kayden hacizli gayrimenkul payının devri

Borçlunun 1/ 4 hissesi bulunan 6 adet gayrimenkuldeki payına kayden haciz konulmuş isede kıymet takdiri , 100 md. yarar bilgilerin toplanması derken borçlunun payını diğer hissedarlardan birine devrettiğini öğrendik.Haczin düşmesine çok az bir zaman kaldı, müvekkil satış masraflarının tamamını birden yatıramıyor. Bu anda haczi yenileyebilirmiyiz ( artık tapu kaydında borçlunun adı geçmiyor ) , hacizle yükümlü alan hissedara karşı yapabileceklerimiz nelerdir , Bu hissedar a ihtarname veya ödeme emri tebliği gerekirmi , haczin düşmemesi için neler yapılabilir. teşekkürler

Haczin tapu siciline şerh edilmesinden sonra taşınmaz üzerinde iyiniyetle ayni hak kazanılması mümkün değildir. Tapu sicili aleni olduğu için, 3. kişi iyiniyetli olsa bile borçlunun tasarrufu haciz alacaklısına karşı geçersizdir.
Ancak böyle bir durumda, 3. kişiye de kıymet takdiri raporu ve satış ilanı tebliğ ettirmeniz gerektiğini ve
haczin düşmesinden sonra yenilemenin riskli bir yol olabileceğini, müvekkilinizin satış masraflarını satış isteme süresi olan bu iki yıllık süre içerisinde yatırmasının daha makul bir yol olacağını düşünüyorum.
AV. İLKER VURAL

Alıntı: Yazan AV. İLKER VURAL haczin düşmesinden sonra yenilemenin riskli bir yol olabileceğini, ... düşünüyorum. AV. İLKER VURAL

Ben buradaki görüşe katılamıyorum; haciz düştükten sonra artık gayrimenkulün maliki bir başkası olduğu için (her ne kadar tasarruf anında haciz mevcut ise de) yeniden haciz istediğinizde bu talebiniz tapu dairesince reddolunacaktır!

Tasarruf anında haczin mevcut bulunması ve alıcının bu gayrimenkulü haczi ile birlikte satın alması haczettiren alacaklıya İİK'nun satış isteme sürelerini sona erdirici sınırsız bir yetki bahşetmez.

Gayrimenkulü üzerindeki hacizleri ile birlikte satın alan kişi, İİK'nda belirlenen satış isteme süreleri geçtikten sonra haciz düşmüş olacağından icra dairesine müracaat ederek rahatlıkla haczi kaldırtabilecektir, aman çok dikkatli olun. Bu durumda, alacağın tahsil kaabiliyeti de kalmaz ise mesleki olarak da sorumluluğunuz doğabilecektir.

Bu durumun önüne geçmek için yapacağınız tek şey icra dairesine müracaat ederek "Mahcuz gayrimenkullerin satışını talep etmektir". Bu konuda uygulamada düşülen hatalardan en çok karşılaşılanı "satışa hazırlık için kıymet taktirini talep ederim" deyip bırakmak, arkasından da satış istendi mi istenmedi mi gibi bir dünya tartışmaya girmektir. Tek başına kıymet taktiri istemek İİK 106'daki süreleri kesmez. Dikkatli olun, olayınızda "kaza geliyorum diyor!" yoksa neden hacizli gayrimenkul satılsın ki?

Size önerim, hemen icra dairesine gidip, "mahcuz gayrimenkullerin satışını isterim" diye açık, kesin ve net bir talepte bulunun (yani sadece kıymet taktiri istemeyin). İcra dairesi masraf istediğinde de eğer müvekkiliniz karşılıyor ise hemen yatırın, karşılamıyor ise durumu kendisine "mahcuz gayrimenkullerin satışı için şu kadar masrafa ihtiyaç olduğu temin edilmediği taktirde haczin düşeceği, tahsilatın riske gireceği" hususunda resmi yoldan tebliğ edin. Böylece hem mesleki sorumluluktan kurtulursunuz, hem de dosya acze bağlandığı taktirde vekalet ücretinizi talep edebilirsiniz.

Çok dikkatli olun, önemli olan "satışı talep etmek"tir, yoksa satışı yapmak, kıymet taktirini yapmak, 100 e yarar bilgileri toplamak artık icra dairesinin görevidir ve "satış talebinden" itibaren satışın ne kadar zamanda yapılacağı sizin sahanızda olan bir şeydir.

İİK 106 Maddesi ile alakalı bir kaç tane içtihada göz atarak konuyu daha detaylı inceleyebilirsiniz. Kolay gelsin!

Sayın Serhat Tuğral, aslında aynı şeyleri düşünüyoruz, benim kaba taslak söylemek istediğimi, siz detaylı bir şekilde anlatmışsınız.

Alıntı: Yazan AV. İLKER VURAL Sayın Serhat Tuğral, aslında aynı şeyleri düşünüyoruz, benim kaba taslak söylemek istediğimi, siz detaylı bir şekilde anlatmışsınız.

İlker Bey,

Varmış olduğunuz sonuç doğru, yani "riske girmeden 2 yıllık süre içinde satışı talep edip masrafları yatırmak" yapılacak tek doğru hareket ve burada mutabıkız. Benim muhalefet ettiğim husus gerekçenize idi.

Sonuç kısmında mutabıkız ama gerekçede muhalif kaldığımızı düşünüyorum.

Amacım biraz da "gayrimenkul haczinde satış isteme süresi" konusunun pratiğine girip bilgi paylaşımında bulunmak idi.

Bende sayın meslektaşlarımın görüşüne katılıyorum.Tapu sicili aleni olduğu için ilgililer istenildiği zaman şerhler bölümündeki mükellefiyetleri görme hakkına sahip oldukları için;tapu siciline dayanılarak aynı hak kazanımı iyiniyet olmadığı için mümkün olmayacağını düşünüyorum.Taşınmaz başkasına devredildiği için tapu sicilinde malik olarak yeni malik görüneceğinden dolayı;haczin düşmesinden sonra yenilendiğinde reddedilecektir.Ancak MK 1024 maddesi acaba bu olayda kullanılabilir mi?

Böyle bir durumda, satış talebinden önce iki yıllık süre dolup da haciz düştüğünde, -tüm şartların oluştuğunu düşündüğümüzde- "tasarrufun iptali davası" açılabilir mi?