paydaştan paydaşa müdahalenin meni davası

merhaba.

Bilindiği gibi yüksek mahkeme, bazı kararlarında hakka dayalı müdahalenin meni
davasının şerikler arasında görülmesine prensip ilkesel olarak olur verse de
şeriklerarası kullanım sorunlarını men talebi yerine izaleyi şüyu davası ile
çözmelerini gerektiğine hükmetmektedir.
Ancak, buna rağmen müdahalenin meni davası şerikler arasında açılmışsa
ve eğer davacı kendi payı oranında bir yer kullanmıyorsa müdahalenin meni
davasının kabulune karar vermektedir.
benim sorum biraz daha detaya dair:
100 dekar bir arazide 1 dekar payı olan davacı iştirak halinde maliklerden birine
(hali hazırda arazinin tamamını kullanan şerike) karşı "ARAZİNİN TAMAMININ KENDİ
KULLANIMINA BIRAKILMASI VE DAVALININ ARAZİDEN TAMAMEN MENİ talebiyle müdahalenin meni davası
açtığında kendi payının kullandırılmadığı da anlaşılıyorsa bu takdirde karar nasıl kurulmalıdır?
kanaatim; davanın, davacı paydaşın kendi payı oranında kabulü ile kendi payı dışındaki
kısımlarla ilgili talebi yönünden reddine karar verilmesi yönündedir ancak durumu tam olarak
karşılayan bir yargıtay kararı bulabilmiş değilim.
.................................................. ..
.................................................. ..
Kanaatimin dayandığı ayrıntılar şunlardır:
‘Paydaşlararası elatmanın önlenmesi davası’ paydaşlar arasında dinlenilebilir bir dava olsa bile en azından davacının kendi hisse oranı dışındaki kısımlar için men talebi hakkında red kararı verilmelidir. Zira, müdahalenin meni davası mülkiyet hakkına dayalı olarak açılabilen bir davadır ki davacının (bir paydaş olan davalıya karşı açtığı) dava konusu parsellerdeki kendi mülkiyet payı dışındaki müdahalenin meni talebinin bir hakka (mülkiyet hakkına) dayalı olduğundan bahsedilemez.
Davacının açtığı davada sadece kendi hissesiyle ilgili kısım, bir hakka (mülkiyet hakkı) dayalıdır. Davacı, kendi hissesi dışındaki kısımlar için olsa olsa zilyetlik hakkına (daha doğrusu zilyetlik iddiasına) dayalı müdahalenin meni (zilyetliğe tecavüzün önlenmesi) davası açabilir.
Şu halde, en azından davacının kendi payı dışındaki müdahalenin meni talebinin reddi gerekmektedir. Davacının kendi payı dışındaki kısım için dermeyan ettiği men talebinin “müdahalenin önlenmesi” talebi olduğu şeklinde tavsif edililecekse en azından kendi payı dışındaki kısımla ilgili olarak "dava açmaya hakkı olmadığı için" (kendi payı dışındaki kısımlarda bir hakka ‘mülkiyete’ dayanamayacağı için) davayı esastan reddetmelidir. Zira, hissedarın biri bir diğer paydaşa karşı; diğer hissedarların kendi mülkiyet haklarına dayalı olarak açabilecekleri müdahalenin meni davasını açamaz ki her hissedar kendi hissesine bağlı müdahalenin meni davasını açmaya sadece kendisi yetkilidir.
Zira, davacının kendi payı dışındaki talebi bir hakka (mülkiyete) dayanmamaktadır ki kendi payı dışındaki (zilyetliğe dayalı) talebi sadece Sulh Hukuk Mahkemesinde açabilecek olan "zilyetliğe dayalı tecavüzün önlenmesi" davasında ele alınabilir. Fakat o ihtimal için de yasal süre olan 60 günlük zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığı için o dava reddedilecektir ki sayın mahkeme, davacının davasının zilyetiğe tecavüzün önlenmesi davası olarak tavsif ediyorsa bu ihtimalde de zilyetliğe dayalı bu davanın görülmesinde görev yönünden yetki Sulh Hukuk Mahkemesi'nde olduğu için davada "görevsizlik kararı" verilmelidir.