Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

senetin tanzim tarihinde tahrifat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-08-2011, 12:00   #1
advocate19

 
Önemli senetin tanzim tarihinde tahrifat

senetin tanzim tarihinde ay kısmındaki 06 rakamı 08 olarak değiştirilmiştir.adli tıp raporunda da burada tahrifat yapıldığı belirtilmiştir.Yalnız ay kısmının 06 yada 08 olması sentin geçerliliği açısından fark etmiyor.Bu yüzden tanzim tarihindeki tarihin ay kısmının 06 yada 08 olmasının bir fark doğurmayacağı bu nedenle de itirazın red edilmesi gerektiği yönünde buna benzer yargıtay kararı olan meslektaşlarımın yardımını rica ediyorum.iyi çalışmalar.
Old 11-08-2011, 21:35   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan advocate19
senetin tanzim tarihinde ay kısmındaki 06 rakamı 08 olarak değiştirilmiştir.adli tıp raporunda da burada tahrifat yapıldığı belirtilmiştir.Yalnız ay kısmının 06 yada 08 olması sentin geçerliliği açısından fark etmiyor.Bu yüzden tanzim tarihindeki tarihin ay kısmının 06 yada 08 olmasının bir fark doğurmayacağı bu nedenle de itirazın red edilmesi gerektiği yönünde buna benzer yargıtay kararı olan meslektaşlarımın yardımını rica ediyorum.iyi çalışmalar.

Yargıtay 12. HD, 27.02.2007 T, Esas: 2007/648, Karar: 2007/3350: "...TTK'nın 688. maddesi hükmüne göre, bonoda tanzim tarihinin bulunması zorunludur.

Ancak bu tarihin gerçeğe uygun olması gerekmez. ( Prof. Dr. H.D. TTK Şerhi- Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması, Sayfa 413 ) Tanzim edildiği tarihten önce veya sonraki bir tarihi taşıyan bono da geçerlidir. TTK'nın 592. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Alacaklı bonoyu tedavüle çıkarırken tanzim tarihini doldurabilir. Borçlunun bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını bir belge ile kanıtlaması gerekir.

Somut olayda, bononun tanzim tarihinin 30.07.2005 olması ve o tarihte keşidecinin ölü olması, yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında bononun niteliğine etkili olmayıp, kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır..."

Yargıtay 12. HD, 05.02.2001 T., Esas: 2001/1110, Karar: 2001/1977: "...Borçlu tarafça itirazen ileri sürülen takip konusu bononun vade ve tanzim tarihinde tahrifat olduğu olgusu, alacaklı tarafça da kabul edilmiştir. Senet üzerinde 10.8.1988 tanzim tarihi 10.8.1998, 10.11.1988 vade tarihi ise 10.11.1998 olarak tahrifatla düzeltilmiş ise de, bu husus takip konusu bononun bono olma vasfını etkiler nitelikte değildir. Ne var ki, taraflarca kabul edilen tahrifat sonucu takip konusu bonoda zamanaşımı gerçekleşmiştir. Merciin tahrifat olgusu sonucunda zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline ve icra inkar tazminatı isteminin bu nedenle reddine karar vermesi gerekirken yazılı şekilde takibin iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir..."

Saygılar...
Old 12-08-2011, 08:13   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Egemen görüş; "yalnızca borçlu imzasını taşıyan, başka hiçbir kaydı ihtiva etmeyen bir poliçe veya bononun geçerli olarak tedavüle çıkarılabileceği,tanzim(keşide) tarihi de dahil noksan kayıtların sonradan tamamlanabileceği" yolundadır.

Oysa TTK.m.583,584,592,688,689 ve 690 hükümleri, egemen görüşün aksine hükümleri içermektedir:

1.TTK.nın 583 ve 688. maddeleri, poliçe ve bonoların hangi unsurları taşımaları gerektiğine işaret etmiş, ancak 584 ve 689. maddelerde, bazı unsurları diğerlerinden daha önemli olarak benimsemiş ve bu unsurlar bulunmadıkça bu senetlerin poliçe veya bono niteliğini haiz olmayacakları, açıkça belirtilmiştir.

2.Noksanlığı senetlerin niteliğine etki yapan bu unsurlar arasında senedin tanzim edildiği tarih, yani keşide tarihi de mevcuttur. Düzenlendiği tarihte keşide tarihini ihtiva etmeyen bir senet, TTK.m. 584 ve 689. gereğince, poliçe ve bono olarak kabul edilemez.

3.Keşidecinin ( borçlunun) elinden çıktığı anda poliçe veya bono niteliğini haiz olmayan bir belge alacaklı veya üçüncü bir kişinin fiiliyle sonradan poliçe veya bono niteliğini kazanamaz.

4.TTK.nın 592. maddedeki "açık poliçe" hükümleri de yanlış yorumlanmaktadır.. Maddede "Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe ...... doldurulursa.." denilmektedir, ki bundan, tedavüle çıkarılırken senedin poliçe veya bono olması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır.

5.TTK.nın 592. Maddesi; tedavüle çıkarılırken 584. ve 689. maddeler gereğince, asgari unsurları, yani senedin poliçe veya bono olarak kabul edilmesi için bulunması zorunlu olan unsurları taşıyan ve fakat diğer unsurları içermeyen senetlerde, tanzim sırasında bulunup bulunmaması senedin niteliğini etkilemeyen unsurların sonradan tamamlanabileceği şeklinde anlaşılmalıdır…Ki maddenin de amacı budur.

Sonuç:
1.Yukarıdaki gerekçelerle, düzenlendiği anda tanzim tarihi olmayan bir senedin poliçe veya bono niteliğini haiz olmadığı ve bu noksanlığın, sonradan tamamlanması olanaksız eksikliklerden olduğu, daha sonra bu noksanlıkların giderilmesinin senede poliçe veya bono niteliğini kazandıramayacağı ve böyle bir senede dayanılarak yapılan kambiyo takibinin iptali gerekmesi,

2.Olay bağlamında; tahrifatın ispatlanmış olmasının, takibin iptali için yeterli sayılması gerektiği
görüşündeyim.

Saygılarımla
Old 12-08-2011, 08:41   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Egemen görüş; "yalnızca borçlu imzasını taşıyan, başka hiçbir kaydı ihtiva etmeyen bir poliçe veya bononun geçerli olarak tedavüle çıkarılabileceği,tanzim(keşide) tarihi de dahil noksan kayıtların sonradan tamamlanabileceği" yolundadır.

Oysa TTK.m.583,584,592,688,689 ve 690 hükümleri, egemen görüşün aksine hükümleri içermektedir:

1.TTK.nın 583 ve 688. maddeleri, poliçe ve bonoların hangi unsurları taşımaları gerektiğine işaret etmiş, ancak 584 ve 689. maddelerde, bazı unsurları diğerlerinden daha önemli olarak benimsemiş ve bu unsurlar bulunmadıkça bu senetlerin poliçe veya bono niteliğini haiz olmayacakları, açıkça belirtilmiştir.

2.Noksanlığı senetlerin niteliğine etki yapan bu unsurlar arasında senedin tanzim edildiği tarih, yani keşide tarihi de mevcuttur. Düzenlendiği tarihte keşide tarihini ihtiva etmeyen bir senet, TTK.m. 584 ve 689. gereğince, poliçe ve bono olarak kabul edilemez.

3.Keşidecinin ( borçlunun) elinden çıktığı anda poliçe veya bono niteliğini haiz olmayan bir belge alacaklı veya üçüncü bir kişinin fiiliyle sonradan poliçe veya bono niteliğini kazanamaz.

4.TTK.nın 592. maddedeki "açık poliçe" hükümleri de yanlış yorumlanmaktadır.. Maddede "Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe ...... doldurulursa.." denilmektedir, ki bundan, tedavüle çıkarılırken senedin poliçe veya bono olması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır.

5.TTK.nın 592. Maddesi; tedavüle çıkarılırken 584. ve 689. maddeler gereğince, asgari unsurları, yani senedin poliçe veya bono olarak kabul edilmesi için bulunması zorunlu olan unsurları taşıyan ve fakat diğer unsurları içermeyen senetlerde, tanzim sırasında bulunup bulunmaması senedin niteliğini etkilemeyen unsurların sonradan tamamlanabileceği şeklinde anlaşılmalıdır…Ki maddenin de amacı budur.

Sonuç:
1.Yukarıdaki gerekçelerle, düzenlendiği anda tanzim tarihi olmayan bir senedin poliçe veya bono niteliğini haiz olmadığı ve bu noksanlığın, sonradan tamamlanması olanaksız eksikliklerden olduğu, daha sonra bu noksanlıkların giderilmesinin senede poliçe veya bono niteliğini kazandıramayacağı ve böyle bir senede dayanılarak yapılan kambiyo takibinin iptali gerekmesi,

2.Olay bağlamında; tahrifatın ispatlanmış olmasının, takibin iptali için yeterli sayılması gerektiği
görüşündeyim.

Saygılarımla

Birebir aynı fikirdeyim. Kıymetli evrak tedavüle çıkarken zorunlu unsurları içermek zorundadır. (Başka deyişle teşbihte hata olmazsa; kıymetli evraklar bakımından zorunlu unsurlar kervandaki deve misali gibidir. Deve yoksa kervan da yoktur! )
Old 12-08-2011, 18:54   #5
lawyer1502

 
Varsayılan

açık bonoyu göz ardı ediyorsunuz.
Old 12-08-2011, 21:33   #6
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Birebir aynı fikirdeyim. Kıymetli evrak tedavüle çıkarken zorunlu unsurları içermek zorundadır. (Başka deyişle teşbihte hata olmazsa; kıymetli evraklar bakımından zorunlu unsurlar kervandaki deve misali gibidir. Deve yoksa kervan da yoktur! )

Misaliniz harikulade Üstadım. Eskilerin tabiri ile "efradını cami agyarını mani" (adeta tanım gibi) bir misal vermişsiniz. Anlam gücü ve hukuki olayla örtüşmesi tam olmuş.

Teorik bir hukuk tartışmasını bir cümle ile çok muhkem bir hale getirmişsiniz..

Önce Hulusi Bey'i okudum; tam düşünürken, sizin bu ibareye gözüm takıldı

Bingo!! dedim ben de bu düşüncedeyim Saygılar
Old 13-08-2011, 03:56   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan lawyer1502
açık bonoyu göz ardı ediyorsunuz.

Açığa imza ile kıymetli evrakın zorunlu unsurları taşımak kaydıyla dolaşıma sokulması ayrı ayrı şeylerdir.
Old 13-08-2011, 09:39   #8
lawyer1502

 
Varsayılan

açığa imza ile de açık bono farklı şeylerdir.
Old 13-08-2011, 11:43   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Bir şeyi tahrif edebilmek için öncelikle o şeyin "var olması" gerekir. Başka bir deyişle "tanzim tarihi noksan" ise tahrif edemezsiniz; olmayan bir şeyi (ancak) ekleyebilirsiniz.

(Somut soruda) tedavüle çıkarılırken tanzim tarihi var:

Alıntı:
Yazan advocate19
...senetin tanzim tarihinde ay kısmındaki 06 rakamı 08 olarak değiştirilmiştir...

Bu nedenle somut soruda (verilen bilgi dahilinde tanzim tarihinde tahrifatla sınırlı olarak ve diğer şartların varlığının kabulü ile) uygulanacak olan madde (bonolar için TTK m.690 atfı; çekler için TTK m.730 atfı ile) TTK m.660: "Bir poliçe metni tahrif edildiği takdirde değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kimseler değişmiş metin gereğince ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metin gereğince mesul olurlar."

Daha açık bir ifadeyle; somut sorudaki kambiyo senedi, tanzim tarihinde tahrifat yapılması sebebiyle kambiyo senedi vasfını kaybetmez (diye düşünüyorum ).

Saygılar...
Old 13-08-2011, 17:42   #10
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş 2

1)Emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, “resmi belge hükmünde” belgelerdendir (TCK.m.260) ve bu belgeler hakkında resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır (TCK.m.204 vd.).

2)Olayda:
a.Senet= Kıymetli evrak / emre veya hamile yazılı kambiyo senedi
b.Tahrifat= Adli tıp raporuyla sabit (Tanzim tarihindeki ay değiştirilmiş).
c.Fail=
c.1.Lehtar ise…
c.2.Ciranta ise…
3)TCK.(m.260,204) / TTK.m.660 ilişkisi…

Görüş:

1)Yasal unsurları taşıyan ve “resmi belge hükmünde” sayılan kıymetli evrak; bir ödeme aracıdır. Olaydaki gibi, tahrifat yapıldığı ispatlanırsa, kambiyo takibinin iptali gerekir.

2)Tahrifatı yapmış olan hakkında ceza yasası hükümleri uygulanması gerektiği gibi, hukuk yönünden de fail, kambiyo takibi hakkından yoksun kılınmalıdır.

3)Kıymetle evraka duyulması beklenen güven ancak böyle sağlanabilir.

4)Sonuç:
4.1.Yargıtay'ın "senedin önceki haliyle geçerli olacağı" görüşüne katılmıyorum,
4.2.TTK.m.660'ın da olayda uygulanamayacağı görüşündeyim.

Saygılarımla
Old 15-08-2011, 17:00   #11
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

(Yargıtay kararına konu dava, menfi tespit davasıdır). Tanzim tarihi ile sınırlı olarak, konunun cezai boyutu ile ticaret hukuku çerçevesinde iç içe değerlendirilmesinin yapılmış olması sebebiyle eklenmiştir:

Yargıtay HGK, 07.04.2004, Esas: 2004/19-118, Karar: 2004/205: "...Takip dayanağı bononun tanzim tarihinde ve bedelin rakamla ifade edildiği kısmında tahrifat bulunduğu iddiası bakımından:

TTK. nun 688. maddesinde bononun zorunlu unsurları arasında, bedel ve tanzim tarihi de sayılmış; 689. maddede ise, 688. maddeye atıf yapılarak, "Aşağıdaki fıkralarda yazılı haller mahfuz kalmak üzere, bundan önceki maddede gösterilen unsurlardan birini ihtiva etmeyen bir senet bono sayılmaz" denilmiş, maddenin sonraki fıkralarında, mahfuz haller arasında bedele ve tanzim tarihine yer verilmemiştir.

Böylece, Yasanın bu hükümlerine göre, tanzim tarihini ve bedel unsurunu taşımayan bir senedin bono olarak kabulü mümkün değildir. Eş söyleyişle, bir bono diğer zorunlu unsurlar yanında bu iki unsuru her halükarda içermelidir. Aksi takdirde, ortada bir bono değil, adi senet söz konusu olur. Ne var ki, baskın görüş ve uygulamaya göre, tanzim tarihinin bulunması koşulu, senetteki tanzim tarihinin mutlaka gerçeğe uygun olması gerektiği anlamında değildir. Senette belirli bir tanzim tarihinin bulunması, zorunlu koşulun varlığının kabulü için yeterlidir; mevcut tanzim tarihinin mutlaka gerçek tanzim tarihiyle örtüşmesi gerekmez.

Bonodaki tanzim tarihinin ve bedelin sonradan tahrif edildiği yolundaki iddiaya gelince: Bono metninin sonradan değiştirilmesi, bütün ilgililerin birlikte gerçekleştirmesi gereken bir işlemdir. Poliçe metninde tahrifatı düzenleyen ve açık atıf hükmü ( TTK m. 690 ) nedeniyle bonolara da aynen uygulanması gereken TTK nun 660. maddesine göre, bir poliçe metninin tahrif edildiği hallerde, tahrifattan sonra poliçe üzerine imza koymuş olanlar tahrif edilmiş metin gereğince; tahrifattan önce imza koyanlar ise, eski metne göre sorumlu olurlar. Yasanın bu hükmü, öğretide "imzaların bağımsızlığı" olarak adlandırılan ilkenin gereği ve sonucudur.

Buradaki "metin" kavramının, diğer unsurlar yanında tanzim tarihi ve bedel unsurlarını da içerdiği; yine, "tahrifat" kavramıyla da, sahtelik şeklinde gerçekleştirilen değişiklikten söz edildiği açıktır.

Buna göre, bir bonodaki tanzim tarihi ve bedelin, tüm ilgililerin katılımı olmaksızın sonradan tek taraflı olarak değiştirilmesi ( tahrif edilmesi ), tahrifattan önce bono üzerine imza koyanların tahrif edilmiş şekle göre sorumluluğunu doğurmayacak; bunlar, önceki metin ne ise ancak o çerçevede sorumluluk altında olacaklardır. Eş söyleyişle, senedin tahrifat ile büründüğü yeni hal, o senedi tahrifattan önce imza etmiş olanlar bakımından yok hükmündedir; bağlayıcı değildir. Hamilin iyiniyetli olup olmaması da, bu sonucu etkilemez ( Tahrifat ve imza sahiplerinin sorumluluğu konusunda ayrıntılı açıklama için: Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara 1997, sh:861 ve devamı; A. Hulusi Gürbüz, Ticari Senetlerin İptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, sh:242 ve devamı; Erol Ertekin-İzzet Karataş, Uygulamada Ticari Senetler, Turhan Kitabevi, Ankara 1998, sh: 661 ve devamı ).

Dolayısıyla, senet metninde bir tahrifat yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bunun tarihi ve kim tarafından yapıldığı, o senet nedeniyle yasal sorumluluk altında bulunanların sorumluluklarının hangi çerçevede olacağının ( önceki metne göre mi, yoksa tahrifattan sonraki hale göre mi sorumlu tutulacaklarının ) belirlenmesinde temel etken durumundadır.

Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde:

Dava dilekçesinde, davaya ve icra takibine konu senedin tanzim tarihi ile bedel hanelerinde sonradan tahrifat yapıldığı ileri sürülmüştür. İtiraz üzerine İ.T.M. de görülen davada alınan Adli Tıp Kurumu Fizik/Grafoloji İhtisas Dairesinin 25.6.1998 günlü raporunda, takip dayanağı senetteki tanzim tarihinin gerçekte 7.5.83 şeklinde olduğu, sonradan sürşarj, tamamlama, yeniden yazım, üstten gitme ve benzeri yöntemlerle 8.7.993 şekline dönüştürüldüğü belirtilmiştir. Davacının bu bonoyla ilgili olarak davalı hakkında İstanbul C.Başsavcılığına yaptığı şikayet üzerine farklı tarihlerde yapılan hazırlık soruşturmaları sırasında alınan 11.6.1996 ve 3.6.2003 günlü bilirkişi raporlarında da, tanzim tarihinin sonradan tahrif edilmiş olduğu açıklanmış ve anılan Adli Tıp Kurumu raporundaki bu yöne ilişkin saptamalara paralel sonuçlar bildirilmiştir.

Yine, yukarıda sözü edilen, İstanbul C.Başsavcılığı tarafından yapılan hazırlık soruşturması sırasında 3.6.2003 günlü raporu düzenleyen bilirkişilerin 3.7.2003 günlü ek raporunda, senetteki "Bir milyon Dolar " ve "1.000.000" ibarelerinin, daha önce aynı yerlerde mevcut olan yazı ve rakamların fiziksel yolla silinmelerinden sonra husule getirildikleri, silme yoluyla yapılan bu tahrifatın ilk bakışta ve kolayca fark edilemeyecek olması nedeniyle, tahrifatın ikna ve iğfal kabiliyeti taşıdığı belirtilmiştir.

Yerel Mahkemenin gerek önceki hükmünde ve gerekse direnme kararında, dar yetkili İ.T.M. ce alınmış olsa da, resmi kurum tarafından düzenlendiği için itibar edilmesi gerektiği belirtilen Adli Tıp Kurumu Fizik/Grafoloji İhtisas Dairesinin 25.6.1998 günlü raporunda, senedin bedel hanesindeki tahrifat iddiası yönünden herhangi bir değerlendirme yoktur. Dava konusu senetle ilgili olarak, gerek hukuk davaları ve gerekse cezai yönden yapılan soruşturmalar ve kamu davası sırasında alınan muhtelif bilirkişi raporları içerisinde, bedeldeki tahrifat iddiasına yönelik bir değerlendirmeyi içeren tek rapor da, anılan rapordur.
Açıklanan bu duruma göre, davacının tanzim tarihindeki tahrifat iddiasını doğrulayan birden çok bilirkişi raporu bulunmaktadır. Yine, bir bilirkişi raporunda da, bedel hanesinde tahrifat yapıldığına ilişkin davacı iddiası yönünden değerlendirme yapılmış ve iddia doğrulanmıştır.

Yukarıda ifade edildiği gibi, davacı taraf, gerek eldeki davada ve gerekse ondan önceki ve sonraki dava ve şikayetlerinde, tutarlı bir şekilde senedin tanzim tarihinin ve bedel hanesinin tahrifatlı olduğunu ileri sürmüş bulunmasına ve imzadaki sahtecilik iddiasının tersine, bu iki konudaki iddiasının varit bulunmadığının kabulünü gerektirecek hiçbir beyan ve kabulü mevcut olmamasına; üstelik, bu iki iddiası eldeki dava dışında alınan bilirkişi raporlarıyla doğrulanmasına karşın, Yerel Mahkemenin bu yönlerden herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapmadığı, eksik incelemeye dayalı önceki kararda direnildiği görülmektedir...

...Bütün bu açıklamalara göre, Mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle, takip dayanağı senedin imzalı ve boş olarak hukuka aykırı yollarla elde edildiğine ilişkin davacı iddiasının her türlü delille kanıtlanabileceği benimsenmek suretiyle, davacının bu yönde bildirdiği tüm delillerin ve varsa davalının aynı yöne ilişkin karşı delillerinin eksiksiz olarak toplanması; toplanacak bu delillerin, takip konusu senedin davalı tarafından hukuka aykırı bir yolla ele geçirildiğini kesin olarak ortaya koyması halinde, davacı borçlunun bu senetten dolayı hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağının kabulü; aksi takdirde ise, konusunda uzmanlığı bulunan kişilerden oluşturulmuş bir bilirkişi kurulundan, davacının senetteki tanzim tarihi ve bedele ilişkin tüm tahrifat iddialarını bir bütünlük içerisinde değerlendiren, denetime elverişli rapor alınması ve ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesidir..."

P.S 1:

Yargıtay 12 HD, 08.05.2007 T., Esas: 2007/7575, Karar: 2007/9416: "...İcra takibinin dayanağı olan çeklerden 16.04.2006 keşide tarihli ve 6.000,00 YTL bedelli olanın başlangıçta keşide tarihinin 16.02.2006 olarak düzenlendiği, ancak keşide tarihinin ay bölümündeki tahrifatla 16.04.2006 tarihine dönüştürüldüğü ve ibrazında bu tarih esas alınarak 03.04.2006 tarihinde yapıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda, sözü edilen çekin başlangıçtaki tahrifatsız keşide tarihi esas alındığında TTK.nun 708 ve 720. maddelerinde öngörülen sürede ibraz edilmediği sonucuna varılmalı ve alacaklının müracaat hakkını kaybettiği belirlenmelidir. O halde, icra mahkemesinin takibin iptali yönündeki kararı bu çek için sonucu itibariyle doğrudur.

Ancak;

4.500,00 YTL bedelli çekin keşide tarihinin başlangıçta 03.04.2006 olarak yazıldığı halde bunun tahrif edilerek 05.04.2006'ya dönüştürüldüğü Adli Tıp raporuyla saptanmış ise de, çekin 03.04.2006 tarihinde muhatap bankaya ibraz edildiği gözetildiğinde anılan düzeltmenin sonuca etkisinin bulunmadığı görülmektedir. O halde, sözü edilen çek için şikayetin reddi yerine takibin tümden iptali isabetsizdir..."


P.S 2: Verilen bilgilere göre:

1- Tanzim tarihinde tahrifat vardır;

2- Adli Tıp "tanzim tarihinde tahrifat" olduğunu belirlemiştir.

(Her dosyanın kendi içeriği dahilinde değerlendirilebileceği görüşümü mahfuz tutarak) sadece yukarıdaki veriler baz alındığında senedin kambiyo senedi vasfını yitirmediği kanaatindeyim.

P.S 3:
6102 sayılı TTK m.748: " Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar."

Gerekçesi: Bu madde, 6762 sayılı Kanunun 660 ıncı maddesinden, dili güncelleştirilerek ay­nen alınmıştır.

P.S 4: Somut soruda belli olmayan değişikliği yapan kişiyi, resmi belge sayılan kambiyo senedinde (TCK m.210) sahtecilikten yargılayabilmek için de; evleviyetle senedin, kambiyo vasfında olduğunun kabulü gerekir.

Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çekin keşide tarihinde tahrifat Noyan Yiğit Meslektaşların Soruları 20 12-05-2016 18:03
keşide tarihinde tahrifat Av. İbrahim Şen Meslektaşların Soruları 0 20-09-2010 09:23
Vade Tarihinde Tahrifat İddiası yesuge Meslektaşların Soruları 3 29-04-2009 18:25
tanzim tarihinde tahrifat AV.SANEM Meslektaşların Soruları 1 05-05-2008 13:35
Çekte keşide tarihinde tahrifat Burak Demirci Meslektaşların Soruları 1 10-11-2006 16:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08707404 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.