güveni kötüye kullanma (hizmet nedeniyle)

Herkese iyi akşamlar dilerim.

Ceza davalarında pek çalışmadığım için bir hususta düşüncelerinizi almak istedim. Yardımcı olabilirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
müvekkilim bir cafede çalışıyor ve bir ay önce gün önce kasadan para aldığı gerekçesiyle iş akdi feshedilerek hakkında güveni kötüye kullanma, hırsızlık ve dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunuluyor. işveren elinde kamera kayıtları olduğunu söylüyor ancak sadece bir tane gösteriyor. bu kayıtta da müvekkilin parayı kasaya koyduğu görülüyor ancak onlara göre koyar gibi yapıp geri alıyor.işveren ile yapılan görüşmede müvekkilin içerideki maaş alacağından ve tüm alacaklarından vazgeçtiğine dair ibraname verilirse şikayetinden vazgeçeceğini söylüyor. müvekkil de anlaşma yapmak istiyor. bu halde sormak istediğim,


1- şikayetten vazgeçme soruşturmayı ne yönde etkiler? takipsizlik kararı verilmesi için ne yönde bir vazgeçme beyanı sunulması gerekir?
2- verilen ibraname daha sonra müvekkil aleyhine olumsuz bir durum yaratabilir mi?
3- kovuşturma kararı verilirse hafifletici bir sebep uygulanabilir mi?

Merhabalar.
Öncelikle TCK 155/1 güveni kötüye kullanma suçu takibi şikayete bağlı iken 155/2 yani nitelikli hali takibi şikayete bağlı değildir. Dolayısıyla bu konuda savcı iddianame düzenler düşüncesindeyim.
Müvekkilinizle görüşüp olayı detaylandırmasını isteyiniz. Gününüz kamera sistemlerinde işverenlerin kalitesiz kamera kullanmaları hasebiyle kamerada parayı koyar gibi yapıp nasıl cebine attığının tespiti önemli.
İbraname verilerek şikayetten vazgeçme olsa dahi bu ancak kovuşturma safhasında indirim sebebi olabilir. Bunun dışında müvekkiliniz ceza alabilir.
Benimde ünlü bir mağazada müdürlük yapan müvekkilim hakkında stok eksikliği yüzünden başına böyle bir olay gelmişti ve aynen olaydaki işveren gibi müvekkilden de ibra sonucu vazgeçme olacağı söylenmişti.
Savunma ve hakimi etkilemek çok önemli. Kavga dövüş beraat kararı almıştım.
Müvekkiliniz kendine güveniyor ve sizde böyle birşey yapmadığı inancı hasıl olduysa davayı sonuna kadar yürütün.
İyi çalışmalar.

Güveni kötüye kullanma suçu 5237 sayılı TCK’nın 155. maddesinde ve malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmiştir.
TCK m. 155/1’de suçun basit şekli, m. 155/2’de ise nitelikli şekli yer almaktadır. TCK m.155/1’e göre, “başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişişikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır”1. TCK m. 155/2’ye göre ise, “Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden dhizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur”. 5237 sayılı TCK m. 155’de yer alan bu düzenleme 765 sayılı TCK m. 508 ve 510 hükümlerine karşılık gelmektedir

Bu değerlendirme ile,söz konusu olayda şüpheli olan müvekkilinizin her ne kadar kendisine duyulan güven ile kasada oturtulduğundan bahisle şikayette bulunulmuş ise de; olayda müştekinin sadece bu şekilde beyanları ile kamu davası açılmasının mümkün görünmediği, müştekinin kamera kayıtlarında kendi anlayacağı gibi yorumlaması gibi bir anlatım bulunmamaktır.
Bu sebeple;
1- savcılığa müracaat ederek, kamera kayıtlarının celbi,
2- Kamera kayıtlarının Emniyet Müdürlüğü'nde ya da uzman bir bilgisayar mühendisine tevdii edilerek, şüpheli olan müvekkilinizin söz konusu eylemde herhangi bir kastı olup olmadığı hususlarında araştırma yaptırınız.

Öte yandan; bir an güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu düşünülse dahi, dolandırıcılık ya da hırsızlığın kesinlikle olmayacağı, çünkü parayı aldığı iddia edilen kişinin hileli davranışlarının olmadığının anlatım şeklinize göre anlaşıldığı, bu nedenle ibra vs. vermeden önce düşünüp, takipsizlik talep ediniz. Aynı zamanda iftiradan suç duyurusunda bulununuz.



saygılarımla....

Cevaplarınız için çok teşekkür ederim.
yorumlarınıza ihtiyacım olacak bazı sorular kafama takılıyor. yardım edebilirseniz sevinirim.

müvekkilim sağlık sorunları olması sebebiyle bu davaya devam etmek istemiyor. tek isteği bu ceza davasından kurtulmak. karşı taraf yanlış anlaşılma olduğu, suç işleme kastı bulunmadığı ve maddi bir zararın bulunmadığı yönünde beyanda bulunarak şikayetinden feragat eder ise takipsizlik alma olasılığımız olur mu?

bir de karşılıklı bir protokol hazırlanıp müvekkil haklarını aldığına dair ibraname verip karşı taraf da şikayetinden vazgeçerse; savcı kovuşturmaya karar verirse yargılama aşamasında bu durum aleyhimize kullanılabilir mi? karşı taraf davayı takip etmeye devam edebilir mi?

Anlatımlarınızda çelişkili hususlar olduğu için söylemek istediklerinizi tam olarak anlayamadım.
Öncelikle müvekkilinizin davayı takip etmeyi istememesi gibi bir durum maalesef ceza yargılamalarında bulunmamaktadır.
En nihayetinde bu bir hukuk davası değil ve ibraname, protokol vs. gerek bulunmamaktadır. Savcı, müvekkiliniz hakkında TCK.nun155/2. maddesi uyarınca işlem yaparsa zaten takip şikayete bağlı değil davasını açar ama bana göre suçun hukuki unsurları anlatımınıza göre oluşmamış gibi geldi.
Öte yandan ifadenizde "savcı kovuşturmaya karar verirse yargılama aşamasında bu durum aleyhimize kullanılabilir mi?" şeklinde bir yazınız bulunmakta. C.Savcısının KYOK kararı vermesinden sonra, yargılama aşamasına geçilmeden söz konusu olay takipsizlik ile sonuçlanacak ve yargılama olmayacak.
Karşı tarafın yapması gereken; "ben her ne kadar ilk beyanımda böyle demiş isem de; ben yanlış anlamışım, öyle olmadı" demesi gerekecek. Yoksa savcı suçu tespit ederse davayı açar.

Saygılarımla..

HİZMET NEDENİYLE GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA
Sanığın şikayetçinin işyerinde çırak olarak çalıştığı sırada suç tarihinde kumbaradan 150 TL parayı aldığı, olaydan sonra şikayetçinin zararının sanığın babası tarafından karşılandığı, böylece sanığın üzerine atılı suçu işlediği iddia edilen olayda;
Sanık savunmasında, babasının acil ameliyat ihtiyacı nedeniyle çalıştığı işyerinden sözkonusu parayı acil olarak almak zorunda kaldığını beyan etmesi, sanığın babasının bu beyanı doğrulaması ve hemen sonrasında da zararın karşılanması bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçun manevi unsurunun bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.un 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 15 CD, 2013/30813 E., 2016/3411 K.

Eğer paranın alınıp, alınmadığı noktasında bir şüphe varsa, işverenin, işçiyi kovmak için böyle durum yaratmış olabilir.