Evli Erkeğin Boşandığı Eşinin Evinde Bir Süre Birlikte Kalması

Evli bir erkek, eski eşinden olan çocuğunun düğününü bahane ederek, düğün öncesi ve sonrası eski eşinin evinde bir kaç ay kadar ikamet eder. Düğünden sonra, bir ay kadar eski eşi ile evinde yalnız kalması nedeniyle evli olduğu eşi boşanma davası açmayı düşünür. Boşanma sebebi oluşmuş sayılır mı? Zina sebebine dayanılabilir mi?

Bir kaç ay eski eşin evinde kalırken mevcut eş nerde ve napıyormuş. Bu durum güven sarsıcı bir davranış olup kanımca boşanma davası açabilir.

A ile ikinci eşi B Ankara'da yaşamaktadırlar. Bir süre sonra A, eski eşi ile birlikte kalmakta olan oğlu D'nin düğünü için İstanbul'a gider ve eski eşi C'nin evinde kalır. Düğüne kadar bu durum B tarafından fazlaca yadırganmaz ve bir bakıma tolere edilir. Fakat A, oğlu evlenip ayrıldıktan sonra da eski eşi C ile bir ay kadar daha eski eşinin evinde başbaşa kalmaya başladığında B, bu durumu boşanma sebebi sayıp dava açmaya karar verir.
Olay budur.

Alıntı: Yazan HUKUKDOKTORU A ile ikinci eşi B Ankara'da yaşamaktadırlar. Bir süre sonra A, eski eşi ile birlikte kalmakta olan oğlu D'nin düğünü için İstanbul'a gider ve eski eşi C'nin evinde kalır. Düğüne kadar bu durum B tarafından fazlaca yadırganmaz ve bir bakıma tolere edilir. Fakat A, oğlu evlenip ayrıldıktan sonra da eski eşi C ile bir ay kadar daha eski eşinin evinde başbaşa kalmaya başladığında B, bu durumu boşanma sebebi sayıp dava açmaya karar verir. Olay budur.

Bunları kanıtlayabiliyorsanız sorun yok; boşanma nedeni sayılacaktır.

Bu durum "zina" sayılır mı? Somut olaya emsal sayılabilecek bir Yargıtay içtihadı var mı?

Alıntı: Bu durum "zina" sayılır mı?

Bence durumu zina olarak nitelendirmek zor. Mademki bu kadar uzun süre aynı evde kaldılar, o halde cinsel bir yakınlaşma olmuştur, düşüncesine varmak akla yakın bir durum olsa bile elde herhangi bir kanıt olmadan zina gerçekleşmiştir denemez diye düşünüyorum.

Nasıl ispat edilecek, taraflar yok böyle birşey yapmadık derlerse.

Ortada zina olayı olduğu kanıtlanmasa bile, evlilik birliğinin zedelendiği ve bir güvensizlik ortamının doğduğu, bunun da evlilik birliğini sarstığı akla yakın bir sonuç.

Saygılarımla

THS kütüphanesinde bulunan bir makalede (http://www.turkhukuksitesi.com/makale_631.htm )özetlendiği üzere Yargıtay zinanın kabulü için doğrudan doğruya cinsel ilişkinin kanıtlanmasını aramamamaktadır.

Alıntı: 3- ZİNANIN İSPATI Zina davasını açan iddiasını, ispatla yükümlüdür. Son derece gizlilik içinde gerçekleşen zina fiilini kanıtlamak oldukça zordur. Bu nedenle her türlü delille ispat edinilebilir. Zina yapan eş suçüstü yakalanmışsa mesele yoktur. Yargıç hadiseyi gören tanıkların beyanlarını alarak veya bir tutanak tutulmuşsa, tutanağı inceleyerek zinanın meydana gelip gelmediğine karar verir. Meydana gelen olaylardan cinsi ilişkinin oluştuğu kolayca anlaşılabiliyorsa, yargıç zinayı sabit sayacaktır. Yukarıda da yeğnildiği gibi vukuunun ispatı büyük güçlükler arz ettiğinden aşağıdaki hallerde zinanın vukuuna delil teşkil ettiği içtihat olmuştur: v Çocuk yapma kabiliyeti olmadığı tıbben sabit olan kocanın, karısının gebe kalmış olması, v Eşlerden birinin zührevi hastalıklarından(cinsel yolla bulaşıcı olan hastalıkların tümüne verilen ad) birine yakalanmış olması, v Kocanın izinli olarak 300 günden fazla eşinden ayrı olması ve evine döndüğünde kendisinden olmayacak doğum tarihi taşıyan çocuğun bulunması, v Karının, çocuğu başka bir kimseden olduğuna dair mektupla ikarı(açıkça söylemek, saklamadan beyan etmek) bulunması, v Karı kocadan birinin yabancı bir erkekle(karının) veya kadınla(kocanın) münasip olmayan yerlerde gezmeleri veya arabayla dolaşmaları, v Karı kocadan birinin yabancı bir erkekle veya kadınla bir odada yatmış veya kapanmış olmaları halinde, v Karının bir erkekle, erkeğin başka bir kadınla uygunsuz şekilde fotoğraf çektirmiş olması, v Karının bir başka erkekle yatak odasında yarı çıplak olarak yakalanması, v Karının veya kocanın başka bir erkekle cinsi ilişkide bulunduğunu itiraf etmesi, v Çocuğun kan gurubunun eşlerin kan gurubuna uygun olmaması, v Doktor raporu ile eşinin dışında cinsel ilişkide bulunduğunu belirleyen meni lekelerinin doktor raporu ile sabit olması, gibi.

Bu bakımdan sorudaki "eski eş ile onun evinde bir ay kadar birlikte ikamet etmek" zinaya delalet edecektir.

Kaldı ki, zina olarak kabul edilmese bile, bu davranışın evlilik birliğini temelinden sarsacağı ve geçimsizlik oluşturacağı, bu nedenle de yine boşanma nedeni sayılacağı açıktır.

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_975.htm:

Zina nedenine dayalı boşanma davasında ispat:
Zina nedenine dayalı boşanma davasında, eşlerden birinin zinası çeşitli hallerde kanıtlanabilir.
Yüksek Mahkemenin çeşitli kararlarında eşlerden birinin zina ettiğinin karine olarak kabul edilebilmesi için çeşitli hallerin olmasını şart koşmuştur. Örneğin: Eşlerden biri, bir başkası ile bir otel odasında birlikte kalmasını zina karinesi olarak görmektedir. Eşlerden birinin yatak odasında başka biri ile beraber olmasını yine zina karinesi olarak görmektedir.

Zina fiilinde çoğu zaman suçüstü yapma mümkün değildir. Bu nedenle ispat edilmeye çalışılan zinada ileri sürülen olaylar ve olgular bir zinanın bulunduğu konusunda, hakime kanaat verdiği taktirde, zina suçüstü olarak tespit edilmemiş bile olsa, boşanmaya karar verilebilir. Bkz. Yargıtay 2. HD., 23.09.1993, 7906/7941 (YKD., 1994, C.XX, s.716).

"Zina için getirilen delillerin toplamının, hayat tecrübelerine göre, zina fiilinin işlendiğini kuvvetle muhtemel göstermesi gerekir. HGK. 2.12.1931,2/42-45, 2 HD. 5.2.1985, 855/1046, (Prof. Bilge Öztan, Aile Hukuku, Turhan Kitabevi yayınları, 5. Bası, Yıl.2004, Sayfa 378.)

Hakim, kişileri ve durumlarını göz önünde tutarak, zinanın yapıldığına kanaat getirmelidir. (HGK.13.4.1977, 2-2882/372 aynı kitap, aynı sayfadan alınmıştır.)

Davalı erkeğin eski eşi ile bir süre birlikte kaldığını ikrar etmiş olması, zina fiilinin ispatı bakımından nasıl bir etki sağlar?