Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

borçlunun md 111 e göre taahhüt vermesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-08-2015, 09:25   #1
av_-cihan-

 
Varsayılan borçlunun md 111 e göre taahhüt vermesi

iyi calısmalar herkese. sizlere danısmak istediğim konu borclunun taahhüdünü alma asamasıyla alakalı kanun 111. maddede borclunun hacizden sonraki anlasmasından bahsediyor devamında da borcluyla alacaklı hacizden oncede 111. maddeye baglı kalmadan anlasabilir alacaklının muvafakati ile ama seklinde ifadeler var.. kısacası sormak istedigim burada ki hacizden kasıt nedir... örnek olarak ben takip baslattım ama her hangi tapu ptt arac haczi veya ev haczi yapmasam borclu 111. maddeye dayanarak icra dairesine gelip taahhütte bulunamaz mı? simdiden tesekkür ederim
Old 08-08-2015, 10:46   #2
Fatih Kabadayı

 
Varsayılan Taksit taahhütü

İ.İ.K. 111.md. gereği Hacizden sonra alacaklının kabulü ile bağlı olmaksızın İcra dairesinin taksit taahhütünü kabul edebilmesi için borçlunun dosya borcu kadar malının haczedilmiş olması, satış aşamasına geçilmemiş olması, dört taksidin birinci taksidinin derhal ödenmesi, kanunda geçmiyor ise de borcun ödenmemesi halinde hacizli mal bir nevi alacağın teminatı olduğundan, bence borçlunun taksit taahhüdünü ihlal halinde alacaklının alacağını alabilmesi için o malın üzerinde alacaklıdan önce başkaca haciz olmaması, yine kanunda geçmiyor ise de borçlunun malı kaçırma,telef etme,zarar verme v.s. ihtimaline karşılık haczedilen mal menkul ise değer tespiti yapılarak muhafaza altına alınmış olması, haczedilen mal taşınmaz ise dosya borcunu karşılayıp karşılamadığının tespiti için yine kıymet takdirinin yapılması ve üzerinde alacaklıdan önce başkaca haciz olmaması gerekmektedir.
Hacizden önce ise İcra dairesinin borçlunun taksit taahhüdünü kabul etme yetkisi bulunmayıp, ya alacaklı ile borçlunun İcra dairesinde taksit sözleşmesi yapması yada borçlunun İcra dairesine sunduğu taksit taahhüdünü alacaklının kabul etmesi gerekir. Uygulamada hacizden önce borçlu taksit taahhüdünde bulunursa bu taahhüt alacaklıya tebliğ edilir, alacaklı da taahhütü kabul edip etmediğini icra dairesine beyan eder, teklif kabul edilirse ilk taksit ihlal edilene kadar icra muameleleri durur.
Detaylı bilgi için;

BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİ
I. GENEL OLARAK
Hakkında yürütülen icra takibi kesinleşen borçlunun borcunu ödemek istemesi mümkündür. Nitekim borçlu borcunu tamamen öderse takip son bulacağından takibin diğer aşamalarına geçilmez. Borçlu borcunu ödemek istese de kim zaman borcun tamamını ödeyemeyebilir. Bu durumda borcun taksitle ödenmesi mümkündür. Borçlunun borcunu taksitle ödemesine yönelik İİK’da yer alan düzenlemeler dikkate alındığında ikili bir ayırıma gitmek mümkündür.
Borçlunun hacizden önce veya sonra borcunu taksitle ödemesi mümkündür. Her iki durumda da taksitle ödeme, satışa engel olacaktır. Ancak İİK’da yalnızca hacizden sonraki taksitle ödeme düzenlenmiş, hacizden önceki taksitle ödemeye yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiştir.[1]
Borcun takside bağlanması halinde borçlunun malları haczedilemeyecek veya haczedilmişse satılamayacaktır.[2]
II. HACİZDEN ÖNCE BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİ
Kanunda, hacizden önceki bir dönemde borcun taksitle ödenmesi imkanı açıkça düzenlenmemiştir. Fakat, İİK’nun haciz isteme süresi ile ilgili md. 78/II hükmü ile borçlunun ödeme şartını ihlal etmesinin cezai sonuçlarını düzenleyen md. 340 hükmünden borçlunun hacizden önce de borcunu taksitle ödeyebilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
İİK’nun 78/II nci maddesi, “ Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz. ” hükmünü, 340 ıncı maddesi ise “ 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez. ” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü gibi 78/II nci maddede itiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zamanın haciz isteme süresi bakımından hesaba katılmayacağı, 340 ıncı maddede ise 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, üç aya kadar tazyik hapsine karar verileceği düzenlenmiştir. 340 ıncı maddede hem hacizden önce hem hacizden sonra 111 inci maddeye göre taksitlendirme yapılabileceği öngörülmüştür.[3]
A. TAKSİTLE ÖDEME SÖZLEŞMESİNİN YAPILIŞ BİÇİMİ
Alacaklı ile borçlu, hacizden önceki bir dönemde, icra dairesinde, icra müdürünün huzurunda, borcun taksitle ödenmesine yönelik bir anlaşma yapabilirler. Hacizden önce taksit anlaşmasının yapılabilmesi için mutlaka alacaklının rızası gerekmektedir.[4]Borçlunun teklifi nasıl olursa olsun, alacaklı hacizden önce taksitlendirme teklifini kabul etmek zorunda değildir.[5] Bu anlaşmanın iki şekilde gerçekleştirilmesi mümkündür.
İlkinde, haciz yapmak için borçlunun evine veya işyerine gidildiğinde, borçlu taksitle ödeme teklifinde bulunur ve alacaklı da bu teklifi kabul ederse, haczi yapan icra müdürü, borçlunun borcunu taksitle ödemeye yönelik teklifini, alacaklının da bu teklifi kabul ettiğini haciz tutanağa yazar ve tutanak borçlu alacaklı ve icra müdürü tarafından imzalanır.
İkinci halde ise, borçlu hacze gidilmeden önce icra dairesine başvurarak borcunu taksitle ödemek istediğini bildirebilir ve alacaklı bu teklifi kabul edebilir. Bu durumda iki ihtimal ortaya çıkar. Alacaklı ve borçlu icra dairesinde hazır iseler, borcun taksitle ödenmesi anlaşması tutanağa yazılarak tutanak, borçlu, alacaklı ve icra memuru tarafından imzalanır. Ya da alacaklı icra dairesinde hazır değil ise, borçlu tarafından yapılan taksitle ödeme teklifi, icra dairesince bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir. Alacaklı, borçlunun bu teklifini kabul ettiğini icra dairesine bildirirse, icra dairesi bu kabul muhtırasını borçluya gönderir ve taksitle ödeme anlaşması yapılmış olur.[6]
B. TAKSİTLE ÖDEME SÖZLEŞMESİNİN İÇERİĞİ
Hacizden önceki dönemde yapılan borcun taksitle ödenmesine yönelik anlaşmada taksitle ödeme şartlarının İİK. md. 111 e uygun olması gerekmemektedir. Borçlu ve alacaklı taksitlerin miktarını ve ödenme zamanını istedikleri şekilde kararlaştırabilirler. Taraflar taksitlendirme konusunda anlaşabilecekleri gibi borcun tamamının sonraki bir tarihte ödenmesi konusunda da anlaşabilirler.[7]
Taksitle ödemeye yönelik anlaşmada taksitlerin miktarının belirli olması gerekmektedir. Aksi takdirde borçlunun İİK. md. 340 a göre cezalandırılması mümkün olmaz. Tarafların borcun tamamının sonraki bir tarihte ödenmesini kararlaştırmaları durumunda da borcun kararlaştırılan ödenmemesi halinde 340 ıncı madde hükmü uygulama alanı bulabilmektedir.
Taksitle ödeme anlaşmasında taksit tarihlerinin de açık bir şekilde belirlenmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde borçlu yine 340 ıncı madde hükmüne göre cezalandırılamayacaktır. Ancak taksit anlaşmasından taksit tarihleri anlaşılabiliyorsa 340 ıncı madde hükmünün uygulanması mümkündür.[8]
C. TAKSİTLE ÖDEME SÖZLEŞMESİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI
Borçlu taksitle ödeme anlaşmasına uygun şekilde taksitleri ödediği sürece, icra takibi durur ve haciz istenemez. Aynı zamanda taksitle ödeme sözleşmesi devam ettikçe haciz isteme süreleri de işlemez. Taksitle ödeme sözleşmesinin devamı sırasında İİK. md. 106 da düzenlenen satış isteme süreleri ve md. 150 deki rehnin paraya çevrilmesi süresine ilişkin satış isteme süreleri işlemez. Bu husus 4949 sayılı kanunla 111 inci maddeye eklenen üçüncü fıkra ile düzenlenmiştir. Anılan düzenleme “Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması halinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar. ” şeklindedir.[9] Buna göre borcun taksitle ödenmesine yönelik sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması halinde, aştığı tarihten itibaren süreler işlemeye devam edecektir. Yeni düzenlemeye göre, on yıla kadar yapılan taksitle ödeme sözleşmesi süresince, taşınır veya taşınmaz malların satışının istenmesi için öngörülen bir veya iki yıllık süreler işlemeyecek, bu süreler taksitle ödeme süresinin bitiminden sonra kaldığı yerden işlemeye devam edecek, ancak sürenin bitiminden sonra yeniden satış isteme süresi başlamayacaktır.
İİK ndaki bu değişiklikten önce, taksitle ödeme sözleşmesi süresince satış isteme süreleri işlediğinden uzun süreli taksitle ödeme sözleşmesi yapılamamakta idi. Yeni düzenlemeye göre, alacaklı ve borçlu, on yılı aşmayacak şekilde, birden fazla taksitle ödeme sözleşmesini arka arkaya yapabilmekte, böylece alacaklı ve borçlunun uzun süreli taksitle ödeme sözleşmesi yapabilmesi, bu süre içinde satış isteme sürelerinin işlememesi ve borçların yeniden yapılandırılması suretiyle borçluların ekonomik sürece katılmaları sağlanmaktadır. [10]
Borçlu, taksit sözleşmesine uygun olarak ödeme yapmazsa, alacaklı borcun kalan kısmı için takibe devam edilmesini ve borçlunun mallarının haczedilmesini talep edebilir. Aynı zamanda borçlunun taksitleri ödememesi geçerli bir özre dayanmıyorsa, alacaklı borçlunun İİK nun 340 ıncı maddesine göre cezalandırılmasını icra mahkemesinden talep edebilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında taksitle ödeme sözleşmesinin ihlalinin suç oluşturabilmesi için, borçlu hakkında geçerli ve kesinleşen bir icra takibinin bulunması, borçlunun taahhüdünün alacaklı, vekili veya yasal temsilcisi tarafından kabul edilmesi, ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunmaları, taahhüt esnasında, alacaklı veya vekili veya yasal temsilcisi hazır değil ise, alacaklının kabul keyfiyetinin ödeme tarihinden önce borçluya bir muhtıra ile bildirilmesi gerektiğini, sayılan koşullardan birinin bulunmaması halinde ödeme şartını makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun İİK. md. 340 ile cezalandırılması olanağı bulunmadığını içtihat etmiştir.[11]
Yine aynı karar ile İİK nun 340 ıncı maddesinde "makbul bir sebep olmaksızın" ödeme şartını ihlal eden borçlunun cezalandırılacağının öngörüldüğü, postaya gününden önce verilen taksidin icra dosyasına gecikerek girmesi, hastalık, yangın, su baskını ve deprem gibi olağanüstü olaylar nedeniyle taahhüdün yerine getirilememesi gibi hallerin uygulamada haklı neden olarak kabul edildiği hüküm altına alınmıştır.
III. HACİZDEN SONRA BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİ
İcra ve İflas Kanunun 111 inci maddesinin 2 nci fıkrasına göre, borçlu, mallarının haczedilmesinden sonra ancak satıştan evvel, borcunu ödemeyi taahhüt eder ve bu taahhüt, üç ayı geçmemek ve her bir taksit miktarı borcun dörtte birinden az olmamak şartıyla verilmiş ise alacaklının muvafakati aranmaksızın icra takibi kendiliğinden durur. Bir başka değişle alacaklı haczedilen malların satışını talep edemez.
Hacizden sonra borcun taksitle ödenmesi bazı özellikler göstermektedir. Hacizden sonra yapılan taksitle ödeme iki şekilde olabilir. İlkinde şayet borçlunun taksitlendirme teklifi İİK. md. 111 deki şartları taşıyorsa, alacaklının bu konudaki rızası aranmaksızın borçlu borcunu taksitle ödeyebilecektir. Borçlunun taksitle ödeme teklifi md. 111 deki şartları taşıyorsa borçlu taksitle ödeme imkânından yararlanabilecektir. İkinci durumda ise borçlunun taksitle ödeme teklifi md. 111 deki şartları ihtiva etmiyorsa taksitle ödeme ancak alacaklıyla borçlunun anlaşmaları ile yani bir taksitle ödeme sözleşmesi ile mümkün olabilir. Bu durumda hacizden önce taksitle ödeme sözleşmesine ilişkin şartlar geçerli olacaktır.[12]
A. HACİZDEN SONRA BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİNİN ŞARTLARI
Hacizden sonra borcun taksitle ödenmesinin şartları şunlardır:
 Borçlunun yeterli miktar malının haczedilmiş olması gerekmektedir. İİK 111/2 nci maddesi “borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması” denilmek suretiyle düzenlenmiş olup kanaatimce madde metninde “kafi miktar” denilse de burada İİK da taşınır ve taşınmaz malların haczi bahsini düzenleyen 85 inci maddesinde olduğu gibi borçlunun, alacaklının bütün alacaklarına yetecek miktarda malının haczedilmesi gerekmektedir. Aksi halde borçlunun haczi kabil malları bulunmasına rağmen bu malların haczedilmemesi ve hacizli malların satış süresini uzatmak gayesi ile taksitle ödeme taahhüdünde bulunulması mümkün olabilir ki bu durum kanun koyucunun amacı ile çelişmiş olacaktır. Bu nedenle her ne kadar madde metninde “ kâfi miktar ” deyimi kullanılmış olsa da borçlunun alacaklının muvafakatine gerek duymaksızın hacizden sonra borcunu taksitle ödeyebilmesi için alacaklının bütün alacaklarına yeter miktarda malının haczedilmiş olması şartının aranması gerekmektedir.
 Borçlunun, alacaklının satış talebinden önce borcun taksitle ödenmesi taahhüdünde bulunması gerekmektedir. Satış talebinden sonra verilecek taahhütlerle alacaklı bağlı değildir. Dilerse icra takibine devam ederek haczedilen malları sattırabilir. Ancak, satış talebinden önce verilen taahhüt, “kanunun aradığı usule uygun olmak kaydıyla” icra takibini durdur.[13]
 Verilen taahhütte her bir taksit miktarının, borcun dörtte birinden az olmaması ve taksitlerden birinin derhal ödenmesi, kalan taksit sayısının da üçten fazla olmaması gerekir. Ancak uygulamada alacaklı ile borçlu arasında taksit sayısı üçten fazla olan taksit sözleşmeler yapılmakta, borçlunun taahhüdünü ihlal etmesi halinde de İİK. md. 340 gereğince borçlunun cezalandırılması yoluna gidilmektedir. Kanaatimce bu tür uygulamalar kanunun amir hükmüne aykırı olup bu tür durumlarda taahhüdün İİK. 111 inci maddeye uygun bir şekilde verilmemesi nedeniyle İİK. nun 340 ıncı maddesinde düzenlenen suçun oluşmayacağına hükmedilmesi gerekmektedir. Bu durumun yukarıda da izah edildiği gibi, borçlunun md. 111 deki şartları taşımayan taksitle ödeme teklifine ilişkin yapılan taksitle ödeme sözleşmesi ( alacaklı ve borçlunun karşılıklı anlaşması ile yapılan taksitle ödeme sözleşmesi ) olarak değerlendirilmesi ve sözleşmeye aykırı davranan borçlunun md. 340 hükmünce cezalandırılması gerektiği şeklinde yorumlamak mümkün ise de 340’ıncı madde ile getirilen cezai yaptırımın 111 inci maddeye uygun olsun veya olmasın her sözleşmeye uygulanması, sözleşmeden doğan yükümlülüğün ihlali nedeniyle ceza verilmesi anlamına gelir ki bu durum Anayasanın 38’inci maddesine aykırı bir durumdur. 340 ıncı maddede düzenlenen suçun konusu, cebri icra işlemlerinin yürütülmesi sırasında borçluya yasa ile getirilen bir yükümlülüktür. Nitekim bu husus, mal beyanında bulunmama suçunu konu alan 11.12.1957 günlü, 16-28 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında, “ prensip itibariyle İcra ve İflas Kanunu’na vazolunan cezai hükümler borçluyu kanun emirlerine itaate mecbur etmek ve dolayısıyla alacaklının hakkını kolayca istihsal eylemek için bir nevi müeyyideden ibarettir.” şeklinde açıklanmıştır. Ancak, uygulamada olduğu gibi 111 inci maddenin aradığı şartları ihtiva etmeyen sözleşmelerin 340 ıncı madde mucibince cezalandırılması, Anayasanın 38 inci maddesinde düzenlenen “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” hükmüne aykırılık teşkil etmektir.
 Borçlunun taahhüdü alınmadan evvel borcun tüm ferileri ile birlikte ( işlemiş faiz, masraf ve vekâlet ücretinin ) hesaplanması gerekmektedir[14]. Ayrıca, ödeme zamanına göre faiz miktarlarının yani borcun biteceği üçüncü ayın taksitine kadar işleyecek faiz de hesaplanarak borç miktarına eklenmelidir.
 Taahhütte belirlenen taksit tarihlerinin de açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
B. HACİZDEN SONRA BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI
İcra ve İflas Kanunu’nun 111/1 inci maddesi gereğince borçlunun, yukarıda sayılan şartları ihtiva eden bir ödeme taahhüdünde bulunması halinde, alacaklının kabulüne gerek olmadan taksitlendirme teklifi hüküm ve sonuçlarını doğurur ve icra takibi durur. Alacaklı, bu taahhüt süresince satış talebinde bulunamaz. Borçlunun malları haczedilmiştir ancak satılması mümkün değildir.
Bununla birlikte, alacaklının talebi ile malların muhafaza altına alınması mümkündür.[15]
Borçlunun ödeme taahhüdünü ihlal etmesi halinde icra takibi kaldığı yerden devam eder ve talep olması halinde haczedilen malların satış işlemleri başlar.
Borçlunun taahhüdünün devamı müddetince İİK nun 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez[16]. ( İİK. md.111/3 ) Borçlu taahhüt ettiği taksitlerden birini zamanında ödemezse, icra takibine kaldığı yerden devam edilir. Yargıtay 19 uncu Hukuk Dairesince, borçlunun taksitlendirme işlemine göre takibin kesinleştiği 16.11.1990 tarihinden itibaren bir ay içinde birinci taksidi ödemediğinden, 16.12.1990 tarihinden itibaren borçlunun icradaki ödeme taahhüdünü ihlal ettiği ve İİK. nun 111 inci maddesi hükmünce alacaklının satış isteme hakkının bu tarihte doğduğu, bu tarih itibariyle İİK nun 106 ıncı maddesi hükmünce 1 yıllık süre içinde satışın istenmemesi sebebiyle aynı yasanın 110 uncu maddesi hükmünce haczin kendiliğinden kalktığı hüküm altına alınmıştır.[17]
İlk taksitlendirme sözleşmesinin ihlalinden sonra yapılan yeni taksitlendirme sözleşmeleri de satış isteme sürelerinin işlemesini engellemeyecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, borçlunun, hacizden sonra fakat satış talebinden önce borcunu muntazam taksitlerle ödemeyi taahhüt etmesi ve bu taahhüdün İcra ve İflas Kanununun 111 inci maddesinde öngörülen şartlara uygun olması durumunda alacaklının kabulü aranmaksızın icra takibinn kendiliğinden duracağı başka bir ifadeyle, borçlunun kanuni taksit hakkını düzenleyen İcra ve İflas Kanununun 111 inci maddesi hükmü çerçevesinde, alacaklının kabulü gerekmeksizin yapılan bu sözleşmenin devamı süresince 106 ıncı maddede öngörülen sürelerin işlemeyeceği ancak, aynı Kanunun 20 nci maddesinin açık hükmü karşısında ilk taksitlendirme sözleşmesinin ihlalinden sonra yapılan yeni taksitlendirme sözleşmelerinin, anılan sürelerin işlemesini engellemeyeceği yönünde karar vermiştir.[18]
Borçlunun taahhüdünün ihlali neticesinde alacaklı İİK nun 340 ıncı maddesi uyarınca icra mahkemesinde borçlunun cezalandırılmasını talep edebilir.


________________________________________
[1] PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; ÖZKAN SUNGURTEKİN, Meral ve Diğerleri; İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2005, s. 207
[2] KURU, Baki; ARSLAN, Ramazan; YILMAZ, Ejder; İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2004, s.338
2

[3] PEKCANITEZ ve Diğerleri, s. 207
[4] PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; ÖZEKEŞ, Muhammet; İcra ve İflas Hukuku Temel Bilgiler, Ankara, 2010, s. 143
[5] PEKCANITEZ ve diğerleri, s. 208
3
[6] KURU, ARSLAN, YILMAZ; s. 339
[7] PEKCANITEZ ve diğerleri; s. 208
[8] KURU, ARSLAN, YILMAZ; s. 340
4
[9] RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184 KANUN NO: 4949/26
[10] PEKCANITEZ ve diğerleri; s. 208
5
[11] Y. CGK., T. 29.01.2002, E. 2001/17295, K. 2002/14, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Bankası, E.T. 20.12.2010
[12] PEKCANITEZ ve diğerleri; s. 209
6
[13] PEKCANITEZ ve diğerleri, s.209
7
[14] “…İcra ve İflas Yasasının 340 ıncı maddesi hükmü ile aynı Yasanın 111 inci maddesine göre yapılan taksitle ödeme taahhüdüne veya takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının muvafakati ile İcra Dairesinde kararlaştırılan borcun taksitle ödenmesine ilişkin taahhüde, geçerli bir neden olmaksızın uyulmaması eylemleri yaptırıma bağlanmıştır. Açıklanan madde ile düzenlenen taahhüdü ihlal suçunun oluşması için ödeme taahhüdünde borçlu tarafından ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak açıkça gösterilmesi ve tarafların bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunmaları zorunludur. Her ne kadar takip talebinde borç miktarı belirtilmekteyse de bu yeterli olmayıp taahhütte bulunulduğu esnada, işleyen ve işleyecek faiz, vekâlet ücreti, icra harç ve giderleri belirlenmeli ve böylece borçlunun taahhüdüne esas olan miktar saptanmalıdır. Bu miktar belirlenmediğinde borçlunun hangi miktar için taahhütte bulunduğu, bu taahhüdün kabulünün hangi miktarın nazara alınarak yapıldığı kuşkuya yer vermeksizin saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.6.2001 gün ve 134/134 sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır. İnceleme konusu somut olayda ise yukarıda açıklandığı üzere, borçlu sanığın "borcun tamamını 21.4.2000 tarihinde ödeyeceği" yolundaki taahhüdüne ilişkin tutanakta, ödenecek miktar ile ilgili herhangi bir hesaplama ve rakamsal belirleme yapılmamıştır. Bu itibarla sanığın ödeme koşulunu yerine getirmemesi nedeniyle cezai sorumluluğu doğmadığından mahkumiyetine karar verilmesi olanaksız olduğu için, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir” ( Y. CGK. T. 02.10.2001 – E. 2001/7 -205 – K. 2001 / 180 ), Sinerji Mevzuat ve İçtihat Bankası, E.T. 20.10.2010
8
[15] PEKCANITEZ ve diğerleri; s. 209 ( naklen )
[16] İİK nun 111 inci maddesinde borçlu ile alacaklının icra dairesinde yapacakları borcun taksitlendirilmesine ilişkin sözleşmenin devamı süresince 106 ıncı maddesindeki sürelerin işlemeyeceği, taksitlerden birinin zamanında verilmemesi halinde icra muamelelerinin kaldığı yerden devam edeceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda ilk taksitlendirme sözleşmesinin ihlali ile satış isteme süresi yeniden başlayacaktır. Davalı banka ilk ihlal üzerine satış talebinde bulunmuş ise de daha sonra yapılan taksitlendirme satış isteme süresini durdurmayacağından iki yıllık satış isteme süresi dolmuştur. Birden fazla taksitlendirme sözleşmeleri ile satış isteme süresinin uzatılmasının kanunun amacına uygun bulunmadığı ve bu nedenle süresinde satış isteminde bulunulmamış olduğu gözetilerek şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle reddinde isabet görülmemiştir. ( Y. 19 uncu HD. T. 11.10.2001, E. 2001/5232 – K. 2001/6394 ), Sinerji Mevzuat ve İçtihat Bankası, E.T. 20.10.2010
[17] Y. 12 nci HD., T. 20.11.1992, E.1992/10635, K. 1992/6156; SÜPHANDAĞ, Yavuz; İcra ve İflas Hukukunda Uygulamalar, Ankara, 2008, s.398
9
[18] Y. HGK., T. 28.05.2003, E. 2003/19-289, K. 2003/373, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Bankası, E.T. 20.10.2010
10
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Humk 186 ya göre borçlunun seçimlik hakkı hediye Meslektaşların Soruları 11 12-06-2015 17:42
Borçlunun borcunu ödemede taahhüt law89 Meslektaşların Soruları 9 22-01-2013 14:38
Borçlunun Hacizli gayrimenkulunü kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak müteahhite vermesi-müteahhitkarşı Neler yapılabilir ? tiryakim Meslektaşların Soruları 3 10-07-2012 12:43
5941'e göre taahhüt ve hak kaybı Av.Şevval Meslektaşların Soruları 7 30-04-2010 15:30
Yeni Çek yasasına göre borçlunun taahhüdü avyesimcarikci Meslektaşların Soruları 1 23-02-2010 13:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04588103 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.