Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Anket Sonucu: TCK'nun 25/2 maddesinde düzenlenen zorunluluk durumunun hukuki statüsü ne olmalı?
Etik açıdan doğru bulmadığımdan zorunluluk durumu kanunda yer almamalı 2 5,41%
Zorunluluk hali yalnızca nefse yönelik tehlikelere ilişkin olarak kanunda yer almalı 16 43,24%
Zorunluluk durumu her hakka ilişkin hukuka uygunluk nedeni olarak kanunda yer almalı 19 51,35%
Oy Verenler: 37. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 108)

Zorunluluk durumu üzerine

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-09-2006, 00:57   #1
mutlakadalet

 
Varsayılan Zorunluluk durumu üzerine

5237 sayılı TCK'nun 25(2). maddesinde düzenlenen zorunluluk hali en eski hukuka uygunluk nedenlerinden birisi olmasına rağmen tartışılmaktadır.
Alıntı:
Nevzat Toroslu-Ceza Hukuku 2005 Basımı-108,109,110
Zorunluluk durumunun klasik örnekleri arasında, iki kişiyi birlikte taşıyamayacak bir tahta parçasına tutunmuş iki deniz kazazedesinden birinin, kendisini kurtarmak için diğerini denize itmesi, tutundukları ipin kopmak üzere olması nedeniyle yukarıda bulunan dağcının ipi keserek arkadaşını uçuruma düşürmesi gösterilebilir.
.......
1926 tarihli kanunun 49.maddesi tehlikenin "nefse" yönelik olmasını şart koşarken 2004 tarihli Ceza Kanunu "bir hakka" yönelik olmasını yeterli görmüştür. Bu durumda sadece hayata veya vücut bütünlüğüne yahut diğer kişisel varlıklara yönelik tehlike değil malvarlığı haklarına yönelik tehlike de zorunluluk durumuna neden olacaktır.
Old 17-09-2006, 10:49   #2
Av. Levent Kıray

 
Varsayılan

Mutlak surette "ORANTILILIK İLKESİ"ne uymak sartıyla, zaruret hâlinin ve meşru müdafaanın her türlü hak için, yani hukukun koruduğu tüm menfaatler için kullanılabilmesi gerektiği kanısındayım.
Old 22-09-2006, 00:05   #3
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Sayın Kıray'a katılıyorum.Zorunluluk hali de meşru müdafaa da hukukumuz için gerekli kurumlardır.Orantılılık ölçüsünü aşmadıkça her hak için hukuka uygunluk sebebi olabilir.Saygılar..
Old 22-09-2006, 02:22   #4
johnnush

 
Varsayılan

Bu maddenin uygulamasında hakimlerimize büyük iş düşmektedir. Uygulamada hak kavramının geniş tutulması büyük sorunlar çıkarabilir. Çünkü ucu açık düzenlemeler genelde hakkaniyetin gerçekleştirilmesinde sorun yaratmıştır. 5237 sayılı Ceza kanunumuzun metnindeki ".... bir hakka..." diyerek, malvarlığı hakları da dahil olmak üzere bütün hakları madde kapsamına almıştır. Fakat kanaatimce ızdırar halinin kapsamına. özellikle malvarlığı haklarının girmesini doğru bulmuyorum. Çünkü böyle bir durumda, kişi, madde metninde yer alan koşullar gerçekleştiğinde, kendi ya da bir başkasının malvarlığı hakkına gelecek bir zarar yerine olaydan tamamiyle bağımsız bir başkasının malvarlığı değerlerine zarar verme hakkına sahip olmaktadır.
Old 22-09-2006, 07:58   #5
Av.Nebi

 
Varsayılan

Sadece nefse yönelik olması benim kanımca yanlış olur . Savunulabilecek her türlü hakka yönelik olmalıdır
Old 22-09-2006, 08:20   #6
gerunsal

 
Varsayılan

Hükümde yer alan hukuka uygunluk sebebinin savunulabilecek her türlü hakka yönelik saldırılar için de geçerli olması elbette ki kaçınılmazdır. Kanun koyucu söz konusu hükmü koyarken hükmün ancak orantılılık ilkesi dahilinde uygulanabiirliğini göz ardı etmiş olamaz. Kaldı ki hukuk uygulayıcılarının madde hükmünü uygularken hukukun genel kurallarından, kanunun özellikle amacına ilişkin hükmünden ve genel ruhundan ayrı olarak işlem yapmaları düşünülemez. Bu haliyle tüm hukuka uygunluk sebeplerinde olduğu gibi bu sebepte de hukukun koruduğu tüm menfaatlere diğer değişle haklara karşı girişilen saldırıda hükmün orantılılık ilkesi göz ardı edilmeden uygulanması çağdaş hukuk sistemi açısından kaçınılmazdır.
Old 22-09-2006, 08:29   #7
Mustafa Seyfi Çelik

 
Varsayılan

Zaten ilgili kanunlarda mala karşı zorunluluk halleri düzenlenmiş. Ceza kanununda zorunluluğun kapsamını genişletmek doğru değildir. Zira sınırlarını tesbit etmek imkansız gibi bir sey.
Old 22-09-2006, 12:03   #8
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

ben de pınar hanım ve levent bey'e katılıayorum... oranlılık ilkesine uyulduğu sürece meşru savunma ve zorunluluk hali hukukumuzda vazgeçilemeyecek hukuka uygunluk kurallarıdır...
Old 22-09-2006, 14:18   #9
tosunkartal

 
Varsayılan

Merhabalar;

Hukukun her türlü hakkı koruma ve güvence altına aldığını düşündüğümüzde, her türlü hakkın korunması için zorunluluk halinin uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Elbette ki TCK' nın belirlediği ilkeler ve kıstaslar burada önem kazanmaktadır. Özellikle ORANTILILIK ilkesini hakimlerimizin çok dikkatlice değerlendirmesi ve kararını ona göre vermesi gerekmektedir.

Saygılarımla.
Old 22-09-2006, 20:01   #10
Adilyaşam

 
Varsayılan

Değerli arkadaşlar bu konuda yazdığım bir makaleden konu ile ilgili kısa bir alıntı eklemek istiyorum. saygılarımla..

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda insan hakları ile ilgili ileri düzenlemeler yapılmıştır. Yaşam hakkı yönünden TCK’nda incelenmesi gereken ilk düzenleme yaşam hakkının istisnasının oluşturan yasal savunma, kanundaki deyimiyle meşru savunma ve zorunluluk halidir. Yasal savunma ceza yasasının 25. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni şöyledir:
“Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez”.
Yaşam hakkı en önemli haktır. Bu hak olmadan diğer hakların kullanılması olanaklı değildir. AİHM içtihatları yasal savunma hakkının yalnızca bireylerin yaşam hakkına haksız saldırı, vücut bütünlüğüne ve cinsel dokunulmazlıklarına ciddi saldırı durumunda ve son çare olarak kullanılabileceğini kabul etmiştir. TCK’nun 25. maddesinde bu istisnai durumlar genişletilmiştir. 1. fıkrada kişilere yönelik olan haklar denilerek bireylerin tüm hakları kastedilmiştir. Bu hakların içerisine örneğin mal varlığı hakları, mülkiyet ve diğer akla gelebilecek haklar girebilir. Bu ise AİHS’ne aykırı olur. Ayrıca AİHM birçok içtihadında yaşam hakkına sınırlar getiren istisnaların dar yorumlaması gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle bu düzenlemenin değiştirilmesi gerekmektedir. Düzenlemede yasal savunma, kişinin yaşama hakkına, cinsel dokunulmazlığına ve vücut bütünlüğüne yönelik haklara ciddi saldırı durumunda kabul edilmelidir. Düzenleme bu hali ile kalırsa ayrıca AİHM’ne ileride bu nedenle yapılacak başvurularda ihlal kararları verilmesi kaçınılmazdır. Devletin AİHS’ne göre hak ve özgürlükleri koruması için mevzuatını uyarlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu pozitif yükümlülüktür.
5237 sayılı yasanın 27. maddesinde yasal savunmanın sınırının aşılması düzenlenmiştir. Bu maddenin metni şöyledir:
“Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”
AİHS yaşam hakkı konusunda 2. maddenin 2. fıkrasının a, b ve c bentlerinde istisnalar getirmiştir. Bu düzenlemede, öldürmenin kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda ölümün meydana gelmesini yaşam hakkının ihlali saymamaktadır. Bu durumlar şunlardır: Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunması, usulüne uygun olarak yakalamak veya yine usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek ve ayaklanma ya da isyanın yasaya uygun olarak bastırılması için yapılan eylemlerdir. AİHM bu istisnaları oldukça dar yorumlamıştır. Birçok kararında öldürmenin son çare olduğunu belirtmiş ve öldürmenin kasıtlı olmaması gerektiğini söylemiştir. Kusurlu işlenen eylemlerden dolayı olan ölümlerin de yaşam hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. TCK’nun 27. maddesinin sınırın aşılması konusundaki bu hükmü uygulamada AİHS ve AİHM içtihatları ile çelişebilecek düzenlemedir. Özellikle maddenin 2. fıkrası yeniden ele alınmalıdır.
Old 22-09-2006, 23:17   #11
johnnush

 
Varsayılan

Zorunluluk hali ilgili forumumuzda görüşlerini bizimle paylaşan bütün arkadaşlara teşekkür ederek başlamak istiyorum. Ancak "zorunluluk hali" kurumunun bu kadar geniş tutulması konusunda olumlu düşünen arkadaşlara katılamayacağım. "adilyaşam" arkadaşımızın paylaştığı makalenin çok faydalı olacağına inanıyorum. Hukukun bütün hakların koruyucusu, güvencesi olduğu konusunda hemfikirim. Ancak bu düzenlemede iki taraf bulunmaktadır. Birincisi; kanundaki sınırlar dahilinde kendi malvarlığına gelebilecek olası bir saldırı için başkasının malvarlığı değerine zarar veren kişi, diğer tarafta ise bu olayla hiçbir ilgisi olmayan, "zorunluluk hali" durumunun ortaya çıkmasında hiç bir etkisi olmayan diğer taraf bulunmaktadır. Hukuk iki tarafı da koruyacaktır elbet, birinci tarafa verdiği zarardan ötürü bir cezai müeyyide uygulamayacak, ikinci tarafın da zararının karşılanmasını sağlayacaktır. Ancak kanımca ikinci tarafın zararı tam anlamıyla karşılanacak olsa bile, hiçbir ilgisi olmayan bir konuda mağdur duruma düşmüş olacaktır. Bu düzenlemeden kaynaklanacak suiistimaller, mahkeme kararları arasındaki farklılıklar, takdir yetkisi kullanılırken karşılaşılacak sorunlar uygulamada bir hayli fazla olacaktır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Adalet Üzerine Av. Hulusi Metin Hukuk ve Felsefe 19 07-06-2023 20:18
yaşam ve ölüm üzerine... cLaW Site Lokali 22 26-02-2009 13:01
Unutmak Üzerine ! Sibel Site Lokali 2 05-09-2003 14:30
Kaçak Kat Üzerine EmelDeniz DEĞİRMENCİ Hukuk Soruları Arşivi 1 23-08-2002 15:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06631589 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.