Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

TÜzel KİŞİlİĞİ Olmayana BaŞlatilan İcra Takİbİnİn İptalİne İlİŞkİn Yrgt.karari Acİl!!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-12-2007, 09:05   #1
Av.bozkara

 
Önemli TÜzel KİŞİlİĞİ Olmayana BaŞlatilan İcra Takİbİnİn İptalİne İlİŞkİn Yrgt.karari Acİl!!

Sevgili Meslektaşlarım,
Müvekkilim dershane hakkında ilamsız icra takibi başlatılıyor.Takip X Dershanesi'ne olarak açılmış. Oysa ki müvekkil dershane adi şirket, yani tüzel kişiliği yok. Dershane sahibi A şahsına karşı açılması gereken takip tüzel kişiliği olmayana karşı açılmış. Ayrıca ödeme emrinde borcun sebebi belirtilmemiş. Sadece ....tarihli alacak denmiş. Ben bu iki sebeple (taraf sıfatının bulunmaması ve borcun sebebinin belirtilmemesi) takibin iptalini talep ettim ve takibin dava sonuna dek durdurulması için tedbir kararı aldım. İçtihat programım olmadığı için konuya ilişkin yargıtay kararı bulamadım. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.

Saygılarımla,
Old 26-12-2007, 12:44   #2
ISTANAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Onikinci Hukuk Dairesi
Esas No
: 2003/21415
Karar No
: 2003/24786
Tarih
: 15.12.2003

ÖZET:
Alacaklı vekili tarafından başlatılan takipte borçlu olarak gösterilen Gümrük Müdürlüğünün hakiki ve hükmi şahsiyeti olmadığından husumet ehliyeti yoktur. Bu nedenle, borçlunun taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçe gösterilerek, hazine vekilinin Mercii'den takibin iptalini istemesi süresiz şikayete tabidir.
Mahkemesi: İ… 1. İcra Tetkik Mercii

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin şikayetçi vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.

Alacaklı vekili tarafından başlatılan takipte borçlu olarak gösterilen Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün hakiki ve hükmi şahsiyeti olmadığından husumet ehliyeti yoktur. Bu nedenle, borçlunun taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçe gösterilerek, hazine vekilinin Mercii'den takibin iptalini istemesi süresiz şikayete tabidir. O halde Merciice şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) , 15.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-12-2007, 13:40   #3
Favor

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 1998/4188
Karar: 1998/4684
Karar Tarihi: 28.04.1998

ÖZET: Ana gayrimenkulün yönetimi için atanan yönetici veya yönetim kurulu, vekil statüsündedirler. Vekil gibi sorumlu ve vekilin haklarına sahiptirler. Hükmi şahsiyeti bulunmayan Apt. yönetimi hakkında takip yapılmış olması yasaya aykırıdır. Somut olayda takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yöneticilere kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilip verilmediği araştırılmadığı gibi, yetki verilmemiş olması halinde senedi imzalayanların şahsen sorumlu olacakları, yetkinin verilmiş olması halinde de hüküm şahsiyeti olmayan yönetim hakkında takip yapılması nedeniyle takibin iptali gerekeceği hususları düşünülmemiştir.


(6762 S. K. m. 590)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahalinden daireye 13.4.1998 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 34. maddesine göre, ana gayrimenkulün yönetimi için atanan yönetici veya yönetim kurulu, aynı yasanın 38. ve 40. maddeleri uyarınca vekil statüsündedirler. Vekil gibi sorumlu ve vekilin haklarına sahiptirler. 3. kişilere karşı kat maliklerini temsil ederken yetki sınırlarının belirlenmesinde B.K.nun 388. maddesi hükmü uygulanacaktır. Hükmi şahsiyeti bulunmayan Apt. yönetimi hakkında takip yapılmış olması yasaya aykırıdır. Somut olayda takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yöneticilere kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilip verilmediği araştırılmadığı gibi, yetki verilmemiş olması halinde TTK.nun 590. maddesi gereğince senedi imzalayanların şahsen sorumlu olacakları, yetkinin verilmiş olması halinde de hüküm şahsiyeti olmayan yönetim hakkında takip yapılması nedeniyle takibin iptali gerekeceği hususları düşünülmemiştir. Eksik incelemeyle ve re'sen gözetilmesi gereken pasif husumet konusunun gözden uzak tutulması suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28.4.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************










T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 1973/1311
Karar: 1973/1478
Karar Tarihi: 16.02.1973

ÖZET: Tüzel kişiliği haiz olmayan firma adı gösterilmek suretiyle icra takibine girişilmesi yasaya aykırı ise de, Ş. ve B. Ş. bu usulsüzlüğe karşı gelmemişler, haklarındaki takibi kabul ederek senedi ve imzalarını red etmekle yetinmişler, bu itirazları kaldırılmak suretiyle icra kesinleşmiştir. Borçluların mahcuz emval üzerinde istihkaka davası açma yetkileri yoktur.

(2004 S. K. m. 58, 96, 97)

Dava: Davacı Şerif Tuğrul Bayram Şakir Sönmez ile alacaklı A. Kadir Karaağaç ve borçlu Tuğrul Sönmez'e müteallik olmak üzere (İSTANBUL) 11. İcra Hakimliğinden verilen 13/12/1972 tarih ve 203-29 sayılı kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 31/1/1973 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Takip talepnamesinde her ne kadar (Tuğrul Sönmez - Mermer Sanayii) ticaret Ünvanı yazılmakla yetinilip bu firmanın sahipleri gerçek kişilerin kimlikleri gösterilmemiş isede, ödeme emri tebliğini müteakip Şerif Tuğrul ve Bayram Şakir Sönmez, mezkur ticaret ünvanının birlikte işledikleri mermer fabrikasının tescil edilmemiş ismi olduğunu, ödeme emri içlerinden Şakir Sönmez'e tebliğ edildiğinden müddetinde bu takibe (senetleri ve taşıdıkları imzaların kendilerin ait olmadığı) iddiası ile itiraz da bulunduklarını söylemiştir.

İtirazın kaldırılması isteği üzerin, Gaziosmanpaşa icra tetkik merciinde yapılan duruşma sonunda; 11/11/1971 tarihli, 35/83 sayılı kararla, her iki borçlunun itirazlarının muvakkaten kaldırılmasına karar verilmiş ve müteakip icra işlemlerine geçilerek malları haczolunmuştur.

Tüzel kişiliği haiz olmayan firma adı gösterilmek suretiyle icra takibine girişilmesi İc. İf. K. 58 inci maddesi hükümlerine aykırı ise de, Şerif ve Bayram Şakir bu usulsüzlüğe karşı gelmemişler, haklarındaki takibi kabul ederek senedi ve imzalarını red etmekle yetinmişler, bu itirazları kaldırılmak suretiyle icra kesinleşmiştir.

Borçluların mahcuz emval üzerinde istihkaka davası açma yetkileri yoktur. Varit olmayan temyiz itirazlarının reddiyle mercii kararının İ.i.K.nun 366 ve H.U.M.K.un 438 inci maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 15 lira onama harcının davacıdan alınmasına peşin harcın mahsubuna bakiye kalmadığın başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 16/2/1973 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 26-12-2007, 15:41   #4
hakarar

 
Varsayılan

Sayın hemşehrim ve meslektaşım;
Yukarıda, meslektaşlarımızca gönderilmiş Yargıtay kararları varsa da, Adi Ortaklığın taraf ehliyeti ile ilgili, diğer iştirak halinde mülkyet durumlarından farklı özel durumlar söz konusu olduğu için, doğrudan adi ortaklığın taraf ehliyetini ve bu konuda dikkat edilmesi gerekenleri konu alan yargıtay kararlarını, teknik beceriksizliğimden dolayı buradan yollayamıyorum.
Bu nedenle, eğer ihtiyaç duyarsanız, 0.242.247 27 57 (faks:0.242.244 22 79) no'lu telefondan iletişim kurarak, faks numaranızı bildirirseniz, size bu kararları mail yada faks yoluyla gönderebilirim.
İyi çalışma ve esenlik dileklerimle.
Old 26-12-2007, 15:46   #5
Av.bozkara

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşım,

İlginize çok teşekkür ederim. büro faks numaramı vereyim hemen; 0242 643 28 55

Çok Çok Teşekkürler
Old 26-12-2007, 20:01   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hakarar
Sayın hemşehrim ve meslektaşım;
Yukarıda, meslektaşlarımızca gönderilmiş Yargıtay kararları varsa da, Adi Ortaklığın taraf ehliyeti ile ilgili, diğer iştirak halinde mülkyet durumlarından farklı özel durumlar söz konusu olduğu için, doğrudan adi ortaklığın taraf ehliyetini ve bu konuda dikkat edilmesi gerekenleri konu alan yargıtay kararlarını, teknik beceriksizliğimden dolayı buradan yollayamıyorum.
Bu nedenle, eğer ihtiyaç duyarsanız, 0.242.247 27 57 (faks:0.242.244 22 79) no'lu telefondan iletişim kurarak, faks numaranızı bildirirseniz, size bu kararları mail yada faks yoluyla gönderebilirim.
İyi çalışma ve esenlik dileklerimle.

Esas ve karar numaralarını yazabilirseniz, içtihat programı bulunanlar yayınlayabilir.

Saygılarımla
Old 27-12-2007, 08:47   #7
Av.bozkara

 
Varsayılan

Sevgili Meslektaşlar Sayın Hakarar' ın büroma faksladığı yargıtay kararlarının numaralarını gönderiyorum, belki ulaşmak isteyip de benim gibi ulaşamayan birileri vardır. Yargıtay H.G.K.2003/12-574,2003/564 K, 8.10.2003 tarih,Yargıtay H.G.K.1989/13-457 E,1990/2 K, 17.01.1990 tarih,Yargıtay 15.H.D.2005/6880 E,2006/995 K,23.02.2006 tarih.
Söz konusu kararlar içerisinde adi ortaklığın davada taraf olma/olamama ehliyeti hususu ağırlıklı...

Tüm meslektaşlarıma çok ama çok teşekkür ederim.

Saygılarımla
Old 27-12-2007, 09:55   #8
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2003/12-574
K. 2003/564
T. 8.10.2003

• JOİNT VENTURE SÖZLEŞMESİYLE KURULAN ORTAKLIK ( Adi Şirket Niteliğinde Olması ve Taraf Ehliyetinin Bulunmaması - Joint Venture'u Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmesiyle Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı - Takibin İptaline Hükmedilemeyeceği )

• ADİ ŞİRKET NİTELİĞİNDEKİ JOİNT VENTURE ORTAKLIK ( Tüzel Kişiliği Bulunmadığından Taraf Ehliyetinin Bulunmaması - Joint Venture'u Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmesiyle Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı/Takibin İptaline Hükmedilemeyeceği )

• TARAF EHLİYETİNİN BULUNMAMASI ( Joint Venture Tarzında Kurulmuş Ortaklığın Adi Şirket Niteliğinde Olması ve Tüzel Kişiliğinin Bulunmaması - Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmesiyle Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı/Takibe Devam Edilmesi Gereği )

• TÜZEL KİŞİLİĞİ BULUNMAYAN JOİNT VENTURE TARZINDAKİ ORTAKLIK ( Taraf Ehliyetinin Bulunmaması - Ortak Girişimi Oluşturan Şirketlerin Ortak Vekil Vasıtasıyla Takibe İtiraz Etmiş Olmasıyla Taraf Teşkilinin Sağlanmış Olacağı/Takibin İptaline Hükmedilemeyeceği )

• HUSUMET ( Joint Venture Tarzındaki Ortak Girişimin Ortaklarının Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Takibe İtiraz Etmesi - Taraf Teşkilinin Tamamlandığı )

1086/m.38,39
818/m.533,534

ÖZET :Joint venture hukukumuzdaki adi ortaklığa benzemekte olup iki veya daha fazla işletmenin, belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklıktır. Tüzel kişilikleri olmadığından taraf ehliyetleri de bulunmamaktadır. Ortaklar, ortaklık borçlarından alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm mal varlıklarıyla sorumludurlar. Somut olayda her ne kadar takip talepnamesi ve buna uygun olarak düzenlenen ödeme emrinde borçlu olarak Kutlutaş-Dilingam Ortak Girişimi gösterilmiş ve tek ödeme emri çıkarılmış ise de Joint Venture'u oluşturan her iki şirketin vekili ödeme emrinin tebliğinden sonra her iki şirket tarafından vekil tayin edildiğini gösterir vekaletnamesini verip bu iki şirket adına süresinde icra takibine karşı itirazda bulunduğuna göre artık taraf teşkili tamamlanmıştır. Bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki "takibin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4.İcra Tetkik Mercii Hukuk Hakimliğince davanın reddine dair verilen 18.03.2002 gün ve 2002/185 E. 215 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.07.2002 gün ve 2002/14219-15040 sayılı ilamı ile; ( ...Takip talepnamesinde ve ödeme emrinde gösterilen Kutlutaş-Dillingham Ortak Girişiminin gerçek ve tüzel kişiliği bulunmadığından bu ad altında ödeme emri ve takip yapılması usulsüzdür. Adi ortakların ayrı ayrı takip talepnamesinde gösterilip yine ayrı ayrı adlarına ödeme emri tebliği gerektiğinden merciice ehliyetsizlikle ilgili şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir. ... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava şikayet yoluyla ödeme emrinin ve takibin iptali istemine ilişkindir.

Davacı ( borçlu ) vekili, alacaklı Dal-Kar İnşaat Tur. San. ve Tic. AŞ'nin Kutlutaş-Dillingham ortak girişimi aleyhine icra takibi yaptığını, ödeme emrinin müvekkillerine ve vekil sıfatıyla kendilerine gönderildiğini, husumetin yöneltildiği Kutlutaş-Dillingham Ortak Girişiminin adi şirket statüsünde olup taraf ehliyeti bulunmadığını, husumetin adi şirketin ortaklarına birlikte yöneltilmesi gerektiğini bu ortaklardan birinin Kutlutaş İnşaat ve Ticaret Sanayi Ltd. Şti. diğerinin ise Dilingham Construction International INC adlı yabancı bir şirket olduğunu, ayrıca karşı tarafın müteahhit olan müvekkillerinden almış olduğu işi Türdeş Tarım Hayvancılık İnşaat Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti ile adi ortaklık tesis ederek yaptığını tek başına hak ve alacak talebinde bulunmasının usule aykırı olduğunu, ödeme emrinde alacaklının adresinin de bulunması gerektiği halde bulunmadığını, mükerrer olarak ödeme emri gönderildiğini, bu nedenlerle ödeme emrinin ve bilahare takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili davanın reddini istemiş; Yerel Mahkemece verilen şikayetin reddine dair karar Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur. Kutlutaş-Dillingham Ortak Girişiminin icra takip talepnamesinde ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterildiği, ödeme emrine süresi içinde ortak girişimi ( Joint Venture'ü ) oluşturan her iki şirketin vekili tarafından itiraz edildiği sabit olup yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı noktasında toplanmıştır.

Joint venture hukukumuzdaki adi ortaklığa benzemekte olup iki veya daha fazla işletmenin, belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklıktır. Tüzel kişilikleri olmadığından taraf ehliyetleri de bulunmamaktadır. Ortaklar, ortaklık borçlarından alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm mal varlıklarıyla sorumludurlar.

Somut olayda her ne kadar takip talepnamesi ve buna uygun olarak düzenlenen ödeme emrinde borçlu olarak Kutlutaş-Dilingam Ortak Girişimi gösterilmiş ve tek ödeme emri çıkarılmış ise de Joint Venture'u oluşturan her iki şirketin vekili ödeme emrinin tebliğinden sonra her iki şirket tarafından vekil tayin edildiğini gösterir vekaletnamesini verip bu iki şirket adına süresinde icra takibine karşı itirazda bulunduğuna göre artık taraf teşkili tamamlanmıştır.

Bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmaktadır.

Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, bu incelemenin yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08.10.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 1989/13-457
K. 1990/2
T. 17.1.1990

• ADİ ORTAKLIK ( Aktif Husumette Ehliyet )
• DAVA VE TARAF EHLİYETİ ( Adi Ortaklıkta )
• ADİ ORTAKLIĞIN DAVA VE TARAF EHLİYETİNİN OLMAMASI
• ADİ ORTAKLIKTA İŞTİRAK KURALLARINDAN YARARLANMA ( Davaya Katılma-Temsil Yetkisi Verme )

743/m.630
818/m.388, 530, 534

ÖZET : Adi ortaklık iştirak kurallarına tabi olduğu cihetle davalar bütün ortaklar tarafından birlikte açılmalıdır. Ancak tek ortak tarafından davanın açılmış olması halinde iştirak kurallarından yararlanılarak, davacıya diğer ortakların davaya katılması veya muvafakatlarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere önel verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "muarazanın men'i" davasından dolayı yargılama sonunda; ( Kütahya Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi )nce davanın kabulüne dair verilen 17.11.1988 gün ve 559-706 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin 23.3.1989 gün ve 7094-2001 sayılı ilamiyle; ( ...Davacı, ortaklaşa işlettikleri taksi durağında, kurallara uymayan davalıya 15 gün duraktan uzaklaştırma cezası verildiğini, bu cezanın tescilini ve infazını istemiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dava kabul edilerek, cezanın tesciline karar verilmiştir

Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir,

1- Taraflar arasındaki uyuşmazlık Adi Şirket ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dosya içerisinde Adi Şirket sözleşmesi mevcut değildir. Yazılı Adi Şirket sözleşmesi olduğu da isbat edilememiştir.

Adi şirketin tüzel kişiliği yoktur. O halde davanın Adi şirketi teşkil eden ortakların tamamı tarafından davalı aleyhine açılması gerekir. Bu sebeple davacı tek başına aktif husumete ehil değildir. Bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

2- Yukarıda yazılı bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Davalı vekili.

KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Taraflar, 1979 yılında ( ...... Taksi Durağı ) adı altında kurulan adi ortaklığın ortaklarındandır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi, dava ve taraf ehliyeti de yoktur. Dosya içeriğinden, adi ortaklığın yazılı sözleşmesinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ortak, temyize konu davayı adi ortaklığın ortaklarını temsilen açmıştır. Borçlar Kanununun 530. maddesinde düzenlendiği üzere, adi ortaklık sözleşmesinde bir hüküm mevcut olmadıkça, adi ortaklığı idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki ilişkiler vekalet hükümlerine tabidir. Özel bir yetkiyi haiz olmadıkça vekilin, önemli işlemlerden olan dava açamayacağı ise Borçlar Kanununun 388. madde hükmü gereğidir. Adi ortaklık iştirak kurallarına tabi olduğu cihetle, davaların Borçlar Kanununun 534 ve Medeni Kanunun 630. maddeleri gözetilerek bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Ancak, olayımızda olduğu gibi tek ortak tarafından davanın açılmış olması halinde, iştirak kurallarından yararlanılarak, davacıya diğer ortakların davaya katılması veya muvafakatlarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere önel verilmesi ve sonucuna göre gerekli tesbitin yapılarak hüküm kurulması gerekir. Nitekim 25.6.1958 gün 38-33 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.10.1974 gün ve 2570-15172 sayılı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin ve 19.12.1974 gün 5508-3728 sayılı Yargıtay Onüçüncü Hukuk dairesinin emsal kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.

Bu itibarla gerekli iştirak sağlanıp davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden işin esasına girilerek karar verilmesi doğru değildir.

O halde yerel mahkeme direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 17.1.1990 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI:

Dava, adi ortaklığın idareci ortağı tarafından verilen vekalet üzerine, adi ortaklığı temsilen açılmış bulunmaktadır: İdareci ortağın isteği ile açılan bu davada temsil eksikliği vardır. Belirtilen temsil eksikliği, herhangi bir sınır getirilmeksizin her türlü biçimde giderilebilir.

Sözgelimi, sayın çoğunluğun kabul ettiği üzere idareci ortak tarafından, davalı dışında kalan ortakların tamamının isim listesi verilerek ve bunlar davacı gösterilmek veya dava dışındaki ortakların muvafakatları alınmak suretiyle eksiklik tamamlanacağı gibi, davanın açılışını duyan dava dışı ortakların duruşmaya gelerek davaya muvafakat vermeleri veya vekalet vererek bir avukat aracılığı ile davada temsil olanağının sağlanması yahut dava dosyasına bir dilekçe göndermek suretiyle muvafakat vermeleri olanaklı bulunduğundan, sayın çoğunluğun temsil eksikliğini biçime bağlı sınırlı biçimde tamamlanması gerektiğine ilişkin kararına, sadece bu gerekçe ile katılmıyorum.

Gönen ERİŞ
Onbirinci Hukuk Dairesi Üyesi


T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/6880
K. 2006/995
T. 23.2.2006

• HAKEMİN REDDİ DAVASI ( Nihai Karar Verilmeden Önce Açılıp Hakem Kuruluna Bildirilmesi - Hakemlerin Red Davası Sonuçlanıp Kesinleşinceye Kadar İşten El Çekip Davayı Ertelemeleri Gereği )

• ORTAK GİRİŞİM ( Taraf Ehliyeti Olmadığı - Asıl ve Karşı Davada Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Davayı Açtırıp Karşı Davaya Cevap Verdiklerinden Davanın Ortaklığı ve Karşı Davanın da Aynı Şirketlere Karşı Açıldığının Kabulu Gereği )

• ADİ ORTAKLIK ( Taraf Ehliyeti Olmadığı - Asıl ve Karşı Davada Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Davayı Açtırıp Karşı Davaya Cevap Verdiklerinden Davanın Ortaklığı ve Karşı Davanın da Aynı Şirketlere Karşı Açıldığının Kabulu Gereği )

• TARAF EHLİYETİ ( Ortak Girişim Veya Adi Ortaklığın Bulunmadığı - Asıl ve Karşı Davada Ortaklığı Oluşturan Şirketlerin Aynı Avukata Ayrı Ayrı Vekaletname Vererek Davayı Açtırıp Karşı Davaya Cevap Verdiklerinden Davanın Ortaklığı ve Karşı Davanın da Aynı Şirketlere Karşı Açıldığının Kabulu Gereği )

• ALACAK DAVASI ( Yüklenici Şirketler Tarafından Taşeron Sözleşmeleri ve Mutabakat Zaptından Kaynaklanan Alacaklar Nedeniyle Taşeronlar Aleyhine Açılan - Ortak Girişim Veya Adi Ortaklığın Taraf Ehliyeti )

1086/m. 36, 521, 533

ÖZET : 1- Nihai karar verilmeden önce hakemin reddi davası açılıp hakem kuruluna bildirildiğinden, hakemlerin red davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar işten el çekip davayı ertelemeleri gerekirken nihai davaya devamla sonuçlandırmaları doğru değildir.

2- Ortak girişim veya adi ortaklık iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoksa da somut olayda olduğu gibi asıl ve karşı davada ortaklığı oluşturan şirketler ayrı ayrı gösterildiği ve şirketlerin aynı avukata ayrı ayrı vekaletname vererek davayı açtırıp karşı davaya cevap verdiklerinden davanın adi ortaklığı ve karşı davanın da aynı şirketlere karşı açıldığı kabul edilmelidir.

DAVA : Davacı-k.davalılar G.-A... Adi Ortaklığı adına 1- G. İnş.ve Müh. A.Ş. 2- A... İnş. San. ve Tic. A.Ş. ile Davalı-k.davacılar 1- R. İnş. Taah. Tic. San. Ltd. Şti. 2- İ. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş. arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen İ. T., Y. S., B. Y. Hakem Kurulu tarafından verilen 23.8.2005 tarihli kararın duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve dosya A. 4. Asliye Ticaret Mahkemesince 18.10.2005 tarih ve 2005/620-2005/230 sayılı yazı ile gönderilmiş duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili gelmedi. Davalılar vekili Av. G. O. geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Asıl dava yüklenici şirketler tarafından taşeron sözleşmeleri ve mutabakat zaptından kaynaklanan alacaklar nedeniyle taşeronlar aleyhine açılmış alacak davası, karşı dava ise, taşeronlar tarafından yükleniciler aleyhine açılmış ödenmemiş iş bedeli ve faiz alacağı istirdat, nakit kesin teminatlar ile teminat senetlerinin iadesi davasıdır. Hakem kurulunca davacı-k.davalının taraf ehliyetinin bulunmaması ve hakem kurulunun iki ayrı hakem sözleşmesinden birisini seçme yetkisinin bulunmaması gerekçesiyle dava ve karşı davanın reddine dair verdiği karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Davacı-k.davalı şirketler vekili, hakem yargılaması devam ederken 11.8.2005 tarihinde A. Asliye 5. Ticaret Mahkemesinin 2005/440 Esas sayılı dosyasında hakem reddi kurulu başkanı ve karşı taraf hakeminin reddi için reddi hakem davası açmış, bu davanın açıldığı 16.8.2005 tarihli dilekçe ile hakem kurulu sekreterine bildirilmiştir.

HUMK.nun 521/1. maddesinde hakemlerin reddi sebeplerine dayanarak reddedilebileceği, 521/3. maddesinde de hakemi ret talebinin, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme ( hakim ) tarafından incelenebileceği hükmü getirilmiştir. Kanunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte hakimin reddinde olduğu gibi, hakemin reddi talebi üzerine mahkemece bu konuda bir karar verilip kesinleşinceye kadar hakemler davaya bakamazlar, tahkim davasının ertelenmesi gerekir. ( HUMK.nun 36/II. fıkrasına kıyasen ). Aksi halde verilen karar selahiyeti olmadan verilen bir karar olacağından hükmün bozulmasını gerektirir.

Somut olayda da nihai karar verilmeden önce hakemin reddi davası açılıp hakem kuruluna bildirildiğinden, hakemlerin red davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar işten el çekip davayı ertelemeleri gerekirken nihai davaya devamla yazılı şekilde sonuçlandırmaları doğru olmamış, kararın öncelikle HUMK.nun 533/3. maddesi uyarınca bozulması gerekmiştir.

Öte yandan, taşeron sözleşmeleri ve mutabakat zaptında G.-A... Adi Ortaklığı taraf olarak gösterilmiş ise de Adi Ortaklığı temsilen iki şirket sözleşmeleri ve zaptı imzalamışlardır. G.-A... Adi Ortaklığı G. İnşaat ve Mühendislik A.Ş. ile A... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş.den oluşmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8.10.2003 gün 2003/12-754,564 sayılı kararında da vurgulandığı gibi ortak girişim veya adi ortaklık iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoksa da somut olayda olduğu gibi asıl ve karşı davada ortaklığı oluşturan şirketler ayrı ayrı gösterildiği ve şirketlerin aynı avukata ayrı ayrı vekaletname vererek davayı açtırıp karşı davaya cevap verdiklerinden davanın adi ortaklığı ve karşı davanın da aynı şirketlere karşı açıldığı kabul edilmelidir. Bu durumda taraf teşkili tamamlandığından hakem kurulunca uyuşmazlığın esası incelenerek bir hükme varılması gerekirken yazılı şekilde dava ve karşı davanın reddi de kabule göre doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 450,00 YTL duruşma avukatlık ücretinin davalı-karşı davacılardan alınarak davacı-karşı davalı şirketlere verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 23.2.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 27-12-2007, 14:45   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Doğrusunu isterseniz Sayın hakarar'ın sözünü ettiği kararları görünce hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü soruyla ilgili değilmiş.

Ben soruyu şöyle değiştirmek isterim. Adi şirket aleyhine yapılmış takibe itiraz olmazsa, alacaklının izleyeceği hukuki yol nedir?

Saygılarımla

Not:Joint venture ile ilgili tartışma ve kararlar için aşağıdaki linki takip ediniz.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=16427
Old 15-01-2008, 10:37   #10
av.knel

 
Mesaj Tüzel Kişiliği Olmayan Firma Adı Gösterilmek Suretiyle İcra Takibi..

Benzer sorunla bende karşılaştım. Alacaklı, müvekkilimizin adresine ilamsız takiplere dair ödem emri göndermiş. Müvekkilimin firmasının gerçek ve tüzelkişiliği olmadığı halde borçlu:"can plastik hurda alım satım" şeklinde ödeme emrine yazılmış. Müvekkiliminizİn şahıs olarak adı yazılmamış.

Soru 1: Müvekkilimiz şikayetle bu takibi iptal ettirebilir mi?
Soru 2: Müvekkilimiz aynı zamanda alacaklıya bir borcu olmadığını beyan etmektedir. Ayrıca icra dairesinde borca itiraz etmek gerekir mi?
Soru 3: Bu işlemelrden birinin önceliği var mıdır? Sadece borca itiraz yeterlimidir ya da şikayet.

Saygılarımla...
Old 15-01-2008, 11:16   #11
Av.bozkara

 
Varsayılan

Sayın Knel,
Aynı durumdaydım ve bu nedenle takibin durdurulması talepli takibin ve ödeme emrinin iptalini talep ettim. Mahkeme takibin durdurulması yönünde ara karar tesis ettikten sonra borca itiraz ettim.Eğer mahkeme takibin durdurulması yönünde ara karar vermeden önce borca itiraz ederseniz mahkeme takibin durdurulmasına karar vermiyor. Gerekçe ise; zaten ilamsız takipte borca itiraz nedeniyle takip durduğu için mahkemenin takibi durdurmasında borçlunun menfaatinin bulunmaması. Sonuçta mahkeme benim takibin durdurulması yönündeki talebimi kabul etti.Ardından icra dairesinde borca itiraz ettim. Şu anda mahkeme devam ediyor. Sonuçtan sizleri haberdar edeceğim...

Saygılarımla
Old 15-01-2008, 11:21   #12
av.knel

 
Mesaj

Takibin durdurulmasını beklerken, borca itiraz süresi geçmiş olacak, şikayet borca itiraz süresini durdur mu?
Old 15-01-2008, 11:55   #13
Av.bozkara

 
Varsayılan

Bende bundan endişe ediyordum ve hakim beyle görüşüp durumu izah ettim. Bir an önce karar verilmesi gerektiğini zira icra dairesine borca itiraz süresinin işlemeye devam ettiğini ve eğer 7 gün içerisinde karar verilmezse borca itiraz süresinin geçmiş olacağını anlattım. O da aynı gün icra dosyasını getirin inceleyip karar vereyim dedi. Neticede aynı gün de takibin durdurulmasına karar verdi..
Old 15-01-2008, 13:28   #14
Av.Nesrin

 
Varsayılan

Sn.Bozkara;

İzninizle bende bir kafa karışıklığı oldu da açıklayabilirseniz sevinirim. Biz de bu durumlarda hem itiraz ediyorduk ki şikayet takibi durdurmuyor malum. Hem de tetkik merciinde şikayette bulunuyorduk. Sizin takibiniz ilamsız olduğuna göre itirazla zaten takip duracaktır. Mahkemeden neden ' durdurma talepli ' şikayet istiyorsunuz anlayamadım.. Yani buradaki hukuki yararınız nedir ben bir şeyi gözden mi kaçırıyorum.

İlginize teşekkürler.
Old 15-01-2008, 13:42   #15
av.knel

 
Varsayılan

Sayın [quote=Av.Nesrin]

Buradaki hukuki yarar: şikayet ile takip iptal olucak ve icra takibi hiç yapılmamış sayılacak, neticesinde itirazın iptali davası da söz konusu olmayacak.
Birde karşı vekalet ücretine hak kazanılacak.
Old 15-01-2008, 13:49   #16
Av.Nesrin

 
Varsayılan

Ben anlatamadım galiba şikayet için mercie başvyurulduğunda öyle birkaç gün içinde şikayet hakkında bir karar veriliyor mu ki.Eninde sonunda hem itiraz hem şikayet yapılmak zorunda. Sorun itirazla duran takibte neden durdrurma talepli şikayet istendiği.
Old 20-02-2009, 23:56   #18
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Arkadaşlar işverenin adi ortaklık olduğu fiili olayda işe iade talepli (tespit) dava sadece ortaklığa karşı açılmış. Husumet itirazı konusunda ne düşünüyorsunuz. (sendikalar kanunu 2 gözönüne alın)
Old 21-02-2009, 12:34   #19
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi


Esas: 2002/6836
Karar: 2002/6852
Karar Tarihi: 30.09.2002


ÖZET: Rücu alacağının tavanını teşkil eden miktarın belirlenmesinde hak sahibi erkek çocukların destekten yararlanma sürelerinin 18, orta öğretim yapması halinde 20, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşla sınırlı olmasına göre, hak sahiplerinden Mehmet'in orta veya yüksek öğrenim görüp görmediği araştırılıp dayanakları gösterilmeden bu sürenin 22 yaşa göre belirlenerek tavan hesabının yapılması bozma gerekçesidir.


(1086 S. K. m. 38, 73)


Dava: Davacı, iş kazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.


Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Karar: Hükmün, Davacı ve Davalılardan Entes-Kolin İş Ortaklığı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.


1- Dava; 14.08.1998 günlü iş kazasında vefat eden sigortalı Ali İlhan'ın hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımlarının tahsili istemine ait olup davada husumet <Entes-Kolin İş Ortaklığı> ve <Asilsan-Sena İş Ortaklığı>na yöneltilmiştir.


Adi ortaklığın kendisine ilişkin bir tüzel kişiliği olmadığından davada taraf olma ehliyeti de yoktur. Başka bir ifade ile adi ortaklığın dava ve taraf ehliyeti olmadığı gibi, ona karşı da bir dava açılamaz. Bu sebeple adi ortaklığa açılacak davalar adi ortaklığın kendisine karşı değil dava konusunun paradan başka bir şey olması halinde ortaklığı oluşturan ortakların tamamına, dava konusunun para olması halinde ise ortaklar arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli olduğundan ortakların bir veya birkaçı aleyhine yöneltilmelidir.


Somut olayda davalı olarak adi ortaklığı oluşturan şirketlerin şirket nevileri belirtilmeksizin yalnızca ticaret ünvanları yazılmak suretiyle dava dilekçesinde gösterildiği anlaşılmaktadır. Adi ortaklığı oluşturan şirketlerin ticari şirket olup olmadıkları ve şirket nevileri araştırılıp sonucuna göre usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması,


2- Sosyal Sigortalar Kurumunca davalılar asıl işveren <Entes-Kolin İş Ortaklığı> ve taşeron <Asilsan-Sena İş Ortaklığı> aleyhine açılan iş bu rücu davasında yalnızca davalıların kusurlarına dayanılıp 3. kişilerin kusurları bakımından teselsül hükümlerine dayanılmadığından; 3.kişinin kusuru dışlanmak suretiyle iç ve dış tavan hesabının yapılması gerekirken aksinin kabulü,


3- Rücu alacağının tavanını teşkil eden miktarın belirlenmesinde hak sahibi erkek çocukların destekten yararlanma sürelerinin 18, orta öğretim yapması halinde 20, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşla sınırlı olmasına göre, hak sahiplerinden Mehmet'in orta veya yüksek öğrenim görüp görmediği araştırılıp dayanakları gösterilmeden bu sürenin 22 yaşa göre belirlenerek tavan hesabının yapılması,


4- Kabule göre; dava dilekçesindeki istemin kısmen kabulüne karar verilmesi ve yargılama aşamasında davalının kendisini vekille temsil ettirmesi karşısında kısmi redden dolayı davalı vekiline nispi vekalet ücreti takdir olunması gerekirken davacı kurumun aleyhine olacak biçimde maktu vekalet ücreti takdir olunması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.


O durumda davacı Sosyal Sigortalar Kurumu ile davalı Entes-Kolin İş Ortaklığının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.


Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde ilgiliye iadesine, 30.09.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 21-02-2009, 12:57   #20
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Teşekkür ederim arkadaşım. Ancak kararın 2002 tarihli. Değişiklik 2003 tarihli. (Sen.Kan. 2. madde değişikliği).Arkadaşlar bana gereken adi ortaklığın ortaklarına değil de sadece adi ortaklığa karşı tespit niteliğinde olan işe iade davasının açılıp açılamayacağına dair 2003 sonrası bir karar. İlgilenen arkadaşlara teşekkürler.
Old 21-02-2009, 13:07   #21
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın yeshilim, aşağıdaki hükümde genel kuraldan ayrılmamızı gerektirecek bir kural olmadığı kanısındayız. İyi çalışmalar...

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Kanun No: 2821
Sendikalar Kanunu
Kabul Tarihi: 05.05.1983
R.G. Tarihi: 07.05.1983
R.G. No: 18040

Tanımlar:

Madde 2 - İşçi: Hizmet akdine dayanarak çalışanlara denilir.
Bu Kanun bakımından araç sahibi hariç nakliye mukavelesine göre esas itibariyle bedeni hizmet arzı suretiyle çalışmayı veya neşir mukavelesine göre eserini naşire terketmeyi meslek edinmiş bulunanlar ve adi şirket mukavalesine göre ortaklık payı olarak esas itibariyle fiziki veya fikri emek arzı suretiyle - bu mukavelenin aynı durumdaki herkese fiilen açık olması kaydıyla - bir işyerinde çalışanlar da işçi sayılırlar.

Hizmet akdine dayanarak çalışan bir kimsenin T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olması işçi sayılmasına engel teşkil etmez.

İşveren: İşçi sayılan kimseleri çalıştıran gerçek veya tüzelkişiye ve tüzelkişiliği olmayan kamu kuruluşlarına denilir.

Bir adi şirkette fiziki veya fikri emek arzı suretiyle ortak olanların dışındaki ortaklar da bu Kanun bakımından işveren sayılırlar.

(DEĞİŞİK FIKRA 04/04/1995 - 4101/1 md.)
İşveren vekili: İşveren sayılan gerçek ve tüzelkişiler ve tüzelkişiliği olmayan kamu kuruluşları adına işletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olanlara denilir.

İşveren vekilleri bu Kanun bakımından işveren sayılırlar.

İşyeri: İşin yapıldığı yere denilir.

İşin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi sair eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.

Sendika: İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzelkişiliğe sahip kuruluşlara denilir.

Konfederasyon: Değişik işkollarında en az beş sendikanın bir araya gelmesi suretiyle meydana getirdikleri tüzelkişiliğe sahip üst kuruluşlara denilir.
Old 21-02-2009, 13:53   #22
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Üstad ekte bir avukat arkadaşımızın ve mali müşavirin konu üzerine yayınlanan görüşleri var. Ne düşüyorsunuz?

iii- Tüzel kişiliği olmayan topluluklar bakımından husumet
Husumet bağlamında değinilmesi gereken bir diğer konu da işveren sıfatını taşıyan fakat tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara karşı husumet yöneltilebilmesidir. Yasanın düzenlemesinde tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar bakımından kamu ve özel ayrımı yapılmadığı için (krş. SenK. m.2) tüzel kişiliği olmayan kamu kurum ve kuruluşlarının yanında tüzel kişiliği olmayan özel hukuk topluluklarına karşı da işe iade davası açılabilecektir. Örneğin adi ortaklıklar, ve adi ortaklığın bir türü sayılan tüzel kişiliği olmayan risk ortaklıkları pasif husumete ehildirler (gerekçe 2 atıf). Kat Mülkiyeti Kanununa göre oluşturulmuş site yönetimleri de tüzel kişilikleri olmadığı halde her türlü davada husumet ehliyetine sahiptirler ( KMK. m. 35). Bu bakımdan işe iade davalarının site yönetimlerine karşı açılabileceğine kuşku yoktur.
Yasanın yeni hükümlerinden sonra (m.2/1.f.) adi ortaklıklara karşı açılacak davalarda eskiden yapıldığı gibi ortak olan gerçek veya tüzel kişilerin ayrı ayrı davalı olarak gösterilmesine gerek yoktur. Bilindiği gibi kural olarak tüzel kişiliği olmayan topluluklar ile kurum ve kuruluşlara karşı açılacak davalarda husumetin bu yapıları oluşturan gerçek kişilere veya bu yapıların bağlı olduğu tüzel kişilere yöneltilmesi gerekir. Ancak bu kuralın çeşitli istisnaları vardır. Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenmiş apartman ve site yönetimlerinin tüzel kişiliği
olmadığı halde husumete ehil olmaları bu kuralın özel hukuktaki istisnasıdır. Aynı şekilde devlet tüzel kişiliğine bağlı olan bakanlıkların ve çeşitli kurum ve kuruluşların hem özel hukuk çekişmelerinde hem de idare hukuku çekişmelerinde husumete ehil olması bu kuralın kamu hukukundaki istisnasıdır (İYUK m.10,11,14/”b” ve “f”, 15/”c” ve “e”). Yasanın anılan hükümleriyle bu istisnalara benzer bir istisna da İş Kanununda getirilmiş olmaktadır. Diğer deyişle İş Kanununun “tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları işveren sayan” hükümleri, bu topluluklara topluluk adı veya unvanıyla (aynen apartman ve site yönetimlerinde olduğu gibi) işlem yapma ve sorumluluk altına girme yetkisi vermektedir. Bu yetkinin kapsamında husumete ehil olma hakkının da olması düzenlemenin olağan sonucudur. Aksi halde getirilen hükümlerin hukuki bir etkisi olmadığı sonucuna varılır ki bunu haklı kılacak bir neden yoktur.
Old 21-02-2009, 13:56   #23
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Sen. Kan. yollama yaparak İş Kanununun 2. maddesinde " kurum ve kuruluşlar " denilmektedir. Bu nedenle yalnış yönlendirdim sizleri, özür dilerim. 4857'nin 2. maddesindeki bu yeni düzenleme karşısında sorumu değerlendirirseniz memnun olurum. İyi hafta sonları.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra Takİbİnİn AÇildigi GÜn Ana Borcun Alacakliya Ödenmesİ kenan iskender Meslektaşların Soruları 10 06-02-2012 16:46
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 2006/14920 Esas ve 2007/4783 Karar Sayılı ilamı gerekiyor Avukat Can ÖZCAN Meslektaşların Soruları 4 07-11-2011 16:07
Köy Tüzel Kişiliğince Mesire Yerinin Kiraya Verilmesi, Sözleşmeye aykırılık(ACİL) Neslihan Meslektaşların Soruları 1 17-08-2007 17:45
Çok Ama Çok Acİl TÜrkİye Jokey KulubÜnden AlacaĞa Konan Hacze İlİŞkİn Yargitay Karari bozoli Meslektaşların Soruları 3 16-07-2007 18:44
YARGITAY KARARI ARIYORUM(gizli ayıpla ilgili).ACİL. av_mesutkaya Meslektaşların Soruları 5 01-12-2006 12:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05572200 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.