tapu iptali mi alacak davası mı

yeni mesleğe başlayan birisi olarak birşey sormak istiyorum. müvekkilin babası kefillikleri olan birisi ve babaları öldükten sonra kendisine ve 2 kardesine kalan arsalarını imam nikahlı eşine satış gibi gösterip veriyorlar. borçlardan korktukları için de böyle bir işlem yapıyorlar.sonuçta imam nikahlı olmasına ve sonrasında resmi nikah yapacaklarından dolayı güveniyorlar. Ancak daha sonra imam nikahlı eş müvekkili bırakıp kaçıyor.şimdi de müvekkil ve kardeşleri arsayı geri almak istiyor.ancak işlem yapılalı bir buçuk seneyi geçmiş sizce yapılması gereken nedir.yardımlarınız için teşekkür ederim.

Alıntı: Yazan av_sinems yeni mesleğe başlayan birisi olarak birşey sormak istiyorum. müvekkilin babası kefillikleri olan birisi ve babaları öldükten sonra kendisine ve 2 kardesine kalan arsalarını imam nikahlı eşine satış gibi gösterip veriyorlar. borçlardan korktukları için de böyle bir işlem yapıyorlar.sonuçta imam nikahlı olmasına ve sonrasında resmi nikah yapacaklarından dolayı güveniyorlar. Ancak daha sonra imam nikahlı eş müvekkili bırakıp kaçıyor.şimdi de müvekkil ve kardeşleri arsayı geri almak istiyor.ancak işlem yapılalı bir buçuk seneyi geçmiş sizce yapılması gereken nedir.yardımlarınız için teşekkür ederim.

Sayın av_sinems,
Bir davada kimse kendi muvazaasına dayanamaz. Üstelik anladığım kadarıyla muvazaayı kanıtlayan, tapudaki satış akdinin aksini kanıtlayacak bir yazılı delil de yok. Bu çerçevede bir daha düşününüz.

Her ne kadar muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davası açabilirseniz de, böyle bir dava, kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağı kuralından hareketle reddedilecektir.

1-tapuda satış değil de bağış gösterilse bağıştan rücu olabilirdi.Bana göre böyle durumlarda yapılan işlem,muvazaa olması nedeniyle kesin hükümsüzdür ve buna bağyı olarak da yapılan tescil de yolsuzdur;doktrinde de bu görüş olduğunu hatırlıyorum.
2-Fakat Yargıtay bu durumlarda,kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağını,aradaki muvazaanın taraf muvazaası olduğunu ve ancak yazılı delil ile ispat edilebileceğini belirtiyor.
3-Fakat bu durumda bana göre yapılacak tek şey;Hileye dayanmak !!!Eğer hileye dayanma söz konusu olursa,hile her türlü delil ile ispat edilebileceğinden,yazılı delil aranma şartını bertaraf edebilirsiniz,eğer böyle bir dava açarsanız mutlaka sonucunu bildirin,Yargıtay'ın bu durumda nasıl bir karar vereceğini merak ediyonum.

cevaplarınız için teşekkür ederim.sanırım egemen beyin söylediğini yapmaktan başka çarem yok.

benim dediğim ihtimal,bir nevi şartları zorlamak kesinliği yok

Alıntı: Yazan egemen48 3-Fakat bu durumda bana göre yapılacak tek şey;Hileye dayanmak !!!Eğer hileye dayanma söz konusu olursa,hile her türlü delil ile ispat edilebileceğinden,yazılı delil aranma şartını bertaraf edebilirsiniz,eğer böyle bir dava açarsanız mutlaka sonucunu bildirin,Yargıtay'ın bu durumda nasıl bir karar vereceğini merak ediyonum.

Benim de aklıma dolandırıcılıktan şikayet ve açılması olası ceza davasını hukuk davasında kullanmak gelmişti ama kesinliği olmayan, işe yarayacağı belirsiz bir yola meslektaşımı yönlendirmek istemedim.

bencede yapılacak ve akla gelecek şey hileye dayalı tapu iptali ve tescili davası açmak veye belki inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tesciline dayalı olarak da açabilirsiniz kendi olayınızda bu iki hususu değerlendirirsiniz artık.
delillerin ispatlanması noktasında inançlı işlemde senede karşılık senetle ispat şartı aranmaktadır eğer bu yönde elinizde bir belge yoksa elinizde karşı tarafa yemin ettirmek yani yemin deliline başvurmak kalıyor.

hile ye dayalı delillerin ispatı noktasında ise hmk 293/5 bakabılırsınız bu durumda her türlü delille ispatlayabılırsınız ancak burda da hak düşürücü süreye dikkat edin (BK m. 31)

saygılar.......

Soruda, meslektaşımızın elinde, olayla ilgili ne tür bilgi ve belgelerin olduğu açıklanmamıştır. Ancak anlatıma göre mevcut olayda üç temel hukuki durum söz konusudur. 1. Hile 2. Muvazaa 3. İnançlı İşlem

Benim size tavsiyem muvazaaya dayanmanızdır.

Taraf muvazaasında, sözleşmenin tarafları muvazaa iddialarını senede karşı senetle ispat kuralı uyarınca tanıkla ispat edemeyeceklerdir. Ancak yazılı delil başlangıcı bulunması durumunda, taraf muvazaasının tanık dahil her türlü takdiri delille kanıtlanması mümkündür. Yargıtay kararlarında geçtiği üzere bunun yanı sıra, GENEL YAŞAM DENEYLERİNE VE HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA DAYANAN KİŞİ DE, ARTIK İDDİASINI İSPATLA YÜKÜMLÜ DEĞİLDİR. EYLEMLİ KARİNE DENEN YAŞAM DENEYİ KURALLARI, TARAFLARIN OLAY İDDİALARININ DOĞRULUĞU VEYA BİR DELİLİN GÜVENİLEBİLİRLİK DERECESİ HAKKINDA, HAKİMİN KANAAT EDİNMESİNE YARAYAN, YAŞAM DENEYLERİNİN ORTAYA KOYDUĞU DEĞER HÜKÜMLERİDİR (Bilge Umar/Ejder Yılmaz - İspat Yükü syf 165 vd) Buna göre hüküm; iddianın doğruluğunu, yaşam deneyi kurallarına dayanarak kabul edebilir ve bu durumda delil gösterme yükü, o olayın aksini ileri süren tarafa geçer. Ayrıca karşı tarafa yemin teklif etme hakkınız da bulunmaktadır.

Yazılı delil başlangıcı varsa ve muvazaa iddiasının doğruluğunun kabulünü gerektiren eylemli karineler varsa, muvazaanın varlığının ispatı davacıya düşer HGK 10.11.2004 T. E.14-464/K.588

Olayınızdaki eylemli karineler ise şunlar olabilir:
1. Kişinin (müvekkilinizin imam nikahlı eşi) gelirinin bulunmaması, bu kadar tapuyu alacak parasının bulunmaması.
2. Müvekkilinizin mirasbırakanın pek çok borcunun bulunması ve bu nedenle tapuların devrinin yapıldığı
3. Kişinin mirasçılardan birinin imam nikahlı eşi olması,
4. Tapu devrinin mirasbırakanın ölümüne müteakip yapılması vs.

BK eski m.18 yeni m.19 satışın iptali istenebilir mi diye düşündüm,tabi üçüncü kişiye devir olmamışsa.Muvazaa nedeniyle tapu iptali istenemeyeceğine göre,tescilin dayanağı satışın iptalinden hareket etmek gerekecek ama hiç örneğini tecrübe etmedim ve görmedimBu davaların ayni değil şahsi sonuç doğuracağı göz önüne alınırsa davacı mirasçılar satışın iptaliyle tapu kaydını değil mahfuz hisselerini mi isteyecekler yoksa sebepsiz zenginleşmeden dolayı alacak davası mı söz konusu olacak??????

Dolandırıcılık değil emniyeti suistimal suçu oluşmuştur.