Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Yeni Çek Kanunu -14.12.2009

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-12-2009, 14:31   #1
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yeni Çek Kanunu -14.12.2009

5941 Sayılı Çek Kanunu Meclis'ten Geçti.

ÇEK KANUNU

Kanun No. 5941

Kabul Tarihi: 14/12/2009





Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektir.

(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri

MADDE 2- (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adlî sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye’de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.

(3) Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkâr olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.

(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.

(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.

(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazete’de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.

(7) Çek defterinin her bir yaprağına;

a) Çek hesabının numarası,

b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,

c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı,

ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası,

yazılır.

(8) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

(9) Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez.

(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.

(11) Esnaf ve sanatkâr odalarına kayıtlı olanlardan, tacir kişilere özgü çek hesabı açtıranlar hakkında bu Kanunun tacirlere ilişkin hükümleri uygulanır.

İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası

MADDE 3- (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.

(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.

(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;

a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,

1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,

2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,

b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,

1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,

2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını,

ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir.

Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.

(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.

(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.

(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.

(7) Banka;

a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,

b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,

hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder. Bu hâllerde 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaz.

(8) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.

Bankaların bildirim yükümlülüğü

MADDE 4- (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.

(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.

(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı

MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.

(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.

(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde resen mahkeme tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.

(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.

(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.

(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.

(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına elektronik ortamda bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.

(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde;

a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,

b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine,

karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına da karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi hâlinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ön ödemeye ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine ilişkin hükümler uygulanmaz.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması

MADDE 6- (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;

a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,

b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,

c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,

karar verilir.

(2) Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.

(3) Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri

MADDE 7- (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Hesaben ödeme

MADDE 8- (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla da kullanabilir.

(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmî Gazete’de yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.

(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dâhil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat

MADDE 9- (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 1 ilâ geçici 5 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde, 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.

(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.

(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.

(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin görevi devam eder.

(5) 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.

(6) Bu Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca yapılacak bildirimler, 1/7/2010 tarihine kadar yazılı ortamda yapılabilir.

(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş olan Bankalararası Takas Odaları Merkezi, bu Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen tüzel kişiliği haiz sistem kuruluncaya kadar faaliyetlerine devam eder ve yeni kurulacak tüzel kişiliğe herhangi bir işleme gerek kalmaksızın devrolunur. Yeni kurulacak tüzel kişilik bu devir nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim, harç ve fondan muaftır.

GEÇİCİ MADDE 2- (1) 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin;

a) Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından şikâyetin geri alınması sonucunu doğurmaz.

b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.

(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercîlerine verilmiş olması şarttır. Birinci fıkranın (b) bendinden yararlanan kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikâyetçi ile anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş olması hâlinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden yararlanır.

(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması hâlinde ise ceza zamanaşımı işlemez.

(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması hâlinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.

(5) Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.

(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

Yürürlük

MADDE 10- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Kaynak : TBMM
Old 15-12-2009, 21:56   #2
kum

 
Varsayılan Geçici 1.maddenin 3.fıkrası?

Alıntı:
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde, 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.
Diyelim ki kanun 21.12.2009 tarihinde resmi gazetede yayınlanıp yürürlüğe girdi.Henüz merkez bankası tebliğ yayınlamadan,banka eski koçanı geri istemeden, elinde hazır çek koçanı bulunan kişi, 30.12.2009 tarihinde 30.01.2010 ve 30.08.2010 vadeli iki çek yazdı ve çekler vadesinde karşılıksız çıktı.3167'e göre mi ceza öngörülecek 5941'e göre mi? Birde şu an piyasada dolaşan kanundan önce keşide edilmiş,ancak kanundan sonra ki tarihi taşıyan vadeli çekleri (örneğin 30.08.2010) düşündüyümüzde durum daha da karışıyor. Kanunda bir açıklık ve çelişki yok mu?
Saygılar
Old 15-12-2009, 22:16   #3
E.Polat

 
Varsayılan

Yeni Kanun'a göre çekler artık vade tarihinden önce bankaya ibraz edilemeyecek. Kanun aksi halde hukuki takip yapılamaycağını düzenlemiş. Hem de karşılıksız çek keşide etme suçunun unsrularını yazarken, çekin üzerinde yazılı tarihte bankaya ibrazını suçun unsuru olarak düzenlemiş.

Bu düzenlmeler eşliğinde 30.01.2010 vadeli çek yeni kanuna tabi olur.

Eski çek defterleri imha edilir demiş. Bu çekler keşide edildiği için 30.08.2010 tarihli çekin bir hukuki problem yaşayacağını düşünmüyorum. Ticaret Kanuna göre çek için zorunlu unsurları taşıyorsa bir problem olmayacaktır. İyi çalışmalar..
Old 15-12-2009, 22:29   #4
kum

 
Varsayılan

Çekin vadesinden önce ibraz edilip edilememesi,
Alıntı:
(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
hükmü ile ilgili değil.Bu hükümden şunu anlıyorum: eski koçana eski ceza. Bir başka ifadeyle keşideci eski koçana ait çeki, yeni kanundan sonra düzenlemiş olsa dahi 3167 uygulanacak gibi anlam taşıyor.Bu durumda da 150.000 TL ceza yerine 80.000 TL uygulanacak(mı?)
Saygılar
Old 15-12-2009, 22:38   #5
E.Polat

 
Varsayılan

5237 say. Yasa'nın 7. maddesi saklı tutulmuş. Ben o geçiş hükmüne dikkat etmemişim. Lehe olan uygulanır, ceza bakımından.
Old 16-12-2009, 00:17   #6
gursan

 
Varsayılan yeni kanunn getirdiği AF

5941 sayılı yeni ÇEK KANUNU;
3167 sayılı kanunu yürürlükten kaldırmış olmakla ve 5.maddesinde düzenlenen ceza hükümlerini "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında",olarak sınırlamakla;
DEVAM ETMEKTE OLAN SORUŞTRMALAR,DAVALAR VEYA HÜKÜM VERİLMİŞ OLAN CEZA DAVALARI BAKIMINDAN KEŞİDE TARİHİNDEN ÖNCE BANKAYA İBRAZ EDİLMİŞ BULUNAN ÇEKLERLE İLGİLİ AF GETİRMİŞTİR. YASANIN GETİRDİĞİ EN ÖNEMLİ YENİLİK BUDUR.
Bu nedenle devam eden soruşturma veya davalarda veya hüküm verilmiş bulnanan DÜZENLEME TARİHİNDEN ÖNCE İBRAZ EDİLMİŞ ÇEKLER hakkında, takipsizlik, davanın düşürülmesi veya cezanınortadan kaldırılması kararı verilemesi gerektiğini düşünüyorum.
Old 16-12-2009, 16:57   #7
Av.Barış

 
Varsayılan

Bence yeterli bir yasa olmamış.eksiklikler devam ediyor.
Bankaların Ödemekle sorumlu oldukları miktar arttırılmalıydı.470 TL nin 600 TL'ye çıkması pek te yeterli görünmemektedir.
çek vermeden önce gerekli araştırmalar yapılmalı ve mutlaka teminat alınmalıydı.
cezayi sorumluluk neticesinde hükmolunan adli para cezaları müştekiye ödenmesi yönünde madde konulmalıydı

Eski Sistem neredeyse aynı kalmış.Zaten uzlaşma olduğu takdirde şikayetten vazgeçiliyordu.şimdi biraz daha genişletilmiş.Bence değişiklikler yetersiz kalmış.
Old 17-12-2009, 13:59   #8
üye3578

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
[ozet]
b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.

(

Yeni Kanununun bu hükmü bana tuhaf geldi. Kanunun gerekçesini, meclis tutanaklarını inceledikten sonra görüşlerimin daha netleşeceğini düşünüyorum. Ancak ilk bakışta kaos yaratacak bir hüküm gibi..
Old 17-12-2009, 21:46   #9
kum

 
Varsayılan

Alıntı:
5237 say. Yasa'nın 7. maddesi saklı tutulmuş. Ben o geçiş hükmüne dikkat etmemişim. Lehe olan uygulanır, ceza bakımından.
Alıntı:
5237 7. madde
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
Suç yeni kanun çıktıktan sonra işlenmişse, suça konu çek yaprağı yeni kanundan önce basılmış diye lehe olan eski kanun mu uygulanacak?
Old 18-12-2009, 12:56   #10
E.Polat

 
Varsayılan

Geçici M.2/3 bankaların müşterilerine vermiş olduğu çek düzenleme getirdiği için ve 5237 say. Kanunun 7. madde hükmü saklı tutulduğu için, yeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra eski çek defterine ait bir yaprakla, banka karşılıksızdır işlemi yapması üzerine lehe olan eski kanuna göre hüküm kurulur.30.08.2010 vade tarihli çek içinde bu böyledir, bence.

Çelişki sorunuza gelincede şöyle bir akıl yürütüyorum, kanun çek için düzenleme tarihi ile vade tarihinin farklı olabileceğine cevaz veriyor, bu nedenle çelişki yok diye düşünüyorum.
Old 18-12-2009, 17:46   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kum
Diyelim ki kanun 21.12.2009 tarihinde resmi gazetede yayınlanıp yürürlüğe girdi.Henüz merkez bankası tebliğ yayınlamadan,banka eski koçanı geri istemeden, elinde hazır çek koçanı bulunan kişi, 30.12.2009 tarihinde 30.01.2010 ve 30.08.2010 vadeli iki çek yazdı ve çekler vadesinde karşılıksız çıktı.3167'e göre mi ceza öngörülecek 5941'e göre mi? Birde şu an piyasada dolaşan kanundan önce keşide edilmiş,ancak kanundan sonra ki tarihi taşıyan vadeli çekleri (örneğin 30.08.2010) düşündüyümüzde durum daha da karışıyor. Kanunda bir açıklık ve çelişki yok mu?
Saygılar

Karşılıksız çek suçu, çekin bankaya ibraz edildiği tarihte işlenmiş olur. Bu nedenle verdiğiniz örneklerdeki 30.01.2010 ve 30.08.2010 tarihli çekler nedeniyle suç tarihi de ibraz tarihi olacaktır. Ancak yeni, yasa daha ağır hükümler içeriyorsa TCK 7 inci maddesine yollama yapıldığı için, 3167 Sayılı Yasa uygılanacaktır.

Çelişkili bulmanız çok normal. Çok kötü bir yasa çıkardılar. Hakim ve Savcılar dahi henüz ne yapacaklarını bilmiyorlar. Dili berbat. Daha sonra başka maddeler için de bir şeyler yazabilirim.
Old 20-12-2009, 01:07   #12
Hak Hukuk

 
Varsayılan Şirket ve Çekteki İmzalar

5941 Sayılı Çek Kanununun önümüzdeki günlerde en çok yorumlanacak, tartışılacak hükmü, herhalde 4.maddenin 2.fıkrası olacaktır:
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, …”

Birkaç hafta önce bir grup işçi geldi büroma.Bir ilçede iki yıl önce kamuya ait büyük bir binayı (7 milyon YTL bedelli) temelinden başlayıp tamamlamışlar. İhaleyi alan Ltd, bina tamamlanmak üzere iken fiilen batık duruma düşmüş ve Şirket sahibi de, ilçedeki malzeme satıcılarına verdiği (şahsına ait hesaptan keşide edilmiş, Şti.nin de aval verdiği) ve karşılıksız çıkan çekler yüzünden halen hapiste. Bu inşaatla ilgili işçilere verilen belgeler hep Şirketin sahibinin şahsi imzasını taşıyor. İşçiler dışındaki alacaklıların elindeki bono, çek vb belgelerde ise firma yöneticisinin hem şahsi, hem de Ltd Şti.ni temsilen imzaları var. Bu kuvvetli alacaklılar icra takibi yapıp içerde kalmış son istihkaka haciz koydurup alacaklarını bugünlerde tahsil etmişler. İşçilerin elinde Şirketi ilzam eden senet yok diye istihkaktan kendilerine bir pay verilmemiş.Kendilerine, “işçi alacağı öncelikle ödenir” dendiği için bugüne kadar dava ve takip yoluna da gitmemişler.Binayı yapanın asıl kendileri oldukları, yapıdan dolayı alacaklı olduklarını ispat yolunda önlerinde uzun bir yol bulunduğunu söyledim. “O zamana kadar içerde bir istihkak kalmaz, hava alırız!” dediler. İşçilerin (işlerini bilmeyenlerin) bu memlekette hava almak üzere yaşadıklarını söylemek geldi içimden.
Yeni Çek Kanununun 4.maddesinin 2. Fıkrası Gelir İdaresi için getirilmiş bir hüküm gibi görünmekte. Hukuki sorumluluk bakımından bir şirket ile onun sahibinin birbirinden ayrı kişilikler olduklarının farkında olmayan safların, aldatılmış duruma düşenlerin çaresizliğini umursayan bir kanun koyucu henüz buralarda pek yok. Ancak önümüzdeki günlerde yeni 4/2. Hükmünün mevzuatımıza girmiş olmasını gerekçe yapıp değinilen çaresizliğe çözüm getirecek hakimler çıkabilecektir diye düşünüyorum.
Old 20-12-2009, 12:57   #13
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Yeni Çek Yasası Bu günkü resmi gazetede yayınlanarak Yürürlüğe girmiş olmakla birlikte gerek düzenleme hükümleri ve gerekce çelişkili yönleriyle birlikte çok tartışılacağa benziyor.
Old 21-12-2009, 00:44   #14
kum

 
Varsayılan

Alıntı:
3167 sayılı kanunu yürürlükten kaldırmış olmakla ve 5.maddesinde düzenlenen ceza hükümlerini "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında",olarak sınırlamakla;
DEVAM ETMEKTE OLAN SORUŞTRMALAR,DAVALAR VEYA HÜKÜM VERİLMİŞ OLAN CEZA DAVALARI BAKIMINDAN KEŞİDE TARİHİNDEN ÖNCE BANKAYA İBRAZ EDİLMİŞ BULUNAN ÇEKLERLE İLGİLİ AF GETİRMİŞTİR.
Görüşüne-son söz hukukçulara ait olmak üzere-katılmıyorum.
Bilindiği üzere 18.02.2009 tarihli 5838 sayılı kanunla 31.12.2009 tarihine kadar çekin üzerinde yazılı tarihten önce ibrazı yasaklanmıştı.Yeni çek kanununda bu süre 31.12.2011 tarihine uzatılmış.Bu bağlamda 18.02.2009 tarihine kadar kanuni ibraz süresi=Max (Üzerinde yazılı tarih+10 gün) iken, 18.02.2009 tarihinden itibaren kanuni ibraz süresi= Min (Üzerinde yazılı tarih+10 gün). Bir başka ifadeyle 18.02.2009 tarihinden evvel üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre bu tarihten önce ibraz edilmiş bir çekin kanunsuz ibraz edildiğini söyleyemeyiz, bunu ancak 18.02.2009 tarihinden sonra ve üzerinde yazılı tarihten önce ibraz edilmiş bir çek için söyleyebiliriz. Böyle bir çek için sadece, DEVAM ETMEKTE OLAN SORUŞTRMALAR,DAVALAR VEYA HÜKÜM VERİLMİŞ OLAN CEZA DAVALARI BAKIMINDAN suç tarihi olarak ibraz tarihi yerine, üzerinde yazılı tarihin esas alınması gerektiğini söyleyebiliriz diye düşünüyorum.
Saygılar
Old 21-12-2009, 18:21   #15
gursan

 
Varsayılan

5941 Sayılı yasanın 9. maddesi ile 3167 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni yasanın 5/1. maddesi gereğince ileri tarihli (vadeli) çeklerin, üzerinde yazan keşide tarihinden önce ibrazı halinde karşılıksızçek keşide etmenin SUÇ OLARAK DÜZENLENMEMİŞ olması karşısında CMK 233/2- a maddesi gereğince devam eden davalar bakımındanBERAAT kararı verilmesi, Hüküm verilen dosyalar bakımından da TCK 5 ve 7. Maddeleri gereğince CEZANIN ORTADAN KALDIRILMASINA KARAR verilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Kanunsuz suç olmaz.
Old 23-12-2009, 15:39   #16
av.cemil

 
Varsayılan Örtülü af

Çekler ödenmeyince ellerinde biriken çekleri vade tarihinden önce yazdıranların çekleri buhar oldu bu durumda..(Yürürlükteki kanuna ve avukatlarına danıştılar,onlarda yazdırabilirsiniz dediler...)Gerçekten süper bir yasa...Bir nevi geniş kapsamlı , örtülü bir af....
Old 24-12-2009, 18:10   #17
üye3578

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan zeynel
Yeni Kanununun bu hükmü bana tuhaf geldi. Kanunun gerekçesini, meclis tutanaklarını inceledikten sonra görüşlerimin daha netleşeceğini düşünüyorum. Ancak ilk bakışta kaos yaratacak bir hüküm gibi..

Kaos başladı. Çek-senet mafyasına gün doğdu. İki yıl boyunca insanlar avukat yerine mafyaya müracaat edecek sanırım. Avukat olsaydım, bu kanuna isyan ederdim. Yazık..
Old 26-12-2009, 18:00   #18
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Geçici Madde 2
Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.

Böyle bir yasa olur mu?

Çek bedeli 60.000 TL olsun. Mahkumiyet kararı verilsin. En son 01.04.2010 tarihinde taahütname verileceğine göre, sanık 31.03.2010 tarihinde bir taahhütname verse ve dese ki " 1 inci yıl taksidi olan 20.000 TL'yi 30.03.2011 tarihinde ödeyeceğim. Gerisini de 30.03.2012 de ödeyeceğim" Mahkeme kabul etmek zorunda kalacak. Alacaklı ise 16 ay daha beklemek zorunda kalacak. Bu arada sanık yurtdışına kaçmasın, ölmesin diye dua mı, edecek.
Old 27-12-2009, 12:56   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Geçici 2. madde
b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.

6. maddeye göre,ibrazdan itibaren işletilecek temerrüt faizi ile belirlenecek borç tutarı için, bu 2 yıl süreli taahhüt boyunca faizi işleyecek midir? İşlemesi lazım ama maddeden bu da tam anlaşılamıyor!
Old 27-12-2009, 21:20   #20
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Şikayete bağlı bir suç söz konusu ve Geçici 2.maddede şikayetçi olan alacaklıdan bağımsız olarak 2 YILLIK sürede hiçbir teminatı olmayan alacaklı yerine geçerek "borcunu taksitlendiriyoruz" vaadi yapan bir Kanun ??? 2 yıl boyunca borçluyu, ödeme yapmaya zorlayabilecek tek yaptırımı da durduruyorsunuz. 1.maddesindeki düzenleme ise: “Bu Kanunun amacı…çek hamillerinin korunmalarına…” demekte ??? Nasıl bir koruma sağlanmış anlamak mümkün değil. Maddede “belirli vadelerde ödeme” ibaresi var, vadelerden kastın ne olduğu muğlak. 1.yıl taksidinin 1/3 ten az olmaması da lütuf sanırım
2004 S.K. m.111 de de benzer düzenleme olduğu söylenebilir ise de; burada borçlunun yeteri kadar malı haczedilmiş durumda+her taksit borcun ¼ inden aşağı olmayacak+ilk taksit derhal ödenecek+kalan taksitler en geç aydan aya verilecek. Yine 2004 S.K. m.340 ta cezai müeyyide söz konusu. Alacaklı, hatırı sayılır bir korumayı haiz diyebiliriz. Hacizden önce alacaklı koruma altında değil ve böyle bir takside bağlama doğal olarak alacaklının muvafakatı ve/veya borçlu ile anlaşması halinde söz konusu.
Alacaklının alacağını takside (?) bağlamak; hem de borçluya 2 yıl gibi bir süre tanımak; elde edilecek fayda nedir ve kim içindir, hamil korunmakta mıdır???
Old 27-12-2009, 21:42   #21
av.sebahattin

 
Varsayılan

Aklımı karıştıran bir nokta:

MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.

Şimdi adli Para Cezası 1500.00TL'ye kadar mı verilecek. Yoksa hiç bir şekilde 1500'tel az mı olamayacak

Ben mi yanlış anlıyorum bu yorgun halimle.
Old 27-12-2009, 22:37   #22
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sebahattin
Nasıl bir yazım şekli bu!!!

Aklımı karıştıran bir nokta:

MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.

Şimdi adli Para Cezası 1500.00TL'ye kadar mı verilecek. Yoksa hiç bir şekilde 1500'tel az mı olamayacak

Ben mi yanlış anlıyorum bu yorgun halimle.

5237 S.K. m.52: "Adlî para cezası, beş günden az ve Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.
Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir."

Saygılarımla...
Old 28-12-2009, 10:08   #23
av.sebahattin

 
Varsayılan

Teşekkürler sayın meslektaşım.
1500 güne kadar adli para cezası demekte olduğunun ayırdına şimdi vardım.
Old 07-01-2010, 09:32   #24
didem kunal

 
Varsayılan

Nasıl yani şimdi hakim karşılıksız çek keşide eden kişiye ya 2 yıl içinde ödeme şansı verecek ya 4 taksitten az olmamak üzere teksitlere bölecek ya da adli para cezası mı verecek? Seçimlik ceza mı uygulanacak? Eğer böyleyse hakim neye göre seçimlik haklardan birisini kullanacak? Sanığın ekonomik durumuna her şekilde bakılacak bunu anladım da sanığın ödemesi için 2 yıllık bir erteleme varsa burda müştekinin de onayı alınacakmıdır?ya da alınmalımıdır?

Çok özür dilerim belki baştan aşağı yanlış anlamışta olabilirim.
Old 16-01-2010, 14:45   #25
serhattugral

 
Varsayılan Yeni Çek Kanunu ve Askı Rejimi (Tek taraflı beyan üzerine bir inceleme)

Yeni çek kanunu tek taraflı beyan yoluyla askı rejimine geçilmesini düzenleyen hükümler getirdi. Bununla alakalı bir kaç soruna değindik.

YENİ ÇEK YASASI VE ASKI REJİMİ


Uzun zamandır gündemde olan çek yasası nihayet yasalaştı. Kanun, iyiniyetli olan ancak global ekonomik krizin tetiklediği ülkedeki kriz karşısında ödeme güçlüğüne düşen çek keşidecilerine piyasada bilinenin aksine önemli kolaylıklar getirdi.

Getirilen kolaylık “askı rejimi” dediğimiz hukuksal yapıya geçilmesine yönelik oldu. Askı rejimi “alacaklı ile anlaşmaya varılması” yahut belli koşullar altında “tek taraflı beyanda bulunulması” ile yürürlüğe girecek. Bu durumda karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı haklarında dava açılanların dava devam ediyorsa haklarındaki yargılamanın durmasına, karar kesinleşmiş ise infazın durdurulmasına karar verilecek. Anlaşma yahut tek taraflı beyanın şartları ihlal edildiği taktirde ise yargılamaya kaldığı yerden devam edilecek veya hükmün infazına devam edilecek. Biz aşağıda tek taraflı beyanla geçilen askı rejimi hakkında hukuksal görüş ve yorumlarımızı yazdık.

I-TEK TARAFLI BEYANLA ASKI REJİMİNE GEÇMENİN KOŞULLARI.

1-) Süre Yönünden:

a-) Soruşturma veya kovuşturmanın başlangıç tarihi yönünden:
Keşideci hakkındaki karşılıksız çek şikayetinin 01/11/2009 tarihinde veya bu tarihten önce yapılmış olması şartı aranmaktadır.

b-) Tek taraflı beyanın verilme tarihi yönünden:
Sanık tarafından bizzat düzenlenecek olan ve yasadaki unsurları taşıyan tek taraflı beyan en geç 01/04/2010 tarihine kadar soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığına yahut kovuşturmayı yürüten veya hükmü veren mahkemeye teslim edilmiş olmalıdır.

2-) Şekil Yönünden:

a-) Tek taraflı beyanın bizzat sanık tarafından düzenlenmesi:
Kanunun geçici 2. maddesi “haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin” demek suretiyle taahhütnamenin bizzat “sanık” tarafından düzenlenmiş olmasını aramakta, bu hususta sanık vekilinin vereceği taahhütnameyi geçersiz saymaktadır. Ceza ve İnfaz hukukuna özgü özel bir düzenleme olması hasebiyle ve verilecek olan taahhütnamenin sonuçta “özgürlüğü kısıtlayıcı” neticeler doğuracak bir işlem olması nedeniyle bizzat sanık tarafından düzenlenmeyen taahhütnamelere itibar olunmayacaktır. Bizzat sanık tarafından düzenlenmiş taahhütnameler ise sanık vekili tarafından bir dilekçe ile ilgili merciine sunulabilecektir.

b-) Tek taraflı beyanın yazılı olması:
Tek taraflı beyan (taahhütname) yazılı olarak düzenlenecek, CMK da yer alan sözlü müracaat usulleri kullanılamayacaktır.

3-) İçerik Yönünden:

a-) Ödenecek Miktar:
Verilecek olan Tek taraflı beyanda (taahhütname) sanık kanun hükmüne göre “Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen” ödeyeceğini taahhüt etmek zorundadır. Buna göre sanığın ödemesi gereken tutar şu şekilde olacaktır;

aa-) Karşılıksız kalan çek bedelinin tamamı.

Sanık çeke mahsuben kısmi ödeme yapmış ise yahut hesabında mevcut olan kısmi paranın ödenmesi nedeniyle çek kısmen karşılıksız kalmış ise ancak bu kısmı ödemekle yükümlü olacaktır. Aksi taktirde çekin tamamını ödeyecektir.

bb-) Keşide tarihine nazaran kanuni İbraz tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek Merkez Bankası avans faizi.

Burada kastolunan faizin başlangıç tarihinin çekin bankaya fiilen ibraz tarihi olmayıp üzerinde yazılı tarihe nazaran hesaplanacak kanuni ibraz tarihidir. Bilindiği üzere eski kanun döneminde “çekte vade olmaz” prensibi geçerli idi ve ileri vadeli çeklerin gününden önce bankaya ibrazı ile yazdırılması mümkün idi. Kanun, bu nedenden dolayı sanığın ödeyeceği faiz miktarını belirlerken eski kanun döneminde yazdırılıp takibe konu edilmiş çeklerle alakalı olarak fiili ibraz tarihini değil kanunen ibraz edilmesi gereken tarihi esas almıştır. Bir başka deyişle çekin üzerinde yazılı tarihe itibar olunmuştur.

b-) Azami Ödeme Süresi:

Kanun tek taraflı beyanla askı rejimine geçebilmek için sanığın vereceği taahhütnamenin süre yönünden kısıtlanması hükmünü getirmiştir. Taksit miktarları açısından sanığa çok geniş taktir yetkisi tanınmış iken süre yönünden kısıtlama getirilmiştir. Kanun hükmüne göre taahhütnamenin azami süresi iki yılı geçemez.

c-) Taksit sayısı ve miktarı:

Kanun taksit sayısını mealen ikiden az olmamak koşuluna bağlamıştır. Keza, ilk yıl taksitleri toplamının da borcun üçte birinden az olamayacağı hükme bağlanmıştır. Kanun şöyle demektedir; “ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz.”

Sanık, kendi ekonomik durumuna ve ödeme gücüne göre yukarıdaki koşullara uymak kaydıyla vereceği tek taraflı beyanla askı rejimine geçebilecektir.




II- TEK TARAFLI BEYANLA ASKI REJİMİNE GEÇMENİN SONUÇLARI

1-) Soruşturma aşamasında bulunan davalar hakkında:
Davanın soruşturma aşamasında bulunması demek lehdarın karşılıksız çek şikayetinde bulunması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan, şikayete ilişkin delillerin toplanması, müşteki ve sanığın ifade ve savunmalarının tespiti vb. gibi yüzlerce usuli işlemin yapıldığı ancak henüz iddianamenin mahkemece kabul edilerek davanın açılmadığı hazırlık işlemlerinin yapılması demektir. Bu aşamada yukarıda bahsettiğimiz koşullara uygun tek taraflı beyan Cumhuriyet Başsavcılığına verildiği taktirde aynı merci tarafından “soruşturmanın durmasına” karar verilecektir.

2-) Kovuşturma aşamasında bulunan davalar hakkında:

Davanın kovuşturma aşamasında bulunması ise iddianamenin kabulü ile başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen yargılama sürecini anlatmaktadır. Bu aşamada yargılamayı yapan mahkemeye verilecek olan taahhütname üzerine mahkeme tarafından;

a-) Yargılama henüz devam ediyor ve nihai karar verilmemiş ise yargılama faaliyetine son verilerek kovuşturmanın durdurulmasına,

b-) Yargılama sona ermiş ve nihai karar verilmiş olması durumunda ise, temyiz süreci başlamış ise bu süreci de kapsar şekilde kovuşturmanın durdurulmasına,

karar verilecektir.

3-) Kesinleşmiş davalar hakkında:

Yargılama sona ermiş ve gerek onama kararı gerekse de temyiz etmeme nedeniyle kesinleşmiş bir hükmün bulunması halinde ise,

a-) Hükmün infazına başlanmış ise infazın durdurulmasına ve eğer sanık cezaevindeyse derhal tahliyesine,

b-) Hükmün infazına başlanmamış ise infazın ertelenmesine,

karar verilecektir.

Kanun, tüm bu hallerde sanık hakkında “Yurtdışına çıkış yasağı” getirilebileceğini de hükme bağlamaktadır.

III- TEK TARAFLI BEYANA UYMAMANIN SONUÇLARI

Yukarıda anlatıldığı şekilde tek taraflı beyanla soruşturma ve kovuşturmanın durdurulmasına yahut infazın ertelenmesine yahut durdurulmasına karar verildiği hallerde ise “Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir” hükmünü getirmektedir.

IV-SONUÇ

Kanun, tek taraflı beyanla askı rejimine geçiş sistemini getirmekle beraber bunun uygulamada özellikle müştekiler açısından bir çok sorun doğuracağını hesaba katmamıştır. Ayrıca teknik yönden bir çok tartışmanın doğacağı uygulamada bir çok sorunlar yaşanacağı dikkatli nazarlardan kaçmayacaktır. Örneğin taahhüde uyulmadığının tespitinin nasıl yapılacağı, takibe konu olmuş ve bir çok ödemeler yapılmış bir dosyada karşılıksız kalan kısmın nasıl tespit edileceği, askı rejimine geçişte sanığa ihtarat yapılması gereği olup olmadığı gibi ceza usul hukukunun ince ayrıtılarına ilişkin bir çok husus düzenleme dışı bırakılmıştır. Bir kanunun hayatın tüm alanlarını ve gerçekleşmesi mümkün tüm ihtimalleri düzenlemesi ne mümkündür ne de yasama tekniğine uygundur. Ancak hukuk nizamına çok önemli bir istisna getirilirken oldukça hassas ve titiz davranılması da bir zorunluluktur.

Ebrûzenler âharlı kağıdı kağıdı serdikten sonra çıkacak şeklin aslında kendi hünerleri olmadığını tam bir gönül huzuru ve teslimiyet içinde beyan babından derler ki “bakalım ne olacak”. Evet, bakalım ne olacak!

Av.Serhat Tuğral

Ankara, 16/01/2010

Kaynak : Telif.
Old 08-02-2010, 17:04   #26
AV.KAĞAN

 
Varsayılan Geçici madde 2.b

Kanunun geçici madde 2.b fıkrasında "anlaşma aranmaksızın" denmekte, ve bu taahhüt tamamen kötüniyetli borçlular tarafından suistimal edilmeye çok müsait. Borçlunun 2 seneye kadar erteleme hakkı var ancak borcunu bu denli erteleme verilen borçluya bu taahüütüne uymazsa kanunda ek bir ceza öngörülmüyor. Borçluya ertleme hakkı veren yasa bu hakkın kötüniyetle kullanılmasını da ayrıca cezalandırmalıdır.

Justice for all
Old 15-03-2010, 10:10   #27
pia

 
Varsayılan

Mesleğin başında bir stajyer avukat olarak kafamı karıştıran bazı konularda siz tecrübeli meslektaşlarımın yardımına ihtiyaç duyuyorum umarım yardımcı olabilirsiniz.

1- Kanuna göre borçlunun 2 yolu var:
ya alacaklıyla anlaşacak ya da borcunu en fazla 3 yıl içerisinde yine borçluya ödeyecek. Bu doğru mu? Yani borçlu anlaşma olmaksızın taahhütte bulunursa, 1/3 ünü ilk yıl, kalanını 2 yıl içinde olmak üzere, 3 yıl içinde yine borçluya ödeme yapacak değil mi?

Bir avukat arkadaş eğer taahhütte bulunursa bu parayı devlete ödeyecek. Devletten rücu şansı çok zor gibi şeyler söyledi. Bu konuda yardımınızı bekliyorum.

2- Alacaklı ile yaptığı anlaşmaya uymazsa ne olacak? Soruşturma ve kovuşturma devam eder denmiş , ancak tam olarak nasıl bir yaptırım uygulanacağını anlayamadım.

Bu sorularıma en kısa sürede cevap alabilirsem çok sevineceğim. Herkese iyi çalışmalar.
Old 15-03-2010, 14:08   #28
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pia
Mesleğin başında bir stajyer avukat olarak kafamı karıştıran bazı konularda siz tecrübeli meslektaşlarımın yardımına ihtiyaç duyuyorum umarım yardımcı olabilirsiniz.

1- Kanuna göre borçlunun 2 yolu var:
ya alacaklıyla anlaşacak ya da borcunu en fazla 3 yıl içerisinde yine borçluya ödeyecek. Bu doğru mu? Yani borçlu anlaşma olmaksızın taahhütte bulunursa, 1/3 ünü ilk yıl, kalanını 2 yıl içinde olmak üzere, 3 yıl içinde yine borçluya ödeme yapacak değil mi?

Bir avukat arkadaş eğer taahhütte bulunursa bu parayı devlete ödeyecek. Devletten rücu şansı çok zor gibi şeyler söyledi. Bu konuda yardımınızı bekliyorum.

2- Alacaklı ile yaptığı anlaşmaya uymazsa ne olacak? Soruşturma ve kovuşturma devam eder denmiş , ancak tam olarak nasıl bir yaptırım uygulanacağını anlayamadım.

Bu sorularıma en kısa sürede cevap alabilirsem çok sevineceğim. Herkese iyi çalışmalar.

1- Ödeme süresi toplamda 3 değil, 2 yıldır. Borçlu 01.04.2010 tarihine kadar, hakkındaki hukuksal süreç hangi aşamadaysa ilgili makama bir dilekçe vererek (gecikme faiziyle birlikte) toplam borcunun en az 1/3 ünü 1 yıl içinde; kalanını da 2 yıl içinde ödeyeceğini taahhüt edecek ya da benzer bir anlaşmayı alacaklıyla yapıp ilgili makama şikayetçi veya vekilinin sunmasını sağlayacaktır.

Anlaşma çerçevesinde örneğin infaz aşamasında bir mahkumiyet kararı varsa olduğu gibi duracak, anlaşmaya aykırı davranırsa kalan cezayı çekecektir(Borçluyu bulurlarsa) Eğer alacaklının rızası dışında bir taahhüt verirseve buna uyarsa adli para cezasını yerine getirmiş olacağından alacaklıya ödenmesi diye bir şey olamaz.Ya da sizin deyiminizle "Devletten rücu" diye bir şey sözkonusu olamaz.

Alacaklıyla bir anlaşma yapıp sunarsa ödeme tabii ki alacaklıya yapılacaktır.

2- Alacaklıyla yaptığı anlaşmaya uymazsa, alacaklının müracaatı üzerine işlem hangi aşamadaysa, kaldığı yerden devam edecektir. Soruşturma aşamasındaysa savcılık soruşturmayı tamamlayıp, gerekli görüyorsa dava açacaktır.
Old 01-04-2010, 14:42   #29
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım, bugün tarafıma, karşılıksız çek keşide etme suçundan mahkum olmuş karşı taraftan bir taahhütname tebliğ edildi.Buna göre; ödeme haziran ayında başlayacakmış.Ödeme faizle birlikte her ay nereye yapılacak acaba?İcra dosyasına mı, bizzat alacaklıya mı?Peki vekalet ücretimiz vs gibi alacakları nasıl tahsil edeceğiz?

Bence yeni çek kanununun geçici 2.maddesinin 1-b bendi tamamen cezaevlerindeki çek cezası çekenleri dışarı çıkartmaya yönelik gibi geldi bana. Ben borçlunun ödeyeceğini düşünmüyorum.Belki ceza evinden çııkıp yurt dışına kaçacak.Sadece bize değil ki borcu, hepsini olağan durumda ödemesi mümkün değil. Bu nedenle mahkemeden yasanın geçici 2.maddesinin 6.fıkrasının işletilmesi için adli kontrol kararı isteyeceğim.
Old 01-04-2010, 15:48   #30
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Eğer alacaklının rızası dışında bir taahhüt verirseve buna uyarsa adli para cezasını yerine getirmiş olacağından alacaklıya ödenmesi diye bir şey olamaz.Ya da sizin deyiminizle "Devletten rücu" diye bir şey sözkonusu olamaz.
Sevgili Suat, alıntı yaptığım paragraf dışındaki görüşlerine katılıyorum, ancak borçlunun tek taraflı taahhüdü ile ilgili olarak yasayı yanlış yorumladığını düşünüyorum.Çünkü 5941 sayılı yasanın geçici 2/1-b maddesindeki tek taraflı taahütname, adli para cezasını ödemek için değil,tam aksine çek bedelinin karşılıksız kalan kısmını temerrüt faizi ile birlikte alacaklıya ödemek için verilmektedir.Taahhütnamenin bir örneğinin alacaklıya gönderilmesinin nedenide borçlunun taahhüdünü yerine getirip getirmediğinin alacaklı tarafından denetlenerek, borçlu taahhüdüne uymadığı takdirde durumu mahkemeye ya da savcılğa bildirerek infazın devamını sağlamak içindir. Dolayısıyla para ödendiği takdirde devlete değil alacaklıya gidecektir ve hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecektir.
Sayın Aylin Kaya, yeni yasanın geçici maddesinin borçluları cezaevinden çıkarmak amacı taşıdığı doğru ise de borcun ödenmesini sağlamak amacı da taşımaktadır.Bazı mahkemeler borçunun yurtdışına kaçmasını önlemek amacıyla re'sen yurtdışına çıkış yasağı koymaktadır.Siz de bunu talep edebilirsiniz. Paranın alacaklıya ne şekilde ödeneceği konusunda ise yasada açık bir hüküm yoktur.İcra dosyasına, banka hesabına, alacaklının bizzat kendisine ödenebileceği gibi, konutta ödemeli olarak posta yolu ile ya da tevdi mahalli tayin ettirilerek ödenebileceği kanısındayım.Önemli olan borcun eksiksiz ve süresinde ödenmesidir.
Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yeni Forum Yöneticimiz : av-ufuk (Kasım 2009) Admin Site Haberleri 39 26-11-2009 23:21
Yeni İş Kanunu o.balci Meslektaşların Soruları 5 07-10-2003 12:41
Yeni Avukatlik Kanunu Ceyhun Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 03:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11039996 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.