TMSF, Sabah Grubu’na el koydu

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Medya grubu ve Merkez grubu şirketlerinin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimlerini devraldı.
NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 23:10 TSİ 01 Nisan 2007 Pazar


İSTANBUL - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) Anadolu Ajansı aracılığıyla yaptığı açıklamada, fonun bilgisi dışında Dinç Bilgin ile Turgay Ciner arasında 12 Haziran 2002’de protokol ve 8 Ağustos 2002 tarihinde de sözleşme imzalandığı ortaya çıkarıldı. Bu sözleşmelerin, fon tarafından muvafakat verilen satış ve devir protokollerini geçersiz hale getirdiği kaydedildi.
Açıklamada “Dinç Bilgin’in Merkez Grubu da dahil olmak üzere söz konusu protokollere konu mal, hak ve varlıklardan oluşan tüm medya sektöründe Turgay Ciner ile ortak olduğu, 1 Ekim 2002 tarihli ilk lisans sözleşmelerinden itibaren başlayan bu sürecin tamamında ortak hareket ettikleri, hileye dayalı ve muvazaalı işlemlerle fonu yanılttıkları belgelenmiştir” denildi.

Açıklamada, bu nedenlerden ötürü Bilgin ve Merkez grubunun medya sektöründe faaliyet gösteren 63 şirketinin yönetim ve denetimlerinin Bankacılık Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca fon tarafından devralındığı kaydedildi.

Kararın ardından TMSF avukatları ve görevlileri, akşam üzeri İstanbul’da Barbaros Bulvarı’nda bulunan Sabah Gazetesi ve ATV merkez binasına gelerek işlem başlattı. Bu sırada basın mensupları da binanın dışında gelişmeleri izlemeye başladı.

Öte yandan, aralarında TMSF avukatlarının da bulunduğu yaklaşık 150 TMSF görevlisinin başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’daki basımevleri olmak üzere Türkiye genelindeki Bilgin ve Merkez Grubu medya şirketlerinin binalarına giderek işlem başlattıkları bildirildi.

Fonun yönetimine geçen Medya grubu ve Merkez grubu şirketleri arasında, Merkez ATV, Ciner TV, Merkez Dergi, Merkez Reklam ve bu şirketlere bağlı ATV, Kanal 1, Sabah gazetesi ve Aktüel dergisi bulunuyor.

http://www.ntvmsnbc.com/news/404354.asp

Alıntı: fonun bilgisi dışında Dinç Bilgin ile Turgay Ciner arasında 12 Haziran 2002’de protokol ve 8 Ağustos 2002 tarihinde de sözleşme imzalandığı ortaya çıkarıldı.

Protokol tarihinden önceki bir tarihte yapılan bir başka protokolün "TMSF' ye söylenmemesi nedeniyle" TMSF tarafından imzalanan Protokolün bozulması (feshi)çok ilginç bir hukuki tartışma yaratacak.

TMSF'nin yasal koşullar bulunmaksızın Merkez Grubuna el koyduğunu bilginize sunmak isterim.

Saygılar

a.a.)

Danıştay 13. Dairesi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) Medya grubu şirketlerine el koymasıyla ilgili işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davayı, görev yönünden reddetti.

Yüksek Mahkeme, dava dosyasını İstanbul İdare Mahkemesi'ne gönderdi.

TMSF, 1 Nisan 2007 tarihinde Medya ve Merkez grubu şirketlerinin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimlerini devralmıştı.

Turgay Ciner'in avukatı Kenan Tekdağ, 9 Nisan 2007'de yaptığı yazılı açıklamada, TMSF'nin Medya Grubu şirketlerinin (Sabah-ATV) temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini devralması işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtıklarını bildirmişti.

Danıştay 13. Dairesi, davanın ilk incelemesini yaptı. Daire, davayı görev yönünden reddederek, davaya bakmakla İstanbul İdare Mahkemesi'nin görevli olduğuna işaret etti. Daire, dava dosyasını İstanbul İdare Mahkemesi'ne gönderdi.

http://www.hurriyet.com.tr/sondakika...24.asp?gid=180

İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Turgay Ciner'in Sabah gazetesi ve ATV'ye el koyan TMSF'ye karşı açtığı davada 'yürütmeyi durdurma' talebini reddetti

KADİFE ŞAHİN


İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Turgay Ciner'in 1 Nisan'da Sabah gazetesi ve ATV'nin yönetimine el koyan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na karşı (TMSF) açtığı davada 'yürütmeyi durdurma' talebini reddetti. Mahkeme davayı esastan görüşmeye devam edecek.
Ciner'in 7 gün içinde Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz hakkı bulunuyor.
Bu karar gereği Merkez Yayın Holding bünyesindeki 63 şirketin yönetimi TMSF'de kalmaya devam edecek.

'Telafisi imkânsız zarar yok'

Park Yatırım Holding ve Turgay Ciner'in davacı göründüğü ve İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nde görülen davada verilen karar şöyle:
"İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Kanunla değişik 'Yürütmenin Durdurulması' başlıklı 27. maddesinin 2. fıkrasında Danıştay veya idari mahkemeler idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilir hükmü öngörülmüştür.
Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, 2577 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan 27 / 2 maddesinde görülen şartların birlikte gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Durum böyle olunca davacının yürütmenin durdurulması isteminin reddine 22.06.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi."

'Satış işlemini başlatacağız'

Mahkeme kararını, Fon'un Sabah ve ATV'de 1 Nisan'da gerçekleştirdiği operasyonun hukuksal altyapısını teyit eden bir karar olarak yorumlayan TMSF yetkilileri, "Karar, ATV'nin ve Sabah gazetesinin satışının önündeki engelleri kaldırdı. Hemen değerleme çalışmalarına başlayacağız. Star grubu işlemlerinden dolayı deneyimli bir kadromuz var. İşlemlerin çok fazla zaman almasını beklemiyoruz" dedi.
TMSF, 1 Nisan'da şirketlere 'el koyma' işlemini gerçekleştirmiş, geçtiğimiz günlerde de ikinci bir işlem yaparak Merkez Yayın Holding'in hisselerini devralmıştı.

http://www.milliyet.com.tr/2007/06/2...i/axeko01.html

Alıntı: verilen karar şöyle: "İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Kanunla değişik 'Yürütmenin Durdurulması' başlıklı 27. maddesinin 2. fıkrasında Danıştay veya idari mahkemeler idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilir hükmü öngörülmüştür. Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, 2577 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan 27 / 2 maddesinde görülen şartların birlikte gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Durum böyle olunca davacının yürütmenin durdurulması isteminin reddine 22.06.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi

Bu ifadeler, mahkemenin "yürütmenin durdurulması isteminin reddine" ilişkin "gerekçesi" ...

Habere göre böyle, doğru olduğundan kuşku yok. Çünkü hemen hemen tüm red kararlarındaki ifadeler bu yönde...

Anayasanın ilgili hükmü ise şöyledir: "Mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır!"

Şimdi değerli meslektaşlar;

Bu tür kararlar sizce gerekçe içeriyor mu?

"Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, 2577 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan 27 / 2 maddesinde görülen şartların birlikte gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır."

Demek gerekçe olabilir mi?

Neden o sonuca varılmıştır yazmak gerekmez mi? Şu, şu ,şu nedenlerle gibi...

Her iki koşul birlikte gerçekleşmediyse bu koşullar somut olayda hangisidir... işlem hukuka aykırıdır ama telafisi imkansız zarar mı doğurmamaktadır? Yoksa işlem hukuka uygun mudur? veyahut Telafisi imkansız zarar olayda görülmediğinden midir? BUNLARI yazmak gerekmez mi?


Benim haberdeki şirket ile bir ilgim yok. Yeri geldiği için değinmek istedim.

Saygılarımla...