Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Anket Sonucu: İş Mahkemeleri Kanununda getirilen Arabuluculuk sistemini
Olumlu buluyorum 461 39,23%
Olumsuz buluyorum 588 50,04%
Kararsızım 126 10,72%
Oy Verenler: 1175. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 400)

İşçilik Alacakları ve İşe İade Davalarında Arabulucuya Başvuru Dava Şartı Oldu

Yanıt
Old 25-10-2017, 13:32   #1
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan İşçilik Alacakları ve İşe İade Davalarında Arabulucuya Başvuru Dava Şartı Oldu

7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu
25.10.2017 tarihli Resmi Gazete'de
yayımlandı.


Pek çok yenilik içeren İş Mahkemeleri Kanunu'nda, Arabuluculuk ile ilgili düzenlemeler özellikle dikkat çekmektedir.

Yasanın üçüncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ve 01.01.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."

Belirtilen dava türlerinde, Arabuluculuk yoluna başvurulmamış olması halinde dava, “dava şartı yokluğu” nedeni ile usulden reddedilecektir.

Aynı Yasanın 3. madde 3. fıkrası uyarınca, İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları, bu düzenlemenin kapsamı dışındadır.

Kaynak : Resmi Gazete
Old 26-10-2017, 10:12   #2
Av. Göztepeli

 
Varsayılan

Şahsi fikrimce, iş davalarında arabulucuya başvurma zorunluluğu getiren bu düzenleme Anayasa'nın 36ncı maddesinde koruma altına alınan hak arama hürriyetine aykırıdır. Arabuluculuk ancak ve ancak tarafların inisiyatifinde seçimlik bir tercih olabilir.

Bu düzenlemenin özellikle işçi tarafa külfetten başka birşey getirmeyeceği son derece açıktır.

İptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuru oldu mu?
Old 27-10-2017, 16:00   #3
Admin

 
Varsayılan

Bir anlaşmazlığı sonuca bağlamanın tek yolu olarak "mahkeme kapısını" görmek hukukçuların genlerinde olduğu için bu mesleki alışkanlığımızdan sıyrılmamız kolay olmayacak diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu düzenlemeyi anayasaya aykırı görmeye eğilimli çok fazla meslektaşımız olacaktır buna şüphem yok. Sistem oturduktan on yıl sonra ise muhtemelen "arabulucuya gitmeden dava mı açılıyordu eskiden" diye şaşıran bir genç hukukçu meslektaş neslimiz olacak.

Ancak esasında bir uyuşmazlığı mahkemeye taşımadan önce tarafları aynı masaya oturtup uyuşmazlık çözümü konusunda uzman bir kişinin rehberliğinde 2 saat "konuşmalarını" sağlamak bence oldukça sağlıklı ve doğru bir çözüm. Bu konuşma sonucunda halen "anlaşmamayı" tercih edip, bu 2 saatlik zaman dışında hiçbir kayıpları olmadan konuyu mahkemeye taşıma özgürlükleri de mevcut. Üstelik anlaşamadılarsa süreçle ilgili hiçbir masraf da yapmıyorlar ve tüm giderleri devlet karşılıyorsa, bu çözüm yoluna uygulamada biraz daha şans vermemiz gerek diye düşünüyorum.

Arabulucuğun işçi tarafa külfet getireceği düşüncesinde de değilim, tam aksine birçok işçinin minimum 1,5 -2 yıl sürecek bir dava süreciyle uğraşmadan önce işvereni kendileriyle aynı masaya oturtup isteklerini ve taleplerini dinlemek zorunda bırakması açısından düzenlemenin daha çok işçi lehine olduğuna inanıyorum. Aynı şekilde "nasıl olsa bu kadarlık bir alacak için avukat tutup yıllarca mahkemelerde benle uğraşamaz" diye düşünen birçok işveren açısından da Adliye'nin atadığı resmi bir arabulucudan davet almak, işçinin haklarının teslimi konusunda tekrar değerlendirme yapılmasına yardımcı olacaktır.

Kanunun konuyu düzenlemesi bence son derece sağlıklı, ideal ve başarılı. Ancak ülkemizde son derece sağlıklı, ideal ve başarılı pekçok kanun maddesinin uygulamada istendiği ve amaçlandığı gibi yürümediği de bir gerçek. O nedenle yeni sistemi ancak çalışmaya başladıktan sonra doğru değerlendirebileceğiz sanırım. Burada sistemle ilgili kişilere (arabulucular, adliyelerin arabuluculuk büroları, bu konuyla ilgili kararlar ihdas edecek hakimler vs.) düşen çok sorumluluk ve iş olduğuna inanıyorum.
Old 30-10-2017, 09:11   #4
Adli Tip

 
Varsayılan

Ülkemizde yargının çok yavaş ilerlediğini, yargıya erişimin çok pahalı olduğunu, o kadar para ve zaman harcadığın yargılamadan da zaten çok da adil kararlar çıkmadığını tane tane söylerseniz acımasız bir muhalif durumuna düşersiniz.

Ama bu verileri arabuluculuğun avantajları şeklinde ifade ederseniz hiç başınız ağrımaz.
Old 30-10-2017, 15:04   #5
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Herkese merhaba,

Ben ankette "kararsızım" şıkkını işaretledim. Sebebi uygulama aktifleştikten sonra ne yönde kullanılacağını bilememem ve amaca uygun işleyip işlemeyeceğini şimdiden kestirememem.

Ancak şunu da söylemeliyim ki bugüne kadar -henüz yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen- yaklaşık 90 dosyayı (davası devam eden ya da davası henüz olmayan) Arabuluculuk yolu ile kapattık.

Kendim Arabulucu değilim, taraf vekili olarak görüşmelerde yer aldım. Buradan yola çıkarak, uygulamaya ilişkin gözlem yapma şansım oldu. Bu doğrultuda, konuya ilişkin görüşlerimi yazmak isterim.

* Karşılaştığımız Arabulucular, gerçekten objektif ve işini özenle yapan Arabuluculardı. Onlarla biraraya geldiğimiz süreler boyunca, Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın da konuya ne kadar dikkatli ve özenli yaklaştığına, sürekli bilgilendirmeler ile Arabulucuları aydınlattığına, uygulamanın çok yeni olması nedeni ile ikileme düşülen durumlarda Arabuluculara ciddi anlamda yardımcı ve yol gösterici olduklarına birebir şahit oldum ve doğrusu bu özveriye şaşırdım.

* Arabuluculuk yolu ile çözümlenen dosyalarda, eğer işçi "hakkının yendiği" duygusuna kapılmıyorsa ve adil bir şekilde el sıkışılmış ise gerçekten netice manevi olarak da olumlu oluyor. İşçi, işverenine küs ve öfkeli hissetmiyor. Hatta bana göre, dava sonucunda hissedeceği tatminden çok daha fazlasını hissediyor ve içi çok daha rahat şekilde iş hayatına devam ediyor.

Ben görüşmelere işveren vekili olarak katılmama rağmen, sonuçta anlaşma olsun olmasın, "hakkınızı helal edin" diyerek elimi sıkıp ayrılan çok sayıda işçi oldu.

Oturumlarda kimi zaman ortam gerilir gibi olsa da neticede oturum bitip de ayrılacağımız vakit gülüşerek hoşçakalın diyebilmek, uzlaşma kültürüne aslında zannettiğimiz kadar da uzak olmadığımızı hissettirdi.

Bu noktada, görüşmeyi gerçekleştiren taraflara ve Arabulucuya önemli görevler düşüyor.

* Katıldığımız tüm görüşmelerde, karşı yan vekilleri (farklı farklı avukatlar ile karşılaşmamıza rağmen) oldukça ılımlı ve pozitif bir yaklaşım sergiledi.

Bu noktada, özellikle de işveren vekili olarak hareket eden meslektaşlarıma şunu öneririm, karşınızdaki insanları sizinle anlaşmaya mecburmuş gibi hissettirmemek ve hatta artıları, eksileri bizzat ortaya koymak önemli. Herkes açısından, açıklık ve dürüstlük şart.

* İşveren açısından da kendisi için emek vermiş işçisi ile anlaşma ortamında vedalaşmak ve hatta sonrasında, ona hala referans olabilmek bana göre oldukça kıymetli bir durum.

* Son olarak, devam eden davaların duruşmalarında, "Arabuluculuk yoluna başvuracağız, süre talep ediyoruz" dediğimizde, Hakimin ve Mahkeme kaleminin mutluluğunu sizlere tarif edemem. Bir de süreç anlaşma ile neticelenip de o dosyalar kapanınca, mutluluk daha da katlandı elbette.

Arabuluculuk şayet amaca uygun işletilirse ve Arabulucu olarak görev yapacak kişiler bu sorumluluğu hakkı ile yerine getirirse, olumlu neticeler doğurmaması için hiçbir neden yok.

Ancak amacı dışında kullanılıp işveren hakimiyetine hizmet eden bir alan olur ise işlerliği söz konusu olamaz.

Umuyorum ki uzlaşı kültürü yargı sistemimizin olumlu bir parçası olarak zihinlerimize ve uygulamalarımıza yer eder.

Saygılarımla,
Old 01-11-2017, 17:22   #6
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Bu durumda HMK mı değişir?arabuluculuk mu yasaya aykırı olur?

Dava şartları

MADDE 114- (1) Dava şartları şunlardır:

a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.

b) Yargı yolunun caiz olması.

c) Mahkemenin görevli olması.

ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.

d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.

e) Dava takip yetkisine sahip olunması.

f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.

g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.

ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.

h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.

ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.

i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.

(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.
Old 02-11-2017, 08:49   #7
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Başar,

Kişisel düşüncem,

Alıntı:
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.

kısmı yeterli olacaktır. Zira düzenleme İş Mahkemeleri Kanunu'nda "dava şartı" olarak düzenlenmiş oldu.

Ancak yine de HMK'da bir değişikliğe gidilerek bendler arasına eklenmesi daha uygun olur görüşündeyim.
Old 02-11-2017, 14:59   #8
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan Tarafların Anlaşması Halinde Arabuluculuk Ücretinin Tahsili Hususu

İsteyenin arabulucuya başvurması, isteyeninse doğrudan dava açabilmesi şeklinde bir düzenleme yapılması gerekirken arabulucuya başvurunun zorunlu hale getirilerek dava şartı yapılmasını genel anlamda hukuka ve özelde de Anayasa'nın hak arama hürriyeti güvencesine aykırı buldum ve bu nedenle ankette "olumsuz buluyorum" seçeneğini tercih ettim.

Ancak burada konuya farklı bir açıdan, arabuluculuk başvurusunun ardından tarafların uzlaşmasıyla birlikte hak edilen arabulucu ücretinin tahsili noktasında çıkabilecek sorunlar yönüyle yaklaşmak istedim.

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (13). bendinde "...Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz...." denmektedir.

Yine (14.) bendinde "...Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları halinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır..."

Taraflar uzlaştığında arabuluculuk ücreti aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde ödenecektir. Peki taraflar bu ücreti ödemediklerinde arabulucu, bu defa da enerjisini ücretin tahsili amacıyla yasal yollara başvurarak harcamak durumunda kalmayacak mıdır?

Ücretin yasal yollara başvurulmaksızın tahsiline yönelik bir düzenleme kanuna eklense idi, örneğin, tarafların uzlaşamaması sonucunda olduğu gibi öncelikle Adalet Bakanlığı'nca ödenip benzer şekilde bakanlık taraflara rücu etse idi daha iyi olmaz mıydı?

Saygılarımla..
Old 11-11-2017, 21:00   #9
Porsuk

 
Varsayılan Eksik ve belirsiz hususlar

Merhaba Sayın Meslektaşlarım; ben yasada eksik ve belirsiz birçok husus olduğunu düşündüğümden ve işçi-işveren ilişkisinin yarı kamusal niteliğini de gözönüne alarak olumsuz buluyorum şeklinde oy verdim.
Herşeyden önce zorunlu arabuluculuğun getiriliş amacının İş Mahkemelerindeki iş yükünün azaltılması olduğu kanaatindeyim. (ki bu hukuki bir neden değil, çare de değil. Ayrıca arabulucu yetki sorununu Sulh Hukuk Mahkemesi çözecek neden? İş Mahkemesi değil ? Sulh Hukuk mahkemesinin iş yükü yok mu ? )Bu neden haricinde "esas neden" olması gereken (alternatif çözüm vb ) nedenlerin tali olarak kaldığını düşünüyorum.
Arkadaşların dile getirdiği arabuluculuk ücretinin anlaşma halinde nasıl tahsil edileceği gibi konuların eksik bırakılması gibi doğrudan arabuluculukla ilgili eksiklikler olduğu gibi iş uyuşmazlıkları ile ilgili bir çok konunun düşünülmediği görülmektedir. Örneğin; halen açılmış olan kısmi davalarda kesinleşmeden sonra açılacak olan ek davalar ile ilamsız takip yolu ile talep edilecek işçilik alacaklarına itirazın iptali davaları ile ilgili yasada herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ayrıca işverene karşı güçsüz durumda olan işçinin durumu gözetilerek yarı kamusal nitelik kazandırılan iş uyuşmazlıklarında güçsüz durumdaki işçi ( halen çalışanların büyük çoğunluğunun örgütsüz ve sendikasız olduğu gerçeği ile birlikte ) ile güçlü durumdaki işverenin uzlaşma masasında eşit hale geleceklerini düşünmek bence çok iyimser bir düşünce olur. İşçinin pazarlık kozu nedir? İşinden olmuş, yeni iş bulma ve evine ekmek götürme derdi ile boğuşan işçi işverene karşı pazarlık edebilecek midir ? Yoksa işverenin dayattığı şartlara razı mı gelecektir? Arabuluculuk "alternatif" çözüm yolu olarak düşünülmüş ise neden zorunlu ?İhtiyari olması neden yeterli değil ? Yoksa Başkentteki alternatif ulaşım anlayışı ile paralel bir çözüm anlayışı mı ? (Metro varsa otobüs yok, metroya bi-ne-cek-sin...) Eksiklikler, belirsizlikler işleyişte daha çok ortaya çıkacaktır. arkadaşların görüşleri geldikçe sorular ve çözümler de çoğalacaktır muhtemelen. Herkese kolay gelsin...
Old 14-11-2017, 13:34   #10
akrd61

 
Varsayılan

Öncelikle bu düzenlemenin zorunlu ve dava şartı olarak getirilmesi hususunda hak arama hürriyeti ihlal ettiği kanaatindeyim.Ancak bu zorunluluk ve dava şartı olmaktan çıkarılarak giderilebilir husus.
Diyelim ki zorunluluk olmaktan çıkartıldı,taraftar yine de bu düzenlemeye başvurma ihtiyacı duyacaklar mı?Bu düzenleme işçi işveren arasındaki sorunları ne kadar giderebilecek?

Şahsi kanaatim uzlaşma,anlaşma,müzakere kültürü gelişmemiş toplumlarda bu ve bunun gibi düzenlemeler pekte etkili olmayacaktır.Maalesef içinde yaşamaya çalıştığımız toplumda tartışma,müzakere etme,ve uzlaşma,anlaşma gibi eylemler pekte başvurulan yöntemler değil.Ancak Arabulucu sertifikasına sahip olan meslektaşlarım kızacak ama ,ben Arabuluculuğun başlı başına bir meslek olması, arabulucu olacak olanların sadece bu işle uğraşmasını ,hukuk bilgisi yanında psikoloji,sosyoloji alanında eğitimi de içeren üniversite eğitimi almaları,taraflara içinde bulundukları ve unsuru oldukları sorunların tartışma,müzakere etme ve uzlaşma,anlaşma ile çözülebileceğini hissettirmelereri halinde başarılı olacağını,yani Arabulucu karşısına gelecek olan taraflara büyük bir ihtimal ile çoğunluğunun anlamayacağı hukuk bilgisi yüklemeden önce onları psikolojik ve sosyolojik olarak çözümlemeli, içinde bulunduğu sorunun tartışma,müzakere etme ve uzlaşma ile giderilebileceği düşüncesini kabul ettirmesi ve son aşama olarak hukuk bilgisi vermesi gerektiği, aksi halde sadece hukuk bilgisi ile yapılacak Arabuluculuğun dava şartı tamamlamak için zoraki bir yol olmaktan öteye geçemeyeceği kanaatindeyim.

O nedenle OHAL ve ülkemiz adli ve idari yargısının içinde bulunduğu durum itibariyle gelececekte bu düzenlemenin geleceği hususunda yukarıda izah etmeye çalıştığım çekincem nedeniyle kararsızlık yönünde irademi belirterek katkıda bulunmaya çalıştım.

Tüm meslektaşlara,İyi çalışmalar diliyorum.
Old 22-11-2017, 12:47   #11
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Merhaba,

Bir arabulucu adayı olarak bu projenin de diğerleri gibi yürümeyeceğini düşünüyorum. (Örn. Bkz. HMK'da ki değişiklikler, ön inceleme v.s)

Çok mu kısa oldu
Old 13-01-2018, 11:16   #12
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Minik bir soru; devam eden is davasi dava kabul,ek dava ya ihtiyaç var arabulucuya gitmek zorunda mıyız?
Old 13-01-2018, 12:14   #13
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Minik bir soru; devam eden is davasi dava kabul,ek dava ya ihtiyaç var arabulucuya gitmek zorunda mıyız?
Sayın Av.Nazife Eytemiş BAŞAR;

Malumunuz olduğu üzere 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, 01.01.2018 tarihi itibarıyle ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.

Ek dava her ne kadar ana dava dışında ayrı bir dava olsa da; mahiyeti gereği ana davadan bağımsız düşünülemeyecek olması ve usul ekonomisine daha uygun olması nedeniyle dava şartı olarak arabulucuya başvurma zorunluluğunun bulunmaması gerektiği kanaatindeyim.

Ancak direkt dava açılırsa, aksi görüşte de olsam dava şartı olarak arabulucuya başvurma zorunluluğuna riayet edilmediğinden reddedilme ihtimali olduğunu düşünüyorum.

Kısacası bu konuda net değilsem de katkı sunabilmek adına görüşümü paylaşmak istedim.

Saygılarımla..
Old 21-01-2018, 18:02   #14
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Merhabalar. Sanırım bu başlık altında yazan ilk arabulucu avukatım.

Sistemin istenilen amacı sağlayıp sağlamayacağını şimdiden söylemek güç. Ancak bugüne kadar görevlendirildiğim 5 dosyanın 4'ünü anlaşma ile sonuçlandırdım. Özellikle uzun yıllardır bireysel iş hukuku alanında çalışmam nedeniyle az çok bildiğim bilgimi sessiz bir şekilde düşündüğümde, bu anlaşma ile sonuçlanan uyuşmazlıkların hemen hemen tamamında başvurucu işçiler gerçekte hak ettiklerini yahut çok yakın miktarları aldılar. Bu da işverenlerin aslında dava öncesinde bir araya gelme ve bir anlaşma ile uyuşmazlığı sonuçlandırma isteklerinin hiç de az olmadığını gösteriyor.

Diğer taraftan bu hafta uzman arabulucu olmak için gerekli eğitimi de alacağım. Yukarıda birkaç meslektaşın değindiği üzere, özellikle başkan Hakan bey - ki benim hemşerim olur - çok özverili bir şekilde çalışmakta. Gelecekte, şimdikinden daha iyi arabulucu arkadaşlar olacağını söyleyebiliriz. Aksaklıkların giderilmesi ile sistem ilerlemeye devam edecek. Mahkeme kalemleri ile yaptığımız görüşmelerde onların da % 30 - 40 oranında bir yansıma beklediklerini gözlemledik.

Özellikle arabulucu arkadaşlara söylemek istediğim bir husus daha var. Süreci hemen sonlandırmayın. Birkaç defa denemenizi sürdürün. 3+1 haftalık sürenizi sonuna kadar kullanın. Başvurucu işçi vekillerince sürecin hemen sonlandırılması talep edilmektedir. Haklı olarak meslektaşlarım dava açarak daha fazla ücret kazanmak istemektedirler. Onları suçlamıyorum. Ancak kraldan fazla kralcı olunmaz. Başvurucu bilse kabul edeceği teklifleri, avukatların reddetmesi adil ve ahlaki değildir. Ben sürecin destekçisiyim. Yürür yürümez bilemem. Ama karıncanın dediği gibi; " ateşi söndüremesem de safım belli olur " .

Saygılar.
Old 22-01-2018, 20:32   #15
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Ben ilk başta zorunlu tutulması ve avukatın iş alanına müdahale edilmesi anlamında muhalif kalmıştım. Sonra arabuluculuk eğitiminde edindiğim bilgiler, arkadaşların bu konuda yaşadığı ve aktardıkları deneyimler sonucunda görüşüm değişti.
Ayrıca, arabuluculuğun şu anda hukukçuların tekelinde olması, ileride olacağı anlamına gelmiyor(uzlaştırmacılık örneği) Bu nedenle, hukukçular olarak bu sürece bir şans vermemiz gerektiğini, sahip çıkıldığı ve layıkıyla yapıldığı oranda olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşünüyorum
Old 14-02-2018, 12:31   #16
Av. HakanG

 
Varsayılan

Davet edilen kamu kurumu zahmet edip toplantıya bile gelmedi.
Old 14-02-2018, 13:30   #17
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. HakanG
Davet edilen kamu kurumu zahmet edip toplantıya bile gelmedi.
Sayın Av. HakanG;

Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacağı ve bu taraf lehine vekalet ücretine de hükmedilmeyeceğinden kötünün iyisi olmuş diyebiliriz.

İş akdi feshedilen işçi vekili sıfatıyla katıldığım bir arabulucu toplantısına karşı taraf yetkilisi, peşinen uzlaşmayacaklarını ifade ederek katıldı ve bu nedenle toplantı kısa sürdü. Nedeni elbette ki, "geçerli" bir mazeret ileri sürmeden katılmama durumunda yargılama giderlerinin tümünden sorumlu olmama ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gibi bir durumla karşılaşmamaydı.

Saygılarımla..
Old 14-03-2018, 13:56   #18
Av.CKaran

 
Varsayılan

Avukatlık Kanunu'nun 35. Maddesi avukatlara ilam düzenleme gibi çok özel bir yetki vermişti. Bu madde aynı zamanda avukatların saygınlığını da artırmaktaydı. Bu maddeyi kullanarak dava açmadan tarafları uzlaştıran kaç tane avukat olduğunu bilmiyorum.

Bu madde uzlaşma, arabulucu gibi düzenlemelerden daha önemliydi ama bir türlü yaygınlaşmadı. Sebebi uzlaşma kültürünün eksik olması mıdır bilemiyorum.
Old 21-04-2018, 14:49   #19
Av. Emrah GELEŞ

 
Varsayılan

Arabuluculuk uygulamasını yakın şekilde incelediğim ve arabuluculuk yaptığım dosyalardaki deneyimlerim sonucunda gayet olumlu bir sistem. Fakat eksik yönleri yok değil.
Yeni olmasından dolayı zamanla hukuk sistemimiz bu yönde şekillenecektir.
Old 22-04-2018, 06:49   #20
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Arabulucuk bir meslek haline getirilmesi ve zorunlu olması noktalarında benim için asla kabul edilecek bir kurum değil her zaman bu yönde eleştirisini yapacağım.Bunun yanında görüş bildiren arkadaşlarım yaptokları görüşmelerden anlaşmalar çıktığını,sistemin ileride oturacağıni söyleyerek olumlu görüş bildirmiştir.Ancak Arabulucuk sisteminden aradığını bulamayan işçinin sonrasında dava sürecini nasıl geçireceği ki malum herşey konuşulmuş ve ortaya konmuştür, yine arabuluktan anlaşma ile çıkmış işçinin tutanağa bağlanmış ki ilam hükmünde nasıl infaz edip tahsil edeceği hakkında kimse görüş bildirmemişiir. Bu bağlamda ben arabulucu sisteminin ilerde sorun yaratmaktan başka bir şey getirmeyeceğini keza işvereni korumak adına böyle bir sistemin oturtulmaya çalışıldığını düşünmekten kendimi alamıyorum.
Nitekim eli boş işçi dava masrafı yapmamak ve uzun süre beklememek için alternatif denilen ama zorunlu başvuru yolu halın gelen anayasayadaki hak arama özgürlüğüne aykırı bu kuruma razı edilmiştir.
Dilerim sistemin olumsuzluklarını belirten arkadaşlar da olur.
Old 22-04-2018, 12:09   #21
Av. Emrah GELEŞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
...Ancak Arabulucuk sisteminden aradığını bulamayan işçinin sonrasında dava sürecini nasıl geçireceği ki malum herşey konuşulmuş ve ortaya konmuştür, yine arabuluktan anlaşma ile çıkmış işçinin tutanağa bağlanmış ki ilam hükmünde nasıl infaz edip tahsil edeceği hakkında kimse görüş bildirmemişiir. ...

Sayın meslektaşım,
-Arabuluculuk sürecinden sonuç alamayan taraflar herşey konunşulduğu ve ortaya konduğu için açacağı davadaki süreci nasıl etkileyeceği hususunda;
HUAK madde 4 ve 5' de sürecin, kullanılan beyanların, sunulan belgelerin gizliliğinden bahsedilmiş olup aykırı davrananlar için de yine aynı kanunun 33. maddesinde 6 aya kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu sebeple süreçten anlaşamama ile ayrılma durumunda mahkeme aşamasında olumsuz etki olacağı hususu konusundaki çekinceler de giderilmiştir.

-Arabuluculuk sürecinden anlaşma ile ayrılan taraf bakımından tutanağın infazı hakkında;
HUAK madde 18'de tutanağın ilam hükmünde olmasından dolayı,
1. taraflar tutanağı vekilleriyle birlikte imzalamışlarsa icra edilebilirlik şerhi almadan doğrudan...
2. taraflar vekilleri olmadan imzalamışlarsa da icra edilebilirlik şerhi alarak...

maktu harca tabi olmak üzere ilamlı icra hükümleri çerçevesinde işlemlere başlayabileceğinden, ilamlı icra prosedüründen başkaca bir işlem yapmaya gerek yoktur.
Old 03-10-2018, 17:05   #22
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Arabuluculuğun genel olarak müzakere kültürünü geliştirmesi ve uyuşmazlıkları daha az maliyetle sona erdirmesi bakımından yararlı olduğunu düşünüyorum. Ancak bu düşüncem gerçekten eşit ilişkiler için geçerlidir.

Buna karşılık işçi-işveren ilişkisi gibi yapısal olarak eşitsizliğin derin biçimde kendini gösterdiği toplumsal ve ekonomik ilişkilerde arabuluculuğun zayıf olanın hakkından taviz vermesi anlamına geleceği kuşkusuz olduğundan karşıyım.

Ticari ilişkilerde arabuluculuğun zorunlu tutulması anlaşılabilir ve desteklenmelidir, ancak zaten hakkı hukuk düzeninin boşluklarında ve ekonomik düzenin kurallarında ihlal edilen işçinin bir de bu yolla ezilmesi ya da hakkını aramasının geciktirilmesi kabul edilemez.

Aynı şekilde aile hukukunda da zorunlu arabuluculuk kanaatimce kabul edilemez. Zira yine toplumsal cinsiyet sebebiyle eşitsiz güç ilişkilerinin bulunduğu uyuşmazlıklarda silahların eşitliğini varsayan yöntemler ezilenin daha da ezilmesine ortam hazırlamaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Old 30-10-2018, 10:17   #23
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Biz hukukçular konuyu ele alırken sistemin mesleğimize ekonomik etkisini en son düşünerek hareket etmeliyiz. Aksi durumda sağlıklı yorum yapamayız.

Daha açık ifadeyle; Arabuluculuk yapmak isteyenlere göre her dava türünün arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi ekonomik bir kapı olarak görülebilirken, yapmak istemeyen avukatlara göre, sistem, mesleğe yönelmiş ekonomik bir kayıp olarak görülebilir. Bundan sıyrılarak, tamamen objektif şekilde konuyu ele almalıyız.

Arabuluculuk sistemi uzlaşmacılığa açık toplumlarda gerçekten başarılı sonuçlar verebilecek, akılcı, faydacı, hızlı bir çözüm getirebilir. Bu husus aslında bir kültür işidir. Ülkemizin mevcut durumu bu bakımdan pek iç açıcı değil. Konuyu gündeme getirenler nedense atalarımıza kadar gidip uzlaşmacı yanlarımızı örnek gösteriyorlar. Oysa ülke gerçekleri ve insan profili net olarak ortada duruyor. Dava sayısına ve gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine bakmak yeterlidir. Bana göre arabuluculuk mevcut kültür durumumuza uygun bir sistem değil.Ancak uygulanabilirse ve toplum adapte olabilirse harika bir modelden ziyade harika bir sosyal kazanım elde etmiş oluruz.

Bu sistemin uygulanması isteniyorsa eğer (ki sanırım isteniyor o halde hukuk alanlarına göre konuyu ele almak yerine belirli bir tutara kadar olan tüm özel hukuk alanlarında arabuluculuk zorunlu olmalıdır.

İş hukukunda işverenin ekonomik avantajını giderecek şekilde işçi lehine bazı düzeltmeler yapılması gerekiyor. O konuda Sayın Dr. Özge Hanım'a katılıyorum.
Old 06-11-2018, 07:51   #24
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Biz hukukçular konuyu ele alırken sistemin mesleğimize ekonomik etkisini en son düşünerek hareket etmeliyiz. Aksi durumda sağlıklı yorum yapamayız.

Daha açık ifadeyle; Arabuluculuk yapmak isteyenlere göre her dava türünün arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi ekonomik bir kapı olarak görülebilirken, yapmak istemeyen avukatlara göre, sistem, mesleğe yönelmiş ekonomik bir kayıp olarak görülebilir. Bundan sıyrılarak, tamamen objektif şekilde konuyu ele almalıyız.

Arabuluculuk sistemi uzlaşmacılığa açık toplumlarda gerçekten başarılı sonuçlar verebilecek, akılcı, faydacı, hızlı bir çözüm getirebilir. Bu husus aslında bir kültür işidir. Ülkemizin mevcut durumu bu bakımdan pek iç açıcı değil. Konuyu gündeme getirenler nedense atalarımıza kadar gidip uzlaşmacı yanlarımızı örnek gösteriyorlar. Oysa ülke gerçekleri ve insan profili net olarak ortada duruyor. Dava sayısına ve gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine bakmak yeterlidir. Bana göre arabuluculuk mevcut kültür durumumuza uygun bir sistem değil.Ancak uygulanabilirse ve toplum adapte olabilirse harika bir modelden ziyade harika bir sosyal kazanım elde etmiş oluruz.

Bu sistemin uygulanması isteniyorsa eğer (ki sanırım isteniyor o halde hukuk alanlarına göre konuyu ele almak yerine belirli bir tutara kadar olan tüm özel hukuk alanlarında arabuluculuk zorunlu olmalıdır.

İş hukukunda işverenin ekonomik avantajını giderecek şekilde işçi lehine bazı düzeltmeler yapılması gerekiyor. O konuda Sayın Dr. Özge Hanım'a katılıyorum.

Görüşünüze iki açıdan katılmıyorum.

Birincisi Dr. Özge Hanım değil, Doçent Dr. Özge Hanım diyeceksiniz!

İkincisi, arabuluculuk alternatif bir uyuşmazlık çözüm yoludur, zorunlu olan şey alternatif olamaz.
Old 07-11-2018, 17:31   #25
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Görüşünüze iki açıdan katılmıyorum.

Birincisi Dr. Özge Hanım değil, Doçent Dr. Özge Hanım diyeceksiniz!

İkincisi, arabuluculuk alternatif bir uyuşmazlık çözüm yoludur, zorunlu olan şey alternatif olamaz.

* Doçent Dr. Özge Hanım, diye düzeltirim.

* Ona bakarsan Anayasamızda da hukuk devleti olduğumuz yazıyor!
Old 19-11-2018, 18:29   #26
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

21 Kasım Çarşamba günü 11.00'de Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Arabuluculuk Konferansı verilecek. Konuşmacı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Akın. Ankara'da olan meslektaşlarımızı İncek Yerleşkemizdeki etkinliğimize bekleriz.
https://ufuk.edu.tr/etkinlikler/arab...uncel-sorunlar
Old 07-01-2019, 18:08   #27
AHMET01

 
Varsayılan

Şahsen ben de gereksiz görüyorum.Ön inceleme öncesi taraflar zaten anlaşmak isterlerse anlaşabilirler.Ön inceleme duruşmasında bunu hakim de tekrar öneriyor.Kısacası niyeti olan anlaşır.Zaten yasal mevzuat da Arabulucuların Müzakerelere müdahale etmelerini de pek uygun görmüyor.Sadece tarafları karşı karşıya getirip anlaşmalarını bekliyor. Son düzenlemelerle yeni yeni arabuluculara bu konuda küçük önerilerde bulunma hakkı tanınmaya başlandı.Zayıf ile güçlünün karşı karşıya getirilip haydi anlaşın denmesi durumu da kesinlikle dikkate alınması gereken ve zayıf olan aleyhine sonuçlar doğurmaya yatkın bir yol olduğu da bir başka gerçek.
Old 14-10-2019, 22:04   #28
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Silahların eşitliği halinde işe yarayabilir fikri durumu özetliyor. Aile hukuku ve iş hukuku uyuşmazlıklarında eşitsizlik -Hala- çok aleni.

Bir arabulucunun , en az bir yargıç adaleti arayış ve inancıyla hareket etmesi gerekir, ki bağlayıcı ve dönülemez netice yerine, gerçekten adil bir anlaşmaya arabuluculuk edebilsin. İş davalarında işçi, özellikle de bir avukat tarafından temsil edilmeksizin adrese geldiğinde, hele ki ekonomik problemler de zamana tahammülsüz olarak cebindeyse hiç şansı yok. Arabulucudan işveren karlı çıkar ve varılan netice adil olmaz.

Aile hukukunda arabuluculuk sistemine de, kadı hukukunun -Şimdilik- işlevsiz bir ön versiyonu olduğu inancıyla karşıyım. Bu ülkenin kadınları en azından derhal hakim müdahalesine müracaat edebileceklerini bilmeli. (Sonuç alıp alamamalarından bağımsız)

Arabuluculuk sistemi ticari davalarda belki işlevsel olabilir, ki onda da tarafların sıfatı gözetildiğinde zorunluluk unsurunun yine bir anlamı yok; anlaşmaya varmak isterlerse sulh anlaşması yapabileceklerini zaten bilirler.

Geciken adalet adalet değildir, ancak aceleye getirilmiş ve hukuk peçesiyle süslenmiş bu sistem beni fazlasıyla endişelendiriyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşçilik Alacakları-Husumet akrd61 Meslektaşların Soruları 1 06-09-2017 14:48
İdari yargıda ıslah ve dava öncesi başvuru şartı burakfatih Meslektaşların Soruları 2 28-09-2014 15:31
Tasarrufun iptali davalarında dava şartı nurigüzel Meslektaşların Soruları 8 02-02-2012 17:23
İşçilik alacakları talepli dava - sonradan açılan işe iade davası Av.Yüksel Eren Meslektaşların Soruları 2 27-03-2007 15:30
İşe İade - Ücret Ve Diğer İşçilik Alacakları Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 6 26-04-2005 17:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05229902 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.