Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tıbbi Müdahale Hatası sebebi ile şikayet

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-12-2016, 17:25   #1
Av. Bonus Pater Familias

 
Acil Tıbbi Müdahale Hatası sebebi ile şikayet

Sayın Meslektaşlarım;

Müvekkilim devlet hastanesinde geçirmiş olduğu boyun fıtığı ameliyatındaki tıbbi müdahale hatası sebebi ile ses kısıklığı sorunu yaşamaktadır. Almış olduğumuz rapora göre ses kısıklığından kaynaklı %20 oranında maluliyeti sözkonusu.
Savcılık şikayetimizde ameliyatı yapan doktorlarla beraber hastanenin sorumlularından başkaca kimden şikayetçi olabiliriz.
(Başhekim vs..?)
Ceza davası tam targı davasında bekletici mesele yapılıyor mu?
Uygulamaya ilişkin tecrübelerinizi paylaşırsanız memnun olurum.
İyi çalışmalar
Old 05-12-2016, 11:10   #2
Av.sansar

 
Varsayılan

Birincisi, BK.m.53 (TBK.m.74) gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla veya suçun işlenmediğine ilişkin kesin aklama kararıyla bağlıdır. Öte yandan, gene BK. m.53’e (TBK.m.74’e) göre, olayın ne yolda meydana geldiğine ilişkin ceza hakiminin saptamaları da hukuk hakimini bağlar. Tüm bu nedenlerle ceza davasının sonucu beklenmeli ve çıkacak sonuca göre karar verilmelidir.

İkincisi, ceza ve hukuk mahkemelerinin verecekleri kararlar arasında, aynı olay için, ayrı ayrı sonuçlar doğmasını önlemek, sonuç ve görüş birliğini sağlamak için “bekletici sorun”un kabulünde zorunluk vardır.

Bu iki ana nedene şunu da ekleyebiliriz : Hukuk mahkemesi, ceza davasının sonuçlanmasını “bekletici sorun” yapmayıp, bir karar verir ve bu karar kesinleşirse, daha sonra verilen ceza mahkemesi kararının farklı olması durumunda, taraflardan biri, Usulün 445/1. maddesi (6100 sayılı HMK.374) hükmüne dayanarak hukuk mahkemesinde yargılamanın iadesi yoluna başvurabilir.

Tüm bu görüşlere karşı, BK.53.(TBK.m.74) maddesinin anlam ve amacına uygun olacağına inandığımız ortalama bir yol öneriyoruz. Şöyle ki :

1) Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla ve eylemin hukuka aykırılığı ile nedensellik bağını saptayan maddi olgularla bağlı olduğuna göre, ceza davasındaki sorgulamaların tamamlanması, kanıtların toplanması ve bilirkişi raporlarının verilmesi aşamasına kadar beklenmeli; bu aşamada durum aydınlığa kavuşmuş olacağından, artık ceza davasının sonuçlanması ve hükmün kesinleşmesi beklenmemelidir.

2) Öte yandan, hukuk mahkemesinde tazminat davası açılmış ve ileri bir aşamaya gelinmiş olup da, ceza kovuşturması uzamış ve henüz ceza davası açılmamışsa veya türlü nedenlerle açılması gecikecek ise, artık beklemek söz konusu olmamak gerekir. Çünkü, yukardaki bölümlerde ceza zamanaşımının uygulanma koşullarını incelerken, Yargıtay kararlarından verdiğimiz örneklerle, haksız eylemin aynı zamanda cezalandırılabilir bir suç niteliğinde sayılması için ceza davası açılmış olmasının ve mahkumiyet kararı verilmiş bulunmasının şart olmadığını açıklamıştık. Ayrıca, aşağıda hukuk hakiminin “eylemin suç niteliğini doğrudan araştırma işlevi” ayrı bir bölümde incelenecek ve değerlendirilecektir.
Çelik Ahmet ÇELİK
Old 05-12-2016, 14:08   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Suç ve cezada şahsilik ilkesigereği Savcılık şikayetinizde sadece ameliyatı yapan dortarları şüpheli olarak göstermeniz gerekir.
Tam yargı davasında ceza davası bekletici mesele yapılmıyor, idare mahkemesi tıbbi hata bulunup bulunmadığı husususnda kendisi adli tıp kurumundan rapor alıyor.
Tam yargı davası açmadan önce savcılık tarafından aldırılacak tıbbi hatanın bulunup bulunmadığına yönelik adli tıp raporunu beklemenizi, tıbbi hatanın bulunduğu yönünde rapor gelir ise tam yargı davası sürecini başlatmanızı öneririm. Bu arada idari başvuru süresini de göz önünde bulundurmanız hak düşürücü süre yönünden önemlidir.
İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU 13/1 ". İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir"
Old 05-12-2016, 14:11   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. Danistay

10.Dairesi
Esas: 2005/896
Karar: 2007/899
Karar Tarihi: 12.03.2007


İDARİ EYLEMDEN KAYNAKLANAN ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİ - SAĞLIK HİZMETİNİN KUSURLU İŞLETİLDİĞİ - ZARARIN İDARİ İŞLEMDEN KAYNAKLANMASI - DAVANIN SÜRE YÖNÜNDEN REDDEDİLMESİNİN İSABETSİZ OLMASI

ÖZET: İdari işlemler ve bu işlemlerin uygulanması ile idari eylemler sonucu meydana gelen hak ihlallerinin giderilmesi istemiyle açılacak tam yargı davaları için ayrı usul hükümleri öngörülmüştür. İdari eylemlerin neden olduğu bedensel zararlarda; yasada öngörülen sürenin, kesin sağlık raporunun öğrenilmesi üzerine işlemeye başlatılması gerekir. Sağlık hizmetinin kusurlu işletildiğinin G… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin raporuyla ortaya çıktığı dikkate alındığında; davacıların, uğradıklarını ileri sürdükleri zararı doğuran idari eylemi en erken öğrenebileceği bu tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde; idareye başvurabilme olanağı bulunduğundan doğrudan idare mahkemesinde açılan davada, dava açma süresinin geçirilmiş olduğundan söz etmek olanaksızdır.

(2577 S. K. m. 12, 13, 14/3-b, 15/1-e)

Temyiz Eden (Davacılar): 1-...2-...3. ...4-...

Vekili: Av. ...

Karşı Taraf (Davalı): Sağlık Bakanlığı

İstemin Özeti: Gaziantep İdare Mahkemesince verilen 9.9.2004 tarih ve E:2004/320, K:2004/50 sayılı kararın temyizen incelenip bozulması davacılar tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

D.Tetkik Hakimi: Yahya Şahin

Düşüncesi: Sağlık hizmetinin kusurlu işletilmesinden, yani idari eylemden kaynaklanan zararın tazmini istemiyle 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca açılan davada, idari işlemden kaynaklanan zararlara ilişkin tazminat davalarında uygulanacak olan 2577 sayılı Yasanın 12.maddesi uyarınca süre hesabı yapılarak, davanın süre yönünden reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Bu durumda, davacının, teşhis ve tedavisinin hatalı yaptığının, diğer bir ifadeyle sağlık hizmetinin kusurlu işletildiğinin Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 24.9.2003 tarih ve 7617 sayılı raporuyla ortaya çıktığı dikkate alındığında, davacıların kusurlu idari eylem bulunduğunu en erken öğrenebileceği bu tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde, 24.9.2004 tarihine kadar, idareye başvurabilme imkanı bulunduğundan, 6.9.2004 tarihinde doğrudan idare mahkemesinde açılan davada yasal sürenin geçirilmiş olduğundan söz etmek olanaksızdır.

Belirtilen nedenle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: Sevil Bozkurt

Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:

Dava, davacılardan ...'nun, Sağlık Bakanlığı Av. Cengiz Gökçek Devlet Hastanesinin 20.9.2001 tarih ve 9036-4737 sayılı sağlık raporu doğrultusunda, aslında gerekmediği halde hemodiyaliz tedavisi uygulamasına tabi tutulması nedeniyle, kendisi, eşi ve çocuklarının uğradıklarını ileri sürdükleri toplam 26.000. YTL. maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Gaziantep İdare Mahkemesince; davacılar tarafından uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararı doğuran olayın, davacılardan …..'na, Sağlık Bakanlığı Av. Cengiz Gökçek Devlet Hastanesinin 19.9.2001 tarih ve 9036-4737 sayılı sağlık raporu doğrultusunda, aslında gerekmediği halde uygulanan hemodiyaliz tedavisinden kaynaklandığı; tazmini istenilen zararın idari işlem ve uygulaması nedeniyle oluştuğunun kabulü gerekeceği, bu yüzden uğranılan zararın tazmini için 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca dava açma süresi içerisinde dava açılması gerektiği; davacıların uğradıklarını ileri sürdükleri zararı Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 24.9.2003 tarih ve 7617 sayılı raporuyla aynı gün öğrendikleri dikkate alındığında, altmış günlük dava açma süresinin en geç bu tarihten itibaren başlatılacağı, davacıların dava açma süresini geçirdikten sonra 6.9.2004 tarihinde açtıkları davada süre aşımı bulunduğundan esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Davacılar anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedirler.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, idari işlemler ve bu işlemlerin uygulanması ile idari eylemler sonucu meydana gelen hak ihlallerinin giderilmesi istemiyle açılacak tam yargı davaları için ayrı usul hükümleri öngörülmüştür.

İdari işlemler; idari makam ve mercilerin idari faaliyetleriyle ilgili alanda, idare hukuku çerçevesinde, tek taraflı irade açıklamasıyla hukuk aleminde sonuç doğuran, kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikteki tasarruflarıdır. Temelinde bir idari karar veya işlem olmayan, fizik alanında görülen iş, hareket, ameliye ve çalışmalar ile idarenin hareketsiz kalması ise, idari eylem olarak adlandırılmaktadır. İdari işlemler hukuk aleminde değişiklik yapan, yenilik doğuran irade açıklamalarını yansıttığı halde, hukuk alanında değişiklik ve yenilik yapmayan idari eylemler, sadece ilgililerin hak ve yetkilerini kullanmaları koşuluyla hukuki etki ve sonuçlar doğurabilir.

2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin 1. fıkrasında; dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasanın doğrudan doğruya tam yargı davası açılması başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava açma süresinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.

Anılan Yasanın 13.maddesi uyarınca, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye belli süreler içinde başvurulması ve başvurunun kısmen, tamamen veya zımnen reddi halinde tam yargı davası açılması gerekmekte olup, idareye başvurulmadan doğrudan idare mahkemesinde dava açılması halinde, 2577 sayılı Yasanın 14/3-b ve 15/1-e maddeleri uyarınca, dilekçenin görevli idare merciine tevdiine karar verilerek, dilekçenin idareye tebliği üzerine, yasal süre içerisinde cevap verilmemesi veya verilecek cevapla, isteğin kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde, süresi içerisinde dava açılabileceği tartışmasızdır.

Öte yandan idari eylemlerin neden olduğu bedensel zararlarda; yasada öngörülen sürenin, buna ilişkin kesin sağlık raporunun öğrenilmesi üzerine işlemeye başlatılması gerekeceği açıktır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacılardan ...'nun, Sağlık Bakanlığı Av. Cengiz Gökçek Devlet Hastanesinin 20.9.2001 tarih ve 9036-4737 sayılı sağlık raporu doğrultusunda, durumun hayati aciliyeti sebebiyle özel bir diyaliz merkezinde sekiz ay diyaliz tedavisi gördüğü; tedavinin davacıya acı vermesi, vücudunun yorgun düşmesi ve kumunda düzelme olmaması üzerine kendi isteğiyle tedaviyi sona erdirdiği; tedavinin eşilmesinden sonra hiçbir olumsuz gelişme yaşamayan davacının, gereksiz yere özel merkeze yönlendirildiğinden şüphelenerek konunun araştırılması için Bağ-kur Genel Müdürlüğü’ne şikayette bulunduğu; anılan kurumun müfettişlerince davacının Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiği, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinin 24.9.2003 tarih ve 7617 sayılı raporunda; tıp 2 DM + hipertansiyon + diyabetik nefropati tanısı konulduğu; davacının, bu tanıdan hemodiyaliz tedavisi görmesinin Sekmediği sonucunun çıktığını ve soruşturma üzerine görevli doktorlar hakkında yasal işlemlerin yapıldığının duyulduğunu belirterek; uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle 6.9.2004 tarihinde bu davayı açtığı; dava dilekçesinde, öğrenme tarihi olarak 24.9.2003 tarihinin belirtildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, rahatsızlanması üzerine Av. Cengiz Gökçek Devlet Hastanesine başvuran davacının; teşhis ve tedavisinin hatalı yapıldığının, diğer bir ifadeyle sağlık hizmetinin kusurlu işletildiğinin Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 24.9.2003 tarih ve 7617 sayılı raporuyla ortaya çıktığı dikkate alındığında; davacıların, uğradıklarını ileri sürdükleri zararı doğuran idari eylemi en erken öğrenebileceği bu tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde; 24.9.2004 tarihine kadar idareye başvurabilme olanağı bulunduğundan 16.9.2004 tarihinde doğrudan idare mahkemesinde açılan davada, dava açma süresinin geçirilmiş olduğundan söz etmek olanaksızdır.

Bu itibarla, zararın idari işlemden kaynaklandığından hareketle, davanın süre yönünden reddi yolunda verilen temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesine uygun bulunan davacılar temyiz isteminin kabulüne, Gaziantep İdare Mahkemesinin 9.9.2004 tarih ve E:2004/320, K:2004/50 sayılı kararının bozulmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan İdari Mahkemesine gönderilmesine 12.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
icra mahkemesine şikayet sebebi midir? denizizm Meslektaşların Soruları 1 26-08-2013 09:02
Hatalı Tıbbi Müdahale Halinde Manevi Tazminat Miktarı Av. Eser Rüzgar Meslektaşların Soruları 1 09-07-2013 08:59
Malpraktis Ve Kürtaj Hekimin Tıbbi Müdahale Sonrası Yükümlülüğü avhgb Meslektaşların Soruları 2 29-03-2008 10:02
basit tıbbi müdahale kavramı gulsarihan Meslektaşların Soruları 0 25-07-2007 13:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04613400 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.