dava konusuna doğrudan doğruya ortaklığım kapsayamaz hükmü yer almıştır. Dayanılan ücret sözleşmesinde % 25 sınırı aşılmamışsa da başarıya göre değişmek üzere ücret kararlaştırılmamıştır. Sözleşme; başarıya göre değişme şartını içermediğinden davacı avukatın dava konusuna doğrudan doğruya ortaklığım kapsamaktadır. Bu nedenle sözleşme 164. maddenin 2 ve 3. fıkralarına aykırıdır ve batıldır. Sözleşmenin butlanı halinde taraflar yararına bir hak doğmaz ve davacı bu sözleşmeye dayanarak borçluyu takip etmesi mümkün değildir.
Ayrıca, Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinin birinci maddesi Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinin avukat ile iş sahibi arasında uygulanacağını hükme bağlamıştır. Davalı İsmet anılan maddenin öngördüğü iş sahibi ( müvekkil ) değildir. Bu nedenle davacı avukatın ücreti İsmet'e karşı tarifeye görede hesaplanamaz. Diğer bir ifadeyle olaya Avukatlık Kanununun 163/son maddesi uygulanması da sözkonusu olmayacaktır. Geniş açıklanan gerekçeler altında mahkemenin davalı İsmet hakkındaki davayı red gerekçesi değiştirilmeli sonucu bakımından doğru olan karar onanmalıdır ( HUMK. 438/son ).
6- Davalılardan Kenan ile dava dışı Murat'tan aldığı vekaletnameye göre, davacı avukat S.S.P.T.T. Teknik Elemanları Yapı Kooperatifi aleyhine alacak davası açıp davayı sonuçlandırdığı, böylece vekalet görevini gereği gibi ifa ettiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Anılan davalıyı, davacıya karşı borç altına sokan davacı ile davalı İsmet arasındaki ücret sözleşmesi olmayıp kendi iradesi ile vekalet verdiği ve görülen işdir. Bu itibarla, davalı Kenan, Avukatlık Kanununun 163/son maddesi gereğince vekaletin verildiği tarihteki tarifeye göre hesaplanacak ücretten davacıya karşı sorumludur. Sonuçlandırılan davanın takibi için davalı Kenan ile dava dışı Murat birlikte davacı avukata vekaletname vermişlerdir. Gerçektede, iş sahiplerinin birden çok olması halinde bunlardan her biri avukat ücretlerinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar ( 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m. 165 ). Ne varki, davacı müvekkilinden müteselsil borçluluk esasına göre bir istemde bulunmamıştır. Bu nedenle, müvekkillerden davalı Kenan'ın az yukarıda açıklanan tarifeye göre hesaplanacak ücretin 1/2'sinden sorumlu tutulması gerekir.
Mahkemenin hukuki tanım ve nitelendirmede yanılgılara düşerek davalı Kenan yönünden davayı reddetmesi usule ve yasaya aykırıdır, bozma nedenidir.
SONUÇ : Mahkemenin davalı ismet hakkındaki ret kararının gerekçesi değiştirilerek 1., 2., 3., 4., 5. bentlerde gösterilen gerekçelerle ( ONANMASINA ), 6. bentte açılanan gerekçe ile davalı Kenan yönünden kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 26.6.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Avukatlık Kanununun 164. maddesi hükmüne göre, ücret sözleşmesi kural olarak belli bir miktarı kapsamalıdır. Bu miktar belli bir rakamla ifade edilebileceği gibi belli bir miktarın yüzdesi olarakta ifade edilebilir. Olayda dava olunanın değeri belli olduğuna göre bu değerin % 10'unu oluşturan tutarda belli.bir tutardır ve yasaya uygun bir belirleme olur. Anılan maddenin 2. fıkrasındaki hüküm başarıya göre değişme şartı ile ücret verilmesinin de mümkün olduğunu belirtir. Kanunun bu hükmünü bu şekilde anlamak amaca daha uygun düşer. Aksi takdirde belli bir tutar içeren sözleşmeyi geçerli kabul ederken nisbi ücreti içeren sözleşmeyi geçersiz saymak çelişki yaratır ve haksızlık doğurur. Bu nedenle kararın 5 nolu bendindeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Kamil KADIOĞLU
Üye
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlık Ücret Sözleşmesinin ve Ücretin ikrar ile ispatlanmasına ilişkin Karar ebrus Meslektaşların Soruları 5 31-07-2015 13:38
Ücret Bordrosunda Görünmeyen Gerçek Ücret - İspat irokua Meslektaşların Soruları 10 19-12-2012 20:25
İş sözleşmesinin ihlali Burak Demirci Meslektaşların Soruları 3 01-12-2006 13:25
avukatlık ücret sözleşmesinin şekli ebrus Meslektaşların Soruları 2 14-03-2006 13:42
avukatlık ücret sözleşmesinin şekli ebrus Meslektaşların Soruları 2 14-03-2006 13:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06050992 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.