Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

haciz talebi tarihinden sonraki kamu yararına tahsis yönündeki encümen kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-03-2009, 17:19   #1
AVUKAT AYŞE

 
Varsayılan haciz talebi tarihinden sonraki kamu yararına tahsis yönündeki encümen kararı

herkese iyi çalışmalar diliyorum.Belediye aleyhinde yüklüce miktarlı icra takibi yaptım.Belediyenin bankalardaki hak ve alacaklarının haczini talep ettim.Talebim icra müdüründe beklerken , Belediye'nin avukatı farkediyor ve talebimden 1 gün sonra belediye tarafından bütün bankalardaki hesapları için kamu yararına tahsislidir şeklinde encümen kararı alınmış ve bankalara gönderilmiş.Benim talebimden 3 gün sonra müzekkereler yazıldı ancak banka şubelerince encümen kararı gerekçe gösterilerek haciz iygulanmadığına dair cevaplar verildi.Bu durumda haciz talebinden sonra alınan encümen kararının muvazaalı olduğundan hareketle şikayet yoluna gidebilirmiyim.Bunun mümkün olmaması halinde İdare Mahkemesinde Belediyenin bütün hesaplarının kamuya tahsis edilemeyeceğinden hareketle incümen kararının iptali davasını mı açmalıyım.Ancak bu yol uzun ve yorucu.Nasıl bir yol izlemeliyim.Yargıtay kararları ile birlikte yardımcı olacak akradaşlara teşekkür ediyorum.
Old 17-03-2009, 17:49   #2
_EEE_

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AVUKAT AYŞE
herkese iyi çalışmalar diliyorum.Belediye aleyhinde yüklüce miktarlı icra takibi yaptım.Belediyenin bankalardaki hak ve alacaklarının haczini talep ettim.Talebim icra müdüründe beklerken , Belediye'nin avukatı farkediyor ve talebimden 1 gün sonra belediye tarafından bütün bankalardaki hesapları için kamu yararına tahsislidir şeklinde encümen kararı alınmış ve bankalara gönderilmiş.Benim talebimden 3 gün sonra müzekkereler yazıldı ancak banka şubelerince encümen kararı gerekçe gösterilerek haciz iygulanmadığına dair cevaplar verildi.Bu durumda haciz talebinden sonra alınan encümen kararının muvazaalı olduğundan hareketle şikayet yoluna gidebilirmiyim.Bunun mümkün olmaması halinde İdare Mahkemesinde Belediyenin bütün hesaplarının kamuya tahsis edilemeyeceğinden hareketle incümen kararının iptali davasını mı açmalıyım.Ancak bu yol uzun ve yorucu.Nasıl bir yol izlemeliyim.Yargıtay kararları ile birlikte yardımcı olacak akradaşlara teşekkür ediyorum.
Sayın Meslektaşım hesaptaki paranın kamu hizmetine tahsiste kullanılacağını nasıl tespit olunacak benzer uygulamalar gördüm çekinmeden dava açın lehte karar alacaksınız
Old 18-03-2009, 16:53   #3
Av.A.Öncül

 
Varsayılan

Beldiyenin maaş hesaplarına haciz koydurabilirsiniz.Denemiştir.Maaş hesaplarına kamu yararı Kararı olmaz. Bilgilerinize...
Old 18-03-2009, 17:26   #4
avalaattin61

 
Varsayılan

Belediyelerin vergi, resim, harç ve iller bankası payı niteliği gereği kamuya tahsisli olduğundan haczi mümkün değildir. Bunun dışındaki paraları ancak haczi mümkündür. Bunun için önce belediyenin kira geliri ve özel hukuktan doğan geliri ve alacağı olup olmadığını araştırın, bu tür alacaklarına veya bu tür alacakların bulunduğu banka hesaplarının haczini deneyin. Aksi halde netice almanız uzun sürecektir. Ayrıca belediyenin varsa fiilen kamu hizmetinde kullanılmayan diğer mal varlıklarını araştırıp haczini deneyin. Çok uzun bir süreç olmakla birlikte netice itibariyle alacağınızı tahsil etme imkanınız olacaktır.
Old 14-09-2009, 17:28   #5
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Resmi Gazete Tarih/Sayı: 04.10.2002/24896
Esas Sayısı : 1999/46
Karar Sayısı : 2000/25
Karar Günü : 20.9.2000
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Küçükçekmece İcra Tetkik Mercii
İTİRAZIN KONUSU : 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı “İcra ve İflâs Kanunu”nun 82. maddesinin birinci bendi ile 3.4.1930 günlü, 1580 sayılı “Belediye Kanunu”nun 19. maddesinin yedinci bendinin Anayasa’nın 35. ve 138. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Alacaklı Şirket tarafından yapılan ilâmlı icra takibinde borçlu Belediyece, banka hesaplarındaki paraların kamuya tahsisli olduğu ileri sürülerek haczin kaldırılması istemine ilişkin davada, İcra ve İflâs Kanunu’nun 82. maddesinin birinci bendi ile Belediye Kanunu’nun 19. maddesinin yedinci bendinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Alacaklı, Borçlu idarenin T. Emlak Bankası şubelerinde bulunan hesapları için örnek 59 birinci haciz ihbarnamesi ilgili banka şubesine tebliğ edilmiştir. Banka, mevduatın Kamu hizmetlerine tahsisli olduğunu bildirmiş, borçlu vekili de aynı iddiayı ileri sürmüştür,
İcra Müdürü, 08.11.1999 tarihli kararı ile paranın yatış tarihi itibariyle Kamu hizmetlerine ayrılmadığını belirterek borçlu vekilinin istemini red etmiştir.
Borçlu vekili, aynı gün icra müdürünün işlemini şikayet ederek haczin kaldırılmasını istemiştir,
Borçlu vekilinin ibraz ettiği Bütçe kararnameleri ve Encümen kararlarından usulüne uygun olarak Kamuya tahsis kararı olduğu görülmüştür,
Bu durumda borçlu vekilinin istemi İİK’nun 82. maddesinin 1. bendine ve 1580 S.Y'nın 19. mad. 7. bendine göre çözülecektir.
Yüksek Yargıtay 12. H. D. yerleşmiş kararlarında, belediyelerce usulüne uygun olarak alınan Kamuya tahsis kararlarının idari yargı tarafından iptal edilmedikçe haczedilemeyeceğini karara bağlamıştır.
İptali istenen İİK’nun madde 82. bendinin gerekçesi “...Devlet mallarının haczedilemeyeceğine dair konulmuş olan hüküm, kamu hizmetlerinin düzenli ve arasız bir tarzda yürütülmesini sağlamak maksadını güder... Devletin kendisine ait olan borcu ödemesi lüzumu Devlet Kamu kişiliğinin itibar ve haysiyeti icabında bulunmakla, Devletten alacaklı bulunan kişilerin kovuşturma yollarına başvurmalarına lüzum ve ihtiyaç bulunmayacağı aşikardır” şeklindedir.
Görüldüğü gibi Yasanın gerekçesi, devletin (ve diğer kamu tüzel kişilerinin) borçlarını icra takibi olmaksızın ödeyeceği karinesidir.
Ancak belediyeler, iptali istenen maddelerdeki bu yetkilerini sürekli olarak alacaklarını ödememek için kullanmışlardır. Örneğin Yargıçlığımızdaki defterlerin incelenmesinden Küçükçekmece Belediyesi, 13.8.1999 ve 2.9.1999 tarihleri arasında yine bir Kamu Kurumu olan SSK Genel Müdürlüğü aleyhine 6 dosyada haczedilmezlik iddiasında bulunmuş, Avcılar Belediyesi ise 30.07.l999 tarihinde özel kişiler aleyhine bir dosyada aynı iddiada bulunmuş olup, Belediyelerin bu talepleri Yargıçlığımızca İİK 82. madde b. l’e göre uygun bulunmuştur.
Günümüzün enflasyonist ortamında Belediyelerin bu tavrı alacaklılarını zor duruma düşürdüğü gibi tüm mal varlıklarını kamu yararına tahsis etmeleri de Anayasamızın 35. maddesinde gösterilen mülkiyet hakkını kullanılamaz duruma getirmektedir. Her ne kadar, Anayasamızın 35. mad. 2. fıkrası bu hakların kamu yararı amacı ile sınırlanabileceğini belirtmiş ise de; Belediyeler tüm mal varlıklarının Kamu yararına tahsis ederek borçlarına göre çok küçük miktardaki paralarına tahsis kararı koymayarak mülkiyeti sınırlamak yerine o borçlarıyla ilgili mülkiyet hakkını ortadan kaldırmaktadırlar.
Bu durumda İİK'nun 82. madde l. bendi ile 1580 sayılı yasanın 19. maddesinin 7. bendi Anayasamızın 35. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına aykırıdır.
Diğer taraftan henüz kesinleşmemiş olmasına rağmen takibin esasını mahkeme ilâmı teşkil etmektedir (İlâm kesinleşse dahi belediye aynı iddaları ileri sürecektir). Anayasamızın 138. madde 4. fıkra uyarınca yasama, yürütme ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremeyeceği gibi yerine getirilmesini de geciktiremez.
Bir idari birim (yerel yönetim) olan belediyeler, İİK 82. maddesi l. bentte ve kendi özel yasalarına dayanarak aleyhlerine olan Mahkeme ilâmlarını geciktirmek bir yana yerine getirilmesini engellemektedirler.
Sonuç olarak, yukarıda arz edildiği gibi İİK’nun 82, maddesi ve 1580 sayılı Yasa’nın 19. madde 7. bendi bu günkü yazılış şekli ile idareye aleyhlerine olan mahkeme kararlarını geciktirmek ve yerine getirmeme olanağı vermektedir.
Ayrıca idare aleyhine kesinleşen icra takiplerinde de alacağın infazı gecikmekte veya hiç infaz edilememektedir. Bu durumda sözkonusu alacak yönünden alacakla ilgili mülkiyet hakkı tamamen ortadan kalkmaktadır.
Günümüzün enflasyonist ortamında Borçlar Yasasında belirtilen %50 faiz veya ticari anlaşmazlıkta uygulanan T.C. Merkez Bankasınca uygulanan % 80 reeskont faizi alacağın ödenmesinin gecikmesi halinde alacak miktarını eritmekte olup, bu alacak üzerindeki mülkiyet hakkınıda yok etmektedir.
Kaldı ki, Anayasamızın 35/2 maddesi, mülkiyet hakkının yasa ile sınırlandırılabilir, ancak bu olayımızda sınırlamalar Yasa ile değil Belediyelerin veya diğer Kamu tüzel kişilerinin yetkili organları ile yapılmakta olup bu durum da Anayasamızın 35/2 maddesine aykırıdır.
Yargıçlığımızın düşüncesine göre, İİK’nun 82/maddesinin 1. ve 1580 sayılı Yasanın 19. mad. 7. bentleri Anayasamıza aykırılıklarının giderilerek yüce T.B.M.M’ce Devlet, yerel yönetimler ve vatandaşların çıkarları gözetilerek yeniden düzenlenmelidir.
Bu nedenlerle, 2004 sayılı İcra ve İflas Yasası’nın 82. maddesinin 1. bendi ile buna bağlı olarak 1580 sayılı Belediye Yasası’nın 19. maddesinin 7. bendi Anayasamızın 35. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 138. maddesinin 4. fıkrasına aykırı görüldüğünden iptallerine karar verilmesi Saygı ile arz olunur.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun “Haczi caiz olmayan mallar ve haklar” başlıklı 82. maddesinin itiraz konusu birinci bendi şöyledir:
“Madde 82- Aşağıdaki şeyler haczolunamaz :
1.Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
...”
2- 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyelerin hakları, salâhiyet ve imtiyazları” başlıklı 19. maddesinin iptali istenilen 7. bendi şöyledir:
“Madde 19 - Belediyelerin hakları, salâhiyetleri ve imtiyazları şunlardır :
...
7- Belediye daire ve şubeleri, bahçeleri, umuma ait akar olmıyan açık ve kapalı mahalleri emlâk vergisinden müstesna olmak, belediye vergi ve resimleri ile hidematı âmmeye muhtas ve akar olmayan emval ve eşyası üzerine haciz konulmamak;”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz başvurusunda dayanılan Anayasa kuralları şöyledir:
1- “MADDE 35.- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
2- “MADDE 138.- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
C- İlgili Anayasa Kuralı
İlgili görülen Anayasa kuralı şöyledir.
“MADDE 13.- Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz.
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir.”
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Ahmet Necdet SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Mustafa YAKUPOĞLU, Fulya KANTARCIOĞLU, Aysel PEKİNER, Mahir Can ILICAK ve Rüştü SÖNMEZ’in katılmalarıyla 16.11.1999 günü yapılan ilk inceleme toplantısında: 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 82. maddesinin birinci bendinde yer alan “Devlet malları” sözcüklerinin iptali istemiyle daha önce yapılan başvurunun 21.10.1992 günlü, Esas:1992/13, Karar:1992/50 sayılı kararla esastan incelenerek Anayasa’ya aykırı olmadığı gerekçesiyle reddedildiği ve karar 30.6.1993 günlü, 21623 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı saptanmakla;
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Yasa’nın 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’nin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz. “Devlet malları” sözcüklerinin iptali için daha önce yapılan bir başka başvuru nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nce işin esasına girilerek verilen ret kararının 30.6.1993 günlü Resmi Gazete’de yayımlandığı ve bu tarihden itibaren on yıllık süre geçmeden aynı sözcüklerin iptali için başvuru yapıldığı anlaşıldığından, bu başvurunun “Devlet malları” sözcüklerini içeren bölümünün Anayasa’nın 152. maddesiyle 2949 sayılı Kanun’un 28. maddesinin son fıkrası uyarınca reddine, 3.4.1930 günlü, 1580 sayılı “Belediye Kanunu”nun 19. maddesinin yedinci bendine ilişkin itirazın esasının incelenmesine, sınırlama sorununun esas inceleme evresinde ele alınmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Anayasa’nın 152 ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin, bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’nin iptalini istediği, 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 19. maddesinin yedinci bendinde, “Belediye daire ve şubeleri, bahçeleri, umuma ait akar olmayan açık ve kapalı mahalleri emlâk vergisinden müstesna olmak, belediye vergi ve resimleri ile hidematı âmmeye muhtas ve akar olamıyan emval ve eşyası üzerine haciz konulmamak” denilmektedir.
Bakılmakta olan davanın konusu, borçlu durumda olan belediyenin aleyhine yapılan ilâmlı icra takibi sırasında banka şubelerindeki kamuya tahsis kararı alınan hesaplarına konulan haczin kaldırılması istemidir. Bu nedenle, 19. maddenin yedinci bendine ilişkin esas incelemenin “...hidematı âmmeye muhtas ve akar olmayan emval ve eşyası...” ile sınırlı olarak yapılmasına karar verilmiştir.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, Devletin borçlarını icra takibi olmaksızın ödemesi gerektiğini, belediyelerin itiraz konusu kurallardaki yetkilerini sürekli olarak borçlarını ödememek için kullandıklarını, bu durumun alacaklıları zor duruma düşürdüğünü, Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının kamu yararı amacı ile sınırlanabileceğinin belirtildiği, buna rağmen belediyelerin tüm mal varlıklarını kamu yararına tahsis ederek mülkiyet hakkını sınırlamak yerine ortadan kaldırdığını, Anayasa’nın 138. maddesinde, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğu bulunmasına karşın icra takibinin esasını oluşturan mahkeme ilâmının uygulanmasının itiraz konusu kurallarla engellendiğini ileri sürmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasında, Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların icra takiplerinde haczedilemeyeceği; 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 19. maddesinin yedinci fıkrasında da, Belediye daire ve şubeleri, bahçeleri, umuma ait akar olmayan açık ve kapalı mahalleri emlâk vergisinden müstesna olmak, belediye vergi ve resimleri ile hidematı âmmeye muhtas ve akar olmayan emval ve eşyası üzerine haciz konulamayacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasa’nın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırını gösteren 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabileceği, temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamayacağı, bu maddede yer alan genel sınırlama sebeplerinin temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerli olduğu belirtilmiştir.
İtiraz konusu kuralla, belediyelere ait hidematı âmmeye muhtas ve akar olmayan emval ve eşya üzerine haciz konulamayacağı belirtilerek mülkiyet hakkına sınırlama getirilmiş ise de, akarı olan emval için haciz işlemi yapılabilmesi imkânının bulunması, kişilerin bu hakkının tamamen ortadan kaldırılmadığını göstermektedir.
1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 1. maddesinde “Belediyeler, beldenin ve belde sakinlerinin mahalli mahiyette müşterek ve medenî ihtiyaçlarını tanzim ve tesviye ile mükellef hükmi şahsiyettir.” denilmektedir. Aynı Yasa’nın 15. maddesi ile diğer maddelerinde belirtilen Belediyeye ait hizmetler, toplumun genel ve ortak gereksinimlerini karşılamak için kamu yararı gözetilerek yapılan, devamlı ve düzenli çalışmalardır.
Günümüzde kamu yararı, toplum yararı, ortak çıkar, genel yarar gibi birbirinin yerine kullanılan kavramlarla anlatılmak istenen, bireysel çıkardan farklı ve onun üstünde ortak bir yarardır.
Belediyelerin, devamlılık gösteren hizmetlerinin görülmesine ayrılmış olan emval veya eşyaların hacze konu olabilmesinin, belediyelerin yerine getirmekle yükümlü bulundukları kamuya ilişkin hizmetlerin ifa vasıtalarını ortadan kaldırmak gibi arzu edilmeyen bir netice doğuracağı kuşkusuzdur.
İtiraz konusu kuralla getirilen sınırlamada amaç toplum yararının üstün tutulmasıdır. Bu sınırlama dışında belediye aleyhine her türlü icra takibinin yapılabilmesi mümkündür. Bu nedenle, engellenmeden söz edilemeyeceği gibi haklı bir neden olmaksızın mahkeme kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilmesi olanağının borçlu idarenin iradesine bırakılmış olduğu iddiası da yerinde değildir.
Belirtilen nedenlerle, itiraz konusu kurallar Anayasa’nın 13., 35. ve 138. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOLU, Mahir Can ILICAK ve Rüştü SÖNMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
1- 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı “İcra ve İflas Kanunu”nun 82. maddesinin 1. bendinin “...mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- 3.4.1930 günlü, 1580 sayılı “Belediye Kanunu”nun 19. maddesinin 7. bendinin “...hidematı âmmeye muhtas ve akar olmayan emval ve eşyası...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK ile Rüştü SÖNMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
20.9.2000 gününde karar verildi.
Başkan
Mustafa BUMİN
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Yalçın ACARGÜN
Üye
Sacit ADALI
Üye
Ali HÜNER
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
Üye
Mahir Can ILICAK
Üye
Rüştü SÖNMEZ
Üye
Ertuğrul ERSOY
Üye
Tülay TUĞCU
Üye
Ahmet AKYALÇIN

KARŞIOY YAZISI

1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 19. maddesinin yedinci bendinin, sınırlama kararı uyarınca incelenen belediyelerin “hidematı âmmeye muhtas ve akar olmayan emval ve eşyası” üzerine haciz konulamayacağına ilişkin bölümüyle, belediyelerin kimi malları alacaklılarına karşı korumaya alınmıştır. Buna göre, belediyelerin kamu hizmetine özgülenmemiş özel mülkleri ya da gelir getiren taşınmazları olmadıkça kişilerin alacaklarına kavuşma olanağı bulunmamaktadır.
Mülkiyet hakkını düzenleyen Anayasa’nın 35. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi mülkiyet hakkı için öngörülen anayasal güvence, yalnız menkul ve taşınmaz malları değil, para ile değerlendirilebilen hakları ve mal varlığını da kapsamaktadır. Bu nedenle, kişilerin alacak haklarının da 35. maddenin güvencesi altında olduğunda duraksamaya yer yoktur. Maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceği vurgulanmış temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerli olduğu belirtilen genel sınırlama nedenlerinin düzenlendiği 13. maddede de genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamayacağı açıklanmıştır. Bir hak ve özgürlüğün tümüyle kullanılamaz hale getirilmesi ise kuşkusuz, sınırlamayı aşan hakkı yok eden bir durumdur.
İtiraz konusu düzenlemeyle belediyelerin geliri olmayan tüm mal varlıklarının kamu hizmetine özgülenmesi ve gelir getiren mallarının da bulunmaması halinde kesinleşmiş yargı kararlarına karşın alacaklıların haciz yoluyla haklarına ulaşmaları tümüyle engellenmektedir. Sınırlamanın ötesinde hakkı ortadan kaldıran bu durum, Anayasa’nın yalnız 35. ve 13. maddelerine değil, hak arama özgürlüğüne ilişkin 36. maddesine de açık bir aykırılık oluşturmaktadır.
İnsanı öne çıkaran çağdaş demokrasilerde, kamu yararı gerekçesiyle de olsa kişi haklarını tümüyle kullanılamaz hale getirebilecek düzenlemelere izin verilmemekte, bu konuda adil bir denge kurulmasına özen gösterilmektedir.
Belediyelerin kamu hizmetine özgülenen menkul ve gayrimenkullerinin korunmasındaki kamusal yarar yadsınamaz. Ancak, bunun kişi haklarını tümüyle yok edebilecek düzeye vardırılması da düşünülemez. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen demokratik hukuk devletinde yalnız hakkın ortadan kaldırılması değil elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaştırılması da, kuralın Anayasa’ya aykırılığının kabulü için yeterlidir. Bu bağlamda kimi durumlarda kişilerin belediyelerden olan alacaklarını tahsil etmelerini önemli ölçüde zorlaştıran kimi durumlarda da tümüyle engelleyen itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2., 13., 35. ve 36. maddelerine aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, başvurunun reddine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Başkan
Mustafa BUMİN
Üye
Sacit ADALI
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
Üye
Mahir Can ILICAK
Üye
Rüştü SÖNMEZ
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Evli oldukları yönündeki karar kesinleşmeden nafaka talebi Av. Meryemce Meslektaşların Soruları 3 20-10-2008 14:09
icra müdürlüğünün bankalara 89-1 gönderilmesi gerektiği yönündeki talebi johnross Meslektaşların Soruları 3 31-08-2008 12:53
belediyece ifraz neticesi kamu yararına tahsis olunan alan orhan üçyıldız Meslektaşların Soruları 1 28-05-2008 18:14
Kamu malının haciz edilmezliğine ilişkin aihm kararı hüsnü gökulu Meslektaşların Soruları 3 07-03-2008 14:31
İlk işe giriş tarihinden sonraki yaş tashihinin emekliliğe etkisi avegunduz İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 7 13-12-2007 01:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08280396 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.