Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukatlık Mesleği Nereye Doğru Gidiyor?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-05-2007, 21:08   #31
ecesaka

 
Varsayılan

Bence ülkede bu kadar çok hukuk fakültesi olması sorunun başlangıcıdır. Bu kadar çok hukuk fakültesinin bu kadar çok hukukçu mezun vermesi de sorunun devamını teşkil etmektedir zannımca... Bir de eğitimin eskisi gibi olmadığı da aşikar... Hukuk fakültesinden mezun olunca, uygulamayı öğrenmek için de uzunca bir zaman müddetinde insanın kendisini eğitmesi gerektiği de aşikar... Bilmiyorum herşey gün gibi ortada... Eskiden böyle bir sorun olmamasını da bu kadar çok mezun olmamasına, bu nedenle de bu kargaşanın göze batmamasına bağlıyorum... Öte yandan bu kadar çok hukukçu olmadığından, insanlar çekiniyordu avukata soru yöneltirken... Saygı duyuyorlardı...
Old 28-05-2007, 22:16   #32
Admin

 
Varsayılan

Sayın tiyerianri,
Alıntı:
Yazan tiyerianri
1-Baro yönetimine genç avukatların seçilmesi itibar kazandırır mı.Evet kere evet,İtibar kazandırmakla kalmaz mesleğin itibarının hızla artmasını bile sağlar. Gençlerin getireceği yeniliklerden ve fikirlerden çekinmemek lazım.
Gençlerin getireceği yeniliklerden ve fikirlerden kim çekiniyor ve Baro yönetim kurullarını kim seçiyor? Baro yönetim kurulları atanma suretiyle gelmiyor, avukatların oylarıyla seçiliyor, aday olurken yaş sınırı yok, her avukat aday olabilir ve seçilirse yönetim kuruluna girebilir. Oy verirken de yaş sınırı yok, hangi yaşta olursanız olun, avukatsanız 1 oy hakkınız var. Genç avukatların sayısı ile yaşlı avukatların sayısında da bir dengesizlik olduğunu ben düşünmüyorum. Hal böyle iken baroların yönetim kurullarını eleştirirken yaşı bir kriter olarak almak neden?

Hadi diyelim yaşı kriter olarak alıyorsunuz, peki Baroları genç avukatlar yönetsin derken sizin aklınızdaki yaş kaç? Size göre kim genç? Örneğin İzmir Barosunun yönetim kuruluna bir bakın, üşenmedim hesapladım yaş ortalaması 43,4. Yani yaklaşık olarak yönetim kuruluna giren avukatlar 20 yıllık avukat. Size göre bu ortalama çok mu yüksek? Size göre 2 aylık bir avukat avukatlığın sorunlarına daha mı güzel çözüm bulacak? Tabibler odasında ya da Elektrik Mühendisleri odasında acaba bu yaş ortalamaları söz konusu mu? Veya dünyadaki diğer baroların yönetim kurullarında acaba kaç yıllık avukatlar görev yapıyor? Buyrun bir de New York Barosunun yönetim kurulunun yaş ortalamasını hesaplayın isterseniz. Üşendim ortalamasını alamadım ama resimlerden gördüğüm kadarıyla İzmir Barosu yönetim kurulunun ortalamasından en az 10 yaş büyükler.

Alıntı:

2- Genç avukatlar yanlarında üç kuruşa deneyimli avukatları çalıştırırsa meslek itibarı artar mı.Evet,O vakit gençlerin neler çektiğini herkes canlı canlı yaşamış olur.Elbette ki;böyle bir şeyin olması imkansız ama hiç değilse empati yapılabilir.
Sizce "genç olmayan" avukatlar hayatları boyunca 40 yıllık avukat mıydı? Onlar gençken deneyimli avukatların yanında çalışmadı mı? Onlar stajyer olmadı mı? Onlar 22 yaşında olmadı mı? Empati yapacak olan kendi geçmişine bakarak empati yapar zaten. Öyle değil mi?


Alıntı:

3Bunca hukuk fakültesini kapatırsak meslek itibar kazanır mı? Malesef kazanamaz.Çünkü hiç kimse ülkede ne kadar hukuk fakültesi var kaç mezun veriyor diye düşünme özellikle de müvekkiller
Arz ve talep dengelenmeden ücretlerin hiçbir serbest meslekte dengelenemeyeceğini düşünüyorum. Piyasada 100 avukata ihtiyaç varsa ve 50 avukat varsa, ücret 2 katına çıkar, 200 avukat olduğunda yarıya düşer. Bu en temel ekonomi kuralı değil midir? Genç avukatlar "komik ücretlerle" çalışıyorsa bunun sebebi arzın çok, talebin az olması ve o komik ücretle çalışacak işi bile bulmanın güçlüğüdür bence. Bugün Türkiye'de 10.000 yeni avukat olması yerine sadece 100 yeni avukat olsa, sizce çalıştıkları hukuk bürolarında aldıkları maaşlar böyle mi olacaktı?

Sorunu doğru saptamazsak, çözüm bulmak imkansız oluyor..
Old 29-05-2007, 08:43   #33
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Öncelikle şunu bilmek gerekiyor ki -şahsi fikrimdir- Avukatlık mesleğinde kıdemli kıdemsiz diye ayırmak bile yukarıda zikredilen konunun ne kadar gerçekçi olduğunun göstergesidir. her ne kadar kabul edilmesede bizden önceki kuşak(lar) Avukatlık mesleğindeki bozulmanın sorumlusu olarak bizleri yani genç avukatları görmektedir.

Mesela Sayın Konyalı kendince soru cevap yoluyla doğruya ulaşma yoluna gitmiş ama ne yazıkki cevaplarında pekte objektif davrandığı söylenemez. örneğin genç avukatların baro yönetimine girmeleri itibar kazandırırmı diye sormuş, ardından HAYIR demiş! efendim nerden biliyorsunuz hayır ? Yaşanmışlığı varmı yoksa ezberden mi konuşuyoruz. gençler kaç kere yönetime girdide bu konuda başarılı olamayacakları kanaati uyandı sizlerde...

Sayın tiyerianri ise üniversitelerin kapatılması soruna katkı sunmaz diyor, bence bu da büyük bir yanlış üniversiteler bu hızla mezun vermeye devam ettikçe ve ülkemizde sorunlar hala aile meclislerinde şahıslar tarafından çözülmeye devam ettikçe ne yazıkki avukat sayısı toplumda ki hukuk dışı olayları çözmek için biraz fazla kalacaktır. (biraz diyerek iyimser olmaya çalıştım) Sayın Admin'in dediği gibi bu işler Arz - Talep dengesi üzerine kurulmuştur. ne yazık ki ülkede Avukat çok iş yok !...

Sayın Admin'e de katılmıyorum bu arada (amma muhalefet olduk)

Gençlerin Baro yönetimine rahatça girebileceğinden söz ediyor ama bu konu hakkında ki yasal kısıtlamaları bilmiyor gibi konuşuyor. Y.K seçilebilmek için 5 Baro başkanlığı için 10 yıllık süreler aranıyor. şunuda bilmek gerekir ki eskilerin arasında ne yazıkki yenilerin hiç bir şansı yok. özellikle büyük şehirlerin barolarında bu böyle. 3-5 yıllık avukatın seçilebilmesi (hani 5 yıllık sınırı görmezlikten gelelim) imkansız çünkü binlerce Avukat arasında yeterli oy sayısına ulaşmak neredeyse hayal gibi. bu yüzden yukarıda ifade ettiğiniz gençlerde seçilsin, engelmi var cümlesi bence çokta gerçeği yansıtmıyordu.

Birde genç olmayan avukatlarda stajyer olmadımı onlarda ezilmedimi zihniyeti hakim bizlerde! bunu örnekseme yoluyla açıklamak gerekirse, askerlik hizmetindeki devreciliğe benziyor. ezilirsin bütün işleri sen yaparsın, bütün sıkıntıyı sen çekersin biraz söylenmeye başlasan hemen üst devreler şunu der! "Bizde bunları yapmadık mı, bizde bu yollardan geçmedik mi" işine bak sen, alt devrelerin gelince rahatlarsın!!!... bakıyorum da meslektaşlarımız arasında benzer bir durum söz konusu. onlarda genç oldu onlarda stajyerken ezildi onlarda ilk başlarda zorlandı!. Tamam kabulümdür herkes başlarken zorlanabilir ama mühim olan nerden ve nasıl geldiğini unutmamak ve yaşadığı zorlukları hatırlayarak gençlere ışık tutmak ve mesleğin layıkıyla yapılmasını sağlayabilmektir. Saygılarımla...
Old 29-05-2007, 09:26   #34
Av.Murat Bölükbaş

 
Varsayılan

Meslekte yaşanan bu sıkıntıların hepimiz farkındayız.Ancak diğer meslek gruplarına baktığımızda şanslı olduğumuzu düşünüyorum.MEMLEKETİN HASTASI İLE DAVASI BİTMEZ
Old 29-05-2007, 13:12   #35
tiyerianri

 
Varsayılan

Sayın Akçadağ'ın söylediklerine aynen katılıyorum.Gençlerin baro yönetimlerine katılmasında yasal engel olmadığını söyleyen admin de sanırım gençlerin engellerin üstesinden gelecek güce sahip olduklarını düşündüğü için seçilebilirler engel mi var dedi kanaatimce.yoksa engel üstü engel çok admin de biliyor bunları zaten.Hukuk fakültelerin yığınla mezun verme bahsine gelince;bu elbette ki büyük bir sorun ama mesleğin itibar kaybıyla uzaktan yakından alakası yok.Belki kaliteyi düşürebilir ama itibar asla kaybettirmez.Niye mi; ülkemizde hukuk fakültesi kadar hatta daha fazla tıp mezunu çıkıyor.peki siz hiç doktorluk mesleğinin itibar kaybettiğini yada kaybediyor olduğunu duydunuz mu?hukuk mezunu kadar da mühendis çıkıyor,peki mühendislik mesleğinin itibar kaybettiğinden dem vuran var mı?O vakit,sorun çok mezun olmasının getirdiği itibar kaybı falan değil.Asıl sorun geçmişten günümüze kadar gelen enkazdır.Kolay değil biz gençler enkaz devralıyoruz umarım bu enkaza katkıda bulunup büyütmeyiz.
Old 29-05-2007, 13:23   #36
ecesaka

 
Varsayılan

Tıp mesleği ile avukatlığı karşılaştırmak doğru bir tespit değil bence... Tus sınavını kazanmayan Tıp mezunları Pratisyen Hekim olarak meslek hayatlarına devam etmektedirler. Mühendislerin itibar kaybetmediğine de inanmıyorum. Bunun en yakın takipçilerinden biriyim maalesef. İstanbul Üniversitesi Elektronik Mühendisliği mezunu olan ağabeyim 3 senedir iş arıyor... Sırf kendi eğitim aldığı konu ile ilgili çalışabilmiş olmak adına dergide yazarlık dahi yapmış olmasına rağmen, iş bulmak her dalda olduğu gibi, elektronik mühendislerine de zor... Okulların çok mezun vermesinin bir sonucudur işsizlik. Ve yine okulların eğitim kalitesini bozması nedeniyledir bu itibar kaybı maalesef...
Old 29-05-2007, 13:30   #37
tiyerianri

 
Varsayılan

Meslekleri kıyaslamadım ki zaten.Ayrıca bir sektörde iş olmaması o mesleğin itibar kaybettiği anlamına mı gelir.Bunun en güzel mesleği ziraat mühendisleridir.Belki de 10 ziraatçiden 5i kendi mesleğinde değil, ama bu durum tek başına o mesleğin itibar kaybettiği anlamına gelmiyor ki.Eğer bir meslektaş diğer meslektaşını sigortasız çalıştırıyorsa,maaşını zamanında veya hiç vermiyorsa, kendi davanı alabilirsin ama yüzde ellisini bana vereceksin diyorsa.Meslek örgütlerinde gençlerin sesine kulak verilmiyorsa.En önemlisi de sade bir vatandaşa avukatı nasıl bilirsin dendiğinde, pek de iyi bilmem (en kibar anlatımıyla) diyorsa,bence itibar kaybı budur diye düşünüyorum.Eğer bunun sorumlusu da bir iki yıllık avukatlarsa da helal olsun bu gençlere diyorum.
Old 29-05-2007, 13:43   #38
ecesaka

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiyerianri
Eğer bir meslektaş diğer meslektaşını sigortasız çalıştırıyorsa,maaşını zamanında veya hiç vermiyorsa, kendi davanı alabilirsin ama yüzde ellisini bana vereceksin diyorsa.Meslek örgütlerinde gençlerin sesine kulak verilmiyorsa.En önemlisi de sade bir vatandaşa avukatı nasıl bilirsin dendiğinde, pek de iyi bilmem (en kibar anlatımıyla) diyorsa,bence itibar kaybı budur diye düşünüyorum.Eğer bunun sorumlusu da bir iki yıllık avukatlarsa da helal olsun bu gençlere diyorum.

Peki bu şartlar neden tarafımızca kabul ediliyor? İşsizlikten değil mi? Okulların yoğun bir şekilde mezun vermesi nedeniyle işsiz kalmaktan korkan insanlar, önlerine gelen her fırsatı değerlendirmeye çalışmıyorlar mı?
Old 29-05-2007, 14:18   #39
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bunca yakınmayı okuyunca, Ted Turner'ın ünlü bir sözü aklıma geldi:

"Ya bir yol açın, ya bir yol bulun, ya da yoldan çekilin."

Mevcut yollar beğenilmediğine göre, gençlerden yakınma değil, yeni yollar önermelerini bekliyoruz öyleyse.

Nedir öneriler?


Saygılarımla...
Old 29-05-2007, 14:23   #40
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Bence asıl gençlerden önceki kuşaklara gelmeli bu anlamlı cümle...

Çözüm öneriniz yoksa çekilin...ama nafile efendim bu söylemler. koltuk sevdası diye bir olay vardır Öneri sunabilmek için ya iktidarda veya iktidara yakın yada iktidar olabilme şansını barındırmanız gerekiyor veyahut iktidardakiler tarafından düşünceleriniz önem taşıyor olmalı. Sizce hangisi var bizlerde?
Old 29-05-2007, 14:24   #41
tiyerianri

 
Varsayılan

Yani karanlığa küfredeceğimize bir kibrit de siz çakın diyor Sayın Demirel.Buradaki birçok genç arkadaşımız nasılsa öneri sunar, sunuyor da.Ben de işin yakınma kısmında oynamak istiyorum.Çünkü bu enkazı getirenler hala hayatta ve bu meslekteler buyursunlar kendileri kaldırsınlar diyeceğim umarım yaparlar
Old 29-05-2007, 14:42   #42
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AkçadaĞ
Çözüm öneriniz yoksa çekilin...ama nafile efendim bu söylemler. koltuk sevdası diye bir olay vardır

Doğrusu ben Turner'ın sözünden bunu anlamıyorum. Yararsızca sızlanıp durmanın, şikayet etmenin anlamsızlığından, şikayet etmek yerine yapıcı olmaya çalışmanın, araştırıp, üretip, çaba sarfetmenin altın değerinden söz edildiğini sanıyorum.

Bu arada çekilin sözünüzü ben hiç üstüme alınmadım. Zira ne şikayet ediyorum, ne de kendimi ne genç ne de yaşlı sayıyorum (Dün de, bugün de, yarın da...)

Saygılarımla...
Old 29-05-2007, 14:48   #43
tiyerianri

 
Varsayılan

Sayın Akçadağ son mesajınıza bir kez de açıkça teşekkür ediyorum
Old 29-05-2007, 14:54   #44
medenikal

 
Varsayılan

Ekonominin temel kuralı arz ve talep dengesidir.Bu kural bilimsel bir gerçek olduğundan kural olarak , ortaya konmuştur.

Altına değer veren nedir.Tabiatta az ve öz bulunması değil mi?

Teneke ,kömür neden değersiz çok her yerde var.

Peki kuraklık sonucu yağmur yağmaması nedeniyle; tarlada buğday yanarsa ne olur?

Fiyatı artar değil mi?

Peki fazla domates,karpuz yetiştirildiğinde ne olur.Televizyonlar da gördüğümüz manzaralar oluşur.Çiftçi para etmiyor diye denize ,ırmağa döker.

Demek ki ilk olarak ele alınması gereken; Fazla mezunun olması ve bu mezunların piyasada rekabeti hızlandırması;öyle değil mi?

Rekabetle Fiyatların düşeceği de aşikardır.Bu ekonominin genel kuralıdır.

Meslektaş başına düşen iş sayısı otomatik olarak azalacaktır.Bunun yanında rekabetle birlikte ,bu düşen iş sayısını ,kendine çekmek için fiyatları düşürecektir.

Böylece arz ve talep dengesi ,hizmete değerini verecektir.

Yani baroların yayımladığı asgari tarife hükmünü yitirmiş olacaktır.

Gerçeklerle ;ideallerin arasında ezilen meslektaş ;bu durumda iki arada bir derede kalacaktır.Bu kendi şartları ;bulunduğu konum;ekonomik durumu ile ;kendisinin ele alacağı bir karar olacaktır.

Neymiş ilk maddemiz; Arz ve Talep; arzın arttığı yerde ; fiyatlar da düşecektir.

Gümrük birliği ile arasında bağlantı kurabilirim.Şimdi diyeceksiniz ki ne alakası var.

Gümrük duvarı ile; avukatlık sınavı arasında bağlantı var mı? Yoksa mesele de yok demektir.
Old 29-05-2007, 16:42   #45
tiyerianri

 
Varsayılan

Açıklanan arz talep dengesi kuramına söyleyecek bir şey yok.Ancak eğer bir büro avukat çalıştırıyorsa bunun bir sebebi olmalı.Kimse kimseyi allah rızası için yada iyilik olsun diye çalıştırmıyor.bir avukat iş yoğunluğu sebebiyle bir meslektaşını işe alıyor.İşe giren meslektaş da oraya emeğini harcıyor.Dolayısıyla o büro iş fazlası olduğu için yani para kazandığı için meslektaşlarının emeğine ihtiyaç duyuyor.O halde ortaya konan emeğin bedeli ödenmeli.Hadi onu geçtim,sigortası yapılmalı,primleri ödenmeli.Eğer bir büro yada avukat kendi işlerine koşturmak yerine nasılsa ucuza emek var piyasada ben de bundan yararlanıp bir meslektaşı işe alayım ben de rahatlayayım mantığıyla hareket ediyorsa işte burada arz ve talep kuramı ortadan kalkıyor.Sonuç olarak eğer meslektaşının hak ettiğini veremeyeceksen kendi işlerine kendin bakmalısın.Eğer veremiyorsan da ne yapalım piyasa bu arz az talep fazla bedel de bu diyerek mazeret aranmamalı.
Old 29-05-2007, 17:05   #46
medenikal

 
Varsayılan

Şimdi sözleşme serbesttisi gereği; sözleşmenin tarafları icab ve kabul ile şartlarını birbirlerine sunarlar.İkisinin de iradesi uyuştuğu zaman yürürlük kazanır.

Eğer şartlara uyulmazsa bu durumda sözleşme taraflarından herbiri sözleşmeyi tektaraflı olarak bozabilir.

Kimsenin zorla sözleşmeye bağlı kalması söz konusu olmaz.Bu açıdan baktığımızda yanında avukat çalıştıran ; işveren konumundaki meslektaş; anlaşma şartlarının daha da iyileştirilmesi için zorlanamayacağı gibi; yanında çalışan meslektaşta bu anlaşmayı ilelebet aynı şartlar altında sürdürme zorunda değildir.

Yani herkes kendi yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır.Getirmiyorsa da yollar ayrılır.

Yani tek taraflı olarak , hakkım bu değil daha fazlası demenin yeni bir icab olması ve bunun da karşı tarafça kabul olunmaması durumunda ; kimseye kızmaya ,küsmeye gerek yoktur.

Hakkını almadığına inanan kişi; başka arayışlar içinde olacaktır.

Yine ekonominin genel kuralı olan ; kimsenin yeri doldurulmaz değildir kuralını hatırlamak gerekir.

Bu kural gereğince işveren ; yeni çalışanı aynı şartlar altında bulabilecektir.O nu eleştirmek ;kınamak ekonomi kuralları gereği anlamsız kalır.

Kimse kimseye anlaşma dışında çalıştırmak ;ezmek lüksüne sahip olmadığı gibi sömüremezde; böyle bir durum belirdiğinde yollar ayrılır.

Ekonominin genel kuralları gereği; ayrılan kişi daha iyi şartlarda iş bulabileceği gibi daha kötü şartlar da da bulabilecektir.

Diyorum ya iş te ; ah şu ekonominin kuramları; olsada olmuyor ;olmasa da;

Konu biraz dağıldı ama , neyse
Old 30-05-2007, 03:13   #47
Av.Özgür Özlem Öngel

 
Varsayılan

Hukuk fakültelerini azaltmak çok yanlış bir fikir. Meseleyi çok basite indirgemek oluyor bu.
Bir de yeni mezunlarla eski mezunları (tecrübe ile elde edilenleri işin içine katmazsanız)bilgi birikimi bakımından kıyaslama şansımız olsaydı muhtemelen yenilerin eskilere oranla ezici bir üstünlüğü ile karşılaşırdık. Sebebi de gayet açık: yabancı dil öğrenme, güncel hukuki bilgilere ulaşmak v.s. bilişim teknolojisi ve diğer olanaklar sayesinde artık çok daha kolay.
Ama hukukçu oranında da eskiler önde galiba. Bunun sebebi de, 1960-1980 arası Türkiye'sinin sosyal yapısı. 1980'lerden sonra depolitize edilmiş "disko gençliği" girdi hukuk fakültelerine..
Bir de uzmanlaşma denilen saçmalığı soktular beyinlerimize. Artık ağaç üzerinde uzman olup ormandan anlamayanlar gibi, ticaret hukukunda, borçlar hukukunda ... uzman olup hukuktan anlamayan bir eğitim anlayışı var üniversitelerde.

Mesele yeni-eski arasındaki farklardan ortaya çıkmıyor.
Sermaye birikimini sağlamaya çalışan bir ülkedeyiz. Sermaye birikimini sağlamak için; bürokrasi, hukuk,vergilendirme politikası, siyaset, toplumsal ahlak ... çarpık gelişiyor. Bu çarpıklık da her alanda olduğu gibi bizim mesleğimizde de karşımıza sorunlar olarak çıkıyor. Ekonomik zorluklar mesleki ahlaktan uzaklaşmaya neden oluyor. Ekonomik sorunlarını kısmen de olsa çözebilmiş eski meslektaşlar, sorunu "hukuk fakülteleri fazla" diyerek geçiştirmeye kalkıyor.

Herkese soruyorum: bu ülkede asgari ücret 400 YTL değil de1.500 YTL olsaydı, kişi başına düşen gelir 3.500 dolar değil de 20.000 dolar olsaydı, bizim bugün "mesleki problem" diye andığımız problemlerimiz yine var olur muydu?
Hiç sanmam...
Old 30-05-2007, 08:16   #48
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özgür Özlem Öngel
bu ülkede asgari ücret 400 YTL değil de1.500 YTL olsaydı, kişi başına düşen gelir 3.500 dolar değil de 20.000 dolar olsaydı, bizim bugün "mesleki problem" diye andığımız problemlerimiz yine var olur muydu?
Gelişmiş ülkelerdeki avukatların ülkemizdeki avukatlara göre nispeten daha mutlu oldukları doğru ise, bu mutluluğun temelinde yatan şey
- kişi başına düşen gelir mi,
- yoksa avukatlığa kabul koşulları mı?
Bu sorunun yanıtını yurt dışındaki üyelerimiz daha iyi verir kanısındayım.

Saygılarımla
Old 31-05-2007, 01:53   #49
Av.Özgür Özlem Öngel

 
Varsayılan

Armağan Bey,
Avukatlığa kabul koşullarının daha titiz bir anlayışın ürünü olması gerektiğini kabul ediyorum.
Yaygın fikrin aksine, adaletin bir üstyapı kurumu olduğuna inanıyorum. Üstyapıda yer alan kurumların ideal bir yapıya kavuşması ise altyapının hiç değilse büyük oranda sağlıklı inşa edilmiş olmasına bağlı.
Bizim gibi, beslenme, barınma v.s. temel ihtiyaç- altyapı problemlerini henüz çözememiş ülkelerde, koşulların "titiz"leştirilmesi bir "ayrıcalıklılar" grubunu oluşturma riskini de taşır.
Buna dikkat edilerek yapılacak düzenlemeler bence de çözüme katkı sağlayacaktır.
Batı ülkelerinde nispeten mutlu olanlar sadece avukatlar değil, tıpkı ülkemizde mutsuz olanların sadece avukatlar olmadığı gibi. Batılı ülkelerde mühendisler, doktorlar, öğretmenler, memurlar... mutlu. Bunu sizce sadece mesleğe kabul koşullarına mı borçlular? Hiç sanmıyorum.
Türkiye'deki şartlarda çalışmaya zorunlu kılsanız Batılı avukatları, acaba kaçı mesleki ahlaka uzun süre bağlı kalabilecektir?

Ha bir de mesleğe kabul koşullarının yanında işe kabul koşulları da bizimkinden bir hayli farklı. En azından, İngiltere'den gelen bir avukata sorduğumda, kendi ülkesinde, müvekkiller açısından hangi avukata iş verileceği hususundaki asıl kriterin avukatın mesleki becerisi olduğunu söylemişti. Mesleğe kabul koşulları tamam. Ya işe kabul/işi kabul koşulları?
Bugün, kurum, banka avukatlığı yapan meslektaşlar bu işleri alabilmek için hangi becerilerini(!) kullanmak zorunda kaldılar?

Sorun elbette tek boyutlu değil. Benim fikirlerimin de eksiklikleri vardır elbet.
Ancak ısrar ettiğim nokta şu: mesleki problemlerimizi toplumun genel problemlerinden ayrı ele alıp, toplumun genel problemlerinden soyutlayarak çözüm üretemeyiz. Yani öyle birkaç kanun değişikliği ile filan hal olmaz bu sorunlar. Olsaydı bugün CMK uygulamasında sorun olmazdı.
Böyle düşündüğüm için yakın zamanda avukatlık mesleğinin hakettiği itibarı kazanabileceğini düşünmüyorum. Bilakis, avukatlık daha da itibar yitirecektir. Çünkü itibar yitiren avukatlık değil, insan becerisidir.
Old 31-05-2007, 12:21   #50
ugurgulpinar

 
Varsayılan

bu çözülmeler avukatlık mesleğinin zorluğundan değil bunu zorlaştıranlardandır.sistemi değiştirmek bizim elimizde yalnız sistemi değiştirmek için öncelikle sistemi geçmek lazım?_
Old 31-05-2007, 16:19   #51
herzam-anadalet

 
Varsayılan

Kalite ve güven her zaman her şartta kendini belli eder bu şartları taşıyan her emek sahibi mutlaka birgün karşilığını alır.Burada bazı şeylerin abartıldığını düşünüyorum dünyada hangi meslekte zorluk çekmeden kolaylık gelmiş ki?her meslekten insanlar meslekleri süresince bazı sıkıntılar çekerler bu da doğal değil mi ,zaten hayat bir mücadele değil mi? ülkemizde hukuğun en tehlikeli hastalığı tabiki kalitedir bunun yolu da ot gibi biten hukuk fakültelerinin sayısını sınırlamak yahut mesleğe kabülde aranan nitelikleri artırmak ve böylelikle bu işi gerçekten yapmak isteyenlerin önünü açmak ,iş olsun diye yapanların önüne set çekmektir.
Old 01-06-2007, 11:11   #52
Yusuf BOSTANCI

 
Varsayılan

Teknolojinin hukuk alanında da ilerlemeler kaydetmesi sonucunda Teknolojiye uzak kalan avukatları ciddi adaptasyon sorunları bekliyor.Uyap projesinin hayata geçmesiyle gelen teknolojik yenilikler,klasik formatta çalışan hukukçuları birhayli zorlayacak.Değişime ayak uydurmak gerekli.uydurulamadığı taktirde mesleği gereği gibi icra etmek imkansızlaşacaktır.Teknolojiye uzak kalan yada kullanmayan hukuk büroları çalışamaz hale zaman içinde geleceklerdir.Şimdilik bazı adliyelerde icra takiplerinin XML formatta istenmesi buna en açık örnektir.Kaldıki şimdilik bazı adliyelerde geçerli olan bu sistem;yakın bir tarihte tüm adli birimlerde uygulanır hale gelecektir.Şimdilik sacede icra takiplerinde istenen XML çıktısı,Yakın bir tarihte Dava dosyalarında da geçerli olacaktır.Adalet bakanlığı,teknoloji alanındaki bu gelişmeleri Türk Hukuk Sistemine uygulamaya ve geliştirmeye devam edecektir.Çalışmalar ara vermeksizin hızla devam etmekte,daha farklı uygulamalar hukukçuların kullanımına sunulmaktadır..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
avukatlık mesleği gerçekten gerekli mi? 8xy Hukuk Sohbetleri 29 12-09-2011 22:50
Yaman Çelişkilerin Mesleği Avukatlık avmhy Hukuk Sohbetleri 23 05-01-2010 17:20
avukatlık mesleği için gerekli vasıflar nelerdir? nehir58 Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 15 05-01-2010 12:04
A.B.'de Serbest Dolaşım ve Avukatlık Mesleği Av.Habibe YILMAZ KAYAR Adliye Duvarı 1 09-01-2007 13:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09409595 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.