15-12-2006, 18:42 | #1 |
|
Sahte Mahkeme Kararıyla Çekin Ödemesinin Durdurulması
Bay (x) hamili olduğu çekin karşılığını tahsil etmek üzere Bankaya başvurduğunda, çek keşidecisinin vekili tarafından Bankaya ibraz edilen "İhtiyati Tedbir" kararı nedeniyle, çek bedelinin kendisine ödenemeyeceği bildirilir.
Kararın bir suretinin tarafımıza fakslanması istenir. Gerçekten de, bahse konu çekin ödenmemesi yönünde verilen bir karar olduğu görülür. Ancak; Başlık : Ankara ... Asliye Ticaret Mahkemesi Başkan : .... Üye : .... Üye : .... Dikkatle incelendiğinde farkedilir ki, kararda ismi geçen Ticaret Mahkemesi Başkanı, başka numaralı bir Asliye Ticaret Mahkemesinin başkanlığını yürütmektedir. Emin olmak için Mahkemeden sorulur. Böyle bir tedbir kararı yoktur! ... Barosuna bağlı olarak görev yapan avukatla telefonda görüşülür. "Evet, bizim stajyer arkadaşlar yapmışlar böyle birşey, n'apalım, yapacak birşey yok..." şeklinde bir yanıt alınır. Bu olayı anlattığım bir meslektaşım, "Senin haberin yok mu? Bürosunda karar yazarak, icra takibi başlatan avukatlar var" der. Bizler de burada, hukukun üstünlüğü, avukatların toplumdaki saygınlığının artması için neler yapılabileceğini tartışır dururuz... |
15-12-2006, 20:56 | #2 |
|
Bence bu stajyerleri, bu avukatı derhal baroya bildirmelisiniz.
|
15-12-2006, 21:05 | #3 |
|
Bay (Y, A şehrindeki kendisine ait otelde kiracısı olan K'dan kurtulmak ister. Kiraya konu taşınmazı bir şekilde tahliye edecektir.
Turizm sezonu kapanmıştır ve otelde etrafı kolaçan etsin diye bırakılan bir bekçiden başka kimse yoktur. Kiraya konu otelin tahliyesi için B şehrindeki icra müdürlüğünden C şehrindeki yapay kiracı D'ye karşı tahliye taahhüdüne dayalı takip başlatılır. Takip kesinleşir ve bir talimat yazısı alınarak A şehrinde bulunan ve kiracı K'nın kullanımında olan otel bekçinin de dışarı çıkması fırsat bilinerek icra marifeti ile tahliye edilir. Hemen yeni bir kiracı bulunup, otele yerleştirilir. ---------- Müvekkillerine pek fazla güveni olmayan avukat A, takiplerini sekreteri üzerinden yapmaktadır. Günün birinde sekreter işten ayrılır ve intikam almak için avukat A'yı kendi vekilliğinden azleder ve eski patronu olan avukattan tahsil edilen paralarını ister. İşin içinden çıkamayan avukat A gidip sekreterini vurur. ---------- Benzer örnekler çok fazlalaştı. Üzülmek yetmiyor! Günün birinde bize "Merhaba avukat." diyeni, sanki bize hakaret edilmiş gibi "Sensin avukat!" diye azarlamak durumunda kalmamak için birşeyler yapmak gerek. Meslek kurallarımız aynı zamanda bizim rekabet kurallarımızdır. Kuralları ihlal eden acar, kurallara uyan pısırık avukat olmaz. Bu konuda da taviz olmaz. İnanıyorum ki; Sn.Nevra Başkal bu işin gereği her neyse yapacak, sonucunu alana kadar da uğraşacak ve mutlaka sonuç alacaktır. Saygılarımla... |
15-12-2006, 23:03 | #4 |
|
Baroya bildirmek az olur, bence Savcılığa suç duyurusunda bulunulmalı. Sadece mesleğin değil, toplumun da bu tip insanlardan kurtulmak hakkı.
|
15-12-2006, 23:45 | #5 |
|
Bu kadar pişkince bir cevap düşünemiyorum..Napalım bizim stajerler yapmış.
Bu olay suçtur. Sahte mahkeme kararı düzenlemek hapis cezasını gerektiriyor ve erteleme sınırı dışındadır. Bu pişkinlik hayatının hatasıdır. |
16-12-2006, 03:31 | #6 |
|
avukatlık dürüstlüktür
avukatlık dürüstlüktür 1-Öncelikle stajyerlere bu durumu bildirin.Hangi vasıflarda birinin yanında staj yaptığını öğrenmiş olsunlar.Stajyerlerin bu yasadışı olaya iştirak edeceklerini hiç zannetmiyorum.
2-Avukat stajyerlerin adını kullanarak kendini aklamak istiyor. 3-Avukatı cumhuriyet savcılığına şikayet edin. 4-Sahte mahkeme kararı yazan birisinin avukatlık yapmaması gerekir. |
18-12-2006, 02:58 | #7 |
|
Gereken yerlere gereken başvurular yapıldı elbette... Ama günlerdir, bu ülkede avukatlık yapmanın neden gitgide bu kadar zorlaştığını düşünmeye başladım.
Artık, karşı tarafça bir emsal karar bildirildiğinde daire esas numarasından doğruluğunu sorgular, delil olarak dilekçeye bir karar eklendiğinde şüpheyle yaklaşıp, mahkemesinden böyle bir karar olup olmadığını sorar hale mi geleceğiz? Meslekte 5. yılım, ama en az 20 yıl daha böyle bir "paranoya"ya nasıl katlanabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok... Nedir bunun bedeli? Kaç para için insan mesleğini, kendi şerefini, mesleğinin onurunu ayaklar altına alır, halen bunun muhasebesindeyim... Ve nedenleri elbette... "Açlık" mıdır, "açgözlülük" mü? "Hırs" mıdır, "kolaycılık" mı? Adını hatırlayamadığım bir köşeyazarı "ahlakın adını "etik" koyduğumuzdan beri hafifledi anlamı. Düpedüz ahlaksızlık olan şeylere "etik dışı" diyerek, içini boşalttık "ahlak" sözcüğünün." yazmıştı bir yazısında... Toplum olarak çivimiz çıktı, menteşelerimiz dağıldı, "hukuk"a olan inanç yittiği gibi, toplumun düzenini sağlayan hiçbir kuruma insanların saygısı kalmadı. "Hukuka aykırılık", artık o kadar gündelik bir alışkanlığımız haline geldi ki, her türlü "düzenbazlık" meşrulaştı artık. Ankara Adliyesi'nde adam vurulabiliyor, başka bir adliyede halk linç girişiminde bulunabiliyor, hatta bir camide gerçekleştirilen linç hareketinin üstü kapatılabiliyor, hakimler emsal gösterdiğiniz bir Yargıtay kararına karşı "ben bu kararı biliyorum, hatır kararı bu" diyebiliyor, bir Yargıtay Başkanı "vicdan-cüzdan" ikilemini ikrar ederek, halkı kendi adaletini sağlama yönünde teşvik edebiliyor. Tüm bunlardan avukatlar da payını almıştır elbet... Şaşırmak da ne kadar doğru ki? |
19-12-2006, 00:21 | #8 |
|
Arkadaşlar haddinizi biliniz, lütfen !
Ben haddimi öğrendim; nasıl mı ? ...MAHKEME BELGELERİNDE KARALAMA-ÇİZİKTİRME YOLUYLA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI SUÇ OLMADIĞI..
yönünde bir Savcı karar verdi. Yetmedi, itirazımız üzerine : ...SAVCILIK KARARINA İTİRAZIN REDDİNE...
diyerek bir Ağır Ceza Mahkemesi İÇTİHAD yarattı. Mahkeme belgelerinin değiştirildiği ve bu eylemin suç olmadığına ilişkin İÇTİHAT var iken, bu piyasaya uygun bir iş takipçisi hakkında yasal yolları ve meslek kurallarını çalıştırmayı öneren arkadaşlar
HADDİNİZİ BİLİNİZ, LÜTFEN . Ömer KAVİLİ Hukukçu, Yeni sanık |
19-12-2006, 03:08 | #9 |
|
Yapılanın ahlaki ve hukuki boyutu yönünde ekleyeceğim bir şey yok. Ancak dikkatinizi çekiyor mu? Artık mahkemeler kendilerine teslim edilen mühürleri kullanmıyorlar. Şimdi bunu yapan mühürü de taklit eder dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bilgisayar çıktısına hakim tarafından atılmış uyduruk bir çiziktirme (paraf) al sana mahkeme kararı. Bu işin ciddiyeti de bu olmamalı. Hiçbir hakimin taklidi kolay ve uyduruk paraf kullanmaya (hele mahkeme kararında) hakkı yoktur. Böylesi bir durumda Adli Tıp bile işin içinden çıkamayabilir. Örnekleri vardır. Mutlaka Alman Mahkemesi kararı görmüşsünüzdür. Soruyorum imrenerek bakmadınız mı? Ben şahsen elime alırken bile korkmuştum. Bir yerine zarar veririm diye.. Bizde ise mahkeme kararı geliyor üzerine mühür vurmaya üşenilmiş. Hoş o mühürler de tebliğ zarflarına mübaşirlerce vurula vurula şeklini şemalini kaybetmiştir ya neyse? Mühür olmaz barkod olur başka bir şey olur ama mutlaka bu işin bir disiplini sağlanmalı. UYAP galiba bu gibi sahteciliklere karşı biraz çare olacak. O zaman da Hacker Avukatlar türerse orasını bilemem artık.
|
19-12-2006, 10:09 | #10 |
|
Tuz biber oldu Sn. Kavilli söyledikleriniz...
Hoş aslında söylediğiniz gibi, hepsi haklı, bu işi yapan avukat da, takipsizlik kararı veren Savcılık da, hatta böylesine nadide, hukukta yeni bir çığır açan, yenilikçi bir karara imza atan Ağır Ceza Mahkemesi de... Sorun bizlerde galiba, nerde yaşadığımızı unutuyoruz arasıra. Böyle zamanlarda "tokat gibi" bir olayla bizi yüzyüze getirip aklımızı başımıza devşiriyorlar, sağolsunlar... "Uzaylı" kaldık "dünya"lılar arasında... Biz kim oluyoruz da, değirmenin dişlileri arasına çomak sokmaya çalışıyoruz... Sn. Doğanel, emin olunuz ki UYAP sisteminin "sahteciliğe çare olmasının" önüne de elbirliği ve azimle geçilecektir. Türk insanı zekidir, bulurlar bir çaresini... |
19-12-2006, 11:10 | #11 |
|
Mesleğe henüz adım atmış biri olarak daha okuduğuma inanamazken örneklerin çoğalması beni hayrete düşürdü."BU KADARI DA OLMAZ" denilen şey bu olsa gerek! İnsanları varlığına inandırmaya çalıştığımız adalet daha kendi adaletini sağlayamıyor!Herşey değişir..Ama nasıl?
|
19-12-2006, 12:53 | #12 |
|
Sayın nesli-han gibi bende mesleğe yeni başlamış biri olarak her geçen gün düştüğüm karamsarlıktan çıkmaya çalışırken ve her seferinde başarırken(şimdilik)de olsa karanlığa bir adım daha yaklaştığımı hissediyorum.Avukatlık sınavını tartışmaya gerek yoktu,karakter belirleme sınavı yapsınlar da böyleleri yer edinemesin artık bu memlekette. Kendine söz geçiremeyenin adalet sistemi içerisinde ne yeri var?Nereye gitsem karşılaştığım ve genel olarak insanların "sistem bu" dedikleri neyse,ondan nefret ediyorum.İnadım inat!!! Eğer sistem buysa ben bu çarkın dişlisi olmayacağım.İş vermeyen vermesin,gelmezse gelmesin.Aç kalmam.Masamın üzerinde kanunlar ve kitaplar;yetiştirilmemden kaynaklanan;herkese ve her şeye güven duygularım karşında,bastığım her yer raptiye, kurnazlıklarla dolu bir hayat ve bu hayatın izlenimi sonucu gün geçtikçe bakış açımda artan paranoyaklık durumum,karşımda; yolsuzluklar,sorumsuzluklar,işleri savsaklamalar(not; agızında sakızla iş yapan herkes iki kat sinir bozucu)...Sağıma dönüyorum birbirini çarpan çarpana ki bu çarpışmalardan herkes memnun(!),soluma dönüyorum "napıyorsunuz siz orada bir saniye" dediğimde üstüme çullananlar...vs.Hukuk ve adalet savaşı mı vereceğim yoksa kapının dışındakilerle mi uğraşacağım yoksa benden dediğim içerdeki kişilerle mi uğraşacağım,para alıp para mı vereceğim,gidip gelecekmiyim,sırada mı bekleyeceğim hepsi birbirinin içinde ve bu nedenle hep aksayan,geç işleyen işlemler,bozulan bilgisayarlar ve sinirler...
Ben kendi sıkıntımın kaynağını çözdüm.Eğitim alırken bize hukukçu eğitimi verildi.Hiçbir zaman "sistem bu" sözü kapsamındaki "sistem eğitimi(!)" verilmedi.Tam bir Hukukçu olarak yetişen bir kişi, tam hazırlıksız(sistem bakımından) olarak mesleğe başladığında ,ne acı ki ilk önce kendi meslektaslarıyla mücadele içine girmek zorunda bırakılıyor.Bu durumda gün geçtikçe insanı meslekten ve hatta hayattan soğutmaya başlıyor.Artık kendi meslektaşlarıma da şüpheyle yaklaşacaksam;hukuka aykırılığın ilk adımını atan ve son derece normal davranmış gibi de rahat olabilen kişi,benimle aynı mesleği yapacaksa;bırakın sözünü,imzasından bile şüpheleneceksem,o zaman ne anladım ben saygınlıktan,kaliteden,güvenden,aynı meslekten olmaktan...Saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
şirketlerin mahkeme kararıyla tasfiyesi konusu | begümmarmara | Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu | 2 | 01-04-2007 00:02 |
Çekte Vade - Çekin Keşide tarihinin İlerki bir Tarih olması ve Çekin İbrazı | uye9493 | Meslektaşların Soruları | 6 | 20-10-2006 02:42 |
Toki Ödemesinin Tekrar Yapılmasının İstenmesi | seda390 | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 10-10-2006 12:00 |
İnfazların Durdurulması Yada Ertelenmesi | Av.Cem DOĞAÇ | Meslektaşların Soruları | 2 | 04-12-2004 16:01 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |