Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

eşin tapu iptali istemi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-11-2007, 00:38   #1
pegasus1

 
Karar eşin tapu iptali istemi

Merhabalar,
2005 yılında evlilik birliği içerisinde eşlerden biri adına alınan gayrımenkul için diğer eş tapu iptali davası(söz konusu gayrımenkulün devrinin daha sonra tekrar kendisine yapılacağı taahhüdünün olduğunu savunarak) açıyor. Ortada hiçbir yazılı sözleşme yok. Tapu iptali davası bu durumda açılabilir mi?
Old 22-11-2007, 01:20   #2
köktaş

 
Varsayılan

Bana kalırsa katkı payı alacağı davası açın derim. Bu tür davalarda tanık ile ispatlanma yoluna gidilmektedir. Ayrıca başka delilleriniz varsa onları da ileri sürün.
Old 22-11-2007, 13:36   #3
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/14-516

K. 2005/533

T. 28.9.2005

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Eşlerden Birinin Adına Kayıtlı Taşınmazın Gerçekte Kendi Namına Satın Alınması Gerektiğini ve Bedelini de Kendisinin Verdiğini İleri Sürerek - M.K. 706 Hükmüne Göre Düzenlenmiş Resmi Sözleşme Bulunduğunun Kanıtlanması Gereği )

• EŞLER ARASINDA MÜLKİYET AKTARIMI ( M.K. 706 Hükmüne Göre Düzenlenmiş Resmi Sözleşme Bulunduğunun Kanıtlanması Gereği - Eşlerden Birinin Adına Kayıtlı Taşınmazın Gerçekte Kendi Namına Satın Alınması Gerektiğini ve Bedelini de Kendisinin Verdiğini İleri Sürmesi )

• TAPU KAYDININ İPTALİ ( Eşlerden Birinin Adına Kayıtlı Taşınmazın Gerçekte Kendi Namına Satın Alınması Gerektiğini ve Bedelini de Kendisinin Verdiğini İleri Sürerek - Salt Bedelin Davacı Tarafından Ödenmiş Olması Veya Aralarında Temsil İlişkisi Bulunmasının Kaydın İptalini Gerektirmeyeceği )

• EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM ETTİĞİ SÜRECE ÇALIŞAN EŞ ( Taşınmaz Edinilmesi ve Bankadaki Parada Pay Talebi - Katkısı Olduğunun Saptanması Halinde Katkı Payı Oranında Davanın Kabulüne Karar Verilmesi Gereği )

• TANIKLA İSPAT ( Eşler Arasında Sözleşme Bulunduğu - Bu Sözleşmeye Aykırı Davranılması Nedeniyle Tazminat İstenebileceği/Evlilik Birliği Devam Ettiği Sürece Çalışan Eşin Tapu İptali ve Tescil Talebi )

743/m. 634

4721/m. 706

1086/m. 293

ÖZET : 1- Sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için aralarında Medeni Kanunun 634.maddesi ( Yeni Medeni Kanunun 706.maddesi ) hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gerekir.Böyle bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamaması durumunda davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki nedene dayandığından söz edilemez ve davası hukuki sebepten mahrum bulunduğundan ayın ( mülkiyet ) isteyemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez.
2- Davacının evlilik birliği devam ettiği sürece çalıştığı sabittir. Bu nedenle kadının, ve eşinin birlik içindeki kazançlarının ve edindikleri malların kazançla oranlanması ve eşlerden biri yararına kazanç ve katkıyla orantılı olmayacak şekilde bir kazanım bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Mahkemece, açıklanan şekilde bir araştırma ve inceleme yapılması, dava konusu taşınmaz edinilmesi ve bankadaki parada davacının katkısının olduğunun saptanması halinde, katkı payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, soyut gerekçelere dayanan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki "Tapu iptali tescil tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; A. 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.10.2002 gün ve 1999/771 E, 2002/964 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 23.12.2003 gün ve E. 7453 K.8993 sayılı ilamı ile,
( ... Davacı, evlilik birliği içinde edinilen 10 parsel sayılı taşınmazın, 07 S 1177 plakalı aracın ve davalının bankadaki hesabında bulunan paraların ortak kazançları ile elde edildiğini ileri sürerek, taşınmazın 1/2 payının iptali ile adına tescilini veya bedelinin ödenmesini, aracın 1/2 mülkiyetinin ve bankadaki paranın da 1/2'sinin yine kendisine verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının dava konusu taşınmaz, araç ve para üzerinde hakkı olmadığını, bunların kendisine ait olduğunu, davacının gelirinin olup bu gelirle kendi adına yatırım yaptığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, araç için kayıt iptalinin istenemeyeceği evlilik birliği içinde davacının çalışmış olmasına rağmen bu geliri ile kendi adına yatırım yaptığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, araç mülkiyetinin 1/2'sinin davacıya devrine ilişkin istemin reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük görülmemiştir.
Davacının tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
7.10.1953 tarih, 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için aralarında Medeni Kanunun 634.maddesi ( Yeni Medeni Kanunun 706.maddesi ) hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gerekir.Böyle bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamaması durumunda davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki nedene dayandığından söz edilemez ve davası hukuki sebepten mahrum bulunduğundan ayın ( mülkiyet ) isteyemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez.
Eldeki davada da, davacı resmi şekilde yapılmış belgeye dayanmadığı için tapu iptali ve tescil isteğinin de reddine karar verilmesi yerindedir.
Davacının ikinci kademedeki katkı payına ve bankalardaki paralara ilişkin olarak verilen kararın temyizine gelince;
Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşam ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. Yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi, eşler arasında sözleşmenin bulunduğu, HUMK.nun 293 maddesi uyarınca tanıkla kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Davacının evlilik birliği devam ettiği sürece çalıştığı sabittir. Bu nedenle kadının ve eşinin birlik içindeki kazançlarının ve edindikleri malların kazançla oranlanması ve eşlerden biri yararına kazanç ve katkıyla orantılı olmayacak şekilde bir kazanım bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Mahkemece, açıklanan şekilde bir araştırma ve inceleme yapılması, dava konusu taşınmaz edinilmesi ve bankadaki parada davacının katkısının olduğunun saptanması halinde, katkı payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, soyut gerekçelere dayanan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.9.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/8742

K. 2006/13209

T. 9.10.2006

• ALACAK DAVASI ( Eşlerden Biri Adına Kayıtlı Bulunan Taşınmazın Gerçekte Kendi Namına Satın Alınması Gerektiğini ve Bedelini de Kendisinin Verdiğini İleri Sürerek Kaydın Adına Tahsisini İsteyen Diğer Eşin Bu İsteğinin Kabulü İçin Resmi Sözleşme Bulunduğunun Kanıtlanması Gereği )

• EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE YATIRIM ( Eşler Arasında Sözleşme Bulunduğu HUMK.nun 293. Maddesi Gereğince Tanıkla da Kanıtlanabileceği )

• TANIK / İSPAT ( Evlilik Birliği İçinde Yatırım - Eşler Arasında Sözleşme Bulunduğu HUMK.nun 293. Maddesi Gereğince Tanıkla da Kanıtlanabileceği )

1086/m.293

4721/m.706

743/m.634

ÖZET : Tapuda eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tahsisini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında 743 sayılı Medeni Kanun'un 634, 4721 sayılı Medeni Kanun'un 706. maddesine göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gereklidir.
Evlilik birliği içinde ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları, hayatın olağan akışının gereğidir. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içinde, eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları da beklenemez. Bu nedenle eşler arasında sözleşme bulunduğu, HUMK.nun 293. maddesi gereğince tanıkla da kanıtlanabilir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile boşandıklarını, evlilik birliği içinde birlikte satın almış oldukları taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, taşınmazın 1/2 hissesinin adına tescili talebi ile açtığı davanın da reddedildiğini ileri sürerek, taşınmazın dava tarihindeki sürüm değerinin yarısının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı kendi kazancı ile satın aldığını, davacının katkısı bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, daha önce açılan tapu iptali ve tescili dosyasında mevcut olan Ondördüncü Hukuk Dairesinin bozma kararında açıklandığı üzere, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde birlikte alındığı iddiasının resmi bir sözleşme ile kanıtlanması gerektiği belirtilerek, davacının resmi bir sözleşme ibraz edememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
07.10.1953 tarihli ve 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, tapuda eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tahsisini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında önceki Medeni Kanunun 634. yeni Medeni Kanunun 706. maddesine göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gereklidir. Davacının daha önce açmış olduğu tapu iptal ve tescil davası, resmi bir sözleşme ibraz edilememesi nedeniyle reddedilmiş olup, davacı bu davada, katkı payına dayalı tazminat isteminde bulunmuştur. Evlilik birliği içinde ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları, hayatın olağan akışı gereğidir. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları da beklenemez. Yukarda açıklanan İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de eşler arasında sözleşme bulunduğunun, HUMK.nun 293. maddesi uyarınca tanıkla kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle de tazminat istenmesini önleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır ( Bkz. aynı yöndeki HGK. T. 07.06.2000, E. 2000/2-959, K. 2000/972; HGK. T. 02.07.1997, E. 1997/2-366, K. 1997/624 ( . Somut olayda davacı, taşınmazın satın alınmasındaki katkı payı oranında tazminat isteminde bulunmuş olup, dosyaya sunulan belgelerden davacının evlilik birliği devam ederken çalıştığı ve gelirinin de olduğu gözönünde bulundurularak, bu konudaki tanık dahil tüm delilleri toplanıp, davacının katkısı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece resmi şekilde yapılmış sözleşmenin ibraz edilemediğinden bahisle yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına ( BOZULMASINA ( , peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/7635

K. 2005/1704

T. 9.3.2005

• TAPU İPTALİ VE TESCİL VEYA KATKI PAYININ TAHSİLİ TALEBİ ( Evlilik İçinde Edinilen Taşınmaz Mal İçin - Eşler Arasında Yazılı Sözleşme Yapılmasının Beklenemeyeceği/Tapu İptali ve Tescile Hükmedilemeyeceği ve Katkı Payına Hükmedilmesi Gereği )

• EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLEN TAŞINMAZ MAL İÇİN TAPU İPTALİ VE TESCİL VEYA KATKI PAYININ TAHSİLİ TALEBİ ( Tapu İptali ve Tescile Hükmedilmesi İçin Yazılı Sözleşme Bulunması Şartı - Katkı Payının Tahsiline Hükmedilmesi Zorunluluğu )

• KATKI PAYININ TAHSİLİNE HÜKMEDİLMESİ GEREĞİ ( Eşler Arasındaki Hukuki İşlemlerin Yazılı Sözleşmeye Bağlanmasının Beklenemeyeceği - İnanç Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil Talep Edilebilmesi İçin Yazılı Delil Şartı Aranacağı )

• İNANÇ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL BU OLMAZSA KATKI PAYI TALEBİ ( Eşler Arasındaki İnanç Sözleşmesi İddiasının Yazılı Delille İspat Edilmesi Zorunluluğu - Yazılı Delil İbraz Edilemediğinden Katkı Payının Tahsiline Hükmedilmesi Gereği )

4721/m.706

ÖZET : Dava, evlilik birliği içinde edinilen malların birlikte alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil, bu istem kabul edilmezse taşınmazların alımına katkı payının tazminat olarak tahsili isteğine ilişkindir. Sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen eşin isteğinin kabul edilebilmesi, aralarında resmi bir sözleşme bulunmasına bağlıdır. Mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki neden yoksa mülkiyet iddiası dinlenemez. Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Ortak yaşamak ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. Mahkemece, taraflar arasında yazılı bir sözleşme yokken tapu iptali ve tescil isteminin hüküm altına alınması doğru olmadığından karar bu nedenle bozulmalıdır. Olayda, davalı eş, davacı karısının katkı payının varlığını kabul ettiğinden, davacının çekişmeli taşınmazdaki katkı payı bilirkişiye hesaplattırılmalı, istemin bu bölümü hüküm altına alınmalıdır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.2.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair verilen 6.6.2001 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, evlilik birliği içinde edinilen malların birlikte alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil, bu istem kabul edilmezse taşınmazların alımına katkı payının tazminat olarak tahsili isteğine ilişkindir.
7.10.1953 Tarih, 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin Kabul edilebilmesi için, aralarında Medeni Kanunun 706. maddesi ( önceki Medeni kanunun 634. maddesi ) hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme olması gerekir. Böyle bir sözleşme yoksa davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki nedene dayandığından söz edilemez ve ayın ( mülkiyet ) iddiası dinlenemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması da kaydın iptalini gerektirmez.
Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişki yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez.
Somut olayda, davalı eş, davacı karısının katkı payının varlığını kabul etmiştir. Esasen yukarıda söylendiği gibi karı kocanın geleceğini güvence altına almak amacı ile birlikte yatırım yapmaları hayatın olağan akışına uygundur. Böyle olunca mahkemece davacının çekişmeli taşınmazdaki katkı payı bilirkişiye hesaplattırılmalı, istemin bu bölümü hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece, taraflar arasında yazılı bir sözleşme yokken tapu iptali ve tescil isteminin hüküm altına alınması doğru olmadığından karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 9.3.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/3787

K. 2003/5544

T. 1.7.2003

• EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLEN TAŞINMAZ ( Eşin Tapu İptali ve Tescil Bu Olmadığı Takdirde Taşınmazın Alımına Katkı Payının Tazminat Olarak Verilmesi İstemi )

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Evlilik Birliği İçinde Edinilen Taşınmaz - Kabul Edilebilmesi İçin Eşler Arasında Düzenlenmiş Resmi Bir Sözleşme Bulunduğunun Kanıtlanması Gereği )

• MAL AYRILIĞI REJİMİ ( Borçlar Kanunu Uyarınca Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına Engel Olmadığı - Evlilik Birliği İçerisinde Eşlerin Aralarındaki Hukuki İlişkiyi Yazılı Sözleşmeye Bağlamaları Beklenemeyeceği )

• TAŞINMAZ ALIMINA KATKI PAYI ( Eşin Tapu İptali ve Tescil Bu Olmadığı Takdirde Taşınmazın Alımına Katkı Payının Tazminat Olarak Verilmesi İstemi )

• TAZMİNAT ( Eşin Taşınmazın Alımına Katkı Payının Tazminat Olarak Verilmesi İstemi - Eşler Arasında Sözleşme Bulunduğunun HUMK. Md. 293 Uyarınca Kanıtlanabileceği )

• TANIKLA İSPAT ( Eşin Taşınmazın Alımına Katkı Payının Tazminat Olarak Verilmesi İstemi - Eşler Arasında Sözleşme Bulunduğu )

743/m.634

1086/m.293

ÖZET : Evlilik birliği içinde edinilen nizalı taşınmazın kendi parası ile alındığı ileri sürülerek tapu iptali ve tescil, bu olmadığı takdirde taşınmazın alımına katkı payının tazminat olarak verilmesi istemiyle açılan davada;
1- Tescil isteğinin kabul edilebilmesi için eşler arasında Medeni Kanunun ilgili hükmü uyarınca düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gerekir. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez.
2- Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. Eşler arasında sözleşmenin bulunduğu HUMK.nun 293. maddesi uyarınca kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.7.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.12.2002 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, evlilik birliği içinde edinilen dava konusu dairenin kendi parası ile alındığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, bu istem kabul edilmediği takdirde taşınmazın alımına katkı payının tazminat olarak verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteminin davacının satış akdinin tarafı olmadığı ve irade fesadı hallerini ileri süremeyeceği gerekçesi ile, tazminat isteminin ise; davanın bir yıllık zaman aşımı süresi içinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Öncelikle, davacının tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmektedir.
7.10.1953 tarih, 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında Medeni Kanunun dava tarihinde yürürlükte bulunan 634. maddesi hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gerekir. Böyle bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamaması durumunda davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir nedene dayandığından söz edilemez ve davası hukuki sebepten mahrum bulunduğundan ayın ( mülkiyet ) isteyemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez. Eldeki davada da, davacı resmi şekilde yapılmış belgeye dayanmadığı için tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacının ikinci kademedeki katkı payına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. Yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi, eşler arasında sözleşmenin bulunduğu HUMK.nun 293. maddesi uyarınca kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
Somut olayda da davacı tazminat isteminde de bulunmuş olup, davacının yukarıda açıklanan kural çerçevesinde tazminata ilişkin delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın bir yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığı gerekçesi ile reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yukarıda 2 numaralı bentte yazılı tazminat istemine ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 1.7.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/7116

K. 2004/8126

T. 23.11.2004

• EVLİLİK BİRLİĞİ İÇERİSİNDE EDİNİLEN TAŞINMAZ İÇİN TAPU İPTALİ VE TESCİL VEYA KATKI PAYININ TAHSİLİ TALEBİ ( Resmi Sözleşme Olmadan Tapu İptali ve Tescil Talep Edilemeyeceği - Eşler Arasındaki Katkı Payına İlişkin Davada Tanık Dinlenebileceği )

• TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİNİN REDDİ GEREĞİ ( Resmi Sözleşmeye Dayanmayan - Eşin Evlilik Birliği İçerisinde Edinilen Taşınmazdaki Katkı Payını Talep Edebileceği )

• RESMİ SÖZLEŞMEYE DAYANMAYAN TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASININ REDDİ GEREĞİ ( Eşin Evlilik Birliği İçerisinde Edinilen Taşınmaz İçin Açtığı )

• EŞLER ARASINDAKİ İŞLEMİN TANIKLA İSPAT EDİLEBİLMESİ ( Evlilik Birliği İçerisinde Edinilen Taşınmazdaki Katkı Paylarının Tahsili Talebi )

• KATKI PAYININ TAHSİLİ TALEBİ ( Evlilik Birliği İçerisinde Edinilen Taşınmazdaki - Eşler Arasındaki İşlemin Tanıkla İspat Edilebileceği )

• TANIKLA İSPAT EDİLEBİLME ( Eşler Arasındaki Hukuki İlişkiler - Evlilik Birliği İçerisinde Edinilen Taşınmazdaki Katkı Payı İçin Tazminat Talebi )

• MAL AYRILIĞI REJİMİ ( Eşler Arasındaki Hukuki İlişkilerin Tanıkla İspat Edilebilmesi - Evlilik Birliği İçerisinde Edinilen Taşınmazdaki Katkı Payının Tahsili Talebi )

4721/m.706

743/m.634

1086/m.293

ÖZET : 1- Dava, evlilik birliği içinde edinilen malların birlikte alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil, bu istem kabul edilmezse taşınmazların alımına katkı payının tazminat olarak tahsili isteğine ilişkindir. 7.10.1953 tarih, 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında Medeni Kanun'un 706. maddesi ( Önceki Medeni kanunun 634. maddesi ) hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme olması gerekir. Böyle bir sözleşme yoksa davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki nedene dayandığından söz edilemez ve ayın ( mülkiyet ) iddiası dinlenemez. Eldeki davada, davacı resmi şekilde yapılmış belgeye dayanmadığından tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön yoktur.
2- Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. Eşler arasındaki işlemlerin HUMK. nun 293. maddesi uyarınca tanıkla kanıtlanma olanağı vardır. Kararlaştırılana aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Somut olayda da davacı katkı payına ilişkin tazminat talep etmiş buna dair yazılı delillerini de dosyaya sunmuştur. Mahkemece, davacının dayandığı yazılı deliller gerek duyulursa bilirkişi incelemesi yaptırılarak değerlendirilmeli, katkı payına ilişkin tazminat talebi hakkında bu şekilde sonuca ulaşılmalıdır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.5.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 3.6.2004 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.11.2004 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı F. M. O. ve vekili Av. İ. H. geldiler. Karşı taraf gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava evlilik birliği içinde edinilen malların birlikte alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil, bu istem kabul edilmezse taşınmazların alımına katkı payının tazminat olarak tahsili isteğine ilişkindir.
1- Öncelikle, davacının tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmektedir.
7.10.1953 tarih, 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında Medeni Kanun'un 706. maddesi ( Önceki Medeni kanunun 634. maddesi ) hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme olması gerekir. Böyle bir sözleşme yoksa davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki nedene dayandığından söz edilemez ve ayın ( mülkiyet ) iddiası dinlenemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması da kaydın iptalini gerektirmez.
Eldeki davada, davacı resmi şekilde yapılmış belgeye dayanmadığından tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön yoktur. Davacının açıklanan hususları amaçlayan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacının ikinci kademedeki katkı payına ilişkin tazminat istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. Yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi, eşler arasındaki işlemlerin HUMK. nun 293. maddesi uyarınca tanıkla kanıtlanma olanağı vardır. Kararlaştırılana aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Somut olayda da davacı katkı payına ilişkin tazminat talep etmiş buna dair yazılı delillerini de dosyaya sunmuştur. Mahkemece, davacının dayandığı yazılı deliller gerek duyulursa bilirkişi incelemesi yaptırılarak değerlendirilmeli, katkı payına ilişkin tazminat talebi hakkında bu şekilde sonuca ulaşılmalıdır. Eksik inceleme ve araştırmayla bu bölüm istek de redolunduğundan karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ( 2 ). Bent uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 375.000.000 Lira Yargıtay duruşma ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 23.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3005

K. 2004/4485

T. 7.6.2004

• MAL AYRILIĞI REJİMİ ( Bulunması Karı Koca Arasında Borçlar Kanunu Uyarınca Sözleşme İlişkisi Kurulmasına Engel Olmayacağı - Aykırı Davranılması Nedeniyle Tazminat İstenebileceği )

• KARI KOCA ARASINDA BORÇLAR KANUNU UYARINCA SÖZLEŞME İLİŞKİSİ ( Mal Ayrılığı Rejiminin Engel Olmayacağı - Aykırı Davranılması Nedeniyle Tazminat İstenebileceği )

• TAZMİNAT TALEBİ ( Karı Koca Arasında Mal Ayrılığı Rejiminin Borçlar Kanunu Uyarınca Sözleşme İlişkisi Kurulmasına Engel Olmayacağı - Aykırı Davranılması Nedeniyle Tazminat İstenebileceği )

• EŞLER ARASINDA SÖZLEŞME ( Aralarında Mal Ayrılığı Rejimi Bulunan - HUMK. Md. 293 Uyarınca Kanıtlanabileceği/Aykırı Davranılması Nedeniyle Tazminat İstenebileceği )

4721/m. 706

1086/m. 293

ÖZET : Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeyle bağlamaları beklenemez. Eşler arasında sözleşmenin bulunduğu HUMK. nun 293. maddesi uyarınca kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Mahkemece yapılacak iş; tanık beyanlarına, tarafların taşınmaz alımından önceki sosyal ve ekonomik durumlarına, gelir miktarlarına ilişkin kayıtları getirterek ve araştırma yaparak taşınmaz alımındaki katkı oranlarını belirlemek, gerekirse bu hususta bilirkişiden rapor almak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
DAVA : Davacı M. U. vekili tarafından, davalı R. U. aleyhine 17.2.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil veya bedel istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.1.2004 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile evlilik birliğinin devam ettiği süre içinde ortak kazançları ile alınan nizalı taşınmazların tapuda davalı adına kaydedildiğini belirterek tapunun iptali ile 1/2 paylarının adına tesciline bu mümkün olmadığı takdirde nizalı yerlerin rayiç değerlerinin ve bankadaki paranın 1/2 sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, nizalı yerlerin alımına davacının hiçbir katkısı olmadığını, davacının yurt dışında çalışmadığını savunmuştur.
Mahkeme davanın reddine karar vermiş, hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
1- Öncelikle, davacının tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.
7.10.1953 tarih 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tescilini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında Medeni Kanun'un dava tarihindeki yürürlükte bulunan 706. maddesi hükmüne göre, düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gerekir. Böyle bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamaması durumunda davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir nedene dayandığından sözedilemez ve davası hukuki sebepten mahrum bulunduğundan ayın isteyemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez.
Eldeki davada, davacı resmi şekilde yapılmış belgeye dayanmadığı için tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacının ikinci kademedeki katkı payına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeyle bağlamaları beklenemez. Yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi eşler arasında sözleşmenin bulunduğu HUMK.nun 293. maddesi uyarınca kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
Somut olayda taraflar 3.9.1976 tarihinde evlenmişlerdir. Davacının yurt dışında belli dönemlerde sözleşmeli olarak çalıştığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Tanıklar da bu iddiayı doğruladıkları gibi davacının ziynetlerini satarak dava konusu 594 parsel sayılı taşınmazdaki 4 katlı binanın 2. katını tamamladığını, hatta davacının geçirdiği trafik kazası nedeniyle sigortadan ödenen bedelinde davalı tarafından alındığını beyan etmişlerdir. Bu durumda davacının da taşınmazların alınmasına özellikle 594 parsel sayılı taşınmazdaki binanın 2. katının yapılmasına katkıda bulunduğu bellidir. Dolayısıyla katkısı oranında alacak talep etmeye hakkı vardır. Mahkemece yapılacak iş; tanık beyanlarına, tarafların taşınmaz alımından önceki sosyal ve ekonomik durumlarına, gelir miktarlarına ilişkin kayıtları getirterek ve araştırma yaparak taşınmaz alımındaki katkı oranlarını belirlemek, gerekirse bu hususta bilirkişiden rapor almak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Bu hususlar dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca ilamın tebliğinden itibaren 15 günlük karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 7.6.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/5573

K. 2005/8911

T. 11.10.2005

• TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI ( Dava Konusu Taşınmazın Edinilmesinde Davacının Katkısının Saptanması Halinde Katkı Payı Oranında Davanın Kabulüne Karar Verilmesinin Gerekmesi )

• YAZILI SÖZLEŞME ( Ortak Yaşam ve Geleceği Güvence Altına Almak Amacıyla Eşlerin Birlikte Yatırım Yapmalarının Hayatın Olağan Akışı Olması-Karşılıklı Güvene Dayalı Olarak Kurulan Evlilik Birliği İçerisinde Eşlerin Aralarındaki Hukuki İlişkiyi Yazılı Sözleşmeye Bağlamalarının Beklenememesi )

• TANIKLA İSPAT ( Karşılıklı Güvene Dayalı Olarak Kurulan Evlilik Birliği İçerisinde Eşlerin Aralarındaki Hukuki İlişkiyi Yazılı Sözleşmeye Bağlamalarının Beklenememesi-Bu Nedenle Bu Şekilde Olan Hukuki İlişkinin Tanıkla İspatlanabilmesi )

1086/m.293

ÖZET : Karı koca arasında mal ayrılığı reİiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşam ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları hayatın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. 7.10.1953 tarih 718 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi eşler arasında sözleşmenin bulunduğu, HUMK.nun 293.maddesi uyarınca tanıkla kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 8.1.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne dair verilen 26.4.2005 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi, davalı Ş.Fikret Kavuk vekili duruşmasız olarak davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 11.10.2005 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Ş.Fikret Kavuk vekili Av.Tuncer Çiftçi ile karşı taraftan davacı Hülya Kavuk vekili Av.Nizamettin Özçelik, ve davalı Meliha Yıldırım vekili Av.Kahraman Yılmaz geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bağlandı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Davalı Ş;Fikret Kavuk'un temyizine gelince;
Karı koca arasında mal ayrılığı reİiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşam ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları hayatın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. 7.10.1953 tarih 718 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi eşler arasında sözleşmenin bulunduğu, HUMK.nun 293.maddesi uyarınca tanıkla kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Davacının evlilik birliği devam ettiği sürece çalıştığı sabittir. Bu nedenle eşlerin birlik içindeki kazançlarının ve edindikleri malların kazançla oranlanması ve eşlerden biri yararına kazanç ve katkıyla orantılı olmayacak şekilde bir kazanım bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Mahkemece açıklanan şekilde bir araştırma ve inceleme yapılması, dava konusu taşınmazın edinilmesinde davacının katkısının saptanması halinde katkı payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken soyut gerekçelere dayanarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1.bentte yazılı nedenlerle, davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte yazılı nedenlerle davalı Ş.Fikret Kavuk'un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının davalı Ş.Fikret Kavuk'a verilmesine, 400 YTL'er duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar vekillerine verilmesine, 11.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2950

K. 2004/4164

T. 25.5.2004

• TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Evlilik Birliği İçinde Edinilen Taşınmazın Birlikte Alındığı İddiasının Resmi Sözleşmeyle İspatlanması Zorunluluğu )

• EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLEN TAŞINMAZIN BİRLİKTE ALINDIĞI İDDİASI ( Tapu İptali ve Tescil Talebi - Davacının İddiasını Resmi Sözleşmeyle İspat Yükümlülüğü )

• KATILIM PAYI NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Evlilik Birliği İçinde Edinilen Taşınmazın Birlikte Alındığı İddiasının Resmi Şözleşmeyle İspatı Zorunluluğu )

• RESMİ SÖZLEŞMEYLE İSPAT ZORUNLULUĞU ( Evlilik Birliği İçinde Edinilen Taşınmazın Birlikte Alındığı İddiası - Davacı Eşin Bedeli Ödemiş Olmasının Tapu İptali ve Tescil İçin Yeterli Olmaması )

• İNANÇ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Evlilik Birliği İçinde Edinilen Taşınmazın Birlikte Alındığı İddiasının Resmi Sözleşmeyle İspat Edilmesi Zorunluluğu )

4721/m.706

ÖZET : Evlilik birliği içinde edinilen malların birlikte alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil davaları, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca resmî sözleşme ile ispatlanmalıdır. Tapu sicilinde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi adına satın alındığını ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunu ispatlaması gerekir. Böyle bir sözleşmenin varlığının ispatlanamaması durumunda, davacının mülkiyet devri için geçerli bir hukuki nedene dayandığı söylenemez ve davası hukuki sebepten yoksun bulunduğundan ayın ( mülkiyet ) isteyemez. Sadece, bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez. Somut olayda; davacı, davalı adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın müşterek gelir ile alındığını ve müşterek olarak kullanılmak üzere davalı adına tescil edildiğini belirterek tapu kaydının iptali ile 1/2 payının adına tescili isteğinde bulunmuştur. Davacı resmi şekilde yapılmış bir belgeye dayanmadığı halde, mahkemece gerekçesi de belirtilmeden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir.
DAVA : Davacı D.T. vekili tarafından, davalı F.T. aleyhine 3.6.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 3.6.2002 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, evlilik birliği içinde edinilen malların birlikte alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
7.10.1953 tarihli, 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında Medeni Kanunun 634. maddesi ( Yeni Medeni Kanunun 706. maddesi ) hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gerekir. Böyle bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamaması durumunda, davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki nedene dayandığından söz edilemez ve davası hukuki sebepten mahrum bulunduğundan ayın ( mülkiyet ) isteyemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez.
Somut olayda; davacı, davalı adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın müşterek gelir ile alındığını ve müşterek olarak kullanılmak üzere davalı adına tescil edildiğini belirterek tapu kaydının iptali ile 1/2 payının adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davacı ile 5 yıl önce boşandıklarını davanın kötüniyetli olarak açıldığını, istemi kanıtlayan delil sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Evlilik birliği içerisinde edinilen malların birlikte alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil davaları, içeriği yukarıda açıklanan 7.10.1953 tarihli 7/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, resmi sözleşme ile kanıtlanmalıdır.
Eldeki dosyada, davacı resmi şekilde yapılmış bir belgeye dayanmadığı ve mahkemece gerekçesi de belirtilmediği halde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hüküm bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.5.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/3630

K. 2006/4499

T. 17.4.2006

• TAPU İPTAL VE TESCİL ( Evlilik Birliği İçinde Edinilmiş Taşınmaz - Diğer Eş Adına Tescil Edilmesi İçin Eşler Arasında Düzenlenmiş Resmi Bir Sözleşmenin Varlığı Gereği )

• EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLEN TAŞINMAZIN ADINA TESCİLİ ( Resmi Sözleşme ile Kanıtlanması Gereği - Adi Sözleşmeye Dayalı İstemin Kabul Edilmeyeceği )

• İNANÇ SÖZLEŞMESİ ( Yazılı Delil ve Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Belge Bulunması Halinde Tanık Dahil Her Türlü Delille Kanıtlanbileceği - Evlilik Birliği İçinde Edinilmiş Taşınmazın Diğer Eş Adına Tescil Edilebilmesi İçin Resmi Sözleşme Bulunması Gereği Adi Sözleşmenin Yeterli Olmadığı )

4721/m. 706

ÖZET : Dava, evlilik birliği içinde edinilen malın gerçekte davacı eş adına alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. kaydın adına tescilini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için aralarında Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme olması gerekir.
DAVA : Taraflar, arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08.02.2006 gün ve 2005/10887 Esas, 2006/1068 Karar sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, evlilik birliği içinde edinilen malın gerçekte davacı eş adına alındığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı inanç sözleşmesi ilişkilerinde uygulanır. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre inanç ilişkisi yazılı delil ile hatta yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge varsa tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir.Eşler arasında bu tür davalarda uygulanması zorunlu İçtihadı Birleştirme Kararı ise 07.10.1953 tarih 7/8 sayılı olandır. Buna göre ise kaydın adına tescilini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için aralarında Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme olması gerekir. Somut olayda davacının dayandığı 02.08.2000 günlü sözleşme adi yazılı düzenlenmiştir. Dairemizin bozma ilamında vurgulandığı üzere bu belgeye dayanılarak davanın kabul olanağı yoktur. Karar düzeltme istemi HUMK.nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HUMK.nun 440. maddesinde öngörülen hususlardan hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı Yasanın 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaleti ile takdiren, 150 YTL para cezasının düzeltme isteyenden tahsiline, karar düzeltme ret harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 17.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 22-11-2007, 15:07   #4
üye19870

 
Varsayılan

Sn Hülya Özdemir'in göndermiş bulunduğu kararlardan da anlaşılacağı üzere sözleşme yoksa müvekkilinizin durumu çok zor. Zira edinilmiş mallar ve değerlerden hareketle katkı payı istemesi pekala mümkündür.

saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tapu iptali av.tuğbabal Meslektaşların Soruları 9 26-01-2017 14:51
tapu iptali av.bahar61 Meslektaşların Soruları 3 13-09-2007 20:30
tapu iptali ve tescil çağlar akoğlu Meslektaşların Soruları 5 04-09-2007 19:33
Boşanma kararının iptali ve eski eşin hukuki durumu uSaRe01 Meslektaşların Soruları 3 21-07-2007 18:48
Vekaletnamenin iptali icin 1000 YTL. istemi. umutlaw Meslektaşların Soruları 4 25-01-2007 17:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06975389 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.