Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İŞ Kazasi Olabİlİr Mİ?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-10-2007, 12:34   #1
KAANKAL

 
Varsayılan İŞ Kazasi Olabİlİr Mİ?

M ile N , Güvenlik şirketine bağlı olarak B belediyesine ait kültürel faaliyet gösteren binada güvenlik elemanı olarak çalışmaktadırlar. M ‘ nin görevi başında olduğu gün, izinli olan N işyerine gelerek önceden planladığı şekilde M ‘ yi öldürmüştür. N adam öldürmekten dolayı ceza almıştır. M bir yıldan beri sigortalıdır.

1- Olay iş kazası mıdır?
a-M ‘ nin anne ve babası , iş kazası hükümlerine göre , güvenlik şirketi ve belediyeden maddi ve manevi tazminat talep edebilirler mi?
b-İşverenin kusursuzluğu tazminatı etkiler mi?
2- SSK ya başvuru şartları ve başvuru sonucunda doğacak haklar nelerdir.?
Old 30-10-2007, 12:36   #2
ali ekmekçi

 
Varsayılan

iş kazası olamaz bence...zira illiyet bağı 3.kişinin hareketiyle(cinayetle)kesilmiştir.
Old 30-10-2007, 12:58   #3
adlig_recht

 
Varsayılan

Yeni kanunu göre iş kazasıdır illiyet bağı aranmaz.İşyerinde gerçekleşmesi yeterlidir.
Old 30-10-2007, 13:40   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/4465
Karar: 2004/6425
Karar Tarihi: 05.07.2004

ÖZET: İntihar eylemi eğer işyerinde gerçekleşmiş ise, olayın salt işyerinde meydana gelmesi durumunda bile, intihar eden sigortalının gördüğü işle ilgili ve işvereninin kusurundan kaynaklanmamış olmasına rağmen 506 sayılı Yasanın 110 maddesi açıklığı gereği olay yine de iş kazasıdır. Ancak bu durumda olaylarla iş ve işveren arasında nedensellik bağı bulunmayacağı için işveren ve onun halefi olanlar Kuruma karşı sorumlu tutulamaz.

(506 S. K. m. 5/a, 11/A-a)

Davacı, ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Nesrin Şengün tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, Kurum sigortalısı Fuat Kurnaz'ın işyerinde çalışırken bunalıma girerek (müfettiş raporunun içeriğine göre) mesai saati bitimine yakın işini bırakarak işyerinin çatı katında ikametine tahsis edilen işçi yatakhanesinde kendisini asmak suretiyle gerçekleşen böylece iş kazası olduğu iddia edilen sigorta olayından kaynaklanmaktadır.

Burada öncelikli mesele olayın "iş kazası" olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasıdır.

Belirtelim ki 506 sayılı Yasanın 11/a maddesine göre, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan "bedence veya ruhça" arızaya uğratan olay iş kazasıdır. Öte yandan anılan Yasanın 5/a maddesine göre de işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle, işçilerin dinlenme, yemek, uyku vesair gereksinimlerini karşılamaya ayrılmış alanların "işyeri"nden sayılacağı öngörülmektedir.Burada işin yürütümündeki maksat: İşyerinde işçilerin sağlığının güvence altına alınmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınmasını da içermektedir. (Çemberci 1977s.204)

Şu hale göre 506 sayılı Yasanın 11/A-a maddesinde tarif edildiği üzere sigorta olayına neden olan intihar eyleminin işçilerin ikametine ayrılan ve işyerinin eklentisi konumunda bulunan bu nedenle de işyerinden sayılan işçi yatakhanesinde diğer bir anlatımla sigortalının "işyerinde bulunduğu sırada" meydana geldiğinde ve iş kazası olduğunda kuşku yoktur. Bu bakımdan olayı İş kazası saymayan mahkeme kararı isabetsizdir. Bu bağlamda açıklamak gerekirse, 506 sayılı Yasanın 11. maddesindeki iş kazası oluşturduğu belirtilen haller daha çok iş veya işin yürütümü ile ilgilidir. Zira, 11. madde de sayılan haller, işçinin işverenin otoritesi ve sorumluluğu altında bulunduğu durumlardır. O nedenle işverenin sorumluluğu altında çalıştırdığı sigortalının güvenliği beden ve ruh sağlığı için gerekli tedbirleri almak yükümü var ise de, bu hal her zaman için zorunlu değildir. Belirtelim ki böyle bir ilgi ve ilişki (illiyet) söz konusu olmadığı hal ve durumlardan birinde dahi meydana gelen bir olayında iş kazası sayılması mümkündür. Sözgelimi intihar eylemi eğer işyerinde gerçekleşmiş ise, olayın salt işyerinde meydana gelmesi durumunda bile, intihar eden sigortalının gördüğü işle ilgili ve işvereninin kusurundan kaynaklanmamış olmasına rağmen 506 sayılı Yasanın 110 maddesi açıklığı gereği olay yine de iş kazasıdır. Ancak bu durumda olaylarla iş ve işveren arasında nedensellik bağı bulunmayacağı için işveren ve onun halefi olanlar Kuruma karşı sorumlu tutulamaz.

Hükme dayanak alınan bilirkişi raporu iş sağlığı ve güvenliği açısından işyeri koşullarını irdelememiş olmakla yetersiz bulunmuştur.

Gerçekten bu tür olaylarda olayın iş kazası olması yanında işverenin iş yasalarının öngördüğü biçimde "iş sağlığı ve güvenliği" önlemlerini almış olup olmadığı, bu bağlamda işverenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, işyerindeki çalışma koşulları da irdelenmek suretiyle sonuca varılmalıdır.

Bu bağlamda mahkemece yapılacak iş; gerekirse yerinde keşif yapılmak suretiyle, olayın özelliği de gözetilerek dalında uzman tıp doktorunun da katılımıyla iş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi heyeti marifetiyle durum etraflıca incelenerek sonucuna göre işverene yüklenecek sorumluluk (kusur) durumu saptanması durumunda dava kusur oranında kabul edilmeli, aksine işverene atfı kabil herhangi bir yükümlülük tespit edilememesi durumunda ise dava şimdiki gibi ret edilmelidir.

Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.07.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
www.sinerjias.com.tr
Old 30-10-2007, 13:45   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1987/2181
K. 1987/2655
T. 5.3.1987
• İLLİYET BAĞI ( Tehlike sorumluluğu )
• İLLİYET BAĞININ KESİLMESİ
• MANEVİ TAZMİNAT ( illiyet bağının kesilmesi )
• İŞ KAZASI
• TEHLİKE SORUMLULUĞU
818/m.41
506/m.26
ÖZET : İşverenin tehlike sorumluluğu için olayla bağının kurulması zorunludur. İşyerine özgü tehlike ile meydana gelen kaza arasında uygun illiyet bağı mevcut değilse, işveren olaydan sorumlu tutulamaz.

DAVA : Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu ölümü üzerine uğradıkları manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere ve dosya içeriğine göre; davacıların murisi işçinin, sevk ve idaresinde bulunan davalıya ait otobüs ile Antalya liman yolunda şehir merkezine doğru giderken, arkadan gelen bir vasıtanın yüzde yüz kusurlu davranışı sonucu çarpması ile sevk ve idare hakimiyetini kaybederek devrilen otobüsün altında kalmış ve ölmüştür. Davacılar açtıkları bu dava ile, muruslerinin ölümü nedeni ile manevŒ tazminat isteğinde bulunmuşlardır. Davalı ise, olayın meydana gelmesine davacıların murisinin sebep olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkeme, yaptığı yargılama sonunda, manevŒ tazminat istemini aynen hüküm altına almıştır.

Öteki sorumluluk hallerinde olduğu gibi ,tehlike sorumluluğunda da, üç halde illiyet bağı kesilebilir. Bunlar, mücbir sebep, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusurudur. Öğretide illiyet bağını kesen nedenlerin bütün sorumluluk halleri ve bu arada tehlike sorumluluğu içinde geçerli olduğu vurgulanmaktadır. Yargıtayda illiyet bağının sadece kusura bağlı sorumlulukta değil, sebep ve özellikle tehlike sorumluluğunun kurulabilmesi için de zorunlu olduğunu kabul etmektedir. ( HGK.nun 3.3.1971 gün ve E.1969/9-874, K. 121 sayılı, 10.11.1976 gün ve E.1975/15-1125, K.1976/2773 sayılı ve 10.5.1978 gün ve E.1977/10-807, sorumluluğun bütün halleri için geçerli olan nedenlerin tehlike sorumluluğunda niçin etkili olamıyacağını açıklamak hukuken mümkün değildir. Aslında illiyet bağını kesmesi söz konusu olan bu çeşit durumların evleveyetle tehlike sorumluluğunda da kabul edilmesi gerekir.

Bu açıklamadan sonra somut olay ele alınacak olursa, arkadan gelen başka bir aracın kusurlu çarpması sonucu meydana gelen olayda davacıların murisi işçi ölmüştür. Kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluğu için yeterli değildir. Çünkü olay, üçüncü kişinin tamamen kusurlu davranışı sonucu gerçekleştiği için, işyerine özgü tehlike ile meydana gelen sonuç arasında uygun illiyetin varlığından sözedilemez. Bu itibarla, davalı işvereni bu olaydan sorumlu tutmak olanağı yoktur. Hukuk Genel Kurulunun 26.12.1976 günlü, Esas 1986/9-601 ve Karar 1986/.... sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, manevŒ tazminatın hüküm altına alınması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten davalı yararına ( BOZULMASINA ), oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacıların miras bırakanının ölümü ile sonuçlanan olayın bir iş kazası olduğunda uyuşmazlık yoktur.

İş kazalarında işverenin zarardan sorumluluğu ise, haksız fiilden değil, akitten doğmaktadır. Bu nedenle, iş kazasında bu yüzden zarara uğrayan işçinin isteyebileceği tazminat ile, Borçlar Kanununun 332.maddesine sonradan eklenen fıkra uyarınca işçinin ölmesi halinde onun yardımından yoksun kalanların isteyebilecekleri tazminat, akte aykırı hareketten doğan tazminat hakkındaki hükümlere tabidir.

Kuşkusuz akde aykırı hareketten doğan sorumluluğu yanında işverenin tehlike sorumluluğunu da, akdi sorumluluk kavramı içinde düşünmek gerekir. Böyle olunca işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan doğan zararlardan olduğu gibi, tehlike yaratan olayların doğurduğu zararlardan da, iş sözleşmesi gereği sorumlu olacaktır.

Akdi sorumlulukta ise, haksız fiillerde olduğu gibi üçüncü şahsın tam kusurunun illiyet bağını keseceği düşüncesine yer verilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Zira burada illiyet, iş sözleşmesinin varlığı ve iş hukukunun işçiyi koruyucu özelliği gereği gerçekleşmektedir. Aksinin kabulü, üçüncü şahsın bulunamaması veya malŒ imkansızlık içinde olması gibi hallerde işçi, ya da ölümünde yardımından yoksun kalanların zararlarının karşılanamaması söz konusu olabilir ki, bu, iş hukukunun işçiyi koruyucu özelliğine aykırı düşeceği gibi, hakkaniyet kurallarıyla da bağdaşamaz. İşveren sadece, kazalı işçinin kendi kusurundan doğan zarardan sorumlu tutulamaz.

Bu görüş doğrultusundaki kararın onanması oyundayım.

Çoğunluk görüşüne bu nedenle iştirak edemiyorum
Old 31-10-2007, 14:12   #6
yeşil_av.

 
Varsayılan

Olay işyerinde gerçekleştiğinden 506 sayılı yasa gereği iş kazasıdır.Buna şüphe yoktur.İşveren kazayı SSK'ya bildirmiş mi? Kaza bildirimi yapılmadıysa dava açılıp olayın iş kazası olarak tespiti gerekir. Bundan sonra SSK'ca hak sahiplerine aylık bağlanabilir.İşverenin sorumluluğu açısından illiyet bağının kurulması gerekir.İlliyet bağı kurulduğu takdirde işverenin kusursuz olması sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Old 31-10-2007, 15:18   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Olay işyerinde gerçekleştiğinden 506 sayılı yasa gereği iş kazasıdır.Buna şüphe yoktur

Ben şüpheliyim, doğrusu.

Saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İŞ Kazasi berfin alev ateş Hukuk Soruları 8 08-11-2010 12:21
5188 E Tabİ ÇaliŞan Şİrket Kurabİlİr Mİ Ya Da Ortak Olabİlİr Mİ? yoncanaz Meslektaşların Soruları 2 24-12-2007 17:14
İŞ Kazasi- 6 GÜnlÜk SÜre Seher Meslektaşların Soruları 2 19-01-2007 17:16
Adlİ Para Cezasi 1 GÜnlÜk 4yl Olabİlİr Mİ? fatihlk Meslektaşların Soruları 5 08-01-2007 16:39
Trafik Kazasi ali turker Hukuk Soruları Arşivi 2 27-02-2002 04:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04605603 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.